03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 MAYIS 2008 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİ SİRMEN İstediği Ne Özgürlüğü? AKP iktidarının Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Av- rupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada şun- ları söylemiş: - Türkiye'de sadece gayrimüslim azınlıklar de- ğil, Müslüman çoğunluk da, dini özgürlüklerle il- gili sorunlar yaşıyor. Bu tümceyi duyan bir yabancının anlayacağı şu- dur: - Türkiye'de herkes dini özgürlüklerle ilgili so- runlar yaşamaktadır. Bu söz hükümet üyesi bir bakan tarafından söy- lendiğinde de, ona söylenecek tek şey, - Peki Beyefendi bu durumda sizin o koltukta ne işiniz var. Bunu düzeltmek için neden hiçbir şey yapmıyorsunuz? olacaktır. Tabii dünyanın herhangi bir ülkesinin, herhan- gi bir bakanı için düşülebilecek en kötü durum da budur. Dikkat buyurunuz, Türkiye Cumhuriyeti'nin Dış- işleri Bakanı Avrupalılara "evef bizde din özgürlüğü konusunda sorunlar vardır, hem yalnız gayrimüs- limler için değil, Müslümanlar için de vardır..." de- mektedir. "Osmanlı Imparatorluğu dahil, bu ülkede hiçbir zaman böyle birolay, böyle bir bakan görülmedi" diyesi geliyor insanın, ama sonra hatırlıyoruz ki, bundan önceki Dışişleri Bakanı'nın da kendisi de- ğilse bile eşi, ülkesi aleyhine dava açmıştı. Her ne kadar daha sonra Hayrünnisa Hanım davasından vazgeçmiş olsa da bu vazgeçişin nedeni Hanım- efendi'nin davayı kaybedeceğini anlamış olmasıydı. ••• Türkiye Cumhuriyeti'nin 2008 yılındaki görüntüsü işte budur, iktidar partisi üyeleri, hükümetin ba- kanları artık açık açık Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası platformlarda yabancılara şikâyet et- mektedirler. Şurası açıkça ortadadır ki, eğer laik Türkiye Cum- huriyeti'nde dini özgürlüklerle ilgili bir sorun ya- şanıyorsa, buna müdahale etmekle yükümlü olan yürütmedir. Çünkü laik bir ülkede devlet yalnız inançlar kar- şısında tarafsız kalmakla değil, aynı zamanda inançların herhangi birinin, herhangi bir mezhep ya da tarikatın ya da herhangi inançtan yoksun bir kuruluşun diğerleri üzerinde baskı uygulaması ha- linde bu baskıya karşı çıkıp, özgürlüğün alanını aç- makla yükümlüdür. Bunu yapmayan iktidar suç iş- lemiş demektir. Acaba Türkiye'de böyle bir durum var mı? Ali Babacan'ın dediği gibi, Müslüman çoğunluk dini özgürlükleri ile sorun yaşıyor mu? Islamın beş şartının hangisi yerine getirilirken baskı oluyor? Kelime-i şahadet getirirken mi? Namaz kılarken mi? Oruç tutarken mi? Hacca giderken mi? Zekât verirken mi? Dinini öğrenmek mi yasak? Kuran okuyup öğrenmek mi yasak? • • • Eğer bunlardan hiçbiri yasak değilse ki, değil- dir, Dışişleri Bakanı hem doğruyu söylememekte, hem de kendi temsil ettiği ülkenin insanlarını ve rejimini nahak yere suçlamaktadır. Peki Ali Babacan ne istiyor? Hangi yasaklar var da kalkmasını amaçlıyor? Evet Türkiye'de dini siyasete alet etmek, halkın dinsel duygularını sömürerek çıkar sağlamak, mensubu olduğu partiyi rejimi yıkmak üzere, la- ikliğe karşı faaliyetlerin odağı haline getirmek ya- saktır. Ali Babacan'ın aşmak istediği yasak budur. Ve Ali Babacan da diğer arkadaşları da, bu ya- sağa karşı yabancılardan destek istemekte, Tür- kiye'de laik demokratik düzeni kaldırabilmek için yabancıların kendilerine omuz vermesini dile- mektedir. Bu tavrın Mustafa Kemal'e karşı çıkan Derviş Vahdeti ile Ali Kemal'in davranışlarından nefar- kı vardır, söyler misiniz? AKP'nin asıl istediği din ve inanç özgürlüğü ile demokrasilerde onun güvencesi olan laikliğin or- tadan kalkmasıdır. Onlar, herkes kendileri gibi düşünsün, kendile- ri gibi davransın, aynı boruyu öttürsün istemek- tedirler. Onlar laikliği istememektedirler ve her vesiley- le bunu da dile getirmekten çekinmemektedirler. Sevgili vatandaşlar, artık Türkiye'nin bakanları, Türkiye'yi yabancılara şikâyet edip, Türkiye Cum- huriyeti rejimine karşı kendilerine dış destek arar hale gelmişlerdir. En büyük talihsizliğimiz budur ve oturup dü- şünmemiz gerekir, biz bu hale düşmek için ne yan- lış yaptık? [email protected] Belediyenin görüş istediği İstanbul Müftüsü, 'Cemevinin ibadethane olması dinen caiz değil' dedi Müftü cemevini aforoz ettiMİYASEİLKNUR tstanbul Müftüsü Prof. Dr. Musta- fa Çağrıcı'ya göre, cemevlemıin iba- dethane olarak kullanılması dinen ca- iz değil. İstanbul Büyükşehir Beledi- yesi'ne ait Darülaceze'nin Kayışdağı Kampusu içinde üç semavi dine nıen- sup yuıttaşlar için ibadethane yapıldı. Hıristiyanlar için şapel, Museviler için küçük bir sinagog ve Sünni Müs- lümanlar için de canıi yapmayı ihrnal etmeyen belediye, Alevi vatandaşla- rın ibadetlerini gerçekleştirdikleri cemevini yapnıaya gerek görmedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin CHP'li meclis iiyelerinden Hiiseyiıı Sağ, bu konuyu meclis gündeınine ta- şıyarak cemevi yapılmamasının ne- denini sordu ve öııcrgesinde kampu- sa bir de cemevi yapılması önerisin- de bulıındu. Başkan Kadir Topbaş adına Bü- yükşehii' Belediyesi Başkanvekili Ah- met Selamet'in ilettiği önerge üzeri- ne Darülaceze Müdürü Tayfun Ka- Çımacıdan Cumhuriyet okuruna sözlü taciz tstanbul Haber Servisi - Cumhuriyet okurlarına karşı 1980 öncesinde yapılan saldınlar ve tacizler yeniden hort- ladı. AKP'nin yerleştirdiği kamu görevlileri, Cumhuriyet ga- zetesi okuyanlan taciz etmeye başladı. 25 Mayıs 2008 Pazargünü Eminönü-Üsküdar seferini ya- pan şehir hatları vapuruna binen Karacaahnıet Sultan Der- neği Genel Başkanı Muharrem Ercan, gcminin açık ala- nına oturarak Cumhuriyet gazetesinı okumaya başladı. Er- can'ın verdiği bilgiye göre, çınıacı yanına yaklaşarak "Ne- den bu gazeteyi okuyorsun?" diyerek lıesap sordu. Çı- macıya "Niye okumayacakmışım, hem sana ne?" diyen Ercan, taciz olayını şöyle anlattı: "Ben hangi gazeteyi oku- yacağımı kendisine sorınayacağımı söyledikten sonra, bu kez aynı kişi 'Bu gazete Osmanİı'ya karşı' dedi. Ne olnuış, ben de karşıyım, dedim. Bu kez 'Bu gazete Kuvvayı Mil- liyeci, biliyormusun' diye üsteledi. Ben de evet biliyorum, ve ben de Kuvayı Milliyeciyim diye cevap verdim. Hı- zını alamayıp 'Dine de karşı bu gazete, sen dinsiz misin?' diyerek sataşmayı sürdürdü. 'Kardeşim, git başımdan' de- meme karşın ısrarla 'Ben Rizeliyim, dine karşı olan bu ga- zeteyi okuyanlan görünce sinirleniyorum. Beni AKP'li san- ma, aslında Saadct Partiliyün' diyerek tacize devam etti." raali, bu konuda İstanbul Müftülü- ğü'nden görüş bildirmesini istedi. İstanbul Müftüsü Çağncı, 12 Ma- yıs 2008 tarihinde yazılı olarak gön- derdiği görüşünde, cemevinin iba- detlıane sıfatı bulunmadığını, tslam di- ninde ibadethane işlev misyonunu sadece camilerin ifa ettiğini belirterek cemevlerinin ibadethane sıfatıyla açıl- masının dinen mümkün olmadığını açıkladı. Çağncı, cemevi yapılmasıııa ilişkin itirazlannı şu gcrckçelere dayandırdı: "İslam dininde bir kurum olarak ibadethane işlev vc misyonunu sa- dece camiler ifa etmektedir. Alevi- Bektaşi vatandaşlarımızın Ku- ran'dan başka bir kutsal kitabı ve Hz. Muhamınet'ten başka bir pey- gamberi olmadığı için Alevilik na- sıl tanımlanırsa tammlansın, tslam daircsi içerisinde ycr alan bir inanç ve dini anlayıştır. Alcvi-Bektaşi öğ- retisinin kurucuları vc saygın şah- siyetlerinin yazılı eserlerinde, ne- feslerinde ve şiirlcrinde bu böyle ifa- de cdildiği gibi, tarihsel realite de bunu göstermektedir. Bu bakımdan Alevilik, tslam kültürünün bütü- nünden ayrışan değil, onu tamam- layan bir unsurdur. Alevi-Bektaşi kültür ve geleneğinde dergâh, tek- ke, zaviye ve niyaz evi olarak ta- nımlanan bugünkii cemevlerinin ısrarla cami gibi birer mabet olarak gösterilmeye çalışılması, tarihi tec- rübeye ve bilimsel kriterlere uygun değildir. Çünkü Alevilerin tarihin- de 'cemevi' şeklinde müstakil me- kânlara rastlanmamaktadır. Cemevleri tslamın on dört asırlık tecri ve pratiğindc hiçbir zaman ca- milerin alternatifi ve muadili ol- mamıştır. Çünkü cami belli bir mezhebin, meşrebin, tarikatın veya inanç grubunun mekânı değil, bü- tün Müslümanların ortak mabedi- dir." NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Almanya'da Hitler iktidarının ilk ey- lemlerinden birisi eşcinsellere saldırmak olmuştu. Alman cinsel özgürlük hare- ketinin öncüsü sayılan felsefeci, filolog Dr. Magnus Hirschfeld'in kurduğu Cinsel Araştırmalar Enstitüsü Nazilerin iktidara gelmesinin hemen ardından sal- dırıya uğradı. 6 Mayıs 1933 yılındaki bu saldırı sı- rasında enstitü tahrip edildi ve ensti- tünün kütüphanesindeki kitaplar bir meydana yığılarak yakıldı. Nazilerin kitap yakma eylemlerinin başlangıcıdır bu. Alevler içindeki bu kitaplar faşizmin simgesi haline dönüşmüştü. Naziler ve bilcümle diktatörlük yönetimleri, eş- cinselliği bir ahlaksızlık ve cezalandı- rılması gereken hastalık olarak değer- lendirdiler. Faşizmle eşcinsellik düş- manlığı arasında bir bağ olduğunu ra- hatlıkla söyleyebiliriz. • • • Bütün bu girişi neden yaptım? Ül- kemizde de eşcinsellere karşı bir aşa- ğılama, hor görme ve dışlama kültürü yaygındır. Bir insana hakaret etmek için 78'LÎLER GİRİŞİMÎ Cemgil ve arkadaşları anılacak tstanbul Haber Servi- si - 68 kuşağı devrimci ha- reketinin liderlerinden, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu nıilitanlan Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan, Nurhak Dağlan'nda öl- dürülüşlerinin 37. yılında Cemgil'in Karacaah- mct'teki nıezan başında anılacak. 1 Haziran 1971 günü Maltepe'de güvenlik güç- leri tarafindan öldürülen Türkiye Halk Kurtuluş Partisi militanlanndan Hü- seyin Cevahir de aynı tö- renlerde anılacak. 78'liler Girişimi'nden yapılan açıklamaya göre, saat 12.00'de başlayacak anma töreninin ardından, Kadı- köy'deki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi bahçesin- de, "68'den 78'e: Bahar tsyancıdır" adı altında forum düzenlenecek. Eşcinselleri Ahlaksız Saymak... kullanılan en etkili sözcükler arasında eşcinsellik vardır. Beyoğlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Labmdaistanbul Lezbiyen Gey Bisek- süel Travesti Transseksüel (LGBTT) Da- yanışma Derneği'nin kapatılmasına karar verdi. Kapatılma gerekçesi ise derneğin "genel ahlaka aykırı olduğu" şeklinde açıklandı. Davayı açan Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı Muzaffer Yalçın, hazırladığı kapatma iddianamesinde derneğin tüzüğünün 2. maddesinin, anayasanın "ailenin korunması"na iliş- kin 41. maddesi ile Medeni Kanun'un "Hukuka veya ahlaka aykırı amaçlarla dernek kurulamaz" hükmünü içeren 56. maddesine aykın olduğunu iddia et- mişti. Sonuç olarak, eşcinsellerin hakkını, hukukunu korumayı amaçlayan demek kapatılmış oldu. Gerekçesi de her za- manki gibi "ahlak" ve "ailenin korun- ması"yd\. Eşcinsellik sonuç olarak bir cinsel ter- cihtir. Bu tercih insanın bireysel terci- hidir. Böyle bir bireysel tercihi açıkla- mak kolay değildir. Çünkü ezici ço- ğunluğu heteroseksüel olan bir top- lumda eşcinsellerin kendi meşruiyet- lerini kabul ettirmeleri, kendilerine bir ya- şam alanı açabilmeleri kolay değildir. Dünya tarihi eşcinsellere yapılmış özel eziyetlerle doludur. özellikle baskıcı re- jimler bu konuda korkunç şeyler yap- mışlardır. Bunun en tipik örneği de Na- zi Almanya'sıdır. Ne yazık ki birçok sos- yalist ülkede de eşcinsellere kötü dav- ranılmıştır. Ülkemizde de eşcinseller sürekli horlanan, baskı gören kesimlerin ba- şında geliyorlar. Bir toplumun demokratlaşmasıyla farklı kimliklere olan yaklaşımı da de- ğişiyor. Bu farklı kimlikler, etnik kö- kenden dine, cinsel tercihlerden muhalif siyasi tercihlere kadar uzanan çok ge- niş bir alandır. ••• Eşcinsellerin kendi kimliklerini açık ederek yaşamaları hemen her ülkede büyük zorluklar içeriyor. Türkiye'de de benzer bir baskı ortamından söz edebiliriz. Lambdaistanbul işte bu bas- kıcı ortamın dağıtılması amacıyla ör- gütlenmişti. Eşcinsellik konusundaki baskılara karşı çıkıyor, önyargıları kırmaya çalı- şıyordu. Tabii çoğu zaman olduğu gi- bi en muhafazakâr kurum olan devlet kurumlarıyla başı derde girdi. Eşcinselliğin ahlakla ne ilgisi olabilir ki! Sonuçta bu bir insanın bireysel cinsel tercihidir ve kimseyi ilgilendiren bir tarafı yoktur. Iki insan hangi cinsten olurlarsa olsunlar, nasıl bir ilişki içinde olacaklarına kendileri karar verirler, bu ne devleti ne de başkalarını ilgilendirir. • • • Toplumun yerleşik ahlak kuralları • w da sürekli değişiyor. Geçmişte bir er- keğin dört kadın alması normal ahlaki bir durumdu. Geçmişte 12-15 yaşındaki kız çocuklarının koca adamlarla ev- lendirilmesi meşru kabul edilirdi. Geç- mişte eşcinseller idam edilirdi. Geç- mişte insanların nikâhsız birlikte olma- ları kabul edilemezdi. Günümüzde de hâlâ erkeklerin te- cavüz ettikleri kadınlar ve kızlar "namus ve töre" cinayetlerinin hedefi olmaya de- vam ediyorlar. Eşcinsellik bazı kesim- ler tarafından bir hastalık olarak görü- lüyor. Ancak, gelişmiş ülkeleryavaş yavaş bu ilkel yaklaşımlardan kurtuluyorlar ve eşcinsellik meşru bir cinsel tercih ola- rak kabul ediliyor. İstanbul Beyoğlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği bu karar, Tür- kiye'nin hâlâ bu konularda çok gerilerde olduğunu gözler önüne serdi. Artık tarihe karışmış bu önyargıların yerini cağdaş ve demokratik yaklaşımlar almalı, Türkiye bu ayıplardan kurtul- malıdır. ÎSTANBUL TMSF'den AKP'liye hangar kıyağı ÖZCAN YAŞAR Kredi$enliği ANADOLU MESLEK ÜSELERI WUll • l!Ü|İI TIHOIOJÎLBU • ILIITKIIIUTROIIİI 70. yıl coşkumuzu t'ûm halkımızla paylaşıyoruz. Halkbank'a gelin çok uygun koşullarla tüketici kredinizi kuüanın bu coşkuya siz de ortak olun... %0,70 -12 aya kadar - Komisyonlu % 1,70 - 24 aya kadar - Komisyonsuz 20.000 YTLye kadar Komisyonsuz Kefilsiz' OBED VE ONMEKSnE 1 Masrafsız I Td: 0212 643 43 43 Fax: 0212 641 lk 33 www.eresinlisesi.com HALKBANK \p * Ürete Banka»t <y "Komisyonsuz kredi seçeneği 24 aya kadar vade ve % 1,70 faiz oranı için geçerlidir. **Hatkbank, gerektiği durumlarda kefil isteme hakkını saklı tutar. A-, Tasarruf Mevduatı Si- gorta Fonu (TMSF), Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan'ın bir dönem sahibi olduğu Rumeli Havacı- lık'a ait Atatürk Havali- manı'ndaki dev hangan, ihaleye çıkarmadan ve sa- tış duyurusu yapmadan, Küçükçekmece Belediye- si'nin AKP'li Meclis üye- si ve Tarkim Havacılık'ın sahibi Faruk Bayındır'a verdi. Uzan Grubu'nun borç- lan nedeniyle TMSF'nin el koyduğu Atatürk Ha- valimanı'ndaki Genel Ha- vacılık Merkezi'nde bu- lunan, piyasa değeri yak- laşık 5 milyon dolar ol- duğu tahmin edilen dev hangar geçen günlerde sessizce el değiştirdi. Küçükçekmece Beledi- yesi Meclis üyesi, Tar- kim Havacılık Şirketi'nin sahibi işadamı Baymdır, yer sıkıntısı yaşanan Ata- türk Havalimanf nda han- gar kunnak için Devlet Hava Meydanları lşlet- mesi'ne başvurdu. Hangar kurma izni bekleyen bir- çok şirketin başaramadığı süreci, TMSF ve DHMl ile yaptığı bir dizi temas sonucu aşan Bayındır, bi- rikmiş kira bedeli ödeye- rek, bitün aşamasına gel- miş dev hangara kavuş- mayı başardı. El koyduğu şirketlerin mallannın bu- güne kadar açık arttırma veya ihale ile satan TMSF'nin, değeri mil- yonlarca dolarla ölçülebi- lecek hangan hiçbir du- yuru yapmadan AKP'li bir işadamının şirketine vennesi dikkat çekti. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle