05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2008 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Büyük Satranç Tahtası’ ve NATO -2- Gürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırısıyla başla- yan gelişmeler, NATO’nun kriz içinde olduğunu bir kez daha gösterdi. “Kriz” sözcüğünü kullanmamın iki nedeni var. Bi- rincisi: NATO Avrupa’yı, ABD’nin dünya düzeni vizyonunun tutarlı, tamlayıcı bir parçası olarak kon- solide edecek… Avrupa’yı sağlam bir üsse, sadık bir ortağa dönüştürecek bir örgüt olmak yerine, ABD ile AB arasındaki görüş ayrılıklarının sürekli ön plana çık- tığı bir platforma dönüştü. İkincisi: Soğuk savaş boyunca Avrupa için bir gü- venlik, siyasi istikrar kaynağı olan NATO şimdi is- tikrarsızlıkları körükleyen, hatta yenilerini yaratan bir örgüt haline geldi. Gürcistan merceğinden NATO ABD, Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesi- ni, Rusya’yı tecrit etmek ve Avrupa’yı kendi yanına çekmek için bir fırsat olarak kullanmak istedi. Tüm ABD basını bu hedeflere kilitlendi; Rusya’nın Gür- cistan müdahalesiyle Hitler’in 1938, SSCB’nin 1957 Çekoslovakya işgalleri arasında paralellikler kur- du Ancak Almanya, Fransa ve İtalya’nın liderleri, bu yaklaşımı benimsemediklerini hemen dile getirdiler. Rusya’nın yanı sıra Gürcistan’ı da eleştiren bir tutum takındılar, Rusya’yı tecrit etmeyi kabul etmediler. Gür- cistan konusunda, kendi ülkesinde eleştirilere he- def olacak kadar ABD ile aynı çizgiyi izleyen İngil- tere Dışişleri bakanı Miliband bile Rusya’nın G8’den çıkarılmasına karşı olduğunu açıklamak zorunda kal- dı. Almanya ve Fransa gibi merkez AB ülkelerinin Gür- cistan’a yönelik eleştirileri aslında, bu savaştan ABD’yi de sorumlu tuttukları anlamına da geliyordu. Almanya eski Devlet Başkanı Shröeder’in Der Speigel’le yaptığı bir söyleşide işaret ettiği gibi, ABD tarafından silahlandırılan ve eğitilen Gürcistan’ın böy- le bir provokasyona, ABD’nin bilgisi dışında kalkış- mış olması düşünülemezdi. Ya Gürcistan NATO üye- si olsaydı? O zaman Avrupa ülkeleri birdenbire ken- dilerini Rusya ile karşı karşıya bulmayacaklar mıy- dı? Almanya ve Fransa’nın, ABD’nin hegemonya projesinden kaynaklanan risklerden dolayı Rusya ile diplomatik, ekonomik ilişkilerini zedelemeye, kışın doğalgaz sıkıntısı çekmeye, petrol fiyatlarındaki yeni bir sıçramanın maliyetini üstlenmeye, dahası kendilerini yeni bir soğuk savaş içinde bulmaya ni- yetleri yok. Güvenlik değil, istikrarsızlık kaynağı Bu açıdan bakınca, NATO’nun önümüzdeki dö- nemde üyeleri için giderek artan bir risk, istikrarsızlık kaynağı olacağı söylenebilir. Örneğin Gürcistan’ın, Rusya karşısında koru- naksız kaldığını gören Ukrayna yönetimi, şimdi pa- niğe kapılarak NATO üyeliği sürecini hızlandırmaya çalışıyor. Halbuki, Ukrayna, gaz boru hatları, Rus- ya’nın Karadeniz donanmasının demirlediği Sivas- topol Limanı, limanın bulunduğu Kırım Yarımada- sı’ndaki Rus nüfusu (halen Rusya bunlara pasaport vermeye devam ediyor) nedeniyle, Rusya için stra- tejik bir öneme sahip. Dahası, tarihsel ve kültürel ola- rak Ukrayna Rusya’nın doğduğu yer, adeta Rus- ya’dan bile önemli Rusya için. Bu koşullarda Uk- rayna’nın NATO’ya üye olması, Gürcistan’ın üyeli- ğinden çok daha büyük bir sorunu gündeme geti- recek, belki de “Soğuk savaş ortamına geri mi dö- nüyoruz?” diye endişe edenler, kendilerini nükleer silahlara sahip ülkeleri kapsayan bir sıcak savaş ris- ki ile karşı karşıya bulacaklar… Bu o kadar gerçek bir korku ki, ABD yanlısı ola- rak bilinen Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Baltık De- nizi ülkelerinin dahi şimdi Rusya ile yeniden diyalog kurmaya çalıştıkları, bu diyaloğa aracılık etmesi için, düne kadar AB sürecinde sürekli çatışmak zorun- da kaldıkları Angela Merkel’e yanaşmaya başla- dıkları bildiriliyor (New York Times 25/08). NYT’nin bu gözlemleri doğruysa, bu ülkelerin, Gürcistan’ın başına gelenlerden sonra NATO üyeliğini, bu örgü- tün içindeki uyumsuzlukların etkisiyle müdahale kapasitesinin giderek zayıfladığını düşünerek yeterli bir güvence olarak görmediklerini, Rusya ile diplo- matik ilişkilerini güçlendirmeye, Avrupa içindeki li- derliğe (Almanya-Fransa ekseni) yakınlaşmaya ça- lıştıklarını düşünebiliriz. Nitekim kimi uzmanlara, ör- neğin Plymouth Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bö- lümü’nden Patrick Holden’e, göre, bu ülkeler açı- sından NATO’ya sığınmak yerine soğuk savaş dö- neminde Finlandiya ve Avusturya’nın yaptığı gibi NA- TO konusunda gönüllü bir tarafsızlığı kabul edip AB’ye güvenmek çok daha güvenlikli bir seçenek (EuroObserver, 25/08). Özetle NATO, krizini aşarak kendisinden beklenen işlevi üstlenemiyor. Eğer bu saptama doğruysa, Tür- kiye’nin ABD gemilerinin Karadeniz’e açılmasını ko- laylaştıran dış politika anlayışını hemen terk etme- si gerekir. Bölgede gelişen konjonktür içinde ABD’ye yaslanarak güç yansıtma fantezileri, ülkeyi hiç is- tenmeyen çatışmaların tarafı haline getirebilir. Önü- müzdeki dönemde dış politikada yeni bir anlayış be- nimsemek, bölgede siyasi, askeri gerginliklerin tır- manmasını önleyecek önlemler üzerinde odaklan- mak, çok daha güvenlikli olacaktır. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkan- lõğõ görevinde yarõn 1 yõlõ dolduracak olan Abdullah Gül, bu süre içerisinde AKP’yi hiç üzmedi. Ken- disine sunulan toplam 116 yasadan 114’ünü onaylayan Gül, yalnõzca 2 yasayõ veto et- ti. Atamalara ilişkin 40 Bakanlar Kurulu kara- rõnõn tamamõnõ onayla- yan Gül, 17 ülkeye top- lam 21 gezi düzenledi. Gül, atamalar dõşõn- daki işlere ilişkin 4’ü devreden, 1380’i yeni gelen 1384 Bakanlar Kurulu kararõnõn 1360’õnõ onayladõ, 9’unu iade etti. Biri ge- ri alõnan kararlardan 14’üne iliş- kin işlemler ise sürüyor. Atama- lara ilişkin Köşk’e gönderilen 40 Bakanlar Kurulu kararõnõn ise tamamõnõ onaylayan Cum- hurbaşkanõ Gül, 834 müşterek ka- rarnamenin 796’sõna imza attõ, 2’sini iade etti. 27 karara ilişkin işlemler sürerken kararlardan 9’u geri alõndõ. Gül, bu sürede 2’si devreden, 79’u yeni gelen 81 atama, görevden alma ve seçim işleminin 50’sini onayladõ, bu yazõlardan birini ise iade etti. Önüne gelen 6 af dosyasõndan 3’ünü onaylayan Gül, dosyalar- dan 1’ini iade etti; 1’inin işlemi sürüyor, 1’i ise geri alõndõ. Cum- hurbaşkanõ Gül’ün bu kararlarõ arasõnda kapatõlan RP’nin Genel Başkanõ Necmettin Erbakan’õn kalan cezasõnõn “sürekli hasta- lık” nedeniyle kaldõrõlmasõ da bulunuyor. Cumhurbaşkanõ Gül’e, göreve geldiği 28 Ağustos 2007’den 22 Ağustos 2008’e kadar kurumsal işlemler ya da çeşitli kamu hiz- metleriyle ilgili 3 bin 283, kişisel isteklerle ilgili 18 bin 578, Bilgi Edinme Hakkõ Yasasõ ile ilgili 705 olmak üzere toplam 22 bin 566 başvuru yapõldõ. Gül, siyasetçilerden şehit aile- lerine, sanatçõlardan bilim adam- larõna kadar farklõ alanlardan bir- çok ismi Çankaya Köşkü’nde ağõrladõ. Köşk’te verdiği resep- siyonlarõ gündüz saatlerine rast- latmaya özen gösteren Gül, böy- lece alkol tüketimini de azalttõ. Gül, göreve başladõktan kõsa bir süre sonra “Çankaya Sofrası” adõ verilen öğle yemeklerinde farklõ kesimlerden temsilcilerle bir araya gelmeye başladõ. Cumhurbaşkanõ Gül, görevde bulunduğu bir yõlda yurtdõşõ ge- zileriyle de gündeme geldi. 1 yõlda 17 ülkeye 21 ziyaret ger- çekleştiren Gül, ilk yurtdõşõ ge- zisini KKTC’ye yaptõ. Gül, daha sonra Fransa, Azerbaycan, Gür- cistan, Pakistan, Türkmenistan, Kazakistan, ABD, Mõsõr, Suriye, Katar, Romanya, Senegal, Ma- kedonya, Japonya, Hõrvatistan ve Almanya’ya gitti. Gül’e; KKTC, Azerbaycan, Pakistan, ABD, Mõsõr, Senegal, Japonya, Hõrvatistan gezilerinde eşi Hay- rünnisa Gül de eşlik etti. Elizabeth’i ağırladı Abdullah Gül, cumhurbaşkan- lõğõndaki ilk yõlõnda 19 yabancõ devlet başkanõnõ ağõrladõ. Cum- hurbaşkanõ Gül’ün konuklarõ ara- sõnda en ilgi çekeni ise İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth oldu. Cumhurbaşkanlõğõ internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Gül, göreve geldiği 28 Ağustos 2007’den 20 Ağustos 2008 tarihine kadarki dönemde yalnõzca “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Yasasõ’nda Değişiklik Yapõlmasõ Hakkõnda Yasa” ile “Elektronik Haberleşme Yasasõ”nõ yeniden görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderdi. KILIÇDAROĞLU: Erdoğanönce çevresini temizlesin Şaban Dişli’nin yolsuzluklarõ konusunda suskunluğunu koruyan AKP lideri Erdoğan’a tepki gösteren Kemal Kõlõçdaroğlu, ‘‘Sessizlik, suçu paylaşmak anlamõna gelir’’ dedi. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Ke- mal Kılıçdaroğlu, İstan- bul’da bir arsanõn imar planõnõn değişikliği için 1 milyon dolar aldõğõ bel- gelenen AKP Genel Baş- kan Yardõmcõsõ Şaban Dişli ile ilgili “suskun- luğunu” koruyan Başba- kan Tayyip Erdoğan’a “Çevrecinin daniskası- yım diyen Başbakan, çevresine bir baksın, ön- ce kendi çevresini te- mizlesin” sözleriyle tep- ki gösterdi. Kõlõçdaroğlu, Meclis’te yaptõğõ açõklamada, Diş- li konusunda Erdoğan’õn hâlâ somut bir açõklama yapmadõğõna dikkat çek- ti. Erdoğan’õn, son olarak Rize’de yaptõğõ konuş- mada, “Yolsuzluk ya- panların üzerine gide- ceğiz, yollarımızı ayıra- cağız” dediğini anõmsatan Kõlõçdaroğlu, “Bekliyo- ruz... Sayın Başbakan, ortaya konulan belgeyi eğer ciddi bulmuyorsa bunu açıklasın. Belgeyi ciddi buluyorsa o za- man yollarını ayırsın. Siyasete düzey kazan- dırmak istiyorsa Recep Tayyip Erdoğan’ın, Şa- ban Dişli ile yollarını çok süratli şekilde ayır- ması lazım” dedi. Baş- bakan Erdoğan’õn aksi taktirde “yolsuzlukların odağı haline gelen bir partinin genel başkanı” konumuna geleceğini kaydeden Kõlõçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi: “Eğer kendi partisine, AK Parti demek isti- yorsa ve bu konuda da samimiyse, rüşvet alıp cebini dolduranlar çok uzaklarda değil, kendi çevresinde. ‘Çevrecinin daniskasõyõm’ diyen Baş- bakan, çevresine bir baksın, önce kendi çev- resini temizlesin. Ses- sizlik, suçu paylaşmak anlamına gelir. Başba- kan, susarak Şaban Diş- li olayını unutturaca- ğım diye düşünüyorsa, hiç böyle düşünmesin. Yarın Meclis açılacak, kürsüye her çıktığımda Şaban Dişli olayı kendi- sine hatırlatılacaktır.” Kemal Kõlõçdaroğlu, Dişli’yi savunan AKP Genel Başkan Yardõmcõ- sõ Egemen Bağış’a da tepki gösterdi. Bağõş’õn Amerikan kültürü almõş bir insan olduğunu anõm- satan Kõlõçdaroğlu, şunlarõ söyledi: “Amerika’da, 1 mil- yon dolarlık iş takipçiliği yapanları korumazlar. Eğer kendisi, ‘Şaban Dişli arkadaşõm’ diye sa- vunuyorsa, kendisine sormak isterim: Bu 1 milyon dolardan nema- landı mı? Ayrıca din imandan bahsedip pey- gamberimizden söz edi- yor. 65 bin ABD askeri- ni Türkiye’ye getirip Irak’taki Müslümanla- ra karşı savaş açmak isteyen 1 Mart tezkere- si Meclis’e gelirken Ege- men Bağış, Müslüman- lığı hatırlamadı mı?” Erdoğan’ın da 2003 yılından bu yana yaşamını sürdürdüğü Keçiören, başkentte AKP iktidarının izlerinin yoğun olarak hissedildiği yerlerin başında geliyor. Gece saat 23.00’ten sonra içki sattığı gerekçesiyle dövülen esnaf Metin Şahin olayı Keçiören’de mahalle baskısının giderek arttığına örnek teşkil ediyor. (NECATİ SAVAŞ) İçki sattõğõ için dövülen Metin Şahin’in şikâyeti savcõlõkça işleme konuldu Zabıta terörüne soruşturma ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Keçiören’de içki satan Metin Şahin’i dövdükle- ri iddia edilen Keçiören Bele- diyesi Zabõta Müdürlüğü’nde görevli 2 kişi hakkõnda, “kasten yaralama” ve “mala zarar verme” suçlarõndan soruştur- ma başlattõ. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği de bu konuyla il- gili araştõrma başlatmõş ve Baş- katip Jeff Colins CHP’yi ziya- ret ederek bu konuda bilgi al- mõştõ. Memur Suçlarõnõ Soruşturma Bürosu Savcõsõ Mehmet Ci- han Kısa’nõn yürütüceği so- ruşturma kapsamõnda, şikâyet- çi Metin Şahin ile Keçiören Be- lediyesi Zabõta Müdürlüğü’nde görevli şüpheliler B.Ş. ve E.G’nin ifadelerine başvurula- cak. Soruşturma çerçevesinde, olay anõna ilişkin kamera gö- rüntüleri de değerlendirilecek. Zabõta görevlileri hakkõndaki soruşturma, “kasten yarala- ma” ve “mala zarar verme” suçlarõndan yürütülecek. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan’õn da 2003 yõlõndan bu yana yaşamõnõ sürdürdüğü Ke- çiören, başkentte AKP iktidarõ- nõn izlerinin yoğun olarak his- sedildiği yerlerin başõnda geli- yor. Gece saat 23.00’ten sonra içki sattõğõ gerekçesiyle dövülen esnaf Metin Şahin olayõ Ke- çiören’de mahalle baskõsõnõn giderek arttõğõna örnek teşkil ediyor. Hemen hemen hiç içki- li restoranõn bulunmadõğõ semt- te, gece saat 23.00’ten sonra iç- ki satõşõ yapõlmõyor. Başkentin diğer semtlerinde içki satõşõ yapan bazõ büyük marketler Keçiören’de içki sat- mõyor. Büyük marketler bu du- rumun nedenini, Keçiören Be- lediyesi’nin içki ruhsatõ verme- mesi olarak açõklõyor. Kentin tu- rizmine katkõ sağlamak amacõyla Keçiören Belediyesi’nce yapõlan Estergon Kalesi’nin restoranõn- da da içki satõşõ yapõlmõyor. Semtte içki satõşõ gerçekleştiren küçük büfelerin önünde içki sa- tõşõna dair herhangi bir ibarenin bulunmamasõ ise dikkat çekiyor. Semtte dinlence amaçlõ açõlan parklarda da içki içilmesine izin verilmiyor. Bölge esnafõ, özellikle AKP iktidarõyla birlikte giderek artan mahalle baskõsõ nedeniyle, semt- teki sosyal yaşamõn durduğunu, gece saat 22.00’den sonra yurt- taşlarõn evine kapandõğõnõ, özel- likle akşam saatlerinde iki gen- cin semt sokaklarõnda özgürce el ele dolaşamadõğõnõ dile getiriyor. Ailesinin Adalet Bakanlõğõ’na yaptõğõ 20 başvuru bile korkunç sondan kurtaramadõ Gardiyan dayağõyla ölüm iddiasõ ‘Diyanet, Türkiye’nin en büyük holdingi’ İstanbul Haber Servisi - Hacõ Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfõ (HBVAKV) Genel Başkanõ Ercan Geçmez, Alevi gençlerin Türkiye’de yaşayan diğer gençler gibi “gerici ve muhafazakâr yaşam tarzına” karşõ direnç gösterdiğini belirterek kendi kültür ve ibadetlerini cem evlerinde öğrendiklerini söyledi. Devlet kurumlarõnõn bir din veya inancõn ne olduğu konusunda fikir beyan etmemesi gerektiğini vurgulayan Geçmez, Alevilerin laik Cumhuriyet konusunda kõrmõzõ çizgileri olduğunu söyledi. Geçmez, “Diyanet İşleri Başkanlığı bugün Türkiye’nin en büyük holdingi haline gelmiş durumda. İmam hatip liseleri amacından çıkarak bugün devletin kurumlarında en üst noktaya getirildi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin laiklikten tam anlamıyla bahsedebilmesi için bu iki kurum bir an önce kaldırmalıdır” diye konuştu. Geçmez, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de laiklikten söz edebilmemiz için de ilk önce devletin dininin olamayacağı kabul edilmeli. Türkiye’de İslam dini yalnızca Sünni Hanefi mezhebine göre değerlendiriliyor.” DİYARBAKIR (Cumhuri- yet Bürosu) - Mardin Ceza- evi’nde hükümlü bulunan Ab- dülaziz Ekinci’nin gardiyan- larõn dayağõ sonucu yaşamõnõ yi- tirdiği iddia edildi. Ekinci aile- si gardiyanlar hakkõnda suç du- yurusunda bulunurken savcõlõk kovuşturmaya gerek görmedi. İHD Diyarbakõr Şubesi’ne başvuran Medine Ekinci, oğlu Ab- dülaziz Ekinci’nin cezaevine girdi- ğinden itibaren sü- rekli dayak yedi- ğini söyledi. Oğlunun görüş günlerinde de an- cak iki koluna gar- diyanlarõn girme- siyle yürüyebildi- ğini anlatan Ekinci, “Oğlum sır- tı, gözü morarmış görüşe ge- liyordu. Daha önce benimle konuşuyordu. Sonraları ko- nuşmamaya başladı” dedi. Adalet Bakanlõğõ’na yaklaşõk 20 dilekçe gönderdiğini, ancak hiçbir yanõt alamadõğõnõ anlatan Ekinci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Oğlum bir görüşünde Se- yithan ve Şirin adında iki gar- diyanın ismini zorla söyledi. Korkarak sesini kısarak ‘Be- ni dövüyorlar’ dedi. Bunları duyunca ağladım. Sonra on- lar hakkında dilekçe yazdım yine cevap çıkmadı. Devlet ve onun kurumları neden bizle- ri insan yerine koymuyorlar ve cevap vermiyorlar. Daha sonra İHD’nin yazdığı dilek- çeyle oğlumu tedavi etmeye başladılar. Sonra tedavileri yarım kaldı.” İHD Diyarbakõr Şube Baş- kanõ Muharrem Erbey de, an- ne Ekinci’nin başvurularõ üze- rine 22 Temmuz 2008 günü Adalet Bakanlõğõ, Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ, TBMM İnsan Haklarõ Komis- yonu, Mardin Valiliği, Mardin Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Mar- din Cezaevi İzleme Kurulu’na dilekçeler yazdõklarõnõ söyledi. Ekinci’nin Adana’da hastaneye kaldõrõldõğõnõ belirten Erbey, “Medine Ekinci 22 Ağustos günü yeniden derne- ğimize başvurdu. An- cak oğlu Abdülaziz Ekinci tedavi gördü- ğü Adana’da ölmüş- tü” dedi. Erbey, Ekinci ailesi- nin Mardin Ceza- evi’ndeki İnfaz Koru- ma Başmemuru Meh- met Zahir Aydın ile gardiyanlar Seyithan Tosun ve Mehmet Şirin Bayık hakkõnda şikâyette bulunduğu- nu belirterek “Mardin Cum- huriyet Başsavcılığı kovuş- turmaya yer olmadığına dair karar verdi. Fakat Abdülaziz artık yaşamıyor. Öldü. Onu dövenler ise serbest” diye ko- nuştu. Gardiyanlardan dayak yediğini söyleyen Abdulaziz Ekinci, İHD’nin girişimleri sonucu kaldõrõldõğõ hastanede tedavi görürken yaşamõnõ yitirdi. Annesi Medine Ekinci oğlunun görüşlere bile iki gardiyanõnõ yardõmõyla gelebildiğini, buna rağmen şikayetlerinin dikkate alõnmadõğõnõ belirtirken, savcõlõk olayla ilgili soruşturmaya gerek görmedi. ŞehitKomandoMersin’de gözyaşlarıyla uğurlandı MERSİN (Cumhuriyet) - Batman’õn Sason ilçesinde şehit olan jandarma komando er Fa- tih Tekdoğan’õn cenazesi Mersin’de gözyaş- larõyla toprağa verildi. Mersin merkeze bağlõ Huzurkent beldesindeki Ulu Cami’de düzenlenen törene, şehit jandar- ma komando er Fatih Tekdoğan’õn yakõnlarõ, Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, bazõ milletve- killeri ile çok sayõda askeri personel ve vatan- daş katõldõ. Törende, şehit babasõ Abbas Tek- doğan (45) metanetini korurken, anne Ayşe Tekdoğan (43) ile hala Salime Tekdoğan si- nir krizleri geçirdi. Anne ve hala, zaman zaman Kürtçe ağõtlar yaktõ. Şehidin cenazesi Huzurkent belde mezarlõğõndaki şehitlikte toprağa verildi. Köşk’te 1. yõlõnõ yarõn dolduracak olan Gül, hükümetten gelen yasalarõn yalnõzca ikisini geri çevirdi AKP’nin en rahat yõlõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle