Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
14 EKİM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Dünya Bankası ve IMF’nin İstanbul’da
gerçekleştirdiği yıllık genel kurul toplantıları
tamamlandı. Toplantılar sonuçlanıp da sis perdesi
aralandığında, büyük bir coşku ve umutla
beklenen “İstanbul Kararları”nın da aslında somut
bir içerikten ne kadar yoksun ve ne derece kısır
konular etrafında dolanıp durmakta olduğu açıkça
ortaya çıktı.
Toplantılar sonunda yayımlanan bir dizi
communique’den çıkartılabilecek ana sonuçlar
kısaca şöyle özetlenebilir:
• IMF’nin görev tanımı genişletilecek ve IMF’ye
G20 ile birlikte dünya finans piyasalarının daha
yakından gözleme görevini içerecektir;
• IMF’nin geleneksel stand by programları, artık
esnek kredi hattı diye anılan yeni bir kimliğe
büründürülecektir. Esnek kredi hattının koşulları
geleneksel IMF programlarına görece daha
“yumuşak” ve daha “az daraltıcı” etkiye sahip
olacak; ancak sadece “piyasa reformlarını titizlikle
sürdüren”; “mali disiplini koruyan”, kısaca
“güvenilir” ülkelere açık tutulacaktır.
• IMF’nin kotaları gelişmekte olan ülkeleri,
özellikle Çin Halk Cumhuriyeti’ni dünya tüketim
masasına davet edebilmek ve bu yolla küresel
ekonomiye yeni bir efektif canlılık sağlamak
maksadıyla, revize edilecektir.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız söz konusu
kararlar gerçekten küresel çapta tarihi bir
dönüşümün başlangıcı olarak adlandırmaya yeter
mi, bunu tarih kısa zamanda ortaya çıkartacaktır.
Ancak küresel ekonominin geleceğini ilgilendiren
son derece önemli bir soru güncelliğini
korumaktadır: ‘küresel krizin derinleşmesi
karşısında uygulamaya konulmuş olan mali
genişleme ve canlandırma paketleri sürdürülecek
midir?’
Küresel krizin geçtiğimiz yılın ekim ayında
şiddetlenmesi üzerine başta ABD ve İngiltere
olmak üzere gelişmiş kapitalist ülkeler, son yirmi
yıldır tekrarlanan “devletin ekonomiye müdahalesi
israf kaybından başka bir yarar sağlamaz”
yönündeki muhafazakâr söylemleri bir kenara
bırakarak, devasa bir mali genişleme politikası
izlemeye başlamışlardı. Kamu harcamalarının
arttırılması, vergi indirimleri ve zor durumda olan
şirketlerin kamulaştırılmasını amaçlayan genişleyici
mali politikalara merkez bankaları da destek olmuş
ve dünya finans piyasaları muazzam bir likidite
bolluğuna kavuşmuş durumdaydı. Dahası IMF de
bu tür genişleyici politikalara kuramsal düzeyde
destek vermiş idi. Örneğin Aralık 2008’de IMF’nin
yayın organı Finance and Development
dergisinde, kuruluşun baş ekonomisti Stanley
Fischer bizzat şu satırları yazmaktaydı: “Mali
genişleme (krizden çıkmak için) başrolü oynamak
zorundadır. Çalışmalarımız göstermektedir ki, söz
konusu mali genişleme dünya milli gelirleri
toplamının asgari yüzde 2’sini hedeflemelidir.
Burada şu uyarıyı yapmak istiyorum: eğer
üretimdeki gerilemeler tahminleri aşarsa mali
genişlemenin boyutu daha da yüksek tutulmalıdır.
Şu dönemde en önemli husus dünya
ekonomisinde tam boy buhrana sürüklenme
riskinin ortadan kaldırılmasıdır.” (s.10)
Bu yazının yazıldığı tarihi takip eden günler, ne
yazık ki Stanley Fischer’in kaygılarını haklı çıkarttı
ve dünya ekonomisinin tam boy bir buhrana
sürüklenmesi tehdidi karşısında uygulanması
gereken mali genişlemenin boyutları 10 trilyon
doları (dünya milli gelirler toplamının yaklaşık
yüzde 5’ini) aştı. ABD, İngiltere ve birçok Avrupa
ülkesinde bütçe açıkları milli gelirlerin yüzde
10’unu geçti, kamu borçları hızla yüzde 100’ün
üzerine tırmandı.
Şimdi ise sorun daha karmaşık bir hal
almaktadır. Zira küresel piyasalarda bu denli mali
genişlemenin faturasının ileriki aylarda bir dünya
enflasyonu olarak ödenmesi riski önemli bir tehdit
oluşturmaktadır. Ayrıca artan kamu borçlarının
mali piyasalarda yaratacağı baskılar, varlık
fiyatlarında hızlı bir gerilemeye ve faiz oranlarının
tekrardan yükselişe geçmesine neden olacak; bu
da zaten zayıf konumda olan yatırım talebini
olumsuz etkileyecektir.
Nitekim IMF’nin yakın döneme ilişkin öngörüleri
mevcut mali genişleme paketlerinin bu şekilde
sürdürülmesi durumunda kontrolden çıkan kamu
borçlarının yeni bir istikrarsızlık ve daralmanın ana
nedenini oluşturacağını savunmaktadır.
Peki, bu durumda izlenmesi gereken yol ne
olmalıdır? İstanbul toplantılarının 4 Ekim tarihli
oturumlarında dağıtılan Emerging Markets
dergisinin iç sayfalarında, yakından tanıdığımız bir
isim, kriz ile sonuçlanmış olan 2000 yılı Türkiye IMF
programının gözetmeni, Bay Carlo Cottarelli şu
çözüm önerilerini geliştirmekteydi: “Devletler
canlandırma paketlerini yenilemeyerek milli gelirin
yüzde 1.5’i kadar bir tasarruf sağlayabilir. Buna ek
olarak borç stoklarını dondurmak suretiyle bir yüzde
3.5 daha kazanılabilir.” Şimdi şu cümleleri daha
dikkatle okuyunuz: “Ancak bu tedbirler yeterli
olmayacaktır. Yaşlanan nüfusun neden olduğu
sağlık ve emeklilik harcamalarının kısıtlanması
gereklidir ve bunun için de bazı anahtar reformların
izlenmesi şarttır. Buna ilave olarak karbon ve çevre
vergisi gibi bazı yapısal vergilerin uygulamaya
konulması uygun olabilir” (s. 6).
IMF “uzmanlarının” küresel toparlanma sürecinin
maliyetlerinin hangi sosyal sınıflara yıkılacağı
konusundaki düşünce ve tasarımları hiç kuşkuya
yer vermeyecek kadar açık ve nettir.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Hep böyle oluyor. Önce küçük bir
deneme ve tepki ölçme... Gelen
itirazlarõn yoğunluğuna göre gerekirse
geçici bir süre geri adõm atma...
Aradan bir süre geçip konu
unutulduktan sonra planlanan
uygulamayõ yeniden devreye sokma...
AKP ve genel başkanõnõn siyasi
hamlelerinde kullandõğõ (türban,
cumhurbaşkanlõğõ seçimleri, Kürt
açõlõmõ) hayli başarõlõ bir taktik.
Mehter takõmõ gibi bir ileri bir geri,
sonra tekrar ileri. Bir de bakmõşsõnõz
halkõmõz alõşmõş. Hitler’in
propaganda bakanõ Joseph Gobbels
bugün yaşõyor olsa hayran kalõrdõ.
Artõk salt siyasi hamlelerde değil her
alanda kullanõlõyor. İktidarõn
kontrolündeki ya da kapsama
alanõndaki birçok kurum ve kuruluş
da taktiği iyice benimsemiş.
İstanbul’un o güzelim bembeyaz
şehir hatlarõ vapurlarõ da aynõ taktiğin
kurbanõ... Yavaş yavaş, alõştõra alõştõra
gözden uzaklaştõrõyorlar. Öyle
kurnazca hazõrlanõyor
ki plan, “vapurlarõn
kalkmasõ söz konusu
değil, hatta yeni
vapurlar gelecek,
onlarõn şeklini de
halkõmõz seçecek!”
diye devasa
kampanyalar bile
düzenleyip insanlara
oy attõrõyorlar. Bu
arada aynõ plan
çerçevesinde motor
iskeleleri yeniden
düzenleniyor, özel
motorlarõn sefer
sayõlarõ arttõrõlõyor. Sonra bir gün
bakõyorsunuz vapur yok. Boğaz
hatlarõnda artõk vapur yerine motor
işliyor. Adalar’õn Yalova ile
bağlantõsõ da aynõ taktikle koparõldõ.
Şimdi sõrada Adalar’õn ana kara ile en
yakõn ulaşõm noktasõ olan Bostancõ
var. Hatta zaten vapurun yanõ sõra
motor seferleri yaz-kõş özel bir
girişim eliyle düzenli olarak
yapõlõrken İstanbul Deniz Otobüsleri
(İDO) kõş tarifesinde aniden
kimi vapur seferlerinin yerine
motorlarõ yerleştiriyor. Kõş,
fõrtõna demeden insanlarõ küçük
bir motora mahkûm ediyor.
Tekerlekli sandalyelerde
engelliler, yaşlõlar, okullarõna
gitmeye çalõşan çocuklarõ
perişan ediyor.
“Aman bunca sorun dururken
vapur yerine motor olmuş bana
ne” diyenlere değil sözüm.
Bunun sistematik ve planlõ bir
girişim olduğunu, sorunun salt
vapur-motor meselesi
olmadõğõnõ düşünenlere.
Kandõrmaca, uyutma, unutturma...
Sessizce ve sinsice...
Peki geri planda yatan ne? İDO’nun
özelleştirilmesi için düğmeye
basõlmõş olmasõ mõ? İDO yetkilileri
“Ne yapalõm kõşõn koca vapurlar
dolmuyor, zarar mõ edelim?”
gerekçesine sõğõnõyor. Oysa güvenli
ulaşõm bir haktõr. İDO da bu hizmeti
vermekle görevli bir kamu
kuruluşudur. Zarar ediliyor gibi bir
gerekçeyle insanlar bu haktan mahrum
edilemez. Kaldõ ki vapur hattõ dururken
bilinçli bir şekilde motor seferlerinin
artmasõna, dolayõsõyla yolcularõn
azalmasõna göz yuman, göz yummakla
kalmayõp vapur tarifesindeki saatleri
olabilecek en kötü şekilde ayarlayan
bir yönetim anlayõşõ ile karşõ
karşõyayõz. Vapurlar değil sadece yok
olan.Yaşam alanlarõmõz, değerlerimiz,
geleceğimiz bu şekilde yitip gidiyor
biz seyrederken...
Yapõlmasõ gereken “bu kez
suskun kalmamak, doğru yere
doğru tepkiyi verip takipçisi
olmak.” Yoksa? Yine küçük bir geri
adõm, bekleyiş ve ardõndan ileri.
Mehter takõmõ gibi... Yavaş ama
planlõ.
Yalnız Vapurları Değil Bütün Değerleri Yok Ediyorlar
Canlandırma Paketlerinin
Geleceği Ne Durumda?
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2009 Küresel Mali Kalkõnma endeksinde Türkiye bu yõl 44’üncü sõraya geriledi
Bu da Türkiye’ye ‘one minute’
Başbakan’ın Davos çıkışı
Bu yılın başında Davos’ta düzenlenen,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘one
minute’ uyarısıyla halkın daha fazla tanıdığı
Dünya Ekonomik Forumu’nun ikinci kez
hazırladığı Küresel Mali Kalkınma endeksi
Türkiye’nin ekonomisinin hiç de iç açıcı
olmadığını gözler önüne serdi.
Ekonomi Servisi - Türkiye, Dünya
Ekonomik Forumu tarafõndan hazõrlanan
Küresel Mali Kalkõnma endeksinde beş sõ-
ra gerileyerek 44’üncülüğe düştü.
Türkiye, ‘Halkın Politikacılara Gü-
veni’ endeksinde 41, ‘Yargı Bağımsızlı-
ğı’ endeksinde ise 40’õncõ sõraya düşerek
geçen yõla göre büyük gerilemeler yaşadõ.
Vergiler bahsinde, ‘Vergi ve sübvansi-
yonların rekabet üzerindeki bozucu et-
kisi’ endeksinde ise Türkiye yine olduk-
ça kötü bir sõrada yer alarak 37’nci oldu.
Dünya Ekonomik Forumu’nun ikinci kez
hazõrladõğõ Küresel Mali Kalkõnma endeksi
açõklandõ.
ANKA’nõn haberine göre ülkelerin fi-
nans sistemlerinin ne kadar güçlü olduğunu
ortaya koyan ve ekonomik büyümelerini
nasõl iyileştirdiklerini gösteren endeks
Türkiye’de durumun kötüleştiğini ortaya
koydu. Endekste Türkiye ile ilgili şu tes-
pitlere yer verildi:
Türkiye Halkõn Politikacõlara Güveni
endeksinde geçen yõl 31’inci olmuştu.
Bu yõl ise 10 sõra gerileyerek 41’inci sõraya
düştü. Halkõn politikacõlara en çok gü-
vendiği ülkeler şöyle sõralandõ: Singa-
pur, Danimarka, Birleşik Arap Emirlikle-
ri, İsveç, Norveç, İsviçre.
Yargõ Bağõmsõzlõğõ Ayrõ Değişken en-
deksinde ise Türkiye geçen yõl 28’inci ol-
muştu. Bu yõl 12 sõra gerileyerek 40’õncõ-
lõğa oturdu. Türkiye’nin utanç verici dü-
zeyde bulunduğu endekste, ilk sõralarda,
İsveç, Danimarka, Finlandiya gibi ülkeler
yer aldõ. Yargõ bağõmsõzlõğõnda Türki-
ye’den iyi sõra elde eden ülkelerden bazõ-
larõ şöyle: Vietnam, Endonezya, Mõsõr, Ni-
jerya, Suudi Arabistan.
Bu yõl ilk kez yer verilen ‘Yolsuzluk
Algılama endeksi’nde ise Türkiye oldukça
kötü bir durumda gösterilerek 32’nci sõraya
alõndõ.
Dünya Ekonomik Forumu uzmanlarõna
göre Türkiye İş Ortamõ endeksinde geçen
yõlki 32’nciliği korudu. ‘İnsani sermaye’
sõralamasõnda 55 ülke arasõnda 43’üncü
olan Türkiye ‘Vergiler’de 30’uncu, ‘Alt-
yapı’da 37’nci, ‘İş Yapma Maliyeti’ sõ-
ralamasõnda ise 19’uncu oldu.
Finansal piyasalar segmentinde Tür-
kiye geçen yõl bulunduğu 21’inci sõradan
42’nci sõraya inerek büyük düşüş yaşadõ.
Bankacõlõk Finansal Hizmetleri en-
deksinde Türkiye dört sõra birden düşerek
41’inciliğe geriledi. İlk endekste Türkiye
37’nci sõradaydõ. Bu endekste ilk üç sõra-
da Hong Kong, İngiltere ve Japonya yer
aldõ. Alt değişkenler itibarõyla ‘Bankacı-
lığın Boyutu endeksi’nde 44’üncü sõrada
yer alan Türkiye, ‘Mali Bilgilerin Açık-
lanması’ sõralamasõnda 29’uncu sõrayla gö-
rece iyi bir derece elde etti.
Başbakan
Erdoğan’õn ‘one
minute’ uyarõsõyla halkõn daha fazla tanõdõğõ
Dünya Ekonomik Forumu Türkiye’de ekonomik
durumun kötüleştiğini ortaya koydu.
Durum kötüleşiyor Endekste,
Türkiye’nin
yargõ bağõmsõzlõğõ, halkõn politikacõlara güveni,
vergi ve yolsuzluk konularõnda oldukça kötü bir
durumda olduğu kaydedildi.
Yargı bağımsız değil
Kredi Garanti Fonu, geçerli teminat gösteremediği için kredi kullanamayan KOBİ’lere 1 milyar
TL’lik teminat gösterecek. Ancak bunun, durumu ümitsiz KOBİ’lere bir yararõ olmayacak.
Ekonomi Servisi - Krizde ayakta kalmak
için kendi olanaklarõyla çabalayan, ancak te-
minat gösteremediği için bocalayan KO-
Bİ’ler için Kredi Garanti Fonu’nun (KGF)
teminat göstermesine olanak sağlayan an-
laşma dün imzalandõ. Anlaşmaya göre Ha-
zine Müsteşarlõğõ KGF’ye 1 milyar TL’lik
kaynak aktaracak. Böylece yaklaşõk 20 bin
KOBİ için, toplam 10 milyar TL’lik kredi
hacmi sağlanacak. Ancak imza töreninde ko-
nuşan Devlet Bakanõ ve Başbakan Yar-
dõmcõsõ Ali Babacan’a göre söz konusu ola-
nak, 5-10 yõldõr sõkõntõ içinde olan batõk du-
rumdaki KOBİ’lerin derdine deva olama-
yacak.
Törende konuşan Babacan, “Şunu açık-
ça söyleyeyim” diyerek şöyle devam etti:
“KGF, 5-10 yıldır problem olan, sıkın-
tı yaşayan şirketlerin derdine deva ol-
mayacak. Burada önemli olan KOBİ’le-
rin pazarlarını ve kurumsal yapılarını ko-
rumaktır. Çünkü müşteri ve pazar ka-
zanmak kolay değildir. Alın teridir.
Emektir. Dolayısıyla KOBİ’lerin ku-
rumsal yapısını ve pazarını korumak
önemlidir. Hazine’nin sağladığı 1 milyar
TL kredi hacmi KGF kaldıraç etkisi ya-
ratacak. 10-12 milyar TL’lik kaynak sis-
teme destek verecek. Tüm KOBİ’lerin
toplam kredi hacminin 80 milyar TL ol-
duğu düşünüldüğünde 10 milyar TL ma-
kul bir rakam. Ayrıca 10-12 milyar TL
stok miktar. Zaman içinde akım olarak
tekrar kullandırılacak.”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanõ
Rifat Hisarcıklıoğlu da Kredi Garanti Fo-
nu’nun kuruluş amacõ ve misyonu gereği,
KOBİ’lerin finans kuruluşlarõna karşõ te-
minat eksikliğini tamamlayarak, finansma-
na erişimlerine imkân sağlayacağõnõ belirt-
ti. Hisarcõklõoğlu, “KOBİ’lerin içinde bu-
lunduğu sorunlardan biri mali sistemdeki
finansmana erişim problemi. Bunun ne-
denlerinin başında, kurumsal yapılanma
eksikliği, kayıtdışılık ve dolayısıyla sağ-
lıklı mali tablolarının olmaması ve yetersiz
teminat yapısı geliyor. Bankaların kredi
işlemlerinde daha çekingen davranması,
KGF’nin önemini artırıyor” dedi.
B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK
DenizBank’tan kampanya
DenizBank, 13 Ekim ‘Dünya Konut Günü’ vesilesiyle,
mortgage faiz oranlarõnõ 60 ay vadede yüzde 0.88’e
düşürürken, bir hafta boyunca dosya masraflarõnda
yüzde 50 indirim sağlayacağõnõ açõkladõ.
Bankalar tüketiciyi bilgilendirecek
Bankacõlõk Düzenleme ve Denetleme Kurumu
(BDDK), ortak ATM uygulamasõyla gündeme
gelen ücret/komisyon tutarlarõ hakkõnda bankalarõn
müşterilerini yeterince bilgilendirmediği haber-
leri üzerine, bankalara ‘bilgilendirin’ talimatõ ver-
di. Bankalar, söz konusu tutarlarõ internet site-
leri başta olmak üzere müşterilerin kolayca ula-
şabileceği yerlerde ilan edecek.
KOBİ’lere can simidi
KİMLER YARARLANACAK?
Şimdiye kadar teminat gösteremediği için
kredi kullanamayan KOBİ’ler, Türkiye
genelinde 20 bankanõn (Akbank, Albaraka
Türk, Asya Katõlõm Bankasõ, DenizBank,
Eurobank Tefken A.Ş., Finansbank,
Fortisbank, Halk Bankası, HSBC, ING
Bank, Kuveyt Türk, Şekerbank, Türk
Ekonomi Bankasõ, Ziraat Bankası, T.
Finans Katõlõm, T. Garanti, T. İhracat Kredi
Bankasõ, T. İş Bankası, Vakõfbank, Yapı ve
Kredi) ile bu bankalarõn hâkim ortak
olduklarõ finansal kiralama şirketlerinin
Türkiye genelindeki 9 bin 500 şubesinden
birine başvurarak “kefalet” isteyecek. 30
Haziran 2008’den önceki 2 yõl içinde takibe
düşmüş veya vadesi geçmiş borcu
bulunmayan KOBİ’ler bundan
yararlanabilecek. Kredi yararlanõcõ başõna 1
milyon TL, bir risk grubuna ait yararlanõcõlar
için 1.5 milyon TL limitle kullandõrõlacak.
Vadesi asgari 6, azami 4 yõl olacak.
Kullandõrõlacak kredilerin yüzde 65’ine
Hazine garantör olacak. Riskin yüzde 35’ini
bankalar üstlenecek.
20 BANKA ORTAK
TOBB Başkanõ Hisarcõklõoğlu’nun
verdiği bilgilere göre Kredi Garanti
Fonu (KGF) 1991’de 20 bin TL sermaye
ile 6 kurumun ortaklõğõnda özel bir
kanunla kuruldu. 1994’te ilk faaliyete
geçtiğinde, sadece kendi
hissedarlarõndan Halk Bankasõ KGF’nin
kefaletini kabul ederek kredi veriyordu.
KGF’nin sermayesi, 9 yõl sonra, 2003’te
50 bin TL’ye, 2006’da 20 milyon TL’ye,
2007’de 60 milyon TL’ye yükseltildi.
KGF bugün, TOBB ve KOSGEB’in
sermaye artõşõna iştiraki ile 20 bankanõn
da toplam 80 milyon TL ile ortak olarak
katõlmasõyla, 240 milyon TL sermayeli,
güçlü bir kuruluş haline geldi. Bu son
sermaye artõrõmõ ile TOBB, KOSGEB
ve bankalar, yaklaşõk yüzde 33’lük
oranlarla eşit ortaklar oluşturdu. 2008
sonunda 84 milyar TL olan KOBİ
kredileri, ağustos ayõ sonunda 80 milyar
TL’ye düştü. Nakdi kredi müşterisi
konumundaki KOBİ sayõsõ 1 milyon 397
binden, 1 milyon 217 bine geriledi.
Törene Devlet
Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali
Babacan ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat
Ergün, Hazine
Müsteşarı İbrahim
Çanakcı, Bankalar
Birliği Başkan vekili
Varol Civil, KOSGEB
Başkanı Mustafa
Kaplan, KGF Yönetim
Kurulu Başkanı Faik
Yavuz ve Fon’un 240
Milyar TL’ya
çıkartılan sermayesine
iştirak eden bankaların
genel müdürleri
katıldı.
Anadolu Bilim’de
yıllık büyüme hızı
yüzde 40 buldu
Ekonomi Servisi - Anadolu Gru-
bu Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay
Özilhan, Anadolu Bilişim Hizmet-
leri’nin, kurulduğu günden bu yana
geçen 6 yõlda, grup dõşõ gerçekleşen
satõşlarda her yõl yüzde 40’õn üze-
rinde büyüme gösterdiğini söyledi.
Özilhan, Anadolu Grubu Tekno-
loji Zirvesi’nin açõlõşõnda yaptõğõ
konuşmada, ‘Teknoloji Zirvesi’nin
kendisine 25 yõl önce, Grubun bili-
şim yapõlanmasõnõn ilk adõmlarõnõn
atõldõğõ günleri hatõrlattõğõnõ belirtti.
Toplantõda konuşan Turkcell Ge-
nel Müdürü Süreyya Ciliv de, dün-
yada 2012’de genişbant müşterile-
rinin yüzde 47’sinin interneti mobil
olarak kullanacağõnõ ve cep telefo-
nu kullanõcõlarõnõn sayõsõnõn da 6
milyara yaklaşacağõnõ bildirdi.
Ciliv şunlarõ kaydetti:
“Evvelden ulaşılamayan bölge-
ler ulaşılabilir olacak. Geçtiği-
miz günlerde Hisarüstünde doğa
harikası bir yerde 5.8 MB hızla in-
ternete bağlandık. Artık 500 uy-
gulama hazırlanmış vaziyette. Bu-
rada akıllı cihaz sayısının artışını
görüyorsunuz. 2008’de 187 mil-
yon, 2012’de 750 milyona yakın
bu cihazlardan satılacak. Ben
3G’yi yeni bir dönemin başlangı-
cı olarak görüyorum.”
Özilhan Teknoloji Zirvesi’nde.