18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 OCAK 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ ABD Güzellemesi... Sakın başlığa bakıp da “Sen de mi?” demeyin. Çünkü bana göre asıl kızması gerekenler ben ve benim gibi düşünenler değil, ABD yalakaları olma- lı. Önce hem yemin töreni öncesi düzenlenen kon- serden hem de yemin töreninden ekranlara yansı- yanlar, onların Türkiye için öngördüklerinin tam ter- sinin ABD halkınca yaşanmakta olduğunu ortaya koydu. Ayrıca bu yazı, ABD’nin Irak ve Guantanamo’da uyguladığı acımasızlığı, toplu kırımları, Büyük Or- tadoğu Projesi (BOP) kapsamında aralarında Tür- kiye’nin de yer aldığı eski-yeni ülkelerin sınırlarını ye- niden belirleme zırvasını aklama amacını taşımıyor. ABD hakkında bu köşede daha önce yayımlanmış yazıları da silip atmıyor. Amacım, Cumhuriyet yazarlarının da yetkinlikle vurguladıkları bir konuyu, tarihe not düşmek için yaz- maya çalışmak. Bu yazıyı, gazetelerde yayımlananlardan çok, anın- da çevirilerde dinlediklerimden aklımda kalan cüm- leleri irdelemek zorunda kalmanın üzdüğü bir ga- zeteci olarak yazdığımı da hemen belirtmeliyim. Önce “ulus” kavramından başlayalım. Obama’nın “Parçalı mirasımız zayıflık değil güç. Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, Hindu ve inançsız- lardan oluşan bir ulusuz. Dünyanın her yanından kül- türlerle şekilleniyoruz” cümlesi, etnik farklılıkların dik- kate alınmadığı anlamını da gösteriyor. Bu nedenle olsa gerek, etnik farklılıklarını vurgu- lamak için “ABD’li, ABD yurttaşı” gibi tanımlar, iki milyona yakın katılımcının “Amerika” sloganlarını yük- sek sesle ve ortaklaşa atmalarıyla da yok sayılıyor. Obama’nın, ABD’nin başarılarını “Ben, biz” gibi sözcüklere önem vermeyerek “Amerika halkına” mal etmesi de bizimkilerle bağdaşmayan bir başka yak- laşımını kanıtlıyor. Özellikle “ABD’nin kuruluş çabalarını ve bu uğur- da hayatlarını verenleri” yüceltmesi ve saygıyla an- ması da büyük devlet yöneticiliğinin bir başka ya- nını gündeme getiriyor. Zorunlu tarihlerdeki, zorunlu anmalar dışında Türkiye’nin miladını kendileriyle başlatma alışkınlı- ğındaki bizim büyüklerin örnek almaları gereken bir yaklaşımı da burada ortaya çıkarıyor. ABD Başkanı’nın göreve başlarken yarattığı umutlar gerçeğe dönüşür mü? “Evet” demek gerçekten zor. Herkesin, eski başkanın akıl ve insanlıkla bağdaşmayan kırıp dökmeleri yüzünden yeni başkana umut bağlama- ya çalışması da haksız sayılamaz. Tıpkı bizdeki “şarap fıkrası” gibi. Bektaşi babasına, iki testi şaraptan hangisinin iyi olduğunu söylemesini istemişler. O da ilk testiyi denedikten sonra ikinci testideki şarabın daha iyi olduğunu söylemiş. Denemeden bu kanıya varmış olmasını da “bun- dan daha kötüsü olamaz” diye açıklamış. Biz de öyle yapıyoruz galiba. Bush’a kıyasla “Oba- ma daha iyi” demeye çalışıyoruz. Ama atalarımızın “Gelen gideni aratır” dedikleri- ni de unutmuyoruz. Obama’nın bizim yalakaları kızdıracak laflar etmesi de umudumuzu kuvvetlendiriyor. [email protected] Suçlularõn belirlenmesinde bireylerin temel hak ve hürriyetleri yönünden güvensizliğe, endişeye yol açõlmamalõ ‘Korkuya sevk etmemeli’ PROF. DR. METİN FEYZİOĞLU (Ankara Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usulü Hukuku Anabilim Dalı Başkanı) - 1- I. TEMEL AÇIKLAMALAR 1. Bir insan, teorik olarak, hayatı boyunca hiç suç işlemeyeceğinin sözünü verebilse bi- le, hiç soruşturulmayacağını veya yargı- lanmayacağını taahhüt edemez. Ceza kanunlarõ, suçlular hakkõnda uygula- nõr. Ceza muhakemesi kanunlarõ ise, suçlu ve suçsuz tespitleri yapõlmadan önce başvurulan kanunlar olduğu için, herkes hakkõnda uygu- lanabilir. Bu nedenle, ceza muhakemesi ka- nunlarõ, aslõnda masumlarõn kanunlarõdõr (ÖZ- GEN, Eralp: Ceza ve Ceza Muhakeme Hukuku Bilgisi, Eskişehir 1988, s. 111). Masum biri için, bõrakõnõz cezalandõrõlmayõ, yalnõzca so- ruşturulmak veya haksõz yere yargõlanmak da- hi yõpratõcõdõr. Soruşturulmak ya da yargõlan- mak ağõr gelir, yaşam sevincini elinden alõr, yo- rar, uykularõnõ kaçõrõr, sağlõğõnõ bozar, aile dü- zenini etkiler, hayatõnõ alt üst eder. KORKUYA SEVK EDİLMEMELİ 2.Sorun, kimin suçlu kimin suçsuz ol- duğunu doğru bir şekilde belirlemek ve bunu yaparken, toplumdaki bireyleri, te- mel hak ve hürriyetleri yönünden güven- sizliğe, endişeye, korkuya sevk etmemektir. Çağdaş ceza muhakemesi, ilk bakõşta birbi- riyle kolay uzlaşmaz gibi görünen bu iki para- metreyi, birbirini tamamlayan hedefler olarak ele alõr. Bu çerçevede, toplumu korumak için bireyin temel hak ve hürriyetlerini elinden al- maya kalkõşmaz. Ancak zorunlu kalõrsa, ta Ro- malõlardan bu yana, bir suçsuz mahkûm ola- cağõna, bir suçlunun serbest kalmasõnõ tercih eder. Çünkü masum birinin mahkûm edilme- sinin topluma vereceği zararõn, suçlu birinin ser- best kalmasõndan çok daha ağõr olacağõnõ bilir. HUKUK DEVLETİNİN GÖREVLİLERİ OLDUĞUNU UNUTAMAZLAR 3.Ceza muhakemesinde yargı erki kapsamında yetkili kılınanlar, bu yetkilerini kullanırlarken hukuk devletinin görevlileri olduklarını hiçbir zaman unu- tamazlar. Hukuk devletinin en genel ve en basit tanõ- mõ, “kendi koyduğu kuralla bağlı olan dev- let”tir. Yargõ erkini kullananlar bu erki dev- let adõna kullanmaktadõr. Bu devlet hukuk dev- leti ise, savcõ adõna işlem yapan polis ve jan- darma, savcõ ve hâkim, ayrõca yargõ erkinin kul- lanõlmasõ sürecine dahil olan avukatlar ve il- gili herkes, ceza muhakemesi yürütülürken hu- kuk kurallarõyla bağlõdõr. KURALLAR İHLAL EDİLİRSE... 4.Yargı erki kapsamındaki yetkilerini kullanan kamu görevlileri ceza mu- hakemesi kurallarını ihlal ederlerse, kamu düzeni, en az soruşturma veya kovuşturma konusu suçun verdiği zarar kadar zarar gö- rür. Temel hak ve hürriyetlerin koruyucusu ol- masõ gereken kamu görevlilerinin temel hak ve hürriyetleri ihlal ettiğini gören bireylerin, hu- kuk devletinde yaşadõklarõna dair inançlarõ sar- sõlõr. Hukuk devletine olan inancõn sarsõlma- sõ, topluma, herhangi bir suçun verebileceği za- rardan çok daha büyük zararlar verir. Birey- ler, yasama, yürütme ve yargõya şüpheyle yak- laşmaya, gündelik yaşamlarõnõ yaşamaktan korkmaya, telefon etmekten, birbirleriyle di- ledikleri gibi konuşmaktan, düşündüklerini söy- lemekten, eleştirmekten, yazmaktan, kõsacasõ bugünlerinden, geleceklerinden, çocuklarõ- nõn nasõl bir ülkede yaşayacağõndan endişe duy- maya başlarlar. 5.Ceza muhakemesinde bireyin men- faatleri ile toplumun menfaatleri çelişmez. Toplumu korumak için birey feda edilecek olursa, toplum da feda edilmiş olur. Öyleyse kurallarõna uygun yürütülen ceza muhakeme- si, bireyin temel hak ve hürriyetlerini korur- ken, aynõ zamanda hukuk devletinin toplumunu da korumaktadõr. ADLİ YOLLA GERÇEĞE ULAŞMAK 6.Ceza muhakemesinin amacı, adli yolla maddi gerçeğe ulaşmak ve hu- kuki sorunu çözmektir. Adli yol, Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşme- si (AİHS) gibi temel hak ve hürriyetlere iliş- kin milletlerarasõ sözleşmeler, Anayasa ve Ce- za Muhakemesi Kanunu (CMK) başta olmak üzere, ilgili mevzuatta belirlenmiş kural ve usullerdir. Maddi gerçekten kastedilen, ana hat- larõyla, suç teşkil eden bir fiilin olup olmadõ- ğõ, suç teşkil eden fiilin şüpheli veya sanõk ta- rafõndan işlenip işlenmediğidir. Hukuki sorun ise, ceza muhakemesi sõrasõnda hangi kurallarõn uygulanacağõ, bunlarõn nasõl yorumlanacağõ ve suç fiili sabit kabul edilirse, sanõğõn işlediği ka- bul edilen fiilin ceza kanununun hangi hük- münü ihlal ettiği ve ne ceza uygulanacağõdõr. 7.Ceza muhakemesi yürütülürken ad- li yoldan sapılacak olur ise, bireyle- rin temel hak ve hürriyetleri ihlal edilece- ği gibi, maddi gerçeğe ulaşılamaz, hukuki sorun da doğru bir şekilde çözülemez. Kõsaca adli yol olarak tanõmladõğõmõz ku- rallar bütünü, yalnõzca bireylerin hak ve hür- riyetlerini korumaz, bireylerin hak ve hürri- yetlerini, dolayõsõyla toplumun çağdaş ve ev- rensel değerlerle bütünleşmiş yaşam biçimini korurken, maddi gerçeğe ulaşõlmasõnõn ve hukuki sorunun çözülmesinin de yöntemini be- lirler. Çağdaş ceza muhakemesi hukukunun te- mel ilke ve değerlerini içselleştirmiş uygula- macõlar, bu yöntemlere aykõrõ davranõlmasõ ha- linde maddi ve hukuki sorunlarõn doğru bir şe- kilde çözülemeyeceğini bilirler. İNSANLIĞIN ORTAK DEĞERİ 8.Ceza muhakemesi ilkeleri, insanlığın ortak değerleridir. Binlerce yıldır çekilen acıların ve verilen büyük mücade- lelerin ürünü olan bu ilkelere herkes uy- makla yükümlüdür. Kanun koyucu, ceza muhakemesi kanunla- rõnõ yazarken, ceza muhakemesi ilkelerine say- gõ duymak zorundadõr. Kuşkusuz, hukuk uy- gulamacõlarõ da milletlerarasõ sözleşmeler ve ka- nunlarla belirlenmiş olan adli yolu diledikleri şekilde değiştiremez, kendilerine göre yeni yollar yaratamazlar. Öte yandan hukuk devle- ti dediğimiz bir devlette hukukun uygulama- cõlarõ, hukuk kurallarõnõ, insanlõğõn ortak değeri olan ceza muhakemesinin evrensel ilkelerini te- mel alarak yorumlamakla yükümlüdür. II. CEZA MUHAKEMESİNDE UYUL- MASI GEREKEN İLKE VE KURAL- LARDAN BAZI ÖRNEKLER 1.Şüpheli ve sanığa, hakkındaki suç- lama açıkça ve ayrıntılı olarak bil- dirilmelidir. İfade vermek üzere çağõrõlan, yakalanan, gözaltõna alõnan, tutuklanan, evi, aracõ veya üstü aranan kişilere haklarõndaki suçlamanõn, yani isnadõn ne olduğu bütün açõklõğõyla bil- dirilmelidir (AİHS md. 6/3-a, CMK md. 90/4, 101/2, 121/1, 147/1-b). Buna “isnadın bil- dirilmesi ilkesi” denilir. İsnad, soyut ve ge- nel ifadelerle bildirilemez. Kişinin hakkõn- daki isnadõ öğrenebilmesi için, işlediği iddia olunan fiilin kendisine, yer ve zaman da da- hil olmak kaydõyla, ayrõntõlõ olarak bildiril- mesi gereklidir. Çünkü hakkõndaki isnadõn ne olduğunu bilmeyen bir kişi savunma ya- pamaz. Şüpheli veya sanõk hakkõndaki isnad, yukarõda sözü edildiği şekilde bildirilmez ise, devletin adalet çarkõ acõmasõz bir baskõ ay- gõtõna dönüşerek kişiyi ezer, bilinmezliğin ka- ranlõğõnda onun devlete ve içinde yaşadõğõ topluma inancõnõ yok eder. SAVCI KİŞİLERİN LEKELENMEME HAKKINI TİTİZLİKLE KORUMALI 2.Cumhuriyet savcısı ve onun em- rindeki polis ve jandarma suçsuz- luk karinesine saygı göstermek ve kişile- rin lekelenmeme hakkını titizlikle koru- mak zorundadır. Herkes, suçu kesin hükümle sabit oluncaya kadar suçsuz kabul edilir (Anayasa md. 38, AİHS md 6). Suçsuzluk karinesinden çõkan ilk önemli sonuç, hiç kimsenin suçsuzluğu- nu ispatlamak zorunda olmadõğõdõr. Suçsuz kabul edilen bir kişi, suçsuzluğunu ispatla- maya zorunlu tutulamaz. İspat yükü, iddia edenin üzerinde olup, ceza muhakemesinde savcõ, iddiasõnõ ispat etmekle yükümlüdür (AİHM Kararõ, Barberà, Messeguè ve Ja- bardo davasõ, 6 Aralõk 1988, series A, vol. 146, para. 77). Suçsuzluk karinesinden çõkan diğer bir sonuç, kesin hükümle mahkûm edi- linceye kadar suçsuz kabul edilen bireylerin lekelenmemesi, toplum nezdinde suçlu ilan edilmemesi için muhakeme sürecine katõlan herkesin çok titiz davranmasõ zorunluluğu- dur. Soruşturmanõn gizli yapõlmasõnõn (CMK md. 157) sebeplerinden biri, kişilerin leke- lenmeme hakkõdõr. Bu nedenle, soruşturma evresinde polisin, jandarmanõn, savcõnõn al- dõğõ ifadeler, telefon dinleme tutanaklarõ ve diğer deliller basõn ve yayõn organlarõna ve- rilemez. İster adliye binasõ içinde ister dõşõnda yapõlsõn adli işlemler sõrasõnda fotoğraf ve film çekilmesinin yasak olmasõ da kişilerin lekelenmeme hakkõnõn korunmasõ amacõy- la kabul edilmiştir (CMK md. 183). İddia- namede hangi hususlarõn yazõlacağõ Ka- nun’da açõkça belirlenmiş olup (CMK md. 170) savcõ, dava açmadõğõ kişileri suçlu gi- bi gösteren, itibarlarõnõ sarsan açõklamalar- da bulunamaz. Aynõ şekilde, hakkõnda dava açtõğõ kişilerle ilgili, isnad ettiği suç fiilinin dõşõnda, onlarõ toplum önünde küçük düşü- recek anlatõmlara yer veremez. Cumhuriyet savcõsõ, soruşturulan kişinin kamuoyunca öğrenilmesi durumunda so- ruşturmayõ mümkün olan en seri şekilde, id- dianame düzenlemek veya kovuşturmaya yer olmadõğõna karar vermek suretiyle bitirme- lidir. Soruşturma evresinde hakkõnda tutuk- lama kararõ verilen şüphelilerle ilgili bu ge- reklilik çok daha açõktõr. Dikkat edilmesi gereken bir başka husus, ceza soruşturmalarõna ve soruşturmalarõn so- nunda açõlan davalara isim verilmemesidir. Çünkü soruşturmalarõn ve davalarõn isim- lendirilmesi, şüpheli ve sanõklarõ etiketler, on- larõ suçlu olarak damgalar, çetelerle, suç ör- gütleriyle özdeşleştirir. Suçsuzluk karinesi, yalnõzca polis, jan- darma, savcõ ve mahkemeyi değil, bütün ka- mu görevlilerini ve devlet kurumlarõnõ bağ- lar. Bu itibarla hangi görevde ve makamda bulunursa bulunsun hiçbir kamu görevlisi, su- çu kesin hükümle sabit olmayan bir kişiyi suçlu olarak ilan edemez (AİHM Kararõ, Al- lenet de Ribenot davasõ, 10 Şubat 1995, se- ries A, vol. 308, para. 31-37). Kuşkusuz ba- sõn ve yayõn organlarõ da suçsuzluk karine- sine saygõ göstermek zorundadõr (Türk Me- deni Kanunu md. 24). HAYAT TARZLARI VE KİMLİKLER SORUŞTURULAMAZ 3.Kişiler, hayat tarzları ve kimlikle- ri nedeniyle soruşturulamazlar ve yargılanamazlar. Hukuk devletinin ceza muhakemesi sis- temi, kişilerin hayat tarzlarõyla, kimlikleriyle, hayat felsefeleriyle, siyasi görüşleriyle ilgi- lenmez. Ceza muhakemesinin ilgisi, kişinin suç teşkil eden somut bir fiili işleyip işle- mediğiyle sõnõrlõdõr. Kişinin bir takõm sub- jektif değerlendirmelere göre iyi, kötü, ah- laklõ, ahlaksõz vs. olmasõ, evrensel ölçütler- le tanõmlanmõş çağdaş ceza muhakemesinin ilgileneceği ve çözeceği “sorun”lar değildir. Hiçbir iddianamede, şüphelileri veya baş- kalarõnõ hayat tarzlarõ, kimlikleri, hayat fel- sefeleri veya siyasi görüşleri itibariyle de- ğerlendiren ifadeler yer alamaz. Şüphelile- ri kişiliklerine, etnik kökenlerine, inanõşla- rõna göre sõnõflandõrõp etiketleyecek tarihsel açõklamalar, benzetmeler iddianamelere ya- zõlamaz. İddianameler, dava açan belgeler- dir; ülke sorunlarõnõn tesbit edildiği ve çö- züm önerilerinin geliştirildiği bilimsel eser- ler değillerdir. Suçlama açõkça ve ayrõntõlõ bildirilmeli SÜRECEK KİŞİLER İFADE VERMEK İÇİN YAKALANIP GÖTÜRÜLEMEZ 4. İfade vermeleri için kişiler yakalanıp, karakola veya savcılığa götürülemez. Yakalama, sõkõ şartlara tabi kõlõnmõş bir koruma tedbiridir, keyfi olarak uygulanamaz. Kişinin hâkim veya mahkeme kararõ olmadan yakalanabilmesi için, suçüstü halinde kaç- ma ihtimalinin olmasõ ya da kimliğini hemen tespit olanağõnõn bulunmamasõ veya suçüstü hali olmasa bile tutuklama kararõ verilmesinin şartlarõnõn gerçekleşmesi gereklidir (CMK md. 90/1-2). İfade vermesi için bir kişi yakalanamaz. İfade vermesi istenen kişi, davet edilir. Gelmezse, zorla getirme denilen bir başka tedbir uygulanõr (CMK md. 146). ‘Kurşun atanla yiyen karışmıştı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Rize Bağõm- sõz Milletvekili Mesut Yılmaz, başbakanlõğõ döneminde “Ergenekon’un üstünün örtüldü- ğü” eleştirilerine “Kurumların işbirliğine açık olmadığı, devlet için kurşun atanla yi- yenin birbirine karıştığı ortamda devlet içindeki yapılanmaları ortaya çıkarmak için samimiyetle çalıştık” diyerek yanõt verdi. Yõlmaz, Tuncay Güney’in Susurluk sürecinde Abdullah Çatlı ile kendisini aynõ karede gös- teren fotomontajlõ bir fotoğrafla şantaj yaptõğõ- nõ da söyledi. Anavatan Partisi Genel Başkanõ Salih Uzun’u parti genel merkezinde ziyaret eden Yõlmaz, “Ergenekon’un kendi döneminde ortaya çıktığı ve üstünün örtüldüğü” şeklin- deki iddianõn anõmsatõlmasõ üzerine üzerine, “Bir buçuk sene süren başbakanlığı döne- minde devletin içindeki yasadışı yapılanma- ları ortaya çıkarmak için samimi ve büyük bir mücadele verdiğini, 10 senelik gecik- meyle bugün yargının önüne gelen konula- rın kendi dönemlerinde gün ışığına çıkarıl- dığını” söyledi. Yõlmaz, “O günkü ortam ku- rumların bu kadar işbirliğine açık olmadı- ğı, devlet için kurşun atanla kurşun yiyenin birbirine karıştığı ortamdır. O ortamda ben o kadarını gerçekleştirdim” dedi. Günümüz- de engelleyici unsurlarõn ortadan kalktõğõnõ be- lirten Yõlmaz, “Bugün şartlar çok farklıdır. Geçmişin bütün kirlilikleri artık kolayca gün ışığına çıkarılabilir. Bunun önündeki tek engel; AKP’nin bu meseleyi bir iç politi- ka malzemesi yapma eğilimi” dedi. ‘Susurluk’la Ergenekon ayrılmalı’ Yõlmaz, Kanal D Haber’in konuya ilişkin sorularõ üzerine ise Susurluk’la Ergenekon’u birbirinden ayõrmak gerektiğini belirterek, “Ben Ergenekon’un ne olduğunu halen an- lamış değilim. Ergenekon’un ne olduğu da savcının iddianamesinde net olarak ortaya konulmuş değil. Alakasız belgeler doldurul- muş ama ne olduğu ortaya açıkça konulma- mış” dedi. Başbakanlõğõ döneminde Susurluk- la ilgili bilgilerin kendisinden saklandõğõnõ sa- vunan Yõlmaz, “Bu belgeleri kurumlardan söke söke almıştım. Elde ettiğim bilgiler çerçevesinde kamuoyuyla paylaştım” dedi. MESUT YILMAZ KENDİNİ SAVUNDU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle