Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
13 AĞUSTOS 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Silivri’deki L Tipi
Atom Bombası
Silivri’de yeni açılan cezaevinin müdürü, ka-
pı ve pencerelerin en küçük bir zorlama so-
nunda açılabildiğinden tutun da, yeterli ve ye-
tişmiş personel eksikliğinden doğabilecek sa-
kıncaları, bağlı olduğu Bakırköy Cumhuriyet
Başsavcılığı’na bildiren bir yazı yazmış.
Önceki gün Akşam gazetesinde ana hatları
yayımlanan bir S.O.S başvurusu da denilebilir
bu yazıya. Bakırköy Başsavcısı’nın elinde bu
başvuruya merhem olabilecek yetki de, para-
sal kaynak da olmadığı için, durum ilgili maka-
ma, yani Adalet Bakanlığı Cezaevleri Genel
Müdürlüğü’ne yansıtılacak.
İyi de Silivri’de yaptırılan ve bu büyük kam-
pusun 10 bin hükümlü ve tutukluyu barındır-
mayı amaçladığını Müdür Bey’in imdat çağrı-
sının yayımlanmasından bir kaç gün önce Kri-
minoloji Doçenti ile sohbet sırasında öğrenin-
ce, devletin İstanbul’un yanı başındaki bu tu-
ristik kente adeta bir atom bombasını yerleş-
tirmiş olduğunu düşünmüş ve endişelerimi 12
Eylül öncesinde Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğü’nü de yapmış olan bu değerli bilim
adamına iletmiştim.
Silivri’deki bu yeni cezaevi kampusunun ya-
pılması kararı Sayın Hikmet Sami Türk’ün
Adalet Bakanlığı döneminde alınmış. Prof. Dr.
Türk, her birisi ortalama 350’şer kişilik 8 ceza-
evinden oluşan bir kampustan söz ediyor. Her
hükümlü için tek başına kalabileceği bir oda ya
da hücre, gündüzleri öteki 7 komşu hükümlü
ile birlikte olabilecekleri bir koridor-bahçe ve ki-
taplık düzenine bağlanıyor. Her cezaevi için
yargılamaların yapılacağı Ağır Ceza Mahkemesi
için yeterli duruşma salonu ve yargıçlar, savcı-
lar odaları. Hikmet Sami Türk’ün sözünü ettiği
düzenleme içinde özel olarak güçlendirilmiş
kapı ve pencere düzeninden söz edilince, bu-
günkü henüz kullanılmamış olan durumda kü-
çük bir zorlama ile yerinden sökülebilecek ka-
pılar için Silivri Cezaevi Müdürü’nün yaptığı
“Tehlike var” başvurusunun hangi işbilir müte-
ahhitlerin elinde bu hale geldiği, gerçekten me-
rak konusu oluyor.
Ama asıl merak konusu, ortalama 350’şer ki-
şinin kalacağı o 8 cezaevinden oluşan kampu-
sun bugün için nasıl 10 bin kişiyi barındıracak
hale getirilmiş olduğudur.
Benim, maazallah bir kalkışma halinde o 10
bin hükümlünün bulundukları kent için nasıl bir
güvenlik sorunu yaratacaklarını düşünerek
“adeta atom bombası” diye tanımlamamın kay-
nağı da bu hızlı ve olağan dışı büyümeden do-
ğuyor.
350 kişiden 1333’lük kapasiteye
Adalet Bakanlığı, 7 Temmuz 2007’de Ana-
dolu Ajansı aracığı ile Silivri L Tipi Ceza ve
İnfaz Kurumları Yerleşkesi için verdiği bilgi-
de, sözü edilen 8 cezaevinin her birisinde 1333
kişilik bir kapasiteye yanıt verileceğini söy-
lemişti. O yeni bilgilendirme açıklamasından
anlaşılan, 7 kişilik barınma yerlerinin yerine
21’er kişinin kalacağı 61 adet koğuşun yanı sı-
ra, her cezaevi için 4 adet de 3 kişilik odanın
yapılmakta olduğu bildiriliyordu.
Kitaplık ve birisi kapalı olmak üzere 2 spor sa-
lonu, iş ve ders atelyeleri de bu cezaevlerinde
yer alıyordu.
Bakanlık her cezaevi için 52 kişi kapasiteli
yüksek güvenlik bölümünden de söz ediyor ve
hükümlülerin göz biyometresinin taranarak olu-
şacak bir sistem ile girip çıkabilecekleri anlatı-
lıyordu.
Oysa bütün bu devleşmiş çarkın işlemesin-
den Bakanlığa karşı sorumlu olarak görevlen-
dirilen müdürün açıklamaları, çok daha basit
tehlikelerden başlayarak o çarkı döndürecek
yetenekteki eleman azlığını da Bakanlığın önü-
ne koyan bir ön haber. Söylediğim gibi bir tür
resmi S.O.S çağrısı, Sayın Mehmet Ali Şa-
hin’in vereceği yanıtları bekliyor.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlõğõ’nõn raporundan: Gelecekteki emniyetin dizaynõ için çalõşõyorlar
Gülen’in ‘emniyet’ çalõşmasõ
Raporda, demokratik, laik ve sos-
yal bir hukuk devleti niteliklerini de-
ğiştirerek yerine şeriat düzenini ge-
tirmeyi amaçlayan, illegal “Fethullah
Hoca’nın Talebeleri” adlõ örgütün,
tüm Türkiye’de olduğu gibi “teşkilat”
içerisinde de örgütlendiği kaydedildi.
Örgütün özellikle hareket noktasõ ola-
rak seçtiği polis kolejleri, akademisi ve
okullarõ içindeki faaliyetlerini, teftiş
kurulunun yazõsõna bağlõ olarak askõ-
ya aldõklarõ anlatõlõrken “Buna rağ-
men sempatizan kadroları ile bağ-
larını zayıflatmamak için toplantı ve
çalışmalarını yoğun olarak sür-
dürdükleri ve illegaliteye son dere-
ce bağlı kaldıkları gözlenmiştir”
denildi.
Örgüt elemanlarõnõn Ankara Polis
Koleji öğrencilerinin yüzde ellisine
yakõn bir kesimi ile çeşitli şekillerde
temas kurduğu vurgulanan raporda, şu
belirleme ve değerlendirmeler yer
aldõ:
“Kendilerine yakın olanlar üze-
rindeki ajitasyon çalışmalarını sis-
temli olarak yürütmektedirler. Ör-
gütün yapılanmadaki temel strate-
jisine bağlı olarak, devlet dairele-
rinin önemli yerlerine yerleşme pla-
nını, en tabandan uygulamaya koy-
maları teşkilatımızda da gözlen-
mektedir. Gelecekte emniyet teşki-
latının bürokratlarını oluşturacak
polis koleji öğrencilerinin, koleje se-
çiminden itibaren her aşamada sis-
tematik bir çalışmanın yürütüldü-
ğü görülmektedir. Örgütün tüm
yurt sathında çeşitli görünümler
altında kurulu bulunan vakıf ve ev-
lerde ailelerinin izni ile yetiştirilen
zeki, çalışkan öğrencilerin meslek
okullarına yerleştirilme planında
polis kolejleri de payını almıştır. ”
‘Okul imamları’
Yerleştirilen öğrencilerin koleje
geldiklerinde hiyerarşik sõra içinde
sõnõf, dönem ve okul imamlarõ ve
kadrolarõnõn denetiminde görüşleri
doğrultusunda eğitildiklerine işaret
edilirken sõnõflarõn ve okulun ken-
di bünyesinde sorumlu imamlarõnõn
olmasõna karşõn örgüte karşõ asõl so-
rumlu olanõn dõşarõdan bir üniversite
öğrencisi olarak yapõlandõklarõ an-
latõldõ.
Raporda, cumartesi ve pazar gün-
leri öğrencilerin, sõnõf imamlarõnõn
belirlediği adreslerde 5-6 saatlik
eğitim çalõşmasõna katõldõklarõ be-
lirlemesi yapõlõrken polis koleji ile
polis akademisi öğrencilerinin bir-
birleri ile karşõlaştõrõlmamasõna özen
gösterildiği belirtildi.
Bir örneğe yer verilen raporda
öğrencilerin bir terziye ait işyerinde
sivil elbise giyip belirlenen toplan-
tõ evine gittikleri vurgulandõ. Yapõ-
lan toplantõlarda masumane sohbet
ve çay partilerinden sonra Nur Kül-
liyatõ ile ilgili kitaplarõn okunmasõ ve
açõklamalarõ yapõlarak Fethullah Gü-
len’in kaset ve videolarõnõn izletti-
rildiği belirlemesi yapõldõ. Raporda,
öğrencilerin konulara olan yatkõn-
lõklarõna göre değişik grup toplantõ-
larõna katõldõklarõ kaydedildi.
Raporda, tüm öğrencilerden so-
rumlu olan ve direkt Fethullah Gü-
len’den talimat alan kişiye “Anka-
ra Valisi” dendiği anlatõldõ. Örgü-
tün, önemli haberleşmelerde kurye
kullandõğõ ve telefon görüşmesini
asgari seviyede tuttuklarõ anlatõldõ.
Ergenekon iddianamesinde yer alan emniyet istihbaratõnõn raporuna göre Fethullahçõlar öğrenci
polisleri hedef seçti. Raporda, cumartesi ve pazar günleri öğrencilerin, sõnõf imamlarõnõn belirlediği
adreslerde 5-6 saatlik eğitim çalõşmasõna katõldõklarõ ifade edildi. Tüm öğrencilerden sorumlu olan
ve direkt Fethullah Gülen’den talimat alan kişiye “Ankara Valisi” dendiği anlatõldõ.
Kerinçsiz’den açıklama
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon
davasõ tutuklusu avukat Kemal Kerinçsiz, 6
Ağustos 2008 tarihinde gazetemizde çõkan
haberle ilgili yazõlõ açõklama yaptõ. Kerinçsiz,
savcõ tarafõndan iddianameye yazõlan
“BDDK’nin incelemesi üzerine Kerinçsiz’in
son 4 yõlda banka hesaplarõna 1.5 milyon
YTL’lik nakit girişi tespit edildi” bilgisinin
gerçeği yansõtmadõğõnõ savundu. En az 13
yõldõr işleyen ticari hesabõn avukat hesabõ
olduğunu, müvekkillerine ait şirketlerin ve
gerçek kişilerin adõna yapõlmõş bütün
tahsilatlarõn bu hesaba yatõrõldõğõnõ ve bu
hesaptan ödeme yapõldõğõnõ iddia eden
Kerinçsiz, bu bilginin savcõ tarafõndan
gizlendiğini öne sürdü.
İlsever ve Geray hastanede
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon
davasõnõn tutuklu sanõğõ İP Genel Başkan
Yardõmcõsõ ve Ulusal Kanal Genel Yayõn
Yönetmeni Ferit İlsever’in, akciğerindeki
rahatsõzlõk nedeniyle Cerrahpaşa Tõp Fakültesi
Nükleer Tõp Bölümü’nde tetkikleri yapõldõ.
Tetkikleri sonrasõ elleri kelepçeli olarak tedavi
gördüğü Trakya Üniversitesi Tõp Fakültesi’ne
götürülmek üzere ambulansa bindirilen Ferit
İlsever, gazetecilere, “Çekin çekin, Amerikan
kelepçesi” diyerek ellerini gösterdi.
Soruşturma kapsamõnda gözaltõna alõndõktan
sonra serbest bõrakõlan Prof. Dr. Uçkun
Geray’õn da dün rahatsõzlanarak Florence
Nightingale Hastanesi’ne kaldõrõldõğõ
belirtildi.
Ergenekon iddianamesinin eklerinde Hizbullah’õn kuruluş aşamalarõ ve PKK’yle çatõşmasõ ayrõntõlõ biçimde anlatõldõ
Kitabevinden terör örgütüneİstanbul Haber Servisi - Ergenekon iddia-
namesinin eklerinde Hizbullah konulu gizli
ibareli bilgi notunda örgütün kuruluşu, gelişi-
mi, iç çekişmeleri, ögrütlenme biçimi, eylem
yöntemleri ve PKK ile çatõşmasõ ayrõntõlõ bir
şekilde yer aldõ.
Belgede, Hizbullah terör örgütünün 1980 yõ-
lõndan sonra Diyarbakõr’da Vahdet Kitabevi
tarafõndan dini meselelerin tartõşõldõğõ grup
bünyesinde oluşmaya başladõğõ anlatõldõ. Radi-
kal dinci söylemlerle ortaya çõkan bu grupta
Hüseyin Velioğlu, Abdulvahap Ekinci, Fi-
dan Güngör, Ekrem Baytap ve Ali Bilici gi-
bi isimlerin ön plana çõktõğõ belirtilerek bu
aşamada birtakõm görüş ayrõlõklarõnõn oluştuğu
kaydedildi. Ekrem Baytap ve Ali Bilici’nin
Batman’da İslami Hareket Örgütü’nün temel-
lerini attõğõ, Abdulvahap Ekinci’nin başõnõ
çektiği yapõnõn da Hizbullahi Vahdet Grubu
olarak yoluna devam ettiği belirtildi. Velioğlu
ile Fidan Güngör’ün örgütsel mücadelede şid-
det kullanõlmasõ, liderlik temelinde başgöste-
ren çatõşma sonucunda ayrõldõğõ, yaklaşõk 10
yõl sonra Hizbullahi yapõlanmanõn esas olarak
Hizbullah İlim ve Hizbullah Menzil gruplarõ-
nõn kendi stratejilerini oluşturarak hõzla örgüt-
lenme, tebliğ faaliyetlerine girdiği anlatõldõ.
PKK-Hizbullah çatışması
PKK’nin 1980’lerin sonundan itibaren
Marksist-Leninist ideolojinin muhafazakâr
Güneydoğu’da benimsenmemesi nedeniyle
Kürdistan İmamlar Birliği, Kürdistan Dindar-
lar Birliği gibi oluşumlara gittiği ifade edile-
rek örgütün bölgedeki muhafazakâr kesime
yönelik faaliyetlerinin radikal dini gruplarõn
tepkisine neden olduğuna dikkat çekildi.
PKK’nin bölgede en geniş örgütlenmeye sahip
Hizbullah İlim Grubu’nu baskõ altõna almak,
boyun eğdirmek amacõyla üyelerini öldürmeye
başlamasõ ile iki örgüt arasõndaki çatõşmanõn
başladõğõ anlatõldõ. Bunun üzerine Hizbul-
lah’õn, PKK’ye karşõ yapõlan mücadeleyi bir
“İslam-Küfür savaşı” olarak lanse ederek
karşõ silahlõ eylemlere giriştiği, 1991-1995 yõl-
larõ arasõndaki dönemde her iki taraftan 700’e
yakõn sempatizan ve militanõn öldürüldüğü
kaydedildi. Bu eylemlerin 500 kadarõnõn Hiz-
bullah İlim Terör Örgütü, 200 kadarõnõn da
PKK tarafõndan gerçekleştirildiği ifade edildi.
Hizbullah Menzil Grubu’nun PKK ile çatõş-
mayõ kabul etmemesi ve bunlarõn devletin işi-
ne yarayacağõnõ söyleyerek mücadeleden kaç-
masõ üzerine Hizbullah İlim Grubu’nun diğer
grubu “münafıklıkla” suçladõğõ anlatõldõ. Bir
dönem sessiz kalan Hizbullah Menzil Gru-
bu’nun tabanõnõ kaybetmeye başladõğõnõ anla-
yõnca karşõ eylemlere başladõğõ, mücadelenin;
İlim Grubu’nun Menzil Grubu’nun liderleri
Fidan Güngör’ü 1994 yõlõnda İstanbul’da ka-
çõrmasõna kadar devam ettiği belirtildi. Bu ta-
rihten kontrolün Hizbullah İlim Grubu’na geç-
tiği ifade edildi.
Hizbullahi mücadele metodunun temelinde ca-
mi olduğu belirtilerek camilere Kuran okunma-
sõnõ öğretme bahanesi ile kanalize ettiği çoğun-
luğu çocuk ve gençlerden oluşan hedef kitleye
uyguladõğõ eğitimle örgütsel bilinç kazandõrdõ-
ğõ ve kendi ideolojisi çerçevesinde kullandõğõ ifa-
de edildi. Cami merkezli faaliyetlerin, aynõ za-
manda güvenlik kuvvetlerinin de operasyonla-
rõnõ başarõsõz kõlmak ve operasyonlarõ “dini
yaşayışı yok etmeye yönelik müdahale pro-
pagandasına” malzeme yapma amacõ taşõdõğõ
kaydedildi.
İntihar fetvası
Terör örgütünün kuruluş aşamasõndan itiba-
ren deşifre olmamak için kod isim kullandõğõ,
bütün haberleşmeyi küçük pelür kâğõtlarõ ile
yaptõğõ, kimsenin birbirinin adõnõ ve adresini
bilmediği, eylemler ilgili hiçbir konuşma ya-
põlmadõğõ, alt birimlerde bulunanlarõn televiz-
yon ve telefon kullanmadõğõ belirtildi. Polise
vereceği ifadenin örgütü zarar verecek boyutta
olduğuna inanan örgüt üyeleri için intihar et-
me fetvasõ bulunduğu, bu kişilerin ilk fõrsatta
intihar etmekle mükellef olduğu anlatõldõ. Ör-
güt tarafõndan doğal lider kabul edilen İsa Alt-
soy’un şu an yurtdõşõnda olduğu kaydedildi.
Baştarafı 1. Sayfada
Ergenekon’da ‘gülünç deliller’
İddianamenin ek klasöründe yer alan ve ‘İslami Yumruk Örgütü’nce İlsever’e yönelik yazõlan
tehdit mektubunda ‘Fesat ve ihanetten vazgeçmediğiniz takdirde emri hak vaki olacaktõr’ denildi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ergenekon soruşturmasõna ilişkin
iddianamenin ek klasörlerinde çok sayõda
gizli yazõşmanõn yanõ sõra “gülünç”
deliller de yer aldõ.
1997 yõlõnda dönemin YP Genel
Başkanõ Yusuf Bozkurt Özal, YDP lideri
Hasan Celal Güzel ile İP Genel Başkanõ
Doğu Perinçek arasõndaki “siyasi ahlak
sözleşmesi” dikkat çekti.
Ergenekon iddianamesinin klasöründe,
kanser riskine karşõn tahliye istemi
reddedilen İP Genel Başkan Yardõmcõsõ
Ferit İlsever’e yönelik tehdit mektubu da
yer aldõ. İslami Yumruk Örgütü’nce
yazõldõğõ belirtilen “tebliğ”de şöyle
deniliyor:
“Katlinizin vacib olduğuna dair fetva
alınmıştır. Tevbe etmeniz ve Allah (CC)
yoluna dönmeniz için size münasip bir
süre verilmiştir. Fesat ve ihanetten
vazgeçmediğiniz takdirde emri hak
vaki olacaktır. İcra takvimimizdeki
sıranız aşağıda gösterilmiştir: 11.
Takvimde gösterilen sıranız takdiri
ilahi gereği değişebilir. Böyle bir
durumda size telefon ile tekbir
dinletilecektir. Allah (CC) inancı
cihadımızın kaynağıdır. İslami
Yumruk.”
Ergenekon klasöründe siyasi parti
liderleri arasõndaki “siyasi ahlak
sözleşmesi” de yer aldõ. Belgeye göre, 20
Mart 1997 tarihli sözleşmeye YP Genel
Başkanõ Yusuf Bozkurt Özal, YDP lideri
Hasan Celal Güzel, Yeni Demokrasi
Hareketi Genel Başkanõ Hüseyin Ergün
ve İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek imza
attõ. Sözleşmeye imza atan liderler, özetle
şu taahhütlerde bulunuyor:
“Siyaseti ülkenin somut sorunları
üzerinde çözümler yarışması şeklinde
yapacağız. Siyasal ilişkilerde
görüşmeyi, tartışmayı ve uzlaşmayı esas
alacağız. Partilerimiz kendi içlerinde de
demokratik yöntemleri ve süreçleri
uygulayacaklardır. Adaylar seçmene
açık yoklamalarla belirlenecektir.
Partilerimizin ve adaylarımızın mali
kaynakları ve harcamaları saydam
olacak ve halka açıklanacaktır.”
11 Ağustos’ta yaşamõnõ yitiren DHKP-C lideri 10 yõldõr bağõrsak kanseri tedavisi görüyordu
Dursun Karataş’õn cenazesi getiriliyor
İstanbul Haber Servisi - Hollanda’da yaşamõnõ sürdürdüğü bili-
nen DHKP-C lideri Dursun Karataş 11 Ağustos günü hayatõnõ kay-
betti. Karataş’õn 10 yõldõr bağõrsak kanseri tedavisi gördüğü belirtil-
di. Halkõn Hukuk Bürosu avukatlarõndan Taylan Tanay, DHKP-C li-
deri Dursun Karataş’õn cenazesinin İstanbul’a getirilerek, burada top-
rağa verileceğini kaydetti. Devrimci Sol ana davasõnõn bir numaralõ
sanõğõ olarak kõrmõzõ bültenle aranan Karataş’õn anayasal düzeni si-
lah zoruyla değiştirmeye teşebbüs suçundan ağõrlaştõrõlmõş müebbet
hapis cezasõna çarptõrõlmasõ isteniyordu.
Karataş’õn avukatlarõ ve ağabeyi Reşat Karataş, TMMOB Maki-
ne Mühendisleri Odasõ İstanbul Şubesi’nde açõklama yaptõ. Avukat
Tanay, Hollanda’daki adli işlemlerin devam ettiğini, cenaze tarihi ile
ilgili kesin bilgiyi Hollanda’da yürütülen işlemlere bağlõ olarak
açõklayacaklarõnõ söyledi. Müvekkili hakkõnda herhangi bir mahkû-
miyet kararõnõn olmadõğõnõ ifade eden Tanay, Karataş’õn cenazesinin
Türkiye’ye getirilmesinin önünde herhangi bir engel olmadõğõnõ
kaydetti.
DHKP/C’nin Brüksel’deki temsilcisi Bahar Kimyongür imzasõyla
yapõlan açõklamada da “Karataş, son altı güne kadar görevlerinin
başındaydı. Ölümüne dek her şeyi planladı” denildi.
150 ayrı suçtan aranıyordu
İstanbul 1. Ordu Komutanlõğõ 1 No’lu Sõkõyönetim Mahkemesi’nce
1981 yõlõnda açõlan 1243 sanõklõ Devrimci Sol ana davasõ kapsamõn-
da hakkõnda Interpol’den yakalama emri bulunan Karataş’õn “anayasal
düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçundan ağõrlaştõrõlmõş müebbet ha-
pis cezasõna çarptõrõlmasõ isteniyordu. Dava, Üsküdar 1. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’nde sürüyor. Karataş hakkõnda ayrõca İstanbul 10. Ağõr Ce-
za Mahkemesi’nde yine eski TCK’nin 146/1. maddesi uyarõnca “ana-
yasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek” suçun-
dan 1993 yõlõndan beri devam eden bir dava daha bulunuyor. Kara-
taş, 150 ayrõ suçtan Interpol tarafõndan aranõyordu.
Karataş ayrõca 27 yõldõr süren Devrimci Sol ana davasõnõn sonuç-
lanmamasõ nedeniyle Adalet Bakanlõğõ aleyhine açtõğõ tazminat da-
vasõnõ kazandõ. Ankara 9. İdare Mahkemesi, Karataş’a 1000 YTL taz-
minatõn ödenmesine karar verdi.
Karataş’ın avukatları ve
ağabeyi TMMOB Makine
Mühendisleri Odası’nda bir
açıklama yaptılar. (Fotoğraf:
CİHAN ORUÇOĞLU)