Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+CUMHURİYET 11 HAZİRAN 2008 ÇARŞAMBA
HABERLER
Anayasa Mahkemesi'nin anayasaya aykın hareket ettiğini ileri süren Erdoğan 'bilimsel gerekçe' istedi
'Yargıyı kim denetleyecek?'ANKARA (Cunıhuriyet Bürosu)
- Başbakan Tayyip Erdoğan, "büyük
bir talihsizlik" olarak ııitelendirdiği
türban karanyla ilgili olarak Anayasa
Mahkemesi'nin esasa gimıesinin ge-
rekçesini bilimsel olarak açıklaması
gerektiğini söyledi. Erdoğan, "Ben
yaptım oldu anlayışı hukuk devle-
tinin kimyasını bozar" dedi. Yasama
ve yürütme organlarınm yanlış yaptı-
ğı zaman denetlendiğini kaydeden
Erdoğan, "Peki yargı organı yanlış
yaparsa kim denetleyecek?" soru-
sunu gündeme getirdi. Yasama ve
yargı erkleri arasında bir yetki aşımı-
nın söz konusu olduğuııu kaydeden Er-
doğan, bunun sorumlusunun CHP ol-
duğuııu, CHP'nin iki erk arasında ça-
tışma yaratmaya çahştığını ileri sürdii.
Erdoğan, dün paıtisinin grup top-
lantısında Anayasa Mahkemesi'nin
rürbanla ilgili karannı değerlendirdi.
TBMM'nin bugüne kadar hiçbir ve-
sayeti ve gölgeyi kabul etmediğini,
bundan sonra da etmeyeceğini belir-
• Yasama vc yürütme organlannın yaıılış yaptığı zaman denetlendiğini kaydeden Erdoğan, "Peki
yargı yanlış yaparsa kim denetleyecek?" sorusunu gündeme getirdi. Anayasa Mahkemesi'nin türban
kararı için "Büyük bir talihsizlik" nitelemesinde bulunan Erdoğan, mahkemenin bu kararın bilimsel
olarak izahını yapmak zorunda olduğunu, Türkiye'nin teamüllerle idare edilemeyeceğini söyledi.
ten Erdoğan, hiçbir aynm gözetil-
meksizin TBMM çatısı altında her-
kesin hııkukuna salüp çıkacaklannı, ne
milletten bir adım önde ne de bir
adım geride olacaklannı söyledi.
Anayasamn "cgemenlik", "yasama
yetkisi" başlıklı maddeleri ile Anayasa
Mahkemesi'nin görev ve yetkileriyle
ilgili maddesini okuyan Erdoğan, lıiç
kimsenin anayasamn vermediği bir
yetkiyi kullanamayacağmı söyledi.
'Yargıyı kim denetleyecek?'
Anayasa Mahkcmesi'nin rürbanla il-
gili karannın taıtışılmaya devam ede-
ceğine dikkat çeken Erdoğan, ister be-
ğenilsin ister beğenilmesin, 1982 Ana-
yasası'nın yürürlükte olduğuna, ana-
yasada bu hükümler yokmuş gibi
davranmanın bir sistem yetmezliği
sorununa yol açacağına dikkat çekti.
Erdoğan, "Türkiye'nin ne sistem
yetmezliği ne de erkler arasında yet-
ki çatışması yaşamaya tahammülü
yoktur. 'Ben yaptım oldu' anlayışı-
nı demokratik rcjimler kaldıra-
maz. Hükünıetler yaptığında da,
yasa koyucu yaptığında da, yargı
yaptığında da hiç kaldırnıaz. 'Ben
yaptım, oldu' anlayışı demokratik
hukuk devletlerinin kimyasını bo-
zar" dedi. Demokrasilerde rejimi ko-
rumanın ancak hukuk içmde, hukukun
üstünlüğü ilkesine, anayasamn bağ-
layıcılığına sadık kalmakla mümkün
olacağını kaydeden Erdoğan, "Yasa-
ma organı yanlış yaptığında yargı-
dan döner. Olmadı, önüne sandık
geldiği gün milletten döner. Yü-
rütme yanlış yaptığında yine yar-
gıdan döner. Olmadı, günü geldi-
ğinde bizzat mUletin kendisinden dö-
ner. Peki yargı erki yanlış yaptı-
ğında nercden döner? Bu soruların
kamuoyunda tartışıldığını görüyo-
ruz. Bu durumun başmüsebbibi
CHP'dir, CHP'nin muhalefet zih-
niyetidir. CHP'nin yasama ile yar-
gı erkleri arasuıda inatla, ısrarla yet-
ki çatışması çıkarma gayretleri, bi-
zi bu noktaya getirmiştir" dedi.
Hiçbir kurumım kendisini anayasa-
mn iizerinde göremeyeceğini. hiçbir
kurunıun kendisine diğer kuvvctlerin
üzerinde bir güç vehmedemeyeceği-
ni kaydeden Erdoğan, erkler arasında
bir yetki kannaşasından Türkiye'nin
ALMAINI HEYETİ TÜRKİYE'DE
Türk, IRA
modelini
önerdi
AYŞE SAYIN
ANKARA - AKP ve DTP'lilerle görü-
şen Alman Dışişleri Komitesi, Anayasa
Mahkemesi'nin türban kararı ve AKP-
DTP hakkındaki lcapatma davasının Tür-
kiye'deki antidenıokratik yapıyı kökleştir-
diğini savunarak, "Bu süreç, Türki-
ye'nin AB üyeliğini 10 yıldan 20 yıla çı-
karır" göriişünü iletti. DTP'li Ahmet
Türk'se silahın çözüm yolu olmadığına
inandıklannı belirtirken, trlanda Kuıtuluş
Örgütü'ya (IRA) yıllarca terör örgütü den-
diğiııi, ancak devlet nıasaya oturunca so-
runun çözüldüğünü savundu.
Tüi"kiye'de bulunan Uta Left başkanh-
ğındaki Alman Sosyalist Parti milletvekıl-
leri ve Alman Paılamentosu Dışişleri Ko-
mitesi heyeti, öğle yemeğinde DTP millet-
vekilleri Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Aysel
Tuğluk ve Akın Birdal'ı ağırladı. Türki-
ye'nin çağdaş demokratik bir anayasaya
gereksinimi olduğuııu kaydeden Alman
heyeti, "Güneydoğu'da yüzde 95 oy al-
mış AKP ve DTP gibi iki partinin kapa-
tılması inanılmaz bir durunı. Biz de
Anayasa Mahkemesi kesinlikle böyle
bir karar alamaz" görüşüııü beliıterek,
AKP'nin kapatılması halinde denıokratik-
leşmc süreciııin yıl lar alacağını ve bu du-
rumuıı Türkiye'nin olası AB üyeliğini 10
yılsa 20 yıla çıkaracağmı ilettiler.
'AB süreci devam ettirilmeli'
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
zarar göreceğini söyledi. Erdoğan,
ülkeyi derhal sürüklenmekte olduğu
böyle bir yetki çatışması ortamından
çıkamıak zorunda olduklannı belirtti.
'Büyük talihsizlik'
Anayasa Mahkemesi'nin türban ka-
ran için "büyük bir talihsizlik" ni-
telemesinde bulunan Erdoğan, mah-
kemenin bu karann bilimsel olarak iza-
hını yapmak zorunda olduğunu, Tür-
kiye'nin teamüllerle idare edileme-
yeceğini söyledi. Anayasa Mahke-
mesi'nin iptal kararlarınm gerekçesi
yazılmadan açıklanaınayacağını da
savunan Erdoğan, şöyle konuştu: "Pe-
ki niçin gerekçeler ortaya konnıa-
dan bir iptal kararı açıklanır? Şim-
di bunu bana vatandaş soruyor.
Bunun altında ne var, ne bekleni-
yor? Çünkü bu ülke zaman kaybe-
diyor, gerekçesini görmek istiyor.
Yüksek mahkemenin karannın
hangi anayasal gerckçelere dayan-
dırıidığı konusunda kamuoyunun
mutlaka aydınlatılmaya, ikna ve tat-
nıiıı edilmeye ihtiyacı var. Anaya-
samn 148. maddesinde açıkça ya-
pılamayacağı yazılı olduğu halde,
hangî gerekçeyle bir anayasa deği-
şikliğinin esastan görüşülerek ka-
rara bağlandığı hususu mutlaka
açıklığa kavuşturulmahdır."
Kamusal yetkiyi kullanan her kişi ve
kurumun eleştiriyc de denetime de
açık olmak, karar ve işlemlerinin so-
rumluluğunu taşımak durumunda ol-
duğunu kaydeden Erdoğan, bunun
aksinin ancak kamu yetkisi kulla-
nanlann layüsel, başma buyruk, key-
fi davrandığı kapalı dikta rejimlerin-
de söz konusu olabileceğini belirtti.
Hukuk devletlerinde anayasamn ön-
cclikle yargı kurumlan olnıak üzere
herkesi bağladığını kaydeden Erdoğan,
hukukun üstünlüğünü yaşatmanın
herkesten öııce yargı mensuplannın
görevi olduğunu söyledi.
Mecüs'e bu yaz tatil yok
Bu arada grup toplantısının basına
kapalı bölümünde Başbakan Erdo-
ğan'ın partisi hakkında açılan kapat-
ma davası sonuçlanıncaya kadar Mec-
lis'in açık kalmasını önerdiği ve
AKP'li milletvekillerinin de öneriye
destek verdiği öğrenildi. Başbakan Er-
doğan "Benim şahsi görüşüm Mec-
lis'in bu süreçte açık olmasıdır" de
di ve milletvekillerinin görüşünü sor-
du. AKP'liler Mcclis'in açık kalma-
sıyla Anayasa Mahkemesi'nin kara-
nna karşı verilecek reaksiyonda daha
hızlı hareket edilebileccğini belirtiyor.
Gülen cemaatine yakınlığı ile tanınan Yavuz'dan cemaatle ilgili ilginç itiraflar
4
AKP hayalet parti'
Parlamento heyeti, DTP'lilere Kürt
sorunu hakkında da göriiştü. DTP Gcnel
Başkanhğı'na aday olmaya hazırlanan
Ahmet Türk, "Bütün baskı ve şiddetc
rağmen biz tavırlarıınızla demokrasi-
den yana olduğumuzu gösterdik. Biz
çözüm yeri olarak Ankara'yı gördü-
ğümüz için bugün buradayız, Mec-
lis'teyiz. Çözümü başka yerde görmü-
yoruz" dedi. Türk, "silahın hak arama
yöntemi olmadığım" belirtirken, çö-
züm için, lrlanda Kurtuluş Ordusu
(IRA) önıeğini verdi. Küılleıin AB'ye
girmeyi herkesten daha çok istediğini
belirten Türk, "Dostuınuzsanız ciddi
davranın. AB sürecinden kopmak da-
ha sancılı bir süreci beraberinde geti-
rir. Türkiye'nin Ortadoğu bataklığına
sürükleıımemesi için bu süreci sür-
dürnıek zorundayız" diye konuştu.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Fethullah Gülen'e yakınlığı ile bi-
linen Utalı Üniversitesi Uluslarara-
sı llişkiler Bölümü Öğretım Üyesi M.
Hakan Yavuz, Gülen cemaati ile il-
gili ilginç itiraflarda bulundu. Yavuz,
cemaatin amacının lslamı küresel
güçlerin istemleri yönündc şekil-
lendirmek olduğunu belirtirken,
okullar, fınans ve medya kunıluşla-
rıııın bir sistemin parçalan olduğu-
nu söyledi. Yavuz, cemaatin eski
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rek-
töıii Prof. Dr. Yücel Aşkın davası,
Atabeyler ve Sauna operasyonlan ile
Şcmdinli davasına yön vermeye ça-
hştığını, aynı şeyin şimdi de Erge-
nekon operasyonu konusunda ger-
çekJeştirildiğini belirtti.
Fethullah Gülen'e yakınlığı ile
• Gülen cemaatiyle ilgili ilginç itiraflarda bulunan M.
Hakan Yavuz, cemaatin Ergenekon operasyonuna yön
vermek istediğini söyledi. Yavuz AKP'yi de "sadece liderin
olduğu hayalet bir yapı" diye niteledi.
ANADOLÜ MBSLEK ÜSELERİ
tl I I
Mffl YÜKSEK OKUUJ1EIIRSI
I
Td:02126434343 Faıc021264174 33
mm.eresinlisesi.conı
bilinen, cemaat ile ilgili birkitabı bu-
lunan ve bir dönem Zaman gazete-
sinde Gülen ile ilgili yazılar yazan
Yavuz, "www.odatv.com" adlı in-
tenıet sitesine cemaati eleştiren ol-
dukça ilginç açıklamalarda bulundu.
Hakan Yavuz'un söylemleri, daha
öııce Gülen'in sağ kolu olarak bili-
nen Nurettin Veren'in açıklamala-
nnı anımsattı. Hakan Yavuz'un yap-
tığı açıklamalar şöyle:
• Açıkça söylemeliyim ki; son dö-
nemde cemaatle ilgili endişelerirn art-
tı. Bir yapı "güç" denen şeye sahip
olmak için farklı alanlarda ilerlemeyi
seçebilir. Okullar, fınans kuruluşla-
n, medya kuruluşlan, bunlar bir sis-
temin parçalandır. Ama beni rahat-
sız eden, bu giicün nasıl kullanıldı-
ğı ve lslamı paketleme olayıdır. Ben
buna biraz "Islamsız tslam" diyo-
rum. lslamı belli kesımlere lıoş ge-
lecek hale dönüştürmek, belli güç-
lerle uyumlu hale getürnek. Belli yer-
lerden destek de alıyorlar mutlaka.
Amaç lslamı global güçlerin ilıti-
yaçlanna, kapitalizme yakın hale
getirmek, lslamı özünden kopan-
yoıiar. 'Sakız gibi' her yere çeki-
yorlar. Bıuıun da ne için yapıldığını
bilmiyoruz.
'Davalara yön veriyorlar'
• Ben aslında cemaate antipatik de
baknııyordum, çok yaııında da de-
ğildim. Ama özellikle AKP iktida-
nndan, 2002 yılındaıı bu yana özel-
likle yargı konusunda çok yanlış
adımlar attıklarını düşünüyorum.
Döıt tane dava var benim için öııem-
li olan: Yücel Aşkın duruşması,
Şemdinli davası, Atalar (Atabey-
ler) operasyonu ve Sauna operasyo-
nu. Şimdi de Ergenekon. Bu ilk
döıt davaya cemaat yön vermeye kal-
kıştı. Cemaatin basm organlannın bu
davalarla ilgili yayınlanna bakın.
Yücel Aşkrn'a ne iftiralar atıldı. Er-
genekon'da 1 yıldır insanlarm dava
açılmadan içcride rurulmasmı izah
edemiyorum.
• Son dönemde benim 'cooptati-
on' dediğim bir duııun var. tnsanlan
çağınp yazı yazdınnak ya da ko-
nuşrurmak karşılığı paralar veriliyor.
"Herkesi işin içine sokmak" diyo-
nım ben buna. Gelip konuşuyorsun,
hemen 2 bin dolar. Bu para nereden
geliyor, makbuz karşılığı mı verili-
yor?
• Türk devleri toplumuna göre öz-
gürleştiricidir. Toplumumuz daha
baskıcıdır. Sıvas'ta yaşananlar, en
son Düzce'de olanlar... Devlet çö-
künce her şey çöküyor Türkiye'de.
Çünkü toplum daha bireyselleşe-
medi. Toplum hâlâ kabadayı bir
toplum. Devlet zayıfladığı, sarsıldı-
ğı zaman, toplumun içindeki cema-
atler, kabileler, mahalleler hemen ay-
nşıyor ve birbırine karşı durunı alı-
yor. Irak'taki durunı oıtada. Devlet
düşıııanlığı ile bir yere vanlmaz.
AKP'nin temel hatası "Kemalizm"
karşıtlığı yapacağız diye, devlet düş-
manlığı yapmalan.
• Türkiye'de devlet bireyi dinscl
cemaatlere karşı korumak zorunda-
dır. Bu nedenle de laiklik anlayışı da-
ha dayaönacı görünebilir. Ama Ame-
rika'da bir dini grup polis teşkilatı-
nı ele geçimıeye çalışmak istemiyor.
Askeri okullan ele geçirmck iste-
miyorlar. Devletin üniversitelerini
"Kırıkkale Nakşilerin, Sütçü
İıııaııı bilmem hangi grubundur"
diye parsellemiyor.
Bakanlıkları ele geçiriyor
• AKP belli bir cemaatle ilişkisi-
ni gözden geçimıek zoııuıda. Cemaat
bazı bakanlıklan ele geçimıek için
büyük mesafe aldı. Bundan rahat-
sızlık var partinin içinde. Türki-
ye'de bazı cemaatler de çetc gibi ha-
reket ediyor. Her yerde aynı şey söy-
leniyor. AKP nedir? Hangisi
AKP'dir? Washington'da yaıısıtı-
lan mı? Konya'daki nıi? lstan-
bul'daki nıi? AKP diye bir parti de
yok. Bir lider var sadece. Anayasa
Mahkemesi bir hayaleti kapatıyor.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
'ÖnceAnlamak'Üzerine...
Nereden nereye geldik?.. En fazla on sekiz ay
önce gazete sayfalan, TV tartışma programları "si-
yasi istikrar", "demokratikleşme", "AB üyeliği",
"ekonomik istikrar ve büyüme" üzerine haber ve
yorumlarla doluydu. Şimdi nereye baksak kriz...
Soğukkanlı yorumculardan biri bile geçenlerde
"Kriz o kadar derin ki söz tükendi" diyordu.
Peki ama o kadar "olumlu" bir noktadan bu ka-
dar olumsuz bir noktaya nasıl geldik? Karl Marx
"Filozoflar bugüne kadar dünyayı çeşitli biçimlerde
yorumladılar. Ama esas olan değiştirmektir" di-
yordu. Sanırım bugün bu "tezi" tersine çevirmek
gerekiyor: "Hep değiştirmeye çalıştık, ama önce
anlamaya çalışmak gerekiyor..." Çünkü, doğru dü-
rüst anlamadan hep aynı şeyleri tekrarlayarak de-
ğiştirmeye çalışmak bizi bugüne kadar hep "ya-
pının" içine hapsetti.
Bağımsız Sosyal Bilimciler kolektifinin, geçen
ay, Yordam kitaplarından çıkan 2008 Kavşağın-
da Tûrkiye başlıklı kitabı, bu "anlama sürecine" bü-
yük katkı yapabilecek bir çalışma. Çok az sayı-
da araştırmacının (örneğin Mustafa Sönmez'in),
esas olarak ekonominin kritik konularına eğilen de-
ğerli ürünleri bir yana, kendi türünde sanırım tek
örnek. Çünkü BSB'nin kitabı Türkiye'nin dönemini
salt ekonomik değil, aynı zamanda siyasi özel-
likleriyle çözümleyen, süreci dünya ekonomisi içi-
ne koyarak anlamaya çalışan bir yapıt. Üstelik tek
bir kişinin aklının değil, bir kolektifin ürünü.
Her yerde kriz
İki yıl önce de biz bu siyasi istikrar resmini, pi-
yasa ekonomisinin moda tabiriyle "satın almı-
yorduk". AKP ile başlayan rejim değişikliği girişi-
minin ülkeyi kaçınılmaz olarak bir siyasi krize sü-
rükleyeceğini ve bu krize "hazırlıksız" yakalana-
cağımızı ileri sürüyorduk. Sosyalist geleneğin
külliyatındaki devlet teorilerini unutmayı seçmiş ki-
mi "solcu" dostlarımız ise zaten yanlış tanıdıkla-
rı AKP'nin Meclis çoğunluğunun rejimi değiştir-
meye yetebileceğini sanıyorlardı. Liberaller ise
AKP'yi uyarmak yerine, kışkırtıyor, kapitalist dev-
letlerde, Meclis'teki çoğunlukla rejim değiştirmeye
kalkacak popülist (halkçı ya da faşist) projelere ön-
lem olarak kurulan denetim mekanizmalannı,
özellikle güçler ayrılığı ilkelerini hiçe sayarak, bur-
juva devletin en temel prensiplerine, kendi top-
lumsal işlevlerine ihanet etmeye hazırlanıyorlar-
dı.
Bugün gelinen noktada, önce "Nisan mitingle-
rine" karşı alınan tutum, sonra tutuklamalar, 1 Ma-
yıs rezaleti, dinlemeler ve sivil toplumda artık ay-
yuka çıkan dinci dönüşüm, "demokratikleştirici
AKP" havasını dağıttı. BSB kitabının "Siyaset ve
söylem, AKP iktidarı ve toplumsal gerçeklik"
başlıklı birinci bölümü, bu siyasi sürecin en
önemli bileşenlerini irdeliyor, olanları "anlamaya"
başlamak için önemli ipuçları ve tezler sunuyor.
"Baîon" içinde "baİoıV\7.
AKP'nin hükümeti döneminde Türkiye ekono-
misine bakınca, insan ister istemez, köpük şişir-
me oyuncağı satıcılarını anımsıyor. Bunların en be-
cerikli olanları, oyuncağın marifetini gösterirken
büyük bir köpüğün içinde bir de daha küçük bir
köpük şişirerek çocukların gözlerini kamaştırırlardı.
AKP hükümetinin ekonomi politikaları, dünya
ekonomisinde başlayan büyük kredi köpüğü
içinde bir de Türkiye'de bir mali köpük ve buna
dayalı bir refah havası yaratmayı başardılar. Bir
farkla ki bu, köpük oyuncağı gibi masum bir şey
değildi. Patlamaya başlayınca birilerinin akla sığ-
maz servetler yapmış olduğu, büyük çoğunluğun
ise şimdi hızla yoksullaşma, evini, işini kaybetme
ve harta açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı or-
taya çıkıyor.
BSB kitabının "Uluslararası Çerçeve" başlıklı II.
Bölümü "büyük köpüğün" nasıl ve neden oluş-
tuğunu, sonra neden patlamaya başladığını an-
latırken, III, IV ve V. bölümler "küçük köpüğü" o\uş-
turan süreci tüm çıplaklığıyla gözler önüne seri-
yor. Raporun VI, VII ve VIII. bölümleri "küçük kö-
püğün" "büyük köpükle" ilişkisini, "küçük köpü-
ğün" içindekilerin yaşadıkları dönüşümü ve top-
lumsal çürümeyi irdeliyor. Nihayet son iki bölüm,
son yıllarda yaşanan yasal süreçleh, bir anlamda
"rejim değiştirme" çabalarını, rejimin direniş me-
kanizmalarını emekçilerin hakları ve çıkarları açı-
sından irdelemeye ve anlamlandırmaya çalışıyor.
Nihayet son bölümde, son toplu durumu, 20 yıl—
lık, benim restorasyon olarak nitelediğim döne-
min içinde değerlendiren, geleceğe dönük genel
bir panorama sunuluyor.
Özetle bir şeyleri, emekçilerden, halktan yana
değiştirmek isteyenlerin öncelikle ve mutlaka
okuması gereken bir çalışma var karşımızda.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Şehide son görev
Hakkâri'nin Şcmdinli ilçesinde PKK'li-
lcrce döşenen mayının patlaması sonucu
şehit olan Piyade Onbaşı Ahmet Dur-
sun'un cenazesi, memleketi Kayseri'nin Sarız ilçesi Damızlık köyünde topra-
ga verildi. Dursun için ilçe merkezindeki Pazaryeri'nde düzenlenen cenaze tö-
renine, Vali Mevlüt Bilici, Garnizon Komutanı Tümgencral Mehmet Veysi
Ağar, şehidin yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Törene katılanlar sık
sık "Kahrolsun PKK", "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganları attı. Bu
arada Genclkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan duyuruda
IVIardin'in Nusaybin ilçesinde teröristlcrcc tuzaklanan patlayıcının iııfilak et-
mesi sonucunda 2 güvenlik görevlisinin yaralandığı bildirildi. (Fotoğraf: AA)