06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 EYLÜL 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 68 hareketinin devamõ olan 78 kuşağõnõn büyük hayalleri işçiler, köylüler ve Türk toplumu içindi Devrimmutlak,ölümdoğaldõ Türkiye’de 12 Eylül’e giden yol ve 12 Eylül sonrasõ çok tartõşõldõ. O dönemin koşullarõ, terörün nedenleri değişik boyutlarla masaya yatõrõldõ. O dönemin gençliği için de çoğunlukla kayõp kuşak denildi. Gerek 12 Eylül’ün öncesinde gerekse sonrasõnda büyük acõlar yaşayan bu kuşak gerçekten kayõp mõydõ? Bizce değil. 68 hareketinin devamõ olarak kendisini devrime adayan bu kuşağõn çok büyük hayalleri vardõ. Ama bu hayallerin hiçbiri kendileri için değildi. İşçiler için, köylüler için, Türk toplumu içindi. Bu hayallerin yaşama geçirilip geçirilememesi ayrõ konu; başlõ başõna kurulabilmesi bile büyük bir özveriyi gerektiriyordu. Yazõ dizisinde 78 kuşağõ diye adlandõrõlan o dönemin gençliğinin neler hayal ettiğini, bunlarõ gerçekleştirebilmek için neleri göze aldõğõnõ ve sonrasõnda nasõl bir sert darbe kayasõna çarptõğõnõ aktarmaya çalõşacağõz. Bütün yönleriyle ortaya koymak diye bir iddiamõz yok. Hani derin bir tahõl silosundan örnekleme alma yöntemiyle değişik katmanlardan örnek buğday alõrlar ya, işte öyle bir çalõşma bu. Dizi okura açõk. Eksik bõraktõğõmõz ya da farklõ baktõğõmõzõ düşündüğünüz konular olduğuna inanõyorsanõz, sayfa hepimizin. SUNUŞ:1 977 yõlõ yazõydõ. Aynõ mahallede oturduğumuz bir ailenin yakõnõ da benim gibi Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu, bugünkü adõyla İletişim Fakültesi’ni kazanmõştõ. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Nazilli’de de politik iklim her okulu her semti sarmõştõ. Ama üniversite başkaydõ... İlk kez karşõlaştõğõm, aynõ okulu birlikte okuyacağõmõz Abdullah’la birlikte otobüse bindik, İzmir’in yolunu tuttuk. Heyecanlõydõk... Alacağõmõz eğitim kadar gireceğimiz ortam da bize heyecan veriyordu. Sol gruplarõn içinde yer alacağõmõz kesindi. Ama hangisi? O belli değildi... Üniversite ortamõ bizi şekillendirecekti... İkimizin de havasõ oydu... Okul, Bornova’da Tõp Fakültesi binalarõnõn hemen ötesindeydi. Yanõnda Tõp Fakültesi’nin kadavra bölümü vardõ. Arkamõzda da baraka kantin. Dev çam ağaçlarõ binalarla devrimci bir kardeşlik içinde yan yanaydõ. Okulun ilk günü birinci sõnõftaki herkes birbirine mesafeli ama, üst sõnõflar herkese yakõndõ. Devrimci gruplar gelenleri karşõlõyor, üniversite hakkõnda bilgi veriyordu. Bize ilk söylenenlerden biri şuydu: “Dört yıl sonra katılacağınız işsizler ordusuna hazırlık bölümüne hoş geldiniz...” Sistemden umut kesilmiş, her şey devrime endekslenmişti... Abdullah da benim gibi her şeye yabancõ... O üniversite yurtlarõna yazõldõ, ben bir yakõnõmõz aracõlõğõyla bulduğumuz eve yerleşmek üzere plan yaptõm. Bir hafta geçti geçmedi, sõnõfa girdiğimde, Abdullah’õn sesini duydum: “Zulüm sığmaz iken köye şehire/Bize mezar oldu kan Kızıldere/Yavuklu yerine çıplak mavzere/Sarıldık ey halkım unutma bizi...” Abdullah tek başõna sõnõfõn bütün sõralarõ arasõnda dolaşõyor, kendisini sõnavdan geçirircesine marşõn sözlerini üzerine basa basa söylüyordu... Marşõn bitiminde hemen yenisi ulaklanõyordu: “Dağlar bana geri verin/Mahirimi, Sinanımı...” Bir hafta gibi uzun bir zaman geçmiş ve Abdullah iyi bir Dev-Yol militanõ olmuştu. Bunun için gerekli olan ilk şartlardan biri tamamdõ; iyi marş söylüyordu. Aynõ günün öğle saatlerinde Abdullah, çevre fakülte öğrencilerinin de öğle yemeği için buluştuğu baraka kantinin girişinde bağõrarak Dev- Genç dergisini satõyordu. Abdullah, bir ayrõntõ değildi. Üniversiteye gelirken politize olmaya hazõr hemen her öğrenci aynõ durumdaydõ. Hemen her grup açõsõndan devrimci olmak için bir hafta yeterli bir süreydi. Birinci şart şuydu: Devrime inanmak. Devrim nasõl olacaktõ? Kõzõldere olaylarõ, Mahir Çayan’larõn öldürülmesi, Deniz Gezmiş’lerin asõlmasõ henüz çok sõcak konulardõ... Aradan 5-6 yõl geçmişti. Onlarõn başõna gelenler, Türkiye’de devrim istemenin bedelinin ne olduğunu da gösteriyordu. Gençlik hareketi içindeki eğilimlerin ortak paydasõ buydu: Devrim mutlaktõ... Bu uğurda ölüm doğaldõ! Genç kuşaklar, 68 hareketinin devrim ateşini tam ortasõndan alõp koşmaya hazõr hissediyordu kendini... Abdullah zamanla, ders programõ içinde yer alan iktisat konularõnda hocanõn kapitalizmi anlatõrken süreyi uzun tutmasõnõ eleştirecek kadar keskinleşti. “Hocam bir dakika” dedi, “yoksul halkı ezen oligarşinin üretim araçlarını sevimliymiş gibi gösteremezsiniz.” DEVRİM ANDI SERTLEŞİYOR Gençlik 68’in mirasõnõ yemek yerine hõzla büyütmek için yaşamõnõ ortaya koyacak derecede özveriyle hareket ederken, bunun yeminini de ihmal etmiyordu. O dönem bütün devrimci gruplarõn ortak devrim andõ şöyleydi: “Biz bütün devrimciler olarak sayımızın azlığına, düşmanın çokluğuna bakmadan, bıkmadan, usanmadan kanımızın son damlasına kadar emperyalizme ve faşizme karşı savaşacağımıza ant içeriz.” Bu ant, hemen her forumda, dõşa açõk her gösteride mutlaka içilirdi. İçeriği de fena değildi ama, kimi gruplarõ tatmin etmedi. 68 kuşağõnõn hayalleri ölümle noktalanõnca, 78 kuşağõ da hayaller içinden ölüm geçeceğini hem görüyor, yaşõyor.. hem de hissediyordu. Devrimci Yol, bunu andõna da taşõdõ. Bütün gruplarõn ortak kullandõğõ andõn altõna şunlarõ ekledi: “...Bu uğurda ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin, savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa, silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları, mitralyöz sesleriyle ve zafer ve savaş naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaksa ölüm hoş geldi safa geldi.” Artõk gençlik yeminine ve ölümüne devrime, devrim için mücadeleye hazõrdõ... 78 hareketi, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının liderlik ettiği 68 kuşağının devamı niteliğindeydi. 1968 Yılı Niçin Bir Dönüm Noktasıdır? 1 968 yõlõnda çoğu ülkede damgasõnõ vuran “gençlik hareketleri” oldu. Gerçekten, Fransa’da o yõl ortaya çõkan ve gelişen gençlik hareketi, birçok Avrupa ülkesine sõçramõş, çok geçmeden gelişmekte olan ülkelerin gençliğini de sarmõştõr heyecan. O dalganõn içinde biz de varõz. Ne bir sürprizdi bu, ne bir özenti! Burjuva toplumunun yoğunlaşan bunalõmõnõn kendisine neye mal olduğunu kapitalist dünyanõn gençliği gitgide açõk biçimde görüyordu. Genç hançerelerin bir an gelip haykõrõşa geçmelerinde; kapitalist toplumun çelişkilerini -bir kez daha- yüksek sesle ilan etmelerinde garipsenecek hiçbir yan yoktu. Fransa başta olmak üzere, çoğu Avrupa ülkesinde, özellikle eğitim sorunlarõna -eskisinden çok daha fazla- büyük bir dikkatle eğilmenin yollarõnõ da açmõştõr gençlik hareketleri. Kõsacasõ, dersler çõkarõlmõştõr olaylardan. Ya bizde olup biten? Türkiye’de, gençlik hareketlerinin onurlu bir tarihi vardõr; hele hele, 27 Mayõs’õn arifesinde Demokrat Parti gericiliğine karşõ gençliğin verdiği mücadele unutulmaz. Ne var ki, 1968 yõlõ ve onu izleyen yõllarda, gençlik hareketi, bizde, yoğunluğunun yanõ sõra apayrõ da bir önem taşõyor. Gerçekten, 1968-1969 yõllarõnda, Türkiye’de üniversite gençliği, akademik kimi sorunlarõnõ çözmek ve üniversite içinde antidemokratik uygulamalara son vermek amacõyla harekete geçmiştir. Ancak, bu hareketler, kõsa zamanda gençliğe, kendi sorunlarõnõn ülke sorunlarõndan soyutlanamayacağõ gerçeğini de öğretmiştir. Özetle sorun, bir yerde “toplumun dayandığı temellerin tartışılması”nõ da gündeme getirmiştir. Kõsacasõ, kapitalizm tartõşõlmaya başlanmõştõr. Onu tartõşmak, gençliğe - ister istemez- sosyalizmin dünyasõnõ göstermiştir. Gerçi, 1961 Anayasasõ’nõn da büyük rol oynadõğõ düşünce özgürlüğünden yana ortamda, “sola açılış”, 1968 yõlõndan önce genç kafalarõ da sarmõştõ. Ne var ki, gençliğin artõk belli bir dünya görüşü, kõsacasõ “Marksizm”i seçmiş olarak, oradan hareketle sorunlara bakõşõnda, 1968 yõlõ bir dönüm noktasõdõr diyebiliriz. Bu bakõmdan da önemli, pek önemlidir o yõl. Server Tanilli Y aşamõnõ ortaya koyacak ka- dar fedakârlõğa hazõr olan devrimci gençliğin kafasõn- daki başlõca sorulardan biri şuydu: - Devrim ne zaman olur? Salt zamanlamayla ilgili saatler süren tartõşmalar yaşanõrdõ. Tarih sorusunun net yanõtlanabilmesi için her kesimin farklõ yorumladõğõ, ön- koşullar vardõ. Bunlardan biri şuy- du: Devrimci durumun oluşmasõ! Bu ne zaman oluşurdu? En yaygõn yanõt şuydu: Yönetenlerin artõk yönetemez ha- le gelmesi, yönetilenlerin de du- rumdan son derece hoşnutsuz ol- masõ... Bu iki koşul bir araya geldiğinde, halk da yönlendirilirse, devrimci durum oluşmuş demekti. Üniversite kantinlerindeki köşe- lerde zaman zaman, devrimin tari- hine ilişkin tartõşmalar da yaşanõrdõ. Bunun en yoğun olduğu dönem 1978 ilkbaharõydõ. Kanlõ 1 Mayõs 77 olaylarõnõn yõldönümünde devrimci kesimde yõlgõnlõk yaşanmamõş, tam tersine 1 Mayõs çok daha yaygõn biçimde kutlanmõştõ. Öldürümler de devam ediyordu, gençler kõyõlõyordu ama yõlgõnlõk yoktu. 1978 Mayõs sonuydu... Ege Üniversitesi’nin büyük kantinlerin- den birinde 8-10 genç tartõşõyordu: - Devrim ne zaman olur? “Ben 2 yıl diyorum...” - Kalõr mõ o zamana? “Halkımız bizi anlamaya başladı. Yap- tığımız eylemler giderek daha yığınsal hale geliyor...” - Ben ikinize de katõlmõyorum... Bu iş su- yun kaynamasõ gibidir oğlum... “Ne kaynaması?” - Su 100 derecede kaynar. Örneğin suyun 50 derecede olmasõyla, 90 derecede olmasõ arasõndaki fark hemen belli olmaz. Su kay- nama noktasõna yaklaştõ mõ, birden kayna- mõş gibi görünür... Bugün Türkiye’de su- yun kaynama noktasõ yaklaştõ. Bu iş birden olacak. Göreceksiniz... “Ben de birden olacak diyorum ama, zaman alacak...” - Arkadaşlar her birinizin söylediği kendi içinde doğru... Ancak daha soğukkanlõ bak- mamõz lazõm. Bana sorarsanõz, nereden ba- karsanõz bakõn devrime daha 5-6 yõl var... Her bir köşesini farklõ devrimci fraksiyo- nun koruduğu kantin köşelerinde bu tartõş- malar süredursun; devrimci gruplarõn birbi- rini de tartarak vardõğõ sonuçlardan biri şu oldu: “Türkiye bu yaz çok karışacak. Yazın sonunda her şey olabilir. Belki de dev- rimci bir sürece girilebilir...” Gruplar birbirinden de etkilenerek üni- versitedeki tabanlarõyla şu kararõ paylaştõ- lar: “Çok zorunlu olmadıkça bu yaz memleketlerimize gitmeyelim. Yaz sonu devrim olabilir...” 78-79 hatta 80 yõlõ boyunca gençlik, dev- rimi kendi kuşaklarõnõn yapacağõna o kadar çok inanmõştõ ki; 12 Eylül günü sabaha kar- şõ devrimci gençlerden birini annesi uyan- dõrdõ: - Kalk yavrum kalk... İhtilal oldu... Birden ayağa kalkan genç, meraklõ göz- lerle annesine sordu: - Hangi fraksiyon yapmõş? ‘Tatile çõkmayalõm yaz sonu devrim olabilir’ YARIN: CEZAEVİNE GİRMEK ONUR, SEVGİLİ EDİNMEK SABIKAYDI Eylül 1985’te cezaevinde bir açık görüş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle