03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2008 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR CMYB C M Y B Çanakkale’deki mimarlar buluşmasõnda İda Dağõ, Troya ve Gelibolu’nun birlikte savunulmasõna karar verildi “Şu Kaz Dağı’nın adını değiştirmeli... ‘Kaz’ denildikçe akıllarına sadece kaz- mak geliyor...” Bu söz, 24-25 Temmuz 2008’de Çanak- kale’de toplanan mimarlarõn bölgeyi “tüm de- ğerleriyle savunma” kararlarõna da esin kaynağõ oldu. Çanakkale Boğazõ denince akla “köprü” gelmesine; “Troya” ve “Assos” denince akla “turizm otoyolu” gelmesine; “Gelibo- lu” denince de akla artõk “barış” yerine hâ- lâ “savaş anıtları”nõn gelmesine karşõ “ulu- sal sorumluluk kampanyası” başlatmaya ka- rar veren mimarlar, toplantõnõn sonuç bildir- gesinde kamuoyuna da şu çağrõyõ yaptõlar; “Çanakkale coğrafyasının bu saldırıla- ra karşı savunulması için tüm sorumlula- rı uyarıyoruz. Sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının ve halkımızın bu duru- ma karşı çabalarını, Troya ve Çanakkale savaşlarındaki gibi, yörenin güçleriyle birleştirmeye çağırıyoruz...” “İSTANBUL TEHLİKESİ” Mimarlar Odasõ, kimi MYK toplantõlarõnõ ülkenin farklõ bölgelerinde ulusal katõlõmla gerçekleştirmeyi sürdürüyor. Hemen tüm kentlerden oda temsilcileri ile yöre mimarlarõ ve sivil toplum kuruluşlarõnõn katõldõklarõ bu buluşmalardan sonuncusu Çanakkale’dey- di. Özellikle Çanakkale, Balõkesir ve Edremit Körfezi yerleşmelerinden katõlõmcõlarõn di- le getirdikleri sorunlar arasõnda sadece Kaz Dağõ’ndaki “kazma hırsı” yoktu. İstan- bul’un metropoliten yüklerini bölgeye yayma girişimlerinin Trakya topraklarõyla birlikte “Çanakkale coğrafyası”nõ da tehdit ettiği, güncel gelişmelerle birlikte irdelendi. Sonunda ortaya çõkan bildirgenin başlõğõ bi- le mimarlar buluşmasõnda ne denli yaşamsal saptamalarõn yapõldõğõnõ göstermeye yet- mişti; “Tarihsel ve Doğal Değerleri Kültürel Değerlerle Buluşturan Kaz Dağı, Troya ve Gelibolu Simgelerine Yönelik Saldırılara Karşı Çanakkale Coğrafyasının Savunul- ması İçin Güçbirliği Çağrısı...” Bu anlamlõ çağrõyõ Cumhuriyet okurlarõ- nõn da bilgisine sunuyorum; “ÇANAKKALE’Yİ SAVUNALIM!”... “Çanakkale başta 3 milli park alanı ol- mak üzere, uluslararası önemi olan sayı- sız doğal, kültürel ve tarihsel özelliklere sa- hip ender coğrafyalardan biridir. Gelibo- lu, Troya ve Kaz Dağı milli parklarıyla ün- lenen bu coğrafyanın, tarihteki birçok sa- vaşa konu olması, bu bölgeye, evrensel ba- rış özlemi ve bağımsızlığımızı geleceğe ta- şıyarak övünebileceğimiz efsanevi bir ka- rakter kazandırmıştır. Ne yazık ki bu coğrafyaya yönelik sal- dırılar, günümüzde başka boyutlar kaza- narak sürmektedir: Çanakkale’ye özel projelerle yük getir- mekte olan, ancak yargı tarafından iptal edilen 1/100.000 İstanbul Metropoliten Planı’nın, yeniden onaylanması gündem- dedir. 1998 yılında uluslararası bir fikir projesi yarışmasıyla elde edilen ‘Gelibolu Barõş Par- kõ Projesi’ne ilişkin uygulamalar, ‘barõş’ kavramından giderek uzaklaşıldığını gös- termektedir. Troya Milli Parkı tüm planlama çalış- malarını göz ardı eden bir kültür endüs- trisinin bir iş alanı haline getirilmek is- tenmektedir. Kaz Dağı (İda), Homer’den beri su, top- rak, hava gibi varsıllıklarıyla yazının ko- nusu olmuştur. Mitolojinin, arkeolojinin, tarihin ve tarımın birikimleriyle İda, al- tından çok üstüyle değerlidir. Anamalcı al- tıncılar, tam bir talancılıkla Kaz Dağı’na da saldırmışlardır. Bergama’da hukuk dı- şı olarak yaptıkları gözler önündedir. Bu olumsuz gelişmelere karşı, Mimarlar Odası olarak görüş ve önerilerimiz şun- lardır: Bölgeyi de etkileyen İstanbul Metropo- liten Planı yeniden onaylanmamalı; ülke planından kent planlamaya uzanan plan- lama bütünselliği sağlanmalı, Çanakkale ve Çanakkalelileri dikkate alan bir Marma- ra Bölgesi Bölge Planı’na ulaşılmalıdır. Antik çağlarda Troas olarak adlandırı- lan bölgenin turizm potansiyelini ortaya çı- kartacak, koruma / kullanma dengesini gö- zeten, tüm doğal ve kültürel değerleri ve milli parkları bütüncül bir planlama an- layışı ile ele alan bir turizm planlaması ve alan yönetimi bölge planının başlıca girdisi olarak değerlendirilmelidir. ‘Gelibolu Barõş Parkõ Projesi’nin barış kül- türünün sembolü olarak uygulanması sü- reci hızlandırılmalıdır. Uzun Devreli Gelişme Planı tamamlanan Troya Milli Parkı’nda, planın uygulama sü- reci hızlandırılmalı; bu planla tanımlanan Troya Müzesi projesi, Gelibolu’da olduğu gibi uluslararası mimari proje yarışması ile elde edilmelidir. Kaz Dağı’nı ve ülke olarak geleceğimi- zi tahrip edecek altın madeni girişimleri- ne son verilmelidir. Bu nedenlerle bölge yeniden savunulmayı beklemektedir. Yakın geçmişteki Çanak- kale Köprüsü, Assos Yolu dayatmalarına karşı direnen Çanakkale halkının bunu ba- şarabileceğine inanıyor ve Çanakkale coğ- rafyasının bu saldırılara karşı savunulması için tüm sorumluları uyarıyoruz. Bütün si- vil toplum örgütlerinin, meslek odalarının ve halkımızın bu duruma karşı çabaları- nı, Troya ve Çanakkale savaşlarında ol- duğu gibi yörenin güçleriyle birleştirmeye çağırıyoruz...” Kaz Dağõ kazõlmasõn! ÇANAKKALE COĞRAFYASINA SAHİP ÇIKALIM Çanakkale’ye dayatılan köprü projesi, Gelibolu Barış Parkı’yla birlikte boğazın en dar yerin- deki Kilitbahir ile Çimenlik kalelerini de çiğnemiş olacak (1). Mimarlar, Troya Müzesi projesi- nin yarışmayla elde edilerek, dünyanın bu en ünlü antik yerleşim hazinelerinin “bulunduğu yerde” sergilenmesini istiyor (2). 1 2 FESTİVALİN DÖRDÜNCÜSÜ 22-25 AĞUSTOS TARİHLERİ ARASINDA Kültür Servisi - Doğuş Grubu’nun 2005 ya- zõnda ‘Herkes İçin Klasik, Katıksız Klasik’ ilkesiyle ilkini düzenlediği ve artõk gelenek- selleşen D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin dördüncüsü 22-25 Ağustos tarihleri arasõnda yapõlacak. Mari- nada yapõlan dünyadaki tek klasik müzik festivali olan D- Marin Turgutreis Uluslararasõ Klasik Müzik Festivali’nin ta- nõtõm toplantõsõ önceki akşam yapõldõ. Toplantõya, Doğuş Gru- bu Kurumsal İletişim Müdürü Deniz Bayel Feyizoğlu, festival koordinatörü Yücel Canyaran, Devlet Opera ve Balesi Genel Mü- dürü ve Genel Sanat Yönetmeni Rengim Gökmen, orkestra şefi Erol Erdinç ve ünlü piyanistimiz İdil Biret katõldõ. Festivalin bu yõl ana konusu ‘vatan sevgi- si’ olarak belirlendi. Evrensel müziğin büyük bestecilerinin kendi ülkelerine yönelik sevgi- lerini yansõttõklarõ yapõtlar, dört gün boyunca ünlü sanatçõlar tarafõndan Bodrumlu müzik- severler için bir kez daha yorumlanacak. Kon- serlerden elde edilen gelirin tamamõ, Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği’yle birlikte yü- rütülen tasarõ kapsamõnda Anadolu’daki güzel sanatlar liselerine çalgõ bağõşõ için kullanõlacak. Ruslarõn Paganini’si olarak tanõnan keman sa- natçõsõ Maxim Fedotov’un Klaus Weise yö- netimindeki Bilkent Senfoni Or- kestrasõ eşliğinde vereceği konser- le açõlacak olan festival kapsa- mõnda gitar sanatçõsõ Ezgi Anıl, Or- feon Oda Korosu, İdil Biret, Rus- ya Senfoni Orkestrasõ, Kremlin ve Bolşoy Balesi sanatçõlarõ, keman sanatçõsõ Jülide Yalçın - Dittgen, piyano sanatçõsõ Ece Tokatlı Sayarı, Rengim Gökmen yö- netimindeki Doğuş Çocuk Sen- foni Orkestrasõ, Trio Nota Be- ne, Trio Ephesus müziksever- lerle buluşacak. Festival, Uruguaylõ bandoneon sanatçõsõ Hector Ulises Passarella ve tango or- kestrasõnõn konserinin ardõndan Erol Erdinç yönetimindeki İzmir Devlet Senfoni Orkes- trasõ’nõn eşliğinde Görkem Ezgi Yıldırım (sop- rano) İhsan Ekber (tenor), Ayşe Varlıer (soprano) Onur Turana’õn (tenor) opera ar- yalarõ ve müzikal şarkõlarõ seslendirecekleri kon- serle sona erecek. (www.dmarinfestival.com) Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nõn “2010’a Gider İken Her Telden” adõyla düzenlediği ücretsiz yaz konserleri bu akşam Ortaköy İs- kelesi’nde 20.00’de Kent Mete - Göksun Çavdar Project konse- ri ile başlõyor. Klasik Batõ müzi- ğinden Türk sanat müziğine, caz- dan halk müziğine... değişik tür- lerde verilecek konserler 7 - 31 Ağustos arasõnda İstanbul’un çe- şitli ilçelerinde gerçekleşecek. Or- taköy İskelesi ve Sahili, Kartal Bü- lent Ecevit K.M. bahçesi, Büyü- kada İskelesi, Beykoz Sahili, Be- bek Parkõ, Sarõyer İskelesi, Üskü- dar İskelesi, Bayrampaşa Şehir Parkõ, B.Çekmece Kültür Parkõ, Beylerbeyi İskelesi, Zeytinburnu Çõrpõcõ Çayõrõ konserlere ev sa- hipliği yapacak olan yerler. Balõk Ekmek Caz, İstanbul’un Sesleri, Klasikler Hepimizin gibi farklõ başlõklar taşõyan konserlerde İlhan Er- şahin, İsmail Hakkı De- mircioğlu, Kerem Görsev, Neşet Ertaş, Önder Focan gibi önemli isimler yer ala- cak. Cem Mansur yöneti- minde Cemal Reşit Rey Sen- foni Orkestrasõ’yla “Yaz Konserleri” son bulacak. İstanbul 2010 Ajansõ Genel Sekreteri Eyüp Özgüç sa- dece müzik alanõnda değil, sanatõn diğer alanlarõnõ da içeren çeşitli sokak tasarõla- rõnõn önümüzdeki aylarda devam edeceğini belirtti. (www.istanbul2010.org - 0 212 251 20 10) Yaz akşamlarõ renkleniyor ‘Darağacõnda Üç Fidan’a polis engeli İstanbul Haber Servisi - Nihat Behram’õn 68 kuşağõnõn dev- rimci önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’õn son günlerini konu alan “Dar- ağacında Üç Fidan” adlõ kitabõ- nõn satõşõnõn, “yasaklı” olduğu ge- rekçesiyle Diyarbakõr Emniyet Müdürlüğü’nce engellendiği ile- ri sürüldü. Kitabõn Diyarbakõr Carrefour’da satõldõğõnõ gören Diyarbakõr Emniyet Müdürlü- ğü’nde görevli bir polis, alõşveriş merkezi yetkililerine “kitabın yasaklı ol- duğunu ve satış yapa- mayacakla- rını” söyle- di. Kitabõn satõşõnõ dur- duran alõşve- riş merkezi yöneticileri, bağlantõ kur- duklarõ Eve- rest Yayõncõ- lõk’tan kitabõn yasaklõ olmadõğõ- nõ öğrenince satõşa devam ettiler. Olayõn 12 Eylül dönemini anõm- sattõğõnõ söyleyen Everest Ya- yõncõlõk editörlerinden Sırma Köksal, Türkiye tarihine õşõk tu- tan kitabõn önüne bu tip yasakla- malarla geçilemeyeceğini belir- terek “Darağacında Üç Fidan ile ilgili önceden açılmış davalar var. Ankara DGM’de görülen davada kitap beraat etmiştir. Yasaklanma söz konusu değil- dir. Kitabımız her yerde satıl- maya devam edilecektir” diye konuştu. “Darağacında Üç Fi- dan”, ilk olarak Mayõs 1976’da yayõmlanmõştõ. KİTAP SATIŞTA... Dünya Kültürleri Müzesi’nde sergi... OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Türk karikatü- ründen çağdaş bir kesit, Frank- furt’taki “Das Museum der Weltkulturen” (Dünya Kül- türleri Müzesi) salonlarõnda meraklõsõyla yüz yüze gele- cek. 8 Ağustos akşamõ bir kut- lamayla açõlacak olan “Sul- tan’õn Burnu” (Die Nase des Sultans) başlõklõ bu sergi, 60 yõ- la yakõn bir süredir çizmeyi sür- düren Turhan Selçuk ile kõsa bir süre önce yitirdiğimiz Ef- latun Nuri Erkoç gibi ustala- rõn yanõ sõra 4’ü kadõn toplam 26 çizerimizin yapõtlarõndan oluşuyor. Küratörlüğünü Tho- mas Büsch ile Sabine Kü- per-Büsch’ün üstlendiği sergi, adõ geçen müze, Diyalog Kül- tür Girişimi ve Friedrich Ebert Vakfõ’nõn işbirliğiyle gerçek- leşiyor. Turhan Selçuk ve Eflatun Nuri dõ- şõnda, ağõrlõklõ olarak “Le- Man”, “Penguen” ve “Uy- kusuz” gibi mizah dergilerin- de çizen genç kuşak karikatür- cülerimizin yapõtlarõna yer ve- rilen bu derleme, 16 Kasõm 2008 tarihine kadar ziyarete açõk kalacak. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Düşündürülmeyen Gençliğe Mektuplar (4): Hangi Özgürlük? Sevgili Düşündürülmeyen Gençler, “… düşünmeyi seçtiğiniz takdirde, bugünkü dünyada ödeyeceğiniz bedel, görünüşte gerçekten ağır olacaktır. Peki, ama bunun karşısında düşünmeden, hep uyum sağlayarak, daha da açıkçası, hep boyun eğe- rek yaşamanın bedeli hep ödül ya da mutluluk mu- dur?” Geçen haftaki mektubum, bu soruyla bitiyordu. Cevabı: Hayır. Ama dünyanın genelinde ve ül- kenizin özelinde size, bu cevabın ‘evet’ olduğu öğ- retiliyor. Aklınıza ‘hayır’ın bir an bile gelmemesi için de, düşünmenin yolları tıkanıyor. İlk mektubumda söylediğim bir şeyi burada da tekrarlamak yararlı olacak. Bu, global ya da küresel bir yalan operas- yonu. Yani sadece bu ülkede olup biten bir şey de- ğil. Ama 1938’den bu yana düşünmeyi terk ettiği- miz için, düşünce yoksulu bütün ortamlar gibi, biz de dünyada olup biten hemen her şeye hazırlıksız yakalanıyoruz. Ve bu arada, bütün küresel yalanları en kolay yu- tan toplumlardan biri oluyoruz. Bir zamanlar, her- halde gerçekten “mucize kabilinden” bu iklimlerde beliren bir dâhinin, Mustafa Kemal’in peşine ta- kılarak dünya tarihinde emperyalizme karşı verilmiş bir Kurtuluş Savaşı’ndan galip çıkan bizler, şimdi, başta aydınlarımızın(!) büyük çoğunluğu olmak üze- re, tüm yetişkin kesimlerimizle gelecek kuşakları em- peryalizme hazırlıyoruz - ama dikkat edin: Sizleri em- peryalist olmaya değil, onun kurbanları olmaya ha- zırlıyoruz. Bunu, sizlere hiçbir yalana benzemeyen gerçekleri değil, fakat bütün gerçekleri yadsıyan ya- lanları öğreterek yapıyoruz! İki bin beş yüz yıldan fazla bir zaman önce, ne- redeyse bizim iklimlerimizden çıkma Sokrates: “Üzerinde düşünülmeyen bir hayat, yaşanmaya de- ğer bir hayat değildir!” deyip, idamdan önceki son gecesinde de kaçması için her şeyin hazır olduğunu, hatta Atina’nın ‘büyüklerinin’ bile buna ses çıkart- mayacaklarını kendisine bidiren öğrencilerini: “Ne yani, hayatım pahasına bugüne kadar savunduğum ne varsa, inkâr etmek pahasına kurtarılmış bir ha- yat mı? Asla! Verin şu baldıran kâsesini!” diye haş- lamıştı. Goethe, ne yazık ki bitirmeden bıraktığı ‘Akhil- leus’unun sonuna doğru, genç öleceği için ağlaşan tanrıçalara Akhilleus’un ağzından şöyle der: “Kimi zaman vaktine bakmadan ölebilmek, gerçek ölüm- süzlüğün bedeli değil midir?” Evet, sevgili gençler; isterse düşünebilecek bi- rer genç olduğunuzdan bu yana, hiç düşündüğü- nüz oldu mu gerçek anlamda yaşamanın anlamı- nı? Ya da size ‘hayat’ ve ‘yaşamak’ adına öğreti- lenlerin değerini kendi terazilerinizin kefelerine koydunuz mu? Kendi terazileriniz, oldu mu hiç? Yoksa, en ko- lay yaşamanın, hayatı hep başkalarının elinize tu- tuşturduğu terazilerle tartmak olduğu mu öğretil- di sizlere? Kimi zaman düşüncelerinizden ve ağızlarınızdan düşürmediğiniz - zaten de aslında hiç düşürme- meniz gereken!- özgürlük, tutsaklığın türünü seç- menin özgürlüğü mü? Ve sanat. Tarihinin başlangıcından bu yana, özgürlüğün en doğal kaynaklarından ve dayanaklarından biri ol- muş sanatın bile -amaçlara göre- yalan söyleye- bileceğini hiç sorguladınız mı? Evet, sanat - bugüne kadar en yalın, ama belki de en doğru tanımlama- sı “dünyayı, hayatı ve insanı sanatın düzleminde ye- niden üretmek” olan, böylece de insanlığa hep fark- lı düşünme boyutlarının yolunu açabilen sanat. Ül- kenizdeki ‘sanat eğitimi’, genelde böyle bir sanat anlayışını mı temel alıyor? Yoksa, evet, yoksa, siz- lere ‘nasıl’ sanat yapacağınız, ‘sanatın nasıl olma- sı gerektiği’ hiç tartışılmadan mı öğretiliyor? Heykel yapayım derken, sadece yontmakla mı ye- tiniyorsunuz? Ressam olmak isterken, sonuçta yal- nızca birer boyacı olmakla mı kalıyorsunuz? Ti- yatrocu olmaya gönül vermişken, sonunda kendi- nizi bir oynatılanlar ordusu içinde mi buluyorsunuz? Oysa, artık özgür değil misiniz? Haftaya görüşmek üzere… [email protected] Ayvalık’ta Kâbil portreleri... Kültür Servisi - Uzun yõllardõr Paris’te yaşayan fotoğrafçõ Ahmet Sel, Türkiye’deki ikinci sergisini Yapõ Kredi Kültür Merkezi’nden sonra Ayvalõk’ta Karagöz Sanat Evi’nde açõyor. Haber ve belgesel fotoğrafçõlõk alanõnda serbest olarak çalõşmaya devam eden Sel’in çalõşmalarõ Le Monde, Paris Match, Corriera della Serra, The New York Times, Walrus, Télérama, L’Express, Geniş Açõ gibi dergi ve gazetelerde yayõmlanõyor. Sel’in 2002 ve 2003 yõllarõnda Kâbil’de çektiği portre fotoğraflarõnõn yer aldõğõ sergisi 26 Ağustos’a dek Ayvalõk Karagöz Sanat Evi’nde görülebilir. (0 266 312 65 61) Çalışgir yaşama veda etti Kültür Servisi - Ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu Sevim Çalõşgir dün sabah yaşama veda etti. Sanatçõ, aynõ gün Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde dostlarõ ve çalõşma arkadaşlarõnõn katõldõğõ törenin ardõndan son yolculuğuna uğurlandõ. Çalõşgir’in rol aldõğõ sinema filmleri arasõnda ‘Boynu Bükük Küheylan’ ve ‘Uçurtmayõ Vurmasõnlar’ sayõlabilir. Sanat yaşamõna 1956’da sinema filmlerinde rol alarak adõm atan Çalõşgir, 1959 yõlõnda Oda Tiyatrosu’na katõlmõş ve çeşitli TV dizilerinde oynamõştõ. EDİP CANSEVER ADINA SERGİ Resimlerde figüre öncelik... İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın “2010’a Gider İken Her Telden” adıyla düzenlediği ücretsiz yaz konserleri bu akşam Ortaköy İskelesi’nde 20.00’de Kent Mete - Göksun Çavdar Project konseri ile başlıyor. Turgutreis’te klasik müzik esintileri... Kültür Servisi - Sanatçõ Almõla Kursar Kuş’un büyük şair Edip Canse- ver’e adadõğõ sergisi “Kirli Ağustos” 20 Ağus- tos’a dek Galeri Artist Çukurcuma’da görüle- bilir. Kuş, resimlerinde figüre öncelik veriyor ve kimi zaman realist, kimi zaman da deformatif re- simler yapõyor. (0 212 251 91 63 - www.artist- cukurcuma.com)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle