03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA +CUMHURİYET 11 HAZİRAN 2008 ÇARŞAMBA HABERLER Anayasa Mahkemesi'nin anayasaya aykın hareket ettiğini ileri süren Erdoğan 'bilimsel gerekçe' istedi 'Yargıyı kim denetleyecek?'ANKARA (Cunıhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, "büyük bir talihsizlik" olarak ııitelendirdiği türban karanyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin esasa gimıesinin ge- rekçesini bilimsel olarak açıklaması gerektiğini söyledi. Erdoğan, "Ben yaptım oldu anlayışı hukuk devle- tinin kimyasını bozar" dedi. Yasama ve yürütme organlarınm yanlış yaptı- ğı zaman denetlendiğini kaydeden Erdoğan, "Peki yargı organı yanlış yaparsa kim denetleyecek?" soru- sunu gündeme getirdi. Yasama ve yargı erkleri arasında bir yetki aşımı- nın söz konusu olduğuııu kaydeden Er- doğan, bunun sorumlusunun CHP ol- duğuııu, CHP'nin iki erk arasında ça- tışma yaratmaya çahştığını ileri sürdii. Erdoğan, dün paıtisinin grup top- lantısında Anayasa Mahkemesi'nin rürbanla ilgili karannı değerlendirdi. TBMM'nin bugüne kadar hiçbir ve- sayeti ve gölgeyi kabul etmediğini, bundan sonra da etmeyeceğini belir- • Yasama vc yürütme organlannın yaıılış yaptığı zaman denetlendiğini kaydeden Erdoğan, "Peki yargı yanlış yaparsa kim denetleyecek?" sorusunu gündeme getirdi. Anayasa Mahkemesi'nin türban kararı için "Büyük bir talihsizlik" nitelemesinde bulunan Erdoğan, mahkemenin bu kararın bilimsel olarak izahını yapmak zorunda olduğunu, Türkiye'nin teamüllerle idare edilemeyeceğini söyledi. ten Erdoğan, hiçbir aynm gözetil- meksizin TBMM çatısı altında her- kesin hııkukuna salüp çıkacaklannı, ne milletten bir adım önde ne de bir adım geride olacaklannı söyledi. Anayasamn "cgemenlik", "yasama yetkisi" başlıklı maddeleri ile Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkileriyle ilgili maddesini okuyan Erdoğan, lıiç kimsenin anayasamn vermediği bir yetkiyi kullanamayacağmı söyledi. 'Yargıyı kim denetleyecek?' Anayasa Mahkcmesi'nin rürbanla il- gili karannın taıtışılmaya devam ede- ceğine dikkat çeken Erdoğan, ister be- ğenilsin ister beğenilmesin, 1982 Ana- yasası'nın yürürlükte olduğuna, ana- yasada bu hükümler yokmuş gibi davranmanın bir sistem yetmezliği sorununa yol açacağına dikkat çekti. Erdoğan, "Türkiye'nin ne sistem yetmezliği ne de erkler arasında yet- ki çatışması yaşamaya tahammülü yoktur. 'Ben yaptım oldu' anlayışı- nı demokratik rcjimler kaldıra- maz. Hükünıetler yaptığında da, yasa koyucu yaptığında da, yargı yaptığında da hiç kaldırnıaz. 'Ben yaptım, oldu' anlayışı demokratik hukuk devletlerinin kimyasını bo- zar" dedi. Demokrasilerde rejimi ko- rumanın ancak hukuk içmde, hukukun üstünlüğü ilkesine, anayasamn bağ- layıcılığına sadık kalmakla mümkün olacağını kaydeden Erdoğan, "Yasa- ma organı yanlış yaptığında yargı- dan döner. Olmadı, önüne sandık geldiği gün milletten döner. Yü- rütme yanlış yaptığında yine yar- gıdan döner. Olmadı, günü geldi- ğinde bizzat mUletin kendisinden dö- ner. Peki yargı erki yanlış yaptı- ğında nercden döner? Bu soruların kamuoyunda tartışıldığını görüyo- ruz. Bu durumun başmüsebbibi CHP'dir, CHP'nin muhalefet zih- niyetidir. CHP'nin yasama ile yar- gı erkleri arasuıda inatla, ısrarla yet- ki çatışması çıkarma gayretleri, bi- zi bu noktaya getirmiştir" dedi. Hiçbir kurumım kendisini anayasa- mn iizerinde göremeyeceğini. hiçbir kurunıun kendisine diğer kuvvctlerin üzerinde bir güç vehmedemeyeceği- ni kaydeden Erdoğan, erkler arasında bir yetki kannaşasından Türkiye'nin ALMAINI HEYETİ TÜRKİYE'DE Türk, IRA modelini önerdi AYŞE SAYIN ANKARA - AKP ve DTP'lilerle görü- şen Alman Dışişleri Komitesi, Anayasa Mahkemesi'nin türban kararı ve AKP- DTP hakkındaki lcapatma davasının Tür- kiye'deki antidenıokratik yapıyı kökleştir- diğini savunarak, "Bu süreç, Türki- ye'nin AB üyeliğini 10 yıldan 20 yıla çı- karır" göriişünü iletti. DTP'li Ahmet Türk'se silahın çözüm yolu olmadığına inandıklannı belirtirken, trlanda Kuıtuluş Örgütü'ya (IRA) yıllarca terör örgütü den- diğiııi, ancak devlet nıasaya oturunca so- runun çözüldüğünü savundu. Tüi"kiye'de bulunan Uta Left başkanh- ğındaki Alman Sosyalist Parti milletvekıl- leri ve Alman Paılamentosu Dışişleri Ko- mitesi heyeti, öğle yemeğinde DTP millet- vekilleri Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Aysel Tuğluk ve Akın Birdal'ı ağırladı. Türki- ye'nin çağdaş demokratik bir anayasaya gereksinimi olduğuııu kaydeden Alman heyeti, "Güneydoğu'da yüzde 95 oy al- mış AKP ve DTP gibi iki partinin kapa- tılması inanılmaz bir durunı. Biz de Anayasa Mahkemesi kesinlikle böyle bir karar alamaz" görüşüııü beliıterek, AKP'nin kapatılması halinde denıokratik- leşmc süreciııin yıl lar alacağını ve bu du- rumuıı Türkiye'nin olası AB üyeliğini 10 yılsa 20 yıla çıkaracağmı ilettiler. 'AB süreci devam ettirilmeli' İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] zarar göreceğini söyledi. Erdoğan, ülkeyi derhal sürüklenmekte olduğu böyle bir yetki çatışması ortamından çıkamıak zorunda olduklannı belirtti. 'Büyük talihsizlik' Anayasa Mahkemesi'nin türban ka- ran için "büyük bir talihsizlik" ni- telemesinde bulunan Erdoğan, mah- kemenin bu karann bilimsel olarak iza- hını yapmak zorunda olduğunu, Tür- kiye'nin teamüllerle idare edileme- yeceğini söyledi. Anayasa Mahke- mesi'nin iptal kararlarınm gerekçesi yazılmadan açıklanaınayacağını da savunan Erdoğan, şöyle konuştu: "Pe- ki niçin gerekçeler ortaya konnıa- dan bir iptal kararı açıklanır? Şim- di bunu bana vatandaş soruyor. Bunun altında ne var, ne bekleni- yor? Çünkü bu ülke zaman kaybe- diyor, gerekçesini görmek istiyor. Yüksek mahkemenin karannın hangi anayasal gerckçelere dayan- dırıidığı konusunda kamuoyunun mutlaka aydınlatılmaya, ikna ve tat- nıiıı edilmeye ihtiyacı var. Anaya- samn 148. maddesinde açıkça ya- pılamayacağı yazılı olduğu halde, hangî gerekçeyle bir anayasa deği- şikliğinin esastan görüşülerek ka- rara bağlandığı hususu mutlaka açıklığa kavuşturulmahdır." Kamusal yetkiyi kullanan her kişi ve kurumun eleştiriyc de denetime de açık olmak, karar ve işlemlerinin so- rumluluğunu taşımak durumunda ol- duğunu kaydeden Erdoğan, bunun aksinin ancak kamu yetkisi kulla- nanlann layüsel, başma buyruk, key- fi davrandığı kapalı dikta rejimlerin- de söz konusu olabileceğini belirtti. Hukuk devletlerinde anayasamn ön- cclikle yargı kurumlan olnıak üzere herkesi bağladığını kaydeden Erdoğan, hukukun üstünlüğünü yaşatmanın herkesten öııce yargı mensuplannın görevi olduğunu söyledi. Mecüs'e bu yaz tatil yok Bu arada grup toplantısının basına kapalı bölümünde Başbakan Erdo- ğan'ın partisi hakkında açılan kapat- ma davası sonuçlanıncaya kadar Mec- lis'in açık kalmasını önerdiği ve AKP'li milletvekillerinin de öneriye destek verdiği öğrenildi. Başbakan Er- doğan "Benim şahsi görüşüm Mec- lis'in bu süreçte açık olmasıdır" de di ve milletvekillerinin görüşünü sor- du. AKP'liler Mcclis'in açık kalma- sıyla Anayasa Mahkemesi'nin kara- nna karşı verilecek reaksiyonda daha hızlı hareket edilebileccğini belirtiyor. Gülen cemaatine yakınlığı ile tanınan Yavuz'dan cemaatle ilgili ilginç itiraflar 4 AKP hayalet parti' Parlamento heyeti, DTP'lilere Kürt sorunu hakkında da göriiştü. DTP Gcnel Başkanhğı'na aday olmaya hazırlanan Ahmet Türk, "Bütün baskı ve şiddetc rağmen biz tavırlarıınızla demokrasi- den yana olduğumuzu gösterdik. Biz çözüm yeri olarak Ankara'yı gördü- ğümüz için bugün buradayız, Mec- lis'teyiz. Çözümü başka yerde görmü- yoruz" dedi. Türk, "silahın hak arama yöntemi olmadığım" belirtirken, çö- züm için, lrlanda Kurtuluş Ordusu (IRA) önıeğini verdi. Küılleıin AB'ye girmeyi herkesten daha çok istediğini belirten Türk, "Dostuınuzsanız ciddi davranın. AB sürecinden kopmak da- ha sancılı bir süreci beraberinde geti- rir. Türkiye'nin Ortadoğu bataklığına sürükleıımemesi için bu süreci sür- dürnıek zorundayız" diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Fethullah Gülen'e yakınlığı ile bi- linen Utalı Üniversitesi Uluslarara- sı llişkiler Bölümü Öğretım Üyesi M. Hakan Yavuz, Gülen cemaati ile il- gili ilginç itiraflarda bulundu. Yavuz, cemaatin amacının lslamı küresel güçlerin istemleri yönündc şekil- lendirmek olduğunu belirtirken, okullar, fınans ve medya kunıluşla- rıııın bir sistemin parçalan olduğu- nu söyledi. Yavuz, cemaatin eski Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rek- töıii Prof. Dr. Yücel Aşkın davası, Atabeyler ve Sauna operasyonlan ile Şcmdinli davasına yön vermeye ça- hştığını, aynı şeyin şimdi de Erge- nekon operasyonu konusunda ger- çekJeştirildiğini belirtti. Fethullah Gülen'e yakınlığı ile • Gülen cemaatiyle ilgili ilginç itiraflarda bulunan M. Hakan Yavuz, cemaatin Ergenekon operasyonuna yön vermek istediğini söyledi. Yavuz AKP'yi de "sadece liderin olduğu hayalet bir yapı" diye niteledi. ANADOLÜ MBSLEK ÜSELERİ tl I I Mffl YÜKSEK OKUUJ1EIIRSI I Td:02126434343 Faıc021264174 33 mm.eresinlisesi.conı bilinen, cemaat ile ilgili birkitabı bu- lunan ve bir dönem Zaman gazete- sinde Gülen ile ilgili yazılar yazan Yavuz, "www.odatv.com" adlı in- tenıet sitesine cemaati eleştiren ol- dukça ilginç açıklamalarda bulundu. Hakan Yavuz'un söylemleri, daha öııce Gülen'in sağ kolu olarak bili- nen Nurettin Veren'in açıklamala- nnı anımsattı. Hakan Yavuz'un yap- tığı açıklamalar şöyle: • Açıkça söylemeliyim ki; son dö- nemde cemaatle ilgili endişelerirn art- tı. Bir yapı "güç" denen şeye sahip olmak için farklı alanlarda ilerlemeyi seçebilir. Okullar, fınans kuruluşla- n, medya kuruluşlan, bunlar bir sis- temin parçalandır. Ama beni rahat- sız eden, bu giicün nasıl kullanıldı- ğı ve lslamı paketleme olayıdır. Ben buna biraz "Islamsız tslam" diyo- rum. lslamı belli kesımlere lıoş ge- lecek hale dönüştürmek, belli güç- lerle uyumlu hale getürnek. Belli yer- lerden destek de alıyorlar mutlaka. Amaç lslamı global güçlerin ilıti- yaçlanna, kapitalizme yakın hale getirmek, lslamı özünden kopan- yoıiar. 'Sakız gibi' her yere çeki- yorlar. Bıuıun da ne için yapıldığını bilmiyoruz. 'Davalara yön veriyorlar' • Ben aslında cemaate antipatik de baknııyordum, çok yaııında da de- ğildim. Ama özellikle AKP iktida- nndan, 2002 yılındaıı bu yana özel- likle yargı konusunda çok yanlış adımlar attıklarını düşünüyorum. Döıt tane dava var benim için öııem- li olan: Yücel Aşkın duruşması, Şemdinli davası, Atalar (Atabey- ler) operasyonu ve Sauna operasyo- nu. Şimdi de Ergenekon. Bu ilk döıt davaya cemaat yön vermeye kal- kıştı. Cemaatin basm organlannın bu davalarla ilgili yayınlanna bakın. Yücel Aşkrn'a ne iftiralar atıldı. Er- genekon'da 1 yıldır insanlarm dava açılmadan içcride rurulmasmı izah edemiyorum. • Son dönemde benim 'cooptati- on' dediğim bir duııun var. tnsanlan çağınp yazı yazdınnak ya da ko- nuşrurmak karşılığı paralar veriliyor. "Herkesi işin içine sokmak" diyo- nım ben buna. Gelip konuşuyorsun, hemen 2 bin dolar. Bu para nereden geliyor, makbuz karşılığı mı verili- yor? • Türk devleri toplumuna göre öz- gürleştiricidir. Toplumumuz daha baskıcıdır. Sıvas'ta yaşananlar, en son Düzce'de olanlar... Devlet çö- künce her şey çöküyor Türkiye'de. Çünkü toplum daha bireyselleşe- medi. Toplum hâlâ kabadayı bir toplum. Devlet zayıfladığı, sarsıldı- ğı zaman, toplumun içindeki cema- atler, kabileler, mahalleler hemen ay- nşıyor ve birbırine karşı durunı alı- yor. Irak'taki durunı oıtada. Devlet düşıııanlığı ile bir yere vanlmaz. AKP'nin temel hatası "Kemalizm" karşıtlığı yapacağız diye, devlet düş- manlığı yapmalan. • Türkiye'de devlet bireyi dinscl cemaatlere karşı korumak zorunda- dır. Bu nedenle de laiklik anlayışı da- ha dayaönacı görünebilir. Ama Ame- rika'da bir dini grup polis teşkilatı- nı ele geçimıeye çalışmak istemiyor. Askeri okullan ele geçirmck iste- miyorlar. Devletin üniversitelerini "Kırıkkale Nakşilerin, Sütçü İıııaııı bilmem hangi grubundur" diye parsellemiyor. Bakanlıkları ele geçiriyor • AKP belli bir cemaatle ilişkisi- ni gözden geçimıek zoııuıda. Cemaat bazı bakanlıklan ele geçimıek için büyük mesafe aldı. Bundan rahat- sızlık var partinin içinde. Türki- ye'de bazı cemaatler de çetc gibi ha- reket ediyor. Her yerde aynı şey söy- leniyor. AKP nedir? Hangisi AKP'dir? Washington'da yaıısıtı- lan mı? Konya'daki nıi? lstan- bul'daki nıi? AKP diye bir parti de yok. Bir lider var sadece. Anayasa Mahkemesi bir hayaleti kapatıyor. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU 'ÖnceAnlamak'Üzerine... Nereden nereye geldik?.. En fazla on sekiz ay önce gazete sayfalan, TV tartışma programları "si- yasi istikrar", "demokratikleşme", "AB üyeliği", "ekonomik istikrar ve büyüme" üzerine haber ve yorumlarla doluydu. Şimdi nereye baksak kriz... Soğukkanlı yorumculardan biri bile geçenlerde "Kriz o kadar derin ki söz tükendi" diyordu. Peki ama o kadar "olumlu" bir noktadan bu ka- dar olumsuz bir noktaya nasıl geldik? Karl Marx "Filozoflar bugüne kadar dünyayı çeşitli biçimlerde yorumladılar. Ama esas olan değiştirmektir" di- yordu. Sanırım bugün bu "tezi" tersine çevirmek gerekiyor: "Hep değiştirmeye çalıştık, ama önce anlamaya çalışmak gerekiyor..." Çünkü, doğru dü- rüst anlamadan hep aynı şeyleri tekrarlayarak de- ğiştirmeye çalışmak bizi bugüne kadar hep "ya- pının" içine hapsetti. Bağımsız Sosyal Bilimciler kolektifinin, geçen ay, Yordam kitaplarından çıkan 2008 Kavşağın- da Tûrkiye başlıklı kitabı, bu "anlama sürecine" bü- yük katkı yapabilecek bir çalışma. Çok az sayı- da araştırmacının (örneğin Mustafa Sönmez'in), esas olarak ekonominin kritik konularına eğilen de- ğerli ürünleri bir yana, kendi türünde sanırım tek örnek. Çünkü BSB'nin kitabı Türkiye'nin dönemini salt ekonomik değil, aynı zamanda siyasi özel- likleriyle çözümleyen, süreci dünya ekonomisi içi- ne koyarak anlamaya çalışan bir yapıt. Üstelik tek bir kişinin aklının değil, bir kolektifin ürünü. Her yerde kriz İki yıl önce de biz bu siyasi istikrar resmini, pi- yasa ekonomisinin moda tabiriyle "satın almı- yorduk". AKP ile başlayan rejim değişikliği girişi- minin ülkeyi kaçınılmaz olarak bir siyasi krize sü- rükleyeceğini ve bu krize "hazırlıksız" yakalana- cağımızı ileri sürüyorduk. Sosyalist geleneğin külliyatındaki devlet teorilerini unutmayı seçmiş ki- mi "solcu" dostlarımız ise zaten yanlış tanıdıkla- rı AKP'nin Meclis çoğunluğunun rejimi değiştir- meye yetebileceğini sanıyorlardı. Liberaller ise AKP'yi uyarmak yerine, kışkırtıyor, kapitalist dev- letlerde, Meclis'teki çoğunlukla rejim değiştirmeye kalkacak popülist (halkçı ya da faşist) projelere ön- lem olarak kurulan denetim mekanizmalannı, özellikle güçler ayrılığı ilkelerini hiçe sayarak, bur- juva devletin en temel prensiplerine, kendi top- lumsal işlevlerine ihanet etmeye hazırlanıyorlar- dı. Bugün gelinen noktada, önce "Nisan mitingle- rine" karşı alınan tutum, sonra tutuklamalar, 1 Ma- yıs rezaleti, dinlemeler ve sivil toplumda artık ay- yuka çıkan dinci dönüşüm, "demokratikleştirici AKP" havasını dağıttı. BSB kitabının "Siyaset ve söylem, AKP iktidarı ve toplumsal gerçeklik" başlıklı birinci bölümü, bu siyasi sürecin en önemli bileşenlerini irdeliyor, olanları "anlamaya" başlamak için önemli ipuçları ve tezler sunuyor. "Baîon" içinde "baİoıV\7. AKP'nin hükümeti döneminde Türkiye ekono- misine bakınca, insan ister istemez, köpük şişir- me oyuncağı satıcılarını anımsıyor. Bunların en be- cerikli olanları, oyuncağın marifetini gösterirken büyük bir köpüğün içinde bir de daha küçük bir köpük şişirerek çocukların gözlerini kamaştırırlardı. AKP hükümetinin ekonomi politikaları, dünya ekonomisinde başlayan büyük kredi köpüğü içinde bir de Türkiye'de bir mali köpük ve buna dayalı bir refah havası yaratmayı başardılar. Bir farkla ki bu, köpük oyuncağı gibi masum bir şey değildi. Patlamaya başlayınca birilerinin akla sığ- maz servetler yapmış olduğu, büyük çoğunluğun ise şimdi hızla yoksullaşma, evini, işini kaybetme ve harta açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı or- taya çıkıyor. BSB kitabının "Uluslararası Çerçeve" başlıklı II. Bölümü "büyük köpüğün" nasıl ve neden oluş- tuğunu, sonra neden patlamaya başladığını an- latırken, III, IV ve V. bölümler "küçük köpüğü" o\uş- turan süreci tüm çıplaklığıyla gözler önüne seri- yor. Raporun VI, VII ve VIII. bölümleri "küçük kö- püğün" "büyük köpükle" ilişkisini, "küçük köpü- ğün" içindekilerin yaşadıkları dönüşümü ve top- lumsal çürümeyi irdeliyor. Nihayet son iki bölüm, son yıllarda yaşanan yasal süreçleh, bir anlamda "rejim değiştirme" çabalarını, rejimin direniş me- kanizmalarını emekçilerin hakları ve çıkarları açı- sından irdelemeye ve anlamlandırmaya çalışıyor. Nihayet son bölümde, son toplu durumu, 20 yıl— lık, benim restorasyon olarak nitelediğim döne- min içinde değerlendiren, geleceğe dönük genel bir panorama sunuluyor. Özetle bir şeyleri, emekçilerden, halktan yana değiştirmek isteyenlerin öncelikle ve mutlaka okuması gereken bir çalışma var karşımızda. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Şehide son görev Hakkâri'nin Şcmdinli ilçesinde PKK'li- lcrce döşenen mayının patlaması sonucu şehit olan Piyade Onbaşı Ahmet Dur- sun'un cenazesi, memleketi Kayseri'nin Sarız ilçesi Damızlık köyünde topra- ga verildi. Dursun için ilçe merkezindeki Pazaryeri'nde düzenlenen cenaze tö- renine, Vali Mevlüt Bilici, Garnizon Komutanı Tümgencral Mehmet Veysi Ağar, şehidin yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Törene katılanlar sık sık "Kahrolsun PKK", "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganları attı. Bu arada Genclkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan duyuruda IVIardin'in Nusaybin ilçesinde teröristlcrcc tuzaklanan patlayıcının iııfilak et- mesi sonucunda 2 güvenlik görevlisinin yaralandığı bildirildi. (Fotoğraf: AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle