03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 HAZİRAN 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Karga Vahdi Bingöl: "Anayasa Mahkemesi ne yaptı? Recep'in kılavuzlarının 'karga' olduğuna karar verdi!" Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60Elektronik posta: [email protected] - BM eliyle Kürdistan tasarlanıyormuş... "Acaba klmln parmaklamasıyla!" Fatih Hoca'ya slogan önerisi: Benim adım Fatih Terim. Gerisi Allah kerim! Kurban Behzat Eren: "Kızların kafasına •jğjb. zorla geçirdi P> türbanı; şimdi seyrediyor kurbanları!" Toptan Erol Barutçugil: "Turgut özal zihniyetinin bakiyesi, toptan çözebilir sorunu: Kapat mahkemeyi, aç senatoyu!" "SORUN giyim tarzına indirgenince, onları birbirinden ayırmak da güçleşiyor; ama asıl konu giderek militanlaşanlardır" diyor Mustafa Yıldırım ve şu değerlendirmeyi yapıyor: "Genç kızlar, ortaokul çağında çocuklar, binlerce yıllık örtünme geleneklerini bir yana bırakarak kendi kendilerine karar vermişler ve başlarını sıkı sıkıya sarmışlar. Sonra kendi kendilerine örgütlenmişler; Cuma namazı çıkışlarında gösterilere başlamışlar; kendiliklerinden 'Müslüman Kadınlar Günü' düzenlemişler; Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi Humeynl'nin kızı kendiliğinden Istanbul'a gelip toplantılarda konuşmuş. Genç kızlar, kendiliğinden zincirleme eylemlere başlamışlar; ilkokul çağındaki çocuklar alınlarına kendiliğinden kızıl bant çekmişler. Gösterilerde 'kahrolsun laik diktatörlük' Koalisyonpankartları kendi buluşları olmuş. Bunca kurumlaşma, örgütlenme, gösteri, sayısız yayın hep hayırseverlerin para yardımıyla başarılmış. Inandırıcı geldiyse sorun yok. O zaman televizyonlarda seslendirilen 'türbana yandaş' ya da 'türbana karşı' fetvalarına kapılıp kendinizi de yurttaşları da kandırmayı sürdürebilirsiniz. Sorun şurada ki, 'Islam devrimcisi'nin siyaseten attığı her adım, Müslümanların bir Imametin emri altında birliği ve şeytanın yok edilmesi hedefine uygundur. Bakmayın siz emperyalizme gönülden bağlı liberal(!) sosyologların örümcek gevezesi profesör hanımların kıvırtmalarına; asıl olan 'Islam devrimcileri'nin ne dediği ve yaptığıdır. Gerisi kendini aldatmaktır. Işin aslının, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı cihat olduğunu anlamak için bir 'imamın zuhur' ederek iktidarı ele almasını beklemek mi gerek? Amerika'nın oyununa gelince: Islam devrimciliğini demokrasi içinde yumuşatma inancı ve bağımlı-uyumlu Müslümanları da kullanarak ulus devletten kurtulmaktır! Uyumlulaşmış Müslümanlar da akılları sıra ABD'yi kullanarak düşlerindeki Islam devrimini reformlarla gerçekleştirecekler. Sonuç olarak Islam cihatçısı da uyumlu görünen Islamcı da ulus devleti istemiyor. Koalisyon hedefe yaklaşıyor. Izin verilmez mi dediniz? Işin birkaç yargıca ve savcıya kalması da sizi uyandırmıyor mu?" SESSİZ SEDASIZ (!) Muhsin Salman: "Mahkeme kararı üzerine tüyleri diken diken olanların, dilleri hâlâ pabuç gibi dışarıda!" AKP tipi demokratlara müjde! BİR haberden söz ediyor Kemal Öncü; Avrupa'nın göbeğinden gelmiş bir haberden: "Demokrasiyi parmak hesabına indirgeyen, azınlığın hak ve özgürlüklerini koruyacak hukuksal bir denetimi demokrasi dışı sayan ve çoğunluğun kararına boyun eğilmesi gerektiğini öngören AKP tipi demokrasi anlayışının Isviçre'de 'minareler' konusunu referanduma götürmek üzere gerekli imzayı topladığını yazıyor gazeteler. AKP demokratlarının, biat etmiş hukukçularının ve medyadaki tetikçilerinin bu konudaki görüş ve değerlendirmelerini dehşetli merak etmekteyim! Eğer referandum yapılır, çoğunluk minare yapılmaması yönünde oy kullanırsa, Isviçre'de bu karara karşı Müslümanlar tepki gösterdiğinde bizim AKP tipi demokratlarımızın tepkisi ne olacak? 'Referandum yapılmış, milli irade bu yönde karar vermiştir. Demokrasi budur' diyerek kararı alkışlayacaklar mı? Yoksa 'Çoğunluk her şey değildir, azınlıkların da hakları vardır, bu karar demokrasiye aykırı bir karardır, Isviçre'de bu yanlışı denetleyecek bir hukuk kurumu yok mu' diyerek ortalığı ayağa mı kaldıracaklar? AKP tipi demokratlar şimdiden açıklasalar da öğrensek. Şu bizdeki son Anayasa Mahkemesi kararının tartışılmasında da yararı olur belki!" ÇED KÖŞES1 OKTAY EKİNCİ Cumhuriyetin imamları Prof. Dr. Şerif Mardin'in, toplunıdaki dinci dayatmalar için kulandığı "mahalle baskı- sı" deyimini pek beğenenlere, özetle şunlan anımsatmıştık: "Mahalle kavramı dünyada sadccc bize ait sosyal ve kül- türel bir değerdir; Anadolu kentlerinde 'komşuluk daya- nışması'ndan, yakın çevreye sahiplenmeye kadar geniş bir ortak yaşam ve birlikteiik an- layışını simgeler..." (Bkz. Cum- huriyet-17 Ekim 2007, ÇED Köşesi) Bu nedenle Prof. Mardin'in, "şeriat dayatması" gibi ger- çekçi tammlamalar dururken, kuşaktan kuşağa yaşatmanıız gereken bir "zenginliğimiz"i, dinciliğin kaynağı olarak gös- termesi; yine o "mahalle kül- türü yoksunu" tarikatçıların özlemi değil midir? Nitekim özellikle Başbakan'a bağh TOKl'nin kimliksiz ve kişiliksiz toplıı konut projeleri- Atatürk TBMM'yi "imamlar"la açarkcn... ne bir de bu gözle bakın... Ortak özellikleri, "mahallî karakterler"i göz ardı etmek; kentle bütünleşen "mahalle dü- zeni" yerine "dışa kapalı, çev- reden soyutlanmış bir içe dö- nüklük" içinde "siteleşme"; yani "cemaaf'leşme... Anadolu'nun imamları Prof. Mardin, şimdi de "Cumhuriyetin öğretmeni imama yenildi" diyerek yeni bir tartışma yarattı. Kimileri "pek beğenmiş" görünürken, kimileri de sadece şu nedenle eleştiriyor: "Öğretmenle ima- mı karşı karşıya getirmek doğru değil..." Bu itiraz doğru görünse bile yeterli mi? Mardin'in ycni benzetmesi de "Anadolu kültürü"nden ve tarihsel birikimlerinden besle- nememiş bir "Batıcı"hğın iz- lerini taşımıyor mu? Şeriat zoıbalannm günahını mahalleye yüklemesiyle, gü- nümüzdeki "dinci"liği "ima- mın zaferi" olarak tanımlama- sı, aynı bakışın ürünleri değil mi? Oysa "Cumhuriyetin -de- imamları" vardı.. vc bugünkü "cumhuriyet karşıtı imam- lar"ın baskılanna rağmen hâlâ da varlar... Onlar ne Osmanh'nın ne de Suudilerin dincileri oldular; sa- dece "Anadolu imamlarf'ydı- lar; bugün de öyleler... 1932'den 1950'ye kadar tam 18 yıl, ezanın "Tiirkçe okun- ması"nı; Kuran'ın "Tiirkçe açıklanması"nı; dahası Kuran kuısları yerine cumhuriyetin okullannın yaygınlaşmasmı ve örneğin birçok halkevinde la- ikliğin erdemleri üzerine eğitim çalışmaları yapılnıasını hem desteklediler, hcm de uygula- manın içinde görev aldılar... "Anadolu imamları" ulusal bağımsızlık mücadelesine ka- tıldıklannda, Cumhuriyetin öğ- retmenleri henüz ycni yeni ye- tiştiyordu. Bu nedenle Prof. Mardin, sa- dece "imam" yerine, örneğin "Suudi iıııaını" gibi bir tanım- lamayı yeğleseydi; "tarihle bu- gün arasındaki fark"ı da ger- çekçi bir anımsatmayla vurgu- lamış olur; Benzer şekilde "dinciler"in, Anadolu değer- lerinden uzakla- şan sözde "çağ- daş"larınıızın toplumla bağla- nnın zayıflama- smdan da yarar- landıklanm söy- leseydi; çok dalıa "aydın"latı- cı bir uyan yapmış ohırdu... Sözün kısası Cumhuriyet, Anadolu uygarlıklarının "ay- dınlanma devrimi"ydi. 'Ana- dolu imamları' da bu devrimin "aydın"lan arasındaydı. 30 yıl önce... Rahmetli babam, aile büyük- lerinıizin ölüm yıldönümlcrin- de Fatih Camisi'nden tanıdığı "çağdaş bir imaın'ı Kuran okuması için evimize davct ederdi. O yıllarda, laiklik karşıtı gc- lişmeler bir yana, türban bile gündemde olmadığı gibi, ne ol- duğu dahi bilinnıezdi; çünkü yoktıı!.. "Aile imamfmız ise "Arap- ça" girişi çok kısa tuttuktan sonra "Tiirkçe" sürdürdüğü okumasını bitirirken, hem Ata- türk için hem de "Cumhuriyeti kuran devrim arkadaşları" için dualar eder ve dcrdi ki: "Bi- zi tüm Islam âleminde en me- deni ve en çağdaş toplum ha- line getiren büyüklerimizden Allah razı olsun..." 1970'lere ait bu anımı, Prof. Mardin'in yorumlanna sunu- yor; tüm "Cumhuriyet imam- larımız"a amıağan ediyomm... [email protected] KÎM KİME DUM DUMA BEHİÇAK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARAC1 [email protected] H A R B t SEMİHPOROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BILGIN [email protected] GAZETECt SABAHATTÎN ÖNKİBARTN OUYUMUNA GÖRE 11 MUHALİF 11 DEDİN ÛEAKLIMA ffELöt; tS VtÇRE MACINOA İLKll'öE KÎM OYNAVACAKMIŞ, YAZIYO MU?.. GAZETECÎ YAKINbAN İZLENtVOMUŞ. TUZLA'ÖA ÖLEN tSÇİSAYISI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIK 11 Haziran www.mumtaz-arikan.com R/CU/JRP 1864 'TE 8U6ÛM, ÜNUJ ALMAU SESTBCİSİ STKAUSSÇRlHAgDŞmAUS) .MUNICH'TE DOSDU- BABASIAHN KORMO ÇALAN BİR MÜCfKÇİ OLMASI NEDENİyt£ ÇOK /CÛÇÛ/C X4fm MÜZ/6E BAŞW*4- CAK, 18'İNDEYK£A/ DE İUCS£NFONİSİNl rAZAC/IA:- TIK. AVUSTU/ey/MI VALSSESrrECl'LBKİ S7&*U£S' L/VZLA HİÇ SİK AKKA8AUĞI OLMAYAN &ICHAKD ST1SAÜSS, AUJISİK V£ MO&e&V AAÜZJIC ÇAGIA- ALAAAM MÛZ-tK Mİ/SASIMA BA6LI KALACAK S/K BESTECİPİfS. UEDt-EfZ, SEfilPONİK. ÇÜRUER DE &ES- T~ELİV£CEK._,AMCA*^ E.N ÇOK OPE&ALA&YLA 7?<W/*JlP SBVİLECEKTİK. "£ALOME n 03OS) , "E ROSENtCAVAUE/Z\i91i') "ARABEIMA"'(V PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU İktidar Zor Durumda Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerde türbanı serbest bırakan anayasa değişikliğini iptal etmesini bir türlü içine sindiremiyor. Iktidarın işi gerçekten zor; adamlar genel se- çimlerde oyların yüzde 47'sini alıp tek başlarına iktidar olmuşlar, yine de diledikleri bir yasayı çı- kartamıyorlar. Üstelik de çıkarmak istedikleri, her- hangi bir yasa değil, 'ille de' diyerek tabanlarına güvence verdikleri 'türban yasası'. Anayasa Mahkemesi tekerlerine çomak sok- masa Müslüman kızlar üniversitelerde derslere başları kapalı girerek özgürleşebilecekler. Böy- lece, -en azından üniversite ve yüksekokullarda- özlenen 'adalet' ve 'müsavat' gerçekleşmiş ola- cak. Ama olmuyor, olamıyor. Anayasa Mahkemesi geçit vermiyor. Dinci medya bu işe çok öfkeli, kararı bir 'sivil darbe' olarak adlandırıyor. 'Kuvvetler ayrılığı ta- mam da yargıya bu kadar söz düşmese' yollu 'akademik' muhabbetlerin tadına doyum olmu- yor. Kimi kalem erbabı da hızını alamayıp 'slvll toplumu' direnişe çağırıyor. • • • İktidar olup da 'muktedir' olamamak herkesin kolay kaldırabileceği bir 'hal' değil, nitekim şu sı- ralar başta Başbakan, hükümet üyelerinin yü- zünden düşen bin parça oluyor. Oysa dincilik bu topraklarda sonu henüz görünmeyen altın çağı- nı yaşıyor. Islami sermaye günbegün güçleniyor, Anadolu'da sanayi ve ticaret odalarının yönetim- leri artan bir hızla dinci kesimlerin ellerine geçi- yor. AKP, 81 ilin sekseninden en az bir milletve- kilini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sokmayı ba- şarmış. Ülke genelinde yerel yönetimlerin ço- ğunluğu AKP'li. Dinciler yeni TV kanalı ve gaze- te ahmlarıyla medya dünyasındaki ağırlıklarını his- sedilir ölçüde arttırıyorlar. Anadolu kentlerine Suudi Arabistan, Iran gö- rüntüleri egemen oluyor. Lise öğrencileri dersten kaçıp okul çatılarında namaza duruyorlar, namaz saatlerinde okul laboratuvarları, derslikler, kori- dorlar mescide dönüşüyor. Ne var ki koşullar bu değin elverişliyken siya- sal iktidar tabanına verdiği sözü tutup üniversi- telere türbanı sokamıyor. İktidar sahiplerinin ye- rinde olup da sinirlenmemek elde değil. Ben olsam hiç bozuntuya vermeden yeni birfır- sat kollarım. Türkiye bir fırsatlar ülkesi olduğuna göre bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün yeni bir olanak mutlaka çıkar. • • • 14 Mayıs 1950 günü Demokrat Parti'nin iktidar olmasıyla birlikte başlayan 'büyükbeyaz devrim' süreci 58 yılda Türkiye'yi öyle bir noktaya getir- di ki dinciler için bundan iyisi Şam'da kayısı... Iki gün önce duyurdu basın, 2007 sonu itiba- rıyla ekonomimiz dünyanın en büyük 15. ekono- misi konumuna yükselmiş. Bu arada da halkımız dünya refah sıralamasında 68'incilikten 82'ncili- ğe düşmüş, okulluluk ortalamamız ise hâlâ 3.4 yıl düzeyinde seyrediyor. Demek oluyor ki 58 yılda ekonomide büyük atılımlar gerçekleştirilirken, toplumun büyük çoğunluğunun 'yoksul', 'okul- suz' ve 'mesleksiz' bırakılması başarılmış. Dinci partilerin iktidarlarını kalıcılaştırması için yoksul- iuğun, okulsuzluğun ve mesleksizliğin iç içeliğin- den daha elverişli bir ortam olabilir mi? Geleceğe ilişkin umutlarını yitirmiş, can der- dindeki eğitimsiz insanlar dinsel duyguları biraz kaşınınca kendisine öbür dünyada cennet vaat edenlere meylediyor. AKP'nin 'başansının' temel nedeni de bu. Bir de şu Anayasa Mahkemesi ol- masa, Şam'daki kayısının tadı ikiye katlanacak. • • • Islamcı ve Islamcılıktan beslenen sermaye, var- lıkları dincileşme sürecine bağlı politikacılar, din üzerinden palazlanan medya ağız birliğiyle Cum- huriyeti cumhuriyet yapan güçler ayrılığı ilkesine saldırıyorlar. Oysa yasama, yürütme ve yargı güçleri arasın- daki denge özgürlüğümüzün, demokrasimizin, laik düzenimizin, insanca yaşama hakkımızın gü- vencesi ve içinde yaşadığımız koşullarda giderek daha büyük önem kazanıyor. www.denizkavukcuoglu.blogspot.com [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 2 3 4 1/ Adana yöresine -ı özgü, kıyma, soğan ve domatesle hazır- ^ lanan bir yemek. 2/ 3 Bir eser üzerinde A değişiklik yaparak başka bir sanat da- 5 lına uygun duruma 6 getirmek. 3/ Bir y nota... Eskiden kul- lanılan kukuletalı 8 bir çeşit yağmur- Q luk. 4/ Vanlmak is- tenen bir amaca doğru ge- çilmesi gerekli dönemler- den herbiri... Uzaklık işa- reti. 5/ ABD profesyonel basketbol liginı sırngele- yen harfler. 6/ Türk halk müziğinde "makam" an- lamında kullanılan söz- cük... Eski Mısır inanışın- da ana tannça. II Doğu Türkçesinin XV. yüzyılda oluşan yazı dili. 8/ Ekmek içî, ceviz, zeytinyağı, sarmısak ve sirkeyle yapılan bir meze. 9/ lmtihan... Bir meyve. YUKARIDAN AŞAĞrVA: 1/ Unu yağda kavurup içine su katarak yapılan çorba. 2/ Ankara'nın bir ilçesi... Geceyi geçirmek için bir yere git- me. 3/ Sodyum elementinin simgesi... Kurumuş ama dev- rilmcmiş ağaç. 4/ Ermcnistan'ın para bırimi... "Benim sa- dık yârim — topraktır" (Âşık Veysel). 5/ tftihar etme, övünme... En uygun durum ve zaman. 6/ Nâzım Hik- met'in soyadı... Bir kimsenin egemenliğini tanıma. 7/ Taklit, sahte. 8/ Avuç içi... Bir müzik yapıtını oluşturan notalan sese çevirme. 9/ Kurnaz, açıkgöz... Yürürken da- yanmak için kullanılan kalın sopa.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle