Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2008 PAZAR
12 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Türkiye İş Bankasõ Genel Müdürü Ersin Özince dünyada ‘geliyorum’ diyen finansal krizi anlattõ:
Küresel para sizi yönetir
Türkiye İş Bankasõ’nõn Levent’teki genel mü-
dürlük binasõndayõm. Bankanõn kadrosundan
yetişen Genel Müdür Ersin Özince’yle konuşu-
yoruz. Özellikle de Türkiye İş Bankasõ’nõn ku-
ruluş felsefesinin bugünlere nasõl taşõndõğõnõ,
küresel ekonomik ve finansal krizin dünyayõ na-
sõl etkilemeye başladõğõnõ konuşuyoruz. Özince,
bankanõn temel ilkesi ve yapõsõnõn “ulusal” ol-
duğunu kalõn hatlarla belirtiyor. Küresel piyasa-
lar ve bunlarõn düzenlemeleriyle ilgili olarak da
ilginç bir görüşü var. Diyor ki: “Dünyada sınır-
lar ortadan kalkmadıkça, ülkeler ve ekono-
mileri ayrıysa mutlaka sermayeleriyle ilgili
politikaları da ayrı olmak durumundadır.
Yani ulusal sermayeyi savunmak kısıt getirir,
köktenci bir tavırdır değerlendirmelerini ya-
parsanız ciddi hatalara düşersiniz.” Özince,
yabancõ sermayenin ülkeleri nasõl kontrol altõna
alabilecekleri konusunda da şunlarõ söylüyor:
“Sermaye sadece nemasını alıp da bırakan
bir tavır içinde değildir. Sermayenin aynı za-
manda siyasi bir tavrı da vardır. Bunun
avantajınıza olup olmadığını üst platformda
düşünenlerinizin bulunması gerekir.”
- Cumhuriyetin heyecanı içinde Atatürk’ün
çalışma arkadaşları tarafından kurulan Türki-
ye İş Bankası’nın genel müdürüsünüz. Banka-
nın ilk genel müdürü de üçüncü cumhurbaş-
kanı Celal Bayar. O günlerin ideolojisi ve he-
yecanını bugünlere nasıl taşıyorsunuz?
E.Ö.- Ülkemizde ekonomiyle ilgili düşünce-
ler Cumhuriyet ve Cumhuriyet kadrosuyla geliş-
meye başlamõştõr. Biraz abartõlõ bir ifade olabilir
ama Osmanlõ İmparatorluğu’nun başarõsõ başarõ-
sõzlõğa döndüğünde, önemli nedenlerden birisi-
nin ben ekonomi ve dolayõsõyla sermaye biriki-
mi yaratmada çağõn yakalanamamasõ olduğunu
düşünüyorum. Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti
ekonomisi adõna planlõ programlõ ne yapõldõysa
Cumhuriyet döneminde yapõlmõştõr. Cumhuri-
yet’ten bu yana devletin izlediği politikalar açõ-
sõndan ekonomi politikalarõnõn, ne kadar eleşti-
rirsek de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarõnõn
yegâne ve tek iktisadi duruşu olduğunu düşünü-
yorum. Kõsacasõ Cumhuriyet çok önemli bir
ekonomik devrimdir. Bugüne taşõnmasõna gelir-
sek… Bugüne taşõnmasõna gerek yok. Biz onu
değil o bizi taşõyor. Türk bireyinin ekonomi ile
kazanmasõnõ hedeflemiştir. Bugünün çok ger-
çekçi dünyasõnda “Her şeyin başı para” diyen-
lerimiz ve en pragmatik geçinenlerimizin başta
parayla ilgili işlerin Cumhuriyet’le ayõrdõna var-
dõğõmõzõ ve bu işleri başlatanlarõn ekonomist ol-
mamalarõna rağmen doğru teşhis koyduklarõnõ
görmeleri lazõm.
- Bugüne gelirsek?
- Ekonomi bireyler için vardõr. Ekonominin
tarifinde zaten bu var. Google’dan girip bakõn.
Herkesin, hatta ekonomistlerin bile arada bir bu
tarife bakmalarõnõ öneririm. Türkiye’yi üreten
bir ülke haline getirmek amacõyla ulusal serma-
yeyi oluşturmak için atõlan adõmlarõn bugün bizi
ne kadar önemli bir yere getirdiğini görüyoruz.
Örneğin Türkiye İş Bankasõ. Ulusal Kurtuluş
Savaşõ’ndan kalan paralara halkõn küçük tasar-
ruflarõnõ eklemek suretiyle kurulan bir kurum.
Bugün dünyanõn en büyük 100 bankasõ arasõna
sermaye büyüklüğüyle girdi. Ayrõca özelleştir-
me kapsamõnda, çoğu Türkiye İş Bankasõ’nõn
önayak olmasõyla satõlan değerli varlõklarõn he-
men hepsinin tohumlarõnõn Cumhuriyet döne-
minde atõldõğõnõ görüyoruz. Bunlar o zamanki
sermaye birikimi ve sermaye kültürünün eserle-
ridir. Arada bir aklõmõz karõşsa, gelip gitse de
ekonomik bilincimizin tamamõnõ ben Cumhuri-
yet dönemine dayandõrõyorum. Cumhuriyet’in
kurulduğu ilk yõllardaki ekonomi politikalarõnõ
da en az bugünkü kadar serbest piyasa ekonomi-
si konusunda kararlõ görüyorum. Ama sonraki
dönemlerde çeşitli değişiklikler olmuştur.
- Bugün Türkiye’nin bankacılık sektörünün
çok büyük bir bölümü yabancıların eline geçti.
Türk sermayesinin elinde toplasanız en fazla
altı banka kaldı. Bunun avantajları ve deza-
vantajları nedir?
- Bu söylediğiniz Türk bankalarõ içinde dahi
yabancõ sermaye var. Türkiye İş Bankasõ’nda
halka açõk bölümün yüzde 70’i yine yabancõ
sermayenindir. Cumhuriyet kurulalõ çok olmadõ.
Cumhuriyetimiz çok taze bir devlet. Cumhuri-
yet’in kurulduğu dönemde ulusal sermayeyle il-
gili politikalar oluşturmaya çalõştõk. Bugün ben
bu ihtiyacõn ortadan kalktõğõnõ düşünmüyorum.
Ortadan kalkmõşsa alternatifi nedir? Uluslararasõ
sermaye mi? O zaten alternatif değil. Türk ulu-
sal sermayesi uluslararasõ sermayenin bütünü
içindeki bir parçadõr. Ama dünya uluslararasõ
bir kimliğe bürünmedikçe, tek bayrak tek ulus
olmadõkça, sõnõrlar ortadan kalkmadõkça, ülkeler
ve ekonomileri ayrõysa mutlaka sermayeleriyle
ilgili politikalarõ da ayrõ olmak durumundadõr.
Yani Türkiye’de ulusal sermayeye boş verece-
ğiz, ulusal sermayeyi savunmak kõsõt getirir,
köktenci bir tavõrdõr, gibi bir değerlendirme ya-
parsanõz ciddi bir ekonomik hata yapmõş olursu-
nuz. Çünkü ekonominin amacõ kendi insanõnõzõn
refahõnõ yükseltmektir. Bizim ekonomimizin
amacõ başka ülkenin insanõnõn refahõnõ yükselt-
mek değildir. Sonuçta bugünkü dünyada adõna
ister küreselleşme diyelim, sermaye kendi aklõn-
ca ve çõkarlarõ doğrultusunda kendisini ve orta-
mõnõ geliştiregeldi. Bugün görülüyor ki sermaye
ulusal nitelikten oldukça uzak görüntü vermek-
tedir. Bugün sermayenin belli bir ülke itibarõyla
tanõmlanmasõ da pek kolay değil.
- Bu bağlamda Türkiye’den örnek verir mi-
siniz?
- Ülkemizde yatõrõm yapan yabancõ sermaye-
darlara baktõğõmõzda biz bunlarõn çoğunu belli
ülkeyle ilişkilendirsek dahi bugünkü durumlarõ-
na baktõğõmõzda çoğunun uluslararasõ sermayey-
le iç içe olduğunu görürüz. Türkiye’de yatõrõm
yapan bankalardan bazõlarõnõn bugün dünyadaki
finansal krizden sõkõntõlarõ olduğu ve kimine
Kore’den, kimine Körfez’den Arap sermayesi
konulacağõ söyleniyor.
Yani bu durum artõk sermayenin bayrağõnõn
da olmadõğõ bir aşamaya doğru gittiğini gösteren
bir görüntü veriyor. Dünya insanlarõnõn refahõnõ
geliştirmek amacõyla ekonomik hayattaki payla-
rõnõ arttõrmak için mutlaka parasal sermayeye de
ihtiyaçlarõ var. Yani, Türkiye’nin uluslararasõ
kaynaklardan ister finans, ister sermaye piyasa-
larõ aracõlõğõyla yararlanmasõ muhakkak ki avan-
tajlõ. Zaten bunlar sadece parasal kaynaklar de-
ğil. Her türlü kaynağõ da kullanacaksõnõz. Bugün
uluslararasõ bir firmanõn ürünü otomobili ya da
teybi kullanõyorsanõz parasõnõ da pekâlâ kullana-
bilirsiniz. Bunu değer yaratmak, değer arttõrmak
için kullanõyorsanõz hiç mesele yok. Sermayeye
ulaşõm önemli. Ama bedavaya yemek yok hesa-
bõ sermayenin de mutlaka ücreti, faizi, kâr payõ
değildir. Sermaye akõllõ. Para ve sermayenin
üzerine dünyayõ yöneten siyasal ideolojiler ku-
rulmuştur.
- Yani sermaye yönetir mi?
- Sermaye sadece nemasõnõ alõp da bõrakan bir
finansal tavõr içinde değildir. Sermayenin aynõ
zamanda siyasi tavrõ da vardõr. Bunun avantajõ-
nõza olup olmadõğõnõ üst platformda düşünenle-
rinizin olmasõ mutlaka lazõmdõr.
Ulusal sermaye politikalarõnõ yürüten ve yön-
lendiren devletin mutlaka bu konuda bir aklõ
fikri, planõ olmasõ gerekir.
- Böyle bir akıl fikir, plan var mı?
- Olduğuna dair bir bilgim yok. Ama bu soru-
yu bazõ yabancõ ülkeden yatõrõm yapan bankacõ
dostlarõmõza sordum. “Siz bizim ülkemizde ya-
tırım yaparken ülkenizin devlet ya da benze-
ri kuruluşları ilgileniyorlar mı?” dedim. Aldõ-
ğõm cevap şu oldu: “Pek tabii ki ilgileniyorlar.
Hatta bu parlamentomuzda dahi ciddi biçim-
de tartışıldı.”
Tabii, bu Türkiye’de hiçbir şekilde yoktur de-
nemez. Özellikle Bankacõlõk Düzenleme ve De-
netleme Kurulu (BDDK) olgunlaştõkça bu ko-
nuda politikalar ortaya koymaya çalõşmõştõr.
Ulusal bir sermaye ve bankacõlõk politikasõ ol-
masõ gerektiğini BDDK’nin sayõn başkanõ da
çeşitli platformlarda söylemiştir. Bunun mutlaka
gelişeceği düşüncesindeyim.
Uluslararasõ sermayedarlar ortalõkta yokken
ülkemizin bankacõlõk sektörü bugünkü kadar
uluslararasõ normlara yaklaşmamõşken bankacõ-
lõk lisanslarõ Türk vatandaşõ olan ama bankacõ-
lõkla uzaktan yakõndan ilgisi olmayan kişilere
adeta hediye edilir, sonra da yüzde yüz devlet
garantisi verilirken daha mõ ulusal bankacõlõk ve
sermaye stratejisi vardõ? Kesinlikle olmadõğõnõ
düşünüyorum. Bugün bu tür ihtiyaçlarõ bize
uluslararasõ sermaye hareketleri hatõrlattõysa da
iyi olmuştur. Ama sanõyorum planlõ kalkõnma
dönemi sonrasõnda bu konuda da bazõ boşluklar
oldu.
Patronsuz bankayõz, bundan da sõkõntõlõ değiliz
- Ama bankayı Atatürk kur-
durmadı mı?
- Evet. O kurdurdu. Kuruluşun-
da Atatürk’ün yakõn çevresinin,
hatta Celal Bayar’õn çok önemli
rolü vardõr. Kabineden alõnõp
bankanõn başõna getirilmesi de
bunun en önemli göstergesidir.
Sonraki yõllarda henüz SSK,
Emekli Sandõğõ kurulmamõşken
çalõşanlarõ için Türkiye İş Banka-
sõ’na bir emekli sandõğõ kurdurul-
duğunu görüyoruz. O emekli san-
dõğõnõn tasarruflarõyla, daha Tür-
kiye’de borsa yokken, çalõşanlar
bankanõn hisselerini satõn almaya
başladõlar. Yani, banka çalõşanla-
rõ Atatürk hayattayken ve tek
parti iktidarõ varken ve Türkiye
İş Bankasõ 1930’lu yõllarda özel
sektörle çalõşmaya başlamõşken
uygun bir ortak olarak düşünülüp
onlarõn önü açõldõ. Bu hisseler
CHP’nin tek parti iktidarõ olduğu
dönemlerde dahi büyüyerek en
büyük hissedar halini aldõ. Yani
çalõşanlarõn paylarõnõn siyasi par-
ti hisseleri artõ Hazine hisseleri-
nin üzerine çõkmasõ adeta onay-
landõ. Bunun da bankayõ bugün-
lere getiren Türkiye İş Bankasõ
kadrosunu çok daha cesaretlen-
dirdiğini söylemek lazõm. Hatta
Celal Bayar, “Türkiye İş Ban-
kası’nın memuru yoktur, kad-
rosu vardır” demiştir. Gerçekten
de Türkiye İş Bankasõ bir kadro
hareketidir. Övünmek için söyle-
miyorum ama bankanõn 84. yõlõn-
da 15. genel müdürüm. Cumhuri-
yet hükümetlerinin sayõsõna bakõ-
lacak olursa biz bugün çok daha
istikrarlõ bir kuruluşuz. Örneğin,
bankanõn herhangi bir şubesine
gidin, başka bir bankadan trans-
fer olmuş hiçbir kişi bulamazsõ-
nõz.
- Bu konuda tek örnek misi-
niz?
- Eleştirmek için söylemiyo-
rum ama adeta futbolcular gibi
hemen hemen tüm bankalarõn te-
pe yönetimi dahil sürekli transfer
olmaktadõr. Yani Türkiye İş Ban-
kasõ’nõn patronu ve yönetimi
bankanõndõr. Kõsacasõ, patronsuz
banka kimilerine eşyanõn tabiatõ-
na aykõrõ gibi gelebilir. İlginçtir,
patronsuz banka Türkiye İş Ban-
kasõ modeli en çok Türk sermaye
piyasasõnda öne çõkan bankanõn
yetiştirdiklerine ters gelmiştir. En
önemli işadamlarõmõzdan bazõlarõ
bana, “Canım, patronsuz banka
mı olur? Sizinki de bir KİT’ten
farklı değil” demişlerdir. Sonuç-
ta patronsuz bir kuruluşta çalõş-
manõn artõlarõ da eksileri de var.
Ama bu durum biz çalõşanlarõ
fazlasõyla doyuruyor. Biz buraya
sadece bir banka olarak bakmõyo-
ruz. Türkiye’nin en önde gelen
iktisadi bir kurumu olarak bakõ-
yoruz. Yani bir patron sõkõntõsõ
çekmediğimizi söyleyebilirim.
- Bu mikrop nedir?
- Bilgisizlik, bilgi kirliliği, aldanma, aldatma.
Burada hadise parasal değil. Çok ciddi etik ve
düzenleme, denetleme skandalõyla dünya karşõ
karşõya. Bunun mini benzerini ülkemizde yaşa-
dõk. Küreselleşen dünyanõn küreselleşmeyi kendi
koşullarõna bõrakmayõp, insan refahõnõ çok etkile-
yecek, uluslararasõ ekonomiyi insan refahõ lehine
yönlendirebilecek para ve sermaye piyasalarõyla
ilgili kurallarõ belli koşul ve standartlarda bütün
dünyaya yayacak bir anlayõş birliğine gelmesi la-
zõmdõr. BM’nin görevi sadece insanlarõn siyasal
özgürlükleriyle, çevre sorunlarõyla uğraşmak de-
ğildir. BM’nin artõk dünyanõn ekonomik gelece-
ğini tartõşmasõ lazõmdõr. Bu kadar büyük bir fi-
nansal krize çare bulmak ve bunun bulaşõcõ etki-
lerini ortadan kaldõrmak yalnõzca bir ülkenin ha-
zinesinin, devletinin sorunu değil.
- Türkiye İş Bankası’nın patronu yok. Çalı-
şanların ortaklığında yönetiliyor. Yüzde 28 his-
se de Atatürk hisseleri olduğu için CHP’nin
kontrolünde. Patronsuz banka nasıl olabiliyor?
- Türkiye İş Bankasõ’nda sermayenin gelişimi-
ne çok uygun bir yapõ var. Bankamõz halka açõk-
lõğõn dünyadaki en iyi örneklerinden birisi. Öte
yandan Türkiye İş Bankasõ’nõn, kuruluşu aşama-
sõnda bağõmsõzlõğõ hedeflenmiş. Atatürk ve
Cumhuriyet kadrosu, Türkiye İş Bankasõ’nõ dev-
letin olmayan ama kamusal nitelik kazandõrõla-
cak bir kimlikle kurarken özellikle bir patron
bankasõ şeklinde çalõşmamasõnõ arzu etmişler. O
patronun bugün çok revaçta olan devlet olmasõnõ
da istememişler.
Zaten Ziraat Bankasõ başta olmak üzere çeşitli
kamusal nitelikli bankalarõmõz o zaman oluştu-
rulmuştu. Buradan amaç aslõnda bankanõn özel
sektör gözüyle çalõşmasõ, tarafsõz kalabilmesiydi.
Nitekim Türkiye İş Bankasõ bu misyonunu başa-
rõyla yerine getirdi.
P
O
R
T
R
E
ERSİN ÖZİNCE
Havran, 1953 doğumlu. Anne ve babasõ
öğretmen olduğu için Anadolu’nun çeşitli
bölgelerini dolaştõ. Ortaöğrenimini İzmir Türk
Koleji’nde, yükseköğrenimini ODTÜ İşletme
Bölümü’nde yaptõ. Türkiye İş Bankasõ’na 1976’da
stajyer müfettiş olarak girdi. Bankanõn çeşitli
genel müdürlük birimlerinde görev yaptõ. Türkiye
İş Bankasõ’nõn iştiraklerinde ek görevler aldõ.
1994’te bankanõn genel müdür yardõmcõsõ,
1998’de de genel müdürü oldu. Aynõ zamanda
Türkiye Bankalar Birliği Başkanõ.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Tsunami şiddetinde küresel bir finansal krizin ka-
pıda olduğu uzun zamandır söyleniyor, uyarılar yapı-
lırken bunun ilk işaretini birkaç gün önce ABD’de
gördük. ABD Yönetimi iki mortgage şirketine el koy-
ma kararı aldı. Üstelik karşılanması gereken zarar 5.2
milyar dolardı. Sizce bu küresel finansal kriz bir şehir
efsanesi mi yoksa gerçek mi?
- Küresel finansal krize götüren ortamõ birçok şekilde
hissettik. Örneğin borsalarda Kara Cuma denilen bir
kriz yaşandõ. Bu borsalar elektronik ağlarla öylesine bir-
birine bağlõ ki birindeki kriz diğerini tsunami etkisiyle
tetikler, görüşü ortaya çõktõ. Ama biraz önce söylediğim
gibi sermaye ve parasal hareketler zaman içinde aşõrõ
akõl ve belki de oportünist tavõr ve nitelik nedeniyle sü-
rekli yeni şekiller, yeni kimlikler, yeni duruşlar gelişti-
rir. Maddenin her şekline girmesi gibi para ve sermaye
de iletişimin sağladõğõ sanal âlemin etkisiyle alõştõğõmõz,
hele de bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin ihtiyacõ
olan basit, konvansiyonel ve bireye ekonomik yarar sağ-
layacak bir ekonomiyi destekleyecek unsur olmaktan
uzaklaşõp farklõ politikalara girdi. Bir ara, “Hedge fon-
lar dünyanın başına dert olacak” dedik. Bu konuda
krizin olduğu ABD en ciddi önlemleri aldõ. Geçenlerde
ABD’nin en büyük bankalarõndan bazõlarõ yatõrõmcõlara
sattõklarõ bu tür bonolarda yatõrõmcõyõ yeterince bilgilen-
dirmedikleri için yüzlerce milyon dolar cezaya çarptõrõl-
dõlar. Yani para ve sermaye bu tür bir krizin geleceğini
belli eden şekillere girdi. Para piyasalarõnda dünyada bu
kadar küreselleşmenin içinde paranõn kuralõ yok.
- İyi de o zaman ne olacak?
- Bakõn, para-sermaye ilişkilerinde kabul ettiğimiz
Basel Prensipleri, risk yönetimi tekniklerine bakõyoruz.
Dünyanõn birçok ülkesinde bunlar aynõ netlikte yok.
Hatta sermayenin en büyük piyasasõ olan ABD piyasa-
larõnda da mali sektörün yönetimi ve denetiminde çok
büyük boşluklar bulunuyor. Bunlar üç-beş milyar dola-
rõn ortadan kaldõramayacağõ büyük endişeler yarattõ. Bu
endişeler ortadan kalkmadõkça güven duygusu geri gel-
meyecek. Bu mikrop finansal piyasalardan çõkmadõkça
işler düzelmez.
Cumhuriyet’ten bu yana devletin
izlediği politikalar açõsõndan ne
kadar eleştirirsek eleştirelim,
ekonomi politikalarõnõn Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarõnõn
yegâne ve tek iktisadi duruşu
olduğunu düşünüyorum. Kõsacasõ
Cumhuriyet çok önemli bir
ekonomik devrimdir.
Sermaye sadece nemasõnõ alõp da
bõrakan bir tavõr içinde değildir.
Sermayenin aynõ zamanda siyasi bir tavrõ
vardõr. Bunun avantajõnõza olup
olmadõğõnõ üst platformda
düşünenlerinizin olmasõ mutlaka
lazõmdõr. Ulusal sermaye politikalarõnõ
yürüten devlerin mutlaka bu konuda aklõ,
fikri, planõ olmalõdõr.
‘Artık paranın kuralı yok’
BMdünyanõnekonomik
geleceğinitartõşmalõ