Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Silivri davalarının iddianameleri, ekleri, eklerin
ekleri açıklandı. Eklere yeni ekler eklendikçe
özellikle “usul” açısından yaşanan hukuk dışı
uygulamaların adeta olağanlaştırıldığı
görülüyor.
Daha iddianame açıklandığında, ekleri
görmeden şu değerlendirmeyi yapmıştım:
Gazetecilik faaliyetlerinden suç unsurları
üretilmiş.
Ekler açıklandıkça suç unsuru oluşturma
çabalarının olağanüstü zorlamaları içerdiği
anlaşılıyor. Örneğin telefonlarımın dinlenmesi
olayı. İki büyük kabul edilemezlik var:
1- Telefonlarım, yasal izin alınmadan önce de
dinlenmiş.
2- Gazetenin santral telefonları da benimmiş
gibi dinlenmiş. Santral üzerinden başka
arkadaşlarımızın kimi hedef kişilerle yaptığı
görüşmeler de benim görüşmem gibi
“delillendirilmiş.”
Bu zorlamanın bana ait olarak gösterilen
“dijital çıktılar”da da söz konusu olduğu
anlaşılıyor.
Giriş tümcesini maddeleyerek açalım:
1- Benim karşı karşıya kaldığım durum,
sadece bir gazetecinin kişisel sorunu değil,
mesleki bir olay olarak algılanmalı. Bugün
benim başıma gelen yarın bir başka gazetecinin
başına gelebilir...
2- Demeye kalmadı, geldi! Bazı gazetecilerle
ilgili değişik nedenlerle davalar açıldı. Bu
davaların şu şekilde haberleştirildiğini
görüyoruz:
“Garip dava!”
“Gazeteciye gözdağı mı?”
“Sansür gibi dava.”
Benzer başlıklar uzayıp gidiyor.
Özgürlüklerinden edilmemiş, günlük olağan
yaşamlarını sürdüren meslektaşlarımız,
yaptıkları haberler nedeniyle geriliyorlar, bunu
kabul edilemez buluyorlar!
3- Kesinlikle “oh olsun” duygusunda
değildim. Böyle bir olasılığı aylar önce
yazmıştım. Gazetecilerin ve meslekle ilgili
kuruluşların konuya kişisel değil, mesleksel
bakması gerekiyor. Nasıl ki, bir milletvekilinin
işlevinden kaynaklanan nedenlerle bir kürsü
dokunulmazlığına sahip olması doğal ise bir
gazetecinin de yine işlevinden kaynaklanan
nedenlerle bilgi-belge bulundurma, görüşme
yapma hakkının doğal olması gerekir.
4- Medyada, bizim düşüncelerimizi
benimsemeyen gazeteciler ne kadar susturulur-
yıldırılırsa, ülkede demokrasi o kadar çok
yerleşir, duygusunun tamamen hâkim olması
durumunda, bunun medya açısından kazananı
olmayacak. Demokrasi açısından hiç
olmayacak.
Biz konuya gazeteciler açısından yaklaştık
ama işin boyutları çok daha geniş ve derin.
Artık hedefte tek tek gazeteciler ve gazeteler
değil, medya grupları var.
Bu tablo karşısında sadece gazetelerin,
gazete yönetimlerinin ortak tutum alması sonuç
vermez. Aklın yolu, meslek örgütlerinin öne
çıkmasını gerektiriyor. Meslek örgütlerinin
gidişin farkında olduğunu ortaya koyan
açıklamalar okuyoruz ama, iş açıklama
boyutunu aşmış görünüyor.
Meslek örgütlerinin üst kurumu olan Türkiye
Gazeteciler Federasyonu’nun 6. Olağan Genel
Kurulu yapıldı. Başkanlığa, mesleğe birlikte
başladığımız Atilla Sertel seçildi. Dostum,
arkadaşım Atilla Sertel’in yeni görevini, bu
konulardaki duyarlılığını selamlayarak
kutluyorum...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Genelde medyamız mektubu CHP açılımı
diye tanımladı.
Ancak Baykal’ın sıraladığı koşulları, kaygıları
ön plana çıkarmadan, “Sizi ağırlamaktan
mutluluk duyarım” başlığıyla vermeyi yeğledi.
Siyasette nezaket kurallarına dikkat eden
Baykal; sizi ziyaret etmek istiyorum diye
mektup yazan, üstelik sıfatı başbakan olan
birine hayır, gelmeyin diyecek değildi herhalde.
Ama medyamız -TV’lerdeki dizilerde sık sık
kullanılan bir sözcükle- açılım konusunda
“illaki” CHP ile AKP arasında uzlaşma, anlaşma
olmasını istiyor.
Bu nedenle olacak ki CHP’yi yumuşamış
gösteren bu türden başlıklar kullanıyor ve fakat:
Baykal’ın altı sayfaya sığdırdığı, ne ki iktidarın
sürekli ıska geçtiği gerçekleri özetleyen
cümlesini başlıklara almaktan ısrarla kaçınıyor
Şu cümle, CHP’nin bugüne kadar izlediği,
önümüzdeki dönemde de izleyeceği politikayı
açıklıyor:
“…Açılım Politikası’nda hiçbir şekilde sizinle
birlikte olmayacağımız çok açıktır…”
Baykal’ın bu kadar kesin ifadeyle CHP
politikalarını açıklaması; RTE’nin kimi umutlara
kapılmasını önleyebilir.
İki kişi ve kapalı kapılar arkasındaki
konuşmaları bir TV kamerasının saptamasını
istemesi ise görüşmenin yarın öbür gün AKP
tarafından istismar edilmesi olasılığından
kaynaklanıyor.
RTE, 81 ili gezerek açılımı halka anlatacağını
açıkladı.
Baykal ile görüşmede karşılıklı söylenenleri
halka nasıl aktaracağını, hatta on beş ulusal
kanalda kimi sözleri nasıl saptıracağını
kestirmek için müneccim olmaya gerek yok.
Baykal’ın herhangi bir sözünden destek
aldığını söyleyebileceği gibi, saptırmalarla CHP
liderinin kaygılarını aleyhinde ifadelerle halka,
kamuoyuna açıklayabilir.
Neden TV kamerası istediğini soranlara
Baykal; “Görüşüme göre bu görüşmenin
içeriğini milletin bilmesi gerekiyor. Görüşmeyi
izlemek, öğrenmek, milletin hakkıdır” diyor ve
önerisinin gerekçesini şöyle açıklıyor:
“…Benim bunu önermenin nedeni şu:
Dolmabahçe görüşmesine dönmesin!..”
Zamanın Genelkurmay Başkanı -şimdi
emekli- Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile
Başbakan RTE; Dolmabahçe’de saatlerce baş
başa görüştüler, ancak:
Belki de demokratik rejimle ilgili karşılıklı
(daha çok askerin verdiği) ödünler içerdiği iddia
edilen görüşme halktan, kamuoyundan
gizlendi.
Görüşmeyle ilgili hâlâ çeşitli yorumlar
yapılıyor. Yandaş, yalaka medyada zaman
zaman o görüşmede askerin siyasal iktidara
ram olduğu gibi mesnetsiz yayınlar görülüyor.
Bu örnek ortada iken; Baykal-RTE görüşmesi
saklı kalırsa AKP kadrolarının yurt düzeyinde,
her alanda, iletişim kanallarında aynı biçimde
yorumlar yapmayacaklarına kim güvence
verebilir?
Öneri ve söylemlerin ardında şu gerçek
yatıyor: Baykal, RTE’ye güvenmiyor!
Açılım politikasının açmazı nedir; Baykal
mektubunda soruyu yanıtlıyor:
“Önce teröre karşı çıkma kriterinizi
kaldırırsınız. Onlarla müzakereyi içinize
sindirirsiniz ama yetmez. Size, terörle doğrudan
müzakere etmenizi, onu muhatap almanızı
söylerler.
Canınız sıkılır ama yine de ‘Anayasa
değişiklikleri masada’ diyerek, milli eğitime
etnik dilli üniversite düzeyinde sokacağınızı
söyleyerek, çeşitli af biçimleri icat ederek, (PKK
ile) dolaylı müzakereyi sürdürmeye, belki de
oyalamaya çalışırsınız. Ama bu durum,
muhatabınızın bölgede etkinliğini, gücünü
arttırma sonucunu doğurur.
Bir bakarsınız, sizin muhatap aldığınızı
bölgede daha çok muhatap almaya başlamıştır.
Açılım politikanızın açmazı budur.”
Hükümetin izlediği yol haritası açmazı yarattı
ve:
RTE, şimdi düştüğü açmazın içinden
çıkabilmek için CHP’nin desteğine
gereksiniyor.
Kimden, nereden? Yedi yıldır ağır sözcüklerle
saldırdığı Baykal’dan, CHP’den ha?
Siyaset! Nelere kadirsin!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 14 EKİM 2009 ÇARŞAMBACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 18
Edirne PB 15
Kocaeli Y 20
Çanakkale PB 18
İzmir B 20
Manisa B 22
Aydın B 24
Denizli Y 23
Zonguldak Y 18
Sinop Y 22
Samsun Y 25
Trabzon PB 25
Giresun PB 24
Ankara Y 22
Eskişehir Y 20
Konya Y 21
Sıvas PB 23
Antalya Y 25
Adana Y 29
Mersin Y 29
Diyarbakır PB 28
Şanlıurfa PB 28
Mardin PB 25
Siirt PB 29
Hakkâri B 21
Van B 19
Kars B 21
Oslo B 6
Helsinki B 6
Stockholm B 7
Londra B 15
Amsterdam B 12
Brüksel B 11
Paris B 13
Bonn B 10
Münih B 8
Berlin B 9
Budapeşte PB 7
Madrid PB 27
Viyana PB 7
Belgrad PB 11
Sofya B 10
Roma Y 19
Atina B 21
Zürih Y 10
Moskova Y 17
Aşkabat PB 28
Astana PB 12
Taşkent PB 27
Bakû PB 22
Bişkek PB 11
Tiflis PB 25
Kahire B 29
Şam PB 30
Ülkemizin geneli par-
çalı ve çok bulutlu,
Marmara’nın doğusu,
İç Ege, Akdeniz, Batı
ve Orta Karadeniz, İç
Anadolu’nun kuzey-
batısı ve güneyi ile
Muğla çevreleri sağa-
nak ve gök gürültülü
sağanak yağışlı geçe-
cek. Sıcaklık, kuzey-
batı kesimlerinde 6-10
derecede azalacak.
1. KOŞU: F: Suzira (2), P: Volga Kõzõ (3), PP: Kut-
bike (8), S: Şevalkõzõ (1).
2. KOŞU: F: Savaşer (5), P: Sungur (7), PP: Di-
doşbatur (11), S: Şadiyekõzõ (12).
3. KOŞU: F: Golden Compass (2), P: Splint (3), PP:
Star Bike (10), S: Hayri Baba (9).
4. KOŞU: F: Karaefe (4), P: Kadife (11), PP: Can-
berktay (1), S: Kuruşağa (7).
5. KOŞU: F: Rhapsody In Blue (6), P: Nefeskesen
(2), PP: Gülay Sultan (1), S: Tropic Summer (3).
6. KOŞU: F: Prince Of Eulleup (1), P: Florindo (2),
PP: Cincinnati Kid (3), S: Zafer Yolu (5).
7. KOŞU: F: Babasultan (7), P: Violet (6), PP: Nam-
lõ (1), S:
Y e k m a n
(3).
8. KOŞU: F:
Murphy (3),
P: Pozitron
(4), PP:
Messi (9),
S: Set Point
(1).
ALTILI GANYAN
2 4 6 1 7 3
3 11 2 4
10 1 3 9
9 7 5 1
8/4 2/6
Bayrak kararı değiştiBURSA (Cumhuriyet) - Bur-
sa’da bugün oynanacak Türkiye-
Ermenistan maçõnda iki takõmõn
bayraklarõ dõşõnda bayrak açõl-
mamasõ kararõ mahkemeye ta-
şõndõ. Tepkiler ve bu gelişmenin
ardõndan Bursa Valiliği geri adõm
attõ. Bursa Valisi Şahabettin
Harput, maça Azerbeycan bay-
rağõ ile girilebileceğini açõkladõ.
Vali Harput, önceki gün yaptõ-
ğõ açõklamada Atatürk Stadõ’nda
oynanacak maçta sadece Türkiye
ve Ermenistan ülkelerinin bayra-
ğõnõn açõlacağõnõ, bunun dõşõnda
başka bir ülkenin bayrak ya da fla-
masõnõn açõlmasõna izin verme-
yeceklerini vurguladõ. Açõklama
valiliğin resmi internet sitesinde
de kamuoyuna duyuruldu. Bunun
üzerine Konya’da Devlet Su İş-
leri’nde memur olarak çalõşan
Mehmet Karakaya ile seyyar sa-
tõcõlõk yapan Celaleddin Güler,
Bursa’ya giderek 2. İdare Mah-
kemesi’ne yürütmeyi durdurma
kararõ için dava açtõ.
Karakaya, açõklamanõn milli
duygularõna dokunduğunu, guru-
runu incittiğini belirterek “Bu-
rada yapılan davranışın, Azer-
baycanlı kardeşlerimize bir
yanlış olduğunu düşünüyo-
rum.” dedi. Karakaya ve Güler’in
avukatõ Ahmet Gürol Şağban da
“Bu kararla Azerbaycanlı kar-
deşlerimizin gururunun renci-
de olduğunu duyuyoruz” diye
konuştu.
Bu gelişmelerin ardõndan Vali
Şahabettin Harput, bir açõklama
yaparak maça Azerbaycan bayrağõ
ile girilebileceğini duyurdu. Yan-
lõş değerlendirmeler ve yorumlar
yapõldõğõnõ savunan Harput şöy-
le devam etti:
“Herkes bir tarafa çekiyor.
Bizim temel yaklaşımımız Azer-
baycan bayrağını kullanarak ve
onu istismar ederek, o vesiley-
le bir kısım sloganlarla Türki-
ye-Azerbaycan ilişkilerine, Tür-
kiye-Ermenistan açılım süreci-
ne ve tümüyle bu sürece zarar
verebilecek bazı yanlış hare-
ketlere karşı engel olmaktır.
Yoksa iyi niyetli, mütevazı ola-
rak kendiliğinden yanında
KKTC, Azerbaycan bayrağı
taşıyanlara, zaten Türk bayra-
ğı mutlaka olacaktır, taşkınlık
ve sloganlarla böyle bir siyasi
şeye çekmediği sürece herhan-
gi bir engel olunmayacaktır.”
İstanbul Haber Servisi - Uğradõğõ silahlõ
saldõrõ nedeniyle bir süredir hastanede tedavi
gören DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çele-
bi, dün taburcu oldu. Çelebi, kendisine yapõ-
lan saldõrõnõn ticari ya da parasal hiçbir nede-
ninin olmadõğõnõ, saldõrõyõ basitleştirmek için
alacak verecek kõlõfõnõn uydurulduğunu be-
lirterek “Bu kurşun ne arkadaş kurşunu ne
de alacak kurşunudur. Yalnızca DİSK Ge-
nel Başkanı’na suikast kurşunudur” dedi.
İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn saldõrõdan 2 sa-
at sonra yaptõğõ açõklamada, “Olay terör ya
da siyasi olay değil” demesini üzüntüyle
karşõladõğõnõ anõmsatan Çelebi, konunun açõk-
lõğa kavuşturulmasõ için bakana bir mektup su-
nulduğunu söyledi.
DİSK Genel Merkezi’nde 5 Ekim’de silahlõ
saldõrõya uğrayan ve Florence Nightingle Has-
tanesi’ne kaldõrõlan Çelebi dün taburcu oldu. Te-
kerlekli sandalye ile basõn toplantõsõna katõlan
Çelebi, toplantõ sõrasõnda zaman zaman göz-
yaşlarõna hâkim olamadõ. Eşi Melahat Çelebi,
avukat Turgut Kazan ile çok sayõda DİSK’li-
nin de katõldõğõ toplantõda konuşan Çelebi,
doktorlarõnõn, “üç ay daha ayağına basama-
yacağını, ama bu süre sonunda rahatlıkla yü-
rüyebileceğini söylediklerini” belirtti. Çelebi
saldõrõya uğradõğõ andan itibaren bazõ basõn ya-
yõn organlarõ ve televizyon kanallarõnda “ar-
kadaş kurşunu”, “alacak kurşunu” gibi ifa-
delere yer verildiğini, bunun kendisini, ailesi-
ni ve örgütünü yaraladõğõnõ anõmsattõ. Çelebi,
“Ya kurşun beni yaralamayıp öldürseydi?
Ben bu kirli bilgilerle gitmiş, DİSK Genel
Başkanı olarak bunları izah edememiş ola-
caktım” dedi. Çelebi, geçmişte pek çok cina-
yet işlendiğini, peşin hükümlerle bunlarõn örgüt
bağlantõsõ olmadõğõnõn açõklandõğõnõ anõmsattõ.
Çelebi’den Atalay’a eleştiri
Mahmut Tali Öngören’i özlemle andık
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim gö-
revlisi, Dünya Kitle İletişimi Araştõrma Vak-
fõ’nõn kurucusu ve gazetemiz yazarõ Mahmut
Tali Öngören aramõzdan ayrõlõşõnõn 10. yõ-
lõnda, gömütü başõnda anõldõ.
Öngören için Cebeci Asri Mezarlõğõ’ndaki
gömütü başõnda düzenlenen törene, Türki-
ye’nin ilk Kültür Bakanõ ve gazetemiz Ankara
eki yazarõ Talat Halman, Çağdaş Gazeteci-
ler Derneği (ÇGD) Başkanõ Ahmet Abakay,
Ankara Uluslararasõ Film Festivali Komitesi
Başkanõ İnci Demirkol, Dünya Kitle İletişi-
mi Araştõrma Vakfõ üyesi Metin Aksoy, es-
ki Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ Başkanõ Ya-
vuz Önen, Öngören’in akrabalarõ Fazilet
Baysal ve Pakize Esin, Ankara Üniversitesi
İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ab-
dülrezak Altun, Ankara Cumhuriyet Okur-
larõ Dönem Sözcüsü Haluk Yalvaç, Öngö-
ren’in öğrencileri ve gazetemiz çalõşanlarõ ka-
tõldõ. Tören bir dakikalõk saygõ duruşunun ar-
dõndan başladõ. Dünya Kitle İletişimi Araştõrma
Vakfõ üyesi Metin Aksoy, Öngören’in mü-
cadeleyi ve insanlarõ seven bir kişi olduğunu,
yaşamõ süresince gençlere hep umut aşõladõ-
ğõnõ belirtti.
Eski Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ Başkanõ
Yavuz Önen, Öngören ile ilk kez Türkiye İn-
san Haklarõ Vakfõ’nõn kuruluş aşamasõnda kar-
şõlaştõklarõnõ ve o andan itibaren hiç ayrõlma-
dõklarõnõ anlattõ. Önen, “Öngören, yaşamın
darbelerine karşı hiç sendelemedi. Umut-
suz olduğu hiçbir ana tanık olmadım. İna-
nılmaz çalışkan bir insandı, üretkendi” gö-
rüşünü dile getirdi.
Dosya
AİHM’ye
DİYARBAKIR (Cumhuri-
yet Bürosu) - Bir grup aydõn
ve sanatçõ, Diyarbakõr’õn Lice
ilçesi kõrsalõnda çobanlõk yapan
12 yaşõndaki Ceylan Önkol’un
ölümüne yol açan patlamanõn
meydana geldiği yerde incele-
melerde bulundu. Önkol ailesi-
nin avukatõ ise bilirkişi raporu-
nun iddialarõnõ doğruladõğõnõ,
dosyayõ AİHM’ye taşõyacakla-
rõnõ açõkladõ.
İlkay Akkaya, Lale Man-
sur, Cengiz Algan, Hale
Akay, Ebru Çevikli, Mehmet
Demir, Yasemin Göksu, Yıl-
dız Önen, Zeynep Tanbay’õn
da aralarõnda bulunduğu sanatçõ
ve aydõn heyeti, Ceylan’õn ya-
şamõnõ yitirdiği yerde bir araya
geldi. Önkol ailesinin avukatõ
Serdar Çelebi de küçük kõzõn
daha önce araziye atõlmõş ancak
patlamadan kalmõş 40 mm’lik
bombaatar mühimmatõna elin-
deki tahrayõ vurarak patlamasõ
neticesinde yaşamõnõ yitirdiği
yönündeki bilirkişi raporunun
kendilerine verilmemesine tep-
ki gösterdi. Avukat Çelebi,
“Delilleri biz topladık, cena-
zeyi bile olay yerinden biz al-
dık, çocuğun parçalanan elbi-
selerini, silah, bomba parçala-
rını biz toparladık. Bugün ne
kadar delil varsa hepsini biz
sunduk. Ve buna rağmen bize
güvenilmiyor ve dosyaya giz-
lilik kararı konuluyor” dedi.
CEYLAN ÖNKOL
Vali Harput, tepkilerin ardõndan maça Azerbaycan bayrağõyla girilebileceğini açõkladõ
Taburcu olan Çelebi, kendisine yapılan saldırıyla ilgili yapılan yorumlara tepki gösterdi.
Ölümünün 10’uncu yõlõnda Cebeci Asri Mezarlõğõ’ndaki gömütü başõnda tören düzenlendi
YURTTAŞLARINTEPKİSİNİÇEKTİ
TarihiUlusheykelini
sarıyaboyadılar!
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankaralõ-
lar dün Ulus’taki tarihi Atatürk Anõtõ’nõ görünce
şaşõrdõlar. Çünkü anõt, yaldõzlõ sarõya boyanmõştõ!
1. ve 2. TBMM binalarõnõn yakõnõndaki Ulus
Meydanõ’nda bulunan tarihi heykelin yeni rengi
yurttaşlarõn da tepkisini çekti. Ankara Anakent
Belediye Başkanlõğõ’ndan yapõlan yazõlõ açõkla-
mada, Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’nõn talebi
üzerine, heykelin törene hazõr hale getirilmesi
ve temizlenmesi için belediyenin bu tür rutin
bakõm işlerini yapan firmanõn görevlendirildiği
belirtildi. Firmanõn “durumdan vazife çıkarta-
rak” heykelin yapõlõş tarihindeki asli rengi olan
bronz rengi getirmek için heykeli boyadõğõ ifade
edilen açõklamada, yõllar içinde oksitlenme so-
nucunda siyahlaşan heykelin renginin bu suretle
ilk yapõlõş tarihindeki rengine dönüştürülmek is-
tendiği kaydedildi.
Ankara Anakent Belediye Başkanõ Melih Gök-
çek de aynõ konuda yaptõğõ açõklamada, anõtõn son
halini Ankara’nõn başkent oluşunun 86. yõl töreni
için Ankara Valisi Kemal Önal ile Ulus Meyda-
nõ’na doğru yürürken gördüklerini ve beğenme-
diklerini belirtti. Belediyedeki ilgili dairenin, ba-
kõm işlerini yapan firmaya heykelin bakõmõ ve te-
mizlenmesi işini verildiğini öğrendiğini kaydeden
Gökçek, “Heykelin kesinlikle bu boyasının sili-
nerek heykeltıraşların gözetiminde ve deneti-
minde eski haline getirilmesi için gereken yapı-
lacaktır. Ayrıca yasal prosedürü yerine getir-
meden, bu işlemi yapan yetkililer hakkında da
teftiş açmış bulunmaktayım” dedi.
PAZAR GÜNÜ KADIKÖY’DE MİTİNG
Sağlõkçõlar alana çõkõyor
İstanbul Haber Servisi - Türkiye’nin sağlõğõnõn kötüye git-
tiğine dikkat çeken sağlõk emekçileri ve sendikalar, AKP
hükümetinin uyguladõğõ politikalara karşõ seslerini yük-
seltmek için yine alanlara çõkacak. 18 Ekim Pazar günü
saat 13.00’te Kadõköy İskele Meydanõ’nda geniş katõlõmlõ
bir miting düzenleyecek olan sağlõk emekçileri ve sendi-
kalar, Türkiye’nin sağlõğõnõn geldiği noktayõ anlatacaklar.
Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Dişhekimleri Odasõ, İstan-
bul Eczacõ Odasõ, Veteriner Hekimler Odasõ, DİSK, Türk-
İş, Devrimci Sağlõk İşçileri Sendikasõ, Sağlõk ve Sosyal
Hizmet Emekçileri Sendikasõ, Birleşik Metal İş Sendika-
larõ, İstanbul Tabip Odasõ’nõn Cağoloğlu’ndaki merkezin-
de mitinge ilişkin ortak bir basõn açõklamasõ yaptõ. Basõn
açõklamasõnda, “Sağlıkta Dönüşüm Masalı bütün göz
boyama çabalarına karşın sona ermiştir” denildi.
ÖZEL HASTANELERİN İSYANI
‘Hakkõmõzõhelaletmiyoruz’
İstanbul Haber Servisi - AKP’nin özel sağlõk sektörü aley-
hine yaptõğõ düzenlemeler nedeniyle ekonomik olarak zor
duruma düşen özel sağlõk kuruluşlarõ yapõlan sözleşmele-
rin iptalini tartõşõyor. Özel Hastaneler ve Sağlõk Kuruluş-
larõ Derneği (OHSAD,) Akredite Hastaneler Derneği,
Özel Hastaneler Plaformu Derneği, Ege, Karadeniz sağlõk
kuruluşlarõ derneklerinin de aralarõnda bulunduğu çok sa-
yõda özel sağlõk kuruluşu ve hastane temsilcisi sorunlarõnõ
konuşmak amacõyla “Sağlıkta Acil Yol Arayışı” başlõk-
lõ bir toplantõ düzenledi. Yaklaşõk 300 özel hastane tem-
silcisinin katõldõğõ toplantõda konuşan OHSAD Başkanõ
Dr. Reşat Bahat AKP hükümetine seslenerek “Bizim ce-
bimizden kahramanlığın anlamı var mı? Özel söktö-
rün uğrayacağı her türlü zararda bürokratların çok
fazla vebali vardır. Hakkımızı helal etmiyoruz” dedi.