Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2008 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Finansal Krizin Ardından
Birleşik Devletler’de patlak veren finansal kriz,
çoğu uzmanın vurguladığı gibi “gökten zembil-
le” inmedi. Krizin ilk belirtileri 2007 yazında ipo-
tek kredilerini ödeyemeyenlerin artması sonucu
konuyla ilgili banka kuruluşlarının birbiri ardından
“havlu atmasıyla” ortaya çıkmıştı.
Dış basına göre “riskli taşınmaz kredilerinin”
(subprime) hışmına ilk uğrayan yatırım bankası Be-
ar Sterns oldu. Merkez bankalarının banka sis-
temine ciddi paralar akıtması ise krizin frenlen-
mesine yetmedi. Tam tersine kriz kaldığı yerden
daha da hızlanarak sürdü. O kadar ki, “batmak
için çok büyük” devlerin bile gelip kapısına da-
yandı. Nitekim, 7 Eylül ‘08’de Amerikan Hazine-
si iki büyük yatırım bankası Freddie Mac ve Fan-
nie Mae’yi piyasa ekonomisinin kutsal ilkelerini
çiğnemek pahasına da olsa bir bakıma “milli-
leştirmek” zorunda kaldı. Havlu atan bir başka
finans devi Lehman Brothers’ın nasıl kurtulaca-
ğına ise en azından şimdilik karar verilmiş değil.
Bütün bunlar olup biterken krizin frenlenmesi
için hayal bile edilemeyen büyüklükte rakamlar-
dan söz edilmektedir. W. Bush yönetimince 700
milyar dolarlık kurtarma paketi Kongre’ye sevk
edilmiş durumda. Küresel ölçekte bakıldığında dü-
ze çıkmak için trilyon dolar gibi ürkünç rakamlar
gerekli.
Şimdi “millileştirmeler”e gelince, çok sayıda yo-
rumcuya bakılırsa finans piyasalarını içinde de-
vindikleri krizden kurtarmaya yetecek gibi gö-
rünmemesi bir yana, “koltuk değneği” olarak ni-
telendiriliyor. Bush yönetiminin sigorta devi
AIG’nin kontrolünü eline alması, piyasaları bir mik-
tar sakinleştirmiş olsa da sorunu çözmekten uzak.
Ne var ki yine de 60.000 milyar dolar gibi mu-
azzam değerleri temsil eden borsayı sağlama al-
ması, yerinde bir hareket olarak görülüyor.
Ne var ki krizin atlatılması konusunda herkes
iyimser değil. Kötümserlerin başını spekülatif ha-
reketler ustası Soros çekiyor. Soros’a göre “kri-
zin henüz ortasındayız”. IMF Genel Direktörü Do-
minique Strauss-Kahn da krizin sona ermesi ko-
nusunda iyimser görünmüyor. IMF başkanına gö-
re krizden bazı finans kuruluşları yakın gelecek-
te ağır yara alacak. Açıkça söylediği ise şu: “Kriz
yakın gelecekte daha beter duruma gelecek!” Ve
bundan eksiksiz her ülke nasibini alacak.
Tablo, görüldüğü gibi iç karartıcı. ABD başta
olmak üzere kural tanımaz küresel piyasa eko-
nomisini baş tacı eden ülkeler, yıllardır ektikleri-
ni bugün biçmektedirler. Tüm dünyayı etkileyen
bu krizin nasıl olup da öngörülmediği, dolayısıy-
la da önlem alınmadığı, yanıtlanması zor bir so-
ru olmaya devam etmektedir. Şokun kaynağın-
da, ABD bankalarının çoğunun güçlü bir biçim-
de taşınmaz kredilerine ve bunların türevlerine
odaklanmış olması yer almaktadır. Krizin patlak
vermesi ise “yoksullara” yönelik riskli, ne var ki,
çok kazançlı ipotek kredilerine girmeleri yolunu
açmıştır. Peki, buraya nasıl gelinmiştir? Dış ba-
sında yer alan haber ve yorumlara bakılırsa me-
kanizma oldukça basit. ABD’de büyük bir yurt-
taş kitlesinin, resmi makamlara göre ücretleri son
on yıldan bu yana yerinde saymaktadır. Bunun-
la baş etmek ve tüm ekonomik olumsuzluklara
karşın yaşam düzeylerini iyileştirmek için bu in-
sanlar krediyle, özellikle de taşınmazları üzerin-
den ipotekle borçlanmak zorunda kalmışlar, ko-
nut değerlerinin artmasıyla da daha fazla borç-
lanmışlar ve iç tüketimin tavan yapmasına neden
olmuşlardır. Ancak günün birinde taşınmazların
balonu patlamış, milyonlarca taşınmaza el ko-
nulmuş ve her şey sistemle birlikte iflas etmiştir.
Bugün yaşanan krizin kaynağındaki başlıca ne-
den, bu.
Krizi önlemek için ABD yönetiminin devreye
soktuğu “millileştirmeler” konusunda da kimse er-
ken bayram etmemelidir. Amerikan usulü “milli-
leştirme” “zararların” bir tür sosyalleşmesi, daha
açık bir deyişle, özel hisse sahiplerinin acısını ha-
fifletmek için vergi mükelleflerinin, emekçilerin sır-
tına yüklenmesidir. Amerikan usulüyle millileşti-
rilen finans kuruluşları, devlet kesesinden sağlanan
dolarla toparlanıp yeniden eskinin tatlı kârlarına
kavuştuklarında sahiplerine geri döneceklerdir.
Bu yılın başında 21 Ocak 2008’de bu sütunda
Clinton’ın eski çalışma bakanı (bugün Obama’nın
ekonomi danışmanı) ve Berkeley Üniversitesi pro-
fesörlerinden Robert Reich’la Le Monde gaze-
tesinde yapılan bir söyleşiye yer vermiştik. Pro-
fesör Reich söz konusu söyleşisinde kuşkusuz,
çokları gibi geliyorum diyen bugünkü krizi ön-
görmüştür: “Riskli taşınmaz kredilerine onca pa-
rayı akıtan bankalar riskler konusunda anlaşılan çok
kötü bilgilendirilmişlerdir. Not veren bankalar da
görevlerini iyi yapmamışlar, riskleri doğru sapta-
makta başarısız kalmışlardır.” İş çok kârlı olduğu
için de sanırız risk almakta sakınca görmemiş-
lerdir.
Kural tanımayan küresel piyasa ekonomisinin
sonu geldi diye kimse boşuna umuda kapılma-
sın. Fatura çalışanlara, vergi verenlere çıkarılacak.
Krizden sadece çalışanlar yoksullar, işsizler, Af-
rika’da açlığın pençesindeki milyonlarca insan et-
kilenirken, bugünün müflisleri kısa sürede dev-
letin desteğiyle bellerini doğrultarak kural tanımaz
piyasa ekonomisinin tatlı kârlarına er ya da geç
kavuşacaklardır.
ÇoğunlukMorales’idesteklerkençıkarlarızedelenensağınzorbalığıartıyor
aos içindeki BolivyaMARTIN SUSO
BB
olivya için deniliyor ki
ülke patlamanõn
eşiğinde ve yurttaşlõk
bilinci durumu tersine
çevirebilir. Öte yandan, “Eski
olan henüz ölmedi, yeni ise
doğamadı” bugünü en iyi
tanõmlayan tümce. 10 Ağustos
referandumunu izleyen şu
günlerde gerilim giderek
tõrmanõyor, çõkarlarõ zedelenen
sağõn zorbalõğõ artõyor.
Referandumda hiç
düşünülmeyen bir sonuç ortaya
çõktõ. Oylarõn yüzde 67’den
fazlasõ Başkan Evo Morales ve
yardõmcõsõnõn görevde
kalmasõnõ onaylar biçimdeydi.
112 bölgenin 99’unda tam bir
zafer kazanõlmõştõ. 2.5 yõllõk
hükümetin gündelik yaşamda
önemli değişimlere neden
olabilecek başarõlarõnõn da
yetersizliği göz önüne
alõndõğõnda sonuçlar
olağanüstüydü. Her yeni
yönetimde aslõnda doğal bir
erozyon olabilir, burada tam
tersine ayrõlõkçõ eyaletler de
dahil olmak üzere 9 eyaletin
8’inde hükümet lehine oylarda
önemli bir artõş var.
Saldırı politikası
Katõlõmõn yüksek olduğu
referandumda, halk siyasi-
toplumsal gerilime bir çözüm
bulmak üzere demokratik
katõlõm hakkõnõ kullandõ ve
bazõlarõnõn henüz doğru
okuyamadõğõ bir tablo ortaya
koydu. Sözü geçen bu
referandumda sadece başkan
ve yardõmcõsõ değil eyalet
valileri de oylandõ. En
kavgacõ 4 valinin göreve
devam etmesinin
onaylandõğõnõ da belirtmek
gerek. Bunlara eski Morales
sempatizanõ, güçlü elitler
tarafõndan seçilen Chuquisaca
Valisi de eklendi. Bu yerli
kadõn vali, ülkede politikanõn
dolambaçlõ yollarõndan geçerek
bu noktaya geldi. (Moroles
yönetiminin Kübalõlarla
yürüttüğü okuryazarlõk
kampanyasõna katõlarak kõsa bir
süre önce okuma yazma
öğrenmiş bir yerliydi.)
Referandum sonuçlarõ halkõn
çoğunluğunun Morales’in
partisi MAS’õn değişim
sürecini onayladõğõnõ
göstermesine karşõn, 5 ayrõlõkçõ
eyaletin iktidar sahipleri vakit
kaybetmeden yeni bir saldõrõ
başlattõlar. Onlar için kendi
sivil komiteleri (CONALDE-
Ulusal Demokrasi
Konseyi-tarafõndan kurulmuş)
geleneksel partilerin
saygõnlõğõnõ yitirmesi ve silinip
gitmesinden sonra sağ
muhalefet odaklarõ olmuştu.
Bazõ siyasi analistler bu
saldõrgan davranõşlarõ “köşeye
kıstırılmış vahşi hayvan
sendromu” olarak
değerlendiriyorlar:
Ölümle tehdit ediyorlar
1- Merkezi hükümeti
tanõmamak, bu bağlamda õrkçõ
hakaretlere varan
tanõmlamalarla başkanõ
aşağõlamak, eyaletlerindeki
havaalanlarõnõ işgal edip
başkanõn uçağõnõn yakõt
ikmalini engelleyerek onu
küçük düşürmeye çalõşmak,
ülkesini yönetmekten aciz
olduğunu göstermek.
2- Büyük medya kuruluşlarõyla
ortak kampanyalar
düzenlemek, sorunlarõ
abartmak.
3- Mevcut anayasayõ hiçe
sayarak eyalet özerkliğini
uygulamaya sokmak, merkezi
hükümeti dõşlayan eyalet
statüsünü oluşturmak. Ama,
örneğin Santa Cruz eyaletinde
milyonlarca dolar harcanarak
yapõlan (merkezi hükümetin
yasadõşõ saydõğõ) özerklik
referandumuna katõlõm
düşüktü.
4- Ayrõlõkçõlarõn önerilerinde
özerklikten, doğu bölgesinde
bağõmsõz bir federasyona dek
uzanan bir parçalanma süreci
söz konusu olduğunu da
eklemek gerek.
5- Devlete ait birimleri örneğin
gümrükler, vergi daireleri,
tarõm reformu bürolarõ, yol
kontrol noktalarõnõ işgal ettiler.
Sivil toplum örgütlerine, halka
ait radyo binalarõna, kooperatif
binalarõna saldõrdõlar, bazõ
yollarõ kestiler.
6- Ayrõlõkçõlõğa karşõ olanlar
ölümle tehdit ediliyor, saldõrõya
uğruyor. Binalar
kundaklanõyor.
7- Santa Cruz gençlik örgütü
bu saldõrõlarõ yönetiyor. Özel
işaretler taşõyor; sopalar,
fişekler ve ateşli silahlar
kullanõyorlar. Eski suçlular,
marjinal tiplerden oluşan bu
grup Santa Cruz’da bütün bir
gün boyunca polis merkezini
kuşatmaya ve polis şefini
tartaklamaya bile cüret etti.
8- Yerel yargõ sisteminin
yetersiz kaldõğõ ya da yerel elite
teslim olduğu görülüyor.
9- ABD büyükelçisinin bu
gruplarla açõk işbirliği ve
USAID’in sağladõğõ maddi
destek. ABD’nin elçisi
Goldberg’in tüm ülkeyi
dolaştõğõ ve Dõşişleri’nin
uyarõlarõna rağmen sağcõ
gruplarla düzenli toplantõlar
yaptõğõ biliniyor. (çn: 10
Eylül’de elçi, Bolivya
hükümetince istenmeyen kişi
ilan edildi.)
Bolivya’nın karmaşık
gerçekliği:
2003’te mevcut model yõkõlõnca
ülke bir geçiş dönemine girdi.
Neoliberal ekonomiyle doğal
kaynaklarõn ulusötesi
şirketlerce yağmalanmasõ ve
ulusal hükümetin de
uluslararasõ kapitalin hizmetine
girmesi ülkeyi krize sürükledi.
Bu süreç, ayrõcalõklarõ
sorgulayan yeni bir iktidar
girişiminin başlamasõnõ sağladõ.
Merkezi hükümetten dõşlanmõş
olan insanlar 2005’e doğru
kendi bölgelerinde kök salmayõ
ve bir direniş stratejisi
başlatmayõ başardõlar.Yõllardõr
ezilen halkõn taleplerini akõllõca
işlediler ve bu projeye halkõn
kendisini de kattõlar. 10
Ağustos’taki geri çağõrma
referandumunda alõnan
sonuçlar bunu kanõtlõyor.
Araştõrmacõ Carla Esposito ve
Helena Argirakis‘e göre temel
sorunlar şöyle tanõmlanabilir:
Irkçı baskılar
Kutuplaşmõş politikanõn abartõlõ
iddiasõna göre iki Bolivya var:
Batõ (parazit, başarõsõz, geri
kalmõş, “lanetlenmiş” yerli
õrktan oluşan) ve Doğu
(başarõlõ, ulusal ekonominin
motoru, çağdaş, õrksal olarak
beyaz Avrupalõ). Sömürge
zamanõnda yerleşmiş mitlerle
beslenen bir anlayõş. Aslõnda
gözden kaçõrõlmak istenen
gerçek, Doğu’nun özellikle
Santa Cruz’un 1952’den beri
ABD nin desteklediği Bohan
planõ sayesinde kalkõnmõş
olduğudur. Ayrõca yõllarca
toprak sahiplerinin borçlarõnõ
merkez bankasõnõn yüklendiği
de saklanan bir gerçek.
Diktatör Hugo Banzer
döneminde binlerce hektarlõk
arazi bugün hâlâ bu topraklarõ
kullanmakta olan toprak
sahiplerine hibe edilmişti.
Tarihsel bir talep olan siyasi
yönetimsel merkeziyetçiliğin
dõşlanmasõ kavramõ ayrõlõkçõ
eyaletlerce manipüle edilerek
özerkliğe çevrilmiş ve hiç
tartõşõlmadan savunulur hale
gelmiştir. Bölgesel bir kimlik
oluştururken yeni bir dil de
belirleniyor. Örneğin Santa
Cruzlular kendilerine “lo
camba” diyorlar yani çalõşkan,
girişimci, uygar, çağdaş, birinci
dünyanõn değerlerine bağlõ,
kapitalizmi savunan,
anglosakson estetiğinde vs.
anlamõnda. Batõ Bolivya’da
yaşayanlar yani yerliler de
tam tersi. Aslõnda batõdan
doğu eyaletlerine göç etmiş
pek çok yerli, õrkçõ baskõlar
nedeniyle kimliklerini
yadsõmaya zorlanmakta.
Bu değişim sürecinde neler
olacağõnõ bilmek zor.
Görünen o ki yerel sağ
çatõşma yolunu seçti. Bir kez
daha anlaşõldõ ki projeleri
ülke için değil. Gerilimi
yükseltmeye hazõr olduklarõ
ve bir ulusal bir yõkõmõ göze
aldõklarõ görülüyor.
Umutsuzluk onlarõ körleştirmiş.
Kendilerine ne bölgesel ve ne
de uluslararasõ bir destek
bulabildiler. Geriye ülkeyi
yakõp yõkmak kaldõ. Bunun için
de 5 eyalette yollarõ kapattõlar.
Hükümet soğukkanlı
Öte yandan merkezi hükümet
soğukkanlõ bir tutum
sergiliyor. Baskõdan ve
çatõşmaya girmekten özellikle
sakõnõyor ve bölgeye kuvvet
göndermek istemiyor. Morales,
kendi halkõnõn kanõ pahasõna
yönetmek istemediğini açõkça
ifade etti. Bu ve yinelediği
diyalog çağrõlarõ sağ gruplarca
güçsüzlük belirtisi olarak
yorumlandõ. Oysa yüzde 67’lik
referandum desteği tutumunu
doğruladõ. Belki bu destek
sayesinde hükümet başka
önlemleri uygulamaya
koyacak.
İspanyolcadan çeviren: Engin
Demiriz (Alai-amlatina, Latin
Amerika Haber Ajansı, 8 Eylül)
K
AA
BD Başkanõ George Bush,
kuşku yok ki oldukça tutarlõ.
Bush’un geçen hafta yaptõğõ
konuşmasõnda Irak’taki savaşõ
sonlandõrmaya ve Afganistan’daki
savaşõ kazanmaya yönelik hiçbir ciddi
planõ olmadõğõ belli oldu. Bush, bir
taraftan Irak’ta şiddet kullanma oranõ
düştüğü için başarõlõ olduklarõnõ
savunurken diğer taraftan bunun
getireceği zor kararlarõ almayõ
reddediyor. Ulusal Savunma
Üniversitesi’ndeki konuşmasõnda
Bush, görevden ayrõlmadan önce
Irak’tan yalnõzca 8 bin asker
çekeceğini söyledi. Bu, geride 138 bin
asker kalacağõnõ gösteriyor. Bu sayõ
ek askerlerin gönderildiği Ocak
2007’den önce Irak’ta görev yapan
asker sayõsõndan daha fazla.
Amerikalı seçmenin de Iraklı
liderlerin de sabrı taştı
Tüm bunlar Irak’taki savaş alanõyla
değil de Amerika’da eyaletlere
yönelik seçim savaşõyla ilgili gibi
duruyor. Bay Bush ve partisinin
başkan adayõ John McCain
tanõmlanmamõş bir “zafer” elde
edilene kadar bu yönde ilerlemek
istiyor ama Amerikalõ seçmenin artõk
sabrõ taştõ. Bush ve danõşmanlarõ
açõkça bu sembolik geri çekilmenin
Irak’õ seçim tartõşmalarõnõn ve
haberlerin dõşõnda bõrakmak için
yeterli olacağõnõ ümit ediyor. İronik
olan ise hiç asker çekmek istemeyen
McCain’in Bush’un planõna destek
vermek zorunda kalmasõ.
Iraklõ liderlerin de sabrõ taştõ ve
Amerikan askerlerinin 2011’de ülkeyi
terk etmesi için bastõrõyorlar. Bir
sonraki başkan ister McCain, ister
Obama olsun Irak’tan güvenli ve
sorumlu bir çõkõş için acele bir plan
geliştirilmesi gerekiyor.
Iraklõ liderlerin de Bush gibi ikili
istekleri var. Bir tarafta Amerika’nõn
çekilmesinden söz ediyorlar diğer
tarafta Amerikalõlar gittikten sonra
durumu kontrol altõna almalarõ için tek
umut olan zor siyasi uzlaşõlarõ
reddediyorlar. Bu kadar zamandan
sonra Irak parlamentosu hâlâ daha
petrol yasasõnõ ve yerel seçim yasasõnõ
onaylamõş değil. Amerikan başkanõ
geri çekilmeye yönelik ciddi planlar
yapmayõ reddettiği sürece Iraklõ
liderler de aynõ yolda ilerleyecek.
Afganistan için asker istemi
Bush salõ günkü konuşmasõnda bir
konuda haklõydõ. “Afganistan’daki
başarının Amerika’nın güvenliği
için kritik” olduğunu söyledi.
Söylemediği bir şey varsa o da
Washington’un Taliban ve El
Kaide’ye karşõ savaşõ gerçekten
kaybetme tehlikesinin olduğu ve
Irak’taki bela yüzünden bu savaşõn
eksik yürütülmesidir.
Afganistan’daki Amerikalõ
komutanlar Bush’un göndermeye söz
verdiği 4 bin 500 askerden çok daha
fazlasõna ihtiyaç duyuyor. Obama,
Irak’taki ABD askerlerini hõzla çekip
Afganistan’daki mücadeleyi
güçlendirmek şeklinde akla uygun bir
öneri getirdi. Şaşõrtan bir sessizliğin
ardõndan McCain de Afganistan’da
daha fazla askere ihtiyaç duyulduğunu
kabul etti. Ancak McCain’in
açõklamasõ gereken bu askerlerin
nereden geleceği.
Bush’un Irak’taki berbat savaşõ
Amerikan güçlerine öyle ağõr bir yük
getirdi ki bundan sonraki hesap
oldukça basit: Irak’tan gerçek bir
çekilme olmadõkça Afganistan’da
kazanmak için yeterli asker
bulunamayacak.
İngilizceden çeviren: Elçin
Poyrazlar (New York Times gazetesi,
başyazı, 10 Eylül)
HÂLÂ ÇIKIŞ YOK
Bush’un
berbat
savaşı
“Afganistan’daki başarõnõn
Amerika’nõn güvenliği için
kritik” olduğunu belirten ABD
Başkanõ’nõn söylemediği bir şey
varsa o da Washington’õn
Taliban ve El Kaide’ye karşõ
savaşõ gerçekten kaybetme
tehlikesinin olduğu ve Irak’taki
bela yüzünden bu savaşõn eksik
yürütülmesidir.
Bu değişim sürecinde neler olacağõnõ bilmek zor.
Görünen o ki yerel sağ çatõşma yolunu seçti. Bir kez
daha anlaşõldõ ki projeleri ülke için değil. Umutsuzluk
onlarõ körleştirmiş. Kendilerine ne bölgesel ve ne de
uluslararasõ bir destek bulabildiler. Geriye ülkeyi
yakõp yõkmak kaldõ.
Bolivya’nın yoksul yerli halkı Morales hükümetini destekliyor.
KUŞADASI 2. İCRA
MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN
DÜZELTME İLANIDIR.
DOSYA NO: 2007/460
Yukarõda numarasõ yazõlõ takipte, satõşa çõkarõlmõş
bulunan gayrimenkule ait, Cumhuriyet Gazetesi'nin
17/08/2008 günlü nüshasõnõn, 16. sayfasõnda yayõnla-
nan Basõn 44917 nolu gayrimenkul satõş ilanõnda;
Satõlmasõna Karar Verilen Taşõnmazõn Cinsi,
Niteliği, Kõymeti, Adedi, Önemli Özellikleri’nin:
Tapu Kaydõ bölümünün, 1. Bendinde;
"... V2 arsa paylõ" yazõlmõştõr.
Doğrusu;
"...1/2 arsa paylõ" olacaktõr.
Önemli Özellikleri Bölümünün, 1. Bendinde
"..Vz arsa paylõ" yazõlmõştõr.
Doğrusu;
"...1/2 arsa paylõ" Olacaktõr.
Önemli Özellikleri bölümünün, 2. Bendinde;
"... salon tabanlan" Yazõlõdõr.
Doğrusu;
"... salon tabanlarõ" olacaktõr.
Satõş şartlarõ bölümünün 1. Bendinde; 1870 ada, 3
parsel numarada kayõtlõ taşõnmazõn 1. Satõş tarihi:
"07.10.2088" yazõlmõştõr.
Doğrusu; "07,10,2008 "Olacaktõr.
Düzeltilerek ilan olunur. (Basõn: 50340)