29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAN 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Giindem Merih Ulus: "Dışişleri'nin gündeminde din, Içişleri'nin gündeminde dinleme var; ya tersi olsaydı!" D EN İ Z SO M Elektronik posta: [email protected] www.denizsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 - Polis, tüm ülkeyi yakından izliyormuş. "Fetoş da uzaktan seyredîyor!" B •00 Erdoğan: 'Dağları delerek geldik!' Yanlış... Doğrusu: 'Yasaları delerek geldik!' İşçi Tuğçe Gizem Çelik: "Eskiden 1 'Işçisin sen işçi kal' denirdi. Şimdi 'Işçisin sen, açlık sınırının altında kal' deniyor." Merak Kemal Öncü: "Diyanet'e soralım; Kadın bakan Nimet Çubukçu'nun kabinede bulunması zina sayılır mı!" Eczacı , Avni Kurtuldu: "AKP'Iİ eczacı Mehmet Domaç, yatların yabancı bayraktan kurtulması için teklif hazırlamış. Darısı iflas bayrağı çekmekte olan eczacıların başına!" AKP'li Müslüman Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Türkiye'deki Müslürnanların sorun yaşadığını söylemekte ne kadar haklı olduğunu son olay üzerine sanırım görmüşsünüzdür. Nüfusunun yüzde 99.99'unun Müslüman olduğu bu ülkede halkın yüzde 46.99'un oyunu alan AKP'li Müslüman Başbakan RTE'nin, Babacan'a arka çıkmakta ne kadar isabetli bir karar verdiğini de umarım, gözleri olup da görmeyenler de görebilmiştir. Yaşanan sorunlarla ilgili son olay Sakarya'nın Sapanca ilçesinde yaşandı. Biliyorsunuz bir grup Allahsız genç adam, erkek tesettürüne aykırı şekilde hem AKP'li Müslüman erkeklerin, yani hemcinslerinin hem de AKP'li Müslüman kadınların, yani karşı cinstekilerin zinaya meyletmelerine neden olacak şekilde sokakta şortla dolaştı. Neyse ki Sapanca'daki Sorun Müslüman gençler, bu duruma seyirci kalmadı ve kendilerini "kürek sporcusu" kimliğinde tanıtan Allahsızların kafasını gözünü yardı, ağzını burnunu dağıttı. Bu vesileyle şu hususun derhal halledilmesi gerektiği de ortaya çıktı ki o da kürek sporu adı altında erkeklerin göbeklerinin üstünü ve diz kapaklarının altını açıkta bırakacak şortların giymesinin önüne geçilmesi için ya kürek sporunun yasaklanması ya da sporcuların giysilerine bir çeki düzen verilmesi lazımdır. Aksi halde bunlar yarın öbür gün uluslararası bir yanşmada birincilik falan kazanıp, kendilerinin tebrik edilmesi programı çerçevesinde Çankaya Köşkü'ne filan götürülürlerse sıkmabaşlıbaşbayan Hayrünnisa Hatun'un huzuruna çıkartılmaları halinde Allah korusun büyük günahlara vesile olurlar. Neyse... Şimdi denecektir ki, Sapanca'da hayırlara vesile olacak şekilde Allahsızlara gereken dersin verilmesi ile AKP'li Müslüman Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın beyanatı arasında ne ilgi var? Daha ne olsun; Allahsızların Müslümanlar tarafından dövülmesini örtbas etmek için Sakarya Valiliği, olayın içine "otopark mafyası"nı sokuyor. Görüldüğü gibi yüzde 99.99'u Müslüman olan bu memlekette AKP'li Müslümanlar oyların yüzde 46.99'unu alsa bile Müslümanlar göğüslerini gere gere, keyfini çıkartarak, ağız tadıyla Allahsızları dövemiyor. Bundan büyük sorun mu olur! SESSÎZ SEDAS1Z (!) gfcEVt/ 0H My GAD/Ai/ Saidi Nursi'den menkul Şerif Mardin ANLI şanlı ve namı Saidi Nursi'den menkul sosyolog Şerif Mardin, Türkiye Cumhuriyeti'nin "iyi, doğru ve güzel olan" konusunda eksiklik içinde olduğunu buyurunca ve bu küçük eksikliğin bedelinin imamın öğretmeni yenmesi ile ödenmekte olduğuna karar verince Ceyhun Balcı da şöyle demekten edemiyor: "Cumhuriyetin ve Kemalizmin 'iyi, doğru ve güzel olan' ile sorunu olduğuna göre... Işgalciye karşı çıkmak bir yana, onunla işbirliği yapıp kendi tahtı ve saltanatını korumak adına yurdunu yedi düvele peşkeş çekmek 'iyi' bir şey olmalı! Tüm işbirlikçilik girişimlerine karşın hiç hesapta olmayan şekilde Anadolu'da yaşam bulan Kurtuluş Savaşı'nın utku ile sonuçlanma olasılığı üzerine işgalcinin gemisine binip de ülkeyi terk etmek de 'doğru' bir davranış sayılmalı bu hesapça! Güzel olanda ise, aceleyle dünyaya dağılan saltanat üyelerinin ne gibi örnek davranışlar sergiledikleri konusunda fazlaca bilgimiz olmamakla birlikte, günümüzdeki 'Yeni Osmanlıcılann önemli güzellikler sunduklarına kuşku yok. Bunca çarpıtma, saptırma ve karartmayı becerebilmek için yalnızca ulusal boyutta değil, evrensel boyutta da eşsiz bir değer olan Mustafa Kemal'e dil uzatmanın dayanılmaz hafifliği için 'utanmazlık' ve 'işbirlikçilik' gibi yeteneklere de sahip olmak gerekiyor anlaşılan!" Akıl Almaz İşler -II- PERİHAN ERGUN Heı hafta ve hatta her gün toplumu şaşırtan, üzerek kor- kutan olayları yaşıyoruz. Son günlerin tele-kulak olayı da bunlardan biri. Demokrasinin olmazsa olmaz kurallarının ba- şında gelen, kişisel yaşantının gizliliği faşizanca hiç çekinil- meden ihlal ediliyor. Bu iş ön- ce Anayasam Mahkemesi Baş- kanvekili Sayın Osman Pak- süt'ün duyurusuyla uç verdi. Sonra da CHP Genel Sekrete- ri ÖnderSav'ın Bolu'nun eski valisiyle dakikalar süren ko- nuşmaları noktasından virgü- lüne kadar Islamcı gazete Va- kit'te, skandal sayılacak dinle- me, manşetlerle perçinlendi. Ana muhalefetin tepkilerini baş- ta Başbakan ve ilgili kurumla- rın yadsıması kabul görme- mekle beraber bu konunun Meclis Başkanı'nın da öner- dikleri gibi aslı faslının açığa çı- karılarak halkın devlete güve- niyle insan haklarının demo- kratik laik Cumhuriyetimizin unsurları olduğu kanıtlanrnalı- dır. Bu güvensizlik uzun süre- dir yurtsever aydınlarımızla hal- kımıza karşı uygulanmakta olan haksızlıklarla kamu vicdanında büyüyegelmektedir. Boş va- atlerle iktidar artık kendisine oy verenlerin büyük bölümünü yi- tirmiş gözükmektedir. *•• Bir de geçen hafta içinde Dışişleri Bakanı Ali Baba- can'ın Avrupa Parlamentosu Dış llişkiler Komitesi'nde azın- lıklar sorunu tartışılırken Tür- kiye'yi çoğunlukta olan Müs- lümanların da ibadet ve dini özgürlüklerinin olmadığı gibi bir gafla yabancılara şikâyet etti. Ne yazık ki Başbakan da Babacan'a arka çıkarak aynı yanlışı tekrarladı. Meğer Sayın Prof. Yalçın Küçük bu ace- miliklerini dikkate alarak ona "Bebecan" adını takmakta haklıymış. Dış siyasetimizde Ingiliz muhiplerinin öncüsü olan padişahlarda bile ülkemizi böyle küçültücü davranışlara rastlanmamıştı. Babacan'ın bu tanımının altında galiba Islami yasaklamada yeri ol- mayan ama şeriata gidilecek yolda siyasi simge olduğu kendilerince de kabul edilen, yalnızca kamuda hizmet ve- renler için laikliğe aykırılığı ne- deniyle kanunla yasaklanan türban yatmaktadır. Oysatüm ülkede sokakta ve kapalı yer- lerde kimsenin türbanla uğ- raştığına rastlanılmamıştır. Bu- na karşın çağdaş giyimlilere birçok kez yan bakılabilmiştir. Şu anda bu yazıyı yazmakta olduğum adada evimin önün- deki yoldan geçmekte olan bi- sikletin üstünde türbanlı bir kı- zımız, hem de önünde aracı süren sevgilisinin beline sarı- larak özgürce yaşamın tadını çıkarmakta. Babacan yoğun çalışmalar içinde galiba bun- ları izleyememekte.(!) Evet, Türkiye'de yaşayan Müslüman Alevi kardeşlerimi- zin inançları doğrultusunda cem evlerinde yapmak iste- dikleri ibadet özgürlük hakları tüm tepkilere karşın engellen- mektedir. Oysa inançlarına gö- re ve hakça Hıristiyan vatan- daşlarımızın kiliselerinde, Mu- sevilerin sinagoglarında iba- detleri doğal olarak kabul gö- rülürken Cumhuriyet ve Ata- türk ilkelerine bağlılıkları her- kesçe bilinen Alevilerin hak gaspını kabul etmek demok- rasiye ve insan haklarına aykı- rılık değil midir? 1950'lerden beri sağcı ikti- darlarca oluşagelen dini ko- nuların basamak olarak kulla- nılışın da AKP'nin körükleme- leriyle utanç verici çağdışı olay- ları da yaşıyoruz. Orneğin; bir- kaç gün önce türbanlı bir ha- nımın uçakta yabancı erkek si- yasetçinin yanında oturmaya tepkisi kabul görmüştü. Bunun devamı Umre'den dönüşte Ankara'ya gitmek için Istan- bul'da uçağa binen bir grup ka- dınımız, erkeklerle bir arada oturmayı yadsıyarak ve yasa- ları da çiğneyerek uçaktan inip havaalanında olay çıkarıyorlar. Cezalandırılacakları yerde uçakta uzun süre bekletilenle- rin de tepkileri önemsenmek- sizin Umreci kadınlar erkek- lerden uzakta bir arada otur- tuluyorlar. Bunların hangi Ko- penhag kriterlerine uyduğu- nun cevabını istemek de de- mokrasinin ön kuralı olan laik- liği ilke edinmişlerin hakkı de- ğil midir? ••• Bir de 30.05.2008 günlü Ra- dikal gazetesinin Kitap Eki'nde- ki Esra Özyürek'in Nostaljik Kemalizm adlı kitabının kapak resmiyle sarsıldık. Acayip kılıklı göbekleri açık kızların gövde- leri üzerine boynu bükük, göz- leri oyulmuşçasına karartılmış, boynu bükük, acı tebessümlü birkaç Atatürk fotoğrafı kon- durulmuş. Bu Boğaziçi baskı- sı olduğu kaydedilen kitabın içeriğinin tam karşıtı olan gö- rüntünün hangi amacı güttüğü belli değilse de Ata'mızı kü- çülmeyi yansıtışı suç duyuru- sunda bulunulacak kadar acı verici ve utandırıcı... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMtH POROY HAYAT EP1K TİYATROSU MVSTAFA BiLGtN [email protected] TTEFENDIM BÎR AÇIKLAMA VAPACAK MISINIZ? blNLENİyORUZ ÖEblK YA BE! ! _ ; l I L (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYAB ÖZKAIS DENtVETLJER SULUŞMA3I.. www.junkidz.com OTOBUSTEKILER KEMAL URGENÇ [email protected] TAKİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAIS ıvıvıv.mumtaz-arikan. com Ülkemizde her yıl 5 yaşına kadar 2000 bebek ve çocuk yanlarında sigara içildiği için ölmektedir. Sigarayı bırakmanız için daha kaç bin bebek ve çocuk ölmeli? Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Tel: 0212.212 50 60 IKINCI GENELKURMAY BASKANIYDI 1364 'TB BUSÜM, ÜNİ.Ü ASKER KÂZ/M O&BAY, A ÖLMÜŞTl). 19O? 'OE HARP OKUl-UfiJU BİritZEA/ KÂZIM sey, rsos '/w ne ' ö »4f 4 & SAI/AŞI çARPtçMtşrt ÖA1EMLİ G , f344're, Al//4Ç/fiJA K G£- ismel- inönû ile- rİ&LM/?r/. /</ YH- eÜfZ£M GENEUC Lt&l S//Z/4S/MDA OLDUICÇA DİMAMİK. B/£ y GÖSTEfZEN O&BAY, EMEKLİ YILL^SlNOA E>A KONTEMJAN SENATÖKLÛĞÜ yAPtotŞrt. KANSEIZ rEDAVİSİ İÇİN İNÖNÜ fe ABAFND*N 4/RPA'YA YOLLAMMAK tSTEHDİĞİM&S, t HAFCAA4 K4Yt)M ttSO0gT) GÖRÜŞ BEDRI BAYKAM Türk Sanatının Onündeki 'Müzayede' Tehlikesü! Türk Çağdaş Sanatı hertürlü ilgisizliğe rağmen ken- di yağıyla kavrulup, büyük bir atılımı yaşama geçiri- yor. Batı'daki meslektaşlarıyla kıyaslanamayacak kadar zor şartlar altında bu mesleği seçen Türk sa- natçıları, Atatürk dönemindeki onca maddi manevi destekten sonra öksüz kaldılar. Bu üzücü ortama rağ- men özellikle son 30 yılda çağdaş sanatımız çok yol aldı, Batı'yla eş zamanlı işler üretmeye başladı. Sa- natçılar ve galericiler kendi özverili çabalarıyla ko- leksiyonerler ürettiler... Bugün ise kendisini tüm bu sistemin tepeden inme kanun koyucusu ilan eden, kimseyle hiçbir yapıcı diyaloğa girmeyen bazı mü- zayedeciler, bu ortam için artık büyük bir tehlike oluş- turuyorlar. Konu özetle şu: Müzayedeciler, ikinci el piyasa- sından ellerine geçirdikleri resimleri, çoğuna çok dü- şük bir çıkış bedeli koyarak piyasaya veriyorlar. Re- simler bu fiyatlarla kataloglara giriyor. Müzayedeci- ler normal satış fiyatlarının dörtte biri gibi fiyatlandır- dıklan resimlerin yani sıra, kendi spekülatif yatırım yap- tıkları bazı sanatçıları da reel fiyatlarına ya da birkaç misline satışa koyuyorlar! Çünkü ancak bu şekilde cid- di bir rant elde edebilecekler. Diğer sanatçılara da "sü- rümden kazanç" sağlanacak bir koyun sürüsü mua- melesi yapıyorlar. Yıllardır sanatın bu tüccarlarından hep tek bir önemli dileğimiz oldu ve bu bildiride bunu tekrarla- dık: Lütfen sürümden kazanmak için, kendi gele- ceğinizi karartmayın. Elinize bir eser geçtikten sonra, o eser sahibinin galericisine ve kendisine ne fiyat koymanız gerektiğini sorun. O anda vefat etmiş ve galericisi olmayan bir sanatçıysa gerçekçi araş- tırmanızı yapın. O sanatçının, fiyatı 10'sa 7'den sa- tışa koyulması müzayedeyi çekici kılmak için normal bir "orta yol" yöntem olabilir. Ama bunun yerine, ger- çek değerin yüzde 20'si ile satış başlatıldığı zaman, bu gaf, hem sanatçılan hem galericileri onursuz ve ne- redeyse dolandırıcı(l) bir konuma taşımış oluyor, değerlerini yeni oturtmaya çalışan bir piyasaya da so- rumsuzca çok büyük zararlar veriyor, dinamitleyerek güvensizliğe itiyor... O anda yıllardır piyasada var olan bir imzanın beş- te birine satıldığını gören bazı koleksiyonerler, ken- di geleceklerinin bile yok edildiğini göremeden, "Iyiiş" yaptıklarına inanarak işleri alıyorlar ve hemen o gü- ne kadar bu yapıtları gerçek fiyatından satanları suç- lamaya başlıyorlar. Vefat veya iflas eden bir işada- mından gelen işleri "Kaçpara vehrseniz verin" diye mü- zayedeciye veren bilinçsizler de bu "sürümden ka- zanılan" akbaba ortamının mağduru oluyorlar. Genç bir sanatçı çıkışını ancak önemli galerilerde yapabi- lecekken, yaratılan güvensizlik piyasasında galeriler çalışamaz hale geliyorlar. Müzayedecilerin bunlara verdikleri ilk yanıt, bu ya- pıtların bir kısmının zaten galericiler ve sanatçılar ta- rafından kendilerine teslim edildiği savı. Aslında bu bir yanıt değil, çünkü konumuz dışı. Biz burada kendi ara- sında "alan-satan memnun" seklinde yapılanlardan söz etmiyoruz ki! Verilen ikinci yanıt: "Efendim, biryapıt alıcısı varsa zaten gerçek değerine çıkar, ayrıca ser- bestpiyasa kanunları böyle işler, bu Batı'da da böy- ledir." Birincisi, o yapıt hangi fiyata satılırsa satılsın, kataloglarda o düşük satış fiyatı kalıyor ve ortalarda, her yerde bunlar geziniyor. Dolayısıyla müzayede dı- şında, etrafta binlerce kişi o yapıtları, tamamen "uy- durulmuş" fiyatlarıyla görmüş oluyorlar. Ikincisi, bu, Türkiye'nin yarattığı ve vahşi kapitalizmin sanata el at- ması olan sözde "serbestpiyasa" ortamının, Batı'yla kıyaslanabilir tek bir noktası yoktur! Hiçbir modern ve çağdaş devlet müzesi olmayan ve en "yaşlı" mü- zenin 4 yaşında olduğu bir Türkiye'nin, neredeyse asır- lardır birbiriyle ilişkide binlerce müze, yüz binlerce ko- leksiyoneri olan, gazeteleri her gün sanata iki tam say- fa ayıran ve her yenilikçiliğin anında değer karşılığı- nın verilmesi için sürekli bir çaba harcanan, milyar- larca dolarlık Kültür Bakanlığı bütçeleri kullanılan Ba- tılı sistemlerle kıyaslanmaya kalkışıîması gülünçtür. Ol- sa olsa 1899'da Moda'da "Black Stockings" Futbol Kulübü'nün şartlarıyla, UEFA-FIFA kurallarıyla dev stadlarda işleyen günümüzün endüstriyel futbol me- kanizmasını kıyaslamaya benzer! BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Divan şii- "| rinde ağıta ve- n rilen ad. 2/ Ateş... Daha 3 çok sap yükle- 4 me ve hannan c aktarma işin- de kullanılan " uzun saplı ta- 7 rım aracı. 3/ g B ı r a k m a... Q Hoşa g i d e n " duygulanım. 4/ Ka- lay oksit katılarak donuklaştırılmış ya da kenıik tozu katı- larak yan donuk ha- le getirilmiş cama verilen ad... Yön göstennek için belli yerlere konulan işa- ret. 5/ 1867-1922 yıllan arasında Mısır 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K O N V F. Y ö R • (J V A | B O Z u K H IN G •E F r u r •A B A K •P N A Y T N •T A c A V A L. A" C O / A Z A K •N A N E K A R 0 S E K T • • E- I n7] • valilerine verilen san. 6/ Radyum elementinin sim- gesi... tlgi eki... Yunan abecesinde bir harf. II "Göğsüme bir tstanbul çiziyorum / Beş parma- ğımla — biçiminde" (Ataol Behramoğlu). 8/ Ha- fıf makineli tüfek... Konusu dansla anlatılan sahne gösterisi. 9/ Eski Mezopotamya halklan- nın savaş ve aşk tanrıçası... Güzel sanat. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Açık ve engebeli bir arazide yapılan motosiklet yarışı. 2/ Toplum töresine uygun davranma... Bo- ru sesi. 3/ Eski dilde yol... Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir. 4/ Antalya-Muğla il sınırında, doğal güzelliğinden dolayı "ulusal park" kapsamına alınmış kanyon. 5/ Küçük ma- dara... Kır ya da köy yaşamını anlatan kısa şiir. 6/ Bir çeşit et yemeği... Eski dilde bulut. II Ta- vır, davranış... Albert Camus'nün birromanı. 8/ Yunan rakısı... Kumaşla astar arasına konularak giysinin dik dunnasını sağlayan kolalı bez. 9/ Sat- rançta bir taş... Küçük tıızlu bisküvi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle