02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 29 AĞUSTOS 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Ortak Akıl Etrafında Toplanabilmek... Seçmenlerin en geç 2009 Martı’nda yapılacak olan yerel seçimlerde sandığa giderken ilk görevinin, AKP’yi bu tehlikeli gidişinden durdurmak olduğunu unutmaması: ama tüm muhalefet partilerinin de, or- tak akıl yolunu uygulayarak seçmenlere, çözüm için yol göstermesi gerekiyor. Tehlikeli gidişin her gün yeni örnekleri gündemimizde değil mi? Sadece dünkü gazetelerde, Bayan Ferda Paksüt’ün Anayasa Mahkemesi Başkanvekili olan eşini bu gör- evinden ayrılması için aile olarak nasıl zorlandıkları- nı anlatırken söyledikleri bile bence bugüne kadar kar- şılaşmadığımız çok vahim bir örnek. Asıl mesleği diplomasi olan ve bu nedenle de Bü- yükelçilik unvanı taşıyan Osman Paksüt’e AKP’nin kapatılması davasının karar aşamasına gelinmesin- den önce, bu görevinden ayrılması için, “dolaylı yol- lardan” yapılan önerinin bedeli olarak Londra ya da Washington Büyükelçiliklerinin önerildiğini söylüyor eşi Ferda Paksüt! Yargıç satın almaya cüret Erdoğan-Gül iktidarının sürmesi için birileri, yargıç satın almaya cüret etmek gibi, cumhuriyet tarihimiz- de bugüne kadar eşine rastlanmamış adımlar mı atı- yorlar? O zaman yapılması gereken şey, sandık yolu ile ilk uyarıyı vermektir. Yani Mart 2009’un ilk Pazar’ında AKP oylarını bugünkü düzeyinden aşağılara indirmek. Çarşamba günkü yazım bu amaçla Yılmaz Bü- yükerşen’in çözüm yöntemini tartışmaya açarak ola- bildiğince yaymayı amaçlıyordu. Büyükerşen AKP dışındaki partileri, her beldede ve o beldenin politik dengelerinin özelliğine göre güç bir- liği içinde sandığa gitmeye çağırıyor. “Büyükşehir ya da kent belediyesinin başkanı, o yörede en güç- lü olan partinin adayı olsun. Meclis üyelerinin sı- ralanmasında da benzer ölçüler ve dengeler öne çıkartılsın.” İki dönemdir Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı yapan Büyükerşen’in önerileri arasın- da, her kentteki mimar ve mühendis odaları ile çev- re sorunları ile ilgilenen sivil toplum örgütlerinden tem- silcilerin de belediye meclislerinde sorumluluk üst- lenmelerinin sağlanması da var. Başta ana muhalefet partisi CHP, öteki partilerimizin bu tür bir çözüm yolunu gerçekleştirebilmeleri için, çı- kar hesaplarından sıyrılmaları mümkün olabilecek mi? Ortak akıl etrafında buluşulabilinirse niçin olmasın? Seçmenler kadar, partilerin tabanlarına da bu ko- nuda büyük sorumluluk düştüğünü söylüyor Büyü- kerşen. 2002 genel seçimlerine girerken benzer bir güç birliği oluşumunun başarıya ulaşamayışını da, o çalışmanın partiler arasında genel merkezler tarafın- dan yürütülmüş olmasına bağlıyor. Örgütlerin dışlanmış olmasının altını çiziyor. Ki bence son genel seçimlerde CHP ile DSP’yi bir araya getirirken, öteki sosyal demokrat partilerin dış- lanması kadar, bir araya gelen partilerin de aday sap- tama ölçülerine çok dar bakmalarının da beklenilen çizgiye ulaşamamak açısından büyük rol oynadığını unutmamak gerekiyor. Böyle bir yapılaşma içinde MHP’nin görev alma- yacağını düşünen Büyükerşen, en büyük sorumlu- luğun ana muhalefet partisi olarak CHP’ye düştüğünü söylüyor ve ardından da ekliyor: “Öteki partilerin sayın genel başkanları da, bu- güne kadar sürdürdükleri iyi niyetli olduğu tartı- şılmaz çalışmalarla ulaşabildikleri çizgiyi abart- madan görmelidirler.” 3216 belediyenin meclis üyelikleri için en az 20 bin asıl üye adayı ve bir o kadar da yedek üye adayının harekete geçirilerek kazanma ölçütlerini genişletmek bir düş olmaktan çıkabilir. Benzer bir başka ihmal edilmemesi gereken po- tansiyel de aynı gün il genel meclisleri üyelikleri için yapılacak seçimler için de böylesine bir güç birliği olu- şumunu beklemektedir. İktidar büyükleri, Ferda Paksüt’ün söylediği o, eşine büyükelçiliğe dönme önerisinin çarşamba ak- şamı TV haber bültenleri ile kamuoyuna duyuruldu- ğunu unutmasınlar. Böylesine bir önerinin aslı yok ise, onu zamanında yalanlayamadıklarını da. Hele tehlikenin farkında olmayan varsa, buyur- sun 2009 yerel seçimlerinde tek başına boy gös- termek gibi bir sorumsuzluk oyununda rol alsın! Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Genelkurmay Başkanlõğõ görevini devralan Orgeneral Başbuğ, sert uyarõlarda bulundu ‘Laiklik, değerlerin temeli’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay Başkanlõğõ görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tan dev- ralan Orgeneral İlker Başbuğ, Tür- kiye’nin bölgesel güvenliği ve iç güvenliğine ilişkin değerlendirmeler yaptõ. Türkiye’nin kuruluş felsefesi- nin temellerini, ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet olarak sõralayan Başbuğ, “laikliğin kuruluş felsefe- sinin temel direklerinden biri ol- duğunu” vurguladõ. Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin (TSK) temel değerler noktasõnda her zaman taraf olduğu- nu yineleyen Başbuğ, “yaşam tarzı oluşumunda dini düşüncelere bü- yük bir ağırlık verildiğini” yönün- deki endişelerin ciddiye alõnmasõ ge- rektiğini vurguladõ. Başbuğ, Türki- ye’nin Irak’õn kuzeyine ilişkin kay- gõlarõnõn gözetilmesini, ulusal sorun olan Kõbrõs sorununda kalõcõ ve adil çözüm sağlanmasõnõ istedi. Başbuğ, Genelkurmay Başkanlõğõ görevini devraldõğõ törende yaptõğõ konuşmada, Türkiye’nin güvenlik konularõnda kapsamlõ değerlendir- meler yaptõ, Türkiye’nin laik, ulus ve üniter özellikleriyle ilgili uyarõlarda bulundu. DEVRİM VE MUCİZE Başbuğ, Türkiye’nin doğuşu ve gelişiminin “devrim”, Mustafa Ke- mal Atatürk’ün gerçekleştirdiğinin ise “mucize” olduğunu belirterek, kuruluş felsefesini de ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet olarak sõ- raladõ. TSK’nin Türkiye’nin kuruluş felsefesinin kollanmasõ ve korunma- sõnda her zaman taraf olduğunu an- latan Başbuğ, Atatürk devriminin ana hedefinin ulus devletin yaratõlmasõ olduğunu kaydetti. Ulus kavramõnõ “dil, kültür ve ülke birliği ortak paydaları ile birbirine bağlı va- tandaşların oluşturduğu siyasal ve sosyal birlik” olarak tanõmlayan Başbuğ, Atatürk ve arkadaşlarõnõn ulusu oluşturan unsurlarõn alt kim- liklerini hiçbir zaman inkâr etmediğini vurgulayarak, “Farklı kimliklerini korurken, ortak paydalar üzerinde kendi istekleriyle birleşen ve bir üst kimlik altında yaşamayı kabul edenlere ‘Türk milleti’ ismini ver- mişlerdir. Bununla birlikte elbette, ortak paydalara ve üst kimliğe za- rar verebilecek faaliyetlere de hiç- bir zaman müsamaha gösterme- mişlerdir” değerlendirmesini yaptõ. Başbuğ, bu çerçevede bütün vatan- daşlarõn “Ne mutlu Türk’üm” ve “Ben Türk ulusunun bir ferdiyim, vatandaşıyım” demekten çekinme- mesi, bu konudaki tereddütleri de giderilmesi gerektiğini söyledi. ULUS DEVLET VURGUSU Küreselleşme çağõnda ulus devlet yapõsõnõn sorgulandõğõnõ, “ulus dev- let yapısının artık ömrünü ta- mamladığının dahi söylendiğini” belirten Başbuğ, “Birincisini söyle- mek ne kadar doğruysa, ikincisini iddia etmek o kadar yanlıştır” de- di. Türkiye’nin ulus devlet yapõsõnõn tartõşmaya açõlacak bir konu olma- dõğõnõ belirten Başbuğ, “Çünkü bu yapı Türkiye’nin varlığı ile doğ- rudan doğruya ilgilidir” dedi. ‘ZİHİNLER SAVAŞ ALANI’ Başbuğ, konuya ilişkin düşünce- lerini şöyle sõraladõ: ? Ulus devletlerin işlev sahalarõ kü- çültülebilir, ancak bunu yaparken devletin anayasal organlarõnõn ve demokrasiyi hedefleyen kurumlarõnõn güçlendirilmesi zorunludur. ? Küreselleşme çağõnda, bireyin ve özgürlüklerin daha çok öne çõkõşõ do- ğaldõr. Ancak “devlet”, “birey” ve “özgürlük” kavramlarõ var olabilmek için birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Bi- rinin diğerinin aleyhine genişlemesi her üçünü birden tehlikeye sokar... Bugünün ulusal ve uluslararasõ poli- tik ortamõnda, medyanõn sağladõğõ olanaklarla insanlarõn zihinleri gerçek anlamda bir mücadele alanõdõr. Do- layõsõyla insanlarõn zihinleri yeni sa- vaş alanlarõdõr. ? Bizim ortak bilincimiz ve ortak vicdanõmõz genel anlamda ülkenin ulusal menfaatlarõnõn korunmasõ ve geliştirilmesidir. Ulusal menfaatlarõ- mõz ise Cumhuriyetin temel nitelik- lerine sõkõ sõkõya bağlõ kalarak, dev- letin varlõğõnõn, bekasõnõn korunma- sõ ve ulusun refah seviyesinin artõ- rõlmasõdõr. ANAYASAL GÜVENCE ? Bugün Türkiye’nin karşõ karşõya olduğu bölücü terör hareketinin te- melinde etnik milliyetçilik vardõr. Bazõ kesimler etnik kimliklerinin anayasal güvenceye kavuşturulmasõnõ sõk sõk ve açõkça dile getirmektedir- ler. Bu görüş ulus devlet yapõsõnõ he- def almaktadõr. Türkiye Cumhuriye- ti kültürel alanda bireysel kalmak ve ulus devlet yapõsõna zarar vermemek şartõyla kültürel zenginliklerin ya- şanmasõ ve yaşatõlmasõ için gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmiştir. Bu- nun ötesinde, kimse Türkiye’den be- lirli bir etnik gruba kültürel alanõn dõ- şõnda, siyasal alanda grupsal düzen- lemeler yapmasõnõ demokratik is- tekler aldatmacasõyla gizleyerek is- teyemez ve bekleyemez. ÜNİTER YAPI Başbuğ, konuşmasõnda Cumhuri- yet’in üniter yapõsõna ilişkin de şu gö- rüşleri dile getirdi:“Üniter devlet ül- ke, ulus, egemenlik unsurları, ya- sama, yürütme, yargı erkleri ba- kımından ‘teklik’ özelliği gösterir. Üniter devlet eşitlik ilkelerinin ko- runmasının, bölgecilik ve ırkçılık, yapılmamasının ve azınlık yaratıl- mamasının garantisidir. Üniter devlet yapısına zarar verecek dü- zenlemelerden ve düşüncelerden kaçınılmalıdır.” Türkiye’nin “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” oldu- ğunu, bu niteliklerinin değiştirile- meyeceğini beliten Başbuğ, şu de- ğerlendirmeyi yaptõ:“Laiklik ilkesi Türkiye Cumhuriyeti kuruluş fel- sefesinin temel direklerinden biri olup, Türkiye Cumhuriyeti’ni oluş- turan tüm değerlerin de temel ta- şıdır. Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasayı resmen yorumlamaya yetkili tek organ olarak, laikliğe iliş- kin yapmış olduğu yorumlar, la- ikliğin anlamının ortaya konul- masında vazgeçilmez kaynaktır. TSK’nin laikliğe ilişkin vazgeçilmez duruşu; Anayasanın 24. madde- sinde açıkça ifade edilen ‘Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki temel düzenini kõsmen de ol- sa, din kurallarõna dayandõrma veya siyasi veya kişisel çõkar yahut nüfuz sağlama amacõyla her ne surette olur- sa olsun, dini veya din duygularõnõ ya- hut dince kutsal sayõlan şeyleri istis- mar edemez veya kötüye kullanamaz’ ilkesine herkesin sıkı sıkıya bağlı kalması, dinin veya dini duygula- rın, dince kutsal sayılan şeylerin is- tismar edilmemesidir.” Orgeneral Büyükanõt, terör örgütü PKK’ye yönelik operasyonlarõn devam ettirilmesi gerektiği mesajõnõ verdi ‘İrtica ve bölücülük iki önemli tehdit’ Türkiye’nin dört stratejisi Orgeneral Başbuğ ko- nuşmasõnda, Kõbrõs soru- nunun Türkiye ve KKTC’nin güvenliklerini ilgilendiren ulusal bir so- run olduğunu vurguladõ. Başbuğ, TSK’nin cum- huriyet tarihinde ilericili- ğin simgesi olduğunu, AB’ye tam üyeliğin Ata- türk’ün amaçladõğõ “çağ- daş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma” doğrul- tusunda önemli bir araç anlamõ taşõdõğõnõ belirtti. Başbuğ, AB’den Türki- ye’ye eşit davranõlmasõ, ulus devlet ve üniter dev- let yapõsõnõ zayõflatabile- cek isteklerde bulunul- mamasõ gerektiğini be- lirtti. Başbuğ, yaptõğõ de- ğerlendirmeler sonrasõnda Türkiye’nin güvenlik stra- tejisinin dört temel daya- nağõnõ şöyle sõraladõ: ? Ülkenin toprak bü- tünlüğüne, ulusal birliği- ne ve Cumhuriyet’in te- mel niteliklerinin devam- lõlõğõna yönelik risk ve tehditlere karşõ gerekli tedbirlerin alõnmasõ, ? Çevremizde olabile- cek simetrik risk ve teh- ditlere karşõ ve yaşadõğõ- mõz coğrafyada Lozan Antlaşmasõ ile kurulan mevcut dengeleri ve ulu- sal menfaatlarõ korumak için caydõrõcõ bir gücün varlõğõ, ? Kõbrõs Türk halkõnõn güvenliğinin sağlanmasõ ve Türkiye’nin Doğu Ak- deniz’deki ulusal menfa- atlarõnõn ve güvenliğinin temel noktalarõnõ oluştu- ran hak ve menfaatlarõnõn korunmasõ, ? Uluslararasõ terörün Türkiye’deki faaliyetle- rinin ve ülke dõşõndaki menfaatlara zarar verme- sinin önlenmesi ve BM ya da NATO şemsiyesi al- tõnda alõnabilecek barõşõ koruma görevlerine hazõr olunmasõ. ‘KERKÜK’E ÖZEL STATÜ VERİLMELİ’ Türkiye’nin güvenliği- ni yakõndan ilgilendiren konulara da değinen Baş- buğ, “Irak’ta bugüne kadar oluşan ve gele- cekte oluşabilecek ge- lişmeler, Türkiye’nin güvenliğini önemli bo- yutlarda etkilemektedir ve etkilemeye de devam edecektir” dedi. Orge- neral Başbuğ, Kerkük’e özel bir statü verilmesi gerektiğini kaydetti. Baş- buğ, Irak merkezi yöneti- minin ve Irak’õn kuze- yindeki bölgesel yöneti- min bölücü teröre yönelik etkin etkin yaptõrõmlarda bulunmasõnõ bekledikle- rini anlatarak, “Bölgenin güvenliği ve huzuru bu beklentinin karşılan- masını zorunlu kılmak- tadır” dedi. Irak’õn ku- zeyindeki terörist unsur- lara yönelik operasyonla- rõn süreceğini, bu konuda TSK ile ABD Silahlõ Kuvvetleri arasõndaki iş- birliğinin mükemmel ol- duğunu söyledi. ‘Endişeler ciddiye alõnmalõ’ Askerlik mesleğinin moral değerlere önem ve- ren mesleklerin başõnda geldiğini, dinin birey- sel moral değerler açõsõndan bir unsur olduğu- nu kaydeden Başbuğ, “Bugün, toplumun bir kesimi, yeni bir kültürel kimliğin, yaşam tarzının oluşumunda dini düşüncelere büyük bir ağırlık verildiğini düşünmekte ve geliş- melerden büyük bir endişe duymaktadır. Bu endişe ciddiye alınmalıdır” değerlendir- mesini yaptõ. Başbuğ, laikliğin demokrasiyle ça- tõştõğõ tezinin sağlam temeli olmadõğõnõ, Türk de- mokrasinin itici gücü olduğunu vurguladõ. Baş- buğ, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Sosyal devlet niteliğinin zayıflamasının toplumları cema- atleşmeye ittiği de bir gerçektir. Bu kapsamda giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo-politik yaşamı biçim- lendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalış- maktadırlar. Ancak bu sosyal gerçek doğru analiz edildiği takdirde, bu oluşuma karşı alı- nacak tedbirlerin başarı şansı olabilir.” ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Genelkurmay Başkanlõğõ görevini Orgeneral İlker Baş- buğ’a devreden Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye’deki etnik milliyetçiliğe dayalõ bölücülük ve irtica hareketlerinin iki ciddi teh- dit oluşturduğuna dikkat çekerek, bölücü terör örgütü PKK’ye yö- nelik operasyonlarõn devam etti- rilmesi gerektiği mesajõnõ verdi. Büyükanõt terörle mücadeleye iliş- kin, “Yılanın başı Irak’ın kuze- yinde, kuyruğu da ülkemizin içindedir. Yılanın başını ezme- den kuyruğunu koparmamızın çok fazla bir faydası da yoktur” değerlendirmesini yaptõ. Büyükanõt, Genelkurmay Ka- rargâhõ’ndaki devir teslim töre- ninde yaptõğõ konuşmada, biçim- lerin içine sõkõşõp kalmak yerine Atatürkçü düşünce sisteminin özünde yer alan “devrimcilik” ilkesinin itici gücüyle geleceğe emin adõmlarla ilerlemek için uğ- raştõğõnõ söyledi. Türkiye’nin çok yönlü bir tehdit ortamõ içinde ol- duğunun hesaba katõlarak güven- lik öngörülerinin 2025, 2050’lere bakõlarak geliştirilmesi gerektiği- ni anlatan Büyükanõt, “Kuruldu- ğu günden beri böylesine ciddi tehlikelerle aynı anda karşı kar- şıya kalmamış olan ülkemizin ulusal, üniter ve laik yapısını bozmak, birliğini ortadan kal- dırmak ve sonuçta bölünmeye hazır bir Türkiye görmek iste- yenlerin var olduğunu maalesef bir gerçektir” diye konuştu. KARADENİZ’E DİKKAT Büyükanõt, “Türk ulusundan aldığı güçle TSK, laik, demo- kratik, sosyal bir hukuk devle- ti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza dek yaşamasının temi- natı olmaya devam edecektir” dedi.“Karadeniz’in de bir so- runlar yumağı haline getirilme- ye çalışıldığını” dile getiren Bü- yükanõt, bunlarõn kamuoyunda ye- terince tartõşõlmadõğõnõ belirtti. Ko- nuşmasõnda Doğu Akdeniz’deki gelişmelere de değinen Büyükanõt, bölgede petrol yataklarõnõn işletil- mesine, deniz yetki alanlarõnõn ge- nişletilmesine yönelik çabalarõ en- dişeyle izlediklerini dile getirdi. Bü- yükanõt, “Bu çabalar hayata ge- çirildiği takdirde Türkiye gü- neyde, Doğu Akdeniz’de Antal- ya Körfezi’ne hapsolma tehlike- siyle karşı karşıya kalır” görü- şünü dile getirdi. Teröre ilişkin açõklamalar yapan Büyükanõt, “Zaho’dan taksiye binip teröristleri ziyaret edenler oldu. Teröristleri gitar çalan in- san hakları savunucusu olarak göstermek, onlara sevimli insan maskeleri takmak isteyenler ol- du. Kanlı katilleri masum in- sanlar olarak kamuoyuna gös- termek isteyenler vardı. Terör örgütüne darbeler vurduğu için TSK’den nefret edenler var. On- ların varlıkları, bizim de var ol- ma sebeplerimizdir” değerlen- dirmesinde bulundu. BAYKAL GEÇ KALINCA İÇERİ ALINMADI - Törende Orgeneral Büyükanıt, Or- general Başbuğ’a Genelkurmay Başkanlığı Birlik Sembolü’nü taktı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genelkurmay Karargâhı’nda düzenlenen devir teslim törenine yoğun trafik nedeniyle gecikince içeri alınmadı. Baykal salonun kapısından geri döndü.(Fotoğraf:AA) ORAMİRAL METİN ATAÇ: ‘Üçgemiylesavaş kazanõlmaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genel- kurmay Başkanlõğõ devir teslimi için düzenlenen törene çok sayõda davetli katõldõ. Cumhurbaşka- nõ Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Er- doğan’õn katõldõğõ törenin ardõndan gerçekleşti- rilen resepsiyonda Rusya’nõn Karadeniz’deki ABD gemileri için gösterdiği tepkiyi değerlen- diren Deniz Kuvvetleri Komutanõ Oramiral Mu- zaffer Metin Ataç, “Üç gemiyle savaş kaza- nılmaz” dedi. Törende Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ko- nuşmasõnõn son bölümünde eşine teşekkür eder- ken Filiz Büyükanıt’õn duygulandõğõ ve gözle- rinin dolduğu gözlendi. Törende Büyükanõt’a “Devlet Şeref Madalyası” Cumhurbaşkanõ Gül tarafõndan verildi. Törenden sonra karargâh bah- çesinde katõlõmcõlara resepsiyon verildi. Büyü- kanõt, karargâhtan İlker Başbuğ tarafõndan uğur- landõ. Resepsiyon sõrasõnda gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Ataç, “Karadeniz’deki gemilerin 21 günlük süreyi aşmaları durumunda ne olacağı” yönündeki soruya, “Bu durumda anlaşma ih- lali olur” yanõtõnõ verdi. Ataç, bölgede abartõldõğõ gibi NATO gücü de bulunmadõğõnõ belirtti. Genelkurmay Karargâhı’ndaki törene Gül ve Erdoğan’ın yanı sıra emekli ge- neraller, medya ve sanat dünyasından bazı isimler ile yargı temsilcileri katıldı. Törene gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay da katıldı. (Fotoğraf: AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle