Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
11 AĞUSTOS 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Ölen İşçinin Askerlik Süresi
SORU: Eşim bir trafik kazasında yaşamını kaybetti. Ken-
disi, bir kamu kurumunda 14 yıldır işçi olarak çalışmak-
taydı. Çalıştığı süre içinde, askerlik borçlanmasını yapmış
ve borcunu da ödemişti. Bana kıdem tazminatı ödemesi ya-
pılırken, askerlik borçlanmasını hesaba katmadılar. Askerlik
borçlanmasının kıdem tazminatını ancak, işçinin kendi is-
teği ile emekli olduğu zaman ödediklerini söylediler. Benim
bildiğim, kamu kurumlarında kıdem tazminatının hesabına
askerlik süresi de katılır. Ölen işçinin askerlik borçlan-
masının kıdem tazminatı ödenmez mi?
(A.G.)
YANIT: 1475 Sayõlõ İş Yasasõ’nõn (Kõdem Tazminatõ Yasa-
sõ) kõdem tazminatõna ilişkin 14. maddesinde şöyle denilmek-
tedir: “TC Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Ka-
nunu’nun veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi ola-
rak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hiz-
met sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Ka-
nunu’na göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan öde-
meye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdi-
ği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kurulu-
şu işverenince kıdem tazminatı ödenir.”
Bu konuyla ilgili olarak, Yargõtay Hukuk Genel Kurulu’nun
9 Mart 1994 gün, 1994/9-5 Esas ve 1994/144 sayõlõ Karar öze-
tinde şöyle denilmektedir.
(1) “ÖZET: Değişik kamu kuruluşlarında ve bu arada as-
kerlikte geçen hizmet sürelerinin birleştirilebilmesi, kıdem
tazminatının ödeneceği tüm haller hakkında değil işçinin
sadece yaşlılık veya malullük aylığı ya da toptan ödeme al-
mak amacı ile hizmet aktini bizzat feshetmesi halinde söz
konusu olabilecektir.”
(2) “ÖZET: Kamu kuruluşunda çalışan işçinin SSK’ye
borçlandığı askerlik hizmet süresinin kıdem tazminatının
hesabına dahil edilebilmesi için, iş akdinin yaşlılık, malul-
lük veya toptan ödeme almak amacıyla işçi tarafından fes-
hedilmesi gerekir.”
(Yargõtay 9. Hukuk Dairesi, 10.06.1993 Tarih, 1993/15158
Esas ve 1993/9984 Karar) Ayrõca, Yargõtay 9. Hukuk Daire-
si’nin kararõ da aynõ yöndedir.
(3) “ÖZET: Kamu kuruluşlarında geçen hizmetlerin kı-
dem tazminatında hesaba katılabilmesi için iş akdinin yaş-
lılık ya da malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak ka-
zanılması nedeniyle feshedilmiş olması gerekir. Bu dü-
zenleme içinde ölüm hali öngörülmüş değildir. Bu neden-
le askerlik borçlanmasının göz önüne alınması yasal değildir.
Karşı Görüş: Askerlik hizmeti yasanın öngördüğü bir-
leştirilecek hizmetlerden değildir. Bozma gerekçesinin bu
yolda olması gerekir.
(Yargõtay 9. Hukuk Dairesi, 12 mart 1996 Tarih, 1995/31134
Esas ve 1996/5263 Karar) Kõsaca, Yargõtay askerlik borçlan-
masõna ilişkin süreye kõdem tazminatõ ödenebilmesi için, ka-
mu kurumlarõnda çalõşan işçinin iş akdini yaşlõlõk ya da malullük
aylõğõ ya da toptan ödeme almak amacõ ile bozmasõ koşulunu
öngörmüştür.
Kaynak: (1) (2) Lebib Yalkõn Yayõmlarõ, Yüksek Mahkeme
Kararlarõ.
(3) Yasa Hukuk Dergisi, Nisan 1996, sayõ 172/3.
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
HARBİ SEMİH POROY
11 Ağustos
SAĞNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Bir Ahlak Polisi Eksik
Konsept bu: Ahlak polisi. Ama adı konmamış.
Ne buyuruyordu Edibe Hanım’ın “gençlik seferber-
liği”: “Kamuya açık etkinliklerde çocuk ve gençlerin be-
densel, zihinsel, ruh sağlıkları için tehlikenin söz konu-
su olması halinde, yetkili makam, tehlike ortadan kal-
dırılıncaya kadar katılımı yasaklayabilecek. Yasaya uy-
mayan işletme müdürlerine, bir yıla dek hapis cezası ve-
rilecek. Gencin söz konusu yeri terk etmesine hükme-
dilebilecek ya da… ebeveynlerine teslim edilecek.”
Cehenemme giden yolun taşları
İçkili herhangi bir ortam mesela.
Düğün, dernek, nişan…
“İşletme müdürü” çoluk, çocuk, genç, ebeveyn.. ki-
mi görürse yakasına yapışacak: “Yasak efendim. Üz-
günüz. Burada kalamazsınız!”
Ya da en azından “Çocuklarınız kalamaz!”.
Davet sahibi, in cin top oynayan bir mekânda üç beş
“muzır dosta” şampanya patlatamayı anlamlı bulma-
yacağından; “kendi özgür iradesiyle” ikram listesini ön-
den, efendi efendi “alkolsüz” hazırlayacak…
Ne cinfikir yöntem ama!
Kamuoyu dikkatine sunulmadan inceden inceye bir
yıl planlanmış; düşünülmüş, taşınılmış, ölçülmüş, bi-
çilmiş. Prof. Edibe Sözen “öncülüğünde”(!) nazarları-
mıza takdim edilmiş.
Bu titiz(!) çalışmanın ardından, par tutuş tasarısını 48
saatte geri çeken Edibe Hanım, şimdi de bizi “algı özür-
lü” yapıyor!
Safiyane, “gençlerin sağlığı düşünülerek”, halis muh-
lis, iyi niyetle hazırlanan masumane tasarı, meğerse “yan-
lış algılamalara” yol açmışmış.
Cehenneme giden yolun taşları iyi niyetle döşenir; der-
ler ya! O hesap.
Komşumuz İran’da şevkle uygulanan “muzır müca-
delesinin” nerelere vardığını izliyoruz…
İçki derken kadınların saçı, başı, makyajı; evli olma-
yan çiftlerin birbiriyle “uygunsuz” yakınlaşması…
Oralarda tabii böyle “gençlerin bedensel, zihinsel, ruh
sağlıkları için tehlike” diyerekten uzun uzun hikâye edil-
miyor da; kestirmeden “ahlaka mugayir” denip geçili-
yor. Denetim sırf “kamuya açık yerlerle” sınırlı kalma-
yıp, evlerin içine uzandığından “müesese müdürleriy-
le” yetinilmiyor. Bu iş için bir “ahlak polisi” görevlendi-
riliyor.
Konsept aynı. Biraz daha kapsamlı sadece.
Batı’yı gösterip Doğu’ya giden gemi
Ama “Doğu’yu” değil de “Batı’yı işaret ederek” ya-
sa tasarısını hazırladığını öne süren Edibe Hanım’ın ak-
lına hiç böyle fitne fücur şeyler gelmemiş.
“Algı farkı” bundan.
Biz “laikçiyiz” ya. Kahretsin! Kafamız hep böyle fe-
sada işliyor.
Almanya’ da 2003’te yürürlüğe giren “Gençleri Ko-
ruma Kanunu” üzerinde -bire bir çeviriyle hem- çalış-
mış Edibe Hanım da meramını biz kavrayamamışız.
Kartvizitinde yalnız milletvekili değil, “AKP Genel Baş-
kan Yardımcısı” yazan Sözen’in, Almanya referansları
gelin görün ki “çürük” çıkıyor.
Kırk küsur maddelik tasarıda sözgelimi “okullara iba-
dethane” öngörülüyor. Bırakın ibadethaneyi, Alman okul-
larında “haç” dahil dini sembollerin bulundurulmasına
geçit verilmediği ortaya çıkıyor. “Pornografik yayın sa-
tın alan gençlerin fişlenmesi” şöyle dursun, benzer ya-
yınların poşete sokulmadığı anlaşılıyor.
Bir bir konu başlıklarının ayrıntılarına girmeyeceğim.
Sözünü ettiğim başka şey.
“Türkiye Batı’ya gittiğini sanırken Doğu’ya yol alan bir
gemidir!” denir ya hep.
Edibe Hanım’ın kursağında kalan “gençleri koruma
atağı”; yolculara habire “Batı’ya gittiği söylenen”, dü-
meni sürekli Doğu’ya kırılan gemiye en tipik örnek.
Dümendekiler, mertçe “Doğu’yu göstermenin” mak-
bul karşılanmadığını biliyor. Ama ister “oy kaygısı”, is-
ter “genetik kodlama” diyin; o “Doğulu yana” da karşı
konulmaz bir çekim hissediyorlar.
Öyle bir çekim ki bu; abuk subuk işlerle -en olmayacak
zamanlarda- vakit kaybetmeyi, “gizli ajandaları” filan açık
etmeyi hiç hesaba katmıyor.
Bir yere kadar bu “çekimi” anlayabilirim. Hiç anla-
madığım ve mazur görmediğim bir şey varsa o da kör
kör parmağım gözüne aptal yerine konmak.
“Google”da “Edibe Sözen Gençleri Koruma Kanun
Tasarısı” yazın bakalım; karşınıza ilk ne çıkıyor:
“AKP’nin son saçmalığı. Sürekli demokratikleşiyorlar
efendim. Durduramıyoruz!”
O kadar da uzun boylu değil yani. Yapmayın! Bir siz
akıllı, biz enayi… Olmuyor.
nilgun@cumhuriyet.com.tr
Fotoğraf
Cumhurbaşkanlığı
Basın Merkezi açıkladı:
Abdullah Gül ve ailesi
bir işadamının yatı ile
tatil yaparken balıkadam
giysisine benzer bir
şeyle denize giren
kişinin fotoğrafı “Sayın
Hanımefendi”ye ait
değilmiş. Ayrıca bu
fotoğraflar hem
güvenliği tehlikeye
atıyormuş, hem de özel
hayatı taciz ediyormuş...
Bırakın bu açıklamayı
bir yana, bir ülke
fotoğrafı çekin:
Hemen hemen her
yurttaşın telefonları
dinlenebiliyor. Özel
yaşamlar ve mahalle
dedikoduları resmi
belgelere “kanıt” diye
konabiliyor. Bir yıl
boyunca yargıç yüzü
görmeden cezaevinde
tutulan bir insan,
hakkındaki suçlamayı
bile öğrenemeden ölüp
gidebiliyor. Kişi ve
devlet güvenliğini hedef
almış kişiler ülkenin en
büyük kentinin
göbeğinde havan topu
ile dolaşabiliyor.
Anayasaya aykırı
davrandığı yüce
mahkemece karara
bağlanmış bir parti
iktidarda ve aynı partinin
bağrından çıkmış kişi
devletin tepesinde
oturuyor...
Şimdi basın
deklanşöre, görüntü
tarihe kaydedilsin: Klik...
RP ile FP de “laiklik karşıtı
eylemlerin odağı” haline gel-
mişti. “Niye onlar kapatıldı da,
AKP’ye para cezası vermek ile
yetinildi” diye soracak olur-
sanız...
Hukukçu dostlarımız açık-
lasın:
“Hukuksal kararlar genel
olarak değerlendirilirken, bazı
sonuçlar istenmese de ortaya
çıkar, kendisini saklayamaz.
Kuşkusuz siyasal, toplumsal ve
ekonomik birçok sonuca ulaş-
mak mümkündür. Ancak, ka-
patma kararı yönünde oy kul-
lanan 6 üyenin oyu yanında,
devlet yardımından yoksunluk
kararı yönünde oy kullanan 4
üyenin oylarının sonucuna ve
nelere neden olduğuna bir
başka gözle bakmakta da ya-
rar vardır:
Refah ve Fazilet partileri,
programlarında ulusal değer-
lere ağırlık veren, küreselleş-
meye ve özellikle de Amerikan
emperyalizmine karşı partiler
olarak tanınıyorlar. AKP ise
küreselleşme ve ABD politi-
kalarıyla hiçbir sorunu olma-
yan, hatta bu yönde destek-
leyici politikaları çekinmeden
uygulayan bir parti. Bu du-
rumda, üç partinin de ‘laiklik
karşıtı eylemlerin odağı haline’
geldiği mahkeme kararıyla sa-
bit görüldüğü halde, küresel-
leşmeci ve ABD yanlısı bir
parti kapatılmayarak, söz ko-
nusu partinin bu politikalarını
sürdürmesinin yolu da temiz-
lenmiş oluyor. Sonuç olarak
parti kapatılmayarak, uluslar-
arası politikalarına vize verilmiş
oluyor.”
Niye kapatılmadı?
Anayasaya
aykırılık
Anayasa Mahkemesi
kararından ders
çıkaracakları filan yok.
Anayasaya aykırı
eylemlerden odak
olduğu mahkeme
kararı ile saptanmış
parti, şimdi de
anayasayı değiştirme
peşinde.
Türk Hukuk Kurumu
Başkanı Tuncay
Alemdaroğlu
uyarıyor:
“Anayasa
Mahkemesi’nin son
türban kararı da
gösterdi ki,
anayasanın
değiştirilmesi
yasaklanmış olan
hükümlerine aykırı
düzenleme yapılamaz.
Laikliğe karşı eylemleri
suç olmaktan
çıkaracak ya da
laikliğe karşı eylemler
yapan partilerin
kapatılmasına ya da
onlara bu yüzden
cezai müeyyide
uygulanmasına engel
olacak bir anayasa
değişikliği anayasaya
aykırıdır.”
Simge
Sıkmabaşların yeni
modası Converse
marka spor ayakkabı
giymek...
Converse, isyanı
simgeliyormuş.
Amerikan Converse
ile de ne isyan olur
ama...
Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rı-
za Üçer, Zekai Tahir Burak (ZTB) Has-
tanesi’ndeki bebek ölümleri ile ilgili bilgileri
toparlamış. Durum şu:
“2007’de Yenidoğan Kliniği’nde 4 bin
943 hasta izlemi yapılmış ve bu hastala-
rın 388’i kaybedilmiş. 2007’de ZTB Ye-
nidoğan Kliniğinde ölüm (mortalite) hızı
yüzde 7.8. 2007 yılında kaybedilen 388
hastanın 270’i (yüzde 70’i) 1.5 kg’ın al-
tındaki yüksek riskli prematür bebekler.
ZTB’deki Yenidoğan Kliniği’nde 2007’de
ayda ortalama 32 bebek ölüyor.
ZTB’nin medyadik infaza maruz kaldı-
ğı Temmuz 2008’deki bebek ölümlerine
gelince; Yenidoğan servisine 504 bebek
kabul ediliyor ve 42 bebek kaybediliyor.
Temmuz 2008’deki mortalite hızı yüzde
8.3. Ölen 42 bebeğin 31’i, (yüzde 74’ü) 1.5
kilogramın altında, yani yüksek riskli pre-
matür bebek grubunda. Ölen bebeklerin
22’si ise (yüzde 52’si) 1000 gramın altın-
da, yani çok yüksek riskli prematür bebek
grubunda. Dünyanın her yerinde bu dü-
şük doğum ağırlıklarında yüksek mortali-
te hızı söz konusudur.”
Ve Ali Rıza Üçer’in yorumu:
“Medyada ZTB’de son 15 günde 29 be-
bek öldü diye kıyamet koparılıyor, me-
zarlıklardan bebeklere ağıtlar yakılıyor. Bu
bebeklerin kaybı elbette çok üzücü ama
konu bilimsel gerçekliğinden saptırılıyor ve
ZTB hedef tahtasına oturtuluyor... Halkın
güveni büyük ölçüde sarsılıyor Anka-
ra’nın ve İç Anadolu’nun yükünün büyük
bölümünü kaldıran bu hastaneye karşı.
Oysa aynı medya kanalları neden Tür-
kiye’de ölen diğer bebeklerle ilgilenmiyor?
Neden onlara ağıt yakmıyor? ZTB’de
ölen bebekler görece şanslı, ZTB Yeni-
doğan Bakım Ünitesi’ne ulaşmışlar, ya-
şatılmaları için büyük çaba harcanmış ama
yine de yaşama tutunamamış bebekler. Ya
diğerleri? Türkiye’de yılda 1.3 milyon
doğum oluyor, doğan her bin bebekten
27’si ölüyor, yani yılda 35 bine yakın be-
beğimiz ölüyor, kırsal kesimde kentlere gö-
re bebek ölüm oranları daha yüksek do-
ğallıkla. Eğer 29 bebek için fırtınalar ko-
partılıyor ama her yıl ölen on binlerce be-
beğimiz ise güzel aldırmazlıkla görmezden
geliniyorsa medyanın şapkasını önüne ko-
yup bir özeleştiri vermesinin zamanı gel-
miş, dahası çoktan geçmiştir...”
Sağlık dönüşüyor, bebekler ölüyor,
yola devam...
35 bin bebek
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ 1972’de Andrey
Tarkovski, 2003’te
ise Steven Soder-
bergh tarafõndan si-
nemaya aktarõlan,
Stanislaw Lem’in
ünlü bilimkurgu ro-
manõ. 2/ Osman-
lõlarda önceleri
halktan yalnõz ola-
ğanüstü durumlar-
da, sonralarõ ise sü-
rekli olarak topla-
nan vergi... İlgi eki. 3/
Güney Kafkasya boyla-
rõndan biri... Ankara'nõn
bir ilçesi. 4/ Kaliteli bir
kahve cinsi. 5/ Bir değiş
tokuşta üste verilen şey...
Yankõ. 6/ Çizgili kumaşlar
için kullanõlan bir söz-
cük... Bir işi yerine getir-
me. 7/ Kurşun borularõn
ağzõnõ açmakta kullanõlan
ucu sivri takoz... Yurdumuzun batõsõnda bir körfez. 8/ İç
içe mineral kabuklardan oluşan kalker... Bir soru sözü. 9/
Romanya'nõn plaka imi... Kantoda Doğu giysileriyle ya-
põlan dansõn adõ.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Canlõ tempolu bir Güney Amerika dansõ ve müziği... İş-
lenmemiş, ekilmemiş toprak. 2/ Düz ve geniş arazi... Be-
ğenme belirten bir sözcük. 3/ Bulaşõcõ hastalõklar bulunan
bir ülkeden gelmiş gemideki insanlarõn karantinaya alõn-
dõklarõ bina. 4/ Utanç duyma... Demiryolu... Bir nota. 5/
Arap harflerinin en çok kullanõlan el yazõsõ biçimi... Tut-
sak. 6/ Madenleri ergitme, sõvõ duruma getirme... Soyun-
dan gelinen kimse. 7/ Anma, sözünü etme. 8/ Kimi söz-
lerde, çõkaklarõ yakõn seslerin art arda gelmesi sonucu söy-
leyişin kulağõ rahatsõz etmesi. 9/ Arapça eylem çatõsõnõ ko-
nu edinen bilim... Osmanlõlarda gece bekçisi.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
B A Ş A K L A M A
E S İ N A Y E T
L U T A H İ Z E
E R A N A N E
K A V E N E A
K L İ M A E N
T A K S İ A L O
A N I T E D İ M
T O M O G R A F İ
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
SUNGURLU 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN
TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2008/155 Tal.
Bir borçtan dolayõ hacizli bulunan ve aşağõda cins, miktar ve kõymetleri yazõlõ mallar satõşa
çõkarõlmõştõr. Birinci arttõrma 03.09.2008 saat 09.15-09.25 arasõnda Sungurlu İtfaiye ve Ga-
raj Amirliği Sungurlu/Çorum adresinde yapõlacak ve o günü kõymetinin %60’õna istekli bu-
lunmadõğõ takdirde 08.09.2008 günü aynõ yer ve saatler arasõnda 2. arttõrma yapõlacağõ, şu
kadar ki, arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ ve satõş isteye-
nin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan başka paraya
çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satõş bedeli üzerinden
alõnacak KDV alõcõya ait olacağõ ve satõş şartnamesinin icra dosyasõndan görülebileceği, mas-
rafõ verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak
isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla Müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. Li-
ra (YTL) 30.000,00 Adet 1 Malõn Cinsi (Önemli Nitelik ve Özellikleri) 19 TC 752 Plakalõ
Erkunt Marka 2006 Model Nimet-70 T 2 W D Tipi Kabinli Traktör Basõn: 43401
KAYIP İLANI
20.10.2005 Tarihinde Kadõköy nüfus
müdürlüğünden aldõğõm nüfus cüzdanõm
ile 19.04.1994 tarihinde İstanbul Emniyet
Müdürlüğünden aldõğõm sürücü belgemi
19.07.2008 tarihinde çalõnmak suretiyle
kaybettim. Hükümsüzdür.
SALİH TURGAY UÇAY