Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 HAZİRAN 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Tarihte hiçbir toplumsal olay, salt içinde yaşandığı tarihsel kesite bakılarak açıklanamaz
68'in siyasal ve sosyal kökeni
SÖNMEZ TARGAN
Bu yıl 68 devrimci gençlik de-
vinmcsinin 40. yılı. Kırk yıl, toplıım
yaşamında değilse bile insan yaşa-
mmda büyük bir zanıan dilimi. Bu
siire içinde, 68 kalkışmasında yi-
tirdiklerimizin yanı sıra birçok 68'li
yoldaşımız da ya yıllann verdiği
ağırlıktan yitip gittiler ya da sayn-
liklardan aramızdan ayrıldılar. Ka-
lanlanmızın çoğunluğunun ise ya
saçları ağardı ya da saçları döküle-
rek çoluk çocuğa kanştı, hatta torun
sahibi oldu. Ama bunca zanıan son-
ra 68'in coşku vc dinamizmi hâlâ
yaşıyor olmalı ki 68'ın 40. yılının
yaşandığı bu yıl, başta nıedya olmak
üzere birçok sivil toplunı kurulu-
şumuzun güııdeminin başına gelip
oturdu.
Bugün, geriye dönüp bir baktığı-
mızda, ülkemizde ve dünyada nc de-
ğişti ya da değişnıedi de 68*lilik hâ-
lâ canlılığını koruyor diye bir sor-
gulama yapmamız gerekmez mi?
Böylesi bir sorgulamaya geçme-
den gelin önce 68'i yaratan siyasal
ve sosyal nedenlere bir göz atalım.
Çünkü, tarihte hiçbir toplumsal
olay, salt içinde yaşandığı tarihsel
kesite bakılarak açıklanamaz. Onu
yaratan nedenler tarihin derinlikle-
rindedir.
Dünyada 68 olayları
68'in dünyadaki gelişmelerine
geçmeden önce 6O'lı yıllann dün-
yasında olup bitenlere kısaca bir göz
atalım. 60 lı yıllara damgasını vu-
ran en temcl özellik, dünyanın, bir
tarafta Sovyetler Birliği'nin başını
çektiği sosyalist dizge, diğer taraf-
ta ise çekim merkezi Amerika Bir-
leşik Devletleri'nin (ABD) olduğu
kapitalist-emperyalist dizge olmak
üzere iki kutııplu bir yapıdan oluş-
masıydı. Her iki kutup arasında sü-
rekli gerilimlere neden olan bir ça-
tışma ortamı yaşanırken bilimsel ve
teknolojik alanda da büyük bir ya-
rışmaya tanık olunuyordu.
Ömeğin, insanlık ilk kez gezege-
nimizin dışına çıkıyor; Sovyetler
Birliği 12 Nisan 1961 tarihinde, için-
de Yuri Gagarin'in bulunduğu
"Vostak 1" uzay aracıyla yerden
301 km yükseklikte bir insanlı uzay
uçuşunu gerçekleştiriyordu. Sov-
yetler Birliği'nin bu başansı sos-
yalist evrene büyük bir saygmlık ka-
zandırırken dünyadaki sömürge
halklannın da bağımsızlık ve sö-
mürüye karşı savaşıınlan da dalıa bir
hız kazanıyordu.
Örneğin, 1959 yılında bağımsız-
lığını kazanan Küba'da Castro re-
jimi 6O'lı yıllarda adasına dalıa
yerleşirken bağunsızlık arayan halk-
lara ömek olma konusunda adeta ef-
saneleşiyordu. Hareketin önderi Fi-
del Castro ile birlikte Che Guevara
başta Latin Amerika olmak üzere
Asya vc Afrika halklannın da ideo-
lojik ve politik önderliği konumu-
na yükseliyordu.
Yine Latin Amerika 'daki diğer
devrimci dalgalar. ömeğin Brezil-
ya'da Carlos Marigalla, Nikara-
gua'daki Sandinistler, Kolombi-
ya'daki Tupa Maro gerilla eylemleri
klasik Avrupa sol mücadele ve dev-
rim anlayışma yeni ufuklar açıyor-
du. Öte yandan Afrika'da Angola,
Asya'da Victnam, Kamboçya ve La-
os'ta emperyalizme karşı kıyasıya
bir bağımsızlık ve özgürlük savaşı
veriliyordu.
özetle 6O'lı yıllar, tüm dünyada
sosyalist rüzgânn kuvvetle estiği,
kapitalist-emperyalist dizgenin ge-
rilediği yıllardı. Vc bu sol rüzgâr salt
• Bunca zaman sonra 68'in coşku ve dinamizmi hâlâ yaşıyor olmalı ki 68'in 40. yılının
yaşandığı bu yıl, başta medya olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşumuzun gündeminin
başına gelip oturdu.
• Bugün, geriye dönüp bir baktığımızda, ülkemizde ve dünyada ne değişti ya da değişmedi
de, 68'lilik hâlâ canlılığını koruyor diye bir sorgulama yapmamız gerekmez mi? Böylesi bir
sorgulamaya geçmeden önce 68'i yaratan siyasal ve sosyal nedenlere bakınalıyız.
sömürge-yarı sömürge ülkelerde
de yaşanmıyordu. Kapitalist ülke
halkları ve emekçi yığmlan da ka-
çınılmaz olarak bu gelişmelerden et-
kileniyordu.
Bu etkilenmelcrin en büyük işa-
retleri önce Kıta Avnıpası'nda Fran-
sa, Almaııya vc ltalya'da görünmeyc
başladı. lşte bu etkilenmenin tüm
boyutlarıyla doruğa ulaştığı nokta
1968 olaylarıyla kendini tüm dün-
yaya duyurdu. 68 balıannda Fran-
sa'da öğrcnci gençliğin başlattığı ve
eğitimdc köklü reformlar yapılma-
sı amacını taşıyan eylemler işçi ke-
siminc de sıçrayınca olaylar siyasal
bir krize dönüştü.
Devlet Başkanı De Gaulle meclisi
feshedcrek 23 Haziran'da seçimle-
re gitti, fakat daha bir üstünlük ka-
zanarak yeniden iktidara geldi. Bu
olaylann Fransa'da yaşandığı yıl-
larda önc çıkan isimlerin başında
Daniel Cohn-Bendit gelir ki bugün
Almanya'dan Avrupa Parlamcnto-
su'na milletvckili seçilmiş olup
Yeşillcr Topluluğu'nun da başkan-
lığını yapmaktadır.
Fransa'da başlayan ve siyasal
içeriği bakımından eksiztansiyalist
(varoluşçuluk) bir dünya görüşün-
den kaynaklanan bu öğrenci genç-
lik devinmcsi, aslında, klasik Fran-
sız komünist anlayış ve örgütlen-
mesine karşı bir tepkiyi de içerir.
Başka bir anlatımla, yürürlükteki dü-
zene (statüko) karşı bir başkaldırı-
dır ama içinde bulunduğu üretim
ilişkilerinin tüınünü değiştirmeyi
amaçlayan sınıfsal bir temele da-
yanmadığı için -Avrupa'daki tüm
68 başkaldınlan için geçerlidir- ta-
mamıyla Marksist bir ideolojiden
kaynaklandığı söylenemez.
Çünkü, 68'de sosyalist ülkelerde
de statükoya karşı liberal çıkışlara
tanık olunmuş; örneğin, Polonya ve
Yugoslavya'da da benzeri çıkışlar
yaşanmıştır. Hatta, Çckoslovak-
ya'da rejimi tümden değiştirecek bir
iktidar değişikliği olgusuna karşı
Sovyet tanklan bu ülkeye girerck ik-
tidardaki Dubcek hükümetini yık-
mıştır. 68'de solda yaşanan bu ol-
gu, dünya komünist devinmeleri
içinde hatta Türkiye'de bile bölün-
melere neden olmuştur.
Fakat, hemen belirtmek gerekir-
se, düzeni tümden değiştirecek ideo-
lojik bir altyapıya sahip olmamak-
la birlikte, 68 gençlik devinmesinin
Avrupa'da önemli sosyal dönü-
şümlcre ebelik yaptığı da ayn bir
gerçektir
Türldye'de68~
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de
de 68'i anlayabilmck ve bunun si-
yasal ve toplumsal çözümlemesini
yapabilmek için genelde 6O'lı yıl-
lara topluca bir bakmamız gereke-
cek. lsterseniz biraz daha gerilere gi-
delim. Deniz Gezmiş'in savunma-
smda da vurguladığı gibi, Türki-
ye'de cumhuriyet tarihindeki ilk kı-
nlma 14 Mayıs 1950 seçimlerinde
yaşandı ve yine Gezmiş'in betim-
lemesiyle "Amerikan emperya-
Sovyetler Birliği 1961'de içinde Yuri Gagarin'in bulunduğu "Vostak 1" uzay
aracıyla bir insanlı uzay uçuşunu gerçekleştiriyordu. Küba'da Castro bağım-
sızlık arayan halklara örnek olma konusunda adeta efsanelcşiyordu. Türkiye'de
Mehmet Ali Aybar'ın TİP'in başına gelnıesiyle bu parti aydınların çekim mer-
kezi oldu. 68 devrimci gençliğinin önder kadrolarının önemli bir bölümü TİP'in
içindedir. Örneğin Deniz Geznıiş, TİP Üsküdar ilçesi üyesidir.
lizmi Türkiye'de seçimlerle ikti-
dara geldi." Bu bakımdan, 1946'da
çok partili döneme geçişi bir de-
mokrasi olarak görüp sonuca var-
mak bizleri yanıltır.
Aslında, 1946 olayı bir demokrasi
olayından çok, Türkiye'nin yüzünün
Batı kapitalizmine ve emperyaliz-
mine kesin dönüşünün de bir zafe-
ridir. Sanayisiyle, altyapısıyla ve
özellikle içinde yaşadığı toprak dü-
zeniyle gelişmemiş bir ülke olma-
sı nedeniyle, yüzünü çevirdiği bu
dünya düzeninin özgür, eşit ve ba-
ğımsız bir üyesi olamayacağı ve gi-
derek bağımsızlığını yitirerek yarı
sömürge bir ülke konumuna düşe-
ceği aşikârdı.
Bunun ekonomik alandaki en
önemli göstergesi 18 Ocak 1954'te
çıkartılan "Yabancı Sermaye Ka-
nunu" ise, askersel alandaki gös-
tergesi Şubat 1952'de Türkiye'nin
NATO'ya (Kuzey Atlantik An-
tlaşması Teşkilatı) girmesidir. Si-
yasal alandaki göstergesiyse, salt
emperyalizme yaranmak ve Ba-
tı'dan kredi koparmak için 1951 'de
gerçekleştirilen en kapsamlı TKP
(Türkiye Komünist Partisi) tevki-
fatıdır İci bu yıllar aynı zamanda tüm
gezegenimizde yaşanan Soğuk Sa-
vaş yıllandır.
Ve Türkiye'de artık yıllar sürecek
bir antikomünizm söylemi başla-
yacaktır. Özetle, Türkiye'de 50'li
yıllar, dışa bağımlı çarpık bir dü-
zenin yaşandığı ve iktidardaki Men-
deres (Demokrat Parti) iktidarımn
gelişen halk muhalefeti karşısında
diktaya yönelen bir tutum içine
girdiği yıllardır. 1960'a gelindi-
ğinde iş çığınndan çıktı. Muhale-
fctin en güçlü partisi CHP'nin açık
hava toplantılarına saldınlar yo-
ğunlaşırken, üniversitclerden de
buna karşı tepkiler yükselmeye
başladı. 28 Nisan'da Istanbul Üni-
versitesi'nde olaylı bir protesto
göstcrisi yaşandı.
Durumun gidcrek bir kaosa doğ-
ru yuvarlandığını gören Türk Silahlı
Kuvvetleri, 27 Mayıs 1960'ta ger-
çekleştirdiği bir devirme ile yöne-
time el koydu.
DP kapatılarak yöneticileri göz-
altma alındı. lktidarı ele alan Mil-
li Birlik Komitesi, 1960 Haziran'ı
başında çıkartılan bir yasayla Ku-
rucu Meclis'i oluşturarak yeni ana-
yasa hazırlanması çalışmalarını
başlattılar.
Türkiye9
de en büyük işçi mitingi
Türkiye'de ilk kez en yığmsal bir işçi mitingi,
350 bin işçinin katılımıyla 3 Aralık 1961 'de Sa-
raçhane'de gerçekleşiyordu. Bu anayasayla
Türk toplumu legal ve yığmsal biçimde sola
açılma olanağı da bulmuştu. Bu gelişmelere en
tipik iki örnek olarak 13 Şubat 1961 'de kuru-
lan Türkiye işçi Partisi (TİP) ile yine içlerin-
de Sadun Aren, Doğan Avcıoğlu, Osman Nu-
ri Torun gibi aydın ve akademisyenlerin
1962'de kurduğu Sosyalist Kültür Derneği'ni
gösterebiliriz.
Yine bu anayasanın sağladığı özgürlük or-
tamında bilimsel sosyalizmin tüm temel yazı-
lı ürünleri Türkçeye kazandınimış, o güne de-
gin görülmemiş yoğunlukta kitlelerin sol dün-
ya görüşleri ile tanışıklığı sağlanmıştır. Böy-
lcsine çağcıl, demokratik, insan hakları ile öz-
gürlüklerine kapı açan bir anayasanın askersel
bir devirmenin ürünü olması neyi değiştirir?..
Bir toplumsal ve tarihsel olguyu yaratan ko-
şullann salt kaynağma mı bakacağız, yoksa so-
nuçlarma mı?
Nitekim ilcriki yıllarda, cmperyalizmin Tür-
kiye'deki işbirlikçisi siyasal iktidar tarafından
bu anayasanın budanması girişimlerine karşı ba-
şında Mehmet Ali Aybar'ın bulunduğu TİP,
anayasayı savunma kampanyalan açacaktır.
27 Mayıs'ı izleyen yıllarda, uzun baskı yıl-
larının etkisiyle kapanmaya başlamış toplum ya-
raları da yeniden kanamaya başlamıştır. Kit-
lelerde sınıf bilincinin uyanması, sömürülme
gerçeğinin görülmesiyle suskun toplum yeri-
ni tepkili topluma bırakmaya başlamıştır.
1964'te Kıbrıs'ta yaşanan olaylar ve bunun
üzerine Türkiye'nin Kıbrıs'a askersel kanşma
girişimi nedeniyle, ABD Başkanı Johnson'un
5 Haziran 1964 tarihinde dönemin başbakanı
tsmet tnönü'yc ağır bir mektup yazması, as-
lında Türkiye'nin başına geçirilmiş ilk çuval
olayı olmalı ki toplumda o günc değin görül-
memiş bir toplumsal antiemperyalist bilincin
oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Bu bilinçle ayağa kalkan üniversite gençli-
ğinin istemleri ile toplumun ekonomik, de-
mokratik istemleri örtüşünce, 68'e giden yol-
ların taşları daha o günlcrden örülmeyc baş-
lamnıştır. Altmışlı yıllarda işçi kesiminde ve
özellikle sendikal alanda önemli atılımlann ol-
duğunu gönnekteyiz.
Sendikal alanda ise 13 Şubat 1967 yılında
Devrimci İşçi Scndikalan Konfederasyonu'nım
(DİSK) kurulmasıyla da sınıf ve kitle sendi-
kacılığı anlayışı kök salmaya başlamıştır.
68'de, gelişmelerden en fazla etkilenen kesim,
itiraf eünek gerckirse, bizde de öğrenci genç-
lik olmuştur.
Üniversitedeki öğrenim koşullarının iyileş-
tirilmesi, eğitim-öğretim ve öğrenimin çağdaş
ve bilimsel temellerc oturtulması, parasız eği-
tim-öğretimin yaygınlaştırılması ve özel okul-
ların dcvletleştirilmcsi istemiyle başlatılan
boykot ve işgal eylemleri giderek siyasallaşa-
rak toplumsal bir nitelik kazandı.
ENTERNET / MEHMET SUCU melımct@ounılıuriyct.c*oın.tr
Niçin bir insan bir başka insanı iz-
leme gereksinimi duyar?
Niçin insanlar birbirlerine karşı
saydam olmazlar?
Niçin büyük kurumlar kitlesel ve-
ya bireysel olarak insanları izlerler?
Niçin devletler yurttaşlarından
hep kuşkulanır?
Niçin devletler bu konuyu yasal-
laştırmak için uğraşır?
Niçin büyük bilişim kuruluşları
bilgi koleksiyonculuğu yapar?
Niçin dünyanın bilgisini birikti-
renleri biz tanımıyoruz?
Niçin kentlerin heryerinde mobese
adlı sistemler var?
Niçin Cumhuriyet gazetesi başta
olmak üzere yayın organları dinlenip
izleniyor.
Niçin bir başka insanı izleme dür-
tüsünün argodaki karşılığı röntgen-
ciliktir? Buradan bakınca bizi izleyen
devlet ve özel kurumlar röntgenci mi
Özel Yaşam mı? 0 Artık ÖldiL.
oluyor?
Niçin...
Niçin..
Niçin ben ülkemde attığım her
adımda izleniyormuşum hissine ka-
pıhyorum? Yoksa ben paranoyak mı-
yım?
Insanların sokakta rahatça yürü-
me ve potansiyel suçlu olarak gö-
rülmeleri yerine ortak haklara sahip
yurttaşlar olmaları daha güzel ve ol-
ması gereken bir durum değil mi?
Son 5-6 senedir özellikle Türki-
ye'de artan bu güvensizlik ortamı-
nın altında izlenme süreçlerinin art-
masının olduğunu düşünüyorum.
Her yeri, her şeyi, neredeyse herkesi
izleyen Büyük Birader ne yazık ki
hiçbir şey yapamıyor. Ne Trab-
zon'daki katliamı engelleyebiliyor, ne
de Hrant Dink'in katledilmesini.
Bizim Büyük Biraderler'den bir ta-
nesi, anladığımız kadarıyla Teleko-
münikasyon lletişim Başkanlığı adı-
nı taşıyor. Görev tanımları arasında
da şu cümle yer alıyor: "Başkanlık
faaliyetleriyle ilgili olarak talep etti-
ğinde derhal Başbakan'a bilgi ver-
mek."
Yani bizim Büyük Birader'in kim
olduğu da bir güzel ortaya çıkıyor.
Şimdi gazetelerde çıkan ve yalan-
lanmayan haberleri bir kez daha dü-
şünün. Seçim döneminde dinle-
nenler, Diyarbakır Ağır Ceza Mah-
kemesi'nin Türkiye'deki tüm telefon
ve internet haberleşmesini izleme
yetkisi vermesi... Daha fazla örnek
vermeye herhalde gerek yok. So-
nuçta Telekomünikasyon lletişim
Başkanı Fethi Şimşek'i atayan bi-
zim Büyük Birader'imiz, sadece
yurttaşların yüzde 53'ünü değil he-
men hepsini de izlettiriyor.
Izlenip izlenmemek, bunu bilip
bilmemek tamamen bir özgürlük
sorudur. Kimse kimseyi izni olmadan
ne dinleyebilir ne de izleyebilir. Ya-
pılanın kendi yurttaşına karşı ca-
susluktan ve röntgencilikten farkı
yoktur.
Ne bu ülkede ne de başka bir yer-
de hiç kimse haberi olmadan izlen-
memeli. Hakkında bilgi toplanma-
malı. Hiç kimse hakkında bu derle-
nen bilgilerle hiçbir işlem yapılma-
malı. İnsanlar özgür olduklarını ilik-
lerine kadar hissetmeli. Aksi halde
toplumsal gerginlikler giderek yük-
selecek, rahatsızlıklar giderek arta-
cak, çatışmalar şiddetlenecek.
Peki bu denli dijitalleşen bir dün-
yada bunu nasıl sağlayacağız? Ne
yazık ki pek olası görünmüyor. Kre-
di kartınızdan cep telefonuna kadar,
hatta nüfus kimlik numaranıza kadar
her yerden fişlenmiş durumdası-
nız.
Sanırım artık bir kenara çekilip biz
nasıl oldu da bu hale geldik diye dü-
şünmekten başka çaremiz yok. Yıl-
lar önce bizi izleyen memurları ta-
nırdık, köşedeki mısırcının asıl işini
bilirdik. Şimdi ise nerede ne zaman
nasıl izlendiğimizi fark etmiyoruz
bile. Kiminle nerede ne yaptığımızı
biz unutuyoruz ama Büyük Bira-
der'ler unutmuyor. özel yaşam mı?
Yok artık öyle bir şey. Ozel yaşam
artık öldü...
Trafik kazası: 2 şehit, 5 yaralı
• BAŞKALE (AA) - Terör örgütüne yönelik
sürdürülen operasyonlar kapsamında, Van'dan
Hakkâri'ye asker taşıyan minibüs, Başkale-Hak-
kâri karayolunun 10. kilometrcsinde şarampole
devrildi. Kazada, minibüste bulunan 2 asker şe-
hit olurken, sürücü ile 4 asker yaralandı. Kaza-
nın, minibüs sürücüsünün, karşı yönden gelen ve
hatalı sollama yapan araca çarpmamak için ani
manevra yapması sonucu olduğu öğreıüldi.
Vicdani retçi Savda'ya 5 ay hapis
• İstanbul Haber Servisi - lsrail'in Lüb-
nan'ı işgali sırasında, vicdani retlerini açıklaya-
rak işgale karşı çıkan lsrailli askerlere destek
veren Türk savaş karşıtları adına basm açıkla-
ınasını okuyan, vicdani retçi Halil Savda 5 ay
hapis cezasına çarptınldı. istanbul 1. Sulh Ceza
Mahkemesi'nde göralen duruşmada yargıç, Sav-
da'nın okuduğu basın açıklamasında "Herkesi
askerliği reddetmeye çağırıyomz" cümlesinin
yer aldığını belirtcrck, Savda'nın halkı askerlik-
ten soğutma suçunu işlediğini ifade etti.
İP'ten İçişleri Bakanlıgı'na dilekçe
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İşçi
Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri
Özbey, cmniyet içerisinde gayri meşru yapılan-
ma tarafından yasadışı dinleme ve izleme faali-
yetleri yürütüldüğü gerekçesiyle İçişleri Bakanlı-
gı'na dilekçe verdi. Ozbey ve beraberindekiler,
"yasadışı dinleme ve izlemeye ilişkin ellerinde
olduğunu iddia ettikleri belgelcri" İçişleri Ba-
kanlığı Gelen Evrak Bölümü'ne teslim ettiler.
İkinci Türk berber serbest
• Dış Haberler Servisi - Suudi Arabistan'da
yaklaşık bir ay önce peygaınbere küfiir ettiği id-
diasıyla tutuklanan ikinci Türk berber Ersin Taze
serbet bırakıldı. Türk berber Taze için Riyad
Emiri Salman bin Abdülaziz devreye ginnişti.
İlk berber Sabri Boğday, temyiz başvuru dilek-
çesini, iki hafta önce 2 Suudi avukat aracılığıyla
şeriat mahkemesine iletmiş ve mahkemc dileîcçe-
yi kabul etmişti. Temyiz başvurusunun kabulü,
olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi.
Pamuk'tan 'Milli Takım' eleştirisi
I Dış Haberler Servisi -
Yazar Orhan Pamuk, Türk
milli rutbol takımının yabancı
korkusuna hizmet ettiğini
söyledi. Alman Der Spiegel
dergisine konuşan Pamuk,
"Milli takım milliyetçilik, ya-
bancı düşnıanlığı ve otoriter
düşünce üreten bir makine"
dcdi. Pamuk, Teknik Dircktör
Fatih Terim'in "ultra milli-
yetçi" olduğunu ancak buna
rağmcn milli takıını Avrupa
Futbol Şampiyonası'nda des-
tekleyeceğini söyledi.
Sivas'ta türban soruşturması
• SİVAS (AA) - Sivas'ta 44. kütüphane haf-
tası etkinlikleri kapsamında düzenlcnen ödül tö-
renine ödül alan 2 öğrencinin türbanla katılması-
na ilişkin disiplin soruşturması yapıldığı bildiril-
di. Törene katılan Vali Yardımcısı Mete Buhara
ile Vali Yardımcısı Kemal Şahin hakkında ise
soruşturma açılmadığı belirtildi. Vali Vcysel
Dalmaz, ihmali olanların ıkaz edildiğini açıkladı.
ÇHD'nin derglsi bayilerde
• İstanbul Haber Servisi - Çağdaş Hu-
kukçular Denıeği (ÇHD) İstanbul Şubesi'nin
yayın organı Çağımızda Hukuk ve Toplum
Dergisi, Anayasa konulu bahar sayısı ile bayi-
lerde satışa sunuldu. Hukuk sistemini başka
bir aıılayışla sorgulamayı amaçlayan dergi,
okurlarına 30 yıl aradan sonra geçen kış yeni-
den merhaba dedi. Çağımızda Hukuk ve Top-
lum, Deniz Gezmiş ve 68 gençlik harakcti ön-
derlerinin avukatları Halit Çelenk, Niyazi
Ağırnaslı'nın da aralarında bulunduğu hukuk-
çular tarafından, ilk kez Ekim 1976'da çıkarıl-
dı. Dergiyi 30 yıl aradan sonra, ÇHD İstanbul
Şubesi üyesi genç avukatlar yayına hazırladı.
NurSena'mızm
aramıza gelişinin m..
3.yıhnı kutluyoruz.
Sağlıkh ve mutlu
bir hayat diliyoruz.
AİLESİ
Vergi levhamı kaybettim.
Hükümsüzdür. Attila BUMİN