Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kultur@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2008 PERŞEMBE
14 KÜLTÜR
CMYB
C M Y B
Çanakkale’deki mimarlar buluşmasõnda İda Dağõ, Troya ve Gelibolu’nun birlikte savunulmasõna karar verildi
“Şu Kaz Dağı’nın adını değiştirmeli...
‘Kaz’ denildikçe akıllarına sadece kaz-
mak geliyor...”
Bu söz, 24-25 Temmuz 2008’de Çanak-
kale’de toplanan mimarlarõn bölgeyi “tüm de-
ğerleriyle savunma” kararlarõna da esin
kaynağõ oldu.
Çanakkale Boğazõ denince akla “köprü”
gelmesine; “Troya” ve “Assos” denince
akla “turizm otoyolu” gelmesine; “Gelibo-
lu” denince de akla artõk “barış” yerine hâ-
lâ “savaş anıtları”nõn gelmesine karşõ “ulu-
sal sorumluluk kampanyası” başlatmaya ka-
rar veren mimarlar, toplantõnõn sonuç bildir-
gesinde kamuoyuna da şu çağrõyõ yaptõlar;
“Çanakkale coğrafyasının bu saldırıla-
ra karşı savunulması için tüm sorumlula-
rı uyarıyoruz. Sivil toplum örgütlerinin,
meslek odalarının ve halkımızın bu duru-
ma karşı çabalarını, Troya ve Çanakkale
savaşlarındaki gibi, yörenin güçleriyle
birleştirmeye çağırıyoruz...”
“İSTANBUL TEHLİKESİ”
Mimarlar Odasõ, kimi MYK toplantõlarõnõ
ülkenin farklõ bölgelerinde ulusal katõlõmla
gerçekleştirmeyi sürdürüyor. Hemen tüm
kentlerden oda temsilcileri ile yöre mimarlarõ
ve sivil toplum kuruluşlarõnõn katõldõklarõ bu
buluşmalardan sonuncusu Çanakkale’dey-
di.
Özellikle Çanakkale, Balõkesir ve Edremit
Körfezi yerleşmelerinden katõlõmcõlarõn di-
le getirdikleri sorunlar arasõnda sadece Kaz
Dağõ’ndaki “kazma hırsı” yoktu. İstan-
bul’un metropoliten yüklerini bölgeye yayma
girişimlerinin Trakya topraklarõyla birlikte
“Çanakkale coğrafyası”nõ da tehdit ettiği,
güncel gelişmelerle birlikte irdelendi.
Sonunda ortaya çõkan bildirgenin başlõğõ bi-
le mimarlar buluşmasõnda ne denli yaşamsal
saptamalarõn yapõldõğõnõ göstermeye yet-
mişti; “Tarihsel ve Doğal Değerleri Kültürel
Değerlerle Buluşturan Kaz Dağı, Troya ve
Gelibolu Simgelerine Yönelik Saldırılara
Karşı Çanakkale Coğrafyasının Savunul-
ması İçin Güçbirliği Çağrısı...”
Bu anlamlõ çağrõyõ Cumhuriyet okurlarõ-
nõn da bilgisine sunuyorum;
“ÇANAKKALE’Yİ SAVUNALIM!”...
“Çanakkale başta 3 milli park alanı ol-
mak üzere, uluslararası önemi olan sayı-
sız doğal, kültürel ve tarihsel özelliklere sa-
hip ender coğrafyalardan biridir. Gelibo-
lu, Troya ve Kaz Dağı milli parklarıyla ün-
lenen bu coğrafyanın, tarihteki birçok sa-
vaşa konu olması, bu bölgeye, evrensel ba-
rış özlemi ve bağımsızlığımızı geleceğe ta-
şıyarak övünebileceğimiz efsanevi bir ka-
rakter kazandırmıştır.
Ne yazık ki bu coğrafyaya yönelik sal-
dırılar, günümüzde başka boyutlar kaza-
narak sürmektedir:
Çanakkale’ye özel projelerle yük getir-
mekte olan, ancak yargı tarafından iptal
edilen 1/100.000 İstanbul Metropoliten
Planı’nın, yeniden onaylanması gündem-
dedir.
1998 yılında uluslararası bir fikir projesi
yarışmasıyla elde edilen ‘Gelibolu Barõş Par-
kõ Projesi’ne ilişkin uygulamalar, ‘barõş’
kavramından giderek uzaklaşıldığını gös-
termektedir.
Troya Milli Parkı tüm planlama çalış-
malarını göz ardı eden bir kültür endüs-
trisinin bir iş alanı haline getirilmek is-
tenmektedir.
Kaz Dağı (İda), Homer’den beri su, top-
rak, hava gibi varsıllıklarıyla yazının ko-
nusu olmuştur. Mitolojinin, arkeolojinin,
tarihin ve tarımın birikimleriyle İda, al-
tından çok üstüyle değerlidir. Anamalcı al-
tıncılar, tam bir talancılıkla Kaz Dağı’na
da saldırmışlardır. Bergama’da hukuk dı-
şı olarak yaptıkları gözler önündedir.
Bu olumsuz gelişmelere karşı, Mimarlar
Odası olarak görüş ve önerilerimiz şun-
lardır:
Bölgeyi de etkileyen İstanbul Metropo-
liten Planı yeniden onaylanmamalı; ülke
planından kent planlamaya uzanan plan-
lama bütünselliği sağlanmalı, Çanakkale ve
Çanakkalelileri dikkate alan bir Marma-
ra Bölgesi Bölge Planı’na ulaşılmalıdır.
Antik çağlarda Troas olarak adlandırı-
lan bölgenin turizm potansiyelini ortaya çı-
kartacak, koruma / kullanma dengesini gö-
zeten, tüm doğal ve kültürel değerleri ve
milli parkları bütüncül bir planlama an-
layışı ile ele alan bir turizm planlaması ve
alan yönetimi bölge planının başlıca girdisi
olarak değerlendirilmelidir.
‘Gelibolu Barõş Parkõ Projesi’nin barış kül-
türünün sembolü olarak uygulanması sü-
reci hızlandırılmalıdır.
Uzun Devreli Gelişme Planı tamamlanan
Troya Milli Parkı’nda, planın uygulama sü-
reci hızlandırılmalı; bu planla tanımlanan
Troya Müzesi projesi, Gelibolu’da olduğu
gibi uluslararası mimari proje yarışması ile
elde edilmelidir.
Kaz Dağı’nı ve ülke olarak geleceğimi-
zi tahrip edecek altın madeni girişimleri-
ne son verilmelidir.
Bu nedenlerle bölge yeniden savunulmayı
beklemektedir. Yakın geçmişteki Çanak-
kale Köprüsü, Assos Yolu dayatmalarına
karşı direnen Çanakkale halkının bunu ba-
şarabileceğine inanıyor ve Çanakkale coğ-
rafyasının bu saldırılara karşı savunulması
için tüm sorumluları uyarıyoruz. Bütün si-
vil toplum örgütlerinin, meslek odalarının
ve halkımızın bu duruma karşı çabaları-
nı, Troya ve Çanakkale savaşlarında ol-
duğu gibi yörenin güçleriyle birleştirmeye
çağırıyoruz...”
Kaz Dağõ kazõlmasõn!
ÇANAKKALE COĞRAFYASINA SAHİP ÇIKALIM
Çanakkale’ye dayatılan köprü projesi, Gelibolu Barış Parkı’yla birlikte boğazın en dar yerin-
deki Kilitbahir ile Çimenlik kalelerini de çiğnemiş olacak (1). Mimarlar, Troya Müzesi projesi-
nin yarışmayla elde edilerek, dünyanın bu en ünlü antik yerleşim hazinelerinin “bulunduğu
yerde” sergilenmesini istiyor (2).
1
2
FESTİVALİN DÖRDÜNCÜSÜ 22-25 AĞUSTOS TARİHLERİ ARASINDA
Kültür Servisi - Doğuş Grubu’nun 2005 ya-
zõnda ‘Herkes İçin Klasik, Katıksız Klasik’
ilkesiyle ilkini düzenlediği ve artõk gelenek-
selleşen D-Marin Turgutreis Uluslararası
Klasik Müzik Festivali’nin dördüncüsü 22-25
Ağustos tarihleri arasõnda yapõlacak. Mari-
nada yapõlan dünyadaki tek
klasik müzik festivali olan D-
Marin Turgutreis Uluslararasõ
Klasik Müzik Festivali’nin ta-
nõtõm toplantõsõ önceki akşam
yapõldõ. Toplantõya, Doğuş Gru-
bu Kurumsal İletişim Müdürü
Deniz Bayel Feyizoğlu, festival
koordinatörü Yücel Canyaran,
Devlet Opera ve Balesi Genel Mü-
dürü ve Genel Sanat Yönetmeni
Rengim Gökmen, orkestra şefi
Erol Erdinç ve ünlü piyanistimiz
İdil Biret katõldõ.
Festivalin bu yõl ana konusu ‘vatan sevgi-
si’ olarak belirlendi. Evrensel müziğin büyük
bestecilerinin kendi ülkelerine yönelik sevgi-
lerini yansõttõklarõ yapõtlar, dört gün boyunca
ünlü sanatçõlar tarafõndan Bodrumlu müzik-
severler için bir kez daha yorumlanacak. Kon-
serlerden elde edilen gelirin tamamõ, Çağdaş
Yaşamõ Destekleme Derneği’yle birlikte yü-
rütülen tasarõ kapsamõnda Anadolu’daki güzel
sanatlar liselerine çalgõ bağõşõ için kullanõlacak.
Ruslarõn Paganini’si olarak tanõnan keman sa-
natçõsõ Maxim Fedotov’un Klaus Weise yö-
netimindeki Bilkent Senfoni Or-
kestrasõ eşliğinde vereceği konser-
le açõlacak olan festival kapsa-
mõnda gitar sanatçõsõ Ezgi Anıl, Or-
feon Oda Korosu, İdil Biret, Rus-
ya Senfoni Orkestrasõ, Kremlin ve
Bolşoy Balesi sanatçõlarõ, keman
sanatçõsõ Jülide Yalçın - Dittgen,
piyano sanatçõsõ Ece Tokatlı
Sayarı, Rengim Gökmen yö-
netimindeki Doğuş Çocuk Sen-
foni Orkestrasõ, Trio Nota Be-
ne, Trio Ephesus müziksever-
lerle buluşacak. Festival, Uruguaylõ bandoneon
sanatçõsõ Hector Ulises Passarella ve tango or-
kestrasõnõn konserinin ardõndan Erol Erdinç
yönetimindeki İzmir Devlet Senfoni Orkes-
trasõ’nõn eşliğinde Görkem Ezgi Yıldırım (sop-
rano) İhsan Ekber (tenor), Ayşe Varlıer
(soprano) Onur Turana’õn (tenor) opera ar-
yalarõ ve müzikal şarkõlarõ seslendirecekleri kon-
serle sona erecek. (www.dmarinfestival.com)
Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti Ajansõ’nõn “2010’a Gider İken
Her Telden” adõyla düzenlediği ücretsiz yaz
konserleri bu akşam Ortaköy İs-
kelesi’nde 20.00’de Kent Mete -
Göksun Çavdar Project konse-
ri ile başlõyor. Klasik Batõ müzi-
ğinden Türk sanat müziğine, caz-
dan halk müziğine... değişik tür-
lerde verilecek konserler 7 - 31
Ağustos arasõnda İstanbul’un çe-
şitli ilçelerinde gerçekleşecek. Or-
taköy İskelesi ve Sahili, Kartal Bü-
lent Ecevit K.M. bahçesi, Büyü-
kada İskelesi, Beykoz Sahili, Be-
bek Parkõ, Sarõyer İskelesi, Üskü-
dar İskelesi, Bayrampaşa Şehir
Parkõ, B.Çekmece Kültür Parkõ,
Beylerbeyi İskelesi, Zeytinburnu
Çõrpõcõ Çayõrõ konserlere ev sa-
hipliği yapacak olan yerler. Balõk Ekmek Caz,
İstanbul’un Sesleri, Klasikler Hepimizin gibi
farklõ başlõklar taşõyan konserlerde İlhan Er-
şahin, İsmail Hakkı De-
mircioğlu, Kerem Görsev,
Neşet Ertaş, Önder Focan
gibi önemli isimler yer ala-
cak. Cem Mansur yöneti-
minde Cemal Reşit Rey Sen-
foni Orkestrasõ’yla “Yaz
Konserleri” son bulacak.
İstanbul 2010 Ajansõ Genel
Sekreteri Eyüp Özgüç sa-
dece müzik alanõnda değil,
sanatõn diğer alanlarõnõ da
içeren çeşitli sokak tasarõla-
rõnõn önümüzdeki aylarda
devam edeceğini belirtti.
(www.istanbul2010.org - 0
212 251 20 10)
Yaz akşamlarõ renkleniyor
‘Darağacõnda
Üç Fidan’a
polis engeli
İstanbul Haber Servisi - Nihat
Behram’õn 68 kuşağõnõn dev-
rimci önderleri Deniz Gezmiş,
Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’õn
son günlerini konu alan “Dar-
ağacında Üç Fidan” adlõ kitabõ-
nõn satõşõnõn, “yasaklı” olduğu ge-
rekçesiyle Diyarbakõr Emniyet
Müdürlüğü’nce engellendiği ile-
ri sürüldü. Kitabõn Diyarbakõr
Carrefour’da satõldõğõnõ gören
Diyarbakõr Emniyet Müdürlü-
ğü’nde görevli bir polis, alõşveriş
merkezi yetkililerine “kitabın
yasaklı ol-
duğunu ve
satış yapa-
mayacakla-
rını” söyle-
di. Kitabõn
satõşõnõ dur-
duran alõşve-
riş merkezi
yöneticileri,
bağlantõ kur-
duklarõ Eve-
rest Yayõncõ-
lõk’tan kitabõn yasaklõ olmadõğõ-
nõ öğrenince satõşa devam ettiler.
Olayõn 12 Eylül dönemini anõm-
sattõğõnõ söyleyen Everest Ya-
yõncõlõk editörlerinden Sırma
Köksal, Türkiye tarihine õşõk tu-
tan kitabõn önüne bu tip yasakla-
malarla geçilemeyeceğini belir-
terek “Darağacında Üç Fidan ile
ilgili önceden açılmış davalar
var. Ankara DGM’de görülen
davada kitap beraat etmiştir.
Yasaklanma söz konusu değil-
dir. Kitabımız her yerde satıl-
maya devam edilecektir” diye
konuştu. “Darağacında Üç Fi-
dan”, ilk olarak Mayõs 1976’da
yayõmlanmõştõ.
KİTAP SATIŞTA...
Dünya
Kültürleri
Müzesi’nde
sergi...
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Türk karikatü-
ründen çağdaş bir kesit, Frank-
furt’taki “Das Museum der
Weltkulturen” (Dünya Kül-
türleri Müzesi) salonlarõnda
meraklõsõyla yüz yüze gele-
cek. 8 Ağustos akşamõ bir kut-
lamayla açõlacak olan “Sul-
tan’õn Burnu” (Die Nase des
Sultans) başlõklõ bu sergi, 60 yõ-
la yakõn bir süredir çizmeyi sür-
düren Turhan Selçuk ile kõsa
bir süre önce yitirdiğimiz Ef-
latun Nuri Erkoç gibi ustala-
rõn yanõ sõra 4’ü kadõn toplam
26 çizerimizin yapõtlarõndan
oluşuyor. Küratörlüğünü Tho-
mas Büsch ile Sabine Kü-
per-Büsch’ün üstlendiği sergi,
adõ geçen müze, Diyalog Kül-
tür Girişimi ve Friedrich Ebert
Vakfõ’nõn işbirliğiyle gerçek-
leşiyor.
Turhan Selçuk ve Eflatun Nuri dõ-
şõnda, ağõrlõklõ olarak “Le-
Man”, “Penguen” ve “Uy-
kusuz” gibi mizah dergilerin-
de çizen genç kuşak karikatür-
cülerimizin yapõtlarõna yer ve-
rilen bu derleme, 16 Kasõm
2008 tarihine kadar ziyarete
açõk kalacak.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Düşündürülmeyen
Gençliğe Mektuplar (4):
Hangi Özgürlük?
Sevgili Düşündürülmeyen Gençler,
“… düşünmeyi seçtiğiniz takdirde, bugünkü
dünyada ödeyeceğiniz bedel, görünüşte gerçekten
ağır olacaktır.
Peki, ama bunun karşısında düşünmeden, hep
uyum sağlayarak, daha da açıkçası, hep boyun eğe-
rek yaşamanın bedeli hep ödül ya da mutluluk mu-
dur?”
Geçen haftaki mektubum, bu soruyla bitiyordu.
Cevabı: Hayır. Ama dünyanın genelinde ve ül-
kenizin özelinde size, bu cevabın ‘evet’ olduğu öğ-
retiliyor. Aklınıza ‘hayır’ın bir an bile gelmemesi için
de, düşünmenin yolları tıkanıyor. İlk mektubumda
söylediğim bir şeyi burada da tekrarlamak yararlı
olacak. Bu, global ya da küresel bir yalan operas-
yonu. Yani sadece bu ülkede olup biten bir şey de-
ğil. Ama 1938’den bu yana düşünmeyi terk ettiği-
miz için, düşünce yoksulu bütün ortamlar gibi, biz
de dünyada olup biten hemen her şeye hazırlıksız
yakalanıyoruz.
Ve bu arada, bütün küresel yalanları en kolay yu-
tan toplumlardan biri oluyoruz. Bir zamanlar, her-
halde gerçekten “mucize kabilinden” bu iklimlerde
beliren bir dâhinin, Mustafa Kemal’in peşine ta-
kılarak dünya tarihinde emperyalizme karşı verilmiş
bir Kurtuluş Savaşı’ndan galip çıkan bizler, şimdi,
başta aydınlarımızın(!) büyük çoğunluğu olmak üze-
re, tüm yetişkin kesimlerimizle gelecek kuşakları em-
peryalizme hazırlıyoruz - ama dikkat edin: Sizleri em-
peryalist olmaya değil, onun kurbanları olmaya ha-
zırlıyoruz. Bunu, sizlere hiçbir yalana benzemeyen
gerçekleri değil, fakat bütün gerçekleri yadsıyan ya-
lanları öğreterek yapıyoruz!
İki bin beş yüz yıldan fazla bir zaman önce, ne-
redeyse bizim iklimlerimizden çıkma Sokrates:
“Üzerinde düşünülmeyen bir hayat, yaşanmaya de-
ğer bir hayat değildir!” deyip, idamdan önceki son
gecesinde de kaçması için her şeyin hazır olduğunu,
hatta Atina’nın ‘büyüklerinin’ bile buna ses çıkart-
mayacaklarını kendisine bidiren öğrencilerini: “Ne
yani, hayatım pahasına bugüne kadar savunduğum
ne varsa, inkâr etmek pahasına kurtarılmış bir ha-
yat mı? Asla! Verin şu baldıran kâsesini!” diye haş-
lamıştı.
Goethe, ne yazık ki bitirmeden bıraktığı ‘Akhil-
leus’unun sonuna doğru, genç öleceği için ağlaşan
tanrıçalara Akhilleus’un ağzından şöyle der: “Kimi
zaman vaktine bakmadan ölebilmek, gerçek ölüm-
süzlüğün bedeli değil midir?”
Evet, sevgili gençler; isterse düşünebilecek bi-
rer genç olduğunuzdan bu yana, hiç düşündüğü-
nüz oldu mu gerçek anlamda yaşamanın anlamı-
nı? Ya da size ‘hayat’ ve ‘yaşamak’ adına öğreti-
lenlerin değerini kendi terazilerinizin kefelerine
koydunuz mu?
Kendi terazileriniz, oldu mu hiç? Yoksa, en ko-
lay yaşamanın, hayatı hep başkalarının elinize tu-
tuşturduğu terazilerle tartmak olduğu mu öğretil-
di sizlere?
Kimi zaman düşüncelerinizden ve ağızlarınızdan
düşürmediğiniz - zaten de aslında hiç düşürme-
meniz gereken!- özgürlük, tutsaklığın türünü seç-
menin özgürlüğü mü?
Ve sanat.
Tarihinin başlangıcından bu yana, özgürlüğün en
doğal kaynaklarından ve dayanaklarından biri ol-
muş sanatın bile -amaçlara göre- yalan söyleye-
bileceğini hiç sorguladınız mı? Evet, sanat - bugüne
kadar en yalın, ama belki de en doğru tanımlama-
sı “dünyayı, hayatı ve insanı sanatın düzleminde ye-
niden üretmek” olan, böylece de insanlığa hep fark-
lı düşünme boyutlarının yolunu açabilen sanat. Ül-
kenizdeki ‘sanat eğitimi’, genelde böyle bir sanat
anlayışını mı temel alıyor? Yoksa, evet, yoksa, siz-
lere ‘nasıl’ sanat yapacağınız, ‘sanatın nasıl olma-
sı gerektiği’ hiç tartışılmadan mı öğretiliyor?
Heykel yapayım derken, sadece yontmakla mı ye-
tiniyorsunuz? Ressam olmak isterken, sonuçta yal-
nızca birer boyacı olmakla mı kalıyorsunuz? Ti-
yatrocu olmaya gönül vermişken, sonunda kendi-
nizi bir oynatılanlar ordusu içinde mi buluyorsunuz?
Oysa, artık özgür değil misiniz?
Haftaya görüşmek üzere…
acem20@hotmail.com
Ayvalık’ta Kâbil portreleri...
Kültür Servisi - Uzun yõllardõr Paris’te
yaşayan fotoğrafçõ Ahmet Sel, Türkiye’deki
ikinci sergisini Yapõ Kredi Kültür
Merkezi’nden sonra Ayvalõk’ta Karagöz
Sanat Evi’nde açõyor. Haber ve belgesel
fotoğrafçõlõk alanõnda serbest olarak
çalõşmaya devam eden Sel’in çalõşmalarõ Le
Monde, Paris Match, Corriera della Serra, The
New York Times, Walrus, Télérama,
L’Express, Geniş Açõ gibi dergi ve
gazetelerde yayõmlanõyor. Sel’in 2002 ve
2003 yõllarõnda Kâbil’de çektiği portre
fotoğraflarõnõn yer aldõğõ sergisi 26 Ağustos’a
dek Ayvalõk Karagöz Sanat Evi’nde
görülebilir. (0 266 312 65 61)
Çalışgir yaşama veda etti
Kültür Servisi - Ünlü sinema ve tiyatro
oyuncusu Sevim Çalõşgir dün sabah yaşama
veda etti. Sanatçõ, aynõ gün Fatih Reşat Nuri
Sahnesi’nde dostlarõ ve çalõşma arkadaşlarõnõn
katõldõğõ törenin ardõndan son yolculuğuna
uğurlandõ. Çalõşgir’in rol aldõğõ sinema
filmleri arasõnda ‘Boynu Bükük Küheylan’ ve
‘Uçurtmayõ Vurmasõnlar’ sayõlabilir. Sanat
yaşamõna 1956’da sinema filmlerinde rol
alarak adõm atan Çalõşgir, 1959 yõlõnda Oda
Tiyatrosu’na katõlmõş ve çeşitli TV dizilerinde
oynamõştõ.
EDİP CANSEVER ADINA SERGİ
Resimlerde
figüre öncelik...
İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti
Ajansı’nın “2010’a
Gider İken Her
Telden” adıyla
düzenlediği ücretsiz yaz
konserleri bu akşam
Ortaköy İskelesi’nde
20.00’de Kent Mete -
Göksun Çavdar Project
konseri ile başlıyor.
Turgutreis’te klasik
müzik esintileri...
Kültür Servisi - Sanatçõ
Almõla Kursar Kuş’un
büyük şair Edip Canse-
ver’e adadõğõ sergisi
“Kirli Ağustos” 20 Ağus-
tos’a dek Galeri Artist
Çukurcuma’da görüle-
bilir. Kuş, resimlerinde
figüre öncelik veriyor ve
kimi zaman realist, kimi
zaman da deformatif re-
simler yapõyor. (0 212
251 91 63 - www.artist-
cukurcuma.com)