04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYE OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 31 MAYIS 2008 CUMARTESİ AÇI MUMTAZ SOYSAL Akdeniz Kimin? ROMALILARA sorulduğun- da "bizim" derlerdi. Gerçekten de bir zamanlar Akdeniz'in çev- resindeki bütün topraklar Roma Imparatorluğu'nun hükmü al- tındaydı. Dolayısıyla "Mare Nos- trum", yani "Bizim Deniz" de- mekte yerden göğe haklıydılar. Mussolini de becerebilseydi, öyle olsun isterdi. 0 açıdan bakarsanız, hele Fransız tarihçi Fernand Brau- del'in yaptığı gibi Karadeniz'i ve Akdeniz'le bağlantılı ırmakları da aynı denizden sayarsanız, 16. ve 17. yüzyıllar için yarı yarıya "Osmanlı Gölü" diyebilirdiniz o sulara. Ama artık öyle değil tabii. Ak- deniz, çevresindeki çeşitli halk- ların paylaşması gereken ve bü- tün insanlığın kullandığı, coğ- rafyaların, tarihsel özlemlerin ve egemenlik iddialarının iç içe gir- diği bir mavi alan. Üstelik, yarı kapalı gibi gö- zükse de kendi dışındaki dün- yanın etkisini de sürekli yaşayan bir deniz. Bilir misiniz ki Tu- na'nın Karadeniz'e taşıdığı Av- rupa döküntüsünün bir bölümü akıntıyla Kuzey Kıbrıs kumsal- larına kadar sürüklenir; Isken- derun Körfezi'nde avlanan ba- lıkların yüzde 32'si Akdeniz'e özgü olmayan, Kızıldeniz ve Sü- veyş yoluyla kıyılarımıza kadar gelmiş türlerdir. Bu hafta başı Istanbul Üni- versitesi Su Ürünleri Fakül- tesi'nin düzenlediği, son derece ilginç bir Gökçeada toplantısın- da "Doğu Akdeniz'deki Doğal Kaynakların Paylaşımı" konu- şuldu. Böylece, Cumhuriyet Tür- kiyesi'nin yetiştirdiği bir avuç uzman, balıkçılıktan petrol kay- naklarına, yetki alanlarından hu- kuk sorunlarına kadar bir yığın konuyu didik didik etme fırsatı bulmuş oldu. Ege'yle birlikte ele alınınca, Türkiye için önem taşıyan Doğu Akdeniz sorunlarının haddi he- sabı yok tabii. Bereket, bu ko- nularda iyi eğitim görmüş genç kadrolarımız gitgide çoğalmak- ta ve su ürünlerine ilişkin bilim- sel çalışma yapan üniversite fa- kültelerinin sayısı artmakta. Ara- larında, küçük çaplı araştırma gemisi edinenler bile var. Akde- niz'i sahiplenmek kolay iş değil. Temel eksiklik, her türlü ha- vada denize açılabilecek bü- yüklükte ve her çeşit bulguyu toplayabilecek teknik donanı- ma sahip bir, hatta birkaç araş- tırma gemisidir. Yunan'da böy- lesi var, bizde yok. Zaman za- man Norveç'ten, Fransa'dan, şuradan buradan kiralanan ge- milerle araştırma yapmak, "de- nizci devlet" olması özlenen bir Türkiye'ye yakışıyor mu? Dev- letin, üniversitelerin, TÜBlTAK'ın, TPAO'nun, armatörlerin, deniz ürünleriyle ilgili şirketlerin katkı- larıyla başarılamayacak bir iş midir bu? Ayrıca, çözüm bekleyen baş- ka sorunlar da var. Yazın av yasağında beş ay süreyle işsiz oturan büyük balıkçı teknelerini uzak denizlere yollamak, yanla- rına bir "fabrika ve buzhane ge- mi" katıp ürünlerini işleyerek satışa hazır duruma getirmek gi- bi. Deniz, seyredilerek değil, kullanıldıkça sevilir. Yıllarca "Toprak ekenin, su kullananın!" deyip durduktan sonra, şimdi de yalan söyleme- mek için, "Kıyı pisletenin, deniz seyredenin!" mi demeliyiz? [email protected] îçgüdüler, Bilinç ve Toplumlar Tüm olayların anında ekranlara yansıdığı günümüzde, ülkemiz yöneticilerinin günlük savsaklamalarla bir yere ulaşılamayacağını bilmeleri gerekir. Dünya sorunlarının ayırdında olarak çözümler üretmek, çocuk üretme yerine mutluluk ve gönenç üreten ve hakça paylaşımı amaç edinen bir ekonomik düzenin gerçekleştirilmesi, ülkemizde olduğu gibi, tüm yerkürede de sorunlann çözümü için tek çıkar yol olarak görünmektedir. Prof. Dr. Abidin KUMBASAR D oğadaki tüm canlılar, bheysel ve türsel olarak, | varhklarının süreklili- ğini güven altına almak eğüimindedirler. Dış et- kilere karşı verilen anlık ve tek tip (uniform) tepki (reflex), en ilkel can- hlarm varlıklannı koruma ve sür- dürme amacına yöneliktir. Evrim sü- recinde daha gelişmiş türlerde, yaşa- nılan ortamla canh arasındaki ilişki- ler daha da aynntıh özellikler kaza- nır. Her uyarıda, duyu alıcılannın ulaş- tığı organ olan sinir sistemi aracılı- ğıyla, gelişmişlik düzeyine uygun bir tepki oluşur. Insan soyu dışında- ki türlerin tümünde uyanlara karşı ve- rilen tepkiler benzer amaçh ve türe öz- gü niteliktedir. Davranışlar, canlı- nın varlığını sürdürmesini sağlayan iç- güdülerin ürünü olup, evrim sürecinde türsel bellekte yer almış olan genetik örnekle uyum içinde, tekdüze ve o tü- re özgüdür. Tüm canlılarda, acıkma hissi, cin- sel dürtüler, saldırgan davranışlar, yor- gunlıık, dinlenme ve uyku isteği tü- ründen içgüdülerin tümü, "Orta be- yin" olarak adlandırdığımız beyin böl- gesinin uyarılmasıyla oluşur ve ge- reksinimler sağlanınca istekler yatı- şu\ Sadece insan soyunda evrim sü- reci içinde özel nitelikler kazanan be- yin kabuğu (Cortex), özellikle de alın (Frontal) bölümü, saydığımız içgüdüsel dürtüleri etkileme, bastır- ma ve yönlendirme yoluyla denetim altına alma gücüne erişmiştir. Bi- linç olarak adlandırdığımız bu güçle insan, öz varlığının, doğadaki olay ve nesnelerin oluş ve gelişiminin, çev- resindeki olgular ve varlıkların ara- sındaki ilintilerin gerçeklere uygun olarak sezinlenmesi yeteneğini ka- zanmıştır. Ozlem duyulan bilinç tçgüdüler, türe özgü, genetik olarak aktarılan ve öğrenme yoluyla kaza- nılmayan davranışlar olduğu halde bi- linç, yaşam sürecinde öğrenim ve eği- timle güçlendirilebilen bir yetenektir. Eğitimin türü ne kadar doğa gerçek- lerine uygun ve bilimsel nitelikteyse, bilinç düzeyi de o kadar etkin güce erişir. Bunun en somut kanıtı, "Aydın- lanma" dönemiyle başlayan bilimsel eğitimin toplumlara etkisiyle görülen gelişmelerdir. Bir diğer özel somut örnek de, "Laik Cumhuriyef'imizin Atatürk döneminde uygulanan eğitimle eriş- tiği, bugün özlemini duyduğumuz toplumsal bilinç düzeyidir. Karşıt olarak, eğitimin bilimsellikten uzak- laştığı oranda birey, bilinçten çok iç- güdülerin denetimine uyan davra- mşlarda bulunur. Örneğin, kişisel davranışlarının başkalarına zarar vermesini önemse- ILK EKSTREYI ODEYEN BONUS Haziran 2008 tarihleri arasmda her gün, TEB Bonus* ve TEB Bonns ek kart başvıırusu yapan 10 kişinin ilk ekstresini 1000 YTL bonns yükleyerek TEB Bonus karşıbyor. TEB Bonus. însanı dört köşe eden Bonus. Hemen başvııron, siz de dört köşe olnn. mez, açlık duygusu, saldırganlık ve cinsel dürtülerin yönlendireceği tu- tumunu olağan bulur, öfke sergile- menin düzeyli bir davranış olduğu gi- bi yanılgılara kapılabilir. Bireysel eğitimin kişisel bilincin ge- lişmesine olan etkinliğine benzer olarak, toplumlara uygulanan bilim- sel eğitim, toplumsal bilincin geliş- mesine, yoz eğitimse, toplumsal ko- şullanmalara, toplumda yanlış değer yargılannın oluşmasına neden olur. Doğa gerçekleriyle çelişen aktarma bilgilerin öğretisi, halk kitlelerinin ge- lenek, görenek ve töre türünden alış- kanlıklardan kurtulmasını engeller, bi- reyleri yazgıcı, coşkusuz, öte dünya umutlarıyla avunan kullar haline ge- tirerek sömürülmelerini kolaylaştınr. Bu nedenle, sömürü düzeninin sür- dürülmesini sağlamak için örgütlenen ve amacı egemen güçlerle çıkar bir- likteliğini sürdürmek olan yönetim- ler, tüm yerkürede toplumsal bilincin gelişmesine engel olmaktadırlar. Aynı amaçla, gerçek üreticiler olan emekçilere çağdaş eğitim verilmesi engellenmekte, emekçi örgütleri yoz- laştırılmakta ve gerektiğinde en zor- ba yöntemlerle acımasız güç kulla- nılarak çağdaş istekler bastınlmak- tadır. Dinsel güçten yararlanma TEB İ I 512i «128 İ300 0030 KART yazın 4466'ya yollayın kartınız adresinize gelsin. liu kaınpuıya Milli Fjyango İdaresi'nin 30/04/08 tarih ve R.07.1MPJ.O.I } . 0 O . Û : - 4 0 1 . 0 2 . W - < * 4 . 1 - Î 8 8 0 s«yı!ı l u u lle gerçeklCftirilnMkttdlr, H M i y n J008-1J H u i n ı ı 200fi mnhlrri arasınd» iîgünlcrindc T E B Şubcleri, «Itrrnaüf ılaftıtım Unallnnnın tiİnııı vc dİRİCt s*nj clibi lannbvla T E B Donus Card ve T E B Bornı» H Kan h«fvunuun<la bulunup btfVuniBl OOiyUnm her gıın için 10 ld;i 1000 Y T L dejtertmic bonui l«wnıiMknr. Çcldli* ÎO 14aıiraıı 2008 Paiancsl (tunu Mtt 10 OOMa T ü r k EkonomJ Buıkau Gencl MüdUrlÜİ S Kjıi Topl»nıı Saloııu M o d l ı i Mcbuian C*tl NoıS7 Fındıldı tsnnbul mlrcsinılc ROUT humnmıla gfrçcfcleîtırllcccktlr. Kjıunut ulllıliler 7 T e m m u ı 2008 urihinde Mllltyvt G»MCMİ'nd« vo tcb.com.cr'dc ıHııj-urulııcaknr. Altl tallhlilcrın KMi bıijvuıu larllıl 21 T e m m u ı 20(ffl, ycdek talihlllcrlıı KHi b«>vuru larihl <S .\jjiutos :00H"dir. Kaıanaıi »llhÜiarin TF.R Bnnııs Card'lann» 1000 YVL'İlk kampaııya bonus]an 2 Tcııımuz JOOH urihinde vükJcncL-cktir Katn|»anya boniulin Bonm öyc tp-rrlcnndc bcdm-a ılifverit "Çin lcıılİRnılabilcccLrtr. tûunptnya bonıulan 1S Klrtm 2(H)S nrlhlnc ttadır kullaıuhotkur Kampanya bonuülan ıınkJl çckim, döviı bıinılnn vc kuyumcu harcamalannda lnıllanılumaynı:aLnı. Mu}icridc« l>cldencıı hlljn ve bclgc rûıkllgındcn dolayi iütıuvUnılınlamayBn bajvunılar fckiLjc dahll cdllıncycccLtlr. IK - ı.jıı-Ln tniçiıkler b)iıi|)uıya)'> t*nlıınw;. karılmıj vc kn/aıımsş obalil bllc Ikrımlyeleri vcrUmet Üaımlytyc konu nlan cfyı vc/vcvu blimccln '••. u ı. [çjnde buhmui K D V + Ö T V (lbl WfÜm •!'. • •••' \ ı wrgt vc <•.,,, ytu\ jiilcflmlulüklei n l i h l l l a (amfından ödcnir. tebbonus.com / teb.com.tr/444 0 666 I ELS BNP PARIBAS ORTAKLIĞI Egemen güçlerin sıkıştıklarında sömürü karşıtı eylemleri bastırmak amacıyla kaba güç yanında dinsel güçten yararlanmalan da çok eski çağ- lardan beri bilinen bir yöntemdir. Ekonomik olarak, "Neo-Liberalizm" ve "Küreselleşme" yoluyla dayatılan sömürü koşullarıyla birlikte, "Din- lerarası Dialog" olarak nitelenen girişimlerin aynı dönemde dile geti- rilmesini de bu açıdan değerlendirmek gerekir. Sözde demokrasiye geçtiğimiz 1946 genel seçimlerinden beri dinselleştirilerek yozlaştırılan bilimsel eğitim, koşullandınlan toplumsal bilinç ve gi- derek artan sömürünün birlikteliği de aynı yön- temlerin toplumumuz- daki uygulamalarıdır. Yakın geçmişte zama- nının ünlü komutanla- nndan birisinin, "Hal- kın uyanışı ekonomik gelişmenin önüne geç- ti" gerekçesiyle yaptı- ğı girişim ve ondan sonra gelen zorba yö- netimin, dinsel eğiti- mi yoğunlaştırarak ne- den olduğu toplumsal bilinç yozlaşması ise anımsatılan din ve sö- mürü eşgüdümünün belleklerimizde tazeli- ğini henüz yitirmeyen kanıtıdır. Her kavramın küre- selleştiği günümüzde küresel bir bilinç dü- zeyine ulaşılıp, bilimsel çözümler üretilmezse, doğa değerlerinin ve emeğin talan edilerek yok edildiği, nüfusun denetimsiz ve sağlıksız arttığı, eğitimin koşul- landınna aracı olarak kullanıldığı, bilimsel kazanımlardan mutlu- luk ve gönenç yaratıcı olarak değil, ölüm araç- ları üretme amacına yönelik yararlanıldığı birtutum, tüm insanlı- ğın sonu olacaktır. Geçiçi ayarlamalarla ötelenen bunalımlar ve toplumsal tepkilerin, yakın gelecekte, çok daha ürkütücü boyut- lara ulaşması kaçınıl- mazdır. Yasallık ve güvenin yitirildiği toplumlarda görülen, "Herkesin herkesle savaşı (Bel- luııı omnium contra omnes)" giderek yer- küremizi sarmaktadır. Tüm olaylann anında ekranlara yansıdığı gü- nümüzde, ülkemiz yö- neticilerinin günlük savsaklamalarla bir ye- re ulaşılamayacağını bilmeleri gerekir. Dünya sorunlarının ayırdında olarak çö- zümler üretmek, çocuk üretme yerine mutluluk ve gönenç üreten ve hakça paylaşımı amaç edinen bir ekonomik düzenin gerçekleştiril- mesi, ülkemizde oldu- ğu gibi, tüm yerkürede de sorunlann çözümü için tek çıkar yol olarak görünmektedir. İ1BJNTAŞC1 BABAN SAĞ OLSÜN Ilhan Taşcı, en küçüğii 12 yaşında olan "girişimci çocukların öyküsünü yazdı. Ancak yazdıkları öyku değil gerçek; Recep Tayyip Erdoğan'dan AbduUah Gül'e, Kemal (inakıtan'dan Binali Yıldırım'a "biiyukler"imizin çocuklarmın inanılmaz servetini belgeledi. ATAOL BEHRANOĞLD YURDU TENİNDE DIIYMAK Yiireği iilkesiyle birlikte çarpan bir ozanın seşlenişidir bu kilap. Ataol Behramoğlu, miiziğin tınısına kapılıp şiirlerini okumak için diiştüğii yollarda Anadolu'yu bir uçtan bir uca dolaşırken konuk olduğu yerlerde tanıştığı insanların öykttlerine ortak oluyor. TARIK DDRSON K. KA$ KAŞ ÜSTÜNE TAŞ TA$ ÜSTBNEKent Kifltiirii Dzerfne Denemeier Tarık Dursun K. "Siz de zaman zaman ister misiniz çocukluğunuza dönmeyi? Ben isterim. Hem çocukluğuma, nenı cocuklıığumım Izmir'ine. izmirde doğdum, jzmjr'de biiyüdüm. Eski Izmir'i avucumun içi ğibi bilirim" diyor ve akıp ğîden zamanda izmir'i anlatıyor. Cumhuriyet Kitapları www.cumhuriyetkitaplari.com Pral. Nurettin Mazhaı öklel Sokak No 2 Şişli Tel 0 212 343 12 74 AlKlA Yavm DaDıtın 12122724541 Maıkeı: Ankara Şube: izmirŞube: ALFA DAÛIT1M c< Atatürk Bulvarı No. 125 Kat: 4 Bakanlıklar Tel, 0 312 419 50 20 H. ^iya Bulvarı 1352 Sokak No: 2/3 Pasaport Tel 0 232 441 12 20 \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle