05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2008 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Solun Durumu Tartışması Son günlerde kendilerine sol diyenler, sola akıl verenler, sol olanlar hep birlikte solun durumu hak- kında derin bir tartışmanın içine girdiler. Solda tartışma kültürü epeyce eskidir. Mark- sizmin ortaya çıkması, şekillenmesi, zenginleşmesi, kurucu babaların, daha sonrakilerin tartışmaları, polemikleriyle olmuştur. Sosyalizmin bir gerçek- lik olarak dünya coğrafyasında bir yer tutması ile bu tartışmaların bir ölçüde renk yitirdiğini söyle- mek olanaklıdır. Solu zenginleştiren araştırmanın, yeni sorunla- ra yanıt arama çabasının devlet işi olması iyi so- nuçlar doğurmadı. Yine de o dönemde bu coğ- rafyanın içinde, dışında çok yönlü bir tartışmanın gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz. Tartışma sürüp gitti, ama yenilginin bu tartışmayı ciddi bir kesintiye uğrattığını da teslim etmeli. Zafer emperyalistlerin, serbest piyasacıların oldu. Solun bu yenilgisiyle liberaller de kendilerini iç tutarlılığı olan bir çizgide tutan hasımlarını yitirdiler. Kendi ideolojik doğrularını revize etme pahasına “neo”laştılar. Öyle yaptılar, çünkü yeni dönemde kapitalist kü- reselleşmenin bir “yeniliğe” gereksinimi büyük- tü. Kapitalizmin yükselen sektörlerinin dikte etti- ği “doğrular”; piyasada monetarizm, felsefede postmodernizm, tarihte, geçmişi silip yeniden yazma, tarihi yeni bir “resmi” tarihle değiştirme, toplumsal, dolayısıyla demokratik olanı, bireyci, bu nedenle sahte bir “insan hakkı”na indirgeme kolaycılığı hızlı bir süreç içinde çığ gibi büyüdü. Büyüdü ama içi kof bir büyümedir bu. Bu tuhaf durumun şimdiki sol tartışmalarını be- lirliyor olmasına üzülebiliriz. Ama fazla üzülmeye de gerek yok, geçicidir. Geçicidir. Son günlerde liberal kesimin inisiyatifinde geli- şen bu tartışmaya aklı başında arkadaşların “yok artık daha neler” türünden itirazlarının, sağlam ze- minlere dayalı değerlendirmelerinin, meydanı boş bulmuş çevreleri şaşırttığını biliyorum. Şaşırıyor- lar, çünkü onlar bu işi kökten, ebedi olarak hal- lettikleri kanısındaydılar. “Sol yenilip gitti, sos- yalizm ayıp bir şey haline geldi, sosyal de- mokrasi tümüyle çözüldü, emperyalizm gibi kavramların zamanı geçti” diye düşünüyorlardı. O kadar ki, artık tahlillerinde ABD hakkında ko- nuşurken onu açığa çıkarılması, dikkatle izlenmesi, korkulması ve savaşılması gereken bir dünya gü- cü olarak değil, değişmez, itiraz edilmez bir sü- per güç olarak görmeyi, uluslararası hukuku da onun meşru hukuku olarak görme eğilimindeydiler. AB ise özenilmesi gereken bir düzenin adıydı. AB’ye, ABD’ye, çalışanların hakları, insanların, insanlığın geleceği açısından bakamıyorlar. ABD’ye bakınca gördükleri “müthiş bir demok- rasi”, AB deyince anladıkları “insan haklarında zirvede” bir ülkeler topluluğuydu. Soru sormak mı? Onlar soru sormayı çoktan unuttular. Bugün “Ne olacak bu solun hali?” tartışma- larını kendi inisiyatiflerinde götürmek isteyen liberal, neoliberal arkadaşların her şeyden önce sıkı bir ahlak dersine ihtiyaçları vardır. Onlar kendilerinden yola çıkarak tarif ettikleri bi- reyin hakkını savunurken, gerçekte bireyin geli- şiminin önündeki temel engellerin sinsi savunu- culuğunu yapıyorlar. Demokrasiyi savundukları iddiası, demokratik- leşme ancak toplumsal olabileceği için kof bir id- diadır. Türkiye’ye demokrasi getireceğini iddia ettikle- ri “iç faktör AKP, dış faktör AB” denklemi çürük, ahlak dışı bir denklemdir. Bu denklemi ABD pa- rantezi içinde sunmaları ise ahlaksızlığın zirvesidir. Peki, sol bu tartışmayı reddederek tartışmayı kendi içinde, ama mutlaka toplumsallaştırarak sürdüremez mi? Sürdürebilir ve galiba çözüm bu taraftadır. Öteki Taraf’ta değil. e-posta: [email protected] Kastabala’ya sanatçõlardan destek ALİ TIRAŞ OSMANİYE - Osmaniye’de üzerine çimento fabrikasõ kurulacak Kastabala Antik Kenti’nin kurtarõlmasõ için demokratik kitle örgütleri ile aralarõnda Yaşar Kemal, Rutkay Aziz, Tarık Akan, Nur Süer’in de bulunduğu sanatçõlar ha- rekete geçti. Tarihi mirasõn korunmasõ için büyük bir imza kampanyasõ başlatõlõrken arkeolog Prof. Dr. Ha- let Çambel’e en büyük desteği Osmaniye Kasta- bala Platformu verdi. 23 çevre örgütünden oluşan Doğu Akdeniz Çevrecileri, kentteki 8 sivil toplum örgütü ve CHP’liler tarafõndan oluşturulan plat- formun başlattõğõ imza kampanyasõna ilk imzayõ Çukurova için “benim ülkem” diyen yazar Yaşar Kemal attõ. Mimarlar Odasõ, Peyzaj Mimarlar Odasõ, Çekül Vakfõ, Arkeologlar Derneği, Doğayõ Koruma Derneği, Tema Vakfõ, Çağdaş Sinema Oyuncula- rõ Derneği (ÇASOD), Sinema Sevenler Derneği (SSD), Sinema Oyuncularõ Derneği (SODER), Nâ- zõm Hikmet Kültür Vakfõ, Film Yönetmenleri Der- neği (FİLM-YÖN), Türkiye Biyologlar Derneği ve İstanbul Osmaniyeliler Yardõmlaşma ve Dayanõşma Derneği yöneticileri de Kastabala Platformu’nu ara- yarak destek açõklamalarõnda bulundular. AKP arsenikte ikiyüzlü İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni yurttaşlara arsenikli su içirmekle suçluyor ancak kendi yönetimlerindeki 5 ilin verilerini gizliyor EMRE DÖKER İZMİR - İzmir’in suyunda arse- nik olduğunu her fõrsatta dile getiren ve yerel seçimler öncesinde siyasi baskõ kurmaya çalõşan hükümet tem- silcilerinin, AKP yönetiminde bu- lunan 5 kentteki arsenik oranlarõnõ gizlediği ortaya çõktõ. CHP İzmir Mil- letvekili Selçuk Ayhan, AKP’nin İz- mir’i almak için halkõ paniğe yö- nelttiğini, arsenik oranlarõnõ gizle- yerek halkõn sağlõğõyla oynandõğõnõ söyledi. Manisa’da 9 ayrõ merkezde yapõ- lan tahlillerde arsenik değerinin lit- rede 13 mikrogram çõktõğõnõ vurgu- layan Ayhan, bu oranõn Kõrõkkale’de 15, Nevşehir’de 25, Aksaray’da 26, Afyon’da ise 47 mikrogram oldu- ğunu dile getirdi. Bu rakamlarõn Sağlõk Bakanlõğõ’nda da bulundu- ğunu, ancak oranlarõn açõklanmadõ- ğõnõ söyledi. Melih Gökçek’in “İzmir’in su- yunda arsenik var” açõklamalarõnõn ardõndan Sağlõk Bakanlõğõ’nõn tüm yurtta arsenik tahlilleri yaptõğõnõ an- cak sadece İzmir’in sonuçlarõnõn açõklandõğõnõ kaydeden Ayhan, “Di- ğer kentlerdeki arsenik oranları İzmir’in 2-3 katı. Buna karşın hükümet yetkililerinden bir açık- lama gelmiyor. Başbakan Erdo- ğan’ın ‘İzmir’i de alõn talimatõ’ doğ- rultusunda, İzmir halkını paniğe sevk ederek diğer illerdeki sonuç- ları gizleyerek su üzerinden siya- set yapıyorlar. Bu konuda verdi- ğim soru önergelerine henüz yanıt alamadım. Bunun nedeni de çok açık. Diğer illerdeki sonuçların iyileştirme çalışmalarıyla düşü- rüldükten sonra açıklayarak hal- kı kandırma yoluna gidecekler. Kaldı ki bundan 3 yıl öncesine ka- dar Türkiye’de kabul edilebilir ar- senik değeri litrede 50 mikrog- ramdı. 2005’te Avrupa Birliği’ne uyum sağlamak adına bu oran 10 mikrograma düşürüldü” dedi. İZSU müfettiş yardımcısı alacak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürlüğü, sõnavla müfettiş yardõmcõsõ alacak. Yazõlõ ve sözlü olmak üzere iki aşamalõ planlanan sõnav, 28 Eylül 2008 Pazar günü 09.30-12.30 ve 14.00-17.00 saatleri arasõnda Dokuz Eylül Üniversitesi Tõp Fakültesi Derslikler Grubu’nda gerçekleştirilecek. Başvurular 12 Eylül 2008 tarihine dek genel müdürlüğün Konak’taki binasõnda yapõlabilecek. İzmir’deki patlama İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir’in Konak ilçesindeki patlamaya ilişkin sürdürülen soruşturma kapsamõnda, bombanõn konulduğu otomobilin çalõnmasõyla ilgili gözaltõna alõnan 3 kişinin İstanbul’da adliyeye çõkarõlacaklarõ öğrenildi. Söz konusu 3 kişi, çalõntõ otomobili bombacõlara sattõklarõ gerekçesiyle sorgulanmõştõ. Yangında ölen çocukların cenazesi AKSARAY (AA) - Almanya’nõn Siegen şehrinde 21 Ağustos gecesi çõkan yangõnda hayatlarõnõ kaybeden 2 Türk çocuğun cenazesi Aksaray’da toprağa verildi. Aksaraylõ Emre (4) ve Gaye (2) Akyüz’ün cenazeleri uçakla geldiği Ankara’dan cenaze aracõyla Aksaray Büyük Bölcek Mahallesi’ndeki evlerinin önüne getirildi. Akyüz ailesinin Aksaray’daki yakõnlarõ tarafõndan karşõlanan cenazeler Ervah Kabristanlõğõ’nda kõlõnan cenaze namazõnõn ardõndan toprağa verildi. Alman polisi olayla ilgili yaptõğõ incelemede, yangõnõn kundaklama olmadõğõnõ açõklamõştõ. BAŞKAN KOCAOĞLU ‘Arõtmasõz belde kalmayacak’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanõ Aziz Kocaoğlu, gelecek yõldan itibaren kent sõnõrlarõ içinde arõtmasõz ilçe, belde ve büyük köy kalmayacağõnõ söyledi. Çevreciler de kendilerini eleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sert tep- ki gösterdi. 77. Uluslararasõ İzmir Fuarõ’nõn ana temasõnõ oluşturan “Küresel Isınma ve İklim Değişikliği” ko- nulu panellerin ilki, önceki gün İs- met İnönü Kültür ve Sanat Merke- zi’nde başladõ. “Yaşam Yok mu Olacak” başlõklõ etkinliğin açõlõş ko- nuşmasõnda Kocaoğlu “Yaptığı- mız arıtma tesisleriyle kent sı- nırları içindeki ilçe, belde ve bü- yük köylerde sorun kalmayacak. Çok küçük köylerde de kanali- zasyon sistemi ve ana fosseptik kuyuları yapıp bunları arıtmala- ra bağlayacağız” dedi. Daha sonra düzenlenen panelde, küresel õsõnmanõn nedeni ve dünya- nõn geleceği tartõşõldõ. Yeşiller Par- tisi Eş Sözcüsü Bilge Contepe, “Başbakan, bilmeli, biz boş za- manlarımızda ya da seçim za- manlarında değil, her zaman çev- reye karşı duyarlıyız” diye konuştu. Başbakan’õn nükleer santralõ des- teklediğini ve Efemçukuru’nda ma- den araştõrma izni verdiğini anõm- satan Erdem de, “Başbakan, bir ta- raftan çevreyi katleden eylemlere hayat veriyor, bir yandan da ‘Çev- recinin daniskasõyõm’ diyor. Da- niska bey, neden çevre kirliliği için somut adım atmıyor” diye sordu. Yõlanlõ yangõnõ kontrol altõnda ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA - Muğla’nõn Yõlanlõ bölgesinde önceki gün çõkan orman yangõnõnõn kontrol altõna alõndõğõ ve yaklaşõk 150 hektarlõk alanõn kül ol- duğu belirtildi. Muğla’nõn en sõk ormanlarõnõn bulunduğu Yõlanlõ bölgesinde ardõ ardõna çõkan yangõnlar, yeşil dokuyu kararttõ. Hafta sonunda çõkan yan- gõnda 200 hektar orman alanõnõ yitirilirken, önceki gün yeniden çõkan ve dün kontrol altõna alõnan ikincisinde ise kayõp 150 hektarõ buldu. Muğla Orman Bölge Mü- dürü İbrahim Aydın, söndürme ekiplerinin alevlerin arasõnda ka- larak yaşamlarõnõ tehlikeye atma pa- hasõna yangõna müdahele ettikleri- ni belirterek, “Yılanlı’ya bağlı Kozaağaç, Kırıkalan ve Eskialan bölgelerinde çıkan yangına gece boyunca müdahele edildi. So- ğutma çalışmalarına başladık. Yaklaşık 150 hektar ormanlık alan zarar gördü” diye konuştu. Yangõnda 6 arazöz ve bir iş ma- kinesinin de zarar gördüğünü bil- diren Aydõn, “Alevler arasında ka- lan elemanlarımızı helikopter- ler yardımıyla güçlükle kurtar- dık. Çok şükür can kaybımız yok. Yangın nedeniyle bölgedeki köylerde herhangi bir zarar söz konusu değil, ekiplerimiz heli- kopterler olmamasına rağmen gece boyunca başarılı bir çalışma yaptılar” dedi. AKIN BODUR İSKENDERUN - Muğla’da çevre- ye ve turizme zarar verdiği gerekçesiyle kaldõrõlan balõk çiftlikleri, AKP döne- minde Doğu Akdeniz’le buluştu. De- nizdeki eko sistemi olumsuz etkiledi- ği belirtilen İskenderun’daki ilk balõk çiftliği, AKP döneminde kuruldu. 80 fir- ma daha çiftlik kurmak için başvurur- ken, Hatay Valiliği konuyla ilgili ko- misyon kurdu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta Rize’de yaptõğõ konuşma- daki “Bizden önce kurulmuş balık çiftlikleriyle ilgili faturayı bize kes- meye çalışanlar var” şeklindeki söz- leri tartõşma yarattõ. Özellikle Muğla sa- hillerindeki balõk çiftliklerindeki kirli- liğin gizlenemez boyutlara ulaşmasõnõn ardõndan işletmelerin Doğu Akdeniz sa- hillerine taşõnmasõna karar verildi. 80 firma balõk çiftliği kurmak için başvu- rurken, 2004’te kurulan bir çiftliğin de yönetmelikteki şartlara uyumu sağla- namadõ. Hatay Çevre İl Müdürlüğü, çiftliğin derinlik ve kõyõdan uzaklõk ko- şulunu sağlamadõğõ gerekçesiyle 25 Ocak’ta faaliyeti durdurdu. Sonra ise geçici olarak izin verildi. Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE) Ortak Sekreteri Prof. Dr. Fi- gen Doran “Bu çiftliklerin kontrol- süz bir şekilde, hiçbir iyileşme ya- pılmadan, yasa ve yönetmeliklerin boşluklarından yararlanılarak böl- gemize taşınması kabul edilemez. Üretim kapasiteleri ne olursa olsun bu çiftliklerin yapılabilirliği ÇED kapsamında olmalıdır” dedi. M E R S İ N İSKENDERUN NAZMİ AKDAĞ MERSİN - Balõk çiftliklerinin, de- niz yaşamõna verdiği zarar gözle gö- rülür hale gelirken Mersin’de balõk çift- liği kurulmasõ için çalõşmalar sürüyor. Çevre ve Orman Bakanlõğõ, Mersin sa- hillerinde balõk çiftliği kurulmasõ için 5 alan belirledi. Ancak başvuran 13 fir- madan 12’sinden ÇED raporu bile is- tenmedi. Mersin Platformu ise konu- yu yargõya taşõdõ. 2007 Kasõm ile Ocak 2008 tarihleri arasõnda başvuran ve ÇED raporu istenmeyen 12 firma- nõn toplam 11 bin ton/yõl kapasiteli ol- duğu belirlendi. Firmalarõn izninin Aydõncõk beldesi ile Silifke’nin Akdere beldesi, Eğribük mevki ile Sancak Burnu’nu kapsadõğõ öğrenildi. Platform Başkanõ Faik Burakgazi, balõk çiftliklerinde “ileri teknoloji kullanılacağı” şeklindeki açõklamala- rõn inandõrõcõ olmadõğõnõ söyledi. Bu- rakgazi, “Gerçekten iyi bir teknolo- ji kullanacaklarsa, bu çiftlikler çev- reye zarar vermeyecekse neden şu an bulundukları yerde yapmıyorlar? Çünkü oranın halkını ikna edemi- yorlar. Mersin’de de başarılı ola- mayacaklar” dedi. Batõ Akdeniz ve Ege’de, çevre kat- liamõ yaşandõğõna dikkat çeken Bu- rakgazi, balõk çiftliği kurulmasõ halin- de Mersin’de de benzer sorunlarõn ya- şanacağõnõ söyledi. Aldõğõ kararlar ne- deniyle Çevre ve Orman Bakanõ Vey- sel Eroğlu’nu da eleştiren Burakgazi, bakanõn “çevreci” olmadõğõnõ söyledi. İlk balõk çiftliği AKP döneminde kuruldu Başvurandan ÇED raporu bile istenmedi Planlar davalõk Sözkonusuplanagörekõyõlarda500bin metrekare alanda konuşlandõrõlan balõk çiftliklerinin kaplayacağõ alanõn oranõ 16milyonmetrekareyeçõkarõldõ.Kõyõlarda işletmedetutulanbalõkçiftliklerininyõlso- nunadek1kilometreaçõğa,akõntõolanye- re ve 30 metre derine taşõnmasõ bekle- nirkensözkonusuplanõngündemegelmesi çevrecilerinyoğunprotestosuylakarşõlaştõ. ÇevreveOrmanBakanlõğõtarafõndanha- zõrlanan plana göre, çiftliklerin yeni ta- şõnma bölgelerinin yörenin tarihi, kültü- rel,doğalgüzellikleri,turizmiveyörehal- kõnabüyükzararvereceğinibelirtençev- reciler,Danõştay6.DairesiBaşkanlõğõ’nda yürütmenin durdurulmasõ ve kararõn ip- tali istemiyle dava açtõlar. A KP hükümetinin iki yõl önce balõk çiftliklerinin açõk denizlere taşõnmasõnõ öngören yasayõ çõkartmasõ, bunun için işletmecilere 13 Mayõs 2007’ye kadar süre vermesi de Erdoğan’õ haklõ çõkarmadõ. Yasa uygulanmazken balõk çiftlikleri halen yerlerinde duruyor. Çevrecilerin ve yurttaşlarõn tepkilerine karşõn balõk çiftlikleriyle ilgili sõkõntõlar giderilemiyor Göstermelik düzenlemeOZAN YAYMAN İZMİR - Türkiye’nin 8 bin 333 kilo- metrelik kõyõ bandõnõn turizme ayrõlan alanlarõnda konuşlandõrõlan balõk çift- liklerinin geri çekilmesi için verilen ça- balara, AKP hükümeti sessiz kalõyor. Ta- rõm ve Köy İşleri Bakanlõğõ, Çevre ve Or- man Bakanlõğõ, Kültür ve Turizm Ba- kanlõğõ’nõn sorumlu olduğu balõk çift- likleri konusunda, bakanlõklar arasõnda eşgüdüm sağlanamõyor. Söz konusu çift- liklerin, akõntõsõ bol olan açõk alanlara ta- şõnmasõna yönelik yasa ya da yönetme- lik bir türlü çõkarõlamõyor. Buna karşõn “kriter” adõ altõnda bir dizi önlem alõn- sa da çözüm henüz yaşamsal karşõlõğõnõ bulabilmiş değil. Kõsa bir süre önce Tarõm ve Köy İşle- ri Bakanlõğõ, Çevre ve Orman Bakanlõ- ğõ ile Kültür ve Turizm Bakanlõğõ yetki- lilerinin de katõlõmõyla, taraflarõn Bod- rum’da bir araya geldiğine vurgu yapan çevreciler, buradan çõkan kararlara dik- kat çekiyor. Buradaki toplantõda üç ba- kanlõk anlaşma sağlayamazken Kültür ve Turizm Bakanlõğõ, balõk çiftliklerinin mevcut halinden rahatsõzlõk duyduğunu ortaya koydu. Tarõm ve Köy İşleri Ba- kanlõğõ ile Çevre ve Orman Bakanlõğõ, ba- lõk çiftliği işletmecilerinin tarafõnda yer alõrken konuyu kesin çözüme kavuştu- racak yasanõn ortaya çõkmasõnõ sağlaya- cak fikir birliği oluşmadõ. Bodrum’daki toplantõda sadece “kri- ter” adõ altõnda, balõk çiftliklerinin kõyõ- dan 1 kilometre uzağa ve 30 metrelik de- rinliği olan alana taşõnmasõ kararlaştõrõl- dõ. Balõk çiftliği üreticilerine, söz konu- su kritere uymalarõ için, yõl sonuna kadar süre verildi. Ancak söz konusu kriteri uy- gulamaya alacak ne bir yasa ne de yö- netmelik maddesi hazõrlandõ. Kriter doğrultusunda Çevre ve Orman Bakanlõğõ tarafõndan, yeni taşõnma bölge- lerini içeren bir plan hazõrlandõ. 18 Mayõs 2008 tarihli Aydõn-Muğla-Denizli Planla- maBölgesi1/100.000ölçekliÇevreDüzeni Planõ’na, Potansiyel Su Ürünleri Yetiştir- me Alanlarõ’na İlişkin İlave Çevre Düze- ni Planõ eklendi. Muğla Valisi Ah- met Altıparmak (beyaz gömlekli), yangın bölgesinde incelemelerde bu- lundu. Bölgede yangınlara müda- hale eden orman işçileri havanın ka- rarmasının ardın- dan, yemek yeme fırsatı buldular.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle