Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 HAZİRAN 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Giindem
Merih Ulus:
"Dışişleri'nin
gündeminde din,
Içişleri'nin
gündeminde dinleme
var; ya tersi olsaydı!"
D EN İ Z SO M
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denizsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60
- Polis, tüm ülkeyi
yakından izliyormuş.
"Fetoş da uzaktan
seyredîyor!"
B
•00
Erdoğan: 'Dağları
delerek geldik!'
Yanlış... Doğrusu:
'Yasaları delerek
geldik!'
İşçi
Tuğçe Gizem
Çelik: "Eskiden
1 'Işçisin sen işçi
kal' denirdi. Şimdi
'Işçisin sen, açlık
sınırının altında kal'
deniyor."
Merak
Kemal Öncü:
"Diyanet'e
soralım; Kadın
bakan Nimet
Çubukçu'nun
kabinede bulunması
zina sayılır mı!"
Eczacı
, Avni Kurtuldu:
"AKP'Iİ eczacı
Mehmet Domaç,
yatların yabancı
bayraktan kurtulması
için teklif hazırlamış.
Darısı iflas bayrağı
çekmekte olan
eczacıların başına!"
AKP'li Müslüman Dışişleri Bakanı Ali
Babacan'ın Türkiye'deki Müslürnanların sorun
yaşadığını söylemekte ne kadar haklı olduğunu
son olay üzerine sanırım görmüşsünüzdür.
Nüfusunun yüzde 99.99'unun Müslüman
olduğu bu ülkede halkın yüzde 46.99'un oyunu
alan AKP'li Müslüman Başbakan RTE'nin,
Babacan'a arka çıkmakta ne kadar isabetli bir
karar verdiğini de umarım, gözleri olup da
görmeyenler de görebilmiştir.
Yaşanan sorunlarla ilgili son olay Sakarya'nın
Sapanca ilçesinde yaşandı. Biliyorsunuz bir
grup Allahsız genç adam, erkek tesettürüne
aykırı şekilde hem AKP'li Müslüman erkeklerin,
yani hemcinslerinin hem de AKP'li Müslüman
kadınların, yani karşı cinstekilerin zinaya
meyletmelerine neden olacak şekilde sokakta
şortla dolaştı. Neyse ki Sapanca'daki
Sorun
Müslüman gençler, bu duruma seyirci kalmadı
ve kendilerini "kürek sporcusu" kimliğinde
tanıtan Allahsızların kafasını gözünü yardı,
ağzını burnunu dağıttı.
Bu vesileyle şu hususun derhal halledilmesi
gerektiği de ortaya çıktı ki o da kürek sporu adı
altında erkeklerin göbeklerinin üstünü ve diz
kapaklarının altını açıkta bırakacak şortların
giymesinin önüne geçilmesi için ya kürek
sporunun yasaklanması ya da sporcuların
giysilerine bir çeki düzen verilmesi lazımdır.
Aksi halde bunlar yarın öbür gün uluslararası bir
yanşmada birincilik falan kazanıp, kendilerinin
tebrik edilmesi programı çerçevesinde Çankaya
Köşkü'ne filan götürülürlerse
sıkmabaşlıbaşbayan Hayrünnisa Hatun'un
huzuruna çıkartılmaları halinde Allah korusun
büyük günahlara vesile olurlar.
Neyse... Şimdi denecektir ki, Sapanca'da
hayırlara vesile olacak şekilde Allahsızlara
gereken dersin verilmesi ile AKP'li Müslüman
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın beyanatı
arasında ne ilgi var? Daha ne olsun;
Allahsızların Müslümanlar tarafından
dövülmesini örtbas etmek için Sakarya Valiliği,
olayın içine "otopark mafyası"nı sokuyor.
Görüldüğü gibi yüzde 99.99'u Müslüman olan
bu memlekette AKP'li Müslümanlar oyların
yüzde 46.99'unu alsa bile Müslümanlar
göğüslerini gere gere, keyfini çıkartarak, ağız
tadıyla Allahsızları dövemiyor. Bundan büyük
sorun mu olur!
SESSÎZ SEDAS1Z (!)
gfcEVt/ 0H My GAD/Ai/
Saidi Nursi'den menkul Şerif Mardin
ANLI şanlı ve namı Saidi
Nursi'den menkul sosyolog Şerif
Mardin, Türkiye Cumhuriyeti'nin
"iyi, doğru ve güzel olan"
konusunda eksiklik içinde
olduğunu buyurunca ve bu
küçük eksikliğin bedelinin imamın
öğretmeni yenmesi ile ödenmekte
olduğuna karar verince Ceyhun
Balcı da şöyle demekten edemiyor:
"Cumhuriyetin ve Kemalizmin 'iyi,
doğru ve güzel olan' ile sorunu
olduğuna göre... Işgalciye karşı
çıkmak bir yana, onunla işbirliği
yapıp kendi tahtı ve saltanatını
korumak adına yurdunu yedi
düvele peşkeş çekmek 'iyi' bir şey
olmalı! Tüm işbirlikçilik girişimlerine
karşın hiç hesapta olmayan şekilde
Anadolu'da yaşam bulan Kurtuluş
Savaşı'nın utku ile sonuçlanma
olasılığı üzerine işgalcinin gemisine
binip de ülkeyi terk etmek de
'doğru' bir davranış sayılmalı bu
hesapça! Güzel olanda ise,
aceleyle dünyaya dağılan saltanat
üyelerinin ne gibi örnek davranışlar
sergiledikleri konusunda fazlaca
bilgimiz olmamakla birlikte,
günümüzdeki 'Yeni Osmanlıcılann
önemli güzellikler sunduklarına
kuşku yok. Bunca çarpıtma,
saptırma ve karartmayı
becerebilmek için yalnızca ulusal
boyutta değil, evrensel boyutta da
eşsiz bir değer olan Mustafa
Kemal'e dil uzatmanın dayanılmaz
hafifliği için 'utanmazlık' ve
'işbirlikçilik' gibi yeteneklere de
sahip olmak gerekiyor anlaşılan!"
Akıl Almaz İşler -II-
PERİHAN ERGUN
Heı hafta ve hatta her gün
toplumu şaşırtan, üzerek kor-
kutan olayları yaşıyoruz. Son
günlerin tele-kulak olayı da
bunlardan biri. Demokrasinin
olmazsa olmaz kurallarının ba-
şında gelen, kişisel yaşantının
gizliliği faşizanca hiç çekinil-
meden ihlal ediliyor. Bu iş ön-
ce Anayasam Mahkemesi Baş-
kanvekili Sayın Osman Pak-
süt'ün duyurusuyla uç verdi.
Sonra da CHP Genel Sekrete-
ri ÖnderSav'ın Bolu'nun eski
valisiyle dakikalar süren ko-
nuşmaları noktasından virgü-
lüne kadar Islamcı gazete Va-
kit'te, skandal sayılacak dinle-
me, manşetlerle perçinlendi.
Ana muhalefetin tepkilerini baş-
ta Başbakan ve ilgili kurumla-
rın yadsıması kabul görme-
mekle beraber bu konunun
Meclis Başkanı'nın da öner-
dikleri gibi aslı faslının açığa çı-
karılarak halkın devlete güve-
niyle insan haklarının demo-
kratik laik Cumhuriyetimizin
unsurları olduğu kanıtlanrnalı-
dır. Bu güvensizlik uzun süre-
dir yurtsever aydınlarımızla hal-
kımıza karşı uygulanmakta olan
haksızlıklarla kamu vicdanında
büyüyegelmektedir. Boş va-
atlerle iktidar artık kendisine oy
verenlerin büyük bölümünü yi-
tirmiş gözükmektedir.
*••
Bir de geçen hafta içinde
Dışişleri Bakanı Ali Baba-
can'ın Avrupa Parlamentosu
Dış llişkiler Komitesi'nde azın-
lıklar sorunu tartışılırken Tür-
kiye'yi çoğunlukta olan Müs-
lümanların da ibadet ve dini
özgürlüklerinin olmadığı gibi
bir gafla yabancılara şikâyet
etti. Ne yazık ki Başbakan da
Babacan'a arka çıkarak aynı
yanlışı tekrarladı. Meğer Sayın
Prof. Yalçın Küçük bu ace-
miliklerini dikkate alarak ona
"Bebecan" adını takmakta
haklıymış. Dış siyasetimizde
Ingiliz muhiplerinin öncüsü
olan padişahlarda bile ülkemizi
böyle küçültücü davranışlara
rastlanmamıştı. Babacan'ın
bu tanımının altında galiba
Islami yasaklamada yeri ol-
mayan ama şeriata gidilecek
yolda siyasi simge olduğu
kendilerince de kabul edilen,
yalnızca kamuda hizmet ve-
renler için laikliğe aykırılığı ne-
deniyle kanunla yasaklanan
türban yatmaktadır. Oysatüm
ülkede sokakta ve kapalı yer-
lerde kimsenin türbanla uğ-
raştığına rastlanılmamıştır. Bu-
na karşın çağdaş giyimlilere
birçok kez yan bakılabilmiştir.
Şu anda bu yazıyı yazmakta
olduğum adada evimin önün-
deki yoldan geçmekte olan bi-
sikletin üstünde türbanlı bir kı-
zımız, hem de önünde aracı
süren sevgilisinin beline sarı-
larak özgürce yaşamın tadını
çıkarmakta. Babacan yoğun
çalışmalar içinde galiba bun-
ları izleyememekte.(!)
Evet, Türkiye'de yaşayan
Müslüman Alevi kardeşlerimi-
zin inançları doğrultusunda
cem evlerinde yapmak iste-
dikleri ibadet özgürlük hakları
tüm tepkilere karşın engellen-
mektedir. Oysa inançlarına gö-
re ve hakça Hıristiyan vatan-
daşlarımızın kiliselerinde, Mu-
sevilerin sinagoglarında iba-
detleri doğal olarak kabul gö-
rülürken Cumhuriyet ve Ata-
türk ilkelerine bağlılıkları her-
kesçe bilinen Alevilerin hak
gaspını kabul etmek demok-
rasiye ve insan haklarına aykı-
rılık değil midir?
1950'lerden beri sağcı ikti-
darlarca oluşagelen dini ko-
nuların basamak olarak kulla-
nılışın da AKP'nin körükleme-
leriyle utanç verici çağdışı olay-
ları da yaşıyoruz. Orneğin; bir-
kaç gün önce türbanlı bir ha-
nımın uçakta yabancı erkek si-
yasetçinin yanında oturmaya
tepkisi kabul görmüştü. Bunun
devamı Umre'den dönüşte
Ankara'ya gitmek için Istan-
bul'da uçağa binen bir grup ka-
dınımız, erkeklerle bir arada
oturmayı yadsıyarak ve yasa-
ları da çiğneyerek uçaktan inip
havaalanında olay çıkarıyorlar.
Cezalandırılacakları yerde
uçakta uzun süre bekletilenle-
rin de tepkileri önemsenmek-
sizin Umreci kadınlar erkek-
lerden uzakta bir arada otur-
tuluyorlar. Bunların hangi Ko-
penhag kriterlerine uyduğu-
nun cevabını istemek de de-
mokrasinin ön kuralı olan laik-
liği ilke edinmişlerin hakkı de-
ğil midir?
•••
Bir de 30.05.2008 günlü Ra-
dikal gazetesinin Kitap Eki'nde-
ki Esra Özyürek'in Nostaljik
Kemalizm adlı kitabının kapak
resmiyle sarsıldık. Acayip kılıklı
göbekleri açık kızların gövde-
leri üzerine boynu bükük, göz-
leri oyulmuşçasına karartılmış,
boynu bükük, acı tebessümlü
birkaç Atatürk fotoğrafı kon-
durulmuş. Bu Boğaziçi baskı-
sı olduğu kaydedilen kitabın
içeriğinin tam karşıtı olan gö-
rüntünün hangi amacı güttüğü
belli değilse de Ata'mızı kü-
çülmeyi yansıtışı suç duyuru-
sunda bulunulacak kadar acı
verici ve utandırıcı...
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com
HARBİ SEMtH POROY
HAYAT EP1K TİYATROSU MVSTAFA BiLGtN hetiyatrosu@mynet.com
TTEFENDIM
BÎR
AÇIKLAMA
VAPACAK
MISINIZ?
blNLENİyORUZ
ÖEblK YA BE!
! _ ; l I L
(ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYAB ÖZKAIS
DENtVETLJER SULUŞMA3I..
www.junkidz.com
OTOBUSTEKILER KEMAL URGENÇ kjurgenc@yahoo.com
TAKİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAIS ıvıvıv.mumtaz-arikan. com
Ülkemizde her yıl 5 yaşına kadar 2000 bebek ve çocuk
yanlarında sigara içildiği için ölmektedir.
Sigarayı bırakmanız için
daha kaç bin bebek ve çocuk ölmeli?
Türkiye Sigarayla Savaş Derneği
Tel: 0212.212 50 60
IKINCI GENELKURMAY BASKANIYDI
1364 'TB BUSÜM, ÜNİ.Ü ASKER KÂZ/M O&BAY,
A ÖLMÜŞTl). 19O? 'OE HARP OKUl-UfiJU BİritZEA/
KÂZIM sey, rsos '/w ne ' ö
»4f 4 &
SAI/AŞI
çARPtçMtşrt
ÖA1EMLİ G
, f344're,
Al//4Ç/fiJA K
G£-
ismel- inönû ile-
rİ&LM/?r/. /</ YH- eÜfZ£M GENEUC
Lt&l S//Z/4S/MDA OLDUICÇA DİMAMİK. B/£ y
GÖSTEfZEN O&BAY, EMEKLİ YILL^SlNOA E>A KONTEMJAN
SENATÖKLÛĞÜ yAPtotŞrt. KANSEIZ rEDAVİSİ İÇİN İNÖNÜ
fe ABAFND*N 4/RPA'YA YOLLAMMAK tSTEHDİĞİM&S,
t HAFCAA4 K4Yt)M ttSO0gT)
GÖRÜŞ
BEDRI BAYKAM
Türk Sanatının Onündeki
'Müzayede' Tehlikesü!
Türk Çağdaş Sanatı hertürlü ilgisizliğe rağmen ken-
di yağıyla kavrulup, büyük bir atılımı yaşama geçiri-
yor. Batı'daki meslektaşlarıyla kıyaslanamayacak
kadar zor şartlar altında bu mesleği seçen Türk sa-
natçıları, Atatürk dönemindeki onca maddi manevi
destekten sonra öksüz kaldılar. Bu üzücü ortama rağ-
men özellikle son 30 yılda çağdaş sanatımız çok yol
aldı, Batı'yla eş zamanlı işler üretmeye başladı. Sa-
natçılar ve galericiler kendi özverili çabalarıyla ko-
leksiyonerler ürettiler... Bugün ise kendisini tüm bu
sistemin tepeden inme kanun koyucusu ilan eden,
kimseyle hiçbir yapıcı diyaloğa girmeyen bazı mü-
zayedeciler, bu ortam için artık büyük bir tehlike oluş-
turuyorlar.
Konu özetle şu: Müzayedeciler, ikinci el piyasa-
sından ellerine geçirdikleri resimleri, çoğuna çok dü-
şük bir çıkış bedeli koyarak piyasaya veriyorlar. Re-
simler bu fiyatlarla kataloglara giriyor. Müzayedeci-
ler normal satış fiyatlarının dörtte biri gibi fiyatlandır-
dıklan resimlerin yani sıra, kendi spekülatif yatırım yap-
tıkları bazı sanatçıları da reel fiyatlarına ya da birkaç
misline satışa koyuyorlar! Çünkü ancak bu şekilde cid-
di bir rant elde edebilecekler. Diğer sanatçılara da "sü-
rümden kazanç" sağlanacak bir koyun sürüsü mua-
melesi yapıyorlar.
Yıllardır sanatın bu tüccarlarından hep tek bir
önemli dileğimiz oldu ve bu bildiride bunu tekrarla-
dık: Lütfen sürümden kazanmak için, kendi gele-
ceğinizi karartmayın. Elinize bir eser geçtikten
sonra, o eser sahibinin galericisine ve kendisine ne
fiyat koymanız gerektiğini sorun. O anda vefat etmiş
ve galericisi olmayan bir sanatçıysa gerçekçi araş-
tırmanızı yapın. O sanatçının, fiyatı 10'sa 7'den sa-
tışa koyulması müzayedeyi çekici kılmak için normal
bir "orta yol" yöntem olabilir. Ama bunun yerine, ger-
çek değerin yüzde 20'si ile satış başlatıldığı zaman,
bu gaf, hem sanatçılan hem galericileri onursuz ve ne-
redeyse dolandırıcı(l) bir konuma taşımış oluyor,
değerlerini yeni oturtmaya çalışan bir piyasaya da so-
rumsuzca çok büyük zararlar veriyor, dinamitleyerek
güvensizliğe itiyor...
O anda yıllardır piyasada var olan bir imzanın beş-
te birine satıldığını gören bazı koleksiyonerler, ken-
di geleceklerinin bile yok edildiğini göremeden, "Iyiiş"
yaptıklarına inanarak işleri alıyorlar ve hemen o gü-
ne kadar bu yapıtları gerçek fiyatından satanları suç-
lamaya başlıyorlar. Vefat veya iflas eden bir işada-
mından gelen işleri "Kaçpara vehrseniz verin" diye mü-
zayedeciye veren bilinçsizler de bu "sürümden ka-
zanılan" akbaba ortamının mağduru oluyorlar. Genç
bir sanatçı çıkışını ancak önemli galerilerde yapabi-
lecekken, yaratılan güvensizlik piyasasında galeriler
çalışamaz hale geliyorlar.
Müzayedecilerin bunlara verdikleri ilk yanıt, bu ya-
pıtların bir kısmının zaten galericiler ve sanatçılar ta-
rafından kendilerine teslim edildiği savı. Aslında bu bir
yanıt değil, çünkü konumuz dışı. Biz burada kendi ara-
sında "alan-satan memnun" seklinde yapılanlardan söz
etmiyoruz ki! Verilen ikinci yanıt: "Efendim, biryapıt
alıcısı varsa zaten gerçek değerine çıkar, ayrıca ser-
bestpiyasa kanunları böyle işler, bu Batı'da da böy-
ledir." Birincisi, o yapıt hangi fiyata satılırsa satılsın,
kataloglarda o düşük satış fiyatı kalıyor ve ortalarda,
her yerde bunlar geziniyor. Dolayısıyla müzayede dı-
şında, etrafta binlerce kişi o yapıtları, tamamen "uy-
durulmuş" fiyatlarıyla görmüş oluyorlar. Ikincisi, bu,
Türkiye'nin yarattığı ve vahşi kapitalizmin sanata el at-
ması olan sözde "serbestpiyasa" ortamının, Batı'yla
kıyaslanabilir tek bir noktası yoktur! Hiçbir modern
ve çağdaş devlet müzesi olmayan ve en "yaşlı" mü-
zenin 4 yaşında olduğu bir Türkiye'nin, neredeyse asır-
lardır birbiriyle ilişkide binlerce müze, yüz binlerce ko-
leksiyoneri olan, gazeteleri her gün sanata iki tam say-
fa ayıran ve her yenilikçiliğin anında değer karşılığı-
nın verilmesi için sürekli bir çaba harcanan, milyar-
larca dolarlık Kültür Bakanlığı bütçeleri kullanılan Ba-
tılı sistemlerle kıyaslanmaya kalkışıîması gülünçtür. Ol-
sa olsa 1899'da Moda'da "Black Stockings" Futbol
Kulübü'nün şartlarıyla, UEFA-FIFA kurallarıyla dev
stadlarda işleyen günümüzün endüstriyel futbol me-
kanizmasını kıyaslamaya benzer!
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Divan şii- "|
rinde ağıta ve- n
rilen ad. 2/
Ateş... Daha 3
çok sap yükle- 4
me ve hannan c
aktarma işin-
de kullanılan "
uzun saplı ta- 7
rım aracı. 3/ g
B ı r a k m a... Q
Hoşa g i d e n "
duygulanım. 4/ Ka-
lay oksit katılarak
donuklaştırılmış ya
da kenıik tozu katı-
larak yan donuk ha-
le getirilmiş cama
verilen ad... Yön
göstennek için belli
yerlere konulan işa-
ret. 5/ 1867-1922
yıllan arasında Mısır
1 2 3 4 5 6 7 8 9
K
O
N
V
F.
Y
ö
R
•
(J
V
A
|
B
O
Z
u
K
H
IN
G
•E
F
r
u
r
•A
B
A
K
•P
N
A
Y
T
N
•T
A
c
A
V
A
L.
A"
C
O
/
A
Z
A
K
•N
A
N
E
K
A
R
0
S
E
K
T
•
•
E-
I
n7]
•
valilerine verilen san. 6/ Radyum elementinin sim-
gesi... tlgi eki... Yunan abecesinde bir harf. II
"Göğsüme bir tstanbul çiziyorum / Beş parma-
ğımla — biçiminde" (Ataol Behramoğlu). 8/ Ha-
fıf makineli tüfek... Konusu dansla anlatılan
sahne gösterisi. 9/ Eski Mezopotamya halklan-
nın savaş ve aşk tanrıçası... Güzel sanat.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Açık ve engebeli bir arazide yapılan motosiklet
yarışı. 2/ Toplum töresine uygun davranma... Bo-
ru sesi. 3/ Eski dilde yol... Yağı alınmış sütten ya
da yoğurttan yapılan peynir. 4/ Antalya-Muğla il
sınırında, doğal güzelliğinden dolayı "ulusal
park" kapsamına alınmış kanyon. 5/ Küçük ma-
dara... Kır ya da köy yaşamını anlatan kısa şiir.
6/ Bir çeşit et yemeği... Eski dilde bulut. II Ta-
vır, davranış... Albert Camus'nün birromanı. 8/
Yunan rakısı... Kumaşla astar arasına konularak
giysinin dik dunnasını sağlayan kolalı bez. 9/ Sat-
rançta bir taş... Küçük tıızlu bisküvi.