06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2008 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Avrupa Kamuflajı POLİTİKANIN alaturka yöntemlerinden biri, “kö- tü” niyetlerin üstünü “iyi” bilinen sözcüklerle örtmektir. İyi sözcükler çeşit çeşit. Bazısı eskiden beri vardır ve her devirde geçerli olmuştur. Örneğin, “yeni” deneni herkes merak eder, ona iyimser gözle bakar. Bazısı zaman zaman yaşanmış olayların ters et- kileri sayesinde çok kişinin gözünde tuhaf yoldan iyi- lik kazanmıştır. “Sivil” sıfatı gibi. “Demokratik” bi- linen rejimlerin “askerî” darbelerle yıkıldığı bir ülke- de, o darbeler yüzünden eziyet çekenlerin gözün- de “sivil” sıfatı, başka anlamları bir yana, sırf “asker olmayan” anlamında tuhaf bir iyiliğe bürünür. Öze- nilen Batılı toplumların önyargıları da bu anlam sap- tırışına yardımcı olur. Bir bakarsınız, Türk toplumu gibi askerliğe saygı duyan, askeri seven bir toplumda bile, aslında genel sonuçları iyi sayılabilecek “27 Ma- yıs” gibi bir olay da güme gider ve kötüler arasına konur. Çelişki şu ki, hangi dönemde ne gibi niyetlerle uy- gulamaya konmuş olursa olsun, “anayasa” sözcüğü “iyi” yankılar uyandırır zihinlerde. Çünkü dünya ta- rihi ve hatta Osmanlı meşrutiyetlerinden beri Türk ta- rihi, anayasa sözü ile demokratik gelişme arasında kolay kopmayan bir bağ kurmuş gibidir. Aynı açıdan bakınca, “Avrupa” sözcüğünü de ala- turka “iyi”ler arasına sokabilirsiniz. Yakın tarihimizin son iki yüzyılında büyük Avrupa devletleri Türkleri ne- redeyse haritadan silmek, geldikleri yere göndermek, canlarına okumak için ne mümkünse yapmış olur- sa olsunlar, Avrupa sözcüğünün bir başka çınısı var- dır kulaklarımızda. Ürünün, düşüncenin, hatta estetik değerlerin hepsi Avrupa’dan gelir sanki. Şu günlerde AKP iktidarının “yeni” bir reform dal- gasıyla yüzlerce konuda uçları “sivil” bir anaya- sanın hükümlerine kadar uzanacak “mevzuat” değişikliği yapmak ve bütün bunlarla “Avrupa” standardlarını yakalamak için kolları sıvadığını du- yunca bunları düşünmeden edemiyor insan. 22 Temmuz 2007 seçimlerinden beri ikinci dalga olacak bu. Birincisi, “özenle” seçilmiş bir ekibe ısmarlanan anayasa taslağını büyük velveleyle sandıktan çıka- rarak başlamıştı. Ama, ana hedef “türban sorunu”nu bu yoldan çözmek olunca, sonuç karakolda değil- se bile Anayasa Mahkemesi’nde bittiği için, boşa geçmiş koca bir yılda yaşanan olayları ve sonuçta varılan Ergenekonlu noktayı ayrıca anlatmaya gerek var mı? Osüreçte duyulan “iyi” sözcükler arasında da Av- rupa vardı ama, aynı sözcük bu ikinci dalgada, ara sıra duyulmaktan öteye, tam anlamıyla bir “ana tema” olacağa benzer. Çünkü, kapatılmayışta Av- rupa’nın yardımı görülmüştür ve bedeli ne olursa ol- sun, bu minnet borcunun ödenmesi gerekmektedir. [email protected] PENCERE Olimpiyatlar mı?.. Jesse Owens zenciydi, 1936 Berlin Olimpi- yatları’nda 100 metreyi 10.2 saniyede koşarak dünya rekoru kırmıştı. Alman ırkının üstünlüğüne bel bağlayan Hitler’in bu sonuca öfkelenip şeref tribününü terk ettiği söylenir... Ne var ki faşist kafalar o yıllarda Amerika’da da siyah ırkın canına okuyordu... Pekin Olimpiyatları Çin için bir gösteri meşhe- ri oldu; unutmayalım ki bu ülkede tarihsel ölçekle çok kısa sayılabilecek bir süre önce kimi lokan- taların kapısında ne yazıyordu: - Buraya köpekler ve Çinliler giremezler... Çin Pekin’de tüm dünyaya şahane bir gösteri düzenledi... Ancak Olimpiyatların her boyutuyla alkışlana- bilirliği yoktur; yüzmelerde 8 altın madalya ala- rak ünlü Mark Spitz’in rekorunu kıran Amerika- lı Michael Phelps ne diyor: “- Yemek, uyumak ve yüzmek... Bütün yaptığım bu.” Sıradan bir insan günde 2 bin kalori alırken şam- piyon 12 bin kalori alıyor... Obezitenin başlı başına bir sorun olduğu Ame- rika’da, değişik açıdan bakarsanız, Phelps de so- run... 1936’dan bu yana Olimpiyatlar (2008 dahil) ırk- çılığa prim sağlayacak bir manzara sergiliyor... Örnek mi?.. Finaldeki 100 metre sıralamasında tenlerin rengine bakmak yeterlidir: 1) Usain Bolt (Jamaika), 2) Richard Thomson (Tobago), 3) Walter Dix (ABD), 4) Churandy Martina (Hollanda Antilleri), 5) Asafa Powell (Jamaika), 6) Michael Frater (Jamaika), 7) Marc Burns (Tobago). Hiç kimse Olimpiyatlarda milletiyle devletiyle bö- bürlenmesin; yukardaki tablo ve sıralamada bir kitap dolusu gizem var... Hitler yaşasaydı bu sıralamayı görünce çatlar- dı... Hem bu Jamaika, Tobago, falan filan gibi ül- keler beyazların daha dünkü sömürgeleri küçü- cük devletler... Olimpiyatlarda spor, rayından çıkmış bir loko- motife benziyor; ne kadar alkışlanırsa alkışlansın, eleştirel gözlüklerle de izlenmesi gerekiyor... B irleşmiş Milletler Teşkilatõ ta- rafõndan sadece Türk ulusu için değil, tüm insanlõk için bir onur simgesi olarak tanõmla- nan, ulusumuz için gerçek bir aydõnlanma öncüsü, bağõmsõzlõk, barõş, öz- gürlük, mutluluk, hukuka saygõ gibi evrensel değerleri kişiliğinde bütünlemiş yüce Ata- türk 20. yy’dan 21. yy’a manevi varlõğõnõ sürdüren tek liderdir. 1976 yõlõnda UNESCO tarihinde ilk ve tek 152 ülkenin oybirliği ile onayladõklarõ bel- ge şöyledir: “Atatürk kimdir; Atatürk uluslar- arası anlayış, işbirliği, barış yolunda ça- ba göstermiş üstün kişi, olağanüstü dev- rimler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sö- mürgecilik ve yayılmacılığa karşı sava- şan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu.” Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti, her yönüyle ileriye dönük, temelinde ulusal egemenlik ve tam bağõmsõzlõk kavramlarõ olan büyük bir top- lumsal değişim, dönüşüm ve gelişim pro- jesidir. Ulus olarak daima birlik bütünlük ve dayanõşma içinde olmak salt devletimi- zin değil, kültürümüzün de temel özellik- lerindendir. Bu anlamda Cumhuriyet top- lumu oluşturan insanlarõn duyuş, düşünüş ve davranõş birliği anlamõna gelen kaynaş- tõrõcõ ve birleştirici nitelikteki “kültür” te- meli üzerinde yükselen bir yönetim biçi- midir ve başarõsõ da kültürün gelişmişliği ile doğru orantõlõdõr. “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kül- türdür” diyen Atatürk, ulusumuzun kültür ve aydõnlanma öncüsüdür. Atatürk ulusal kültürümüzün her öğesinde ulusumuzun çağdaş dünya ile bütünleşmesini Cumhu- riyetle birlikte kültürümüze kazandõrõlan çağdaş değerlerin diğer uluslarla paylaşõl- masõnõ sağlayõcõ adõmlar atmõş, pek çok ko- nuda pek çok ülkeye örnek olmuştur. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin hedefi, ulusunu kadõn-erkek bütün dina- mikleriyle devletin temelinde bütünleştiren ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlõk düze- yinin üstüne çõkarmaktõr. 2002 Ocak-2006 Ocak tarihleri arasõnda ilk kadõn başkanõ olmaktan büyük onur ve gurur duyduğum AYKAKM’nin amacõ milli varlõğõmõzõn, milli gücümüzün geliş- mesinde ve devamõnda Türk kültürünün Ata- türkçü düşünce, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda bilimsel yoldan incelemek, araştõrmak ve bir bütünlük içerisinde tanõt- mak, yaymak, yayõnlamak Türk ulusu ve dünya kültürleriyle buluşturmaktõr. Bu amaçla AYKAKM’de süreli süresiz yayõnlar yapõp kongre, konferans, sem- pozyum, panel, bilim ve eğitim projeleri ger- çekleştirilmiştir. 17-21 Aralõk 2002’de Ankara’da ger- çekleştirdiğimiz “Cumhuriyetten Günü- müze Türk Kültürünün Dünü Bugünü ve Geleceği” konulu beşinci Türk kültürü uluslararasõ kongre çok olumlu yankõlar uyandõrmõştõr. Kültürümüzü oluşturan 16 konu başlõğõ altõnda ayrõ kitaplar yayõm- lanmõştõr. Atatürk’ün vasiyeti olan Türk kül- türünün dünya kültürlerine etki ve katkõla- rõ ise Cumhuriyet döneminde ilk kez de- rinliğine ve genişliğine altõncõ Türk kültü- rü kongresinde ele alõnmõştõr. Atatürk’ün ve Türk kültürünün dünyadaki etki ve katkõ- larõnõn, on altõ başlõk altõnda bilimsel yol- dan tüm ayrõntõlarõyla dünyadaki varlõğõ ka- nõtlanmõştõr. Bazõ örnekler verecek olursak; Türkçe bugün dünyada en yaygõn altõncõ dil konumundadõr. Türk şair ve yazarlarõnõn verdiği birçok eser başka dillere çevrilmiş dünya literatürüne katkõda bulunmuştur. Türk tarihçilerinin Türk tarihiyle ilgili araştõrmalarõ birçok ulusun tarihini aydõn- latmaya yaramõştõr. Gazi Mustafa Kemal Pa- şa’nõn önderliğinde kazanõlan Türk İstiklal Savaşõ ve yaptõğõ devrimler, Gandi ve Nehru gibi önemli liderleri etkilemiş, sö- mürge imparatorluklarõ bünyesinde olan bir- çok ulusun özellikle de Doğu uluslarõnõn uyanmasõnõ ve bağõmsõzlõklarõnõ kazan- malarõnõ sağlamõştõr. Nahçõvan Özerk Cum- huriyeti bugünkü varlõğõnõ Atatürk dev- rimlerinden esinlenerek korumuştur. Avrupa dõşõnda Cumhuriyet kuran tek lider Ata- türk’tür. Fransõz devriminin iyi bir takip- çisidir. İslam dünyasõnda laik demokratik devlet düzenlerinin kurulmasõnda Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti iyi bir örnek ol- muştur. Bugün de İslam devletlerine model olarak Türkiye’yi örnek almalarõ öneril- mektedir. Bu bağlamda kongre döneminde çok et- kilendiğim iki görüşmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. İlki Çin Büyükelçiliği Kültür Müsteşarõ ile AYKAKM makam odasõndaki görüşmemizde, Atatürk’ün Çin eğitim sis- temindeki yeri, önemi ve etkisini şöyle ifa- de etmişti: “Çin’in gelişmesindeki en önemli etkenlerden birisi Atatürk’tür. Bi- zim eğitim sistemimize göre ilköğretim öğrencilerimize dünya çapında dört bü- yük lideri öğretiyoruz. Bunların başın- da Atatürk gelir. Atatürk’ü nasıl öğre- tiyorsunuz, diye heyecanla sorduğumda, Müsteşar, Atatürk’ü ders kitaplarında- ki metinlerle tanıtıp, Türkiye’nin em- peryalist saldırganlara karşı Atatürk’ün önderliğinde Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı nasıl kazandığını, tüm dünyanın ezilen halklarına da nasıl örnek olduğunu öğ- retiyoruz. Üzerinde önemle durduğumuz konu, onun o zor zamanlarda her türlü olanaksızlıklara karşın yılmadan nasıl böyle bir mucize yaratabildiğini, özellikle mücadele ruhu, düşünce sistemi ve beyin gücünü çocuklarımıza öğretmeye çalışı- yoruz. Bugün bizim eğitim sistemimizde ve felsefemizde başarı için mutlaka bir çı- kış yolu, bir alternatif vardır düşüncesiyle sorunlar karşısında pes etmek yoktur, çünkü Atatürk pes etmedi ve kazandı.” Gerçekten çok etkilenmiştim, Atatürk’ü ve düşüncelerini unutturmaya çalõşan vefasõz toplumun bireyi olarak çok utanmõştõm. Diğeri, kongre nedeniyle Ankara’ya ge- len o dönemde Rusya Devlet Başkanõ Vla- dimir Putin’in danõşmanlarõndan gazeteci Zorap ile görüşmemizdeki ifadesine göre; Putin Atatürk’e hayran. Atatürk’ün yaptõk- larõ Kurtuluş Savaşõ’ndaki başarõlarõ yoktan var ettiği Türkiye Cumhuriyeti, Putin için çok önemli bir örnek. Putin’in çalõşma ma- sasõnõn üstündeki pek çok kitap Atatürk’e ait. O Atatürk’ten, onun düşüncelerinden ve ba- şarõlarõndan çok etkileniyor ve yararlanõyor sözlerini unutamam. Atatürk’üPutinAnladõ,ÇinAnladõ,BizAnlayamadõk Prof. Dr. Taciser ONUK Başbakanlõk Atatürk Yüksek Kurumu Eski Atatürk Kültür Merkezi Başkanõ “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” diyen Atatürk, ulusumuzun kültür ve aydõnlanma öncüsüdür. Atatürk ulusal kültürümüzün her öğesinde ulusumuzun çağdaş dünya ile bütünleşmesini Cumhuriyetle birlikte kültürümüze kazandõrõlan çağdaş değerlerin diğer uluslarla paylaşõlmasõnõ sağlayõcõ adõmlar atmõş, pek çok konuda pek çok ülkeye örnek olmuştur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle