02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada daha önceki tüm olaylarla ilişkilendiren, fil tarifi- ne benzeyen örgüt haberleri... Öteki uçta, Cumhuriyet gazetesini olağanüs- tü zorlamalarla olayın içine sokup gazete içi te- lefon görüşmelerini dahi önemli bir belgeymiş gi- bi sunan haberler... Her ikisini de aynı sayfada görebiliyorsunuz. Şurası kesin; eğer, Türkiye’de devletin değişik katlarında da öbeklenmiş hukuk dışı oluşumla- rın tümüyle temizlenmesi isteniyorsa, haber yel- pazesini bu iki uçta tutanlar bunu önlemiş olu- yorlar. Bütün halkaları güçlü bir zincirin içinde zayıf bir halka dahi olsa, çektiniz mi oradan kopar. Cumhuriyet’e yönelik saldırılar kamuoyu katında zaten tutmadı. AKP medyasının bu konuda inat- la sürdürdüğü haber-yorum dalgası, akla Cum- huriyet’in dünkü başyazısını getiriyor. İlhan Selçuk, “Alo” demiş, ortalık ayağa kalk- mış! Yaratılmak istenen hava bu... İlhan Abi “Alo çeksem karşıki dağlar yıkılır” de- se yeridir! Gazetelerin yanı sıra televizyonlarda da özel seslendirme ile haberleştirilen telefon görüş- melerinin önemli bir bölümü de gazetenin iç yö- netimine ilişkin ayrıntılar. Altı üstü belli değil. Uzun görüşmenin bir bölümü alınmış ve “hüküm” ve- rilerek yayımlanıyor. Hukukçularla konuşuyoruz, “Böylesini ilk de- fa görüyoruz” diyorlar. Ahlak deyince, kişilik hakları deyince mangal- da kül, tespihte püskül, edebiyatta fasikül bı- rakmayanlar, iş Cumhuriyet’e saldırıya gelince elinden geleni ardına koymuyor. Sanıyoruz bu da kamuoyunun dikkatinde... Cumhuriyet gazetesi çok büyük bir ailedir. Çe- kirdeğinde elbette gazetenin yöneticileri vardır. Ailenin halkaları, çalışanlarından dışarıdan yazı gönderenlerine, kararlı destekçilerinden okurla- rına kadar dalga dalga yayılır. Eğer amaç, gazetenin yönetim yapısında ikilikler oluşturmak, yöneticilerini, yazarlarını birbirine dü- şürmekse başaramazlar; Ergenekonlaştırmaksa, gülünç hâlâ düşerler... Cumhuriyet gazetesi niçin ateş ve atış çem- berine sokuldu? Gazete, iktidarlarla birlikte yön değiştirmeden, dimdik ayakta durduğu, Cumhuriyetin ilkelerini ödünsüz savunduğu için... Saldırıların özü budur, gerisi teferruattır. İktidarlar ve medya uzunca bir süredir Cum- huriyet’e iki şekilde yaklaşıyor: 1- Yok saymaya çalışıyor. 2- Bunu başaramayınca, öncelikle itibarını sarsıp yok etmeye girişiyor. AKP döneminde bunu çok somut yaşadık. AKP’nin yayın organları bir süre Cumhuriyet’i “gör- meme” kararı aldılar, yok saydılar. Böylece “za- ten tirajı 40-50 binlere düşmüş gazete eriyip gi- der” diye düşündüler. Olmadı... Süreç Cumhuriyet’in tirajını 3 hane- li rakamların eşiğine taşıdı... Şimdi yöntem değiştirdiler... 20. yüzyılın bütün süreçlerinde Türkiye ile bir- likte nefes alıp veren Cumhuriyet, 21. yüzyıla da kimliğinden, ilkelerinden ödün vermeden girdi, yo- luna devam ediyor. Yok saymak olanaksızlaşınca hedefe oturttu- lar. Bugün, hedef tahtasına oturtulacak kadar gözdeyiz... Yarın, hedef gösterilemeyecek kadar güçlü ol- mamız gerekiyor. Cumhuriyet ailesi geleceğe bu gözle bakıyor! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Bir önergeye verdiği yanıtta kaçak Kuran kurs- ları hakkında “bakanlığına intikal etmiş herhangi bir bilgi bulunmadığını” açıklayan ve bu kursları de- netlemekle görevli Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çe- lik de konuşmayanların başında geliyor... Oysa kaçak Kuran kursları yıllardır çözümlene- meyen, laik Cumhuriyeti kemiren bir sorun. Evrensel Kenan Bey’in zorunlu din derslerini 12 Eylül Anayasası’na koydurduğundan beri ka- çak Kuran kursları çoğaldı. RTE hükümetleri dö- nemlerinde hemen her türlü cezadan kurtulma ola- nağı buldu, çığ gibi büyüdü. Kaçak Kuran kursları Balcılar beldesinde oldu- ğu gibi hemen her yerde yurt adı altında açılıyor. Kaçak Kuran kursları hiçbir denetime tabi tutula- mıyor. Yurt kimliğiyle Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde olması gerekirken bakanlık örgütü bu konuda üze- rine düşen görevi yerine getirmiyor. Bu öğrenim yılında 228 bin 39’u kadın, 249 bin 934 öğrenci Kuran kurslarına, 2007 yaz tatilinde 1 milyon 436 bin 168 öğrenci yaz Kuran kursla- rına katıldı. Gelecek aylarda bu rakamların daha büyüme- si için AKP iktidarı elbette her olanağı kullanacak. Çankaya’dan aşağıya devleti yönetenlerde ka- fa bu kafa da, örneğin Balcılar beldesi halkının ka- fası daha mı aydınlık? 21. yüzyılda çağdaşlığa soyunan bu ülkede bir yöre halkının gazetecilere yaptıkları kısa açıkla- malar; koyu, karanlık cehaletin ta kendisi. Açıklamalar İslamın karanlık yüzünü Balcı- lar’dan yansıtıyor. Çocuklarını son yolculuklarına uğurlayan anne- babalar, olayın sorumluları hakkında şikâyetçi olup olmadıklarını soran gazeteciye; kazayı “Takdiri ila- hi” diye tanımlıyor ve “Ölüme inandıklarını ve şi- kâyetçi olmayacaklarını” söylüyorlar. -Hürriyet’in yayımladığı açıklamalardan- ce- haleti kanıtlayan birkaç örnek: 12 yaşındaki Leyla’nın babası Barış Semerci: “Takdiri ilahi. Kızım şehit! Sakın kurs için kötü bir şeyler yazmayın. Onlar her zaman bizi ve belde- mizi düşünüyorlar.” Bir diğer baba, Ahmet Atayer: “Yaşanan tak- diri ilahi. 18 şehit verdik, güllerimiz açmadan sol- du. Cenazelerimizin birinin yüzünde Arapça harf- lerle kendiliğinden Lailaheillallah yazılmış. Bu bü- yük bir mucizedir.” Enkaz altında bulunan bir mektup, yurtta ço- cukların nasıl eğitildiğini gösteriyor. Kandiliniz mü- barek olsun diye başlayan mektupta, Ahiret Ha- va Yolları ile seyahat edileceği ve genel müdürü- nün Azrail olduğu yazılı. AKP’nin kapatılmamasından sonra gelen Bal- cılar olayı; partinin laiklik karşıtı hareketlerin oda- ğı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Balcılar’da yurt binasının çökmesinden sonra or- taya çıkan manzara, gericiliğin dinci bu iktidar za- manında aldığı mesafeyi gösteriyor. Ne yazık ki, olayın içeriğindeki anlam üzerinde duracakları yerde; devletin hemen bütün kade- meleri, muhalefet, medya susuyor. Gericilik, yavaş ilerleyen öldürücü kanser virü- sü gibi laisizmi kemiriyor. Karanlık, aydınlığın üzerini sinsice, yavaş yavaş örtüyor. [email protected] SAYFA 5 AĞUSTOS 2008 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 29 Edirne B 34 Kocaeli B 32 Çanakkale B 31 İzmir B 32 Manisa B 34 Aydın B 37 Denizli B 37 Zonguldak PB 27 Sinop BP 30 Samsun B 30 Trabzon Y 27 Giresun Y 27 Ankara B 33 Eskişehir B 30 Konya B 30 Sıvas B 30 Antalya B 38 Adana B 35 Mersin B 33 Diyarbakır B 41 Şanlıurfa B 41 Mardin B 37 Siirt B 41 Hakkâri B 36 Van B 31 Kars PB 26 Oslo Y 18 Helsinki Y 18 Stockholm Y 16 Londra Y 20 Amsterdam Y 21 Brüksel Y 21 Paris B 26 Bonn Y 21 Münih Y 27 Berlin Y 24 Budapeşte B 27 Madrid B 39 Viyana B 25 Belgrad B 30 Soyfa B 33 Roma B 28 Atina B 31 Zürih Y 26 Moskova Y 20 Aşkabat A 37 Astana PB 29 Taşkent A 41 Bakû B 32 Bişkek B 34 Tiflis PB 26 Kahire B 32 Şam PB 36 Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Giresun, Trabzon ve Rize çev- releri sağanak ve gök- gürültülü sağanak ya- ğışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı mevsim normalleri ci- varında seyredecek. AB, kapatma davasõnda AKP’ye verdiği desteğin karşõlõğõnõ istiyor Ek protokol baskısı MAHMUT GÜRER ANKARA - Avrupa Birliği (AB), kapatma davasõ sürecinde büyük destek verdiği AKP ikti- darõndan, bunun karşõlõğõnõ bir an önce almak istiyor. Birliğin Tür- kiye’ye, Kõbrõs Adasõ’ndaki tek resmi temsilcinin Rum kesimi olarak tanõnmasõnõ öngören An- kara Antlaşmasõ Ek Protoko- lü’nün TBMM’de kabul edilme- si için baskõ yaptõğõ belirtiliyor. AB daha önce Türkiye’nin ek pro- tokolü onaylamamasõ durumunda müzakere sürecini 2009’a giril- meden askõya alacağõnõ duyur- muştu. Diplomatik kaynaklardan edi- nilen bilgilere göre kapatma da- vasõ sürecinde AKP’ye koşulsuz destek veren AB, bunun karşõlõ- ğõnõ istemekte gecikmedi. AB yetkililerinin Türk muhataplarõ ile gerçekleştirdiği görüşmelerde, ek protokolün bir an önce yürür- lüğe girmesini istediği bildirildi. Bunun yanõ sõra AB’nin AKP’nin kapatõlmasõna ilişkin davanõn so- nuçlanmasõnõn hemen ardõndan, söz konusu protokolün TBMM’ye getirilmesi istemini çeşitli şekil- lerde Ankara’ya ilettiği de vur- gulandõ. AB’nin 2005 yõlõ Eylül ayõnda ek protokol ile ilgili olarak yayõmladõğõ deklarasyonda, “Av- rupa Topluluğu ve üye ülkele- ri, ilgili konularda müzakere başlıklarının açılmasının, Tür- kiye’nin tüm üye ülkelere olan sözleşme yükümlülüklerini uy- gulamasına bağlı olduğuna işa- ret eder. Yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmede başa- rısızlığa uğraması durumunda müzakerelerin gelişimi bütün olarak bundan etkilenecektir” denilmişti. 2007 yõlõ Brüksel açõş zirvesinde de deklarasyon gereği 8 müzakere başlõğõ askõya alõna- rak Türkiye’ye ek protokolü im- zalamasõ ve müzakere sürecinin devamõ için 1 yõl süre tanõndõğõ açõklanmõştõ. AB gözlemcileri de, AKP’nin kapatõlmamasõnõn “demokratik- leşme” için önemli bir adõm ol- masõna karşõn bunun tek başõna yeterli olamayacağõnõ vurgulu- yorlar. Söz konusu protokolün Türkiye tarafõndan 2009 sonuna kadar onaylanmamasõ durumun- da, müzakerelerin askõya alõna- bileceğini belirten gözlemciler, “Kapatma davasından çıkan sonuç ile Türkiye tren kaza- sından kurtuldu. Ancak An- kara Antlaşması Ek Protokolü ile gemi kazası yapabilir” yo- rumunda bulunuyorlar. Başta AB Komisyonu Başkanõ Jose Ma- nuel Barroso ve AB’nin Geniş- lemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn olmak üzere birçok AB yet- kilisi, AKP’nin kapatõlmasõ du- rumunda müzakerelerin askõya alõnabileceğini ifade etmişti.An- kara ise konuyla ilgili olarak BM sürecinin başlamasõ nedeniyle AB’nin istemine çekince ile kar- şõlõk veriyor. Dõşişleri Bakanlõğõ kaynaklarõ, Kõbrõs’ta herhangi bir çözüm olmadan ya da KKTC üzerindeki izolasyonlar tümüyle kaldõrõlmadan ek protokolün TBMM’ye gönderilmesinin söz konusu olmadõğõnõ belirtirken, AB’nin baskõsõnõ da Fransa’nõn dönem başkanlõğõna bağlõyor. AB Dönem Başkanõ Fransa’nõn, Kõb- rõs Rum Kesimi ile ekonomi ol- mak üzere çok sayõda ikili anlaş- masõnõn yanõ sõra, geçen yõl im- zalanan Savunma ve İşbirliği Pro- tokolü gereği adada bir de üssü bulunuyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tür- kiye’de geçen yõl 7 bin 183 kayõp çocuk bil- dirimi yapõldõ. Bunlardan 6 bin 350’si bu- lunurken, 833 çocuk bulunamadõ. İstan- bul’da ise kaybolan 253 çocuktan hiçbirine ulaşõlamadõ. Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ, basõnda çõkan kayõp çocuk haberleri üzeri- ne 17 Aralõk 2007’de Türkiye’deki kayõp ço- cuklarõn sayõsõnõ İçişleri Bakanlõğõ’na sordu. Bakanlõktan gelen yazõda, Türkiye’de kayõp çocuk sayõsõnõn 15 Ocak 2008 tarihi itibarõyla 1446 olduğu belirtildi. Bunun üzerine 29 Ocak 2008’de İnsan Haklarõ Başkanlõğõ, kayõp çocuklarõn haritasõnõ çõkõrmak üzere ha- rekete geçti. Çalõşmalar sonucu hazõrlanan “Kayıp Çocuk Raporu”na göre kayõp ço- cuklar üç bölüme ayrõlõyor: Kendi isteğiyle kaçanlar, kaçõrõlanlar, istemeden de olsa yoksulluk gibi nedenlerle kaçanlar. Çocuk- larõn kaçmalarõnda; özenti, ebeveyn boşan- masõ, kentleşememe gibi alt başlõklar varken kaçõrõlanlarõn genelde terör örgütlerinin ve çetelerin eline düştüğüne vurgu yapõlõyor. Ço- cuk ticareti, dilencilik ve cinsel sömürü de diğer önemli nedenler arasõnda. Kayõp ço- cuklarõ hastalõk, uyuşturucu, şiddet ve cin- sel istismar gibi ciddi sorunlar bekliyor. Ra- porda, “Bazı çete ve terör örgütleri, kayıp çocukları kullanmak istemektedirler. Bu çete ve örgütler çocuk yaştaki insanları kandırarak örgüte kazandırmak için bü- yük çaba içerisindedirler. Türkiye gibi yıl- lardır terörle uğraşan bir ülke için sorun bu açıdan da önem taşımaktadır. Bu şe- kilde teröre bulaşan çocuk sayısı topla- mının yüksek olduğu iddia edilmektedir” ifadeleri kullanõldõ. Raporun önsözünde dünyada insan ka- çakçõlõğõnõn maddi büyüklüğüne işaret eden Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanõ Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, Türkiye’de 2007 yõlõnda kamu birimlerine 7 bin 183 kayõp bil- dirimi geldiğini, yapõlan çalõşmalarla bun- lardan 6 bin 350’sinin bulunduğunu ve 2007 sonu itibarõyla aranmakta olan 833 ka- yõp çocuk olduğunu ifade etti. Aranan ancak hâlâ bulunamayan kayõp ço- cuk sayõsõnõn en fazla olduğu 24 ilin arasõn- da 253 çocuk ile İstanbul ilk sõrada yer alõ- yor. İstanbul’u Balõkesir (47), Bursa (42), An- kara (30), Şanlõurfa (29), Mardin (28), Ko- caeli (25), Çanakkale (24), Tekirdağ (20), Os- maniye (18), İzmir (15), Niğde (15), Aydõn (14), Hakkâri (14), Manisa (13), Çorum ve Tokat (12), Eskişehir, Kõrklareli, Malatya, Mersin, Samsun (11), Batman ile Sakarya (10) izliyor. İstanbul’da 2007’de kaybolan 253 çocuktan hiçbiri bulunamadõ. Bursa’da kaybolan 439 çocuktan 42’si, Ankara’da 1006 çocuktan 30’u, Şanlõurfa’da 222 ço- cuktan 29’u, İzmir’de 642 çocuktan 15’i, Mardin’de 77 çocuktan 28’i bulanamadõ. Ba- lõkesir (47), Kocaeli (25), Tekirdağ (20), Niğ- de (15), Çorum (12), Tokat (12), Mersin (11), Samsun (11), Batman (10) ve Sakarya’da (10) da kaybolan çocuklarõn hiçbiri buluna- madõ. En fazla kayõp çocuk ihbarõ yapõlan il An- kara oldu. Ankara’da kayõp çocuk ihbarõ ya- põlan 1006 çocuktan 976’sõ bulundu, 30’u ise hâlâ aranõyor. Ankara’yõ İzmir (642) ve Bursa (439) takip ediyor. Kayõp çocuk sa- yõsõnõn bölgelere göre sõralamasõnda birinci sõrayõ 434 kayõp çocuk ile Marmara Bölge- si alõyor. Bunu İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz, Ege, Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgesi izliyor. FIRAT KOZOK ANKARA - Antalya’da gün- lerdir süren orman yangõnõ göz- leri bir kez daha AKP kadro- laşmasõna çevirdi. İktidar, 2002 yõlõndan bu yana Çevre ve Or- man Bakanlõğõ’ndaki kritik gö- revlere kendi yandaşlarõnõ ge- tirdi, göreve getirilen birim amirleri muhalif sendikalara üye olan çalõşanlara yandaş sendikalara geçmeleri yönünde baskõ yaptõ. Büyük tepkilere karşõn çõkarõlan Turizm Teşvik Yasasõ ve Maden Yasasõ gibi düzenlemeler, orman yağmasõ- nõn kapõlarõnõ ardõna kadar aç- tõ. Tarõm, Orman ve Hayvancõ- lõk Hizmet Kolu Kamu Emek- çileri Sendikasõ (Tarõm - Orkam Sen) Genel Başkanõ Yücel Gül, AKP iktidarõnõn 6 yõlda uygu- ladõğõ kadrolaşma politikala- rõndan Çevre ve Orman Ba- kanlõğõ’nõn da nasibini aldõğõnõ söyledi. İktidarõn bakanlõktaki kritik görevlerin tümüne kendi yandaşlarõnõ getirdiğini ifade eden Gül, göreve getirilen birim amirlerinin sendikalõ personeli de baskõ altõna aldõğõnõ söyledi. Türk-İş’e bağlõ Orman-İş ve KESK’e bağlõ Tarõm-Orkam Sen üyesi çalõşanlarõna iktida- ra yakõn Hak-İş’e bağlõ Tarõm- Orman İş’e geçmeleri yönünde baskõlar yapõldõğõnõ ifade eden Gül, “İdare amirleri noterler çağırarak personeli sendika değiştirmeye zorladı. Birçok personel de bu şekilde sendi- kasını değiştirdi çünkü per- sonelin yıllık izninden özlük haklarına kadar birçok konu birim amirinin inisiyatifin- de” dedi. AKP iktidarõnõn ken- dine bağlõ sivil toplum örgütleri yaratmak istediğini vurgulayan Yücel Gül, “Hükümet kamu- daki örgütlenmesini tamam- lamıştır, şimdi kendine bağlı sivil toplum örgütleri, sendi- kalar kurma çabasındadır” dedi. AKP iktidarõnõn uyguladõğõ politikalarõ da eleştiren Gül, son dönemde gündeme getirilen Turizm Teşvik Yasasõ, Maden Yasasõ gibi düzenlemelerin or- man yağmasõnõn önünü daha da açtõğõnõ söyledi. Gül, “Bu dü- zenlemeler bizi bu noktaya ge- tirdi. Bu yasal düzenlemeler sayesinde istenip de alınma- yacak orman parçası bulun- muyor. Yasal yöntemlerle ya- pılan yağma ve talanın haddi hesabı yok” diye konuştu. ‘Teknik ekipman ve personel açõğõ tamamlanmalõ’ Antalya’daki yangõnõn çõkõş nedeninin elektrik tellerinin birbirine değmesi olarak açõk- landõğõnõ anõmsatan Gül, or- manlõk alanlardan geçen elek- trik iletim hatlarõnõn tehlikeli ol- duğunu ancak bu hatlarõn ba- kõmlarõnõn zamanõnda yapõl- masõ durumunda bu tehlikenin en düşük seviyelere indirilece- ğini ifade etti. Gül, şöyle devam etti: “Yangın çıkmaz diye bir kural yok ama önemli olan yangının çıkmamasını sağla- maktır. Eğer yangın çıktıysa da olabilecek en kısa sürede müdahale edilmelidir. Her şeye rağmen yangın büyü- düyse o zaman teknik ekip- man ve insan unsuru önem kazanıyor. Yöreyi bilen, yan- gın tecrübesine sahip insan- larla bu müdahaleyi yapmak gerekiyor.” Orman yangõnlarõyla müca- delenin sosyal, ekonomik ve po- litik boyutlarõ olduğunun altõnõ çizen Gül, orman-yurttaş iliş- kilerinin doğru ayarlanmasõ ge- rektiğini söyledi. “Seçim lafı bizim tüylerimizi diken diken eder” diyen Yücel Gül, or- manlardaki tahribatõn seçim ha- zõrlõklarõnõn başladõğõ dönem- lerde arttõğõna da dikkat çekti. BND iddiası: El Kaide Dış Haberler Servisi - Federal İstihbarat Servisi Başkanõ Ernst Uhrlau, geçen hafta Güngören’de 18 kişinin ölümüne yol açan bombalõ saldõrõnõn El Kaide tarafõndan düzenlenmiş olabileceğini söyledi. Uhrlau, Alman Bild gazetesine verdiği mülakatta saldõrõnõn PKK tarafõndan düzenlenmesinin zor olduğunu savunarak saldõrõda kullanõlan teknik, zamanlama ve yeri ile kullanõlan patlayõcõnõn PKK’den ziyade radikal dincileri ya da diğer örgütleri işaret ettiğini öne sürdü. Uhrlau, “El Kaide’nin saldırının arkasında bulunduğu ihtimalini göz önünde bulundurmak gerekir. Küresel cihadın bir parçası olarak radikal dinci teröristlerin Türkiye’de de aktif olduklarını biliyoruz” diye konuştu. El Kaide’nin Che Guevara’sı El Kaide lideri Usame bin Ladin’in Afganistan-Pakistan sõnõrõnda saklandõğõna ve buradaki aşiretlerle iyi anlaştõğõna inandõğõnõ kaydeden Uhrlau, Bin Ladin’i “El Kaide’nin Che Guevara’sı” olarak tanõmladõ. Bin Ladin’in artõk saldõrõlarõn planlamasõ sürecine katõlmadõğõnõ, ancak örgütü bir arada tutan kilit isim olduğunu belirten Uhrlau, Bin Ladin’i Küba Devrimi liderlerinden Che Gueavara’ya benzetti. AB, AKP’ye kapatma davasõ sürecinde verdiği desteğin karşõlõğõnõ istemekte gecikmedi. AB yetkililerinin hükümetten Ankara Antlaşmasõ Ek Protokolü’nün bir an önce TBMM’ye getirmesini istediği belirtiliyor. Ülke genelinde geçen yõl 7 bin 183 çocuk kayboldu, 833’ü bulunamadõ İstanbul 253 çocuğu yuttu AKP kadrolaşması ormanlara kadar ulaştı IŞIL ÖZGENTÜRK Tek Bir Şikâyet Yok! Öyle mi, ama Meclis Başkanõmõz Almanya’dan ithal edilen 1 trilyon değerinde çok lüks zõhlõ bir BMV ile dolaşõyor. Dini çok bütün ve kalbi hep yok- suldan yana çarptõğõnõ söyleyen Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül bu yõlõn ilk altõ ayõnda Çankaya Köş- kü’ne 21 trilyonluk bir harcama yaptõ. Başbakan’õn bir VIP uçağõ vardõ, olmadõ kendisine de bir VIP uça- ğõ aldõ. Ama hâlâ kiralõk yangõn söndürme uçağõ kulla- nõyoruz ve görülen o ki, doğa şartlarõ aleyhimize, ama donanõm yönünden yeterli değiliz, en önemli- si yapõlan anketler AKP döneminde insan kay- naklarõnõn verimli kullanõmõnda büyük bir gerileme olduğunu gösteriyor. Tarikat dostlarõ dünyevi işle- ri becermede biraz değil basbayağõ geriler. Kimse şikâyetçi değil! Ama bizim içimiz acõyor, 18 küçük kõzdan Ley- la Semerci’nin fotoğrafõ gözlerimizin önünden gitmiyor. O 13 yaşõnda okuyup öğretmen olmak is- teyen bir küçücük kõz çocuğuydu. Fayans döşeme ustasõ babasõ sürekli işsizdi. Ve küçük kõz ev kira- sõnõ ödemekte zorlanan ailenin sürekli ev değiştir- mesi nedeniyle bir yõl içinde üç ayrõ okula gitti. Sõ- nõfõnõ takdir belgesi alarak bitirdi ve anneannesi onu üç öğün yemek çõkarõldõğõ için Balcõlar’daki Kuran kursuna yatõlõ yazdõrdõ. Ve bir gece patlama oldu ve küçük kõz çocuğu gerçekten bir melek gibi dönüş- süz bir uykuya daldõ. Leyla Semerci tek değil, bu ülkede çok uzun za- mandõr tarikatlar yoksullarõn, en alttakilerin tek umu- du haline geldi. Gerçekleri gizleyen ekonomistler, hayâsõzca ülkenin kalkõndõğõnõ, demokratikleştiğini söyleyen köşe yazarlarõ, sizin oturduğunuz siteler- de Leyla Semerciler görünmüyor, sizin gezdiğiniz yerlerde annelerinin birer küçük kopyasõ başka Ley- lalar var. Ama unutmayõn sitelerin duvarlarõ ne ka- dar yüksek olursa olsun toplumsal bir tsunami her şeyi, hiçbir ayrõcalõk tanõmadan eşitler. Ve şikâyetçi olmayanlarõn bir gün şikâyetçi olacaklarõ tutar. Hiç unutmadõğõm bir söz vardõr: “Açlık ne Allah tanır ne de peygamber.” isilozgenturk gmail.com Baştarafı Arka Sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle