Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 HAZİRAN 2008 Sfl Ll
4 HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
'AŞIPI Cumhupiyetçi'
Ne Demek?
Üniversite yıllarım (1960-64) ve sonrası Türki-
ye'nin ilginç bir dönemine rastlar. Hoş, sık sık "ge-
çiş dönemleri" yaşayan Türkiye'deki toplumsal ve
siyasal yaşamın hangi devri "ilginç" değildir
ki?...
Ama 27 Mayıs ertesi 1961 Anayasasfnın da ge-
tirdiği özgürlük ortamında Türkiye'de kimi tabu-
lar yıkılmış, o zamana dek ağza alınmayan konular
tartışmaya başlanmış, şiddetle yasak olan sol gün-
deme gelmişti.
Sol günderne gelir gelmez de karşıtları hemen
yeni kavramlar uydurmuşlardı, ki bunların en yay-
gını "aşın sol" olmuş, sonradan bu yeni ve pek akıl-
lıca gibi görünen kavram sağa da teşmil edilmiş,
aşırı sağ ve solu içeren "aşırı cereyanlar" deyimi
ortaya atılmıştı.
i Başlarda bu kavrarn ben de iki pencere arasında
kaldığınızda hasta eden hava akımlarını (kuran-
der veya orijinal yazılışıyla "courant d'air"\ çağı-
rıştırırdı.
Aşırı cereyanlar deyimini düşünmeden kabul et-
tik, sıkça kullandık, kimi bize ters gelen düşün-
celere karşı kalkan yaptık.
Bir gün bir Fransızla konuşurken "aşırı cere-
yanlar" düşüncesini anlatmaya çalıştım, becere-
medim. Çünkü o dilde karşılığı yoktu, birkaç ya-
bancı dil bilen bir tanıdığıma sordum. Aşırı solun
çevirisini hemen yapıştırdı:
- L'extreme gauche.
Ama bu açıklama beni doyurmamıştı, çünkü te-
rimi tam olarak karşılamıyordu.
"L'extreme Gauche"ur\ karşılığı "uç so/"du,
"aşırı sol" değil.
Uç sol yalnızca solun en uç noktasını belirliyordu
ki bu da topluma, döneme göre değişebiliyordu.
Skala içindeki konumu belirten bu deyiş, herhangi
bir değer yargısını içermiyordu. Yansızdı.
Oysa "aşın so/"da, yeterli ve kabul edilebilir ola-
nı aşan, kabul edilemez noktaya varmış olan an-
lamı yatıyordu.
Böyle bir deyişin geçerli olması demek, toplum
için neyin yeterli, neyin aşırı olduğunu kararlaş-
tıracak, sınırlar çizecek bir otoritenin varlığının ka-
bulü anlamını taşıyordu.
lyi de demokraside bu otorite kim olacaktı?
Içinden çıkılması kolay olmayan bir sorundu bu.
Yıllar sonra. Sevgili Uğur Mumcu, o parlak ze-
kâsıyla, bu deyişi şu deyimle tiye alacaktı:
- Aşırı ortacı...
Bunun benzeri başka deyimler de vardı; örne-
ğin "kökü dışarıda cereyanlar". Bununla ne kas-
tedilmek isteniyordu? Yabancılardan, dışarıdan
alınmış düşünce ve akımlar mı? Eğer öyleyse bu-
nun da bir anlamı yoktu. Çünkü belki, rakı dışın-
da, toplumsal yaşamımızda yer etmiş her şeyin
kökü dışarıdaydı. Ulusçuluk deseniz, ümmetçi sal-
tanat toplumuna dışarıdan gelmiş bir kavram ol-
duğu kesindi; Cumhuriyet, ulus devlet hakeza, hat-
ta dinimiz bile kökü içeride bir kurum değildi, Arap-
lardan almıştık.
Görülüyor ki pek anlamı olmayan sloganlar dü-
şünce hayıtımıza egemen oluyor. Belki bu yüzden,
Türkiye bir türlü amaçladığı toplumsal yapıyı
oturtamıyordu. Geçenlerde bir dostla söyleşirken
bu deyimler geldi aklıma ve...
- Neyse dedim, hiç değilse bu anlamsız de-
yimler çıktı artık yaşamımızdan.
Meğer yanılmışım, bu pazar günü, Leyla Tav-
şanoğlu'nun söyleşi köşesini okurken konuğu Vu-
ral Öger'in aynı deyimi değişik biçimde kullan-
dığını gördüm. öger, Türkiye'de son zamanlarda
çok moda olan "muhalefete muhalefet" akımına
kaptırmıştı kendini ve CHP'yi eleştirirken bu par-
tinin "aşırı cumhuriyetçi ilkelere sahip Jakoben"
yapıda bir kuruluş olarak algılandığını söylüyor-
du.
Konuşmada, "aşın cumhuriyetçi ilkelere sahip ol-
ma" saptamasının Avrupalılardan mı geldiğini, yok-
sa, yükseköğrenimini Almanya'da yapmış Öger'in
gençlik yıllarının Türkiyesi'nden ödünç alınmış bir
deyimden mi kaynaklandığını anlamak güçtü.
Keşke Leyla, Sayın Öger'e "aşırı cumhuriyet-
çiliğin" ne anlama geldiğini sorsaydı da, biz de ay-
dınlansaydık.
Ama son dönemlerde Türk düşünsel yaşamı-
na eski bir kavramın yeniden girmekte olduğunu
artık söyleyebiliriz. Bu da "aşın cumhuriyetçilik"\\r.
Gerçekte nedir "aşırı cumhuriyetçilik"! Dilerseniz
gelecek yazıda da, bu konuyu birlikte ele alıp, çöz-
meye çalışalım.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
JAPONYA'YA GlDtYOR
GüTden imparatora
'ErtuğnıT maketi
ANKARA(Cum-
huriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkam Ab-
dullah Gül, Japon
tmparatoru Akihi-
to'nıuı davetlisi ola-
rak bugün bu ülkeye
gidecck.
Cumhurbaşkam
Gül'e Japonya ziya-
rctinde eşi Hayrün-
nisa Gül'ün yanı sı-
ra devlet bakanları
Kürşad Tüzmen ve
Mehmet Şimşek ile
çok sayıda işadamı
eşlik edecek.
Gül ziyaretüıde İm-
j parator Akihito'ya da
.bir sürpriz yapacak.
Cumhurbaşkam, Er-
tuğrul Firkateyni'nin
bir maketini Akihi-
to'ya sunacak. Er-
tuğrul Firkateyni,
İkinci Abdülhamit
döneminde Japon Im-
paratoru Meiji'nin
gönderdiği Krizan-
tem Nişanı'na karşı-
lık olarak Osmanlı
lmparatorluğu'nun
lmtiyaz Nişanı'nı Ja-
ponya'ya götürmüş-
rü. Firkateyn, dönüş
yolunda Kaşinozaki
Bumu civannda bat-
tı. Oşima Adası'nda-
ki kayahklara çarpa-
rak batan iîrkateynde
526 denizci şehit ol-
muştu.
Bakanlık, mahkemenin emniyete tüm yurt için izin vermesine göz yumdu,jandarmayı ise Yargıtay'a sevk et
Telekulakta bölge kavgas
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Adalet Bakanlığı, An-
kara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
jandarma istihbaratına ülke genelin-
de "izleme" izni verdiği karann ya-
zılı emir yoluyla bozulması için Yar-
gıtay'a başvurdu. Bakanlık başvuru-
sunda, enıniyct istihbarata da ülke ge-
nclinde izin veren mahkemenin "ken-
di yargı çevresi" dışına çıktığını sa-
vunurken emniyctin karanna itiraz et-
tnemesi dikkat çekti.
Emniyet istihbarat, jandarma ve
MİT'e kamu görcvlileri dışında ülke
genelinde her türlü ilctişim aracıın iz-
leme izni verilmesi tartışması sürer-
ken, Adalet Bakanlığı'nın izin "kav-
gasına" jandarma yönünden katıldiğı
ortaya çıktı. Cumhuriyet'in ulaştı-
ğı bclgelere göre, Adalet Bakanlığı
• Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin jandarma istihbaratına yurt genelinde "izleme" izni vennesini
"hak ihlali" olarak değerlendiren ve karann bozulması için yazılı emir yoluna giden Adalet Bakanlığı,
gerekçe olarak mahkemenin ancak kendi yargı çevresiyle ilgili karar verebileceğini savundu. Ancak
bakanlık aynı mahkemenin emniyet istihbarata yurt genelinde izin vermesine itiraz etnıedi.
Müsteşar Yardımcısı Mtıslufa Kök-
çanı, bakan adma yerel mahkemenin
jandarmaya verdiği ülke genelinde
her türlü iletişimi izleme karannın ka-
nun yaranna bozma yoluyla kaldı-
nlmasını istedi.
Bakanhğm 21 Oeak 2008 tarihli ya-
zısında, jandarmanın, Teşkilat, Görev
ve Yetkilen Hakkında Kanun'un ge-
reğincc kendi sorumluluk sahasında
önlcyici ve koruyucu tedbirlerin alı-
nabilmesi amaeıyla, lıer türlü iletişim
araçlannın 26 Kasım 2007 tarihinden
itibarcn ileriye dönük olarak izleıı-
mesini talep ettıği anınısatıldı. Jan-
darma istihbaratının bu istemini An-
kara 11. Ağır Ceza Mahkemesi erte-
si gün kabul etti. Tclekoınünikasyon
İletişim Başkanlığı'nın karara yöne-
lik itirazı ise reddedildi. Bunun üze-
rine de Adalet Bakanlığı devreye
girdi. İzleme ve dinlemenin yasal
mevzuat açısından irdclendiği yazı-
da, jandamıa istihbaratı için venlen
karann kaldınlmasının istenme ge-
rekçesi şöyle açıklandı:
"... anılan bilgilere ilişkin detay
kayıtlanna ait datalarının canlı ola-
rak alınınasma karar verilmesi so-
nuıııııda, temel hak ve hürriyetle-
rin özüne müdahale imkânı sağla-
yacak bir şckilde anayasanın sözü-
ne ve rııhuna, demokratik toplum
düzeninc, ölçülülük ilkesine ve ana-
yasanın 13. maddesindeki temel
hak ve hürriyetlerin sıııırlaııdırıl-
nıasuıa yönelik, aykırı bir şekilde ül-
ke geneline yönelik uygulama ya-
pılabilmesinin yoluııun açıldığı...
yetkili ve görevli hâkim, talepte
bulunan kollıık biriminin bulun-
duğu yer itibarıyla yetkili olan ağır
ceza mahkenıesiııin üyesi olması
dolayısıyla Ankara II. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin kendi yargı çevre-
si ile ilgili karar vermesi gerekirken
tüm ülke çapını kapsayacak şekilde
karar vermesinin mümkün ohnadığı
zEKİSEZER:
Korku
kralhğı
yaratılıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- DSP Genel Başkanı Zeki Sezer. "ya-
sadışı dinlemenin son derece ayıp ol-
duğunu ve demokrasiye yakışma-
yacağını" vurgularken "Sayın Baş-
bakan, sürekli demokrasiden söz
eder ama hangi demokraside böy-
lesine baskı, korku kralhğı yaratma
girişimi var" diye sordu.
Sczcr, dün parlamcntoda düzenlc-
diği basın toplantısında gazetecilerin
CHP Genel Sekrcteri Önder Sav'ın
dinlenmesine yönelik gelişmelerle il-
gili bir sorusu üzerine "Yüksek ba-
rajlarla, Türkiye'de siyaseti iki ku-
tuplu hale getirip böyle bir istikrar
sağlayacağını düşüncnlere hatırla-
tılır. İki kutuplu, iki taraftan top-
Itınuı geren siyaset anlayışı, ekoııo-
mide, sosyal yaşamımızda, toplu-
mun ruhsal yapısında da büyük sı-
kıntılara yol açıyor" dedi. Yasadışı
dinlemenin, "son derece ayıp oldu-
ğunu ve demokrasiye yakışmaya-
cağını" kaydeden Sezer, "Olacak
şcy değil. Sayın Başbakan, sürekli
demokrasiden söz eder ama hangi
demokraside böylesine baskı, kor-
ku kralhğı yaratma girişimi vardır,
anlayabilnıiş değilim. CHP'nin de
bu süreçte söyleyecekleri olacaktır.
Türkiye, hak etmediği ve layık ol-
madığı bir süreç yaşıyor. Sayın
Başbakan'ın ve muhataplannın do-
ğasından, bcıümsedikleri üslup ve si-
yaset yapma anlayışlarından kay-
naklanan gerginlik ortamı daha da
tırmanıyor" açıklamasını yaptı.
Sezer, basın toplantısında tanm
sektörünün sorunlan üzerinde değer-
lendirmeler yaptı. Türk tanmının çö-
kcrtildiğini vurgulayan Sezer, şu gö-
rüşlcri dile getirdi:
"Tannıda, çokuluslu şirketle-
rin egemenliği hızla artıyor. Türk
çiftçisi dünyanın en pahalı maz-
otunu, gübresini, sulama elektri-
ğini kullanıyor. Buna karşılık
Türk çiftçisine verilen destek her
geçen gün azalıyor."
OSS protestosuna sert müdahale
Kendilerini Anti-ÖSS Organizasyonu diye ta-
nıtan "Yüzde 52" grubu üyesi 2 öğrenci, Öğ-
renci Seçnıe ve Yerleştirıne Sınavı'nı (ÖSS)
Taksinı Meydanı'ııda protesto ederken polis
tarafından gözaltına alındı. Uavayi fişek atarak
başlayan protesto göstcrisinde öğrenciler, kol-
larını hazırladıkları betoıı dolu varilc koydu-
lar. Yere yataıı iki öğrenci "ÖSS'ye İnat Yaşa-
sın Hayat", "ÖSS Kaldırılsın", "ÖSS'yi Kimle-
riıı Kazandıgını Büiyoruz" sloganları attıkları
sırada polisin sert nıüdalıalesi ile kaışılaslılar.
Müdahaleye karşın basın açıklamasını okuına-
ya çalışan öğrencilcrin ağızları polisler tarafın-
dan kapatıldı. Öğrencilerin kollarını varilin
içerisinden çıkarnıaya çalışan polislere öğrenci-
ler, "Bizi Değil ÖSS'yi Kaldırın" şeklinde yanıt
verdiler. Basın açıklamasını yapamayan öğren-
ciler gözaltına alındı. (Fotoğraf. NİHAN tNAL)
Gül9
Mustafa BirdenH kabul etti
Çankaya Köşkü 'nde 1 saat süren görüşmenin ardından açıklama
yapan Danıştay Başkanı, sadece nezaket ziyareti olduğunu söyledi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Cumhurbaşkam Abdullah
Gül, dün Danıştay Başkanı Mus-
tafa Birden'i kabul etti. Gazete-
cilerin görüşmenin ardından "hü-
kümet-yargı gerilimini" anım-
satması üzerine Birden, "Gergin-
lik falan beninı yapımda zaten
yok" dedi.
Çankaya Köşkü'nde basına ka-
palı gerçekleşen kabul, 1 saat sür-
dü. Mustafa Birden'in, Cumhur-
başkam Gül'e, Danıştay Başkanh-
ğı'na seçilmesi dolayısıyla nezaket
ziyaretinde bulunduğu bildirildı.
Görüşmenin ardından eski Danış-
tay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun
kayınpederi emekli hâkim Ilasaıı
Tahsin Çörtoğlu için Kocatepe
Camisi'nde düzenlenen cenaze tö-
renine katılan Birden, gazetecilerin
soruları üzerine Abdullah Gül ile
sadece nezaket ziyareti çerçeve-
sinde görüştüklerini söyledi. Da-
nıştay geleneklerinde her seçimden
sonra Danıştay Başkam'mn Cıım-
hurbaşkanı'nı nezaketen ziyaret
ettiğini söyleycn Birden, "Ben de
bu konuda randevu talcp ettim.
Sayın Cunıhurbaşkanım o ran-
devuya göre beni çağırdılar, otur-
duk, bu talep konusu çerçcve-
sinde görüşme yaptık" diye ko-
nuştu. "Hükümet-yargı gerilimi-
nin" gündeme gelip gehnediğinin
sorulması üzerine Birden, "Ger-
ginlik falan benim yapımda zaten
yok. Sadece talep ettiğimiz ko-
nuda görüştük" dedi.
dikkate ahnmaksızın, itirazın ka-
bulü yerine reddine karar vcril-
mesinde isabet görülmemiştir."
Adalet Bakanlığı, yazılı emir yolu-
na gıtme gcrekçesi olarak jandamıa is-
tihbaratına izleme iznini veren An! ;a-
ra 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin an-
cak kendi yargı çevresiyle ilgili ka ar
verebileceğini savunurken aynı mah-
kemenin emniyet istihbaratına yurt ge-
nelinde izin vemıesine itiraz ctmeımsi
ise dikkat çekti. Çünkü aynı mahke ne
Ramazan Akyürek'in başında lu-
lunduğu Emniyet İstihbarat Dair;si
Başkanlığı'na jandarma bölgesini de
kapsar şekilde izleme izni vermi fti.
Adalet Bakanlığı'nm mahkemenin
emniyete "kendi yargı çevresi lı-
şında" ülke çapmda izin vermesine ti-
raz etmeyip yalnızca jandarma kaa-
rına itiraz etmesi dikkat çekti.
JLASAD1ŞI DlNLEME
Soruşturmş
önergesi
haurlığı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosju)
- TBMM Genel Kurulu'nda bug in
görüşülecck olan AKP'nin araştın la
önergesine destek verme karan al nı
CHP, yasadışı dinlemelerle ilgili
olarak aynca bir soruşturma önergesi
de verme kararı aldı.
CHP Genel Sekreteri Önd ;r
Sav'ın dinlendiği kuşkusu üzerhe
CHP lideri Deniz Baykal, Başbak uı
Recep Tayyip Erdoğan lıakkın
gensoru önergesi vereceklerini açık-
lamıştı. AKP'nin araştırma önergp-
si vennesi, Vakit gazetesinin Tele-
kom'dan Sav'la 44 dakikalık bab-
lantı olduğuna ilişkin belge alnıası
ve emniyettcn "büyük gözaltı" ha-
bcrlcri üzerine yeniden durum dp-
ğerlendinnesi yapıldı.
CHP Grup Başkanvekili Kemal
Kılıçdaroğlu, dün düzenlediği ba-
sın toplantısında AKP'nin araştırma
önergesinin gündeme alınması için
olumlu oy vereceklerini açıkladı
Kıhçdaroğlu, "Ancak, konunı n
bir araştırma önergesiyle geçişi i-
rilnıesi uygun değil. AKP'nin s ı-
mimiyetini soruşturma önerge-
siyle test edeceğiz" dedi.
Kılıçdaroğlu bir soru üzerine sp-
ruşturma önergesini hem Başba-
kan, hem de Içişleri Bakanı hakkıncla
vermeyi düşündüklerini bildirci.
Kılıçdaroğlu, "Soruşturma öner-
gesini Sav'ın dinlcnıesiyle ilg li
olarak mı vereceksiniz" sorusuna
da "Hayır, tüm yasadışı dinleııı i-
lerle ilgili olarak vereceğiz. Dal a
önce Youtube'da yayımlanan g i-
rüşmeler de var" yanıtını verdi.
Bu arada, CHP Izmir Milletveki-
li Ahnıet Ersin de tçişleri Bakan
Beşir Atalay'ın yanıtlaması isto-
miyle verdiği soru önergesiş-
de,"Terör örgütlerini takip bi-
hanesiyle tüm vatandaşları kap-
sayan genel izleme, dinleme ye
fişleme operasyonu ne zaniaıı baş-
ladı, halen devam ediyor ııııı?
skandaldan sonra isitfa etme;
düşünüyor musunuz" sorularını
yöneltti..
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@gmail.coı n
Jandarma Genel Komutanlığı ve
Emniyet Genel Müdürlüğü mahkeme
kararlarıyla tüm Türkiye'yi izliyor.
Işte size haberler:
Jandarma Genel Komutanlığı, 15
Kasım 2007'de Ankara 11. Ağır Ce-
za Mahkernesi'ne başvurarak, ülke
çapında tüm telefonları izleme yet-
kisi aldı. Jandarma, izleme yapabil-
mek amaeıyla kararı, Telekomüni-
kasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB)
bildirdi. Ancak TİB, 'karann tüm Tür-
kiye'deki telefonları kapsadığı, bu
nedenle de yasaya aykırı olduğu' ge-
rekçesiyle, aynı mahkemeye itiraz et-
ti. Mahkeme heyeti, TlB'in itirazını
haklı bularak, Jandarma'nın tüm
Türkiye'deki telefonları izleme kara-
rını kaldırdı.
Bunun ardından yine 11. Ağır Ce-
za Mahkemesi, Jandarma'nın tale-
biyle 27 Kasım 2007'de aldığı kararla
bir kez daha izleme yetkisi verdi. TİB,
Jandarma'nın aldırdığı bu karara da
itiraz etti. Mahkeme bu kez Jandar-
ma'ya verilen kararı onadı. Bunun
üzerine karar kesinleşti. TİB de Jan-
Polis ve Jandarma Tüm Türkiye'yi İzliyor...
darma'ya ülke çapındaki tüm tele-
fonları takip edebilmesine olanak
tanıdı. Jandarma'nın yetkisi olmadı-
ğı halde mahkemeden karar çıkart-
tığı görüşünü savunan TİB, karan kal-
dırtmak için Adalet Bakanlığı'na baş-
vurdu. Bakanlık konuyu Yargıtay'a ta-
şıdı. Yargıtay henüz bir cevap ver-
medi. Yargı sürecine rağmen izle-
meye devam eden Jandarma'nın
telefon izleme kapasitesinin 50 bin ol-
duğu belirtildi.
•••
Bir başka haberde ise Emniyet İs-
tihbarat Daire Başkanı'nın talebi
doğrultusunda alınan bir mahkeme
kararıyla, bir yıldır, Türkiye genelin-
de kamu çalışanları hariç iletişim
araçlarıyla yapılan tüm görüşme tra-
fiğinin Emniyet'e verildiğini öğrenmiş
bulunuyoruz.
Geçen yıl Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin, EGM İstihbarat Dai-
re Başkanı Ramazan Akyürek'in ta-
lebi üzerine, Türkiye genelinde ileti-
şim araçlarıyla yapılan tüm görüşme
trafiğinin Emniyet'e iletilmesine ka-
rar verdiği ortaya çıktı.
Mahkeme, 25 Nisan 2007'de, Tür-
kiye genelinde iletişim araçlarıyla
yapılan tüm görüşmelerin detayları-
nın (kimin kimi ne zaman aradığı, kaç
dakika görüştüğü gibi bilgiler) EGM
İstihbarat Daire Başkanlığı'na veril-
mesine hükmetti. Mahkemenin 25
Nisan - 25 Temmuz 2007 arasında-
ki 3 aylık dönem için verdiği karar, 26
Ocak - 25 Nisan 2007 tarihleri ara-
sındaki görüşme detaylarının da
Emniyet'e verilmesi için daha önce
karar alındığını ortaya koydu.
Emniyet'in üçer aylık dönemlerle
sürekli bu yönde kararlar aldırdığı,
son olarak Kasım 2007'de yeni bir
karar alındığı ve uygulamanın sür-
düğü iddia ediliyor.
•••
Mahkeme, Emniyet Genel Mü-
dürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na
herkesi ve her türlü haberleşme ka-
nalını izleme yetkisi verirken, iletişim
araçlannın detay bilgilerinin takibi ko-
nusunda sadece "kamu kurum ve ku-
ruluşları adma kayıtlı telefonlarla ka-
muda görevli amir ve memur konu-
munda bulunanların resmi ve şahsi
olarak kullanımında bulunan iletişim
araçlarına ait bilgilerin görev ve ça-
lışma kapsamı dışında bırakılması" is-
tisnası getirildi.
• • •
Bu iki haberi birleştirdiğimiz zaman
Emniyet'in ve Jandarma'nın ülke-
mizdeki herkesi izleyip, gerektiğinde
dinleyebildiğini, mahkeme kararıy-
la kayıt altına alındığını öğreniyoruz.
Bunun en temel insan haklarına ve
özel yaşamın dokunulmazlığına ve
hukukun temel ilkelerine aykırı ol-
duğunu da belirtmek gerekiyor.
Peki gerçekten bütün Türkiye'yi is-
tedikleri an izleyen bu güvenlik ör-
gütleri, bizlerin bu yolla güvenliğini mi
sağlamış oluyorlar?
Rahip Santoro da mahkeme k
rarıyla son dakikaya kadar polis t
rafından izlenmişti. Bu izlemenin
gibi bir sonucu oldu? Cinayet mi er
gellendi, cinayet şebekesinin üzer
ne mi gidildi?
Hrant Dink'i öldürmeyi planla
yanların Jandarma ve Emniyet tara
fından bilindiği ve izlendiği de orta
ya çıktı. Peki ne işe yaradı?
Tabii en ilginci, devlet memurları
nın bu dinleme kapsamı dışında tu-
tulması. Neden devlet memurların ı
böyle bir ayrıcalık getirildi sorusun J
ister istemez sormak durumundayı;
Neden?
Devletin hiçbir memurunun yasa-
dışı bir faaliyeti olmadığına ve ola-
mayacağına inanıldığı için mi?
Peki onca faili meçhul cinayetir
yargısız infazın arkasındaki devlet
güçleri olduğu resmi raporlarla ka
nıtlandığı halde tüm toplum dinle-
nirken "resmigüçlerin" bundan mu
af olması da ilginç değil mi?