05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ankara temsilcimiz Mustafa Balbay gözaltı sürecinde yaşadıklannı anlattı 'Bu yafta bana yapışmaz'ANKARA (Cunıhuriyet Bürosu) - Ergene- kon soruştunnası kapsamında 5 gün gözaltında tutulduktan sonra önceki akşanı serbest bırakı- lan gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Bal- bay, sürecin bu şekilde devam etmesi dunımunda çok farklı. isimlerin de gözaltına alınabileceği- ni belirterek "Kendini dokunulamaz sırça köşkte sananlar, hükümeti eleştinneycyinı, durumu idare edeyim diyenler ayaklarını denk alsınlar. Bu yapı AKP çevrcsinin ya ben- densin, ya teröristsin anlayışına gidiyor" dc- di. Kendisinin Ergenekon terör örgütünc üye ol- mak ve halkı hükümete karşı silahh isyana teş- vik eünekle yargılanacağını ifade eden Balbay, "Bu yafta bana yapışraaz, ama bu durum, Türkiye'nin ııasıl bir durumda olduğunu ve yargımn nasıl kullanıldığını da gösteriyor" di - ye konuştu. Bir yazan etkisiz kılma noktasında onu öldürnıekle, tutuklamak arasında hiçbir fark olmadığını vurgulayan Balbay, operasyo- nun bir hedefınin de Türk Silahh Kuvvetleri'ni yıpratmak olduğunu söyledi. Balbay, "Çok açık söylüyorum, hedeflerden biri TSK'yi yıp- ratmak ve göreve gelen, gelecek olan komu- tanların hepsinin deyim yerindeyse tırnakları sökülmüş olarak masaya oturmalarmı sağ- luıuak" dedi. Serbest bırakılmasının ardından ts- tanbul'dan Ankara'ya dönen ve dün Ankara bü- romuza gelen Balbay, yaşadıklanru çalışanlar ile paylaştı. Balbay, 5 günlük gözaltı süresini ve mahkcme aşamasını şöyle anlattı. POLİS AMCALAR BÖCEKLERİ ARA- YACAK: Benim delikanlı (oğlu Deniz) 38 günlük, doğal olarak biraz gaz problcnıi vardı. Operasyonıuı yapıldığı günün geccsinde saat 05.30'a kadar yan uyuyor, yan kalkıyor'dum. 06.00 gibi ben kalktım, cşinıe "Bir buçuk sa- at ben oyalarım, sonra sen devralırsın" dcdim. Saat 07.00 gibi kapı zili iki kez çaldı. Bu normal değil dedim, sonra bir kez daha çahnca kuca- ğımda Deniz Beyle kapıyı açtım. 10 polis, yan- lannda mahallenin muhtan, azası... Polis kartı- ni gösterdi, arama emirini görünce tamam dedim. Evde bir telaş başladı, hemen ayağa kalktık, kı- zım Yağmur, "Baba ne oluyor" diye uyandı. Olaydan bir hafta öncc balkonda böcek bulmuştu, dedim ki, "Kızım, balkondaki böcekler evin her tarafını sardı, polis amcalar bir bir ara- yacaklar..." Kızımın odasmdaki bilgisayan al- dılar, "Bilgisayan açın" dedim, "Almak zo- rundayız" dedÜer, o bilgisayar intemete bile bağ- h değildi. Başka bilgisayar olup olmadığını sordular. "Hayır" deyince, "Mümkiin değil" dcdiler. Heralde kafalannda kasa kasa belgeler, planlar vardı o açıdan biraz hayal kırıklığına uğ- radılar mı bilmiyorum... HAYATIMIN EN ÇOK MUAYENESİN- DEN GEÇTİM: Süreç boyunca hayatımın en çok muaycnesinden geçtim. Tam 7 defa mua- yeneye girdim. lstanbul'a gitmek üzere uçağa binmeden önce Ankara 'yı terk ettiğimiz an "Bir yerden daha sağlık raporu almamız la- zım" dediler, Çııbuk'ta bir sağlık lojmanına git- tik, insanlar şaşkın... lstanbul'a indik yine sağ- lık muayenesi, neden? "Ankara'yı terk ettiniz, tstanbul karasularına girdiniz..." Bu sağlık VERDİĞİM KİTAPLAR SUÇ DELİLİ OLMUŞ 'Suçlama ağınma gitti' JANDARMA'DA GİZİL KAMERA: Jandarma Ge- nel Komutanhğı'nda 2003 yılı sonu 2004 başı gibi Şener Eruygur görevdeydi. Şener Paşa'nın Istih- barat Daire Başkanı Levent Ersöz ile makaınında konuştuk, kahve içtik. Bu görüşme kameraya kay- dedilmiş... Bir dizi laf var, dcmişim ki, "sokakta bir vatandaşla konuşfum, 'Türkiye 60'lan, 70'le- ri 80'leri gördü ama bundan kötü dönem yoktu' di- yor". Arkasından da "Oyunu oyun sahası içinde oynamak lazım" diyorum. Savcı bunun üsrüne sordu; "Oyun sahası nedir?" "Efendim" dedim, oyun sahası, Meclis, siyaset... FAKSLA GELEN DAVETİYELER DELİL: Kam- ran tnan'ın Milli Seferberlik Hareketi bu yılın ocak ayında bir toplantı düzenlemiş. tnan, gönder- diği faksta kendüıe has üslubuyla "Muhterem efendim şıı tarihte bir toplantı yapacağız, si/ de gelin" diyor. Savcının önünde toplantıya davet cdi- lenlerin tüm listesi var, o toplantıya gitmeniz de bir şeylerle bağlantılı olabileceğinize işaret... Toplantı- ya Gülsün Bilgehan, Ufuk Söylemez, Hulki Cevi- zoğlu, Şükrü Sina Gürel ve Mümtaz Soysal da davet edilmiş, geri kalanını da savcı saydı ve soru aynen şöyleydi; "Bu kadar farklı kesimden olan bu insanları hangi güç bir araya getiriyor?" ÇÖLAŞAN NEDEN DİNLEMELERLE ALAY EDİYOR?: Savcı "Emin Çölaşan telefon dinle- melerle neden alay ediyor?" diye sorunca "Nasıl yani?" dedim. Kendisiyle bir konuşmamızda bana "Mustafa bunlara iyice bindirelim, bu dinleme rezaleti" demiş. Savcı bana "Bu rczalet mi?" diye sordu. Ben de "Biz bu konuşmada YouTube site- sine diişeıı konuşmalardan söz ettik" dcdim. ABD BÜYÜKELÇİSİNİ DE ÇAĞIRALIM DEDİM: Bir başka soru da ABD Büyükelçisi'nin davetiyle gerçekleşen yemekle ilgiliydi. Ama Al- lah'tan 4 kişilik bir yemekti... Zaman Ankara Tem- silcisi Mustafa Ünal, Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila, Referans Ankara Temsilcisi Erdal Sağlam ve ben. Ben daha sonra yemeği İbrahim Yıldız'a anlatmıştım. O da tlhan Selçuk'a anlatnıış, demiş ki, "Balbay yeıtıek yedi, ABD Büyükelçili- ği'ndc bir hava dcğişikliği var hükümete destek olıııa, olmama konusunda..." Savcı "Bu nedir açıklayın" deyince yemeğin 4 kişilik bir yemek ol- duğunu söyledim ve içimden "Amerikan Büyükel- çisi'ni de çağıralım" dedim... AHMET NECDET SEZER BELGESİ: Savcı, "Bir belge daha göstereceğiz, Ahmet Necdet Se- zer isimli belge, CHP'ye girişi ile ilgili..." dedi. Belgede, "Sayın Balbay" diyor, 1 'den 25'e kadar isim yazmış, Ahmet Necdet Sezer, Fikret Bila, Mustafa Özbek, Emin Çölaşan, Mustafa Koç, Hulki Cevizoğlu vs. Altına da demiş ki; "Bu kişi- ler CHP'ye katılıp omuz vermedikçe CHP yük- selemez. Bu konuda da Cumhuriyet, ART, SkyTürk, Flash TV ortak yayın yapmalıdır..." Vatandaş altına ismini yazmış, telefonunu da yaz- mış. Savcı "Bu liste nedir?" dedi... Vatandaşın biri 25 kişinin CHP'ye girmcsini istemiş, herhangi bir vatandaşın göııderdiği liste... Bu bilc benim suç delillerim arasında. Belkı dc artık vatandaş bize görüş belirtmckten dc korkacak. ANNEMİN SÖZÜNÜ HATIRLADIM: Bu sırada hep hayatım gözümün önünden geçti. Yirmi kitap yazmışım, "Meslek yaşamımda bu işi yapaca- ğım" dcmişim. Annemin sözü aklıma geliyordu, annem der ki, "Saç düzenini bulur hamur biter, ev düzenini bulur öıııür biter..." Ulan dedim, meslek düzenini buldu, gazete belli bir tirajda, tam işler oturdu böyle oldu... BENİM VERDİĞİM KİTAPLAR SUÇ DELİLİ OLMUŞ: Alrı kişi hâkim karşısına çıktık, daha önce savcıya kitaplarımı verdim ya, savcı onları da kendilerinin ele geçirdiği suç delili olarak getir- miş... 3-4 saat dosyalanmızı okudu, suçumu söyle- di; "Yasadışı Ergenekon terör örgütüne üye ol- nıa zanlısı ve halkı hükümete karşı silahh isya- na teşvik etme..." Bu çok ağnma gitti... Ben, bıra- kın silahh isyaııı, silahsız isyana bile teşvik etnıi- yorum, hep "Aman yasal sınırlar içerisinde ka- lalıın" diyorum... Ankara büronıuz çalışanları ile arkadaşları Balbay'ı Kı- zılcahamam'da karşıladı. Balbay, Ankara Büro'ya çi- çekler ve alkışlarla girdi. Başkentte karşılama sürprid ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazete- miz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, ön- ceki gece lstanbul'dan Ankara'ya gelişinde Ankara büromuz çalışanları tarafından Kızıl- cahamam'da karşılandı. Çalışanlarla kucakla- şan Balbay, bu süıpriz karşısında duygulandı. Ergenekon soruştunnası kapsamında gözal- tına alınan Balbay, önceki gün serbest bırakıl- masının ardından önce lstanbul'daki merkez binamıza gitti. Burada Baş- yazanmız İlhan Selçuk ve Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Yıl- dız ile görüşcn, çalışanlanmız ile bir araya gelen Balbay, gece Ankara'ya hareket etti. Karayoluyla Ankara'ya gelen Balbay'ı Ankara büromuzdaki çalışanlar Kızılcahamam gişelerinde karşıladı. Balbay, çalışanlar ve bazı okurlarının alkışlanyla arabadan in- di. Balbay, teker teker kendini karşı- lamaya gelenlerle kucaklaştı. Gözal- tı sürecinde yaşadığı bazı gelişmeleri çalışan- larla paylaşan Balbay, kısa sohbctin ardından topluca söylenen türküye cşlik etti. Balbay, dün sabah ART'de gazeteci-yazar Emin Çölaşan ile birlikte hazıkladıklan vc sunduklan hatfalık Ankara Rüzgârı progra- tnına katıldı. Yaklaşık 3 saat süren programın ardından Ankara Büro'ya gelen Balbay, gazete çalışanlan tarafından çiçekle ve alkışlarla karşılandı. Bina önün- de gazetecilerin sorulannı ya- nıtlayan Balbay, "Cumhuriyet benim ikinci evim" dedi. Yazı- işlerine geçerek burada çalışan- larla sohbet eden Balbay, üze- rinde "Hoş Geldin Balbay" yazılı pastayı kesti. Balbay, ça- lışma odasındaki bilgisayarı po- lislerce götürüldüğü için bugiin yayınılanan köşe yazısını yazı- işlerinde yazdı. 'AKP 'nin ya bendensin ya teröristsin anlayışı' JANDARMA'NIN KENDİİÇ YAZIŞMASINI SORDULAR: Yargıç dedi ki, "Jandarma teş- kilatının kendi iç bilgi notunda Cumhuriyet gazetesine 100 bin YTL verilip dağıtılmaları sağ- lanabilir mi? diye bir şey var. Bu nedir?" Oradaki diyalogda şunu hatırladım, dediler İd Cum- huriyet neden az satıyor? Ben de "Kışlaya aldınız da satmadık mı?" dedim. "Peki öbür gaze- teler nasıl dağıtıhyor?" deyince de "Bedava dağıtıhyor" dedim. Bu konuda hiç dahlimiz yok. OKTAY EKŞİ NE DEMEK İSTEDİ' DİYE SORDULAR: Gazi Üniveısitesi öğretim üyesi Nurullah Aydın, "AKP'nin suç- lan" diye bir disket vermişti. Ben de onu aldım, baktım ama bilgisayarımda unutmuşunı... "Nurullah Aydın belgesi" de- nilince bir an jeton düşmedi... Bir başka belge; Oktay Ekşi, beni 6- 7 Temmuz'da Mesudiye'ye ça- ğırdı. Meşhur Mesudiye şenlik- lcri... Mailin üzerine de her hal- de haber yapılmamasma bir ser- zeniş olarak, "Kimsenin haberi yok ama!" diye not düşmüş... Savcı dedi ki, "Kimsenin habe- ri yok ne demek?" ĞİZLİ KONUŞMAM MED- YAYA SERVİS YAPILDI: Dü şünün, ben gizli belge bulundur- makla suçlanıyorum ama benim gizli ifadem 4 saat sonıa medya- ya servis yapılıyor... tstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nin bir yapılanması var, buradaki görev zinciri içinde AKP'nin görev- lendirdiği bir halka da var. Hal- ka içerisinden biri belgeleri alıyor, şunu Star'a, bunu Yeni Şafak'a, öbürünü El Sabah'a diye dağıtı- yor... AKLA HAYALE GELME- YECEK KİŞİLER BUNUN İÇİ- NE SOKULABİLİR:Felaket se- naryosu ürehnek anlaınında söy- lemiyorum. Beş günlük gözal- tında karşı karşıya kaldığım du- rumun bana yöncltilen sorulann ve sorulardaki cımbızlamalann dı- şında söylüyorum, bu süreç de- vam ederse, akla hayale hiç gel- meyecek kişiler bile bunun içine sokulabilir. Kendini dokunula- maz, sırça köşkte sananlar ayak- lannı denk alsınlar, hükümeti eleştirmeyeyim, durumu idare edeyim diyenler ayaklarını denk alsınlar. Bu yapı AKP çevresinin "Ya bendensin, ya teröristsin" anlayışına gidiyor. BU YAFTA BANA YAPIŞ- MAZ: Bu yafta bana yapışmaz. Ama bu, Türkiye'nin nasıl bir du- rumda olduğunu gösteriyor, yar- gımn nasıl kullanıldığını da gös- teriyor. BENİ BU ŞORUŞTURMA- NIN NERESİNE KOYUYOR- SUNUZ?: Dokuz saat sorgu- landım, ama düşünün beni nere- sine koyuyorsunuz bunun? Yar- gılandığım sürece ben yaralan- maya devam edeceğim. Bir yazan etkisiz bırakmak için ya onu öl- düreceksiniz ya hasta edeceksiniz, ya da tutuklayacaksınız. Bunlann arasında bir fark var mı? Hepi- mizin ortak özelliği, yurtsever olmamız, Atatürk devrimlerin- den ödün vermemiz, AB deyince önce Anadolu'nun birliği deme- miz, laiklikten ödün vermemiz, Türkiye'nin peşkeş çekilmesine hayır dememiz. HER KOMUTAN, TIRNAĞI SÖKÜLMÜŞ OLARAK MA- SAYA OTURACAK: Ben, bu işin içinde yaşamış bir kişi olarak söylüyorum burada hedeflerden biri çok açık söylüyorum TSK'yi yıpratmak ve göreve gelen ve ge- lecek olan komutanların hepsinin deyim yerindeyse tırnaklan sö- külmüş olarak masaya oturmala- nnı sağlamak. TSK halkın bağ- nndan çıkmıştır, bu toplumun parçasıdır, yargı, Meclis bu top- lumun parçasıdır. En kötü Mec- lis bile kapalı bir meclisten iyidir. Ama bu operasyonun yarattığı du- rumlardan biri, TSK'yi yıprat- maktır. muayenesi insanın sağhğını bozar. ERGENEKON NEYMİŞ GÖRECEĞİZ: Bi- rinci gün, sohbet sırasında "Sizce bu örgüt na- sıl bir örgüt?" diye sordular. Ben de "Geldik göreceğiz" dedim. Dışı özenle kaplanmış bir ye- mek kabında getirilen yemekleri yedik, bunun üstüne polislerin ikram ettikleri kumanyalann- dan da yedim. Avukatımızla konuştum, "Burada ifade verdin mi iki saat sonra gazetelere gi- der haberin olsun" dedi. Bunun üzerine ben de bir dilekçe yazarak konuşmama hakkımı kul- lanmak istediğimi bildirdim. Bunun üzerine polisler biraz bozuldu. Bir tanesi "İfade ver- seydin konuyu önceden öğrenmiş olacak- tın" dedi. Ben de "Ben savcüığa gitmeden be- nim hakkımda bir imaj dalgalanmış olacak- tı" dedim. MAHKEMEYE SEVK EDİLMEMİZ 35 SAAT SÜRDÜ: Üçüncü günün akşanıında bir defa benim çamaşırlar Ankara'da kalmış, saç sa- kal uzamış. Ama jilete izin vermiyorlar, lstan- bul'daki arkadaşlanmız bir elektrikli makine gön- derdi onunla tıaş olduk, ertesi gün sabah 10.00 snalarında adliyeye sevk edildik, gözaltı süresi bitti. Savcının karşısına çıkıp malıkemeye sevkedilme- miz 35 saat sürdü. O gün saat 17.30'da savcının karşısına çık- tık, 6'ya çeyrek kala sorgu baş- ladı. Cumayı cumartesiye bağ- layan gece saat 03.20'de bitti. Bu süreç içerisinde yalnızca 15 dakika mola verelim dediler. SAVCI TELEFON FA- TURALARINIZ KABARIK GELİYOR' DEDİ: Sorgu sı- rasında savcı, "Siz yasadışı Ergenekon terör örgütüne üye olma zanlısı olarak kar- şımızdasınız" dedi. Bilgisa- yanmdan çıkan bilgi ve dökü- manlardan ömekler verdi. Bun- lar, benim kitaplanmın mal- zemeleri... "İran Raporu" adlı kitabımı getirttim, kitapta devlet raporlarını, MGK'ye giren raporları okumuşum, yazmışım. Baktı, "Bunlar ne- reden geliyor size" dedi. Ben dc bütün gazetecilerin, Anka- ra temsilcilerinin bu tür kitap- laryazdığını söyledim. Savcı, "Telefon faturalarını kim ödüyor, biraz kabarık geliyor olmalı?" diye sorunca ben de "Burada kalmamın en bü- yük faydası telefonla konuş- mamak oldu" dedim. "Hem fatura düştü, hem kulağı- mız dinlendi..." Savcuıın kar- şısında 9 saat kaldını. BİRİNİ KARALAMAK İS- TİYORSAN GİT İFADE VER: Oradaki ifadelerin tü- münü açık etme niyetinde değildim ama bugün gazete- lerdeki yansımalan görüncc artık her şeyi anlatmazsam kötü olur. Türkiye'de birini karalamak istiyorsan, git em- niyete ifade ver. YILIN KUVVACISI ÖDÜ- LÜNÜ NEDEN ALDIN DE- DİLER: Kuvayı Milliye der- gisinin sahibi, bana 2006 yı- lında "Yılın Kuvvacısı" ödü- lü verdi. Savcı sordu; "Bu ödülü niçin aldın?" "Sayın savcım" dedim, "Yanılmı- yorsanı bu ödül aynı za- nıanda Rauf Denktaş'a da verildi, en az 20-25 kişiye ve- rildi..." Savcı "Ama siz bu ödülü almışsınız" deyince "Kendisiyle bir diyaloğum yok aradı, 'ödül vereceğiz' dedi. Ben de hayır diyeıııe- dim ama ben ödülü alınaya gelemem" dedim. Sonra Is- tanbul'da bir yerde tören ya- pıldı. Bana yönelik delillerden biri de buymuş... TOLON'UN REKLAMI DAEKLENMİŞ:HurşitTo- lon ile ilgili her şeyi soruyorlar. 1. Ordu Komutanı ikcn kendi- sini makamında ziyaret ettim. Sadece onu dcğil ben ayda en az 10 ziyaret yapıyorum, bun- lann arasında Cumhurbaşkam, Başbakan, yüksek yargı men- suplannm olması gayet doğal. Tolon bir konuşmasında diyor ki, "Biz bunu ilanen yayınla- yalım, Balbay bize yardımcı olur..." Kendisi bir sivil toplum kuruluşunun başında vc ka- muoyuna bir mesaj vermek is- tiyorlar, Tolon bizi arayınca reklamın rakamını da verdim, 2.5 milyar lira tutuyordu ama ben kendisine "biraz daha ineriz" dedim. Savcı "Bir şey daha yapmışsınız" dedi. O da reklamı haber yapmak... Her türlü sivil arayışı da darbecilerlc bağlantılı hale getinnenin ze- minini yokluyorlar... GEÇMİŞTEN GELECEGE ORHAN ERtNÇ Bir Âkil Adam... Türkiye'nin, iktidarın kendi çıkan için kurgula- dığı gelişmelerin yarattığı girdapdan nasıl çıkacağı bilinemiyor. Hukuk ve ilke olarak belirlenmiş ne kadar ku- ral varsa, her geçen gün biraz daha geçersiz ka- lıyor. Hukuk, siyasetle iç içe duruma geçmiş olmak- la eleştiriliyor. Pek çok yasa maddesi gibi emniyet ve Cum- huriyet Başsavcılığı'ndaki soruşturmanın gizliliğini kurala bağlayan madde de yok sayılanlar arası- na katıldı. Tepedeki siyasetçiler, kendi yandaşlarının bile ciddiye almadığı öğütlerde bulunuyorlar. Yargının, kural dışılığın tırmanmasına nasıl baktığı ise ay- rıntılarıyla öğrenilemiyor. • •• Yaşanan başıboşluğun ve gerginliğin azaltılması konusundaki önerilere yenileri eklendi. Üst düzeydeki birilerinin ya da âkil adamların devreye girmesini isteyenler var. Siyasal geleneklerin ve çekişmelerin böyle bir girişime olanak tanımaması bir yana sonuç ver- meyeceği de ortada. 1961 milletvekili seçimleri sonunda gerçekleş- tirilen ve liderlerin katıldığı "Yuvarlak Masa Top- lantısı" nasıl havada kaldıysa yenisi de aynı yo- lun yolcusu olmaya mahkûm. • • • Bu nedenle âkil adamların, partilerin, özellikle de iktidar partisi içinden çıkması daha doğru gö- züküyor. Siyasal tarihimizde bunun somut bir örneği de var. Çeşitli gazetelerde yazan meslektaşlarımızın da adını andıkları Demokrat Parti'nin (DP) Samsun Milletvekili Naci Berkman (Istanbul 1910) bu so- mut örneklerden biri. Bugünkü gibi kargaşa ortamının yaşandığı günlerde 9 Aralık 1958 günü partisinin grup top- lantısında uzun bir konuşma yapmış. Konuşmasının ilk bölümünde örneğin şöyle de- miş: "Bir mebus arkadaşım buraya çıkar, fikrini be- yan eder. Bu, hükümetin ve başvekilin tasvip et- meyeceği bir fikirise hükümetten bir arkadaşımız veya başvekilimiz kürsüye gelip bu arkadaşımıza biraz da kıracak şekilde cevap verir. Vekilin, baş- vekilin ve parti başkanlığını da nefsinde toplayan bir insan sıfatı ile konuşur ve hepimizin kendileri- ne olan büyük sevgimiz dolayısıyla o arkadaşımı- zın fikri ne kadar doğru olursa olsun epuize olup (tükenip) gider. Işte suçumuz, kabahatimiz bura- dadır." Berkman, önerilerini de 21 madde halinde sı- ralamış. Aralarında günümüz için de geçerli olabilecek birkaç örnek de şunlar: 5. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nu il- ga etmek, (kaldırmak) 8- Burdur, (Gazi) Antep valileri ile Ziie kayma- kamını merkez emrine almak, 9- Gerek iktidar, gerek muhalefet yönünden mutlak surette taraf tuttuğu tespit edilen idare amirleri ile umum müdürleri derhal tasfiye etmek, (görevden uzaklaştırmak) 12- Şahısları hakkında dedikodu ve münakaşa yapılan ve efkârı umumiyenin (kamuoyunun) tut- madığı, tespit edilen bazı kabine azalarını istifa- ya davet etmek veya bu anlayış havası içinde ye- ni bir kabine teşkil etmek. 19- Parti teşkilatında yoklama nizamına ahlâki ve partiler üstü bir veçhe (yön) vermek ve mide- cilerle istismarcıları (kötüye kullanıcıları) ve ahla- ken kötü kimseleri parti bünyesinden ıtrah etmek (dışarı atmak). ••• Sanırım "Binmişiz bir âlamete, gidiyoruz kıya- mete" sözünü kanıtlamak durumunda değiliz. • • • Sevgili Balbay yeniden eylemli olarak aramıza ve köşene hoş geldin. [email protected] Mustafa Balbay y a destek mesajlan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın serbest bırakılması, sevinçle karşılandı. Gazetemize dört bir yandan ulaşan geçmiş olsun mesajlann- da, Balbay'ın serbest bırakılmasından duyulan scvinç dile getirildi. 10. Cumlıurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Balbay'ı telefonla arayarak geç- miş olsun dileklerini iletti. 9. Cumlıurbaşkanı Süleyman Demirel de Balbay'ın serbest bıra- kılmasından duyduğu memnuniyeti, telefon ederck aktardı. Demirel, Ankara temsilcimize geçmiş olsun dileklerini iletirken "Ergenekon balonunu söndürdünüz" dedi. Ayrıca; Kültüı vc Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, CHP Gc- nel Başkan Yardımcıları Yılmaz Ateş ve Onur Öymen, CHP Genel Saymanı Mustafa Özyü- rek, CHP Ankara Milletvekili Eşref Erdem, DSP Istanbul Milletvekili Ahmet Tan, Yargı- tay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Sa- vaş, Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın avukatı Halit Çelenk ile cşi Şekibc Çclenk, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Do- ğan, Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, Radikal Gazetesi Ankara Temsilci- si Murat Yetkin, Gazeteci Mehmet Ali Bi- rand, Hürriyet Gazetesi Yazan Doğan Hızlan, TESK Genel Başkanı Bendeyi Palandöken, Araştırmacı - Yazar Turgut Özakman, Süme- rolog Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Dil Dcr- neği Başkanı Sevgi Özel, Yazar Muzaffer lzgü ve yitirdiğimiz yazarlanmızdan Ahmet Taner Kışlah'nın eşi Nilüfer Kışlalı ile Mustafa Ek- mekçi'nin eşi Aldoğan Ekmckçi de Balbay'a telefon ederek, geçmiş olsun dileklerini iletti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle