28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2008 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Beklenen ‘Montreux’ Krizi... [email protected] İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] CHP’li Kõlõçdaroğlu, Erdoğan, Dişli konusunda konuşmazsa Toptan’õ göreve çağõracağõnõ söyledi ‘Başbakan suskun kalamaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Şaban Dişli’nin İstanbul-Silivri’de bir arsanõn imar değişikliğini sağlama kar- şõlõğõ 1 milyon dolar aldõğõnõ belgeleyen CHP Grup Baş- kanvekili Kemal Kılıçdaroğ- lu, bu konuda suskunluğunu koruyan Başbakan Tayyip Er- doğan’õ göreve çağõrdõ. Kõlõçdaroğlu, TBMM’de dü- zenlediği basõn toplantõsõnda, Dişli’nin siyasi nüfuz kullanma karşõlõğõnda 1 milyon dolar al- masõna ilişkin belgeleri 11 Ağustos’da kamuoyuna açõk- ladõğõnõ anõmsattõ. Başbakan Erdoğan’õn aradan 9 gün geç- mesine karşõn bu konuda sus- kunluğunu sürdürdüğüne dikkat çeken Kõlõçdaroğlu, “Sayın Başbakan’ın, Sayın Rahmi Koç’un işyerinde çalışan per- sonelin sakal ve bıyığı konu- sundaki görüşüyle ilgili ola- rak konuşurken, bu kadar önemli bir konuda ısrarla sessizliğini korumasını anla- mak mümkün değildir. Tür- kiye Cumhuriyeti’ni yönet- meye talip olanlar bu kadar önemli bir konuda sessiz ka- lamazlar” dedi. ‘Siyasette yeri yoktur’ Böyle bir konuda sessiz ka- lõnmasõnõn halka ve TBMM’ye saygõsõzlõk anlamõna geleceği- ni vurgulayan Kõlõçdaroğlu, “Kim olursa olsun adı rüşvet skandalına bulaşanların si- yasette yeri yoktur ve olma- malıdır” dedi. Siyasi partilerin farklõ politi- kalar oluşturmalarõnõn doğala- rõ gereği olduğunu, ancak çağ- daş demokrasilerde, “ortak payda” yaratmanõn da zorun- lu olduğunu kaydeden Kõlõç- daroğlu, bu ortak paydanõn da siyasette “ahlakı egemen kıl- mak” olduğuna işaret etti. CHP’li Kemal Kõlõçdaroğ- lu, “Bu sürece şu günlerde en büyük katkıyı yapacak olan Sayın Erdoğan’dır. Suskun- luk toplumsal ahlaki değer- lerin aşınmasına yol açar. O nedenledir ki, Sayın Başba- kanı bu ortak paydayı ya- ratmaya katkı vermek için göreve davet ediyorum. Baş- bakan’ın konuşmaması ha- linde görev TBMM’nin say- gınlığını koruması gereken kişiye, yani TBMM Başka- nı’na düşmektedir. Kendisi- ni de göreve davet ediyo- rum” dedi. CHP Grup Başkanvekili Kõlõçdaroğlu, Koç’un personelinin sakalõnõ bile konuşan Erdoğan’õn suskun kalamayacağõnõ belirterek, “Suskunluk toplumsal ahlaki değerlerin aşõnmasõna yol açar” dedi. DOSYALAR BEKLİYOR Dişli AKP’de yalnız değil Şaban Dişli’nin ‘dava arkadaşlarõ’ hakkõndaki suçlamalar: Zimmet, kalpazanlõk, çete kurmak, resmi evrakta sahtecilik, usulsüz arsa tahsis etmek, kamu kurumunu dolandõrmak. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Doku- nulmazlõk dosyalarõ, 1 milyon dolar karşõlõğõ iş takibi yapmakla suçla- nan AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Şaban Diş- li’nin parti içinde yalnõz olmadõğõnõ gözler önüne seriyor. Başta Başbakan Tayyip Erdoğan hak- kõnda kalpazanlõktan çe- te kurmaya kadar uzanan suçlamalara ilişkin dos- ya raflarda bekletiliyor. AKP’liler hakkõnda, zimmet, kalpazanlõk, çe- te kurmak, resmi evrak- ta sahtecilik, usulsüz ar- sa tahsis etmek, kamu kurumunu dolandõrma- nõn da aralarõnda bulun- duğu çok sayõda suçtan yargõlama yapõlamõyor. AKP iktidarõnõn, hâ- kim karşõsõna çõkmayan başbakan da dahil mil- letvekillerinden bazõlarõ hakkõndaki suçlamalar şöyle: Tayyip Erdoğan: Görevi ihmal, zimmet, kamu taşõma biletlerinde kalpazanlõk, resmi ev- rakta sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak. Abdülkadir Aksu: Özel evrakta sahtecilik ve Siyasi Partiler Yasa- sõ’na muhalefet suçu. Akif Gülle: İhale Ya- sasõ’na muhalefet Dengir Fırat (AKP Genel Başkan Yar- dımcısı): Basõn yoluyla halkõ sõnõf, din, õrk, mez- hep veya bölge farklõlõ- ğõ gözeterek açõkça tah- rik etmek. Asım Aykan: Mah- keme kararlarõna uyma- mak suretiyle görevi kö- tüye kullanmak. Ahmet Koca: Yetki- li mercilerin emirlerine riayetsizlik. Soner Aksoy: Basõn yoluyla hakaret. İdris Naim Şahin (AKP Genel Sekrete- ri): İhaleye fesat karõş- tõrmak. Zimmet, kamu taşõma biletlerinde kal- pazanlõk, resmi evrakta ve kayõtlarõnda sahteci- lik ile cürüm işlemek için teşekkül oluştur- mak. Mehmet Sekmen: Bir kõsõm kooperatiflere usulsüz arsa tahsis et- mek. Abdurrahman Mü- fit Yetkin: Evrakta sah- tekârlõk ve kamu kuru- munu dolandõrmak, Ver- gi Usul Yasasõ’na mu- halefet. Kemal Unakıtan (Maliye Bakanı): Ver- gi Usul Yasasõ’na mu- halefet. Emin Tutan: Özel evrakta sahtecilik Ali Temur: Özel ev- rakta sahtecilik. Özkan Öksüz: Do- landõrõcõlõk, özel evrak- ta sahtecilik, Siyasi Par- tiler Yasasõ’na muhale- fet etmek. Hüsnü Ordu: Görev- li memura hakaret ve tehdit. Zeyid Aslan: Koope- ratifler Yasasõ’na mu- halefet. Mehdi Eker (Tarım ve Köyişleri Bakanı): Hukuka aykõrõ işlemler- de sorumlu olmak. Mikail Aslan: Zim- met, kamu taşõma bilet- lerinde kalpazanlõk, res- mi evrakta ve kayõtla- rõnda sahtecilik ile cü- rüm işlemek için teşek- kül oluşturmak, tedbir- sizlik ve dikkatsizlik so- nucu yaralamaya sebe- biyet vermek. ERYILMAZ’DAN GÖKÇEK’E TEPKİ ‘CHP’yeadaytayini seninhaddindeğil’ ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Çanka- ya Belediye Başkanõ Prof. Dr. Muzaffer Er- yılmaz, Anakent Bele- diye Başkanõ Melih Gökçek’in CHP’nin ye- rel seçimlerdeki adayla- rõna yönelik açõklama- larõna “CHP’ye aday tayin etmek senin had- din değil” diyerek tep- ki gösterdi. Eryõlmaz dün yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Gök- çek’in Çankaya Beledi- yesi ve Çankayalõlardan ölesiye korktuğunu, Çankaya ve CHP’nin Gökçek’in korkularõnõn ana sebebi olduğunu be- lirtti. Gökçek’in sanki bir âkil adam gibi CHP’nin Çankaya ve Ankara adaylarõnõ belirlediğini kaydeden Eryõlmaz, “Sen kendin çalıp, ken- din oynamak istiyor- sun, Ama CHP’ye aday tayin etmek senin had- din değil” dedi. MİTİNG ‘Barış buluşması’ D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Barõş Meclisi tarafõndan 31 Ağustos’ta dört ayrõ kentte düzen- lenecek “Türkiye Ba- rışı İçin Buluşuyor, Kürt Sorununda De- mokratik Çözüm” mi- tingi için yapõlan çalõş- malar tamamlandõ. İnsan Haklarõ Derneği (İHD) Diyarbakõr Şube Baş- kanõ ve Miting Tertip Komitesi Başkanõ Mu- harrem Erbey, 300 bin el ilanõ ve broşür bastõr- dõklarõnõ belirterek Di- yarbakõr’daki mitinge 150 bin civarõnda kişinin katõlmasõnõ hedefledik- lerini söyledi. Miting, 31 Ağustos’ta Diyarbakõr, Adana, Samsun ve İzmir’de ger- çekleştirilecek. Kemal Kılıçdaroğlu Kısa süren Rusya - Gürcistan çatışmasının he- men ardından hızla ateşkesin sağlanmış olması, bu- nalımın tümüyle sona erdiği anlamını taşımıyor. Zaten olayı, Gürcistan - Osetya - Abhazya - Rus- ya anlaşmazlığının ötesinde, Kafkasya’daki Mos- kova - Washington çekişmesi çerçevesinde ele al- mak daha doğru bir yaklaşım. Nitekim şimdi bunalım sahnesinin önde görünen iki aktörü de onlar, AB ve NATO karakter oyuncuları, oyunun sırtlarından oynandığı Gürcistan, Osetya vb. de figüran konumundalar. Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren bu oyu- nun bir perdesi de, önceki gün NATO’da oynan- dı. NATO da Moskova’ya karşı hiç değilse lafzen Washington’un istediği doğrultuda tavır aldı. Ancak, NATO’nun dikkatli bir tutum izlediğini ve Gürcistan semalarına güvenliği sağlama amacıy- la Awacs erken uyarı uçaklarını göndermeyi, Rus- ya’yı kışkırtmamak için reddettiğini, bu arada Al- manya ve Fransa ile birlikte bu yönde tavır belir- leyen Ankara’nın bu tutumunun olumlu olduğunu belirtmekte de yarar var. Son gelişmelerin Türkiye’yi yakından ilgilendir- diğini vurgulayan, önceki günkü yazıda, Karade- niz’in tümünün, dolayısıyla Montreux Boğazlar Söz- leşmesi’nin de ABD tarafından gündeme getirile- ceğini söylerken, Washington’un Gürcistan’a gön- dermek istediği gemilerden haberdar değildim. Ama bu haberi hiç de sürpriz olarak karşılamadığımı be- lirtmek isterim. 20 Temmuz 1936’da, Bulgaristan, Fransa, Bri- tanya, Avustralya, İrlanda, Yunanistan, Hindistan, Japonya, Romanya, SSCB, Yugoslavya ve Türki- ye arasında imzalanan Montreux Boğazlar Söz- leşmesi ile Türkiye, Lozan’da elde edemediği, Bo- ğazlar üzerindeki tam egemenliğini sağlamıştır. Sözleşme bu su yollarından geçişleri de, Karade- niz’e kıyısı olan devletler yararına kimi ayrıcalıklar- la düzenlemekte, Karadeniz’e kıyısı olmayan dev- letlerin savaş gemilerinin barış zamanında buradan geçişlerine sınırlamalar getirmektedir. Bu sözleşmenin 1825 Monroe doktrininden bi- rinde denizlerde seyrüsefer serbestisini ilke edin- miş olan ABD’nin çok hoşuna gitmemiş olması do- ğaldır. Ama özellikle, soğuk savaşın sona ermesinden sonra, Washington’un Kafkasya’ya gözünü dikti- ği, renkli devrimler yoluyla oradaki kimi öğeleri ken- dine bağlamaya çalıştığı bir dönemde, Karadeniz’in diğer denizler gibi bir açık deniz olmasını öncelikle istediği de bilinmeyen bir gerçek değil. ABD’nin, Karadeniz’e geçişi, buraya kıyısı olan devletler yararına düzenleyen, diğer ülkelerin sa- vaş gemilerinin barış zamanında bile geçişlerine sı- nırlamalar koyan Montreux Boğazlar Sözleşme- si’ni değiştirerek, burada kendisine daha avantaj- lı gelecek açık deniz statüsünün uygulanmasını sağ- lamak istediği bir ortamda, Ankara ile Washington arasında Montreux krizi patlak verdi. ABD “insani yardım” görüntüsü altında, Gürcis- tan’a iki dev, askeri hastane gemisi göndermek istiyor. Ne var ki, bu gemilerin toplam tonajı 140 bin tonu buluyor ki, bu da Sözleşme’nin “savaş ge- mileri” ile ilgili ikinci bölümüne (madde 8 - 22) ay- kırı. Ankara ile Washington arasında bu konudaki gö- rüşmelerin sürdüğü şu sırada bazı gerçeklerin al- tını çizmekte yarar var. Her şeyden önce, ABD’nin talebinin “insani yardım” etiketi altında gelmiş olmasına karşın, as- lında iki devasa gemiyle bir gövde gösterisinin söz konusu olduğunu görmezden gelmek büyük bir ay- mazlık olacaktır. ABD’nin Karadeniz’de Montreux ile sağlanan sta- tüye karşı olduğu, hatta bunu değiştirmek amacıyla, imzacı “Karadeniz’e kıyısı olan” devletlerden biri- ni, pek muhtemelen Romanya’yı harekete geçire- rek, sözleşmenin sona erdirilmesi gibi bir projeyi uygulamaya koyacağı yolunda kimi istihbaratın bu- lunduğunu da unutmamak gerek. Montreux ile sağlanan statüye Türkiye büyük önem vermektedir. Bu yüzdendir ki, bizim açı- mızdan büyük sakıncalar yaratan kılavuz alma mec- buriyetinin bulunmaması yolundaki maddeyi bile, statünün tümü müzakere konusu edilir endişesiy- le Türkiye gündeme getirmemekte, yalnızca güvenli zararsız geçiş hakkı kavramına başvurarak söz ko- nusu sakıncaları gidermeye çalışmaktadır. Böyle bir ortamda Washington’un Montreux’yü yeniden tartışma konusu edebilecek girişimlerine karşı uyanık olmak zorunludur. CUMOK’LAR ÇAĞIRIYOR BÜYÜK TAARRUZ'un 85.YILDÖNÜMÜNDE 26 AĞUSTOS 2008 SALI GECESİ SAAT 04.00'TE AFYONKARAHİSAR ve DUMLUPINAR CUMOK'LARIYLA BİRLİKTE AFYON KOCATEPE'deyiz. İlk Ulusal Kurtuluşun Şafağından, Yeniden Ulusal Kurtuluşun Şafağına; Güncel Görevlerini Yapmaya Kararlı Yurt- severlerle Buluşmaya Çağırıyoruz. İletişim-Bilgi: Dumlupınar: 0 536 469 51 80 Afyonkarahisar: 0 535 926 90 80 - 0 505 572 33 57 Antalya: 0 532 455 30 92 www.cumokistanbul.org
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle