30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada rıntılarıyla irdeleyen bir kişi, bugünkü iktidar ya- pısı dahil, dini siyasal iktidarın bir aracı olarak gö- ren anlayışın tüm niteliklerini kavrayabilir. Almanya’da Frankfurt Federal Mahkemesi’nin sonuçlandırdığı davanın yargıcı açıkladığı ge- rekçede üç noktanın altını çizdi: 1- Bu dernek, davaya konu olan kural dışı har- camaların kaynağını oluşturmak amacıyla, yani bu suçu işlemek üzere kurulmuş bir dernektir. 2- Olayın mali boyutu Almanya’daki en büyük yardım yolsuzluğudur. 3- Biz Almanya ölçeğindeki bölümünü sonuç- landırdık. Bu yapılanmanın merkezi ve beyni Türkiye’dedir. Çok net bir değerlendirme. Türkiye’deki yapılanmanın bir kolu olarak Al- manya’da faaliyet gösteren dernek, ana gövde- nin genlerinde ne olduğunu da gösteriyor. Türkiye boyutu ne olacak? En üst denetim organı Cumhurbaşkanlığına bağ- lı Devlet Denetleme Kurulu (DDK). O da meşgul; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ni, Türk Tabip- ler Birliği’ni, Türkiye Barolar Birliği’ni denetliyor! Onun dışında, Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK) var. Ne düşünüyorlar bilmiyoruz ama dı- şarıya yansıyan sanki şu: Biz bu işe bulaş-masak! Kimseyi kır-masak! Tepede durum böyle olunca, bakalım savcılık ne yapacak... Almanya’daki dava sonuçlanıncaya dek; itiraf- lar da olmasına karşın, salt savcılık iddialarıyla ko- nuya yaklaşmanın dikkat gerektirdiğini vurgula- mıştık. Burada da henüz soruşturma dahi gün- demde olmadan “büyük yolsuzluk var” hükmün- de değiliz. Ancak girişte verdiğimiz örnek gibi bir hücre, yapının bütününü gösterebilir. Eğer Türki- ye’deki örgütlenmenin hiç olumsuzluğu yoksa, Al- manya ile hiç bağlantı yoksa, başlatılsın bir so- ruşturma, gerçek ortaya çıksın. Aksi halde aradan uzun süre geçtikten sonra ya- pılacak bir soruşturma, kamuoyundan şu damgayı yemeye hazır: Her şey temizlendikten sonra mı araştırılıyor? Şaban Dişli olayının ardından AKP’nin çevre bahçesini tümüyle saran Deniz Feneri olayı önü- müzdeki dönem siyaseti nasıl etkileyecek? Bu soruya verilebilecek klasik yanıt şu olabilir: Hiç etkilemez, aksine AKP’nin oyunu arttırır. İn- sanlarımız, “adamlara helal olsun, sadece Türki- ye’de değil, Almanya’da bile son derece örgütlü bir yapıya sahipler” diye düşünür! İşin doğası böyle devam eder... Eğer, Deniz Feneri olayı siyaseti aydınlatmayı sürdürür, yeni bağlantıları ortaya çıkartırsa? O zaman ANAP’ın başına gelenler AKP’nin de başına gelebilir... Semra Hanım da Erdoğan’a el vermişken böy- le bir bağlantı AKP’li kardeşlerimizin hoşuna git- meyebilir ama önümüzdeki dönem Türkiye’nin si- yasi yelpazede her türlü çalkantıya gebe olduğunu görüyoruz. Meclis Başkanı Köksal Toptan ne diyor: “Türkiye, Deniz Feneri olayını görmezden ge- lemez...” Biz de diyoruz ki: AKP, Toptan’ın sözlerini görmezden gelemez! [email protected] SAYFA 22 EYLÜL 2008 PAZARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 21 Edirne PB 19 Kocaeli Y 21 Çanakkale PB 20 İzmir PB 23 Manisa PB 24 Aydın PB 24 Denizli Y 22 Zonguldak Y 19 Sinop Y 22 Samsun Y 22 Trabzon Y 24 Giresun Y 22 Ankara Y 21 Eskişehir Y 20 Konya Y 20 Sıvas Y 20 Antalya Y 26 Adana Y 28 Mersin Y 28 Diyarbakır PB 31 Şanlıurfa PB 29 Mardin PB 26 Siirt PB 32 Hakkâri B 23 Van B 24 Kars Y 23 Oslo Y 14 Helsinki Y 14 Stockholm Y 16 Londra B 16 Amsterdam 17 Brüksel Y 15 Paris B 17 Bonn Y 13 Münih Y 20 Berlin Y 16 Budapeşte Y 17 Madrid Y 25 Viyana Y 14 Belgrad Y 15 Soyfa Y 17 Roma Y 22 Atina Y 20 Zürih Y 16 Moskova B 14 Aşkabat B 27 Astana Y 13 Taşkent B 27 Bakû B 25 Bişkek PB 19 Tiflis Y 21 Kahire A 33 Şam A 30 Bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu, Marma- ra’nın doğusu, İç Ege, Doğu Anadolu’nun ku- zey ve batısı ile Gazi- antep ve Adıyaman çevreleri aralıklı sağa- nak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçe- cek. Hava sıcaklığı; yurdun doğu kesimle- rinde 2 ila 4 derece azalacak. AÇI MÜMTAZ SOYSAL Gölge SAYIN Başbakan, partisinin Adalar ilçe kongresinde konuşurken “Kapatma davası Türkiye’nin kalkınma da- vasına gölge düşürdü” demiş. Onun “malum” dediği bu dava yüzünden ülkeye gelebilecek yabancı para azal- mışmış. Ülkenin üzerine bir gölgenin düştüğü doğru da bunun sonuçlarına dövünmek mi, yoksa nedenleri üzerinde dü- şünmek mi daha doğrudur? Gölge nasıl oluşur? Güneşle ya da daha genel olarak aydınlatıcı kaynakla aydınlatılacak yer arasına giren bir nesne söz konusudur; bir bulut, bir ağaç, bir insan. Ya da bir kurum. Sakın, gölgenin asıl nedeni AKP iktidarı ve doğrudan doğruya Başbakan’ın kendisi olmasın? Ö yle anlaşılıyor ki, ülkeyi yöneten kişi, ana muhalefete ve medyaya kızgınlığı yüzünden, bir temel olguyu gö- remez durumdadır: Türkiye’yi dıştan gözleyenler, poli- tikacı ya da işadamı olarak, ülkenin nereye gittiği ko- nusunda kuşkuya düşmüşlerdir: Türkiye Mustafa Ke- mal’den beri aydınlığa, çağdaşlığa, dengeli refaha, doğ- ru dürüst bir toplum olmaya yönelen bir ülke midir, yok- sa karanlığa ve büyük bir siyasal dolandırıcılığa mı sü- rüklenmektedir? AKP başlangıçta bu konuda AB’ye verdiği güveni bi- le yitirdi. Kapatılmadı ama laiklik karşıtlığı bire karşı on oyla yargı kararına bağlanmış bir parti olarak yönetiyor Türkiye’yi. Alman mahkemesinin kararından sonra De- niz Feneri’yle ilişkileri de sorgulanan bir iktidar söz ko- nusu. Soru işaretleri her cenahta çoğalmıştır. AB’ye tam üyeliği başka nedenlerle istemeyenlerimiz, belki bu so- nuca bakarak AKP iktidarının bu tür “hayırlara vesile” ol- duğunu düşünüp sevindirik olabilirler ama sorunun asıl püf noktası, dışla değil, içle ilgili: İnsanlarımız özgü- venlerini ve iyimserliklerini yitirdiler: Nereye sürükleni- yoruz? Gelecek kuşaklara nasıl bir ülke bırakacağız? Gölge, yalnız Sayın Erdoğan’la değil, Atatürk’ün ölü- münden beri Kemalist Cumhuriyete musallat olan tutucu siyasilerin ekonomik ve sosyal politikalarıyla da ülke üzerine düşmüş, bulutlar arasından sızan ender ışın- lara karşın gitgide koyulaşarak artık tam bir karanlık teh- likesine dönüşmüştür. Kendilerini “aydınlanmacı” sayan Cumhuriyetçilerimiz, merkezde ve solda, şimdiki gidişin temel nedenlerini iyi çözümleyip çarelerini ortaya koyamıyorlarsa, ulusalcı öl- çütlerden uzaklaşarak ilericilik adına hayalci dış oya- lanmalara kapılmışlarsa, akılcılıktan, plancılıktan, kamusal ya da özel tüm kalkınma enerjilerini bütünleştirerek doğ- ru hedeflere yöneltecek bir kalkınma seferberliği öne- remiyorlarsa, halk yığınlarının geçim, eğitim ve sağlık bek- lentilerini, sadakalarla değil, sosyal devletin somut ve- riciliğiyle karşılayacak bir iktidar mücadelesi için güç- birliği yaratamıyorlarsa, bilmelidirler ki gelecek kuşak- lar gölgenin koyulaşmasından onları da sorumlu tuta- cak ve asla affetmeyecektir. [email protected] Durum Nedir?.. C Dolandırıcılığın Türkiye ayağını oluşturan kişiler hakkında dava açılması, Alman mahkemesi kara- rıyla kaçınılmaz hale gel- miştir. Bu dava AKP’nin devlet görevlerinde üst noktalara atadığı ve partinin yakın ilişkiler içinde bulunduğu kişileri kapsamına almıştır. Sonuçta ortaya çıkan tablo Türkiye’de çok karı- şık ve karmaşık gibi görü- nen siyasal ortamı açıklık- la sergiliyor. Dincilik ve dolandırıcılık gibi AB ölçütlerine, çağ- daş demokrasiye, hukuka ve ahlaka sığmayacak bir tartışmanın içine sürük- lendiğimiz tartışılamaya- cak bir olgudur. AKP iktidarını eleşti- renleri “darbeci” diye nite- leme siyasetine katkıda bu- lunan Ergenekon davası sonlanamayacak bir çık- maza saplanmıştır; ancak dincilik eleştirisi Anayasa Mahkemesi kararıyla ka- nıtlanmış, dolandırıcılık şaibesi de Alman mahke- mesi kararıyla iktidar par- tisine gölge düşürmüştür. Türkiye bu ortamdan de- mokratik önlemlerle sıyrı- lıp sağlıklı bir aşamayı ya- kalayabilecek midir?.. Bu sorunun yanıtı ne ya- zık ki AKP iktidarının tu- tumuna bağlıdır. Hiçbir uzlaşmaya yanaş- mayacağını Genel Başka- nı’nın ağzıyla dile getirmiş olan ve basın özgürlükleri- ne karşı savaş bayrakları- nı dalgalandıran partinin ülkeyi büyük bir hesaplaş- maya sürükleyeceği açık seçik görülüyor. Baştarafı 1. Sayfada CEMİL CİĞERİM SAMSUN - 12 Eylül darbe- sinin ardõndan Adana 1 No’lu Sõ- kõyönetim Mahkemesi’nin ka- rarõyla idam edilen Mustafa Özenç’in ailesine yazdõğõ son mektup 27 yõl sonra gazetemiz muhabirleri tarafõndan ailesine ulaştõrõldõ. Özenç’in kardeşi Fa- tih Özenç (30), yüzünü bile ha- tõrlamadõğõ ağabeyinin mektu- bunu okurken çok duygulandõ. Samsun’da 1959’da doğan Özenç, 1976-77 öğrenim yõlõn- da Yüksek Mühendislik Okulu için gittiği Adana’da Dev-Yol’a katõldõ. 12 Eylül 1980 darbesi- nin ardõndan yakalanan Özenç, 20 Ağustos 1981’de Adana 1 No’lu Sõkõyönetim Mahkeme- si’nin kararõyla idam edildi. Özenç’in idamõndan 45 daki- ka önce ailesine yazdõğõ son mektubu, 12 Eylül dönemiyle il- gili bir araştõrma yapan gazete- mizin İskenderun Muhabiri Akın Bodur’un eline geçti. Mektup, Bodur tarafõndan Sam- sun muhabirimiz Cemil Ciğe- rim’e iletilerek Özenç’in kardeşi Fatih Özenç’e ulaştõrõldõ. 19 Mayõs Sanayi Sitesi’nde bir mobilya atölyesinde çalõşan Fa- tih Özenç, fotoğraflarõndan ta- nõdõğõ ağabeyinin son mektu- bunu okurken duygulandõ. Ağa- beyinin son mektubunu kalp hastasõ olan 75 yaşõndaki baba- sõ Şevket Özenç’e veremeye- ceğini belirten Özenç, “Mek- tup, ağabeyimle benim aram- da sır olarak kalacak. Ba- bam, yıllardan beri mektubu alamadık diye üzülüyordu.” diye konuştu. Özenç’in son mektubu özet- le şöyle; “Sevgili babacığım, Sizlere bu satırları yazma- mın en önemli nedeni kendinizi benim için suçlamamanız ve bu konuda soğukkanlı dav- ranmanıza katkıda buluna- bilmek istememdir. Sizler eli- nizden geldiğince bana des- tek olup iyi bir şekilde yetiş- meme çalıştınız. Ancak içinde bulunulan toplumsal şartlar benim ister istemez bir tercih yapmamı gerektirdi. Bu tercih bir yanda sermaye ve onun uşaklığını yapan faşist güçler, diğer yanda emekten yana olan güçler arasında söz ko- nusu idi. Ben de seve seve bu- güne kadar uzanan sonuçları- nı gördüğüm halde faşizme karşı emekten yana olmayı seçtim. Ve doğru bildiğim de- ğerler uğrunda onurluca sa- vaştım. (…) Hiçbir baskı veya cebir karşısında bir an dahi inandığım değerlere ihaneti düşünmedim. Sizler beni an- lamak için her şeyden önce ya- şamalısınız. (…) Sömürü ve zu- lüm düzeni sürdüğü müddet- çe bu savaş yok edilemez. İn- kâr etmek gerçekleri de de- ğiştirmez. Er ya da geç bu bo- zuk düzen tüm pislikleriyle tarihin çöp sepetine atılacaktır. Bu uğurda gelen ölüm de, ne- reden gelirse gelsin hoş geldi, sefa geldi.” İstanbul Haber Servisi - Erge- nekon soruşturmasõ kapsamõnda göz- altõna alõnan 4 teğmen ve bir askeri okul öğrencisinin de aralarõnda bu- lunduğu 11 kişi, “örgüt üyesi” ol- duklarõ iddiasõyla tutuklandõ. Oyun- cu Nurseli İdiz, menajer Seyhan Soylu ve bir teğmen ile birlikte 7 ki- şi, savcõlõk sorgularõnõn ardõndan serbest bõrakõldõ. Avukat Levent Temiz’in mahkemedeki sorgusu geç saatlere kadar sürdü. İstanbul Merkez Komutanlõğõ’nda gözaltõnda tutulan şüpheli askerler, önceki gün Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Soruşturma savcõlarõ Zekeriya Öz ve Mehmet Ali Pekgüzel tarafõndan ifadesi alõ- nan askerler, tutuklanmalarõ iste- miyle nöbetçi İstanbul 9. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Mahke- me, Kara Harp Okulu üçüncü sõnõf öğrencisi Yaşar T. (20), teğmenler Eren M, Noyan Ç, Hasan Hüseyin U, Mehmet Ali Ç’yi “örgüt üyesi ol- mak” suçundan gece geç saatlerde tutukladõ. Hasan Hüseyin U’nun pi- lot olduğu, Mehmet Ali Ç’nin ise okulunu dördüncülükle bitirdiği, Ge- nelkurmay’dan ödül aldõğõ ifade edildi. Eren M’nin ise Yükseko- va’da operasyondayken gözaltõna alõndõğõ kaydedildi. Gece geç saat- lerde adliyedeki işlemleri tamamla- nan teğmenler, Hasdal’daki askeri ce- zaevine gönderildi. Askerlerin, daha önce mahkemece serbest bõrakõlan Neriman Aydın ve kardeşi Kemal Aydın’õn evinde yapõlan toplantõla- ra katõldõklarõ iddia edildi. Aydõn kar- deşlerin evinin, Kuvayõ Milliye Der- neği’nin hücre evi olarak kullanõldõ- ğõ ileri sürüldü. Askeri okul öğrencisi Yaşar T’nin avukatõ Kürşat Veli Eren, tutuklama kararõnõn bir hukuk cinayeti olduğunu ve karara itiraz edeceklerini söyledi. Müvekkilinin görüştüğü belirtilen kişiler Neriman Aydõn ve Kemal Aydõn’õn serbest bõ- rakõldõklarõna dikkat çekerek “Amaç TSK’yi yıpratmak. Üniformalı ol- dukları için tutuklandılar” dedi. Teğmenlerin avukatõ Yusuf Eri- kel, “Teğmenlerin görüşmeleri- nin tamamen komutanlarının bil- gisi dahilinde olduğunu” belirtti. Hizb-ut Tahrir bağlantısı Soruşturma kapsamõnda gözaltõna alõnan Nurseli İdiz, “Sisi” lakaplõ Seyhan Soylu, eski İstanbul Ülkü Ocaklarõ Başkanõ Levent Temiz’in de aralarõnda bulunduğu 13 kişi ise dün adliyeye sevk edildi. Nurseli İdiz, Seyhan Soylu, Oğuz Çetin, Tolga Sarıoğlu ve Mahmut Oğuz Kazancı, savcõlõk sorgusunun ar- dõndan serbest bõrakõlõrken, avukat Levent Temiz’in de aralarõnda bu- lunduğu 8 kişi tutuklama istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Hamza Demir, Mahmut Oğuz, Süleyman Solmaz, Kurtca Bektaş, Rıza Demir ve Rıfat Yıldırım mah- keme tarafõndan tutuklandõ. Doğu- kan Yorulmaz ise serbest bõrakõldõ. 6 kişinin “Ergenekon terör örgü- tü üyesi olmak, örgüt adına faali- yette bulunmak”, “Ergenekon te- rör örgütü ile irtibatları bulunan Hizb-ut Tahrir terör örgütü üye- si olmak” suçlarõndan tutuklandõğõ öğrenildi. Tutuklanan şahõslarõn Ne- riman Aydõn’õn bilgisayarõnda bu- lunan Hizb-ut Tahrir ile ilgili bel- gede isimlerinin geçtiği belirtildi. Seyhan Soylu, adliye çõkõşõnda yanlõş bir ihbar sonucu gözaltõna alõn- dõğõnõ söyledi. Aramalarda Kürt bö- reğinin yanõndaki pudraşekerini uyuşturucu diye aldõklarõnõ, “Cum- huriyet Kadınları” projesiyle ilgi- li hazõrladõklarõ 5 bine yakõn CD’ye el konulduğunu ileri sürdü. Nurseli İdiz ise soruşturmayla ilgili genel ola- rak ifadesine başvurulduğunu ifade etti. İdiz, “Silah kaçakçılığından suçlanıyorum” şeklindeki açõkla- mayõ şaka olarak söylediğini ifade et- ti. İdiz, işyerinde bulunan silahlarõn projede kullanõlan kurusõkõ silahlar olduğunu da dile getirdi. 11 kişi tutuklandı 27 yõl sonra gelen mektup ‘Bayrampaşa mühürlensin’ HİLAL KÖSE Hayata Dönüş operasyonunda ölen tutuklu Aşur Korkmaz’õn kardeşi Taner Korkmaz, Bayrampaşa Cezaevi’nin mühürlenmesini istiyor. Korkmaz adõna mahkemeye başvuran avukatla- rõ, 12 kişinin öldüğü Bayrampaşa Cezaevi’nin, soruşturma tamamlanmadan yõkõlmamasõ ge- rektiğini ifade ettiler. Tecrite karşõ başlatõlan ölüm orucu eylemini so- na erdirmek ve tutuklularõ F tipi cezaevlerine sevk etmek amacõyla, 19 Aralõk 2000’de eşzamanlõ dü- zenlenen operasyonlarda, çoğunluğu tutuklu ve hü- kümlü olan 32 kişi öldürüldü. Bayrampaşa’da bu- lunan tutuklular Aşur Korkmaz, Şefinur Tezgel, Özlem Ercan, Mustafa Yılmaz, Fırat Tavuk, hü- kümlüler Nilüfer Alcan, Yazgülü Güder Öztürk, Gülser Tuzcu, Seyhan Doğan, Cengiz Çalıko- paron, Ali Ateş, Murat Ördekçi yaşamõnõ yitirdi. Olayõn ardõndan, gardiyanlara ve askerlere “kö- tü muamelden”, tutuklulara da “cezaevinde is- yan çıkarmak” suçundan dava açõldõ. 12 kişinin ölümünden sorumlu olanlar ise yar- gõ önüne çõkarõlmadõ. Eyüp Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’nõn soruşturmasõ 7 yõldõr sürüyor. Sav- cõlõğa, operasyonu düzenleyen askeri persone- lin isimleri bildirilmediği için dava açõlamõyor. Bu süreçte yeni cezaevleri yapõldõğõ için Bay- rampaşa boşaltõldõ ve İstanbul Büyükşehir Be- lediyesi’ne devredildi. Aşur Korkmaz’õn kardeşi Taner Korkmaz ise bu gelişmelerin ardõndan, Eyüp Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na başvurdu. Savcõlõğõn on gün boyunca herhangi bir yanõt ver- memesi üzerine de Eyüp 1. Sulh Ceza Mahke- mesi’ne başvurarak cezaevinin mühürlenmesi- ni istedi. Korkmaz, adõna Halkõn Hukuk Büro- su avukatlarõ tarafõndan hazõrlanan dilekçede, operasyonun esas olarak cezaevinin C-0 koğu- şu ile C-18 koğuşu arasõnda kalan tutuklu ve hü- kümlülere yönelik olduğu belirtildi. Ergenekon operasyonu kapsamõnda gözaltõna alõnanlardan 7 kişi serbest bõrakõldõ 12 Eylül döneminde idam edilen Mustafa Özenç’in mektubu ailesine ulaştõrõldõ Fatih Özenç, ağabeyinin mektubunu okurken duygulandı. MAHKEMEYE BAŞVURU PKK, ERZAK GÖTÜREN İKİ ŞOFÖRÜ KAÇIRDI PATLAMAMIŞ HAVAN MERMİSİ CAN ALDI TUNCELİ (Cumhuriyet) - Tunceli’nin Nazimiye ilçesine bağlõ Dereova köyü yakõnlarõnda yol kesen PKK’liler, durdurduklarõ 2 aracõn şoförünü kaçõrdõ. Dereova köyü yakõnlarõnda kaçõrõlan Burhan Aslan’õn bölgedeki aske- ri karakollara ekmek taşõyan Nazimiye’deki bir fõrõna ait aracõn sürücüsü olduğu, Abdulmuttalip Açıkgöz’ün de ilçedeki karakollara erzak taşõyan özel bir şirkete ait ara- cõ kullandõğõ bildirildi. PKK’lilerin 2 şoförü kaçõrdõğõ Dereova köyü kõrsalõndaki Sevdin ormanlarõna helikop- terle asker indirilirken, Kars’tan ilçeye sevk edilen bir piyade taburuna bağlõ yüzlerce asker de bölgeye gönde- rildi. Teröristler, 14 Eylül’de AKP Tunceli İl Başkan Yardõmcõsõ, işadamõ Ali Aşkın’õ da kaçõrmõştõ. BATMAN (Cumhuriyet) - Batman’õn Sason ilçesine bağlõ Balbaşõ köyünde patlamamõş havan mermisini kurcala- yan 11 yaşõndaki Ömer Soysal feci şekilde yaşamõnõ yi- tirdi. Vücudu tamamen parçalanan Soysal’õn kopan sol kolu ise arazideki tüm aramalara karşõn bulunamadõ. Kü- çük çocuktan geriye yalnõzca 2 gün gidebildiği okul için alõnan okul çantasõ kaldõ. Balbaşõ köyünde 12 yõl önce güvenlik nedeniyle boşaltõlan harabe evlerin arasõnda do- laşan Soysal, patlamamõş havan mermisi buldu. Havan mermisini taşla parçalamaya çalõşan Soysal, meydana gelen patlamada yaşamõnõ yitirdi. Patlamanõn şiddetiyle vücudu tamamen parçalanan Soysal’õn kopan sol kolu ai- lesi ve köylülerin tüm aramalarõna karşõn bulunamadõ. Komada tahliye Eruygur’un sağlõk durumuna ilişkin bir açõklama yapan Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tõp Fakültesi Araştõrma ve Uy- gulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nazım Mutlu, “Eruygur’un yeniden MR’ı çekildi. Yaptığımız tetkiklerde be- yin kanamasının ilerlemediğini tespit ettik. Hayati tehlikesi henüz geçmiş de- ğil. Sağlık durumu ciddiyetini koruyor. MR sonrasında yeniden yoğun bakım ünitesinde tedavi altına aldık” dedi. Mutlu, Eruygur’un yoğun bakõm üni- tesindeki tedavisinin sürdürüleceğini, uyandõrõlmasõnõn şu an için mümkün ol- madõğõnõ bildirdi. Eruygur’un tahliye ka- rarõndan sonra GATA’ya götürülebileceği belirtildi. Eruygur’un avukatõ Kazım Arslan, tahliye kararõnõ “Olması gerekendi, bi- zim de beklediğimiz bir sonuçtu” şek- linde değerlendirerek Eruygur’un tutuk- lanmasõ için bir sebep görmediklerini ve her ay tahliye talebinde bulunduklarõnõ kaydetti. Arslan, “Tutuklanması için bize göre sebep de yoktu ama buna rağ- men tutuklama kararı verilmişti. Tah- liye kararı verilmesiyle de en azından bir nebze olsun teselli bulduk. İnşallah gelecekte beraatla sonuçlanacak ka- rarları bekliyoruz. Sağlık durumu cid- diyetini koruyor ama iyileşmeye doğru göstergeler var.” dedi. ADD Kocaeli Şubesi Başkanõ Boz- kurt Uslu ise tahliye kararõyla ilgili bu- ruk bir sevinç yaşadõklarõnõ belirterek, “Bi- zim için önemli olan sağlığına kavuş- masıdır. İlk fırsatta onuru ve itibarının iade edilmesini bekliyoruz” diye konuştu. Baştarafı 1. Sayfada İdiz ve Soylu savcılık sorgularının ardından serbest bırakıldı. (AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle