Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
14 EKİM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Yaşama Hakkı...
Hrant Dink’in ailesinin yargıç ve savcıyı
eleştiren dilekçelerini okudunuz mu?
Milliyet’ten Gökçer Tahincioğlu’nun haberinde
yer alan dilekçeyi birkaç kez okudum.
Hrant’ın eşi Rakel, çocukları Arat, Delal, Sera
ve kardeşi Hosrof Dink’in mahkemeye sundukları
dilekçede, savcıların gerçeği aramadıklarına
değinilip şöyle deniliyordu:
“Gerçek, çok güçlü ve çok derin bir irade
tarafından karartılmaktadır. Dava sadece tetiğin
çekildiği ana ve örgütlü yapının sadece
tetikçilerden oluşan ayağına kilitlendi.”
Önceki gün Hrant Dink cinayetinin duruşması
vardı...
Katil zanlısı Ogün Samast’a cezaevinde galiba
çok iyi bakılıyor...
Kilo almış ve iyice semirmiş!
Yine alaycı bakışlarla süzüyor çevresini!
Duruşmada Dink’in avukatları, Samast’ın
kullandığı silaha yabancı olduğunu, onu
tanımlayamadığını belirterek eylemi tek başına
yapamayacağını öne sürdüler:
“Bu işi Samast’ın yapamayacağı konusu ortaya
çıkmıştır. Olay yerinde başka biri vardı.”
Kimdi bu başka biri?
İşte yanıtlanması gereken soru bu!
Bir başka soru katil zanlısının İstanbul’dan
otobüsle Trabzon’a giderken, Samsun’da
yakalanıp gözaltına alınması.
Ogün Samast neden Samsun’da yakalandı?
Samast, Trabzon’a değin izlenip birkaç gün
görüştüğü kişiler saptansaydı, bu cinayetin
ardındaki giz perdesi aralanabilirdi.
Bugün ortada tetikçiler var, o kadar!
Büyük patron, yani tetiği çektiren güçler
nerede?
Biz bu soruyu yıllar önce Uğur Mumcu ve
Ahmet Taner Kışlalı için de sorduk...
Salt tetikçiler yakalanıyor bu tür cinayetlerde.
Dink ailesinin değindiği gibi “derin irade” büyük
patronu gizliyor.
Necip Hablemitoğlu, evinin bahçesinde
öldürüldü...
Aradan yıllar geçti ama tetikçiler bulunamadı
henüz.
O “derin irade” bırakın büyük patronu,
tetikçilerin bile ortaya çıkarılmasına izin vermedi!
Hrant Dink ve Necip Hablemitoğlu...
Düşünceleri farklı...
İkisi de öldürüldü.
Dink ve Hablemitoğlu’nun geride acılı eşleri ve
çocukları kaldı.
Susmak, faili meçhul cinayetlerin üzerini
örtmek kimin işine yarıyor?
İnsanların düşünceleri ne olursa olsun özgürce
ifade etmeleri demokratik bir haktır.
Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması için yazılar
yazan meslektaşlarımız bugüne değin
Hablemitoğlu cinayetinin aydınlatılması için kaç
yazı yazdılar?
Çokuluslu altın avcılarının çıkarlarını savunan
Hablemitoğlu, kitap yazıp çevre mücadelesi veren
Alternatif Nobel Ödülü sahibi, yurtsever Birsel
Lemke ve arkadaşlarını “ajanlıkla” suçlamasına
karşın ben işlenen bu cinayetin aydınlatılması için
onlarca yazı yazdım.
Hrant Dink, Musa Anter, Mehmet Sincar,
Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Cem Ersever,
Medet Serhat cinayetlerinin aydınlatılması için
de...
Dink ailesi, davanın gidişatından endişe
duyuyor. “Derin irade”nin cinayetteki gerçeği
kararttığını söylüyor.
Dink ailesinin dilekçesinde ne deniliyor:
“Ortaya çıkan gerçek şudur: Devletin güvenlik
ve istihbarattan sorumlu birimlerinin Hrant Dink
cinayetinde önemli rolü, payı ve hatta katkısı
vardır.
Ancak, emniyet ve jandarma görevlileri
hakkında yaptığımız suç duyurularına takipsizlik
kararı verilmiştir.”
Ortada bir fotoğraf var!
O fotoğrafta cezaevinde iyice semirmiş,
“Düğüne değil adam öldürmeye gidiyordum”
diyen Ogün Samast ve azmettirmeyle suçlanan
Yasin Hayal...
Ve bir de silah!
Hrant Dink cinayeti davasında iki yıl geride
kaldı... Hablemitoğlu öldürüleli neredeyse yedi yıl
oldu...
Şimdi ben soruyorum:
“Hrant Dink ve Necip Hablemitoğlu için
‘öldürülsün’ buyruğunu kim ya da kimler verdi?”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin istihbarat
birimleri var... Bu birimlerin başında yetkili kişiler
bulunuyor...
Eğer Türkiye bir hukuk devletiyse tüm faili
meçhul cinayetler ve 13 yaşındaki Ceylan’ın nasıl
öldüğü aydınlatılmalıdır...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
İnsansız ikinci
uçak da düştü
SAMSUN
(Cumhuriyet) - Vestel
Savunma Sanayii’nin
insansõz casus uçağõ,
deneme uçuşu yaptõğõ
sõrada Sinop’un Erfelek
ilçesi Güven köyü
yakõnlarõna düştü. Kara
Kuvvetleri Komutanlõğõ
ve Milli Savunma
Bakanlõğõ’na bağlõ 15
kişiden oluşan heyete
gösterisini sunan 2 metre
uzunluğundaki “Karayel”
adlõ uçak, ilk uçuşunda
1200 metreden, kuyruğu
kõrõlarak yere çakõldõ.
Aynõ bölgede 30 Eylül’de
“Çaldõran” adlõ insansõz
casus uçağõ düşmüştü.
Reddi hâkim talebi
kabul edilmedi
İstanbul Haber
Servisi - Birinci
“Ergenekon” davasõnõn
tutuklu sanõklarõndan
Oktay Yõldõrõm’õn avukatõ
Yõldõrõm Çavuşovalõ’nõn,
“tarafsõzlõklarõna gölge
düştüğü” iddiasõyla
İstanbul 13. Ağõr Ceza
Mahkemesi Başkanõ
Köksal Şengün ve üye
hâkim Hasan Hüseyin
Özese hakkõndaki “reddi
hâkim” talebi reddedildi.
Duruşmada Ergenekon
davasõ ve soruşturmasõnõ
yürüten “yargõç, savcõ ve
polislerin” buluştuğu iftar
yemeğine ilişkin basõna
yansõyan fotoğraflara
dikkat çekilmişti.
Diyanet
‘rol’ istiyor
ANKARA (AA) -
4. Din Şûrasõ Genel
Sekreteri Yavuz Ünal,
“Diyanet İşleri Başkanlõğõ
olarak toplumsal sorunlar
konusunda rol almak,
çözümün bir parçasõ
olmak istiyoruz” dedi.
Ünal, Şûra’da dini
hizmetlere yeni ufuklar
açmak ve dini hizmetleri
daha verimli kõlmak için
görüş oluşturulmasõnõn
hedeflendiğini dile getirdi.
ADD’nin
açıklaması
ANKARA (ANKA) -
Atatürkçü Düşünce
Derneği Genel Sekreteri
İzzet Polat Ararat, AB
Komisyonu’nun ilerleme
raporunun Atatürk’ü
Koruma Kanunu’nu ifade
özgürlüğünü kõsõtlayan
yasalar arasõnda anmasõnõ
eleştirdi. Ararat, “Türkiye
Cumhuriyeti
düşmanlarõnõn, yüce
değerlerimize küfretme
özgürlüğü olmayacaktõr.
Bu düzenleme yapõlamaz”
görüşünü kaydetti.
Mayına basan iki
kişi yaralandı
ANKARA (AA) -
Genelkurmay’õn internet
sitesinde bölücü terör
örgütüyle mücadeleye
ilişkin duyuru yayõmlandõ.
Buna göre, dün 00.20’de,
Şõrnak’õn Merkez ilçe
dağlõk arazi kesiminde
teröristlerce döşenen el
yapõmõ mayõna basan 2
güvenlik görevlisi hafif
şekilde yaralandõ.
Yağmacılara dava
İstanbul Haber
Servisi - İstanbul
Küçükçekmece’de 9
Eylül’de yaşanan sel
felaketi sõrasõnda, sel
sularõnõn sürüklediği
eşyalarõn bazõ kişilerce
toplanmasõyla ilgili
soruşturma tamamlandõ.
10’u tutuklu 34 sanõk
hakkõnda, “doğal bir
afetin meydana getirdiği
korku ve kargaşadan
yaralanarak hõrsõzlõk
yapmak” suçlamasõyla, 3
yõldan 7 yõla kadar hapis
istemiyle dava açõldõ.
Baykal, Erdoğan’a ‘Açõlõmõ PKK’ye değil, Kürt kökenli insanlarõmõza yap’ diye seslendi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Başkanõ
Deniz Baykal, Kürt açõlõmõ
randevusuyla ilgili olarak Baş-
bakan Tayyip Erdoğan’a
“Hay hay konuşalım ama ka-
palı kapılar arkasında değil.
Başbakan da, bu konudaki
düşüncelerinin kayda geçi-
rilmesi ve zamanı geldiğinde
millet tarafından öğrenilme-
sinden korkmayacaktır. Bazı
çevreler, gitmeyin, diyor...
Başbakan’ın bir Kasımpaşa-
lı siyaset adamı olarak bi-
zimle buluşmaktan çekinme-
yeceğini düşünüyorum” di-
ye seslendi. Baykal ayrõca “İk-
tidar yanlış kıble seçmiştir.
Açılımı PKK’ye değil, bölge-
de yaşayayan Kürt kökenli in-
sanlarımıza yap” sözleriyle
de iktidarõ hedef aldõ.
Baykal, dünkü grup toplantõ-
sõnda yaptõğõ konuşmada eko-
nomik durumu değerlendirirken
son dönemde 16 işadamõnõn
ekonomik kriz nedeniyle intihar
ettiğine dikkat çekti. Baykal, Er-
menistan’la protokollerin im-
zalanmasõ sürecinin Minsk Gru-
bu’nun nezaretinde gerçekleş-
tirildiğini kaydetti. Baykal,
“Minsk Grubu sınır kapısının
açılması için gösterdiği ener-
jiyi, işgale son verilmesi için
harcasaydı bugün farklı bir
noktada olmaz mıydık? Hü-
kümet, sınırı açmayı taah-
hüt ediyorum, dedi. Sonra
da, bir de Meclis var, diyor-
lar. Sen samimiyetle evet de-
diysen öbürleri de der, Mec-
lis’te çoğunluğun var” dedi.
Ermenistan’õn işgaline son
verilmesinin telaffuz bile edil-
mediğine dikkat çeken Baykal,
“Azerbaycan çok önemli bir
ülkedir. Bu ülkeye haksızlık
etmek tasavvur edilemez.
Böyle bir yanlışlığa TBMM’yi
kimsenin alet edemeyeceği-
ne güvenmeye devam ediyo-
rum” açõklamasõnõ yaptõ.
‘Kendine güvenmiyor’
Baykal, Kürt açõlõmõ mek-
tuplaşmasõyla ilgili sürecin “içi
boş, kamuoyunda dalgalan-
malara tabi, komplekslere
dayalı” olduğunu vurgularken
“Kendine güvenen proje adı-
nı değiştirir mi? Kürt açılımı
dersek Türkiye’yi bölüyor-
sunuz, derler... Türkiye’yi
bölüyorsunuz tabii, ama adın-
dan dolayı değil, etnik ayrış-
mayı temel aldığınızdan do-
layı. Milli birlik projesi diye-
rek bunu örtbas edemezsi-
niz” dedi.
Baykal, “Eğer çözümü ora-
da yaşayan insanların bek-
leyişlerinde arıyorsan; o in-
sanlar ayrışma istemiyor, iş,
istihdam, eğitim istiyor. Biz
ayrışacağız, bize açılımlar
sağla, dilimizi, okulumuzu
ayır, yönetimimizin ayrılma-
sı için ilk işaretleri ver diyen
çevrelerle uyum ve uzlaşma
arıyorsan yapman gereken
şey farklıdır. Onları Türki-
ye’den koparmak isteyen çev-
relerin taleplerine göre yön
arayacaksın. İktidar bilerek
ya da bilmeyerek yanlış kıb-
le seçmiştir. Açılımı PKK’ye
değil, bölgede yaşayan Kürt
kökenli insanlarımıza yap.
Bu müzakerenin hedefi, bu
açılımın temel ilgi konusu te-
rör yapan çevrelerin kafa-
sındaki projelere yeşil ışık
yakmaktır. Anayasa değişik-
liği masadaysa, bu açılımın
arkasında PKK’yi arayanlar
haklı olacaktır” görüşünü di-
le getirdi.
‘Kayıt önkoşul’
Baykal, Erdoğan ile görüş-
mesinin kayda alõnmasõ ile ilgili
değerlendirmeler yaparken, bu-
nun “temenni değil koşul ol-
duğu” mesajõnõ da verdi.
Baykal, “İmralı ve Kan-
dil’in kafasına göre arayış-
lardan değil, bölgede yaşayan
insanların dışlanmışlıklarını
giderecek çözümlerden söz
edilmesi” gereği üzerinde du-
rurken, sözlerini şöyle sürdür-
dü: “Gelirken bunları bilerek
gelsinler istedik. Zannetme ki,
senin kafanda ne olduğunu
bilmiyorum... Zannetme ki
kafandakini bana kabul etti-
rebilirsin... Öcalan, bu açı-
lım Atatürk’ün yaptığına eş-
değer bir iştir, demiş. Doğ-
rudur... Atatürk bir milli
devlet kurdu, o milli devleti
çözme işi yapıyoruz, demek
istiyor. Başbakan bizimle gö-
rüşmek istiyor. Hay hay gel
konuşalım, ama kapalı kapı-
lar arkasında değil. Milletin
iki genel başkanının ne dü-
şündüğünü, ne söylediğini,
birinin söylediğine ötekinin
ne cevap verdiğini bilmeye
hakkı vardır. Müsaade etsin
de Sayın Başbakan, onun
söylediği yanlışları yüzüne
karşı söyleme fırsatı bula-
yım. Varsa bizim yanlışımız,
o da yüzümüze söylesin. 20 yıl
önce rapor yazdık, her keli-
mesinin kapı gibi arkasında
duruyoruz. İnanıyorum ki,
Başbakan da düşüncelerinin
kayda geçirilmesinden ve za-
manı geldiğinde millet tara-
fından öğrenilmesinden kork-
mayacaktır.”
Baykal ayrõca “İmralı’nın
yol haritasını saklıyorsun...
Kendi yol haritanı niye sak-
lıyorsun” sözleriyle de Erdo-
ğan’õ hedef aldõ.
Edinilen bilgiye göre, Baykal
yakõn çevresiyle değerlendirme
Erdoğan’la yapacağõ görüşmenin kamuoyu tarafõndan mutlaka öğrenilmesi
gerektiğini söyleyen Baykal, kayõt isteminin bir temenni değil önkoşul olduğunu
söyledi. Baykal, “20 yõl önce bir rapor yazdõk, her kelimesinin arkasõnda duruyoruz.
İnanõyorum ki, Başbakan da düşüncelerinin kayda geçirilmesinden ve zamanõ
geldiğinde millet tarafõndan öğrenilmesinden korkmayacaktõr. Bazõ çevreler,
gitmeyin, görüşmeyin, diyormuş... Başbakan’õn bir Kasõmpaşalõ siyaset adamõ olarak
bizimle buluşmaktan çekinmeyeceğini düşünüyorum” dedi.
yaparken “Kayıtta ısrarlıyız.
Ancak Başbakan devlet sırrı
ve istihbari bilgi niteliği taşı-
yan bazı konuları bizimle
paylaşmak isterse bunu da
değerlendiririz. Ama böyle
bir izlenimini edinmedim”
dedi. Baykal, görüntülü kayõt
yapõlmamasõ, görüşmenin teyp-
le ya da stenograflar tarafõndan
kayda alõnmasõ ile ilgili olarak
da, “Kişiye bağlamamak la-
zım” görüşünü dile getirdi.
Görüşmenin bedeli...
Baykal, toplantõnõn ardõndan
gazetecilerle sohbet ederken
kayõt konusundaki õsrarõnõn al-
tõnõ çizdi. Baykal, “Görüşme-
den sonra ‘bunlarla da ko-
nuştuk, bunlarõ da sürece kat-
tõk’ diyecekse, biz de bu ka-
yıtla ‘hayõr bak itirazlarõmõzõ
senin yüzüne söyledik’ diye-
bileceğiz. Bu görüşmenin bir
bedeli var, o da kayıt” dedi.
Baykal bir soru üzerine daha
önce Zincirbozan’dayken dö-
nemin devlet başkanõ Kenan
Evren’e mektup yazarak 12
Eylül’ü eleştirdiğini anõmsattõ.
Bahçeli’ye yanıt
Türkiye Kamu-Sen Genel
Başkanõ Bircan Akyıldız ve
yönetim kurulu üyelerini CHP
Genel Merkezi’nde kabul eden
Baykal, gazetecilerin MHP Ge-
nel Başkanõ Devlet Bahçe-
li’nin eleştirilerini anõmsatma-
larõ üzerine, “Kayıkçı kavga-
sında CHP yok. İktidarla
yaptığımız kayıkçı kavgası
değildir. Yanlışı önlemeye
çalışıyoruz” yanõtõnõ verdi.
‘İşadamının iltica etmek
zorunda kalması üzücü’
Baykal, Cem Uzan’õn Fran-
sa’ya gitmesine ilişkin bir so-
ruya karşõlõk hukukun tehdit un-
suru mahkemenin de iktidarõn
sopasõ olmamasõ gerektiğini
belirterek bir işadamõnõn Fran-
sa’ya iltica etmek durumunda
kalmasõnõn üzüntü verici bir
tablo olduğunu söyledi.
Baykal, dün grup
toplantısında yaptığı
konuşmada Ermeni
ve Kürt açılımlarına
ilişkin
değerlendirmeler
yaptı. İmzalanan
protokolde
Ermenistan’ın
işgaline son
verilmesinin telaffuz
bile edilmediğine
dikkat çeken CHP
lideri, “Azerbaycan
çok önemli bir
ülkedir. Bu ülkeye
haksızlık etmek
tasavvur edilemez”
dedi. (Fotoğraf: AA)
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 8 Kasõm’da Kadõköy’de eşit yurttaşlõk hakkõ için miting düzenliyor
Alevilereşitlikiçinalanlaraçõkõyor
ANKARA (ANKA) - Pir
Sultan Abdal Kültür Derneği
Genel Başkanõ Fevzi Gümüş,
Alevilerin 8 Kasõm’da “Ay-
rımcılığa Karşı Eşit Yurt-
taşlık Hakkı” için Kadõköy’de
miting düzenleyeceklerini bil-
dirdi. Gümüş, “8 Kasım mi-
tingi Alevilerin yaşadığı so-
runların, uğradıkları hak
gasplarının ve her şeyden
önemlisi de taleplerinin yan-
kı bulduğu bir kürsü işlevi
görecektir” dedi.
Pir Sultan Abdal Kültür Der-
neği Başkanõ Gümüş, yaptõğõ
yazõlõ açõklamada, Alevilerin
son dönemde “Amerikancılı-
ğın ve gericiliğin simgesi
AKP iktidarı”na karşõ müca-
deleye yoğunlaştõklarõnõ belir-
terek “Ülkemizin aydınlık
yüzü Aleviler, ayrımcılığa
karşı eşit yurttaşlık hakkı
için 8 Kasım’da alanları dol-
durmaya hazırlanıyor” dedi.
Neoliberal ekonomik politi-
kalardan canõ yananlarõ, geri-
ciliğin katlettiği mesafeden ra-
hatsõz olan herkesi 8 Ka-
sõm’daki mitinge çağõran Gü-
müş, şu açõklamayõ yaptõ:
“İşsizler, yoksullar, genç-
ler, kentsel dönüşüm mağ-
durları, kadınlar, su hakkı
diyenler, barınma hakkı di-
yenler, sağlık hakkı, eğitim
hakkı diyenler, insanca ya-
şama hakkı diyenler; zorun-
lu din derslerinden canı ya-
nanlar, Madımak Oteli’nin
görüntüsünden vicdanı sız-
layanlar yani bu ülkenin
onurlu, aydınlık yüzlü in-
sanları yan yana, omuz omu-
za olacak; AKP’nin gerici
zihniyetine karşı mücadele-
nin gereği mitingine katıla-
caklar. O alandan yükselecek
sesin, tüm yurt sathına ya-
yılması, Pirsultancıların asli
görevleri arasında yer alacak.
Türkiye’nin eşitlik ve öz-
gürlükten yana ilerici, de-
mokrat, çağdaş güçleri 8 Ka-
sım’da yeni bir mevzi daha
kazanacak. Alevilerin, zo-
runlu din derslerinden cem
evlerinin yasallaşmasına,
Madımak Oteli’nin utanç
müzesi olmasına, Diyanet İş-
leri Başkanlığı’nın kaldırıl-
masına, devletin farklı inanç-
lara eşitlik içinde yaklaşımı-
na kadar geniş bir yelpazeye
yayılan sorunları bulun-
maktadır. 8 Kasım mitingi
Alevilerin yaşadığı sorunla-
rın, uğradıkları hak gaspla-
rının ve her şeyden önemlisi
de taleplerinin yankı buldu-
ğu bir kürsü işlevi görecektir.
Dertlerimizin ortak olduğu
tüm demokratik kamuoyunu
eşit, özgür, demokratik, laik
ve aydınlık yarınlara kavuş-
mak için Alevilerin büyük
buluşmasında aramızda ol-
maya davet ediyoruz. ‘Gelin
Canlar Bir Olalõm’ 8 Ka-
sım’da Kadıköy Meydanı’nı
dolduralım.”
Alevilerin son dönemde “Amerikancõlõğõn ve gericiliğin simgesi AKP iktidarõ”na
karşõ mücadeleye yoğunlaştõklarõnõ belirten Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel
Başkanõ Fevzi Gümüş, “Ülkemizin aydõnlõk yüzü Aleviler, ayrõmcõlõğa karşõ eşit
yurttaşlõk hakkõ için 8 Kasõm’da alanlarõ doldurmaya hazõrlanõyor” dedi.
‘İktidarõn kõblesi yanlõş’
İstanbul Haber Servisi- Dev-
let Bakanõ ve Başmüzakereci
Egemen Bağış, Türkiye’nin AB
sürecinin gerçekte “aslına dönüş
süreci olduğunu” belirterek,
“Osmanlı’ya bakarsanız orada
zaten çok ileri bir yapı görür-
sünüz. Ben AB’yi Türkiye’nin
diyetisyeni olarak algılıyorum”
diye konuştu.
Kadõn Girişimciler Derne-
ği’nin (KAGİDER) düzenlediği
toplantõya katõlan Bağõş, “AB ve
Türkiye’nin üyeliği” konulu
konuşmasõnda, bugün açõklana-
cak AB İlerleme Raporu’na yö-
nelik “çok pembe bir rapor
beklentisinin taşınmaması” ge-
rektiğini kaydetti. AB üyeliğinin
Türkiye için önemli olduğunu
vurgulayan Bağõş, “Çünkü Tür-
kiye’de darbe korkusu yaşa-
yanlar da Avrupa Birliği’ne
güveniyor, şeriat korkusu
olanlar da” dedi.
Kadınları suçladı
Yapõlan düzenlemelerle kadõn
haklarõ alanõnda büyük ilerle-
meler kaydedildiğini savunan
Bağõş, kadõnlarõn siyasete katõlõ-
mõna ilişkin eleştirilere de yanõt
verdi. Bağõş siyasette kimsenin
kadõnlarõn önünü kapatmadõğõnõ
ileri sürerek, “Ancak kadınların
birbirleriyle dayanışma içinde
olmadığını” ifade etti.
KAGİDER Başkanõ Gülseren
Onanç ise özetle şunlarõ söyle-
di: “Kadın hakları alanında
her ne kadar yasal çerçeve ye-
rine getirilse de yaşama ge-
çirme aşamasında eksik kalı-
nıyor. Türkiye’de kadın is-
tihdamı yüzde 24 ile AB stan-
dartlarının bir hayli altında.
Kadının siyasete katılımı, kız
çocuklarının eğitim oranları
da bir o kadar düşük. ‘Kadõ-
nõn gelişmişlik endeksi’ sırala-
masında Türkiye sondan se-
kizinci durumda. Siyasiler,
AB’ye giden yolun kadınlar-
dan geçtiğini anlamalı.”
Bağõş’õn Osmanlõ özlemi
Türkiye’nin AB sürecini ‘aslõna dönüş süreci’ olarak değerlendiren Başmüzakereci
Bağõş, ‘Osmanlõ’ya bakarsanõz orada zaten çok ileri bir yapõ görürsünüz’ dedi
Başmüzakereci Bağış.