22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 6 OCAK 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Erdoğan İki Ateş Arasında Israil, on birinci gününe giren Gazze saldırısını , karadan, havadan ve denizden sürdürüyor. Üç- te biri çocuk, 500’ü aşkın Filistinlinin yaşamını yi- tirdiği, 2 bin 500’e yakınının da yaralandığı bu ilan edilmemiş savaşı durdurmak amacıyla arabulu- culuğa soyunan ülkelerin arasında, elbette Türki- ye de var. Bir bölge ülkesi olmanın yanı sıra, nüfusunun bü- yük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye’deki bu- günkü iktidar, kendisinin de özellikle bölgedeki İs- lam devletleri üzerinde etkili olabileceğine inanı- yordu. Bu doğrultuda yaptığı girişimlerin sonuç verme- yeceğini anlamış olmalı ki, Başbakan Erdoğan pa- zar günü Antalya’da İsrail’e ağır hücumlar içeren o konuşmasını yaptı. Yüklendiği arabuluculuk gör- evi henüz tamamlanmadan Erdoğan’ı böylesine hid- detlendiren nedenlerin arasında tarafların ateşkes önerilerini reddetmelerinin dışında, Filistin top- raklarındaki ölüm ve ağır yaralanmalar nedeniyle Türk kamuoyunda oluşan tepkilerin de büyük kat- kısı var. Pazar günü çeşitli kentlerde İsrail’e karşı dü- zenlenen mitinglerden özellikle bir tanesi, AKP yö- netimini özellikle etkilemiş olmalıdır. Ekim sonun- da toplanan Büyük Kongre ile Numan Kurtulmuş’u lider seçen Saadet Partisi , İstanbul’da ağır ha- va koşullarına karşın hem sayısal hem de katılım- cıların sergilediği heyecan açısından önemli bir sı- nav verdi. Radikallerin eleştirileri Mitinge Ankara’daki evinden video aracılığı ile verdiği bir mesajla katılan Necmettin Erbakan, adı- nı vermeden eski öğrencisi Erdoğan’ı “Gö-revi la- yıkıyla yapmak başka bir şeydir, bir şey yapı- yormuş gibi görünmek başka şeydir. Laf yetmez. Hareket, aksiyon ve çözüm gerekir” sözleri ile suçladı. Mitinge konuşmacı olarak çağrılan Hamas Tem- silcisi, II. Abdülhamit ile Erbakan’ı bir arada gös- teren ve her ikisinin de Siyonizm emperyalizmi kar- şısında yanılmayan liderler olduğunu vurgulayan bir altyazının bulunduğu poster ile kelime-i şahadet fla- malarını da taşıyan kalabalığa, Osmanlı’nın Filis- tin topraklarını korumak için verdiği şehitlerin yat- tığı Gazze Mezarlığı’ndan söz etti. Saadet Partisi’nin yeni lideri Numan Kurtulmuş, hükümetten İsrail’deki büyükelçimizi geri çekme- sini ve askeri ihaleler ile eğitim uçuşları için veril- miş izinlerin iptalini istedi. Milli Görüşçüler için ay- rı bir ağırlığı olan Konya’nın semaları, “İsrail’in uçuş yeri olmamalı” önerisi ile AKP’yi sıkıştırmak istedi. Son saldırı karşısında, iktidarın ayrı bir dış poli- tikayı belirlemediğini söyleyen parlamento içinde- ki muhalefet partilerinin eleştirilerini sessizce izle- yen AKP yönetimi, eski Hocaları ile yol arkadaş- larından gelen bu ağır suçlamalar ile somut öneri- lerin, kendi seçmenlerinde yaratacağı tepkiyi iyi he- sap edeceklerdir. Sorumluluk savunması Başbakan Erdoğan’ın, Antalya’daki konuşma- sında bir yandan İsrail hükümetine ağır suçla- malarda bulunması; öte yandan “Biz sorumluluk mevkiinde olan kimseleriz. Çalışmalarımızı duy- gusallıkla değil; diplomasi ile sürdürmek zo- rundayız” sözleri ile savunmaya geçmesi, o he- sabı karşılamayı amaçlamaktadır. Bu açıdan, 29 Mart yerel seçimlerinin hemen ön- cesinde İsrail ile Hamas arasında baş gösteren sı- cak çatışma Erdoğan için hiç de hesapta olmayan bir olay olarak görülmelidir. ABD, İsrail saldırısı karşısında, tribündeki seyir- ci rolünü üstlenmekle yetinmiyor. Saldırıyı düzen- leyenlerin ellerini çabuk tutmasını isteyen bir tutum takındığını da Güvenlik Konseyi’nin hafta sonun- daki danışma amaçlı toplantısında somut biçim- de gösteriyor. Bu nedenle de, Güvenlik Konseyi’nin geçici üyeliğinde dinamik görevler yapacağını düşünen Türkiye’nin, İsrail’in bir bildiri ile kınanmasını öne- ren Libya’nın yanında yer almasının ağırlık taşı- madığı, ABD’nin vetosu sonunda anlaşılıyor. Ortadoğu’daki bu ateşin söndürülmesi için Türkiye’nin ne yapması gerekiyor sorusunu, AKP iktidarı nasıl yanıtlamalıdır? O yanıtı saptamak için dün akşam Çankaya’da buluşan Gül- Erdoğan ikilisinin çantalarındaki re- çete önerileri arasında, sanırım önce Washington Post tarafından ortaya atılan, dün de Tel Aviv’de yayımlanan Haaretsz gazetesince yinelenen yo- rum yazısı da olmalıdır. Yoksa ikinci bir Yemen mi? Bölgeye, İslam ülkelerinin de katılımı ile oluşan, ağırlığını ve komutasını Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üstleneceği bir Barış Gücü’nün gönderilmesi. Ucu tam anlamı ile açık bir görev önerisidir bu Mehmetçik için. Sakın, pazar günü Kanal D’de yayımlanan Şef- faf Oda programında konuk olan, Yemen Türkü- sü söylenirken gözyaşlarını tutamayan Cumhur- başkanı, yeni bir Yemen seferini onaylayacak im- zanın sahibi olarak duygulanmış olmasın? Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net ENTERNET / MEHMET SUCU Geçen yılda medyada hangi ha- berler öne çıktı? Türkiye’de en çok önem verilen haberler hangileriydi? Bu iki sorunun yanıtını Medya Takip Mer- kezi araştırmış ve derli toplu bir rapor halinde sunmuş. İşte başlıklardan bazıları... 1700’ü aşkın gazete, dergi, TV ka- nalı ve haber sitesinde yayımlanan ha- berleri inceleyen Medya Takip Mer- kezi’nin 2008 raporuna göre Türk medyasında en çok konuşulan konular Amerika, AKP, terör olayları ve AB ol- du. Kuzey Irak’taki gelişmeler, Gün- gören’deki patlama, İstanbul’daki ABD Konsolosluğu’na düzenlenen saldırı ve çeşitli olaylarla yıl boyunca gündemden düşmeyen terör olayla- rı, özellikle Aktütün Karakolu’na ya- pılan saldırı ve şehit haberleri sıkça yer aldı. Medyada toplam 236 bin 344 ha- bere konu edilen terör olayları, ek- ranlarda ise 4 bin 255 saat süreyle yer buldu. PKK’ye sınır ötesi kara harekâtı, Türk ve dünya medyası tarafından ya- kından takip edildi. Yılın en çok konuşulan bir diğer ko- nusu ise Avrupa Birliği’ne giriş süre- ciyle ilgili gelişmelerdi. Avrupa Birliği, gazete, dergi, TV kanalı ve haber si- telerinde toplam 232 bin 21 habere konu edildi. Türban serbestisi yasasının Mec- lis’ten geçmesi, rejim tartışmalarını alevlendirirken yasanın, Anayasa Mah- kemesi tarafından reddedilmesi ne- deniyleyse, konu sıcaklığını sürdürdü. Türban ve başörtü, gazete, dergi, TV kanalı ve haber sitelerinde toplam 114 bin 478 habere konu edilirken TV ka- nallarıysa gelişmelere 2 bin 179 saat yer ayırdı. “Ergenekon Operasyonu”na ilişkin gazete, dergi, TV kanalı ve haber si- teleri toplamında 97 bin 722 haber yer aldı. Ergenekon, 1802 saati aşkın süreyle ekranlarda yer buldu. Amerikan seçimleri, Türk medya- sında 362 bin 886 habere konu olur- ken Obama ise 18 bin 939 haberde yer aldı. Rapora göre ayrıca, Almanya’da başlayan Deniz Feneri davası, 1 Ma- yıs’taki polisin sert tutumu, kene sal- gını haberleri de medyayı meşgul etti. Medya Takip Mekezi’nin (MTM), 2008 yılını kapsayan medya raporu- na göre, yılın en çok konuşulan par- tisi, AKP oldu. Hareketli bir yıl geçiren AKP, özellikle açılan kapatılma davası nedeniyle uzunca bir süre gündem- deki ilk başlıktı. Medyanın yakın mar- kajında olan AKP, gazete, dergi, TV kanalı ve haber sitelerinde toplam 354 bin 242 haber ve yazıya konu olurken TV kanallarında ona ayrılan süreyse 5326 saati buldu. Başka bir deyişle, bu süre, bir TV kanalının 222 tam gün aralıksız olarak AKP haberleri yayım- lamasına denk geldi. Televizyonların partiye ayırdığı süre, 2007 yılına gö- re yaklaşık iki kat artış gösterdi. CHP, büyük yankı uyandıran Kı- lıçdaroğlu-Fırat tartışmasıyla da medyanın yakın takibindeydi. Parti, Türkiye’yi sarsan “telekulak” skan- dalıyla da medyada sıkça yer buldu. Ana muhalefet partisine medya top- lam 210 bin 238 defa yer verirken, CHP’nin ekranlarda yer alma süresi ise AKP’nin yarısından bile daha az oldu (2 bin 602 saat). Şimdi düşünün işte size medyanın gündemi; sizin gündeminizle eşleşi- yor mu? mehmet@cumhuriyet.com.tr Medyanın 2008 Gündemi Davada 36. oturum geride kalõrken tutuklu sanõk Ümit Sayõn’õn çapraz sorgusu tamamlandõ HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE Ergenekon da- vasõ sanõğõ İstan- bul Üniversitesi Adli Tõp Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit Sayın, Avrupa Türkiyeli İşçiler Federasyonu ve Adli Tõp Uzman- larõ Derneği ile il- gili topladõğõ bil- gileri askeri bi- rimlere gönderdiğini söyleyerek, iki kuruluşun Türkiye aleyhine çalõşma- larõnõn olduğunu ileri sürdü. Ergenekon davasõnõn 36. oturu- munda tutuklu sanõk Sayõn’õn çapraz sorgusu tamamlandõ. Sayõn, kendi- sinde bulunan “Üzeyir Garih cina- yetine ilişkin dosyalar ve otopsi ra- porlarına” ilişkin, “Cumhuriyet ga- zetesinden bir muhabir fikrimi sor- mak için getirdi. Kitap yazacakmış. Ama dosyaya bakmadım, çünkü Adli Tıp konum değil. Muhabirin kim olduğunu hatırlamıyorum. Aradan iki buçuk yıl geçti” dedi. Tu- tuklu sanõk Halil Behiç Gürcihan’õn kendisi aleyhinde verdiği ek ifadeyi sormasõ üzerine Sayõn, “O zamanki ruh halimle o anki kanaatlerimdi. İddianameyi okuduktan sonra Er- genekon örgütü olmadığına karar verdim” diye konuştu. Üye hakim Hasan Hüseyin Özese, Sayõn’a “Dar- be ve ordunun görevini yapmadı- ğına ilişkin telefon görüşmelerinin olduğunu” anõmsattõ. Sayõn ise “An- lık heyecanlı duygusal ifadeler” açõklamasõnda bulundu. Koğuşta tekme iddiası Garih cinayeti sanõğõ Yener Yer- mez ile hiç karşõlaşmadõğõnõ söyleyen Sayõn, “Sağcı basının iftirası. Adli Tıp Enstitüsü’nde çalıştım, Adli Tıp Kurumu farklıdır” dedi. “kür- şadhareketi.org” adresli site ile iliş- kisinin olmadõğõnõ söyleyen Sayõn “Yaşar Büyükanõt’a saldırmak için yapılmış siteydi. Boston’dan yayın yaptığını saptadım” diye konuştu. Sayõn, savcõlarõ suçladõğõ dilekçe için “Hayrettin Ertekin’in tehdit ile dikte ettirdiği” iddiasõnõ tekrarladõ. Emin Gürses’in kendisine şahitlik edebileceğini söyleyen Sayõn, ko- ğuşta, o dönemde, Gürses, Orhan Tunç, Vedat Yenerer ve Ertekin ile kaldõklarõnõ anlattõ. Sayõn “Savcılara karşı nefret duyuyorlardı. Ne kadar çok sayıda dilekçe verilirse o kadar etkili olacağını söylediler. Bana zorla yazdırıldı. Yenerer, Gürses’i tekmeledi. Tekmesi yüzüne geldi” dedi. “Yalan söylüyor” diye müda- hale eden Ertekin ise kendisinin Silivri Cezaevi’ne gelmeden önce Sayõn’õn dilekçesinin internette yayõmlandõ- ğõnõ anlattõ. Yenerer de Sayõn’õn id- dialarõnõ yalanladõ. Garih cinayetine ilişkin iddialar Sayõn’õn avukatõ Mehmet Ayte- kin, Sayõn’õn mayõs ayõnda savcõlõğa verdiği ek ifadede, Garih cinayetiyle ilgili dosyayõ kendisine Cumhuriyet ga- zetesinde çalõşan, soyadõ Karabacak adõ Metin olan kişinin getirmiş ola- bileceğini söylediğini ifade etti. Yer- mez’in cezaevinden açõklama gön- derdiğini anlatan Aytekin şöyle devam etti: “Basına ‘Adli Tõp Kurumu’na gönderildiğimde Sayõn şunlarõ bunla- rõ teklif etti... O gün Galatasaray-Bar- celona maçõ vardõ’ diyor. 25 Ağustos 2001’de Yermez, Garih’i öldürüyor. 4 Eylül 2001’de yakalanıyor, 10 ya da 11 Eylül’de tutuklanıyor. Maçın olduğu 5 Aralık’ta Adli Tıp Kuru- mu’na getirilmiş olması pek çok açı- dan mümkün değil.” Müvekkilinin Mart 2007’de darbe olacağõnõ, tahmi- ne ve temenniye dayalõ olarak söyle- miş olabileceğini anlatan Aytekin, “Konuşmalar 4-5 kişi arasında ya- pılmış. Mart 2007’de darbe olacak dense ne olur, 2023’te İstanbul’da deprem olacak dense ne olur” dedi. Sayõn’õn Kemal Alemdaroğlu ile ilişkisinin ağabey kardeş gibi olduğunu belirten Aytekin, konuşmalarõnõn ta- limat olarak yer almasõnõn kabul edi- lemez olduğunu kaydetti. Baz istasyonlarõ kent dõşõna Yargõtay kararõnda sağlõğa zararlõ olduğu vurgulandõ. Bakan ‘Birlikte yaşamaya alõşacağõz’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay, yönetme- liğe uygun olarak kurulup iş- letilse dahi baz istasyonlarõnõn “Uzun zaman diliminde insan sağlığında zarara neden ola- cağına” karar vererek, yerleşim yerlerinden uzak, uygun bir yere taşõnmasõnõ istedi. Yargõ- tay’õn kararõna karşõn, baz is- tasyonlarõnõn sağlõğa zararõnõn ispatlanmadõğõnõ ileri süren Ulaştõrma Bakanõ Binali Yıl- dırım, “Bunlar olmazsa ha- berleşme olmaz. Ya cep tele- fonundan vazgeçeceğiz ya da baz istasyonları ile yaşamaya alışacağız” dedi. Ankara’da bir kişi, oturduğu caddede bulunan binadaki baz istasyonunun, “İnsan sağlı- ğını olumsuz yönde etkile- yeceği” iddiasõyla kaldõrõlma- sõ için Ankara 24. Asliye Hu- kuk Mahkemesi’nde dava aç- tõ. Baz istasyonunun ait oldu- ğu GSM şirketinin avukatlarõ, istasyonun yönetmeliklerde belirtilen değerlere uygun ola- rak kurulup işletildiğini savu- narak, davanõn reddini istedi. Mahkeme, yapõlan keşif ve ölçümlerde baz istasyonunun davacõya ait yerlere 20-25 met- re uzaklõkta bulunduğunun ve alan şiddetinin limit değerlerin altõnda olduğunun tespit edil- diğine işaret ederek, davayõ reddetti. Davacõnõn kararõ tem- yiz etmesi üzerine dosyayõ gö- rüşen Yargõtay 4. Hukuk Dai- resi, yerel mahkemenin kara- rõnõ bozdu. Dairenin dava ko- nusu baz istasyonunun “Uzun zaman diliminde zarar do- ğurabileceği” ifade edilen ka- rarõnda, “Çevredekiler için gelecek ve uzun zaman dili- minde büyük endişe, psiko- lojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratarak, ki- şilerin çalışmasını ve sağlık değerlerini olumsuz etkile- yecek ve zararlı sonuç do- ğuracaktır. Yönetmeliğe uy- gun olduğundan söz edilerek zarar verenin sorumluluktan kurtulması mümkün değil- dir” denildi. Daire, yargõcõn yönetmeliğe değil, yasaya, genel hukuk ku- rallarõna ve bu bağlamda so- rumluluk hukukunun ilkeleri- ne göre karar vermek zorunda olduğuna işaret ederek, baz is- tasyonunun yerleşim yerlerin- den daha uzak ve uygun bir ye- re taşõnmasõnõn gerekli oldu- ğuna hükmetti. Yargõtay 4. Hukuk Dairesi, baz istasyo- nunun kaldõrõlmasõna karar ve- rilmesi gerektiğini belirtti. Danõştay ÇED’i durdurdu 2004 yılında dönemin işletmecisi New- mont-Normandy Madencilik tarafından alınan ve Bergama Ovacık Altın Made- ni’nin işletilmesine olanak tanıyan ÇED olumlu belgesinin iptali istemiyle yargıya başvuran çevreciler, 5 yıl sonra istedikle- ri sonuca ulaştılar. Danıştay 6. Dairesi, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin, “ÇED olumludur raporunun, yürütmesinin durdurulmasına gerek yoktur” yönünde- ki kararını bozarak yürütmeyi durdur- du. Kararın ardından Konak Meyda- nı’nda bir araya gelen çevre örgütleri “Hukuk tanımazlık bir kez daha Danış- tay’dan döndü” dediler. Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), İzmir- Bergama, Eşme, Sivrihisar, Havran, Kü- çükdere El Ele Hareketi ve Bergama Çevre Platformu üyeleri, “Bundan sonra madenin yeniden açılmasına izin veren kamu görevlileri suç işlemiş olacaklar- dır” açıklamasını yaptılar. Sicil affı tasarısı TBMM’ye sunuldu ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Karşõlõk- sõz çek, protestolu senet- ler ile kredi ve kredi kart- larõ borçlarõna ilişkin ka- yõtlarõn dikkate alõnma- masõnõ içeren tasarõ, TBMM’ye sunuldu. Tasa- rõ, kullandõğõ nakdi ve gayri nakdi kredinin öde- melerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin, ticari faaliyette bulunan ve bu- lunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin karşõlõksõz çõkan çek, pro- testo edilmiş senet, kredi kartõ ve diğer kredi borç- larõna ilişkin tutulan ka- yõtlarõn; söz konusu borç- larõn yasanõn yürürlük ta- rihinden önce veya yürür- lüğe girdikten itibaren 6 ay içinde ödenmesi halin- de silinmesini içeriyor. Lise önünde gerginlik ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Dikmen Sokullu Lisesi önüne ge- len Halkevleri üyesi bir gruba, okul önünde gö- revli polisler tarafõndan dağõlmalarõ yönünde uya- rõda bulunuldu. Grubun direnmesi üzerine çõkan arbedede, iki polis memu- ru başõna aldõğõ darbeyle hafif yaralanõrken, grupta- ki 9 kişi gözaltõna alõndõ. Haber Merkezi - 13., 14., 15. dönemde CHP Manisa Milletve- killiği ve Köy İşleri ve Kooperatifleri Bakan- lõğõ yapan emekli Kur- may Yüzbaşõ Mustafa Ok yaşamõnõ yitirdi. 1925’te Manisa’da do- ğan Ok, 1944’te Kara Harp Okulu’ndan me- zun oldu. Ok, evli ve 3 çocuk babasõ idi. Ok, bugün Mavişehir Be- şikcioğlu Cami’nde kõlõnacak öğle namazõnõn ardõndan düzenlenecek törenle Doğançay Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. Mustafa Ok yaşamını yitirdi BUGÜN UĞURLANIYOR Ümit Sayın. Öğleden sonra kürsüye çağrõlan tu- tuklu sanõk, Sakarya Üniversitesi öğ- retim üyesi Doç. Dr. Emin Gürses, savcõ Zekeriya Öz ile sekiz saat soh- bet ettiğini ancak ifadesinin üç sayfa olarak tutanağa geçirildiğini söyledi. Halkõ isyana tahrikle suçlandõğõnõ anõmsatan Gürses, “Benim için ‘ihti- lalci, parantez içinde terörist’ yaz- mışlar. Öz’e de anlattım anlama- mışlar” dedi. Atatürk ihtilalinin ar- kasõnda olduğunu söyleyen Gürses, ‘ihtilal’ ile ‘terorizm’ arasõndaki far- kõ belirterek “Ben ihtilalciyim. Kuvvetim ol- sa ihtilal yaparım” diye konuştu. ‘Terörden sınıfta bırakırım’ Savcõlarõn terör tanõmõnõ bile bilmediklerini söyleyen Gürses şöyle konuştu: “Benim öğ- rencim olsalar okuldan atarım bunları. Beni terör örgütü üyesi diye yargılıyorlar. Telefon konuşmalarımı da yanlış geçirmişler. Sordum, ‘hocam çok hõzlõ konuşuyorsun, anlamadõk’ dediler. Telefon konuşmasıyla adam tutuk- lanır mı? Teşkilattan beni aradılar diyo- rum. Teşkilat, emniyet. Emniyette, harp aka- demilerinde ders veriyorum” MİT Müsteşa- rõ’nõn 5 Ocak 2007’de ulus devletin tehdit altõnda olduğunu söylediğine dikkat çeken Gürses, “Müsteşar terör örgütü üyesi mi? Benim her tarafı tahrik ettiğim söyleniyor. 10 aydır içerdeyim ayaklanma ol- madı” dedi. Ergenekon operasyonunun TSK’yi kõşkõrtma operasyonu olduğu- nu söyleyen Gürses, “TSK’ye darbe yapsın diye baskı yapıyorlar. Bir yönüyle de küçük düşürmek istiyor- lar” diye konuştu. Tutuksuz sanõk Se- mih Tufan Gülaltay’õn açõklamalarõ- nõn dikkate alõnmasõ gerektiğini belir- ten Gürses, “Bu uşağın bilgilerini kullanın. Gladyoya gidişi çözersiniz. Yaparsanız dünyalığınızı, ahiretini- zi kurtaracaksınız” dedi. Emineyette gladyo tipi örgütlenmeye Mesut Yılmaz ve Deniz Baykal’õn dikkat çektiğini an- latan Gürses, ABD’nin TSK’ye alternatif bir ya- põlanmayõ planladõğõnõ öne sürdürdü. “Bizde dar- beleri ABD yapar” diyen Gürses, Ergenekon da- vasõnõ yeni bir darbe biçimi olarak nitelendirdi. Geçmişte darbelerin antiemparyalist solu sin- dirmeye amaçladõğõnõ, şimdi antiemperyalist asker, sivil, milli mücadelenin hedeflendiğini an- latan Gürses, “Bu kişilerin yargılanmasını meşrulaştırmak için kriminal olayları, Da- nıştay saldırısını davaya yamadılar. Danış- tay’ın 10 milyarlık ihaleleri iptal kararının sal- dırının nedeni olduğunu söyledim” dedi. Hrant Dink cinayetini bir kahvede duyduğunu anlatan Gürses, “Trabzon Emniyet Müdürü bi- liyordu. Hrant Dink’i devlet korumamıştır” dedi. Emniyette öğrencisi olan polislerden Şe- ner Eruygur hakkõnda dosya hazõrlandõğõnõ duy- duğunu anlatan Gürses, “ ‘Memleket çöker’ de- dim. Öz’ü uyardım. ‘Beni Şemdinli savcõsõy- la karõştõrma’ dedi” diye konuştu. Güney’in giriş çıkışları... Bu arada mahkemenin Tuncay Güney’in (Tuncay Güney İpek, Tuncay Bubey, Tolga İpek, Daniel Güney, Alpaslan Evrenosoğlu, Kemal Kosbağ) isimleriyle 2007 Aralõk ayõ ba- şõndan 2008 yõlõ Şubat ayõ sonuna kadar Türki- ye’ye giriş çõkõş yapõp yapmadõğõna ilişkin ya- zõsõna Emniyet yanõt verdi. Yazõda, belirtilen ta- rihler arasõnda baba adlarõ ve doğum tarihleri fark- lõ Tuncay Güney ismiyle 3 kez, Tuncay İpek is- miyle bir kez, baba adlarõ ve doğum tarihleri fark- lõ Daniel Levi ismiyle 3 kez, Alpaslan Evreno- soğlu kimliğiyle 3 kez giriş-çõkõş yapõldõğõ ancak şahõslarõn aynõ olup olmadõğõnõn anlaşõlamadõ- ğõ kaydedildi. Doğu Perinçek’in avukatõ Meh- met Cengiz, 2007’de İzmir Emniyet Müdürlü- ğü’ne yazõ yazõlarak üzerinde Tuncay Güney’in fotoğrafõ bulunan Alpaslan Evrenosoğlu adõna düzenlenen pasaport çõkarõldõğõnõ ve Güney’in bu pasaportla Türkiye’ye 5 kez giriş-çõkõş yap- tõğõnõ öne sürdü. Mahkeme heyeti, Cengiz’in ta- lebi doğrultusunda İzmir emniyetinden varsa pa- sapart örneğinin istenmesine karar verdi. ‘Ergenekon diye bir örgüt yok’ EMİN GÜRSES: DAVA, ABD’NİN YENİ DARBE GİRİŞİMİ Emin Gürses.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle