Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 TEMMUZ 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ankara temsilcimiz Mustafa Balbay gözaltı sürecinde yaşadıklannı anlattı
'Bu yafta bana yapışmaz'ANKARA (Cunıhuriyet Bürosu) - Ergene-
kon soruştunnası kapsamında 5 gün gözaltında
tutulduktan sonra önceki akşanı serbest bırakı-
lan gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Bal-
bay, sürecin bu şekilde devam etmesi dunımunda
çok farklı. isimlerin de gözaltına alınabileceği-
ni belirterek "Kendini dokunulamaz sırça
köşkte sananlar, hükümeti eleştinneycyinı,
durumu idare edeyim diyenler ayaklarını
denk alsınlar. Bu yapı AKP çevrcsinin ya ben-
densin, ya teröristsin anlayışına gidiyor" dc-
di. Kendisinin Ergenekon terör örgütünc üye ol-
mak ve halkı hükümete karşı silahh isyana teş-
vik eünekle yargılanacağını ifade eden Balbay,
"Bu yafta bana yapışraaz, ama bu durum,
Türkiye'nin ııasıl bir durumda olduğunu ve
yargımn nasıl kullanıldığını da gösteriyor" di -
ye konuştu. Bir yazan etkisiz kılma noktasında
onu öldürnıekle, tutuklamak arasında hiçbir
fark olmadığını vurgulayan Balbay, operasyo-
nun bir hedefınin de Türk Silahh Kuvvetleri'ni
yıpratmak olduğunu söyledi. Balbay, "Çok
açık söylüyorum, hedeflerden biri TSK'yi yıp-
ratmak ve göreve gelen, gelecek olan komu-
tanların hepsinin deyim yerindeyse tırnakları
sökülmüş olarak masaya oturmalarmı sağ-
luıuak" dedi. Serbest bırakılmasının ardından ts-
tanbul'dan Ankara'ya dönen ve dün Ankara bü-
romuza gelen Balbay, yaşadıklanru çalışanlar ile
paylaştı. Balbay, 5 günlük gözaltı süresini ve
mahkcme aşamasını şöyle anlattı.
POLİS AMCALAR BÖCEKLERİ ARA-
YACAK: Benim delikanlı (oğlu Deniz) 38
günlük, doğal olarak biraz gaz problcnıi vardı.
Operasyonıuı yapıldığı günün geccsinde saat
05.30'a kadar yan uyuyor, yan kalkıyor'dum.
06.00 gibi ben kalktım, cşinıe "Bir buçuk sa-
at ben oyalarım, sonra sen devralırsın" dcdim.
Saat 07.00 gibi kapı zili iki kez çaldı. Bu normal
değil dedim, sonra bir kez daha çahnca kuca-
ğımda Deniz Beyle kapıyı açtım. 10 polis, yan-
lannda mahallenin muhtan, azası... Polis kartı-
ni gösterdi, arama emirini görünce tamam dedim.
Evde bir telaş başladı, hemen ayağa kalktık, kı-
zım Yağmur, "Baba ne oluyor" diye uyandı.
Olaydan bir hafta öncc balkonda böcek bulmuştu,
dedim ki, "Kızım, balkondaki böcekler evin
her tarafını sardı, polis amcalar bir bir ara-
yacaklar..." Kızımın odasmdaki bilgisayan al-
dılar, "Bilgisayan açın" dedim, "Almak zo-
rundayız" dedÜer, o bilgisayar intemete bile bağ-
h değildi. Başka bilgisayar olup olmadığını
sordular. "Hayır" deyince, "Mümkiin değil"
dcdiler. Heralde kafalannda kasa kasa belgeler,
planlar vardı o açıdan biraz hayal kırıklığına uğ-
radılar mı bilmiyorum...
HAYATIMIN EN ÇOK MUAYENESİN-
DEN GEÇTİM: Süreç boyunca hayatımın en
çok muaycnesinden geçtim. Tam 7 defa mua-
yeneye girdim. lstanbul'a gitmek üzere uçağa
binmeden önce Ankara 'yı terk ettiğimiz an
"Bir yerden daha sağlık raporu almamız la-
zım" dediler, Çııbuk'ta bir sağlık lojmanına git-
tik, insanlar şaşkın... lstanbul'a indik yine sağ-
lık muayenesi, neden? "Ankara'yı terk ettiniz,
tstanbul karasularına girdiniz..." Bu sağlık
VERDİĞİM KİTAPLAR SUÇ DELİLİ OLMUŞ
'Suçlama
ağınma gitti'
JANDARMA'DA GİZİL KAMERA: Jandarma Ge-
nel Komutanhğı'nda 2003 yılı sonu 2004 başı gibi
Şener Eruygur görevdeydi. Şener Paşa'nın Istih-
barat Daire Başkanı Levent Ersöz ile makaınında
konuştuk, kahve içtik. Bu görüşme kameraya kay-
dedilmiş... Bir dizi laf var, dcmişim ki, "sokakta
bir vatandaşla konuşfum, 'Türkiye 60'lan, 70'le-
ri 80'leri gördü ama bundan kötü dönem yoktu' di-
yor". Arkasından da "Oyunu oyun sahası içinde
oynamak lazım" diyorum. Savcı bunun üsrüne
sordu; "Oyun sahası nedir?" "Efendim" dedim,
oyun sahası, Meclis, siyaset...
FAKSLA GELEN DAVETİYELER DELİL: Kam-
ran tnan'ın Milli Seferberlik Hareketi bu yılın
ocak ayında bir toplantı düzenlemiş. tnan, gönder-
diği faksta kendüıe has üslubuyla "Muhterem
efendim şıı tarihte bir toplantı yapacağız, si/ de
gelin" diyor. Savcının önünde toplantıya davet cdi-
lenlerin tüm listesi var, o toplantıya gitmeniz de bir
şeylerle bağlantılı olabileceğinize işaret... Toplantı-
ya Gülsün Bilgehan, Ufuk Söylemez, Hulki Cevi-
zoğlu, Şükrü Sina Gürel ve Mümtaz Soysal da
davet edilmiş, geri kalanını da savcı saydı ve soru
aynen şöyleydi; "Bu kadar farklı kesimden olan
bu insanları hangi güç bir araya getiriyor?"
ÇÖLAŞAN NEDEN DİNLEMELERLE ALAY
EDİYOR?: Savcı "Emin Çölaşan telefon dinle-
melerle neden alay ediyor?" diye sorunca "Nasıl
yani?" dedim. Kendisiyle bir konuşmamızda bana
"Mustafa bunlara iyice bindirelim, bu dinleme
rezaleti" demiş. Savcı bana "Bu rczalet mi?" diye
sordu. Ben de "Biz bu konuşmada YouTube site-
sine diişeıı konuşmalardan söz ettik" dcdim.
ABD BÜYÜKELÇİSİNİ DE ÇAĞIRALIM
DEDİM: Bir başka soru da ABD Büyükelçisi'nin
davetiyle gerçekleşen yemekle ilgiliydi. Ama Al-
lah'tan 4 kişilik bir yemekti... Zaman Ankara Tem-
silcisi Mustafa Ünal, Milliyet Ankara Temsilcisi
Fikret Bila, Referans Ankara Temsilcisi Erdal
Sağlam ve ben. Ben daha sonra yemeği İbrahim
Yıldız'a anlatmıştım. O da tlhan Selçuk'a anlatnıış,
demiş ki, "Balbay yeıtıek yedi, ABD Büyükelçili-
ği'ndc bir hava dcğişikliği var hükümete destek
olıııa, olmama konusunda..." Savcı "Bu nedir
açıklayın" deyince yemeğin 4 kişilik bir yemek ol-
duğunu söyledim ve içimden "Amerikan Büyükel-
çisi'ni de çağıralım" dedim...
AHMET NECDET SEZER BELGESİ: Savcı,
"Bir belge daha göstereceğiz, Ahmet Necdet Se-
zer isimli belge, CHP'ye girişi ile ilgili..." dedi.
Belgede, "Sayın Balbay" diyor, 1 'den 25'e kadar
isim yazmış, Ahmet Necdet Sezer, Fikret Bila,
Mustafa Özbek, Emin Çölaşan, Mustafa Koç,
Hulki Cevizoğlu vs. Altına da demiş ki; "Bu kişi-
ler CHP'ye katılıp omuz vermedikçe CHP yük-
selemez. Bu konuda da Cumhuriyet, ART,
SkyTürk, Flash TV ortak yayın yapmalıdır..."
Vatandaş altına ismini yazmış, telefonunu da yaz-
mış. Savcı "Bu liste nedir?" dedi... Vatandaşın
biri 25 kişinin CHP'ye girmcsini istemiş, herhangi
bir vatandaşın göııderdiği liste... Bu bilc benim suç
delillerim arasında. Belkı dc artık vatandaş bize
görüş belirtmckten dc korkacak.
ANNEMİN SÖZÜNÜ HATIRLADIM: Bu sırada
hep hayatım gözümün önünden geçti. Yirmi kitap
yazmışım, "Meslek yaşamımda bu işi yapaca-
ğım" dcmişim. Annemin sözü aklıma geliyordu,
annem der ki, "Saç düzenini bulur hamur biter,
ev düzenini bulur öıııür biter..." Ulan dedim,
meslek düzenini buldu, gazete belli bir tirajda, tam
işler oturdu böyle oldu...
BENİM VERDİĞİM KİTAPLAR SUÇ DELİLİ
OLMUŞ: Alrı kişi hâkim karşısına çıktık, daha
önce savcıya kitaplarımı verdim ya, savcı onları da
kendilerinin ele geçirdiği suç delili olarak getir-
miş... 3-4 saat dosyalanmızı okudu, suçumu söyle-
di; "Yasadışı Ergenekon terör örgütüne üye ol-
nıa zanlısı ve halkı hükümete karşı silahh isya-
na teşvik etme..." Bu çok ağnma gitti... Ben, bıra-
kın silahh isyaııı, silahsız isyana bile teşvik etnıi-
yorum, hep "Aman yasal sınırlar içerisinde ka-
lalıın" diyorum...
Ankara büronıuz çalışanları
ile arkadaşları Balbay'ı Kı-
zılcahamam'da karşıladı.
Balbay, Ankara Büro'ya çi-
çekler ve alkışlarla girdi.
Başkentte karşılama sürprid
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazete-
miz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, ön-
ceki gece lstanbul'dan Ankara'ya gelişinde
Ankara büromuz çalışanları tarafından Kızıl-
cahamam'da karşılandı. Çalışanlarla kucakla-
şan Balbay, bu süıpriz karşısında duygulandı.
Ergenekon soruştunnası kapsamında gözal-
tına alınan Balbay, önceki gün serbest bırakıl-
masının ardından önce lstanbul'daki
merkez binamıza gitti. Burada Baş-
yazanmız İlhan Selçuk ve Genel
Yayın Yönetmenimiz İbrahim Yıl-
dız ile görüşcn, çalışanlanmız ile bir
araya gelen Balbay, gece Ankara'ya
hareket etti. Karayoluyla Ankara'ya
gelen Balbay'ı Ankara büromuzdaki
çalışanlar Kızılcahamam gişelerinde
karşıladı. Balbay, çalışanlar ve bazı
okurlarının alkışlanyla arabadan in-
di. Balbay, teker teker kendini karşı-
lamaya gelenlerle kucaklaştı. Gözal-
tı sürecinde yaşadığı bazı gelişmeleri çalışan-
larla paylaşan Balbay, kısa sohbctin ardından
topluca söylenen türküye cşlik etti.
Balbay, dün sabah ART'de gazeteci-yazar
Emin Çölaşan ile birlikte hazıkladıklan vc
sunduklan hatfalık Ankara Rüzgârı progra-
tnına katıldı. Yaklaşık 3 saat süren programın
ardından Ankara Büro'ya gelen Balbay, gazete
çalışanlan tarafından çiçekle ve
alkışlarla karşılandı. Bina önün-
de gazetecilerin sorulannı ya-
nıtlayan Balbay, "Cumhuriyet
benim ikinci evim" dedi. Yazı-
işlerine geçerek burada çalışan-
larla sohbet eden Balbay, üze-
rinde "Hoş Geldin Balbay"
yazılı pastayı kesti. Balbay, ça-
lışma odasındaki bilgisayarı po-
lislerce götürüldüğü için bugiin
yayınılanan köşe yazısını yazı-
işlerinde yazdı.
'AKP 'nin ya bendensin
ya teröristsin anlayışı'
JANDARMA'NIN KENDİİÇ
YAZIŞMASINI SORDULAR:
Yargıç dedi ki, "Jandarma teş-
kilatının kendi iç bilgi notunda
Cumhuriyet gazetesine 100 bin
YTL verilip dağıtılmaları sağ-
lanabilir mi? diye bir şey var.
Bu nedir?" Oradaki diyalogda
şunu hatırladım, dediler İd Cum-
huriyet neden az satıyor? Ben de
"Kışlaya aldınız da satmadık
mı?" dedim. "Peki öbür gaze-
teler nasıl dağıtıhyor?" deyince
de "Bedava dağıtıhyor" dedim.
Bu konuda hiç dahlimiz yok.
OKTAY EKŞİ NE DEMEK
İSTEDİ' DİYE SORDULAR:
Gazi Üniveısitesi öğretim üyesi
Nurullah Aydın, "AKP'nin suç-
lan" diye bir disket vermişti.
Ben de onu aldım, baktım ama
bilgisayarımda unutmuşunı...
"Nurullah Aydın belgesi" de-
nilince bir an jeton düşmedi... Bir
başka belge; Oktay Ekşi, beni 6-
7 Temmuz'da Mesudiye'ye ça-
ğırdı. Meşhur Mesudiye şenlik-
lcri... Mailin üzerine de her hal-
de haber yapılmamasma bir ser-
zeniş olarak, "Kimsenin haberi
yok ama!" diye not düşmüş...
Savcı dedi ki, "Kimsenin habe-
ri yok ne demek?"
ĞİZLİ KONUŞMAM MED-
YAYA SERVİS YAPILDI: Dü
şünün, ben gizli belge bulundur-
makla suçlanıyorum ama benim
gizli ifadem 4 saat sonıa medya-
ya servis yapılıyor... tstanbul
Ağır Ceza Mahkemesi'nin bir
yapılanması var, buradaki görev
zinciri içinde AKP'nin görev-
lendirdiği bir halka da var. Hal-
ka içerisinden biri belgeleri alıyor,
şunu Star'a, bunu Yeni Şafak'a,
öbürünü El Sabah'a diye dağıtı-
yor...
AKLA HAYALE GELME-
YECEK KİŞİLER BUNUN İÇİ-
NE SOKULABİLİR:Felaket se-
naryosu ürehnek anlaınında söy-
lemiyorum. Beş günlük gözal-
tında karşı karşıya kaldığım du-
rumun bana yöncltilen sorulann
ve sorulardaki cımbızlamalann dı-
şında söylüyorum, bu süreç de-
vam ederse, akla hayale hiç gel-
meyecek kişiler bile bunun içine
sokulabilir. Kendini dokunula-
maz, sırça köşkte sananlar ayak-
lannı denk alsınlar, hükümeti
eleştirmeyeyim, durumu idare
edeyim diyenler ayaklarını denk
alsınlar. Bu yapı AKP çevresinin
"Ya bendensin, ya teröristsin"
anlayışına gidiyor.
BU YAFTA BANA YAPIŞ-
MAZ: Bu yafta bana yapışmaz.
Ama bu, Türkiye'nin nasıl bir du-
rumda olduğunu gösteriyor, yar-
gımn nasıl kullanıldığını da gös-
teriyor.
BENİ BU ŞORUŞTURMA-
NIN NERESİNE KOYUYOR-
SUNUZ?: Dokuz saat sorgu-
landım, ama düşünün beni nere-
sine koyuyorsunuz bunun? Yar-
gılandığım sürece ben yaralan-
maya devam edeceğim. Bir yazan
etkisiz bırakmak için ya onu öl-
düreceksiniz ya hasta edeceksiniz,
ya da tutuklayacaksınız. Bunlann
arasında bir fark var mı? Hepi-
mizin ortak özelliği, yurtsever
olmamız, Atatürk devrimlerin-
den ödün vermemiz, AB deyince
önce Anadolu'nun birliği deme-
miz, laiklikten ödün vermemiz,
Türkiye'nin peşkeş çekilmesine
hayır dememiz.
HER KOMUTAN, TIRNAĞI
SÖKÜLMÜŞ OLARAK MA-
SAYA OTURACAK: Ben, bu
işin içinde yaşamış bir kişi olarak
söylüyorum burada hedeflerden
biri çok açık söylüyorum TSK'yi
yıpratmak ve göreve gelen ve ge-
lecek olan komutanların hepsinin
deyim yerindeyse tırnaklan sö-
külmüş olarak masaya oturmala-
nnı sağlamak. TSK halkın bağ-
nndan çıkmıştır, bu toplumun
parçasıdır, yargı, Meclis bu top-
lumun parçasıdır. En kötü Mec-
lis bile kapalı bir meclisten iyidir.
Ama bu operasyonun yarattığı du-
rumlardan biri, TSK'yi yıprat-
maktır.
muayenesi insanın sağhğını bozar.
ERGENEKON NEYMİŞ GÖRECEĞİZ: Bi-
rinci gün, sohbet sırasında "Sizce bu örgüt na-
sıl bir örgüt?" diye sordular. Ben de "Geldik
göreceğiz" dedim. Dışı özenle kaplanmış bir ye-
mek kabında getirilen yemekleri yedik, bunun
üstüne polislerin ikram ettikleri kumanyalann-
dan da yedim. Avukatımızla konuştum, "Burada
ifade verdin mi iki saat sonra gazetelere gi-
der haberin olsun" dedi. Bunun üzerine ben de
bir dilekçe yazarak konuşmama hakkımı kul-
lanmak istediğimi bildirdim. Bunun üzerine
polisler biraz bozuldu. Bir tanesi "İfade ver-
seydin konuyu önceden öğrenmiş olacak-
tın" dedi. Ben de "Ben savcüığa gitmeden be-
nim hakkımda bir imaj dalgalanmış olacak-
tı" dedim.
MAHKEMEYE SEVK EDİLMEMİZ 35
SAAT SÜRDÜ: Üçüncü günün akşanıında bir
defa benim çamaşırlar Ankara'da kalmış, saç sa-
kal uzamış. Ama jilete izin vermiyorlar, lstan-
bul'daki arkadaşlanmız bir elektrikli makine gön-
derdi onunla tıaş olduk, ertesi
gün sabah 10.00 snalarında
adliyeye sevk edildik, gözaltı
süresi bitti. Savcının karşısına
çıkıp malıkemeye sevkedilme-
miz 35 saat sürdü. O gün saat
17.30'da savcının karşısına çık-
tık, 6'ya çeyrek kala sorgu baş-
ladı. Cumayı cumartesiye bağ-
layan gece saat 03.20'de bitti.
Bu süreç içerisinde yalnızca 15
dakika mola verelim dediler.
SAVCI TELEFON FA-
TURALARINIZ KABARIK
GELİYOR' DEDİ: Sorgu sı-
rasında savcı, "Siz yasadışı
Ergenekon terör örgütüne
üye olma zanlısı olarak kar-
şımızdasınız" dedi. Bilgisa-
yanmdan çıkan bilgi ve dökü-
manlardan ömekler verdi. Bun-
lar, benim kitaplanmın mal-
zemeleri... "İran Raporu"
adlı kitabımı getirttim, kitapta
devlet raporlarını, MGK'ye
giren raporları okumuşum,
yazmışım. Baktı, "Bunlar ne-
reden geliyor size" dedi. Ben
dc bütün gazetecilerin, Anka-
ra temsilcilerinin bu tür kitap-
laryazdığını söyledim. Savcı,
"Telefon faturalarını kim
ödüyor, biraz kabarık geliyor
olmalı?" diye sorunca ben de
"Burada kalmamın en bü-
yük faydası telefonla konuş-
mamak oldu" dedim. "Hem
fatura düştü, hem kulağı-
mız dinlendi..." Savcuıın kar-
şısında 9 saat kaldını.
BİRİNİ KARALAMAK İS-
TİYORSAN GİT İFADE
VER: Oradaki ifadelerin tü-
münü açık etme niyetinde
değildim ama bugün gazete-
lerdeki yansımalan görüncc
artık her şeyi anlatmazsam
kötü olur. Türkiye'de birini
karalamak istiyorsan, git em-
niyete ifade ver.
YILIN KUVVACISI ÖDÜ-
LÜNÜ NEDEN ALDIN DE-
DİLER: Kuvayı Milliye der-
gisinin sahibi, bana 2006 yı-
lında "Yılın Kuvvacısı" ödü-
lü verdi. Savcı sordu; "Bu
ödülü niçin aldın?" "Sayın
savcım" dedim, "Yanılmı-
yorsanı bu ödül aynı za-
nıanda Rauf Denktaş'a da
verildi, en az 20-25 kişiye ve-
rildi..." Savcı "Ama siz bu
ödülü almışsınız" deyince
"Kendisiyle bir diyaloğum
yok aradı, 'ödül vereceğiz'
dedi. Ben de hayır diyeıııe-
dim ama ben ödülü alınaya
gelemem" dedim. Sonra Is-
tanbul'da bir yerde tören ya-
pıldı. Bana yönelik delillerden
biri de buymuş...
TOLON'UN REKLAMI
DAEKLENMİŞ:HurşitTo-
lon ile ilgili her şeyi soruyorlar.
1. Ordu Komutanı ikcn kendi-
sini makamında ziyaret ettim.
Sadece onu dcğil ben ayda en
az 10 ziyaret yapıyorum, bun-
lann arasında Cumhurbaşkam,
Başbakan, yüksek yargı men-
suplannm olması gayet doğal.
Tolon bir konuşmasında diyor
ki, "Biz bunu ilanen yayınla-
yalım, Balbay bize yardımcı
olur..." Kendisi bir sivil toplum
kuruluşunun başında vc ka-
muoyuna bir mesaj vermek is-
tiyorlar, Tolon bizi arayınca
reklamın rakamını da verdim,
2.5 milyar lira tutuyordu ama
ben kendisine "biraz daha
ineriz" dedim. Savcı "Bir şey
daha yapmışsınız" dedi. O da
reklamı haber yapmak... Her
türlü sivil arayışı da darbecilerlc
bağlantılı hale getinnenin ze-
minini yokluyorlar...
GEÇMİŞTEN
GELECEGE
ORHAN ERtNÇ
Bir Âkil Adam...
Türkiye'nin, iktidarın kendi çıkan için kurgula-
dığı gelişmelerin yarattığı girdapdan nasıl çıkacağı
bilinemiyor.
Hukuk ve ilke olarak belirlenmiş ne kadar ku-
ral varsa, her geçen gün biraz daha geçersiz ka-
lıyor.
Hukuk, siyasetle iç içe duruma geçmiş olmak-
la eleştiriliyor.
Pek çok yasa maddesi gibi emniyet ve Cum-
huriyet Başsavcılığı'ndaki soruşturmanın gizliliğini
kurala bağlayan madde de yok sayılanlar arası-
na katıldı.
Tepedeki siyasetçiler, kendi yandaşlarının bile
ciddiye almadığı öğütlerde bulunuyorlar. Yargının,
kural dışılığın tırmanmasına nasıl baktığı ise ay-
rıntılarıyla öğrenilemiyor.
• ••
Yaşanan başıboşluğun ve gerginliğin azaltılması
konusundaki önerilere yenileri eklendi.
Üst düzeydeki birilerinin ya da âkil adamların
devreye girmesini isteyenler var.
Siyasal geleneklerin ve çekişmelerin böyle bir
girişime olanak tanımaması bir yana sonuç ver-
meyeceği de ortada.
1961 milletvekili seçimleri sonunda gerçekleş-
tirilen ve liderlerin katıldığı "Yuvarlak Masa Top-
lantısı" nasıl havada kaldıysa yenisi de aynı yo-
lun yolcusu olmaya mahkûm.
• • •
Bu nedenle âkil adamların, partilerin, özellikle
de iktidar partisi içinden çıkması daha doğru gö-
züküyor.
Siyasal tarihimizde bunun somut bir örneği de
var.
Çeşitli gazetelerde yazan meslektaşlarımızın da
adını andıkları Demokrat Parti'nin (DP) Samsun
Milletvekili Naci Berkman (Istanbul 1910) bu so-
mut örneklerden biri.
Bugünkü gibi kargaşa ortamının yaşandığı
günlerde 9 Aralık 1958 günü partisinin grup top-
lantısında uzun bir konuşma yapmış.
Konuşmasının ilk bölümünde örneğin şöyle de-
miş:
"Bir mebus arkadaşım buraya çıkar, fikrini be-
yan eder. Bu, hükümetin ve başvekilin tasvip et-
meyeceği bir fikirise hükümetten bir arkadaşımız
veya başvekilimiz kürsüye gelip bu arkadaşımıza
biraz da kıracak şekilde cevap verir. Vekilin, baş-
vekilin ve parti başkanlığını da nefsinde toplayan
bir insan sıfatı ile konuşur ve hepimizin kendileri-
ne olan büyük sevgimiz dolayısıyla o arkadaşımı-
zın fikri ne kadar doğru olursa olsun epuize olup
(tükenip) gider. Işte suçumuz, kabahatimiz bura-
dadır."
Berkman, önerilerini de 21 madde halinde sı-
ralamış.
Aralarında günümüz için de geçerli olabilecek
birkaç örnek de şunlar:
5. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nu il-
ga etmek, (kaldırmak)
8- Burdur, (Gazi) Antep valileri ile Ziie kayma-
kamını merkez emrine almak,
9- Gerek iktidar, gerek muhalefet yönünden
mutlak surette taraf tuttuğu tespit edilen idare
amirleri ile umum müdürleri derhal tasfiye etmek,
(görevden uzaklaştırmak)
12- Şahısları hakkında dedikodu ve münakaşa
yapılan ve efkârı umumiyenin (kamuoyunun) tut-
madığı, tespit edilen bazı kabine azalarını istifa-
ya davet etmek veya bu anlayış havası içinde ye-
ni bir kabine teşkil etmek.
19- Parti teşkilatında yoklama nizamına ahlâki
ve partiler üstü bir veçhe (yön) vermek ve mide-
cilerle istismarcıları (kötüye kullanıcıları) ve ahla-
ken kötü kimseleri parti bünyesinden ıtrah etmek
(dışarı atmak).
•••
Sanırım "Binmişiz bir âlamete, gidiyoruz kıya-
mete" sözünü kanıtlamak durumunda değiliz.
• • •
Sevgili Balbay yeniden eylemli olarak aramıza
ve köşene hoş geldin.
[email protected]
Mustafa Balbay
y
a
destek mesajlan
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemiz
Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın serbest
bırakılması, sevinçle karşılandı. Gazetemize
dört bir yandan ulaşan geçmiş olsun mesajlann-
da, Balbay'ın serbest bırakılmasından duyulan
scvinç dile getirildi. 10. Cumlıurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer, Balbay'ı telefonla arayarak geç-
miş olsun dileklerini iletti. 9. Cumlıurbaşkanı
Süleyman Demirel de Balbay'ın serbest bıra-
kılmasından duyduğu memnuniyeti, telefon
ederck aktardı. Demirel, Ankara temsilcimize
geçmiş olsun dileklerini iletirken "Ergenekon
balonunu söndürdünüz" dedi. Ayrıca; Kültüı
vc Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, CHP Gc-
nel Başkan Yardımcıları Yılmaz Ateş ve Onur
Öymen, CHP Genel Saymanı Mustafa Özyü-
rek, CHP Ankara Milletvekili Eşref Erdem,
DSP Istanbul Milletvekili Ahmet Tan, Yargı-
tay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Sa-
vaş, Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın avukatı
Halit Çelenk ile cşi Şekibc Çclenk, Doğan
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Do-
ğan, Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi
Fikret Bila, Radikal Gazetesi Ankara Temsilci-
si Murat Yetkin, Gazeteci Mehmet Ali Bi-
rand, Hürriyet Gazetesi Yazan Doğan Hızlan,
TESK Genel Başkanı Bendeyi Palandöken,
Araştırmacı - Yazar Turgut Özakman, Süme-
rolog Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Dil Dcr-
neği Başkanı Sevgi Özel, Yazar Muzaffer lzgü
ve yitirdiğimiz yazarlanmızdan Ahmet Taner
Kışlah'nın eşi Nilüfer Kışlalı ile Mustafa Ek-
mekçi'nin eşi Aldoğan Ekmckçi de Balbay'a
telefon ederek, geçmiş olsun dileklerini iletti.