25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2008 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Finansal Krizin Ardından Birleşik Devletler’de patlak veren finansal kriz, çoğu uzmanın vurguladığı gibi “gökten zembil- le” inmedi. Krizin ilk belirtileri 2007 yazında ipo- tek kredilerini ödeyemeyenlerin artması sonucu konuyla ilgili banka kuruluşlarının birbiri ardından “havlu atmasıyla” ortaya çıkmıştı. Dış basına göre “riskli taşınmaz kredilerinin” (subprime) hışmına ilk uğrayan yatırım bankası Be- ar Sterns oldu. Merkez bankalarının banka sis- temine ciddi paralar akıtması ise krizin frenlen- mesine yetmedi. Tam tersine kriz kaldığı yerden daha da hızlanarak sürdü. O kadar ki, “batmak için çok büyük” devlerin bile gelip kapısına da- yandı. Nitekim, 7 Eylül ‘08’de Amerikan Hazine- si iki büyük yatırım bankası Freddie Mac ve Fan- nie Mae’yi piyasa ekonomisinin kutsal ilkelerini çiğnemek pahasına da olsa bir bakıma “milli- leştirmek” zorunda kaldı. Havlu atan bir başka finans devi Lehman Brothers’ın nasıl kurtulaca- ğına ise en azından şimdilik karar verilmiş değil. Bütün bunlar olup biterken krizin frenlenmesi için hayal bile edilemeyen büyüklükte rakamlar- dan söz edilmektedir. W. Bush yönetimince 700 milyar dolarlık kurtarma paketi Kongre’ye sevk edilmiş durumda. Küresel ölçekte bakıldığında dü- ze çıkmak için trilyon dolar gibi ürkünç rakamlar gerekli. Şimdi “millileştirmeler”e gelince, çok sayıda yo- rumcuya bakılırsa finans piyasalarını içinde de- vindikleri krizden kurtarmaya yetecek gibi gö- rünmemesi bir yana, “koltuk değneği” olarak ni- telendiriliyor. Bush yönetiminin sigorta devi AIG’nin kontrolünü eline alması, piyasaları bir mik- tar sakinleştirmiş olsa da sorunu çözmekten uzak. Ne var ki yine de 60.000 milyar dolar gibi mu- azzam değerleri temsil eden borsayı sağlama al- ması, yerinde bir hareket olarak görülüyor. Ne var ki krizin atlatılması konusunda herkes iyimser değil. Kötümserlerin başını spekülatif ha- reketler ustası Soros çekiyor. Soros’a göre “kri- zin henüz ortasındayız”. IMF Genel Direktörü Do- minique Strauss-Kahn da krizin sona ermesi ko- nusunda iyimser görünmüyor. IMF başkanına gö- re krizden bazı finans kuruluşları yakın gelecek- te ağır yara alacak. Açıkça söylediği ise şu: “Kriz yakın gelecekte daha beter duruma gelecek!” Ve bundan eksiksiz her ülke nasibini alacak. Tablo, görüldüğü gibi iç karartıcı. ABD başta olmak üzere kural tanımaz küresel piyasa eko- nomisini baş tacı eden ülkeler, yıllardır ektikleri- ni bugün biçmektedirler. Tüm dünyayı etkileyen bu krizin nasıl olup da öngörülmediği, dolayısıy- la da önlem alınmadığı, yanıtlanması zor bir so- ru olmaya devam etmektedir. Şokun kaynağın- da, ABD bankalarının çoğunun güçlü bir biçim- de taşınmaz kredilerine ve bunların türevlerine odaklanmış olması yer almaktadır. Krizin patlak vermesi ise “yoksullara” yönelik riskli, ne var ki, çok kazançlı ipotek kredilerine girmeleri yolunu açmıştır. Peki, buraya nasıl gelinmiştir? Dış ba- sında yer alan haber ve yorumlara bakılırsa me- kanizma oldukça basit. ABD’de büyük bir yurt- taş kitlesinin, resmi makamlara göre ücretleri son on yıldan bu yana yerinde saymaktadır. Bunun- la baş etmek ve tüm ekonomik olumsuzluklara karşın yaşam düzeylerini iyileştirmek için bu in- sanlar krediyle, özellikle de taşınmazları üzerin- den ipotekle borçlanmak zorunda kalmışlar, ko- nut değerlerinin artmasıyla da daha fazla borç- lanmışlar ve iç tüketimin tavan yapmasına neden olmuşlardır. Ancak günün birinde taşınmazların balonu patlamış, milyonlarca taşınmaza el ko- nulmuş ve her şey sistemle birlikte iflas etmiştir. Bugün yaşanan krizin kaynağındaki başlıca ne- den, bu. Krizi önlemek için ABD yönetiminin devreye soktuğu “millileştirmeler” konusunda da kimse er- ken bayram etmemelidir. Amerikan usulü “milli- leştirme” “zararların” bir tür sosyalleşmesi, daha açık bir deyişle, özel hisse sahiplerinin acısını ha- fifletmek için vergi mükelleflerinin, emekçilerin sır- tına yüklenmesidir. Amerikan usulüyle millileşti- rilen finans kuruluşları, devlet kesesinden sağlanan dolarla toparlanıp yeniden eskinin tatlı kârlarına kavuştuklarında sahiplerine geri döneceklerdir. Bu yılın başında 21 Ocak 2008’de bu sütunda Clinton’ın eski çalışma bakanı (bugün Obama’nın ekonomi danışmanı) ve Berkeley Üniversitesi pro- fesörlerinden Robert Reich’la Le Monde gaze- tesinde yapılan bir söyleşiye yer vermiştik. Pro- fesör Reich söz konusu söyleşisinde kuşkusuz, çokları gibi geliyorum diyen bugünkü krizi ön- görmüştür: “Riskli taşınmaz kredilerine onca pa- rayı akıtan bankalar riskler konusunda anlaşılan çok kötü bilgilendirilmişlerdir. Not veren bankalar da görevlerini iyi yapmamışlar, riskleri doğru sapta- makta başarısız kalmışlardır.” İş çok kârlı olduğu için de sanırız risk almakta sakınca görmemiş- lerdir. Kural tanımayan küresel piyasa ekonomisinin sonu geldi diye kimse boşuna umuda kapılma- sın. Fatura çalışanlara, vergi verenlere çıkarılacak. Krizden sadece çalışanlar yoksullar, işsizler, Af- rika’da açlığın pençesindeki milyonlarca insan et- kilenirken, bugünün müflisleri kısa sürede dev- letin desteğiyle bellerini doğrultarak kural tanımaz piyasa ekonomisinin tatlı kârlarına er ya da geç kavuşacaklardır. ÇoğunlukMorales’idesteklerkençıkarlarızedelenensağınzorbalığıartıyor aos içindeki BolivyaMARTIN SUSO BB olivya için deniliyor ki ülke patlamanõn eşiğinde ve yurttaşlõk bilinci durumu tersine çevirebilir. Öte yandan, “Eski olan henüz ölmedi, yeni ise doğamadı” bugünü en iyi tanõmlayan tümce. 10 Ağustos referandumunu izleyen şu günlerde gerilim giderek tõrmanõyor, çõkarlarõ zedelenen sağõn zorbalõğõ artõyor. Referandumda hiç düşünülmeyen bir sonuç ortaya çõktõ. Oylarõn yüzde 67’den fazlasõ Başkan Evo Morales ve yardõmcõsõnõn görevde kalmasõnõ onaylar biçimdeydi. 112 bölgenin 99’unda tam bir zafer kazanõlmõştõ. 2.5 yõllõk hükümetin gündelik yaşamda önemli değişimlere neden olabilecek başarõlarõnõn da yetersizliği göz önüne alõndõğõnda sonuçlar olağanüstüydü. Her yeni yönetimde aslõnda doğal bir erozyon olabilir, burada tam tersine ayrõlõkçõ eyaletler de dahil olmak üzere 9 eyaletin 8’inde hükümet lehine oylarda önemli bir artõş var. Saldırı politikası Katõlõmõn yüksek olduğu referandumda, halk siyasi- toplumsal gerilime bir çözüm bulmak üzere demokratik katõlõm hakkõnõ kullandõ ve bazõlarõnõn henüz doğru okuyamadõğõ bir tablo ortaya koydu. Sözü geçen bu referandumda sadece başkan ve yardõmcõsõ değil eyalet valileri de oylandõ. En kavgacõ 4 valinin göreve devam etmesinin onaylandõğõnõ da belirtmek gerek. Bunlara eski Morales sempatizanõ, güçlü elitler tarafõndan seçilen Chuquisaca Valisi de eklendi. Bu yerli kadõn vali, ülkede politikanõn dolambaçlõ yollarõndan geçerek bu noktaya geldi. (Moroles yönetiminin Kübalõlarla yürüttüğü okuryazarlõk kampanyasõna katõlarak kõsa bir süre önce okuma yazma öğrenmiş bir yerliydi.) Referandum sonuçlarõ halkõn çoğunluğunun Morales’in partisi MAS’õn değişim sürecini onayladõğõnõ göstermesine karşõn, 5 ayrõlõkçõ eyaletin iktidar sahipleri vakit kaybetmeden yeni bir saldõrõ başlattõlar. Onlar için kendi sivil komiteleri (CONALDE- Ulusal Demokrasi Konseyi-tarafõndan kurulmuş) geleneksel partilerin saygõnlõğõnõ yitirmesi ve silinip gitmesinden sonra sağ muhalefet odaklarõ olmuştu. Bazõ siyasi analistler bu saldõrgan davranõşlarõ “köşeye kıstırılmış vahşi hayvan sendromu” olarak değerlendiriyorlar: Ölümle tehdit ediyorlar 1- Merkezi hükümeti tanõmamak, bu bağlamda õrkçõ hakaretlere varan tanõmlamalarla başkanõ aşağõlamak, eyaletlerindeki havaalanlarõnõ işgal edip başkanõn uçağõnõn yakõt ikmalini engelleyerek onu küçük düşürmeye çalõşmak, ülkesini yönetmekten aciz olduğunu göstermek. 2- Büyük medya kuruluşlarõyla ortak kampanyalar düzenlemek, sorunlarõ abartmak. 3- Mevcut anayasayõ hiçe sayarak eyalet özerkliğini uygulamaya sokmak, merkezi hükümeti dõşlayan eyalet statüsünü oluşturmak. Ama, örneğin Santa Cruz eyaletinde milyonlarca dolar harcanarak yapõlan (merkezi hükümetin yasadõşõ saydõğõ) özerklik referandumuna katõlõm düşüktü. 4- Ayrõlõkçõlarõn önerilerinde özerklikten, doğu bölgesinde bağõmsõz bir federasyona dek uzanan bir parçalanma süreci söz konusu olduğunu da eklemek gerek. 5- Devlete ait birimleri örneğin gümrükler, vergi daireleri, tarõm reformu bürolarõ, yol kontrol noktalarõnõ işgal ettiler. Sivil toplum örgütlerine, halka ait radyo binalarõna, kooperatif binalarõna saldõrdõlar, bazõ yollarõ kestiler. 6- Ayrõlõkçõlõğa karşõ olanlar ölümle tehdit ediliyor, saldõrõya uğruyor. Binalar kundaklanõyor. 7- Santa Cruz gençlik örgütü bu saldõrõlarõ yönetiyor. Özel işaretler taşõyor; sopalar, fişekler ve ateşli silahlar kullanõyorlar. Eski suçlular, marjinal tiplerden oluşan bu grup Santa Cruz’da bütün bir gün boyunca polis merkezini kuşatmaya ve polis şefini tartaklamaya bile cüret etti. 8- Yerel yargõ sisteminin yetersiz kaldõğõ ya da yerel elite teslim olduğu görülüyor. 9- ABD büyükelçisinin bu gruplarla açõk işbirliği ve USAID’in sağladõğõ maddi destek. ABD’nin elçisi Goldberg’in tüm ülkeyi dolaştõğõ ve Dõşişleri’nin uyarõlarõna rağmen sağcõ gruplarla düzenli toplantõlar yaptõğõ biliniyor. (çn: 10 Eylül’de elçi, Bolivya hükümetince istenmeyen kişi ilan edildi.) Bolivya’nın karmaşık gerçekliği: 2003’te mevcut model yõkõlõnca ülke bir geçiş dönemine girdi. Neoliberal ekonomiyle doğal kaynaklarõn ulusötesi şirketlerce yağmalanmasõ ve ulusal hükümetin de uluslararasõ kapitalin hizmetine girmesi ülkeyi krize sürükledi. Bu süreç, ayrõcalõklarõ sorgulayan yeni bir iktidar girişiminin başlamasõnõ sağladõ. Merkezi hükümetten dõşlanmõş olan insanlar 2005’e doğru kendi bölgelerinde kök salmayõ ve bir direniş stratejisi başlatmayõ başardõlar.Yõllardõr ezilen halkõn taleplerini akõllõca işlediler ve bu projeye halkõn kendisini de kattõlar. 10 Ağustos’taki geri çağõrma referandumunda alõnan sonuçlar bunu kanõtlõyor. Araştõrmacõ Carla Esposito ve Helena Argirakis‘e göre temel sorunlar şöyle tanõmlanabilir: Irkçı baskılar Kutuplaşmõş politikanõn abartõlõ iddiasõna göre iki Bolivya var: Batõ (parazit, başarõsõz, geri kalmõş, “lanetlenmiş” yerli õrktan oluşan) ve Doğu (başarõlõ, ulusal ekonominin motoru, çağdaş, õrksal olarak beyaz Avrupalõ). Sömürge zamanõnda yerleşmiş mitlerle beslenen bir anlayõş. Aslõnda gözden kaçõrõlmak istenen gerçek, Doğu’nun özellikle Santa Cruz’un 1952’den beri ABD nin desteklediği Bohan planõ sayesinde kalkõnmõş olduğudur. Ayrõca yõllarca toprak sahiplerinin borçlarõnõ merkez bankasõnõn yüklendiği de saklanan bir gerçek. Diktatör Hugo Banzer döneminde binlerce hektarlõk arazi bugün hâlâ bu topraklarõ kullanmakta olan toprak sahiplerine hibe edilmişti. Tarihsel bir talep olan siyasi yönetimsel merkeziyetçiliğin dõşlanmasõ kavramõ ayrõlõkçõ eyaletlerce manipüle edilerek özerkliğe çevrilmiş ve hiç tartõşõlmadan savunulur hale gelmiştir. Bölgesel bir kimlik oluştururken yeni bir dil de belirleniyor. Örneğin Santa Cruzlular kendilerine “lo camba” diyorlar yani çalõşkan, girişimci, uygar, çağdaş, birinci dünyanõn değerlerine bağlõ, kapitalizmi savunan, anglosakson estetiğinde vs. anlamõnda. Batõ Bolivya’da yaşayanlar yani yerliler de tam tersi. Aslõnda batõdan doğu eyaletlerine göç etmiş pek çok yerli, õrkçõ baskõlar nedeniyle kimliklerini yadsõmaya zorlanmakta. Bu değişim sürecinde neler olacağõnõ bilmek zor. Görünen o ki yerel sağ çatõşma yolunu seçti. Bir kez daha anlaşõldõ ki projeleri ülke için değil. Gerilimi yükseltmeye hazõr olduklarõ ve bir ulusal bir yõkõmõ göze aldõklarõ görülüyor. Umutsuzluk onlarõ körleştirmiş. Kendilerine ne bölgesel ve ne de uluslararasõ bir destek bulabildiler. Geriye ülkeyi yakõp yõkmak kaldõ. Bunun için de 5 eyalette yollarõ kapattõlar. Hükümet soğukkanlı Öte yandan merkezi hükümet soğukkanlõ bir tutum sergiliyor. Baskõdan ve çatõşmaya girmekten özellikle sakõnõyor ve bölgeye kuvvet göndermek istemiyor. Morales, kendi halkõnõn kanõ pahasõna yönetmek istemediğini açõkça ifade etti. Bu ve yinelediği diyalog çağrõlarõ sağ gruplarca güçsüzlük belirtisi olarak yorumlandõ. Oysa yüzde 67’lik referandum desteği tutumunu doğruladõ. Belki bu destek sayesinde hükümet başka önlemleri uygulamaya koyacak. İspanyolcadan çeviren: Engin Demiriz (Alai-amlatina, Latin Amerika Haber Ajansı, 8 Eylül) K AA BD Başkanõ George Bush, kuşku yok ki oldukça tutarlõ. Bush’un geçen hafta yaptõğõ konuşmasõnda Irak’taki savaşõ sonlandõrmaya ve Afganistan’daki savaşõ kazanmaya yönelik hiçbir ciddi planõ olmadõğõ belli oldu. Bush, bir taraftan Irak’ta şiddet kullanma oranõ düştüğü için başarõlõ olduklarõnõ savunurken diğer taraftan bunun getireceği zor kararlarõ almayõ reddediyor. Ulusal Savunma Üniversitesi’ndeki konuşmasõnda Bush, görevden ayrõlmadan önce Irak’tan yalnõzca 8 bin asker çekeceğini söyledi. Bu, geride 138 bin asker kalacağõnõ gösteriyor. Bu sayõ ek askerlerin gönderildiği Ocak 2007’den önce Irak’ta görev yapan asker sayõsõndan daha fazla. Amerikalı seçmenin de Iraklı liderlerin de sabrı taştı Tüm bunlar Irak’taki savaş alanõyla değil de Amerika’da eyaletlere yönelik seçim savaşõyla ilgili gibi duruyor. Bay Bush ve partisinin başkan adayõ John McCain tanõmlanmamõş bir “zafer” elde edilene kadar bu yönde ilerlemek istiyor ama Amerikalõ seçmenin artõk sabrõ taştõ. Bush ve danõşmanlarõ açõkça bu sembolik geri çekilmenin Irak’õ seçim tartõşmalarõnõn ve haberlerin dõşõnda bõrakmak için yeterli olacağõnõ ümit ediyor. İronik olan ise hiç asker çekmek istemeyen McCain’in Bush’un planõna destek vermek zorunda kalmasõ. Iraklõ liderlerin de sabrõ taştõ ve Amerikan askerlerinin 2011’de ülkeyi terk etmesi için bastõrõyorlar. Bir sonraki başkan ister McCain, ister Obama olsun Irak’tan güvenli ve sorumlu bir çõkõş için acele bir plan geliştirilmesi gerekiyor. Iraklõ liderlerin de Bush gibi ikili istekleri var. Bir tarafta Amerika’nõn çekilmesinden söz ediyorlar diğer tarafta Amerikalõlar gittikten sonra durumu kontrol altõna almalarõ için tek umut olan zor siyasi uzlaşõlarõ reddediyorlar. Bu kadar zamandan sonra Irak parlamentosu hâlâ daha petrol yasasõnõ ve yerel seçim yasasõnõ onaylamõş değil. Amerikan başkanõ geri çekilmeye yönelik ciddi planlar yapmayõ reddettiği sürece Iraklõ liderler de aynõ yolda ilerleyecek. Afganistan için asker istemi Bush salõ günkü konuşmasõnda bir konuda haklõydõ. “Afganistan’daki başarının Amerika’nın güvenliği için kritik” olduğunu söyledi. Söylemediği bir şey varsa o da Washington’un Taliban ve El Kaide’ye karşõ savaşõ gerçekten kaybetme tehlikesinin olduğu ve Irak’taki bela yüzünden bu savaşõn eksik yürütülmesidir. Afganistan’daki Amerikalõ komutanlar Bush’un göndermeye söz verdiği 4 bin 500 askerden çok daha fazlasõna ihtiyaç duyuyor. Obama, Irak’taki ABD askerlerini hõzla çekip Afganistan’daki mücadeleyi güçlendirmek şeklinde akla uygun bir öneri getirdi. Şaşõrtan bir sessizliğin ardõndan McCain de Afganistan’da daha fazla askere ihtiyaç duyulduğunu kabul etti. Ancak McCain’in açõklamasõ gereken bu askerlerin nereden geleceği. Bush’un Irak’taki berbat savaşõ Amerikan güçlerine öyle ağõr bir yük getirdi ki bundan sonraki hesap oldukça basit: Irak’tan gerçek bir çekilme olmadõkça Afganistan’da kazanmak için yeterli asker bulunamayacak. İngilizceden çeviren: Elçin Poyrazlar (New York Times gazetesi, başyazı, 10 Eylül) HÂLÂ ÇIKIŞ YOK Bush’un berbat savaşı “Afganistan’daki başarõnõn Amerika’nõn güvenliği için kritik” olduğunu belirten ABD Başkanõ’nõn söylemediği bir şey varsa o da Washington’õn Taliban ve El Kaide’ye karşõ savaşõ gerçekten kaybetme tehlikesinin olduğu ve Irak’taki bela yüzünden bu savaşõn eksik yürütülmesidir. Bu değişim sürecinde neler olacağõnõ bilmek zor. Görünen o ki yerel sağ çatõşma yolunu seçti. Bir kez daha anlaşõldõ ki projeleri ülke için değil. Umutsuzluk onlarõ körleştirmiş. Kendilerine ne bölgesel ve ne de uluslararasõ bir destek bulabildiler. Geriye ülkeyi yakõp yõkmak kaldõ. Bolivya’nın yoksul yerli halkı Morales hükümetini destekliyor. KUŞADASI 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN DÜZELTME İLANIDIR. DOSYA NO: 2007/460 Yukarõda numarasõ yazõlõ takipte, satõşa çõkarõlmõş bulunan gayrimenkule ait, Cumhuriyet Gazetesi'nin 17/08/2008 günlü nüshasõnõn, 16. sayfasõnda yayõnla- nan Basõn 44917 nolu gayrimenkul satõş ilanõnda; Satõlmasõna Karar Verilen Taşõnmazõn Cinsi, Niteliği, Kõymeti, Adedi, Önemli Özellikleri’nin: Tapu Kaydõ bölümünün, 1. Bendinde; "... V2 arsa paylõ" yazõlmõştõr. Doğrusu; "...1/2 arsa paylõ" olacaktõr. Önemli Özellikleri Bölümünün, 1. Bendinde "..Vz arsa paylõ" yazõlmõştõr. Doğrusu; "...1/2 arsa paylõ" Olacaktõr. Önemli Özellikleri bölümünün, 2. Bendinde; "... salon tabanlan" Yazõlõdõr. Doğrusu; "... salon tabanlarõ" olacaktõr. Satõş şartlarõ bölümünün 1. Bendinde; 1870 ada, 3 parsel numarada kayõtlõ taşõnmazõn 1. Satõş tarihi: "07.10.2088" yazõlmõştõr. Doğrusu; "07,10,2008 "Olacaktõr. Düzeltilerek ilan olunur. (Basõn: 50340)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle