08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 13 AĞUSTOS 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Silivri’deki L Tipi Atom Bombası Silivri’de yeni açılan cezaevinin müdürü, ka- pı ve pencerelerin en küçük bir zorlama so- nunda açılabildiğinden tutun da, yeterli ve ye- tişmiş personel eksikliğinden doğabilecek sa- kıncaları, bağlı olduğu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildiren bir yazı yazmış. Önceki gün Akşam gazetesinde ana hatları yayımlanan bir S.O.S başvurusu da denilebilir bu yazıya. Bakırköy Başsavcısı’nın elinde bu başvuruya merhem olabilecek yetki de, para- sal kaynak da olmadığı için, durum ilgili maka- ma, yani Adalet Bakanlığı Cezaevleri Genel Müdürlüğü’ne yansıtılacak. İyi de Silivri’de yaptırılan ve bu büyük kam- pusun 10 bin hükümlü ve tutukluyu barındır- mayı amaçladığını Müdür Bey’in imdat çağrı- sının yayımlanmasından bir kaç gün önce Kri- minoloji Doçenti ile sohbet sırasında öğrenin- ce, devletin İstanbul’un yanı başındaki bu tu- ristik kente adeta bir atom bombasını yerleş- tirmiş olduğunu düşünmüş ve endişelerimi 12 Eylül öncesinde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nü de yapmış olan bu değerli bilim adamına iletmiştim. Silivri’deki bu yeni cezaevi kampusunun ya- pılması kararı Sayın Hikmet Sami Türk’ün Adalet Bakanlığı döneminde alınmış. Prof. Dr. Türk, her birisi ortalama 350’şer kişilik 8 ceza- evinden oluşan bir kampustan söz ediyor. Her hükümlü için tek başına kalabileceği bir oda ya da hücre, gündüzleri öteki 7 komşu hükümlü ile birlikte olabilecekleri bir koridor-bahçe ve ki- taplık düzenine bağlanıyor. Her cezaevi için yargılamaların yapılacağı Ağır Ceza Mahkemesi için yeterli duruşma salonu ve yargıçlar, savcı- lar odaları. Hikmet Sami Türk’ün sözünü ettiği düzenleme içinde özel olarak güçlendirilmiş kapı ve pencere düzeninden söz edilince, bu- günkü henüz kullanılmamış olan durumda kü- çük bir zorlama ile yerinden sökülebilecek ka- pılar için Silivri Cezaevi Müdürü’nün yaptığı “Tehlike var” başvurusunun hangi işbilir müte- ahhitlerin elinde bu hale geldiği, gerçekten me- rak konusu oluyor. Ama asıl merak konusu, ortalama 350’şer ki- şinin kalacağı o 8 cezaevinden oluşan kampu- sun bugün için nasıl 10 bin kişiyi barındıracak hale getirilmiş olduğudur. Benim, maazallah bir kalkışma halinde o 10 bin hükümlünün bulundukları kent için nasıl bir güvenlik sorunu yaratacaklarını düşünerek “adeta atom bombası” diye tanımlamamın kay- nağı da bu hızlı ve olağan dışı büyümeden do- ğuyor. 350 kişiden 1333’lük kapasiteye Adalet Bakanlığı, 7 Temmuz 2007’de Ana- dolu Ajansı aracığı ile Silivri L Tipi Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi için verdiği bilgi- de, sözü edilen 8 cezaevinin her birisinde 1333 kişilik bir kapasiteye yanıt verileceğini söy- lemişti. O yeni bilgilendirme açıklamasından anlaşılan, 7 kişilik barınma yerlerinin yerine 21’er kişinin kalacağı 61 adet koğuşun yanı sı- ra, her cezaevi için 4 adet de 3 kişilik odanın yapılmakta olduğu bildiriliyordu. Kitaplık ve birisi kapalı olmak üzere 2 spor sa- lonu, iş ve ders atelyeleri de bu cezaevlerinde yer alıyordu. Bakanlık her cezaevi için 52 kişi kapasiteli yüksek güvenlik bölümünden de söz ediyor ve hükümlülerin göz biyometresinin taranarak olu- şacak bir sistem ile girip çıkabilecekleri anlatı- lıyordu. Oysa bütün bu devleşmiş çarkın işlemesin- den Bakanlığa karşı sorumlu olarak görevlen- dirilen müdürün açıklamaları, çok daha basit tehlikelerden başlayarak o çarkı döndürecek yetenekteki eleman azlığını da Bakanlığın önü- ne koyan bir ön haber. Söylediğim gibi bir tür resmi S.O.S çağrısı, Sayın Mehmet Ali Şa- hin’in vereceği yanıtları bekliyor. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Emniyet İstihbarat Daire Başkanlõğõ’nõn raporundan: Gelecekteki emniyetin dizaynõ için çalõşõyorlar Gülen’in ‘emniyet’ çalõşmasõ Raporda, demokratik, laik ve sos- yal bir hukuk devleti niteliklerini de- ğiştirerek yerine şeriat düzenini ge- tirmeyi amaçlayan, illegal “Fethullah Hoca’nın Talebeleri” adlõ örgütün, tüm Türkiye’de olduğu gibi “teşkilat” içerisinde de örgütlendiği kaydedildi. Örgütün özellikle hareket noktasõ ola- rak seçtiği polis kolejleri, akademisi ve okullarõ içindeki faaliyetlerini, teftiş kurulunun yazõsõna bağlõ olarak askõ- ya aldõklarõ anlatõlõrken “Buna rağ- men sempatizan kadroları ile bağ- larını zayıflatmamak için toplantı ve çalışmalarını yoğun olarak sür- dürdükleri ve illegaliteye son dere- ce bağlı kaldıkları gözlenmiştir” denildi. Örgüt elemanlarõnõn Ankara Polis Koleji öğrencilerinin yüzde ellisine yakõn bir kesimi ile çeşitli şekillerde temas kurduğu vurgulanan raporda, şu belirleme ve değerlendirmeler yer aldõ: “Kendilerine yakın olanlar üze- rindeki ajitasyon çalışmalarını sis- temli olarak yürütmektedirler. Ör- gütün yapılanmadaki temel strate- jisine bağlı olarak, devlet dairele- rinin önemli yerlerine yerleşme pla- nını, en tabandan uygulamaya koy- maları teşkilatımızda da gözlen- mektedir. Gelecekte emniyet teşki- latının bürokratlarını oluşturacak polis koleji öğrencilerinin, koleje se- çiminden itibaren her aşamada sis- tematik bir çalışmanın yürütüldü- ğü görülmektedir. Örgütün tüm yurt sathında çeşitli görünümler altında kurulu bulunan vakıf ve ev- lerde ailelerinin izni ile yetiştirilen zeki, çalışkan öğrencilerin meslek okullarına yerleştirilme planında polis kolejleri de payını almıştır. ” ‘Okul imamları’ Yerleştirilen öğrencilerin koleje geldiklerinde hiyerarşik sõra içinde sõnõf, dönem ve okul imamlarõ ve kadrolarõnõn denetiminde görüşleri doğrultusunda eğitildiklerine işaret edilirken sõnõflarõn ve okulun ken- di bünyesinde sorumlu imamlarõnõn olmasõna karşõn örgüte karşõ asõl so- rumlu olanõn dõşarõdan bir üniversite öğrencisi olarak yapõlandõklarõ an- latõldõ. Raporda, cumartesi ve pazar gün- leri öğrencilerin, sõnõf imamlarõnõn belirlediği adreslerde 5-6 saatlik eğitim çalõşmasõna katõldõklarõ be- lirlemesi yapõlõrken polis koleji ile polis akademisi öğrencilerinin bir- birleri ile karşõlaştõrõlmamasõna özen gösterildiği belirtildi. Bir örneğe yer verilen raporda öğrencilerin bir terziye ait işyerinde sivil elbise giyip belirlenen toplan- tõ evine gittikleri vurgulandõ. Yapõ- lan toplantõlarda masumane sohbet ve çay partilerinden sonra Nur Kül- liyatõ ile ilgili kitaplarõn okunmasõ ve açõklamalarõ yapõlarak Fethullah Gü- len’in kaset ve videolarõnõn izletti- rildiği belirlemesi yapõldõ. Raporda, öğrencilerin konulara olan yatkõn- lõklarõna göre değişik grup toplantõ- larõna katõldõklarõ kaydedildi. Raporda, tüm öğrencilerden so- rumlu olan ve direkt Fethullah Gü- len’den talimat alan kişiye “Anka- ra Valisi” dendiği anlatõldõ. Örgü- tün, önemli haberleşmelerde kurye kullandõğõ ve telefon görüşmesini asgari seviyede tuttuklarõ anlatõldõ. Ergenekon iddianamesinde yer alan emniyet istihbaratõnõn raporuna göre Fethullahçõlar öğrenci polisleri hedef seçti. Raporda, cumartesi ve pazar günleri öğrencilerin, sõnõf imamlarõnõn belirlediği adreslerde 5-6 saatlik eğitim çalõşmasõna katõldõklarõ ifade edildi. Tüm öğrencilerden sorumlu olan ve direkt Fethullah Gülen’den talimat alan kişiye “Ankara Valisi” dendiği anlatõldõ. Kerinçsiz’den açıklama İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davasõ tutuklusu avukat Kemal Kerinçsiz, 6 Ağustos 2008 tarihinde gazetemizde çõkan haberle ilgili yazõlõ açõklama yaptõ. Kerinçsiz, savcõ tarafõndan iddianameye yazõlan “BDDK’nin incelemesi üzerine Kerinçsiz’in son 4 yõlda banka hesaplarõna 1.5 milyon YTL’lik nakit girişi tespit edildi” bilgisinin gerçeği yansõtmadõğõnõ savundu. En az 13 yõldõr işleyen ticari hesabõn avukat hesabõ olduğunu, müvekkillerine ait şirketlerin ve gerçek kişilerin adõna yapõlmõş bütün tahsilatlarõn bu hesaba yatõrõldõğõnõ ve bu hesaptan ödeme yapõldõğõnõ iddia eden Kerinçsiz, bu bilginin savcõ tarafõndan gizlendiğini öne sürdü. İlsever ve Geray hastanede İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davasõnõn tutuklu sanõğõ İP Genel Başkan Yardõmcõsõ ve Ulusal Kanal Genel Yayõn Yönetmeni Ferit İlsever’in, akciğerindeki rahatsõzlõk nedeniyle Cerrahpaşa Tõp Fakültesi Nükleer Tõp Bölümü’nde tetkikleri yapõldõ. Tetkikleri sonrasõ elleri kelepçeli olarak tedavi gördüğü Trakya Üniversitesi Tõp Fakültesi’ne götürülmek üzere ambulansa bindirilen Ferit İlsever, gazetecilere, “Çekin çekin, Amerikan kelepçesi” diyerek ellerini gösterdi. Soruşturma kapsamõnda gözaltõna alõndõktan sonra serbest bõrakõlan Prof. Dr. Uçkun Geray’õn da dün rahatsõzlanarak Florence Nightingale Hastanesi’ne kaldõrõldõğõ belirtildi. Ergenekon iddianamesinin eklerinde Hizbullah’õn kuruluş aşamalarõ ve PKK’yle çatõşmasõ ayrõntõlõ biçimde anlatõldõ Kitabevinden terör örgütüneİstanbul Haber Servisi - Ergenekon iddia- namesinin eklerinde Hizbullah konulu gizli ibareli bilgi notunda örgütün kuruluşu, gelişi- mi, iç çekişmeleri, ögrütlenme biçimi, eylem yöntemleri ve PKK ile çatõşmasõ ayrõntõlõ bir şekilde yer aldõ. Belgede, Hizbullah terör örgütünün 1980 yõ- lõndan sonra Diyarbakõr’da Vahdet Kitabevi tarafõndan dini meselelerin tartõşõldõğõ grup bünyesinde oluşmaya başladõğõ anlatõldõ. Radi- kal dinci söylemlerle ortaya çõkan bu grupta Hüseyin Velioğlu, Abdulvahap Ekinci, Fi- dan Güngör, Ekrem Baytap ve Ali Bilici gi- bi isimlerin ön plana çõktõğõ belirtilerek bu aşamada birtakõm görüş ayrõlõklarõnõn oluştuğu kaydedildi. Ekrem Baytap ve Ali Bilici’nin Batman’da İslami Hareket Örgütü’nün temel- lerini attõğõ, Abdulvahap Ekinci’nin başõnõ çektiği yapõnõn da Hizbullahi Vahdet Grubu olarak yoluna devam ettiği belirtildi. Velioğlu ile Fidan Güngör’ün örgütsel mücadelede şid- det kullanõlmasõ, liderlik temelinde başgöste- ren çatõşma sonucunda ayrõldõğõ, yaklaşõk 10 yõl sonra Hizbullahi yapõlanmanõn esas olarak Hizbullah İlim ve Hizbullah Menzil gruplarõ- nõn kendi stratejilerini oluşturarak hõzla örgüt- lenme, tebliğ faaliyetlerine girdiği anlatõldõ. PKK-Hizbullah çatışması PKK’nin 1980’lerin sonundan itibaren Marksist-Leninist ideolojinin muhafazakâr Güneydoğu’da benimsenmemesi nedeniyle Kürdistan İmamlar Birliği, Kürdistan Dindar- lar Birliği gibi oluşumlara gittiği ifade edile- rek örgütün bölgedeki muhafazakâr kesime yönelik faaliyetlerinin radikal dini gruplarõn tepkisine neden olduğuna dikkat çekildi. PKK’nin bölgede en geniş örgütlenmeye sahip Hizbullah İlim Grubu’nu baskõ altõna almak, boyun eğdirmek amacõyla üyelerini öldürmeye başlamasõ ile iki örgüt arasõndaki çatõşmanõn başladõğõ anlatõldõ. Bunun üzerine Hizbul- lah’õn, PKK’ye karşõ yapõlan mücadeleyi bir “İslam-Küfür savaşı” olarak lanse ederek karşõ silahlõ eylemlere giriştiği, 1991-1995 yõl- larõ arasõndaki dönemde her iki taraftan 700’e yakõn sempatizan ve militanõn öldürüldüğü kaydedildi. Bu eylemlerin 500 kadarõnõn Hiz- bullah İlim Terör Örgütü, 200 kadarõnõn da PKK tarafõndan gerçekleştirildiği ifade edildi. Hizbullah Menzil Grubu’nun PKK ile çatõş- mayõ kabul etmemesi ve bunlarõn devletin işi- ne yarayacağõnõ söyleyerek mücadeleden kaç- masõ üzerine Hizbullah İlim Grubu’nun diğer grubu “münafıklıkla” suçladõğõ anlatõldõ. Bir dönem sessiz kalan Hizbullah Menzil Gru- bu’nun tabanõnõ kaybetmeye başladõğõnõ anla- yõnca karşõ eylemlere başladõğõ, mücadelenin; İlim Grubu’nun Menzil Grubu’nun liderleri Fidan Güngör’ü 1994 yõlõnda İstanbul’da ka- çõrmasõna kadar devam ettiği belirtildi. Bu ta- rihten kontrolün Hizbullah İlim Grubu’na geç- tiği ifade edildi. Hizbullahi mücadele metodunun temelinde ca- mi olduğu belirtilerek camilere Kuran okunma- sõnõ öğretme bahanesi ile kanalize ettiği çoğun- luğu çocuk ve gençlerden oluşan hedef kitleye uyguladõğõ eğitimle örgütsel bilinç kazandõrdõ- ğõ ve kendi ideolojisi çerçevesinde kullandõğõ ifa- de edildi. Cami merkezli faaliyetlerin, aynõ za- manda güvenlik kuvvetlerinin de operasyonla- rõnõ başarõsõz kõlmak ve operasyonlarõ “dini yaşayışı yok etmeye yönelik müdahale pro- pagandasına” malzeme yapma amacõ taşõdõğõ kaydedildi. İntihar fetvası Terör örgütünün kuruluş aşamasõndan itiba- ren deşifre olmamak için kod isim kullandõğõ, bütün haberleşmeyi küçük pelür kâğõtlarõ ile yaptõğõ, kimsenin birbirinin adõnõ ve adresini bilmediği, eylemler ilgili hiçbir konuşma ya- põlmadõğõ, alt birimlerde bulunanlarõn televiz- yon ve telefon kullanmadõğõ belirtildi. Polise vereceği ifadenin örgütü zarar verecek boyutta olduğuna inanan örgüt üyeleri için intihar et- me fetvasõ bulunduğu, bu kişilerin ilk fõrsatta intihar etmekle mükellef olduğu anlatõldõ. Ör- güt tarafõndan doğal lider kabul edilen İsa Alt- soy’un şu an yurtdõşõnda olduğu kaydedildi. Baştarafı 1. Sayfada Ergenekon’da ‘gülünç deliller’ İddianamenin ek klasöründe yer alan ve ‘İslami Yumruk Örgütü’nce İlsever’e yönelik yazõlan tehdit mektubunda ‘Fesat ve ihanetten vazgeçmediğiniz takdirde emri hak vaki olacaktõr’ denildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ergenekon soruşturmasõna ilişkin iddianamenin ek klasörlerinde çok sayõda gizli yazõşmanõn yanõ sõra “gülünç” deliller de yer aldõ. 1997 yõlõnda dönemin YP Genel Başkanõ Yusuf Bozkurt Özal, YDP lideri Hasan Celal Güzel ile İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek arasõndaki “siyasi ahlak sözleşmesi” dikkat çekti. Ergenekon iddianamesinin klasöründe, kanser riskine karşõn tahliye istemi reddedilen İP Genel Başkan Yardõmcõsõ Ferit İlsever’e yönelik tehdit mektubu da yer aldõ. İslami Yumruk Örgütü’nce yazõldõğõ belirtilen “tebliğ”de şöyle deniliyor: “Katlinizin vacib olduğuna dair fetva alınmıştır. Tevbe etmeniz ve Allah (CC) yoluna dönmeniz için size münasip bir süre verilmiştir. Fesat ve ihanetten vazgeçmediğiniz takdirde emri hak vaki olacaktır. İcra takvimimizdeki sıranız aşağıda gösterilmiştir: 11. Takvimde gösterilen sıranız takdiri ilahi gereği değişebilir. Böyle bir durumda size telefon ile tekbir dinletilecektir. Allah (CC) inancı cihadımızın kaynağıdır. İslami Yumruk.” Ergenekon klasöründe siyasi parti liderleri arasõndaki “siyasi ahlak sözleşmesi” de yer aldõ. Belgeye göre, 20 Mart 1997 tarihli sözleşmeye YP Genel Başkanõ Yusuf Bozkurt Özal, YDP lideri Hasan Celal Güzel, Yeni Demokrasi Hareketi Genel Başkanõ Hüseyin Ergün ve İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek imza attõ. Sözleşmeye imza atan liderler, özetle şu taahhütlerde bulunuyor: “Siyaseti ülkenin somut sorunları üzerinde çözümler yarışması şeklinde yapacağız. Siyasal ilişkilerde görüşmeyi, tartışmayı ve uzlaşmayı esas alacağız. Partilerimiz kendi içlerinde de demokratik yöntemleri ve süreçleri uygulayacaklardır. Adaylar seçmene açık yoklamalarla belirlenecektir. Partilerimizin ve adaylarımızın mali kaynakları ve harcamaları saydam olacak ve halka açıklanacaktır.” 11 Ağustos’ta yaşamõnõ yitiren DHKP-C lideri 10 yõldõr bağõrsak kanseri tedavisi görüyordu Dursun Karataş’õn cenazesi getiriliyor İstanbul Haber Servisi - Hollanda’da yaşamõnõ sürdürdüğü bili- nen DHKP-C lideri Dursun Karataş 11 Ağustos günü hayatõnõ kay- betti. Karataş’õn 10 yõldõr bağõrsak kanseri tedavisi gördüğü belirtil- di. Halkõn Hukuk Bürosu avukatlarõndan Taylan Tanay, DHKP-C li- deri Dursun Karataş’õn cenazesinin İstanbul’a getirilerek, burada top- rağa verileceğini kaydetti. Devrimci Sol ana davasõnõn bir numaralõ sanõğõ olarak kõrmõzõ bültenle aranan Karataş’õn anayasal düzeni si- lah zoruyla değiştirmeye teşebbüs suçundan ağõrlaştõrõlmõş müebbet hapis cezasõna çarptõrõlmasõ isteniyordu. Karataş’õn avukatlarõ ve ağabeyi Reşat Karataş, TMMOB Maki- ne Mühendisleri Odasõ İstanbul Şubesi’nde açõklama yaptõ. Avukat Tanay, Hollanda’daki adli işlemlerin devam ettiğini, cenaze tarihi ile ilgili kesin bilgiyi Hollanda’da yürütülen işlemlere bağlõ olarak açõklayacaklarõnõ söyledi. Müvekkili hakkõnda herhangi bir mahkû- miyet kararõnõn olmadõğõnõ ifade eden Tanay, Karataş’õn cenazesinin Türkiye’ye getirilmesinin önünde herhangi bir engel olmadõğõnõ kaydetti. DHKP/C’nin Brüksel’deki temsilcisi Bahar Kimyongür imzasõyla yapõlan açõklamada da “Karataş, son altı güne kadar görevlerinin başındaydı. Ölümüne dek her şeyi planladı” denildi. 150 ayrı suçtan aranıyordu İstanbul 1. Ordu Komutanlõğõ 1 No’lu Sõkõyönetim Mahkemesi’nce 1981 yõlõnda açõlan 1243 sanõklõ Devrimci Sol ana davasõ kapsamõn- da hakkõnda Interpol’den yakalama emri bulunan Karataş’õn “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçundan ağõrlaştõrõlmõş müebbet ha- pis cezasõna çarptõrõlmasõ isteniyordu. Dava, Üsküdar 1. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nde sürüyor. Karataş hakkõnda ayrõca İstanbul 10. Ağõr Ce- za Mahkemesi’nde yine eski TCK’nin 146/1. maddesi uyarõnca “ana- yasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek” suçun- dan 1993 yõlõndan beri devam eden bir dava daha bulunuyor. Kara- taş, 150 ayrõ suçtan Interpol tarafõndan aranõyordu. Karataş ayrõca 27 yõldõr süren Devrimci Sol ana davasõnõn sonuç- lanmamasõ nedeniyle Adalet Bakanlõğõ aleyhine açtõğõ tazminat da- vasõnõ kazandõ. Ankara 9. İdare Mahkemesi, Karataş’a 1000 YTL taz- minatõn ödenmesine karar verdi. Karataş’ın avukatları ve ağabeyi TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nda bir açıklama yaptılar. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle