07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2008 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Türkiye İş Bankasõ Genel Müdürü Ersin Özince dünyada ‘geliyorum’ diyen finansal krizi anlattõ: Küresel para sizi yönetir Türkiye İş Bankasõ’nõn Levent’teki genel mü- dürlük binasõndayõm. Bankanõn kadrosundan yetişen Genel Müdür Ersin Özince’yle konuşu- yoruz. Özellikle de Türkiye İş Bankasõ’nõn ku- ruluş felsefesinin bugünlere nasõl taşõndõğõnõ, küresel ekonomik ve finansal krizin dünyayõ na- sõl etkilemeye başladõğõnõ konuşuyoruz. Özince, bankanõn temel ilkesi ve yapõsõnõn “ulusal” ol- duğunu kalõn hatlarla belirtiyor. Küresel piyasa- lar ve bunlarõn düzenlemeleriyle ilgili olarak da ilginç bir görüşü var. Diyor ki: “Dünyada sınır- lar ortadan kalkmadıkça, ülkeler ve ekono- mileri ayrıysa mutlaka sermayeleriyle ilgili politikaları da ayrı olmak durumundadır. Yani ulusal sermayeyi savunmak kısıt getirir, köktenci bir tavırdır değerlendirmelerini ya- parsanız ciddi hatalara düşersiniz.” Özince, yabancõ sermayenin ülkeleri nasõl kontrol altõna alabilecekleri konusunda da şunlarõ söylüyor: “Sermaye sadece nemasını alıp da bırakan bir tavır içinde değildir. Sermayenin aynı za- manda siyasi bir tavrı da vardır. Bunun avantajınıza olup olmadığını üst platformda düşünenlerinizin bulunması gerekir.” - Cumhuriyetin heyecanı içinde Atatürk’ün çalışma arkadaşları tarafından kurulan Türki- ye İş Bankası’nın genel müdürüsünüz. Banka- nın ilk genel müdürü de üçüncü cumhurbaş- kanı Celal Bayar. O günlerin ideolojisi ve he- yecanını bugünlere nasıl taşıyorsunuz? E.Ö.- Ülkemizde ekonomiyle ilgili düşünce- ler Cumhuriyet ve Cumhuriyet kadrosuyla geliş- meye başlamõştõr. Biraz abartõlõ bir ifade olabilir ama Osmanlõ İmparatorluğu’nun başarõsõ başarõ- sõzlõğa döndüğünde, önemli nedenlerden birisi- nin ben ekonomi ve dolayõsõyla sermaye biriki- mi yaratmada çağõn yakalanamamasõ olduğunu düşünüyorum. Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi adõna planlõ programlõ ne yapõldõysa Cumhuriyet döneminde yapõlmõştõr. Cumhuri- yet’ten bu yana devletin izlediği politikalar açõ- sõndan ekonomi politikalarõnõn, ne kadar eleşti- rirsek de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarõnõn yegâne ve tek iktisadi duruşu olduğunu düşünü- yorum. Kõsacasõ Cumhuriyet çok önemli bir ekonomik devrimdir. Bugüne taşõnmasõna gelir- sek… Bugüne taşõnmasõna gerek yok. Biz onu değil o bizi taşõyor. Türk bireyinin ekonomi ile kazanmasõnõ hedeflemiştir. Bugünün çok ger- çekçi dünyasõnda “Her şeyin başı para” diyen- lerimiz ve en pragmatik geçinenlerimizin başta parayla ilgili işlerin Cumhuriyet’le ayõrdõna var- dõğõmõzõ ve bu işleri başlatanlarõn ekonomist ol- mamalarõna rağmen doğru teşhis koyduklarõnõ görmeleri lazõm. - Bugüne gelirsek? - Ekonomi bireyler için vardõr. Ekonominin tarifinde zaten bu var. Google’dan girip bakõn. Herkesin, hatta ekonomistlerin bile arada bir bu tarife bakmalarõnõ öneririm. Türkiye’yi üreten bir ülke haline getirmek amacõyla ulusal serma- yeyi oluşturmak için atõlan adõmlarõn bugün bizi ne kadar önemli bir yere getirdiğini görüyoruz. Örneğin Türkiye İş Bankasõ. Ulusal Kurtuluş Savaşõ’ndan kalan paralara halkõn küçük tasar- ruflarõnõ eklemek suretiyle kurulan bir kurum. Bugün dünyanõn en büyük 100 bankasõ arasõna sermaye büyüklüğüyle girdi. Ayrõca özelleştir- me kapsamõnda, çoğu Türkiye İş Bankasõ’nõn önayak olmasõyla satõlan değerli varlõklarõn he- men hepsinin tohumlarõnõn Cumhuriyet döne- minde atõldõğõnõ görüyoruz. Bunlar o zamanki sermaye birikimi ve sermaye kültürünün eserle- ridir. Arada bir aklõmõz karõşsa, gelip gitse de ekonomik bilincimizin tamamõnõ ben Cumhuri- yet dönemine dayandõrõyorum. Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yõllardaki ekonomi politikalarõnõ da en az bugünkü kadar serbest piyasa ekonomi- si konusunda kararlõ görüyorum. Ama sonraki dönemlerde çeşitli değişiklikler olmuştur. - Bugün Türkiye’nin bankacılık sektörünün çok büyük bir bölümü yabancıların eline geçti. Türk sermayesinin elinde toplasanız en fazla altı banka kaldı. Bunun avantajları ve deza- vantajları nedir? - Bu söylediğiniz Türk bankalarõ içinde dahi yabancõ sermaye var. Türkiye İş Bankasõ’nda halka açõk bölümün yüzde 70’i yine yabancõ sermayenindir. Cumhuriyet kurulalõ çok olmadõ. Cumhuriyetimiz çok taze bir devlet. Cumhuri- yet’in kurulduğu dönemde ulusal sermayeyle il- gili politikalar oluşturmaya çalõştõk. Bugün ben bu ihtiyacõn ortadan kalktõğõnõ düşünmüyorum. Ortadan kalkmõşsa alternatifi nedir? Uluslararasõ sermaye mi? O zaten alternatif değil. Türk ulu- sal sermayesi uluslararasõ sermayenin bütünü içindeki bir parçadõr. Ama dünya uluslararasõ bir kimliğe bürünmedikçe, tek bayrak tek ulus olmadõkça, sõnõrlar ortadan kalkmadõkça, ülkeler ve ekonomileri ayrõysa mutlaka sermayeleriyle ilgili politikalarõ da ayrõ olmak durumundadõr. Yani Türkiye’de ulusal sermayeye boş verece- ğiz, ulusal sermayeyi savunmak kõsõt getirir, köktenci bir tavõrdõr, gibi bir değerlendirme ya- parsanõz ciddi bir ekonomik hata yapmõş olursu- nuz. Çünkü ekonominin amacõ kendi insanõnõzõn refahõnõ yükseltmektir. Bizim ekonomimizin amacõ başka ülkenin insanõnõn refahõnõ yükselt- mek değildir. Sonuçta bugünkü dünyada adõna ister küreselleşme diyelim, sermaye kendi aklõn- ca ve çõkarlarõ doğrultusunda kendisini ve orta- mõnõ geliştiregeldi. Bugün görülüyor ki sermaye ulusal nitelikten oldukça uzak görüntü vermek- tedir. Bugün sermayenin belli bir ülke itibarõyla tanõmlanmasõ da pek kolay değil. - Bu bağlamda Türkiye’den örnek verir mi- siniz? - Ülkemizde yatõrõm yapan yabancõ sermaye- darlara baktõğõmõzda biz bunlarõn çoğunu belli ülkeyle ilişkilendirsek dahi bugünkü durumlarõ- na baktõğõmõzda çoğunun uluslararasõ sermayey- le iç içe olduğunu görürüz. Türkiye’de yatõrõm yapan bankalardan bazõlarõnõn bugün dünyadaki finansal krizden sõkõntõlarõ olduğu ve kimine Kore’den, kimine Körfez’den Arap sermayesi konulacağõ söyleniyor. Yani bu durum artõk sermayenin bayrağõnõn da olmadõğõ bir aşamaya doğru gittiğini gösteren bir görüntü veriyor. Dünya insanlarõnõn refahõnõ geliştirmek amacõyla ekonomik hayattaki payla- rõnõ arttõrmak için mutlaka parasal sermayeye de ihtiyaçlarõ var. Yani, Türkiye’nin uluslararasõ kaynaklardan ister finans, ister sermaye piyasa- larõ aracõlõğõyla yararlanmasõ muhakkak ki avan- tajlõ. Zaten bunlar sadece parasal kaynaklar de- ğil. Her türlü kaynağõ da kullanacaksõnõz. Bugün uluslararasõ bir firmanõn ürünü otomobili ya da teybi kullanõyorsanõz parasõnõ da pekâlâ kullana- bilirsiniz. Bunu değer yaratmak, değer arttõrmak için kullanõyorsanõz hiç mesele yok. Sermayeye ulaşõm önemli. Ama bedavaya yemek yok hesa- bõ sermayenin de mutlaka ücreti, faizi, kâr payõ değildir. Sermaye akõllõ. Para ve sermayenin üzerine dünyayõ yöneten siyasal ideolojiler ku- rulmuştur. - Yani sermaye yönetir mi? - Sermaye sadece nemasõnõ alõp da bõrakan bir finansal tavõr içinde değildir. Sermayenin aynõ zamanda siyasi tavrõ da vardõr. Bunun avantajõ- nõza olup olmadõğõnõ üst platformda düşünenle- rinizin olmasõ mutlaka lazõmdõr. Ulusal sermaye politikalarõnõ yürüten ve yön- lendiren devletin mutlaka bu konuda bir aklõ fikri, planõ olmasõ gerekir. - Böyle bir akıl fikir, plan var mı? - Olduğuna dair bir bilgim yok. Ama bu soru- yu bazõ yabancõ ülkeden yatõrõm yapan bankacõ dostlarõmõza sordum. “Siz bizim ülkemizde ya- tırım yaparken ülkenizin devlet ya da benze- ri kuruluşları ilgileniyorlar mı?” dedim. Aldõ- ğõm cevap şu oldu: “Pek tabii ki ilgileniyorlar. Hatta bu parlamentomuzda dahi ciddi biçim- de tartışıldı.” Tabii, bu Türkiye’de hiçbir şekilde yoktur de- nemez. Özellikle Bankacõlõk Düzenleme ve De- netleme Kurulu (BDDK) olgunlaştõkça bu ko- nuda politikalar ortaya koymaya çalõşmõştõr. Ulusal bir sermaye ve bankacõlõk politikasõ ol- masõ gerektiğini BDDK’nin sayõn başkanõ da çeşitli platformlarda söylemiştir. Bunun mutlaka gelişeceği düşüncesindeyim. Uluslararasõ sermayedarlar ortalõkta yokken ülkemizin bankacõlõk sektörü bugünkü kadar uluslararasõ normlara yaklaşmamõşken bankacõ- lõk lisanslarõ Türk vatandaşõ olan ama bankacõ- lõkla uzaktan yakõndan ilgisi olmayan kişilere adeta hediye edilir, sonra da yüzde yüz devlet garantisi verilirken daha mõ ulusal bankacõlõk ve sermaye stratejisi vardõ? Kesinlikle olmadõğõnõ düşünüyorum. Bugün bu tür ihtiyaçlarõ bize uluslararasõ sermaye hareketleri hatõrlattõysa da iyi olmuştur. Ama sanõyorum planlõ kalkõnma dönemi sonrasõnda bu konuda da bazõ boşluklar oldu. Patronsuz bankayõz, bundan da sõkõntõlõ değiliz - Ama bankayı Atatürk kur- durmadı mı? - Evet. O kurdurdu. Kuruluşun- da Atatürk’ün yakõn çevresinin, hatta Celal Bayar’õn çok önemli rolü vardõr. Kabineden alõnõp bankanõn başõna getirilmesi de bunun en önemli göstergesidir. Sonraki yõllarda henüz SSK, Emekli Sandõğõ kurulmamõşken çalõşanlarõ için Türkiye İş Banka- sõ’na bir emekli sandõğõ kurdurul- duğunu görüyoruz. O emekli san- dõğõnõn tasarruflarõyla, daha Tür- kiye’de borsa yokken, çalõşanlar bankanõn hisselerini satõn almaya başladõlar. Yani, banka çalõşanla- rõ Atatürk hayattayken ve tek parti iktidarõ varken ve Türkiye İş Bankasõ 1930’lu yõllarda özel sektörle çalõşmaya başlamõşken uygun bir ortak olarak düşünülüp onlarõn önü açõldõ. Bu hisseler CHP’nin tek parti iktidarõ olduğu dönemlerde dahi büyüyerek en büyük hissedar halini aldõ. Yani çalõşanlarõn paylarõnõn siyasi par- ti hisseleri artõ Hazine hisseleri- nin üzerine çõkmasõ adeta onay- landõ. Bunun da bankayõ bugün- lere getiren Türkiye İş Bankasõ kadrosunu çok daha cesaretlen- dirdiğini söylemek lazõm. Hatta Celal Bayar, “Türkiye İş Ban- kası’nın memuru yoktur, kad- rosu vardır” demiştir. Gerçekten de Türkiye İş Bankasõ bir kadro hareketidir. Övünmek için söyle- miyorum ama bankanõn 84. yõlõn- da 15. genel müdürüm. Cumhuri- yet hükümetlerinin sayõsõna bakõ- lacak olursa biz bugün çok daha istikrarlõ bir kuruluşuz. Örneğin, bankanõn herhangi bir şubesine gidin, başka bir bankadan trans- fer olmuş hiçbir kişi bulamazsõ- nõz. - Bu konuda tek örnek misi- niz? - Eleştirmek için söylemiyo- rum ama adeta futbolcular gibi hemen hemen tüm bankalarõn te- pe yönetimi dahil sürekli transfer olmaktadõr. Yani Türkiye İş Ban- kasõ’nõn patronu ve yönetimi bankanõndõr. Kõsacasõ, patronsuz banka kimilerine eşyanõn tabiatõ- na aykõrõ gibi gelebilir. İlginçtir, patronsuz banka Türkiye İş Ban- kasõ modeli en çok Türk sermaye piyasasõnda öne çõkan bankanõn yetiştirdiklerine ters gelmiştir. En önemli işadamlarõmõzdan bazõlarõ bana, “Canım, patronsuz banka mı olur? Sizinki de bir KİT’ten farklı değil” demişlerdir. Sonuç- ta patronsuz bir kuruluşta çalõş- manõn artõlarõ da eksileri de var. Ama bu durum biz çalõşanlarõ fazlasõyla doyuruyor. Biz buraya sadece bir banka olarak bakmõyo- ruz. Türkiye’nin en önde gelen iktisadi bir kurumu olarak bakõ- yoruz. Yani bir patron sõkõntõsõ çekmediğimizi söyleyebilirim. - Bu mikrop nedir? - Bilgisizlik, bilgi kirliliği, aldanma, aldatma. Burada hadise parasal değil. Çok ciddi etik ve düzenleme, denetleme skandalõyla dünya karşõ karşõya. Bunun mini benzerini ülkemizde yaşa- dõk. Küreselleşen dünyanõn küreselleşmeyi kendi koşullarõna bõrakmayõp, insan refahõnõ çok etkile- yecek, uluslararasõ ekonomiyi insan refahõ lehine yönlendirebilecek para ve sermaye piyasalarõyla ilgili kurallarõ belli koşul ve standartlarda bütün dünyaya yayacak bir anlayõş birliğine gelmesi la- zõmdõr. BM’nin görevi sadece insanlarõn siyasal özgürlükleriyle, çevre sorunlarõyla uğraşmak de- ğildir. BM’nin artõk dünyanõn ekonomik gelece- ğini tartõşmasõ lazõmdõr. Bu kadar büyük bir fi- nansal krize çare bulmak ve bunun bulaşõcõ etki- lerini ortadan kaldõrmak yalnõzca bir ülkenin ha- zinesinin, devletinin sorunu değil. - Türkiye İş Bankası’nın patronu yok. Çalı- şanların ortaklığında yönetiliyor. Yüzde 28 his- se de Atatürk hisseleri olduğu için CHP’nin kontrolünde. Patronsuz banka nasıl olabiliyor? - Türkiye İş Bankasõ’nda sermayenin gelişimi- ne çok uygun bir yapõ var. Bankamõz halka açõk- lõğõn dünyadaki en iyi örneklerinden birisi. Öte yandan Türkiye İş Bankasõ’nõn, kuruluşu aşama- sõnda bağõmsõzlõğõ hedeflenmiş. Atatürk ve Cumhuriyet kadrosu, Türkiye İş Bankasõ’nõ dev- letin olmayan ama kamusal nitelik kazandõrõla- cak bir kimlikle kurarken özellikle bir patron bankasõ şeklinde çalõşmamasõnõ arzu etmişler. O patronun bugün çok revaçta olan devlet olmasõnõ da istememişler. Zaten Ziraat Bankasõ başta olmak üzere çeşitli kamusal nitelikli bankalarõmõz o zaman oluştu- rulmuştu. Buradan amaç aslõnda bankanõn özel sektör gözüyle çalõşmasõ, tarafsõz kalabilmesiydi. Nitekim Türkiye İş Bankasõ bu misyonunu başa- rõyla yerine getirdi. P O R T R E ERSİN ÖZİNCE Havran, 1953 doğumlu. Anne ve babasõ öğretmen olduğu için Anadolu’nun çeşitli bölgelerini dolaştõ. Ortaöğrenimini İzmir Türk Koleji’nde, yükseköğrenimini ODTÜ İşletme Bölümü’nde yaptõ. Türkiye İş Bankasõ’na 1976’da stajyer müfettiş olarak girdi. Bankanõn çeşitli genel müdürlük birimlerinde görev yaptõ. Türkiye İş Bankasõ’nõn iştiraklerinde ek görevler aldõ. 1994’te bankanõn genel müdür yardõmcõsõ, 1998’de de genel müdürü oldu. Aynõ zamanda Türkiye Bankalar Birliği Başkanõ. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Tsunami şiddetinde küresel bir finansal krizin ka- pıda olduğu uzun zamandır söyleniyor, uyarılar yapı- lırken bunun ilk işaretini birkaç gün önce ABD’de gördük. ABD Yönetimi iki mortgage şirketine el koy- ma kararı aldı. Üstelik karşılanması gereken zarar 5.2 milyar dolardı. Sizce bu küresel finansal kriz bir şehir efsanesi mi yoksa gerçek mi? - Küresel finansal krize götüren ortamõ birçok şekilde hissettik. Örneğin borsalarda Kara Cuma denilen bir kriz yaşandõ. Bu borsalar elektronik ağlarla öylesine bir- birine bağlõ ki birindeki kriz diğerini tsunami etkisiyle tetikler, görüşü ortaya çõktõ. Ama biraz önce söylediğim gibi sermaye ve parasal hareketler zaman içinde aşõrõ akõl ve belki de oportünist tavõr ve nitelik nedeniyle sü- rekli yeni şekiller, yeni kimlikler, yeni duruşlar gelişti- rir. Maddenin her şekline girmesi gibi para ve sermaye de iletişimin sağladõğõ sanal âlemin etkisiyle alõştõğõmõz, hele de bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin ihtiyacõ olan basit, konvansiyonel ve bireye ekonomik yarar sağ- layacak bir ekonomiyi destekleyecek unsur olmaktan uzaklaşõp farklõ politikalara girdi. Bir ara, “Hedge fon- lar dünyanın başına dert olacak” dedik. Bu konuda krizin olduğu ABD en ciddi önlemleri aldõ. Geçenlerde ABD’nin en büyük bankalarõndan bazõlarõ yatõrõmcõlara sattõklarõ bu tür bonolarda yatõrõmcõyõ yeterince bilgilen- dirmedikleri için yüzlerce milyon dolar cezaya çarptõrõl- dõlar. Yani para ve sermaye bu tür bir krizin geleceğini belli eden şekillere girdi. Para piyasalarõnda dünyada bu kadar küreselleşmenin içinde paranõn kuralõ yok. - İyi de o zaman ne olacak? - Bakõn, para-sermaye ilişkilerinde kabul ettiğimiz Basel Prensipleri, risk yönetimi tekniklerine bakõyoruz. Dünyanõn birçok ülkesinde bunlar aynõ netlikte yok. Hatta sermayenin en büyük piyasasõ olan ABD piyasa- larõnda da mali sektörün yönetimi ve denetiminde çok büyük boşluklar bulunuyor. Bunlar üç-beş milyar dola- rõn ortadan kaldõramayacağõ büyük endişeler yarattõ. Bu endişeler ortadan kalkmadõkça güven duygusu geri gel- meyecek. Bu mikrop finansal piyasalardan çõkmadõkça işler düzelmez. Cumhuriyet’ten bu yana devletin izlediği politikalar açõsõndan ne kadar eleştirirsek eleştirelim, ekonomi politikalarõnõn Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarõnõn yegâne ve tek iktisadi duruşu olduğunu düşünüyorum. Kõsacasõ Cumhuriyet çok önemli bir ekonomik devrimdir. Sermaye sadece nemasõnõ alõp da bõrakan bir tavõr içinde değildir. Sermayenin aynõ zamanda siyasi bir tavrõ vardõr. Bunun avantajõnõza olup olmadõğõnõ üst platformda düşünenlerinizin olmasõ mutlaka lazõmdõr. Ulusal sermaye politikalarõnõ yürüten devlerin mutlaka bu konuda aklõ, fikri, planõ olmalõdõr. ‘Artık paranın kuralı yok’ BMdünyanõnekonomik geleceğinitartõşmalõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle