02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 MAYIS 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Cemevi başvurularına, aralannda Istanbul Büyükşehir'in de bulunduğu 28 belediyeden olurnlu yanıt gelmedi Alevilerin arsa istemineret ALİ AÇAR Beledi- yeleri kararlarını yeniden gözden ge- çirmeye çağıran Aykanat, son çare olarak AİHM'ye gidecek- lerini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan'ın, Alevilerin cemevi is- temi karşısında "Şahsıma ulaş- mış bir talep yok. Anayasa ve yasa- lar içerisinde ya- pılabilecek bir şey varsa bu- nun için gerekli adınılan atarız" sözü üzerine, tstanbul Bü- yükşehir Belediyesi dahil birçok belediyeye başvura- rak cemevi için arsa isteyen Alevi kuruluşlannın iste- mi reddedildi. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfi • HB VAKV tstanbul Merkez Şube Başkanı Kamil Aykanat, aralannda CHP'li belediyelerin de bulunduğu birçok belediye başkanının arsa talebiniyer olmadığı gerekçesiyle geri çevirdiğini beürttL Aykanat, "Halkın b'nüne çıktıkları zaman sö'z veren belediye başkanları, resmi yazışmalarda arsa olmadığını söylüyorlar. Belediyeleryerel seçim öncesinde sınavı geçememiştir" dedi. (HBVAKV) Genel Merkezi ve Istanbul Merkez Şubesi, Eyüp, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Fatih, Eminönü, Zeytinburnu, Bakır- köy, Beyoğlu, Kâğıthane, Bay- rampaşa, Küçükçekmece, Gün- gören, Beşiktaş, Tuzla, Şile ve Adalar olmak üzere 28 il ve ilçe belediye başkanlanna yazılı baş- vuruda bulunarak cemevi yapı- mı için arsa istemini dile getirdi. CQELEDİYELER SINAVI DGEÇEMEDİ' CHP'li belediyelerin de arala- nnda bulunduğu belediye baş- kanlan HBVAKV'nin dilekçesı- ne olumlu yanıt vermedi. HBVAKV Istanbul Merkez Şube Başkanı Kamil Aykanat, aralannda CHP'li belediyelerin de bulunduğu birçok belediye başkanının arsa talebini yer ol- madığı gerekçesiyle geri çevir- diğini belirtti. Aykanat, Alevile- ri yok sayan anlayışa karşı gere- kirse kendi paralanyla cemevi açacaklannı söyledi. Aykanat, "Halkın önttne çık- tıkları zaman söz veren bele- diye başkanları, resmi yazış- malarda arsa olmadığını söy- lüyorlar. önce içlerindeki bu çelişkiyi çözmeleri gerekiyor. Belediyeler yerel seçim önce- sinde sınavı geçememiştir" dedi. CQARDAKOĞLU GE- DRİLİM YARATIYOR' Diyanet îşleri Başkam Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun, "Ce- mevlerinin ibadet yeri statü- süne alınması Alevileri Müs- lümanlıktan koparır" yönün- deki sözlerini ammsatan Ayka- nat, şöyle devam etti: "Bazı belediye başkanları- nın bölgelerinde arsa yeri olsa bile bu açıklamamn ardından »eri adım attığını düşünüyo- ruz. Diyanet tşleri Başka- ıı'nın cemevlerini camilere ılternatif olarak göstermesi jok tehlikeli bir yaklaşım. Ca- niler nasıl Sünni yurttaşların badet yerleri ise cemevleri de ilevi yurttaşların ibadet yeri- iir." Başbakan Erdoğan'ın Avru- )a'da yaşayan yurttaşlanmıza ısimilasyon değil entegrasyon inerisinde bulunduğunu anım- ;atan Aykanat, ancak Türki- ^e'deki yaklaşık 20 milyon Al- :vinin de kendi ülkesinde asimi- e edilme politikası ile karşı kar- ıya olduğunu belirtti. İHM SON ÇARE' Aykanat, "Alevi yurttaşları- ı ııı/ın lıaklan yok sayüamaz. 1 laklı taleplerimizi hep kendi i çimizde çözmeye çalıştık. Ül- kemizi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AtHM) yar- gılatıp mahkûm ettirmek iste- ıniyoruz. Belediye başkanlan- na bir kez daha sesleniyoruz; kararlarınızı yeniden gözden geçirin. Bizleri yok sayarsamz en son çare olan AİHM'ye gi- İeceğiz" diye konuştu. 'Yüzüncü YıT Prof. Dr.MAHİR AYDIN Istanbul Üniversitesi Jön Türk Devrimi'nin 100. yı- lındayız. Son haftalarda deği- şik kurumlarca yapılan etkin- liklerin sayısı, iki elin parmak- ları kadar. Günümüze ışık tut- maya çalışıyorlar. Birkaç aydır yaşadığımı? anayasal sıkıntı- lar, bu türlü çalışmaları haklı, geçen zamanı haksız kılıyor. Ittihat-Terakki, Osmanlı Dev- leti'nin çöküşündeki yetkili ta- nık. Meşrutiyet döneminin de başaktörü. Ayrıca Türk tarihi- nin en karmaşık konusu. Bu yüzden ki, tarih kitaplanhiızdan duru bilgi edinen yok.' Cemiyet kendini, uygar ül- kelerde görülen sivil toplum ku- ruluşu olarak tanımlıyor. Ama son derece gizli, çok ilkeli ve düzenli ordu gibi. özveri istiyor tüm üyelerden. Mutlu, evli ve zengin değil; genç, bekâr ve yoksul üyelerle çalışıyor. Her şubenin; Üye Kayıt, Gelir-Gi- der, Toplantı Tutanak, Mektup Kopya ve Şifre Defteri var. Cemiyete bağlılık, herkesten gizleniyor, kardeşe bile söy- lenmiyor. Içlerinden biri kolbaşı. Ona özel numara veriliyor. Herkes kendinden bir önceki- ni ve bir sonrakini tanıyor. Ve şifreli yazışılıyor. Yumurtaları aynı sepete koy- mamak için, kendine başkan bile seçmiyor. Bu ilke, sfyasal parti sürecinde de uygulanır. Enver - Talat - Cemal paşa- ların, Ittihat-Terakki'nin troy- kası oluşu da, bundandır. İki aşamada büyük birer sa- vaş verir. llki, kendi iç savaşı. Yıllar alan ve üç aşamadan ge- çen. Kılıçlar çekilir, yüreklere taş basılır ve yollar ayrılır. Para ile satın alınanların üs- tü çizilir. Ve herkesin değeri, ardından koştuğu şey ka- dardır gerçeği yaşanır. Ikinci savaş ise, 30 Yıllık Felaket de- diği, II. Abdülhamit'e karşıdır. Ülkeyi yani acımasız dere- beyinin tutsağı olan sevgili- yi kurtarmak içindir. Kendine de, bu konuda çalışmak iste- yenlere aracı olmanın onuruy- la, övünç payı çıkarır. Cemiyetin bu titiz çalışması, ona kaybertiği güveni yeni- den kazandırır. Paris'teki loş apartman dairesindeki bir kırık tahta masa ve dört hasır is- kemleden, Istanbul'un yaldız- lı sarayına taşınır. Sonuçta da, bıyığını balta kesmeyen bir ik- tidar olur. llginç ki, 10 yıl sonra Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatan Mustafa Kemal Paşa, Erzu- rum ve Sıvas'ta, ikinci kez gü- ven kaybeden Ittihat-Terakki üyesi olmadığına inandırabil- mek için, çok büyük çaba gös- terecektir. Sürgünden başkente yük- selmek, Ittihat-Terakki'yi de- ğiştirmez. Çekirdek ne tür ise, meyve de odur. Her ne kadar komiteci gömleğini çıkar- dım dese de, aynı gömleğe, sırmalar ve yıldızlar eklenmiş- tir. Politik çizgi, aynıdır: Tutar- sız. Bir gün Osmanlılığı savu nur, öbür gün Islam Birliği'ni. Ertesi gün kalkar, Türk Birliği der. Ama aklının ucundan, Cumhuriyet geçmez. Söylernleri abartılı, dağınık ve çağdaş gerçeklerden yoksun- dur. Onun bu tutumu, izleyen 10 yıla da damgasını vurur. So- nuç mu? Kendisi ile birlikte, devletin de sonunu getirir. 1908 Jön Türk Devrimi, Türk- lerin Anadolu'daki 800 yıllık varlığının bilançosudur. Bu bi- lanço, karşılıklı olarak kılıç ve kanla görülür. 1911-1918 ara- sında, ölüm ve gözyaşı vardır. Bedeller ödenir, gerçekleröğ- renilir ve dibe yurulur. Bu üto- pik savurmalardan sonradır ki, 1923 Cumhuriyet Devrimi, gerçekçi ve sağlam biçimde başarılır. Bu sağlam yapıla- nış, 85 yıl sonra bile, 'onlar dı- şardan bizimkiler içerden'e karşın, bugün dimdik ayakta- dır. Çağdaşlık yolunda Türk toplumu, 170 yıl önce yönünü Batı'ya çevirmiştir. 1838 Gümrü Antlaşması ile başlayan bu süreç, Batı'nın beğendiği politikacı ve Ba- tı'ya beğendirilen politikala- rın da başlangıcıdır. önce 'Ev- ropa! Evropal' dendi. Avrupalı ile karşılaşıldığında, birtek In- gilizce sözcük söylemeden, gülümseyerek anlaşma sağ- landı(!). Sonra, şair Ziya Pa- şa'nın söylemiyle: Kanun di- ye diye, kanun tepelendi. Tüm bunlar yaşanmalı mıy- dı? Yaşanmalıydı ki, yaşandı. Toplumsal olayların laboratu- var çalışması olmaz. Tüm sos- yal olaylar, birbirini destekler. Bir önceki dönem, örnek ola- rak kendini tüketirken, ardılına yardımcı olur. Ama örnek ol- mak zordur. lyisi de, kötüsü de... Ne kadar kırılıp dökülmeler olsa da, herkes eteğindeki ta- şı döktü ve Cumhuriyet'e, Tan- zimat ve Meşrutiyet'i aşarak eriştik. Ittihat-Terakki, bu düz- lemde bir örnektir. Onun Türk tarihine, olumlu ya da olumsuz olarak kattığı ve öğrettiği de- ğerler yadsınamaz. Çünkü o bi- le, daha 1906'da şöyle diyor: Biz Türkler, tekerlenmek- te olduğumuz çöküş ve fe- laket uçurumundan kurtul- mayı, iç ve dış düşmanlara üstün gelmeyi, ancak el ele vererek ve gönüllerimizi bir- leştirerek başarabiliriz. KtM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK [email protected] ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI [email protected] HARBt SEMİHPOROY HAYAT EPlK TtYATROSU MUSTAFA BILGIN [email protected] Çevre Dergisi Abonc olmak için v\rw"vv.ye:sillas-:n.«E* BANU AVAR'IN PRO&RAMINI YAYINÖAN KALDIRMIŞ. KtM?: İBRAHtM ŞAHİN ^İSMEbİKKAT; tBRAHÎM ŞAHÎN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN www.mumtaz-arlkan. com BAKAM/M 7N77HÂR// 1$49'1>A SUGÜH, f/O' /rA/AM GÜÇ/Uİ '>j£ y DA *zörüLEŞfMC£, DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELt Yüce Divan!.. Çok ağırdı çook!.. Yüce Divan'dan geçmiş bir esk başbakanın Meclis kürsüsünden adeta ders verirpesine söyle- diği sözler, ileri sürdüğü vahim iddiaları, muhatap al- dığı kişi tarafından anında yanıtlanmasl gereken ağır mı ağır suçlamalardı... - Ancak muhatap ortada yoktul. Hakkında" Yüce Dlvanlık" iddiaları seslendirilen Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı "göz nezlesf teşhisiyle evinde dinleniyordu!.. Öylesine hastaydı ki; 19 Mayıs törenlerine dahi katılamamıştı. Sözcü gazetesi, hafta sonu Kayseri ve Eskişehir'de aslanlar gibi dolaşan, birçok toplantıda esip gurleyen Tay- yip Bey'in 18 Mayıs gecesi geç saatlerde aniden hastalanmasına şu sıfatı yakıştırdı: -19 Mayıs Hastalığıl.. Ben sevgili Mustafa Balbay'ın tanımlamasını da pek sevdim: UBS!. Açılımı şöyle: "Ulusal Bayram Sendromu!.." Ancak, hem ulusal bayramı hem de hakkında verilen gensoru önergesini jart arda ber- taraf etmesini açıklayan tanımlama henüz yapılmadı!.. Tayyip Bey hasta yatağında eminim izlemiştir; Me- sut Yılmaz'ın ve CHP lideri Baykal'ın "ateş yök- seltecek", "mide düğümleyecek" iddiaları yeni- lir yutulur cinsten değildi... - Tayyip Bey'e geçmiş olsun!.. *•• önce Baykal'ın iddialarına bakalım -14 Kasım günü saat22.55'te Sayin Başbakan, Prag'a hareket etmeden önce, Ankara'da VIP sa- lonunda bu işe (atv-Sabah Ihalesine) talip bir işa- damıyla baş başa görüştünüz mü?. Yeriyle, tarihiyle, saatiyle, dakikasıyla sorulan bu soruda eksik kalan tek şey o işadamjının kimliğiy- di... Onu da Vatan gazetesi, önceki gün manşetin- den açıkladı, Finansbank'ın eski sahibi Hüsnü Özyeğin! Bankasını 2.3 milyar Evro';ya satan öz- yeğin, atv-Sabah ihalesi için ön yeter ilik başvuru- sunda bulunmuştu. Üstelik, Başbaka nın başında bulunduğu Çalık Grubu n'ın darnadı- 3İbi iki kamu bankasının peşinde kredi" diye dolanmaya da ih- tiyacı yoktu. Ama ihalenin yapılacağı 19 Kasım'dan beş gün önce Tayyip Bey'le görüştükıen sonra çe- kiliverdi!.. Tıpkı ön yeteriilik için başvurup sonra çe- kilen diğer firmalar gibi... Baykal, Ta^yip Bey'in o "başka" firmalarla da görüştüğünü Meclis kürsü- sünden açıkça ilan etti... Mesut Yılmaz, başbakanlığı döneminde benzer bir "organizasyona" katıldığı suçlamasıyla 3.5 yıl Yüce Divan'da yargılanan bir eski başbakarı. Benzer di- yorum; Yılmaz da "kendisine yandaş rpedyayarat- ma", bu amaçla ihaleye fesat karıştırma suçlama- sıyla karşı karşıya kalmıştı. Benzerlik bju kadar çün- kü o ihale gerçekleşmedi ve Yılmaz dpha olayların gerçekleştiği sırada gazetecilere yaptiğı görüşme- leri anlattı. Bu durumda, kimseye de ijamu banka- larından yüz milyonlarca dolar kredi verilmedi do- ğal olarak!.. Mesut Yılmaz Meclis kürsüsünde son derece açık konuştu. Tayyip Bey'in Hüsnü Özyeğin ve başka işadamlanyla yaptiğı konuşmalan kendisinin de duy- duğunu özellikle vurguladı. Böylesine vahim bir ola- yın gensoruyla geçiştirilemeyeceğini, mutlaka Mec- lis soruşturmasına ihtiyaç olduğunu da söyledi. Bir şey daha söyledi ki, eğer doğruysa sanırım iddia- nın muhatapları ufukta "Vüce Divan'ı" jolanca haş- metiyle görmüşlerdir!.. Işte Yılmaz'ın o "vahim" id- diası: İhale İçin kredi veren kamu bankâlarından bi- rlnin yönetlm kurulundaki iki üye kredi kararına imza atmamakta direndi ve bu iki üye tasfiye edil- di... Vahim değil mi?. Görünen o ki, artık "mızrakçu- vala sığmıyorl.." Belki AKP'liler bu deyimi anla- mazlar, o nedenle başbakanlarının sıkîbaşvurduğu o ünlü deyişiyle tekrarlayalım: - Bu şarkı burada bitmez!.. Üzerinizde dokunulmazlık zırhı varken "Allah'a şü- kür kl bizim hakkımızda yapılan yolşuzluk suç- laması değll"demek gayet kolay... Ona da Mesut Yılmaz'ın sözleriyle yanıt verelim: - Slzln hakkınızda daha fazla yolşuzluk suç- laması yapılamıyor ki... Çünkü dokunulmazlık zır- hınız var. Hele dokunulmazlık zırhıniz çıksın ba- kalım o zaman neler gelecek?!.. e-posta: [email protected] BULMACA SEDAT SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 1/ Ağn ilinin es- ki adı. 2/ Halk dilinde tarladaki sebzeye verilen ad... Kumaşla astar arasına ko- narak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez. 3/ Geveze. 4/ En kısa zaman süresi... Antal- ya'nın bir ilçesi. 5/ Bir şeyi anımsamak için ya- zılan kısa yazı... Kadın- lar hamamında hizmet eden ve müşterileri yı- kayan kadın. 6/ Karaci- ğerin irileşmesi ya da körelmesiyle beliren hastalık... Boru sesi. II tçinden geçen elekrrik akımıyla manyetik alan yaratmak üzere bir eksen çevresine sanjlmış tel. 8/ Mantık... Dört Halife'nin sonuncusu. 9/ Mcrsin'in bir ilçesi... Su düzeyindeki sıra kayalar. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tunceli ilinin eski adı... "Gözümüze kâra toprak / Dolmadan bir — sürelim" (Karacaoğlan) II Nevşe- hir'in bir ilçesi... Kenar süsü. 3/ Sergen .. Asya'da yüksek bir bölge. 4/ Cennet ile cehennem arasında bu- lunduğuna inanılan yer... Şekerkamışındam elde edi- len bir içki. 5/ Cıva sülfiir bileşimli bir mineral. 6/ Öleceği kesinlikle bilinen bir hastanın, acılarını din- dirmek için doktor tarafindan öldürülmesi. II Hamur tahtası... Gözü kapalı inanılan düşünce; dogma. 8/ Ya- bancı... "Kazma ile döğmeyince — verdi \ Benim sa- dık yârim kara topraktır" (Aşik Veysel)... Lityum ele- mentinin simgesi. 9/ Iştahı açmak için yemekten ön- ce içilen içki.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle