Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
daha önceki tüm olaylarla ilişkilendiren, fil tarifi-
ne benzeyen örgüt haberleri...
Öteki uçta, Cumhuriyet gazetesini olağanüs-
tü zorlamalarla olayın içine sokup gazete içi te-
lefon görüşmelerini dahi önemli bir belgeymiş gi-
bi sunan haberler...
Her ikisini de aynı sayfada görebiliyorsunuz.
Şurası kesin; eğer, Türkiye’de devletin değişik
katlarında da öbeklenmiş hukuk dışı oluşumla-
rın tümüyle temizlenmesi isteniyorsa, haber yel-
pazesini bu iki uçta tutanlar bunu önlemiş olu-
yorlar.
Bütün halkaları güçlü bir zincirin içinde zayıf bir
halka dahi olsa, çektiniz mi oradan kopar.
Cumhuriyet’e yönelik saldırılar kamuoyu katında
zaten tutmadı. AKP medyasının bu konuda inat-
la sürdürdüğü haber-yorum dalgası, akla Cum-
huriyet’in dünkü başyazısını getiriyor.
İlhan Selçuk, “Alo” demiş, ortalık ayağa kalk-
mış!
Yaratılmak istenen hava bu...
İlhan Abi “Alo çeksem karşıki dağlar yıkılır” de-
se yeridir!
Gazetelerin yanı sıra televizyonlarda da özel
seslendirme ile haberleştirilen telefon görüş-
melerinin önemli bir bölümü de gazetenin iç yö-
netimine ilişkin ayrıntılar. Altı üstü belli değil. Uzun
görüşmenin bir bölümü alınmış ve “hüküm” ve-
rilerek yayımlanıyor.
Hukukçularla konuşuyoruz, “Böylesini ilk de-
fa görüyoruz” diyorlar.
Ahlak deyince, kişilik hakları deyince mangal-
da kül, tespihte püskül, edebiyatta fasikül bı-
rakmayanlar, iş Cumhuriyet’e saldırıya gelince
elinden geleni ardına koymuyor.
Sanıyoruz bu da kamuoyunun dikkatinde...
Cumhuriyet gazetesi çok büyük bir ailedir. Çe-
kirdeğinde elbette gazetenin yöneticileri vardır.
Ailenin halkaları, çalışanlarından dışarıdan yazı
gönderenlerine, kararlı destekçilerinden okurla-
rına kadar dalga dalga yayılır.
Eğer amaç, gazetenin yönetim yapısında ikilikler
oluşturmak, yöneticilerini, yazarlarını birbirine dü-
şürmekse başaramazlar; Ergenekonlaştırmaksa,
gülünç hâlâ düşerler...
Cumhuriyet gazetesi niçin ateş ve atış çem-
berine sokuldu?
Gazete, iktidarlarla birlikte yön değiştirmeden,
dimdik ayakta durduğu, Cumhuriyetin ilkelerini
ödünsüz savunduğu için...
Saldırıların özü budur, gerisi teferruattır.
İktidarlar ve medya uzunca bir süredir Cum-
huriyet’e iki şekilde yaklaşıyor:
1- Yok saymaya çalışıyor.
2- Bunu başaramayınca, öncelikle itibarını
sarsıp yok etmeye girişiyor.
AKP döneminde bunu çok somut yaşadık.
AKP’nin yayın organları bir süre Cumhuriyet’i “gör-
meme” kararı aldılar, yok saydılar. Böylece “za-
ten tirajı 40-50 binlere düşmüş gazete eriyip gi-
der” diye düşündüler.
Olmadı... Süreç Cumhuriyet’in tirajını 3 hane-
li rakamların eşiğine taşıdı...
Şimdi yöntem değiştirdiler...
20. yüzyılın bütün süreçlerinde Türkiye ile bir-
likte nefes alıp veren Cumhuriyet, 21. yüzyıla da
kimliğinden, ilkelerinden ödün vermeden girdi, yo-
luna devam ediyor.
Yok saymak olanaksızlaşınca hedefe oturttu-
lar.
Bugün, hedef tahtasına oturtulacak kadar
gözdeyiz...
Yarın, hedef gösterilemeyecek kadar güçlü ol-
mamız gerekiyor.
Cumhuriyet ailesi geleceğe bu gözle bakıyor!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Bir önergeye verdiği yanıtta kaçak Kuran kurs-
ları hakkında “bakanlığına intikal etmiş herhangi
bir bilgi bulunmadığını” açıklayan ve bu kursları de-
netlemekle görevli Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çe-
lik de konuşmayanların başında geliyor...
Oysa kaçak Kuran kursları yıllardır çözümlene-
meyen, laik Cumhuriyeti kemiren bir sorun.
Evrensel Kenan Bey’in zorunlu din derslerini
12 Eylül Anayasası’na koydurduğundan beri ka-
çak Kuran kursları çoğaldı. RTE hükümetleri dö-
nemlerinde hemen her türlü cezadan kurtulma ola-
nağı buldu, çığ gibi büyüdü.
Kaçak Kuran kursları Balcılar beldesinde oldu-
ğu gibi hemen her yerde yurt adı altında açılıyor.
Kaçak Kuran kursları hiçbir denetime tabi tutula-
mıyor.
Yurt kimliğiyle Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde
olması gerekirken bakanlık örgütü bu konuda üze-
rine düşen görevi yerine getirmiyor.
Bu öğrenim yılında 228 bin 39’u kadın, 249 bin
934 öğrenci Kuran kurslarına, 2007 yaz tatilinde
1 milyon 436 bin 168 öğrenci yaz Kuran kursla-
rına katıldı.
Gelecek aylarda bu rakamların daha büyüme-
si için AKP iktidarı elbette her olanağı kullanacak.
Çankaya’dan aşağıya devleti yönetenlerde ka-
fa bu kafa da, örneğin Balcılar beldesi halkının ka-
fası daha mı aydınlık?
21. yüzyılda çağdaşlığa soyunan bu ülkede bir
yöre halkının gazetecilere yaptıkları kısa açıkla-
malar; koyu, karanlık cehaletin ta kendisi.
Açıklamalar İslamın karanlık yüzünü Balcı-
lar’dan yansıtıyor.
Çocuklarını son yolculuklarına uğurlayan anne-
babalar, olayın sorumluları hakkında şikâyetçi olup
olmadıklarını soran gazeteciye; kazayı “Takdiri ila-
hi” diye tanımlıyor ve “Ölüme inandıklarını ve şi-
kâyetçi olmayacaklarını” söylüyorlar.
-Hürriyet’in yayımladığı açıklamalardan- ce-
haleti kanıtlayan birkaç örnek:
12 yaşındaki Leyla’nın babası Barış Semerci:
“Takdiri ilahi. Kızım şehit! Sakın kurs için kötü bir
şeyler yazmayın. Onlar her zaman bizi ve belde-
mizi düşünüyorlar.”
Bir diğer baba, Ahmet Atayer: “Yaşanan tak-
diri ilahi. 18 şehit verdik, güllerimiz açmadan sol-
du. Cenazelerimizin birinin yüzünde Arapça harf-
lerle kendiliğinden Lailaheillallah yazılmış. Bu bü-
yük bir mucizedir.”
Enkaz altında bulunan bir mektup, yurtta ço-
cukların nasıl eğitildiğini gösteriyor. Kandiliniz mü-
barek olsun diye başlayan mektupta, Ahiret Ha-
va Yolları ile seyahat edileceği ve genel müdürü-
nün Azrail olduğu yazılı.
AKP’nin kapatılmamasından sonra gelen Bal-
cılar olayı; partinin laiklik karşıtı hareketlerin oda-
ğı olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Balcılar’da yurt binasının çökmesinden sonra or-
taya çıkan manzara, gericiliğin dinci bu iktidar za-
manında aldığı mesafeyi gösteriyor.
Ne yazık ki, olayın içeriğindeki anlam üzerinde
duracakları yerde; devletin hemen bütün kade-
meleri, muhalefet, medya susuyor.
Gericilik, yavaş ilerleyen öldürücü kanser virü-
sü gibi laisizmi kemiriyor.
Karanlık, aydınlığın üzerini sinsice, yavaş yavaş
örtüyor.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 5 AĞUSTOS 2008 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 29
Edirne B 34
Kocaeli B 32
Çanakkale B 31
İzmir B 32
Manisa B 34
Aydın B 37
Denizli B 37
Zonguldak PB 27
Sinop BP 30
Samsun B 30
Trabzon Y 27
Giresun Y 27
Ankara B 33
Eskişehir B 30
Konya B 30
Sıvas B 30
Antalya B 38
Adana B 35
Mersin B 33
Diyarbakır B 41
Şanlıurfa B 41
Mardin B 37
Siirt B 41
Hakkâri B 36
Van B 31
Kars PB 26
Oslo Y 18
Helsinki Y 18
Stockholm Y 16
Londra Y 20
Amsterdam Y 21
Brüksel Y 21
Paris B 26
Bonn Y 21
Münih Y 27
Berlin Y 24
Budapeşte B 27
Madrid B 39
Viyana B 25
Belgrad B 30
Soyfa B 33
Roma B 28
Atina B 31
Zürih Y 26
Moskova Y 20
Aşkabat A 37
Astana PB 29
Taşkent A 41
Bakû B 32
Bişkek B 34
Tiflis PB 26
Kahire B 32
Şam PB 36
Yurdun kuzeydoğu
kesimleri parçalı ve
çok bulutlu, Giresun,
Trabzon ve Rize çev-
releri sağanak ve gök-
gürültülü sağanak ya-
ğışlı, diğer yerler az
bulutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığı
mevsim normalleri ci-
varında seyredecek.
AB, kapatma davasõnda AKP’ye verdiği desteğin karşõlõğõnõ istiyor
Ek protokol baskısı
MAHMUT GÜRER
ANKARA - Avrupa Birliği
(AB), kapatma davasõ sürecinde
büyük destek verdiği AKP ikti-
darõndan, bunun karşõlõğõnõ bir an
önce almak istiyor. Birliğin Tür-
kiye’ye, Kõbrõs Adasõ’ndaki tek
resmi temsilcinin Rum kesimi
olarak tanõnmasõnõ öngören An-
kara Antlaşmasõ Ek Protoko-
lü’nün TBMM’de kabul edilme-
si için baskõ yaptõğõ belirtiliyor.
AB daha önce Türkiye’nin ek pro-
tokolü onaylamamasõ durumunda
müzakere sürecini 2009’a giril-
meden askõya alacağõnõ duyur-
muştu.
Diplomatik kaynaklardan edi-
nilen bilgilere göre kapatma da-
vasõ sürecinde AKP’ye koşulsuz
destek veren AB, bunun karşõlõ-
ğõnõ istemekte gecikmedi. AB
yetkililerinin Türk muhataplarõ
ile gerçekleştirdiği görüşmelerde,
ek protokolün bir an önce yürür-
lüğe girmesini istediği bildirildi.
Bunun yanõ sõra AB’nin AKP’nin
kapatõlmasõna ilişkin davanõn so-
nuçlanmasõnõn hemen ardõndan,
söz konusu protokolün TBMM’ye
getirilmesi istemini çeşitli şekil-
lerde Ankara’ya ilettiği de vur-
gulandõ. AB’nin 2005 yõlõ Eylül
ayõnda ek protokol ile ilgili olarak
yayõmladõğõ deklarasyonda, “Av-
rupa Topluluğu ve üye ülkele-
ri, ilgili konularda müzakere
başlıklarının açılmasının, Tür-
kiye’nin tüm üye ülkelere olan
sözleşme yükümlülüklerini uy-
gulamasına bağlı olduğuna işa-
ret eder. Yükümlülüklerini tam
olarak yerine getirmede başa-
rısızlığa uğraması durumunda
müzakerelerin gelişimi bütün
olarak bundan etkilenecektir”
denilmişti. 2007 yõlõ Brüksel açõş
zirvesinde de deklarasyon gereği
8 müzakere başlõğõ askõya alõna-
rak Türkiye’ye ek protokolü im-
zalamasõ ve müzakere sürecinin
devamõ için 1 yõl süre tanõndõğõ
açõklanmõştõ.
AB gözlemcileri de, AKP’nin
kapatõlmamasõnõn “demokratik-
leşme” için önemli bir adõm ol-
masõna karşõn bunun tek başõna
yeterli olamayacağõnõ vurgulu-
yorlar. Söz konusu protokolün
Türkiye tarafõndan 2009 sonuna
kadar onaylanmamasõ durumun-
da, müzakerelerin askõya alõna-
bileceğini belirten gözlemciler,
“Kapatma davasından çıkan
sonuç ile Türkiye tren kaza-
sından kurtuldu. Ancak An-
kara Antlaşması Ek Protokolü
ile gemi kazası yapabilir” yo-
rumunda bulunuyorlar. Başta AB
Komisyonu Başkanõ Jose Ma-
nuel Barroso ve AB’nin Geniş-
lemeden Sorumlu Komiseri Olli
Rehn olmak üzere birçok AB yet-
kilisi, AKP’nin kapatõlmasõ du-
rumunda müzakerelerin askõya
alõnabileceğini ifade etmişti.An-
kara ise konuyla ilgili olarak BM
sürecinin başlamasõ nedeniyle
AB’nin istemine çekince ile kar-
şõlõk veriyor. Dõşişleri Bakanlõğõ
kaynaklarõ, Kõbrõs’ta herhangi bir
çözüm olmadan ya da KKTC
üzerindeki izolasyonlar tümüyle
kaldõrõlmadan ek protokolün
TBMM’ye gönderilmesinin söz
konusu olmadõğõnõ belirtirken,
AB’nin baskõsõnõ da Fransa’nõn
dönem başkanlõğõna bağlõyor. AB
Dönem Başkanõ Fransa’nõn, Kõb-
rõs Rum Kesimi ile ekonomi ol-
mak üzere çok sayõda ikili anlaş-
masõnõn yanõ sõra, geçen yõl im-
zalanan Savunma ve İşbirliği Pro-
tokolü gereği adada bir de üssü
bulunuyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tür-
kiye’de geçen yõl 7 bin 183 kayõp çocuk bil-
dirimi yapõldõ. Bunlardan 6 bin 350’si bu-
lunurken, 833 çocuk bulunamadõ. İstan-
bul’da ise kaybolan 253 çocuktan hiçbirine
ulaşõlamadõ.
Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ,
basõnda çõkan kayõp çocuk haberleri üzeri-
ne 17 Aralõk 2007’de Türkiye’deki kayõp ço-
cuklarõn sayõsõnõ İçişleri Bakanlõğõ’na sordu.
Bakanlõktan gelen yazõda, Türkiye’de kayõp
çocuk sayõsõnõn 15 Ocak 2008 tarihi itibarõyla
1446 olduğu belirtildi. Bunun üzerine 29
Ocak 2008’de İnsan Haklarõ Başkanlõğõ,
kayõp çocuklarõn haritasõnõ çõkõrmak üzere ha-
rekete geçti. Çalõşmalar sonucu hazõrlanan
“Kayıp Çocuk Raporu”na göre kayõp ço-
cuklar üç bölüme ayrõlõyor: Kendi isteğiyle
kaçanlar, kaçõrõlanlar, istemeden de olsa
yoksulluk gibi nedenlerle kaçanlar. Çocuk-
larõn kaçmalarõnda; özenti, ebeveyn boşan-
masõ, kentleşememe gibi alt başlõklar varken
kaçõrõlanlarõn genelde terör örgütlerinin ve
çetelerin eline düştüğüne vurgu yapõlõyor. Ço-
cuk ticareti, dilencilik ve cinsel sömürü de
diğer önemli nedenler arasõnda. Kayõp ço-
cuklarõ hastalõk, uyuşturucu, şiddet ve cin-
sel istismar gibi ciddi sorunlar bekliyor. Ra-
porda, “Bazı çete ve terör örgütleri, kayıp
çocukları kullanmak istemektedirler. Bu
çete ve örgütler çocuk yaştaki insanları
kandırarak örgüte kazandırmak için bü-
yük çaba içerisindedirler. Türkiye gibi yıl-
lardır terörle uğraşan bir ülke için sorun
bu açıdan da önem taşımaktadır. Bu şe-
kilde teröre bulaşan çocuk sayısı topla-
mının yüksek olduğu iddia edilmektedir”
ifadeleri kullanõldõ.
Raporun önsözünde dünyada insan ka-
çakçõlõğõnõn maddi büyüklüğüne işaret eden
Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanõ Prof. Dr.
Hasan Tahsin Fendoğlu, Türkiye’de 2007
yõlõnda kamu birimlerine 7 bin 183 kayõp bil-
dirimi geldiğini, yapõlan çalõşmalarla bun-
lardan 6 bin 350’sinin bulunduğunu ve
2007 sonu itibarõyla aranmakta olan 833 ka-
yõp çocuk olduğunu ifade etti.
Aranan ancak hâlâ bulunamayan kayõp ço-
cuk sayõsõnõn en fazla olduğu 24 ilin arasõn-
da 253 çocuk ile İstanbul ilk sõrada yer alõ-
yor. İstanbul’u Balõkesir (47), Bursa (42), An-
kara (30), Şanlõurfa (29), Mardin (28), Ko-
caeli (25), Çanakkale (24), Tekirdağ (20), Os-
maniye (18), İzmir (15), Niğde (15), Aydõn
(14), Hakkâri (14), Manisa (13), Çorum ve
Tokat (12), Eskişehir, Kõrklareli, Malatya,
Mersin, Samsun (11), Batman ile Sakarya
(10) izliyor. İstanbul’da 2007’de kaybolan
253 çocuktan hiçbiri bulunamadõ. Bursa’da
kaybolan 439 çocuktan 42’si, Ankara’da
1006 çocuktan 30’u, Şanlõurfa’da 222 ço-
cuktan 29’u, İzmir’de 642 çocuktan 15’i,
Mardin’de 77 çocuktan 28’i bulanamadõ. Ba-
lõkesir (47), Kocaeli (25), Tekirdağ (20), Niğ-
de (15), Çorum (12), Tokat (12), Mersin (11),
Samsun (11), Batman (10) ve Sakarya’da
(10) da kaybolan çocuklarõn hiçbiri buluna-
madõ.
En fazla kayõp çocuk ihbarõ yapõlan il An-
kara oldu. Ankara’da kayõp çocuk ihbarõ ya-
põlan 1006 çocuktan 976’sõ bulundu, 30’u ise
hâlâ aranõyor. Ankara’yõ İzmir (642) ve
Bursa (439) takip ediyor. Kayõp çocuk sa-
yõsõnõn bölgelere göre sõralamasõnda birinci
sõrayõ 434 kayõp çocuk ile Marmara Bölge-
si alõyor. Bunu İç Anadolu, Güneydoğu
Anadolu, Karadeniz, Ege, Doğu Anadolu ve
Akdeniz bölgesi izliyor.
FIRAT KOZOK
ANKARA - Antalya’da gün-
lerdir süren orman yangõnõ göz-
leri bir kez daha AKP kadro-
laşmasõna çevirdi. İktidar, 2002
yõlõndan bu yana Çevre ve Or-
man Bakanlõğõ’ndaki kritik gö-
revlere kendi yandaşlarõnõ ge-
tirdi, göreve getirilen birim
amirleri muhalif sendikalara
üye olan çalõşanlara yandaş
sendikalara geçmeleri yönünde
baskõ yaptõ. Büyük tepkilere
karşõn çõkarõlan Turizm Teşvik
Yasasõ ve Maden Yasasõ gibi
düzenlemeler, orman yağmasõ-
nõn kapõlarõnõ ardõna kadar aç-
tõ.
Tarõm, Orman ve Hayvancõ-
lõk Hizmet Kolu Kamu Emek-
çileri Sendikasõ (Tarõm - Orkam
Sen) Genel Başkanõ Yücel Gül,
AKP iktidarõnõn 6 yõlda uygu-
ladõğõ kadrolaşma politikala-
rõndan Çevre ve Orman Ba-
kanlõğõ’nõn da nasibini aldõğõnõ
söyledi. İktidarõn bakanlõktaki
kritik görevlerin tümüne kendi
yandaşlarõnõ getirdiğini ifade
eden Gül, göreve getirilen birim
amirlerinin sendikalõ personeli
de baskõ altõna aldõğõnõ söyledi.
Türk-İş’e bağlõ Orman-İş ve
KESK’e bağlõ Tarõm-Orkam
Sen üyesi çalõşanlarõna iktida-
ra yakõn Hak-İş’e bağlõ Tarõm-
Orman İş’e geçmeleri yönünde
baskõlar yapõldõğõnõ ifade eden
Gül, “İdare amirleri noterler
çağırarak personeli sendika
değiştirmeye zorladı. Birçok
personel de bu şekilde sendi-
kasını değiştirdi çünkü per-
sonelin yıllık izninden özlük
haklarına kadar birçok konu
birim amirinin inisiyatifin-
de” dedi. AKP iktidarõnõn ken-
dine bağlõ sivil toplum örgütleri
yaratmak istediğini vurgulayan
Yücel Gül, “Hükümet kamu-
daki örgütlenmesini tamam-
lamıştır, şimdi kendine bağlı
sivil toplum örgütleri, sendi-
kalar kurma çabasındadır”
dedi.
AKP iktidarõnõn uyguladõğõ
politikalarõ da eleştiren Gül,
son dönemde gündeme getirilen
Turizm Teşvik Yasasõ, Maden
Yasasõ gibi düzenlemelerin or-
man yağmasõnõn önünü daha da
açtõğõnõ söyledi. Gül, “Bu dü-
zenlemeler bizi bu noktaya ge-
tirdi. Bu yasal düzenlemeler
sayesinde istenip de alınma-
yacak orman parçası bulun-
muyor. Yasal yöntemlerle ya-
pılan yağma ve talanın haddi
hesabı yok” diye konuştu.
‘Teknik ekipman ve personel
açõğõ tamamlanmalõ’
Antalya’daki yangõnõn çõkõş
nedeninin elektrik tellerinin
birbirine değmesi olarak açõk-
landõğõnõ anõmsatan Gül, or-
manlõk alanlardan geçen elek-
trik iletim hatlarõnõn tehlikeli ol-
duğunu ancak bu hatlarõn ba-
kõmlarõnõn zamanõnda yapõl-
masõ durumunda bu tehlikenin
en düşük seviyelere indirilece-
ğini ifade etti. Gül, şöyle devam
etti:
“Yangın çıkmaz diye bir
kural yok ama önemli olan
yangının çıkmamasını sağla-
maktır. Eğer yangın çıktıysa
da olabilecek en kısa sürede
müdahale edilmelidir. Her
şeye rağmen yangın büyü-
düyse o zaman teknik ekip-
man ve insan unsuru önem
kazanıyor. Yöreyi bilen, yan-
gın tecrübesine sahip insan-
larla bu müdahaleyi yapmak
gerekiyor.”
Orman yangõnlarõyla müca-
delenin sosyal, ekonomik ve po-
litik boyutlarõ olduğunun altõnõ
çizen Gül, orman-yurttaş iliş-
kilerinin doğru ayarlanmasõ ge-
rektiğini söyledi. “Seçim lafı
bizim tüylerimizi diken diken
eder” diyen Yücel Gül, or-
manlardaki tahribatõn seçim ha-
zõrlõklarõnõn başladõğõ dönem-
lerde arttõğõna da dikkat çekti.
BND iddiası:
El Kaide
Dış Haberler Servisi - Federal
İstihbarat Servisi Başkanõ Ernst Uhrlau,
geçen hafta Güngören’de 18 kişinin
ölümüne yol açan bombalõ saldõrõnõn El
Kaide tarafõndan düzenlenmiş
olabileceğini söyledi. Uhrlau, Alman
Bild gazetesine verdiği mülakatta
saldõrõnõn PKK tarafõndan
düzenlenmesinin zor olduğunu savunarak
saldõrõda kullanõlan teknik, zamanlama ve
yeri ile kullanõlan patlayõcõnõn PKK’den
ziyade radikal dincileri ya da diğer
örgütleri işaret ettiğini öne sürdü.
Uhrlau, “El Kaide’nin saldırının
arkasında bulunduğu ihtimalini göz
önünde bulundurmak gerekir. Küresel
cihadın bir parçası olarak radikal
dinci teröristlerin Türkiye’de de aktif
olduklarını biliyoruz” diye konuştu.
El Kaide’nin Che Guevara’sı
El Kaide lideri Usame bin Ladin’in
Afganistan-Pakistan sõnõrõnda
saklandõğõna ve buradaki aşiretlerle iyi
anlaştõğõna inandõğõnõ kaydeden Uhrlau,
Bin Ladin’i “El Kaide’nin Che
Guevara’sı” olarak tanõmladõ. Bin
Ladin’in artõk saldõrõlarõn planlamasõ
sürecine katõlmadõğõnõ, ancak örgütü bir
arada tutan kilit isim olduğunu belirten
Uhrlau, Bin Ladin’i Küba Devrimi
liderlerinden Che Gueavara’ya benzetti.
AB, AKP’ye kapatma davasõ sürecinde verdiği
desteğin karşõlõğõnõ istemekte gecikmedi. AB
yetkililerinin hükümetten Ankara Antlaşmasõ Ek
Protokolü’nün bir an önce TBMM’ye getirmesini
istediği belirtiliyor.
Ülke genelinde geçen yõl 7 bin 183 çocuk kayboldu, 833’ü bulunamadõ
İstanbul 253 çocuğu yuttu
AKP kadrolaşması ormanlara kadar ulaştı
IŞIL ÖZGENTÜRK
Tek Bir Şikâyet Yok!
Öyle mi, ama Meclis Başkanõmõz Almanya’dan
ithal edilen 1 trilyon değerinde çok lüks zõhlõ bir
BMV ile dolaşõyor. Dini çok bütün ve kalbi hep yok-
suldan yana çarptõğõnõ söyleyen Cumhurbaşkanõ Ab-
dullah Gül bu yõlõn ilk altõ ayõnda Çankaya Köş-
kü’ne 21 trilyonluk bir harcama yaptõ. Başbakan’õn
bir VIP uçağõ vardõ, olmadõ kendisine de bir VIP uça-
ğõ aldõ.
Ama hâlâ kiralõk yangõn söndürme uçağõ kulla-
nõyoruz ve görülen o ki, doğa şartlarõ aleyhimize,
ama donanõm yönünden yeterli değiliz, en önemli-
si yapõlan anketler AKP döneminde insan kay-
naklarõnõn verimli kullanõmõnda büyük bir gerileme
olduğunu gösteriyor. Tarikat dostlarõ dünyevi işle-
ri becermede biraz değil basbayağõ geriler.
Kimse şikâyetçi değil!
Ama bizim içimiz acõyor, 18 küçük kõzdan Ley-
la Semerci’nin fotoğrafõ gözlerimizin önünden
gitmiyor. O 13 yaşõnda okuyup öğretmen olmak is-
teyen bir küçücük kõz çocuğuydu. Fayans döşeme
ustasõ babasõ sürekli işsizdi. Ve küçük kõz ev kira-
sõnõ ödemekte zorlanan ailenin sürekli ev değiştir-
mesi nedeniyle bir yõl içinde üç ayrõ okula gitti. Sõ-
nõfõnõ takdir belgesi alarak bitirdi ve anneannesi onu
üç öğün yemek çõkarõldõğõ için Balcõlar’daki Kuran
kursuna yatõlõ yazdõrdõ. Ve bir gece patlama oldu ve
küçük kõz çocuğu gerçekten bir melek gibi dönüş-
süz bir uykuya daldõ.
Leyla Semerci tek değil, bu ülkede çok uzun za-
mandõr tarikatlar yoksullarõn, en alttakilerin tek umu-
du haline geldi. Gerçekleri gizleyen ekonomistler,
hayâsõzca ülkenin kalkõndõğõnõ, demokratikleştiğini
söyleyen köşe yazarlarõ, sizin oturduğunuz siteler-
de Leyla Semerciler görünmüyor, sizin gezdiğiniz
yerlerde annelerinin birer küçük kopyasõ başka Ley-
lalar var. Ama unutmayõn sitelerin duvarlarõ ne ka-
dar yüksek olursa olsun toplumsal bir tsunami her
şeyi, hiçbir ayrõcalõk tanõmadan eşitler. Ve şikâyetçi
olmayanlarõn bir gün şikâyetçi olacaklarõ tutar. Hiç
unutmadõğõm bir söz vardõr: “Açlık ne Allah tanır
ne de peygamber.”
isilozgenturk gmail.com
Baştarafı Arka Sayfada