Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS 2008 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
Başbakan Erdoğan, polis tarafından dövülen emekçileri 'istismarcı' olarak niteledi
1 Mayıs şiddetinisavundu
MHP LtDERl BAHÇELİ:
Erken seçim
istiyorsaönünde
engelyok
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçcli, kapatma dava-
sı konusunda AKP'tıin muhalefete gözdağı
vermek ıçin "erken seçim"i gündeme getirdi-
ğıni, ancak "tel tel dökülen" AKP'nin artık
"dikiş tutturamayacağını" söyledi.
Bahçeli partisinin grup toplantısında AKP
hükümetine eleştirilerini sürdürdü. Türki-
ye'nin "siyasi anlamda felç olnıuş bir hiikii-
metle karanlık bir tiinelde sonu meçhul
yolculuğa mahkûm edildiğini" belirten Bah-
çeli, "Bir taraftan milli irade edebiyatı ya-
parken, diğer taraftan fiil ve icraatıyla
Türkiye'yi bu duruma sokarak milletin
emanetine ihanet eden AKP'nin macera
yolculuğunda gelincn bu son durakta, ara-
ba yoldan çıknıak üzeredir. Bu noktadan
sonra, tel tel dökülen AKP'nin dikiş tuttur-
ması artık mümkün değildir" uyansında bu-
lundu. 1 Mayıs Işçi Bayramı'nda yaşanan
olaylara da dikkat çeken Bahçeli, "Etnik bö-
lücülerin terör örgiitü ve lmralı canisi lchi-
ne kanunsuz sokak eylemlcri karşısında
Kopenhag siyasi kriterleri bahanesiyle ses-
siz ve tepkisiz kalan ve bu başkaldırılara
Batı standartlarını uyguladığını söyleyerek
bundan iftihar payesi çıkaran hükümet, 1
Mayıs'ta işçilere karşı ise ceberut AKP kri-
terlerini uygulamıştır" görüşünü dile getirdi.
AKP hakkında açılan kapatma davasında
52. güne girildiğini anımsatan Bahçeli, son
dönemde bazı AKP yöneticilennin muhalefe-
te gözdağı niteliğinde bazı uygulamalardan
söz ettiğine dikkat çekti. AKP yöneticilennin
muhalefetin Meclis çatısı altında kendileriyle
işbirliği yapılmaması halinde birkaç ay içinde
"erken seçime gidileceğini" söylemeye baş-
ladığını belirten Bahçeli, şu görüşleri dile ge-
tirdi: "AKP'nin erken seçim kararı almak
için yeterli Meclis çoğunluğu mevcuttur.
Son seçimde halkın çoğunluğunun verdiği
yetkiye rağmen muktcdir olmayı becereme-
mesi ve denıokrasiyi tchlikeyc atnıası karşı-
sında, yinc Türk nıilletini ikna edebileceği-
ni, daha doğrusu bir kere daha aldatabile-
ceğini düşünüyorsa, bu yola başvurmasının
öniinde hiçbir engcl bulunmanıaktadır."
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Tayyip Erdoğan,
1 Mayıs nedeniyle sendikalan "is-
rismarcılık" yapmakla suçlarkcn,
lstanbul halkının yaşam düzeninı
bozmaya yönelik adım atıldığını
savundu. 1 Mayıs'ta biber gazı,
cop ve sopayla işçilere saldıran
polıse sahip çıkan Erdoğan, "Kim
bu polis? Bunlar uzaydan mı
geldi?" dedi.
Partisinin grup toplantısında sı-
nır ötesi operasyon ile terör örgü-
tiine ciddi kayıplar verdinldığını
anlatan Erdoğan, askeri yöntem-
lerle terör örgütünü etkisiz kılnıa-
ya çalışırken eşzamanlı olarak içe-
ride ve dışanda yalnızlaştırma ko-
nusunda ciddı adımlar attıklannı
söyledi. Erdoğan, gerek Irak'taki
merkezi hiikümetle gerekse de
Türkmenler, Kürtler, Araplar, Sün-
ni ve Şiiler olmak üzere tüm grup-
larla diyaloğun süreceğini bildirdi.
1 Mayıs'ta yaşanan olaylan de-
ğerlendiren Erdoğan, DtSK başta
olmak üzere sendikalara ilişkin
eleştirilerini sürdürdü. "Ben iste-
diğinıi istediğim yerde yaparım"
anlayışmın illegal ycraltı örgütleri-
rün işi olduğunu belirten Erdoğan,
yasalara aykın olarak keyfi bir şe-
kilde ortaya konan emrivakilerin
gereksiz gerilimler yaşanmasına
neden olduğunu söyledi.
Tandoğan'da bir başka sendika-
nın (llak-lş) kutlama yaptığuıı, ama
hıç olay çıkmadığını anımsatan Er-
doğan şu ifadeleri kullandı:
"Peki niye orada bir şey yok-
tu? Neden acaba medya Tando-
ğan'daki kutlamaları gündeme
getirmivordu da Sıhhıye ve Tak-
sim'i gündeme getiriyordu. On-
lar işçi dcğil miydi? Onlara da
koydukları isim şuydu; 'Onlar
AKP yanhsı...' Bu kadar çirkin bir
anlayış olabilir mi? Dcıııek ki
kavga, gürültü yoksa AKP yan-
hsı, kavga gürültü varsa onlar
AKP karşıtı."
Sendikalann 30-35 bin kişiyle
Taksim'e gelmckte ısrarcı olduğu-
Sendikacılara yüklenen Erdoğan, "Bunlann kiüesi de yok. 500,1000 kişiyi
ŞişG'de toplayamadılar. Ondan sonra da dediler ki iptal ettik" diye konuştu.
nukaydeden Erdoğan, şöyle devam
etti: "Bunlann bir kitlesi dc yok
ki. lşte gördünüz 500,1000 kişi-
yi Şişli'de toplayamadılar. On-
dan sonra de dediler ki iptal et-
tik. Enteresan olan önde resim
olan sendikaıun pankarn, ama ar-
kasında illegal örgütlerin pan-
kartı. Halkını labii hangisi legal-
dir, hangisi illegaldir bilemez ki."
Bütün faturanın polise kesıldi-
ğini kaydeden Erdoğan, şu görüş-
len dile getirdi:
"Kim bu polis? Bunlar uzaydan
mı geldi? Bunlar, bu ülke insanı-
nı ayırt etmeksizin hepsinin can
güvcnliğinden sorumlu polis kar-
deşinıiz, evladımız değil mi? Ne-
dir polise olan düşmanlık? Ha-
talar, yanlışlar olabilir, doğru-
dur. Ama böyle bir süreç başla-
dığı zaman işte orada bazı şeyler
şirazesinden çıkıyor. Biz yanlış-
ların üzerine buna rağmen yine
gidiyoruz... 1 Mayıs olayı, tstan-
bul halkının yaşam düzenini boz-
maya yönelik atılnıış bir adundır.
Dürüst olanlar Kazlıçeşme'ye,
Çağlayan'a giderdi. Ama dürüst
davranmadüar, sadece kamu dü-
zenini bozmayı kendi kayboünuş
olan itibarlarım kazanmak zan-
nettiler. Ama aldandılar."
AKP'den 'yargı darbesi' nitelemesi
'Savcının laiklikyorumu 19. yüzyılpozitivizminin katı ilerlemeci anlayışına dayanmaktadır'denilen
savunmada davanın AB sürecini dinamitlediği ve iktidarpartilerinin kapatılamayacağı savlandı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP,
Anayasa Mahkemesi'ne sunduğu ön savunma-
da, kapatma davasırun AB sürecini dinamitledi-
ğini, iktidarpartilerinin kapatılamayacağını ile-
ri sürdü. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdur-
rahman Yalçınkaya'nın laiklikyorumunun 19.
yüzyıl pozitivizminin katı ilerlemeci anlayışına
dayandığını, AKP'nin modern laiklik anlayışı-
nı benimsediği ileri sürülen savunmada, Yalçın-
kaya siyasi davranmakla suçlandı. AKP'nin ön
savunmasında, öne çıkan unsurlar şöyle:
• tktidar partilcri, yasama faaliyetleri ve yü-
riitme icraatlan üzerinden devlet yetkilcri kul-
lanan, dolayısıyla meşruiyetini anayasal ve ya-
sal mekanizmalarla sağlamış örgütlerdir. tkti-
dar partisinin kapatılması, yasama, yürütme or-
ganlannı felç ederek çalışamaz hale getirebile-
cek bir girişimdir. îçeride ve dışanda birçok ki-
şinin davayı "yargı darbesi" olarak nitelendir-
mesinin arkasında da bu gerçeklik yatmaktadır.
• Davanın açılmasuıın temel nedenlerinden
biri, iddianamede savunulan laiklik anlayışı ile
partimizin laiklik anlayışı arasındaki farklılık-
tır. İddianamede laiklik tek boyutlu bir kavram
olarak görülmekte vc bireylerin benimsemesi ge-
reken "bir uygar yaşam biçimi" ve "yaşam fel-
sefesi" şeklinde takdim edilmektedir. Bu yak-
laşıma göre laiklik "toplumların düşünsel ve
örgütsel evrimlerinin son aşaması"du-. Laik-
liğin bu yorumu 19. yüzyıl pozitivizminin katı
"ilerlemeci" anlayışına dayanmaktadır.
• lddiananıenin partimizi laiklik aleyhtan
olarak takdim ederken kullandığı en temel ar-
güman, üniversitelerde başörtüsü serbestisine iliş-
kin söylem ve eylemlerdir. Parlamentoda ger-
çekleşen anayasa değişikliğı ve bu yöndeki ka-
nun teklifleri birer yasama işlemi ohnası nede-
niyle partimize değıl, yasama organına isnat
edilebilecek eylemlerdir.
• lddianame, siyasi ve ideolojikbirtercihi yan-
sıtmakta, bu haliyle hukuki bir metin olmaktan
ziyade önyargılann egemen olduğu bir siyasi bil-
diri niteliği taşımaktadır. (...) Açıkladıklanmız
ve yaptıklanmız dışuıda gizli gündemimiz hiç-
bir zaman olmadı, bundan sonra da olmayacak-
tır. (...) AKP laikliğe karşı odak olan değil, la-
ikliği toplumsallaştrran bir harekettir.
• TBMM Başkanı 'nın ifadeleri delil olarak
kullanılamaz. Meclis Başkanı tarafsız olup par-
ti faaliyetlerine katılamamaktadır. Kaldı ki es-
ki Meclis Başkanı Bülent Arınç'm iddianame-
de "laikliğe ayları" beyanlar olarak yer veri-
len açıklamalan laikliğe aykın değildir ve ifa-
de özgürlüğü kapsamındadır.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@gmail.com
Çok kadınla evlenmeyi savunmak er-
kek egemen ideolojinin geçmiş çağlar-
da kalmış bir boyutudur. Artıkgünümüz-
de erkek egemen ideolojı değişik ses-
ler çıkanyor, daha çok kadınla birlikte
olmayı değişik yöntemlerle deniyor. An-
cak her halükârda erkekegemen ideolo-
jinin en sinirlendiği akımlann başındafe-
minizm geliyor.
TekbirGıyim'in sahibi Mustafa Kara-
duman'ın 3 eşi olduğunu açıklaması-
nın ardından yapılan tartışma, yalnızca
feministleri değil, erkek egemen ideolo-
jiyeyakın duran çevreleri de etkiledi. Ye-
ni Şafak gazetesinin başörtülü yazarla-
rından Özlem Albayrak ise bu kesim-
deki kadınların açmazını ifade eden bir
tutum takındı.
"Hiçbir dindar kadın çokeşliliğe nza
göstermekzorunda değil, yasama sebe-
bi, gururu ve onurv olanlann 'ıtiraz ve bo-
şanma hakkı' yedeğinde mevcut. Ama
'yabancı kadın'a giden yol tabelalanyla
dolu bir dünyada, gizlice ve sınırsız al-
datılmaktansa böylesinievla bulanlarda
Çokkarılılık, Feminizm ve Dengir Fırat...
çıkamaz mı?"
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; Tür-
kiye'de Islami kesimlerde erkek egemen
ideoloji "çokkarılılık" konusundaki gele-
neksel Islam anlayışına dayanıyor. Bazı
kesimlerbu konuyu inancına uygun sa-
yarak savunmaya devam ediyor.
• • •
Dengir Mir M. Fırat'ın "AKP'nin ka-
dınlannınfeministideolojinin kölesiolma-
dıklannı" söylemesi de aslında erkek
egemen ideolojinin bir başka düzeyden
dile getirilmesiydi. Dengir Mir Fırat, Tek-
birGiyim'in sahibi gibiçokeşliliği savun-
maz, savunamaz. Durduğu yer buna uy-
gun değildir.
Kadınlara pozitif ayrımcılık yapılarak
listelerde kontenjan ayrılmasını ise Den-
gir Mir Fırat şu sözlerle reddediyor: "Biz-
de yok. Bunu kadına hakaret addederiz.
Diğer bazı siyasi partiler kontenjan ko-
yuyorlar, ama listenin en alt sırasına ko-
yuyorlar."
• • •
Kadınlara pozitif ayrımcılık yapmak
ve kadınlara listelerde belli oranda kon-
tenjan vermek artık Batı dünyasının si-
yaset alanındaki olmazsa olmazları ara-
sına girmiş durumda. Batı'nın en geliş-
miş demokrasilerinde kadınlarartık Mec-
lis'te ve hükümetlerde yüze 50'tik sınıra
ulaşmış haldeler. önce ıskandinav ülke-
lerinde başlayan bu akım, şimdi Ispan-
ya, Almanya gibi ülkelerdeki etkisini gös-
terdi.
Kadının gündelik hayattaki yeri ve si-
yasetteki ağırlığı bir ülkenin demokratik-
leşmesinin önemli unsurlarından birisi.
Bunu söyler söylemez hemen Ruanda
örneği gösteriliyor, deniyor ki orada da
kadınların Meclis'teki oranı yüksek ama
uygarlık pek ileride değil.
Kötü ömek emsal sayılmaz diye birsöz
vardır. Biz iyi örneklere bakalım. Iskan-
dinav ülkelerine bakalım, Almanya'ya
bakalım, Ispanya'ya bakalım. Daha bir-
çok Avrupa ülkesinde kota, kontenjan,
kadın mücadelesinin, feministlerin çaba-
larıyla oldukça etkili hale geldi.
Dengir Mir Fırat'ın bunları bilmemesi
mümkün değil. Kadınlara kota verilme-
sinin kadınlara hakaret olacağını da sü-
rekli erkeklerin dile getirmesi işin bir baş-
ka komiktarafı. Bırakın bunu kadınlardü-
şünsün.
Kadınlar, partilerin listelerinde daha
çok yeralmak istiyorlarve seçilecek yer-
lerde yer almak istiyorlar. Ancak erkek
egemen kültür onların önünü tıkıyor.
Dengir Mir Fırat işte bu korkunun ve
erkek egemen anlayışın sonucu olarak
"kadınlan feministideolojinin kölesiyap-
madıklanm" iddia ediyor. Tipik bir hege-
monyacı erkek tutumunu dile getiriyor.
AKP'li erkeklerin görmezden geldiği bir
konudaAKP'nin kurucusu Ayşe Böhür-
ler bakın nelersöylüyor: "Hüseyin Üz-
mez meselesine her şeyden önce bir
anne olarak tepki duydum. Insanlann
özel hayatı ile ilgilenmem ama özellikle
dini söylemlere eşlik eden ahlaksızlıkla-
ra herkesten önce bizim tepki vermemiz
gerektiğini düşünürüm. Çünkü ne yazık
ki inançlar öğretiler üzerinden değil, uy-
gulayanlarüzerindenyargılanıyor. Kişisel
zaaflan, ahlaki düşüklükleri 'bizden biri-
si yaptf mantğıilesavunmakherkeseza-
rar veriyor... Mesele din kardeşliğinin
ötesinde erkek kardeşliği olmasın!"
Evet, sonuç olarak "erkek kardeşliği"
Dengir Mir Fırat'ı böyle konuşturuyor.
Ihtiyaç halinde ise Tekbir Giyim'in sahi-
binde olduğu gibi dini referanslarda kul-
lanılıyor.
Kadın sorunu Islami kesimlerin en za-
afiı konulanndan birisi olmaya devam
ediyor.
GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
ŞaşkınlıklanınZamam...
Başbakan'ın "Ayaklarbaş olursa kıyamet kopar"
sözlerı AKP yörüngesindeki liberal entelijansiyanın
halka anlattığı hikâyedeki, demokratik AKP fantezi-
sini ayakta tutan kurguyu çözmüştü. "Halkın huzu-
runun bozulmaması için" alınan tedbirlerie, "saba-
hın 5'inden itibaren hiçbir kayda değer olay olma-
dan" başlayıp biten 1 Mayıs bu çözülmeyi hızlan-
dırdı. Tüm bunlar olurken liberal entelijansiya arasın-
da garıp bir şaşkınlık havası vardı. Başbakan'da da
öyle. Başbakan önce "başlar ve ayaklar" denklemi-
ne gelen tepkiye çok şaşırdı; sonra da sendikaların
1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama konusunda bu kadar
ısrarlıolmalarına...
Ikimizbirfidanın...
Bu şaşkınlıkların bir ortak noktası var: Aydınlan-
ma geleneğine (akılcılığa) düşmanlık. Birincisine gö-
re akılcılığın, sınıf, ekonomi, hakikat gibi evrensel
kavramlarla üretilen, "büyük ve bütünsel söylem-
lere" dayanan toplumsal değişiklik çabaları, totali-
ter rejimlere yol açarlar. Ikincisine göre, insan aklı ek-
siktir, hakikatin kaynağı maddi dünyanın dışındadır.
Bu benzeşmedeki ironi sanırım sizin de dikkatinizi
çekti: Liberal entelijansiya, Aydınlanma'nın madde-
ci, usçugeleneğinden, büyüksöylemlerden" kaçar-
ken, demokrasiyi savunmak adına gitti, biri "Aydın-
lanma" öncesinin, öbürü de 1968 sonrasının, en
"büyük, bütünsel söylemlerini" (siyasal Islam ve
küreselleşmecilik) birleştiren bir siyasi partinin kuca-
ğına oturdu.
Başbakan'ın "ayaklar ve başlar" söylemine, sen-
dikaları anlamakta çektiği zorluğa dönersek, bence
bunlann sırrı Murat Belge'nın dile getirdiği şu kay-
gıda gizli: "12 Eylülaskerirejiminin DİSK'İyargılayan
sıkıyönetim askeri savcısı Süleyman Takkeci bile,
iddianamesinde bu 'ayaklar-başlar' deyimini açıkça
kullanmanın ayıp kaçacağını düşünebiliyorda, Baş-
bakan neden düşünemiyor?" (25/04/08)
Aydınlanma'nın "hakikatrejiminde" egemer\\\ğ\r\ kay-
nağını halk iradesi oluşturur. Bu nedenle egemen sı-
nıf, hangi rejimleyönetirseyönetsin, her zaman "halk
iradesine dayandığını" iddia eder; meşruiyetini bu-
rada arar. Kapitalist sınıf, halk olarak doğmuşluğu-
nun, ulus devletin kurucusu olmanın mirasını koru-
mayaözengösterir. Birtoplumda Aydınlanma'nın "ha-
kikatrejimi" egemense, orada egemen sınıfın ideolo-
jisi halkı kazanmaya, yüceltmeye ilişkin öğeler içe-
rir, halkı korumaktan, ona hizmet etmekten söz eder.
Bu durum halktan, emekçilerden yana güçleri açı-
sından önemli olanaklar sunar. Kapitalizme, dikta-
törlere karşı mücadelenin siyasi söylemi, Aydınlan-
ma'nın "hakikat rejimi" içinde, en ağır baskı koşul-
larında bile üretilebilir.
Ayaklar, başlar ve kıyamet
Dini "hakikat rejimi" farklıdır. Bu "hakikat rejimin-
de" tüm insanlarTann'nın kuludur. AmaTanrı kulla-
rıyla doğrudan ilişki kurmaz, onlara yapmaları gere-
kenleri doğrudan söylemez. Bu "iletişim boşluğu",
bir seçkinler tabakası tarafından doldurulur. Kendi-
lerini bu "kullan" yönetmekle yükümlü, seçilmiş in-
sanlar olarak gören seçkinler açısından, halk, siya-
si gücün kaynağı değil hedef nesnesidir; kullar sü-
rüsüdür. Bu "rejimde" asla mücadele hedefi olma-
yacak olan "şey" Tann'dır, diğer bir deyişle egemen
sınıfın iktidarının meşruiyetininzemini... Bu rejimler-
de yönetenlere karşı çıkmak, "Tann'ya karşı ayaklan-
ma" olacaktır; "ayaklann baş olmaya kalkması kıya-
metin ta kendisidir". Bu "hakikat rejimine" ait bir akı-
mın, siyasi yelpazenin demokrasi tarafında yer alma-
sı, nasıl söz konusu olabilir? Dini "hakikatrejimi", ka-
pitalizm, işçi sınıfı gibi kavramları dışladığı için, Baş-
bakan da, işçilerin sınıf çıkarını dile getirme taleple-
rinivehaklarını, 1 Mayıs olayını, "anlamlandıramaz",
"neden böyle direttiklerini" anlayamaz, şaşırır.
Söz şaşkınlıktan açılmışken, benim de kafamı kur-
calayan sorular var. Erol Manisalı hocamız aktarı-
yor: 29 Nisan akşamı, bir kanalda Bülent Eczacı-
başı, şunları söylüyormuş: 'Turgut Özal başbakan
iken TUSlAD'ın toplantısına katılmıştı. Ben, yaptığım
konuşmada Türidye için sanayileşme stratejisine ih-
tiyaç olduğunu anlattım. Toplantı bittikten sonra çı-
kışta Turgut özal yanındakilere, şu genç işadamlan
da kafalanna sosyalist planlamayı takmışlar diye ya-
kınıyordu."... Ertesi gün Cumhuriyet'te Mustafa
Koç'un gümrük biriiğiyle ilgili yakınmalan vardı: O za-
man karşı çıkmışlar, ama "Koçgrubu gümrükduvar-
lannın arkasına saklanmak istiyor" denilmiş. Karar-
ları birileri alıyormuş, biz uyguluyormuşuz. Tür-
kiye için zararlı olmuş.
Koç ve Eczacıbaşı gibi grupların dahi üzerindeki
bu iktidarın kaynağı ne? Yoksa burası birtürsömür-
ge mi oldu kimse farkına varmadan? Bu yüzden mi
emperyalizmden, ulusal çıkardan söz etmek ayıp
sayılıyor? Sakın, bu yeni âdetle, 'YediDüvel'm, AKP'yi
demokrat ilan etmesi arasında bir ilişki olmasın? Ha,
bir de bu itiraflar niye? Yoksa, sandığımızdan çok daha
derin bir krizle mi karşı karşıyayız?
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
(.1' • I •
YASAM HASTANEŞİ
SAĞLIK HİZMETİNDI 22. YIL
SSK-BAÛsUK I MI Kl I SANMU";
TİMM - ANLAŞMALI İANKALAR - ÖZİL SAĞLIK SİGORTA ŞİRKİTLİRİ - V I ÖZiL HASTALARINA HİIMİT VİRMİKTİ
POLİKLİNİKL.ER - OPERASYONLAR - RADYOLOJİ - TIBBİ TAHLİL LABORATUVARLARI - DOĞUM - BÖBREK TAŞİ KIRMA - ÜROFLOMETRL
AMELİYATSIZ VARİS TEDAVİSİ - KEMİK YOĞUNLUGU ÖLÇÜMÜ - ACİL - FİZIK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON - CHECK -UP
ENDOSKOPİ - ARTROSKOPİ - LAPAROSKOPİ - RENKLİ DOPPLER - ULTRASONOGRAFİ
İSTANIH. I LL: {OZ\Z) 4 4 1