Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 NİSAN 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Prof. Ortaş: Buğday fiyatları daha da artacak. Ekmek artık en ucuz gıda olmaktan çıkacak Ekmekte tefeci ekonomisi ? Türkiye’de yoksulluk sınırının altında bir gelirle geçinmek durumunda olan 20 milyona yakın yurttaşın temel gıdası olan ekmek, artık sadece tefeciyi doyuruyor. MURAT KIŞLALI Ekonomik Büyümenin Bozulan Büyüsü Ekonominin 2007 yılı büyüme verileri yayımlandı. TÜİKTürkiye İstatistik Kurumu, yurtiçi toplam üretimi, daha doğrusu katma değeri cari fiyatlarla 856.4 milyar YTL ve 658.8 milyar dolar olarak açıkladı. Kurum, ulusal toplam üretimi, artık yeni bir yöntemle hesaplıyor. Yeni yöntem için AB’de kullanılan hesaplama yönteminin temel alındığı belirtiliyor. Üretimin dolar tutarı yine “yeni” bir yöntemle hesaplanan ve 2007 sonunda 70.5 milyon olarak saptanan toplam nüfusa bölündüğünde, “kişi başına gelir” 9.333 dolar olmaktadır. Gerçekten de dokuz bin dolardan fazla bir kişi başına gelir, tek sözcükle “etkileyicidir”. Çünkü, eğer eski hesaplama yöntemi kullanılsaydı, kişi başına gelir dokuz değil 5.500 dolar dolayında kalacaktı. Toplam ve kişi başına gelir sayıları hükümet tarafından “sınıf atladık” sözleriyle karşılandı. Bu nokta bir tarafa, 2007’de ekonominin büyüme oranı, yüzde 4.5 ile, ağır bir bunalım yılı olan 2001’den bu yana yaşanan “en düşük” orandır. Daha da önemlisi, ekonomi, ortalama yüzde 4.5 oranında büyürken, tarım üretimi yüzde 7.3 azalmıştır. Yine TÜİK’in aynı nüfus verileriyle, toplam nüfusun yüzde 29.5’i bucak ve köylerde yaşamakta, yani esas olarak geçimini tarımdan sağlamaktadır. Bu nedenle denilebilir ki ekonomi sınıf atlarken, kırsal kesimde mutlak anlamda yoksullaşma vardır. ??? Büyüme oranının yüzde 4.5 ile son altı yılın en düşük düzeyine düşmesi, ekonominin daha ağır “olumsuzluklar” dönemine girmekte olduğunun bir göstergesidir. Mart ayı fiyat artışları, enflasyonun yeniden canlanmakta olduğunun kanıtıdır. Eğer dünyada petrol ve gıda fiyatlarındaki artış devam eder, buna döviz kurunda YTL’nin değer kaybı ve faiz oranının yükselmesi de eklenirse, enflasyonun her türlü beklentiyi yanıltacak büyüklüğe ulaşması olasılığı çok yüksektir. Enflasyonun tırmanışa geçmesi, yıkıcı etkileri içinde barındırıyor. Etkilerden birincisi, faiz oranlarının aşağı çekilememesidir. Yüksek faiz, devlet bütçesinin faiz yükünün yükselmesi, artı özel sektör yatırımlarının azalması demektir. Yatırımların artmaması, gelecekte, işsizliğin daha da artacağı, üretimin azalacağı anlamına gelir. Ek olarak, yüksek enflasyon, gelirini “aynı oranda” artıramayan, “dar ve sabit” gelir sahiplerinin yoksullaşması anlamına geliyor. Küresel ekonomi, ABD’de konut finansmanıyla başlayan ağır bir bunalıma giriyor. Ülkeler ve finans kuruluşları önlemler alıyor. Özel girişimciliğin şampiyonu ABD’de, devlet, 200 milyar dolardan başlayan “desteklerle” ekonomiyi canlandırmaya çalışıyor. AKP iktidarı ise tam bir vurdumduymaz tutumla, ekonominin gidişini, kendi “kaderine” terk etmiş bulunmaktadır. Hükümet, ekonominin gelişme yönünü belirleyen bir yol haritası oluşturmaktan ısrarla uzak durmaktadır. Yanlış bir anlayışla makroekonomik politika oluşturulması, özel girişe ve piyasa kutsallığına karşı işlenecek bir büyük günah sayılıyor. Oysa küresel rüzgârlar, ABD’de hükümetin yaptıklarının da kanıtladığı gibi, tam tersine esiyor. Bütüncül bir ekonomik gelişme politikasını oluşturmamaya ek olarak, yapılması gereken yapısal işler de yapılmıyor. Örneğin, kayıt dışılıkla savaşım; merkezi ve yerel yönetimlerin harcama disiplini; vergi yapısının artık büyük olan ulusal gelire göre düzenlenmesi; işsizlik vb. konularda adım atılamıyor. Ekonomide “yönetim sorunu” olduğu çok açıktır. Mayısta sona erecek olan IMF Destek (Standby) Anlaşması konusunda ne yapılacağı, nisanda bile açıklık kazanmamıştır. Bütün bunlar, yabancı kredi değerlendirme kuruluşlarından Standard and Poor’s’un Türkiye’nin notunu, “durağandan negatife” dönüştürmesi sonucunu vermiştir. Kısaca, yıllardır “ekonomik büyüme” ile övünen AKP , yalnızca siyaseti tıkamakla kalmıyor; ekonominin de tıkanmasına neden oluyor; tutunduğu en sağlam dalın elinde kalmakta olduğunu kavrayamıyor. Ekonomik büyümeyle birlikte “AKP’nin de büyüsü” bozuluyor. Ancak olan, toplumun işsizlerine, yoksullarına, az gelirlilerine oluyor! yakupkepenek06@hotmail.com Pirince küresel zam Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 27 Mart3 Nisan döneminde pirinç fiyatının 30 Ykr artarak 2.25 YTL ’ye yükseldiğine dikkat çekti. Bayraktar, “Üretim, tüketim ve stoklarda değişme olmamasına rağmen Tayland, Hindistan ve Mısır’ın ihracatlarını azaltmaları dünya pirinç fiyatlarının artmasına neden oldu” diye konuştu. Son 10 gündür dünya pirinç fiyatlarında yüzde 30’u bulan artışlar yaşanıyor. tında bir gelirle geçinen 20 milyona yakın yurttaşın temel gıda kaynağının başta ekmek olmak üzere tahıl kaynaklı olduğunu belirten Prof. Ortaş’ın buğday fiyatlarındaki artışa ilişkin görüşleri şöyle: Artan petrol fiyatları ve biyoyakıt üretimine ayrılan yeni alanların artması sonucunda buğday üretimi azaldı ve fiyatlar birden yükseldi. Batı borsalarındaki spekülatörlerin fonlarını tarım ürünlerine yatırması da etkili oldu. Biyokayıt, gelecekte de gıda fiyatlarını arttıracak. Bundan en fazla azgelişmiş ülkeler zarar görecek. Dünya buğday stokları son 30 yılın en düşük seviyesine geldi. Stokların azalması, artan petrol fiyatları ve su kıtlığı bir anda buğdaya talebi ve fiyat artışını getirdi. ANKARA Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, fırıncıların yüksek düzeyli ekmek zammının “normal bir düzenleme değil, küresel düzeyde zorlama” olduğunu belirterek, “Çiftçilerin artan girdi maliyetleri karışısında ürünü erken dönemde satması veya tüccara borçlanması üreticinin değil, tefecinin daha çok para kazanmasını sağlamaktadır” diye konuştu. Yoksulluk sınırının al Dünyanın en ucuz gıdası olarak bilinen ekmek bu özelliğini kaybedecek. Buğday fiyatlarının Kanada’da 810 dolara/bushel (294 dolar/ton) kadar yükselmesi bir anda dünyada yeni bir krizin habercisi olarak algılandı. Chicago Borsası’nda buğday fiyatı bin 100 dolar/bushel ile son 6 yılın en yükseğine tırmandı. Türkiye’de buğday ekilen alanlarda yaklaşık 50 bin hektarlık bir daralma olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin bu yıl gereksinimi olan 18 milyon tonluk ihtiyacına karşın 16 milyon ton buğday üretebileceği, 2 milyon ton düzeyindeki buğday açığının ise ithalat yolu ile kapatılması bekleniyor. Türkiye gibi tarım politikaları IMF, Dünya Bankası ve AB tarafından belirlenen ülkelerde, artan kuraklık ve biyoyakıt üretimi nedeniyle önümüzdeki dönemde buğdaygillerin üretimi azalacak. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Bükreş’te yapılan NATO zirvesi, tek kutuplu dünya “anının”, artık geride kalmış olduğunu bir kez daha sergiledi. ABD hâlâ, Clinton’ın Dışişleri Bakanı Albright’ın deyişiyle “Vazgeçilemez ülkeydi” ama artık yalnız değildi. ABD Başkanı Bush, konuşmasında, NATO liderleri arasında, zirve öncesinde oluşan anlayışı bir kenara iterek “Ukrayna ve Gürcistan’ın” NATO’ya üye yapılması isteğini tekrarladı. “Bu benim katılacağım son NATO zirvesi” diyerek adeta, “Tarih önünde beni yalnız bırakmayın, istediğimi verin” diyordu. ABD’nin Avrupa’daki en önemli dış politika örgütlerinden Alman Marshall Fund’un başkanı Ronald Asmus’a göre bu “Rusya’ya güçlü bir sinyal verecekti… Aksi, Rusya’ya bu ülkeler yeşil ışık yakmak…” (International Herald Tribune, 02/03), “Taviz vermek olacaktı” (AFP , 03/03). Ancak NATO’nun önde gelen üyeleri, “Kusura bakmayın, Rusya ile ilişkilerimizi bozamayız” dediler. Böylece NATO zirvesi, ABD’nin NATO üzerindeki egemenliğinin kırılmış olduğunu, Rusya’nın gücünün ise “Batı ittifakı” üzerinde yadsınamaz ölçüde etki yapacak bir düzeye ulaştığını gösteriyordu. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com nı” vurguluyor. Washington Post ve New York Times pazar günü, esas olarak ABD’nin genişlemeden yana isteğini vurguladılar, Putin’in kaygılarına yer verdiler. Le Monde da soruna önce Fransa’nın ulusal çıkarları, ikinci olarak AB açısından bakıyor; Sarkozy’nin NATO’ya dönme kararını, karşılığında aldığı tavizler bağlamında yorumluyor, Bush’un AB savunma gücü konseptini kabul etmiş olmasının altını çiziyordu. Zirvenin Rusya’nın yükselen güç statüsünün, Türkiye’yi de içine alan bölgede, artık Rusya’sız hemen hiçbir şey yapılamayacağı gerçeğinin altını çizdiği söylenebilir. Rusya’nın özellikle AB açısından “vazgeçilmez ülke” olmasının arkasında sanırım iki neden var. Birincisi, ABD basınının kaygıyla işaret ettiği gibi, Rusya, artık “AB ekonomisinde önemli bir oyuncudur”: Rusya, AB’nin gaz ve petrolünün yüzde 25’ini sağlıyor, dünya ekonomisi daralırken büyük mali kaynaklara sahip bir pazar sunuyor. George Town Üniversitesi’nden Prof. Wallemder’in deyişiyle “AB iş çevreleri Rusya’ya büyük ilgi gösteriyorlar. Dış politikada bu ilgi son derecede önemlidir” (Washington Post 05/03). İkincisi, Hindistan’ın eski Türkiye elçisi (19982001), Asia Times yazarlarından Bhadrakumar’ın 29 Mart yorumunda ayrıntılarıyla vurguladığı gibi Rusya, İslam dünyasında, ABD’nin aksine, hemen her konuda “doğru” tarafta yer alarak diplomatik destek, dengeleyici öğe, silah tedarikçisi, ŞiiSünni ayrımını aşan, bu anlamda birleştirici bir basınç olarak etkisini hızla arttırıyor. Rusya’nın Gölgesinde NATO niyordu. Ancak hemen tüm yorumculara göre Rusya ile ilişkiler, zirveye damgasını vurdu, zirve sonrası değerlendirmelerin optiğini oluşturdu. Afganistan konusunda, Rusya NATO’ya topraklarında geçiş izni verdi; ancak Rusya hava sahasını açmadı. Ayrıca, geçecek malzemelerin askeri nitelikte olmaması gerekiyordu. Bu bir uzlaşmaydı ama aynı zamanda, Putin’in 4 Nisan’daki basın konferansında vurguladığı gibi, “dünyanın en büyük nükleer güçlerinden biri olan Rusya olmaksızın hiçbir şey yapılamayacağını” (IPS. 04/03) gösteriyordu. Diğer bir deyişle, Rusyada artık “vazgeçilemez bir ülkeydi.” Gerçekten de Rusya’nın bu yeni, en azından Avrupa’nın lider ülkeleri açısından “vazgeçilemez ülke” statüsü zirvede başka alanlarda da özellikle Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyelikleri gündeme geldiğinde kendini hissettirdi. Almanya, bu iki ülkeye bu zirvede üyelik verilmesine kesinlikle karşıydı. Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier’e göre bu “akıllı bir hareket olmayacak, Moskova ile ilişkileri daha da zorlaştıracaktı.” Fransa, Almanya ile aynı frekanstaydı. Başbakan François Villon, “Avrupa ile Rusya arasındaki güçler dengesini bozacağını” düşünüyordu (Baran, Z, 02/03/08, Hudson Inst.). İngiltere, kararın geçmeyeceğini anlayınca, Fransa ve Almanya ile aynı safta kalmaya karar verdi. Füze kalkanı projesine gelince, NATO ülkeleri, bu projeyi benimsediklerini açıkladılar. Ancak Rusya’nın itirazlarını göz önüne alarak, bu ülkeye iki önemli güvence verildi. Birincisi, füzeler silolara, İran’ın balistik füze üretme kapasitesi kesinleşmeden konmayacak. İkincisi radar sabit bir beton zemine konarak Rusya’ya doğru dönmesi engellenecek, Rus uzmanlar gerektiğinde bu sistemleri denetleme olanağına sahip olacak. Böylece, füze kalkanının kullanılmasında da Rusya önemli tavizler elde etmesinin yanı sıra, İran’ın balistik füze kapasitesinin saptanması, sistemlerin denetlenmesinin koşulları gibi iki belirsiz alan yaratılmış oluyordu. NATO’yu, “Avrupa’yı ABD nüfuz alanına bağlayan bir platform” (James Kurth, The Next NATO... The National Interest, 9/1/2001) olarak gören ABD açısından, Fransa’nın askeri kanada geri dönmesi önemli bir “kazanımdı.” Ama bu kazanım bile beraberinde, ABD hegemonyasını potansiyel olarak tehdit eden gelişmeleri içeriyordu. Fransa Devlet Başkanı Sarkozy, ülkesinin NATO’nun askeri merkezine geri dönmesine karşılık, AB’nin NATO’dan ayrı olarak kendi güvenlik örgütünü oluşturmasına yönelik ABD itirazını kaldırmayı başarmıştı. Böylece NATO’nun askeri merkezine yeni bir güç girer ve ABD’nin etkisini sulandırırken aynı zamanda AB kendi askeri gücünü oluşturma konusunda bir adım daha atmış oluyordu. Nihayet, Bükreş zirvesinin NATO’nun kimlik sorununu açıklığa kavuşturma yolunda önemli bir adım attığını söylemek de zor. Hemen tüm yorumcular, Kosova savaşı sırasında oluşan “yeni konseptin” yetersiz, bulanık olduğunda anlaşıyorlar. NATO bir ABDAvrupa ittifakı olmanın çok ötesine geçti ve küreselleşmeye başladı ama hâlâ NATO genel sekreteri, Jaap Hoop Scheffer’e göre “ittifakın Taliban’a ve dünyada teröre karşı mücadele etmek için yeni bir konsepte gereksinimi var.” Ne ki Der Spiegel’in aktardığına göre, “bu konu Bükreş’te gündeme bile gelmedi.” Özetle, zirvenin Rusya’nın gölgesi altında yapıldığında hemen herkes anlaşıyordu. Ama NATO zirvesinin bilançosunu çıkarmaya sıra gelince, ortaya çok farklı bir görüntü çıkıyordu. Zor bilanço Zirvenin kesin bir bilançosunu çıkarmanın zorluğu, esasen, uluslararası alanda, oluşmaya başlayan yeni güçler dengesinin karmaşıklığından, belirsizliğinden kaynaklanıyor. Bu bağlamda, NATO zirvesinin önemli odağı olan ülkelerdeki önde gelen gazetelerin değerlendirmelerindeki vurgulara bakmak öğretici olabilir. İngiltere’de Financial Times, NATO’nun saflarını sıklaştırdığını vurgulamaya çalışırken Almanya’da Der Spiegel’in yorumunun başlığı, “Transatlantikkimlik krizi”, alt başlığıysa “NATO derin ayrılıkları aşmayı başaramadı” idi. Spiegel, “eskiyeni Avrupa” ayrımını, “Rusya’nın taleplerini göz önüne almanın önemini, en önemli sorunların çözümünün geleceğe bırakıldığı Yeni ‘vazgeçilemez ülke’ NATO zirvesinin gündemini öncelikle Afganistan sorunu oluşturacaktı. Ondan sonra, genişleme, füze kalkanı, Fransa’nın NATO’nun askeri merkezine geri dönmesi gibi sorunlar ele alınacaktı. Bir de, NATO’nun hâlâ bir türlü açıklığa kavuşturulamayan yeni kimliği (görevi) sorunun açıklığa kavuşturulması yönünde adım atılması bekle T.C. TARSUS 1. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No :2007/269 esas Bir borçtan dolayı aşağıda mevkii, tapu kaydı ve özellikleri belirtilmiş bulunan taşınmaz, müdürlüğümüz tarafından icraen satılacaktır. İşbu satış ilanının İİK.nun 127. maddesine göre, tapuda adresi bulunmayan ve tebligat yapılamayan ilgililere tebligat yerine kaim olunacağı ilan olunur. SATILMASINA KARAR VERİLEN TAŞINMAZIN CİNSİ, NİTELİĞİ, KIYMETİ, ADEDİ, ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ: Mersin ili, Tarsus ilçesi, Yeni Mahalle, 1655 ada, 480 parsel sayılı Binalı Arsa nitelikli 384 m2 taşınmazın 257/384 hissesi. İMAR DURUMU: Tarsus İlçe Belediyesi İmar Planında (A5) 0.30/1.70 ayrık nizam, beş katlı konut alanı ve yola isabet etmekte olup, 18. madde uygulama sınırları içerisinde kalmaktadır. TAŞINMAZIN ÖZELLİKLERİ: Satışı yapılacak taşınmaz, Yeni Mh., Mücahitler Cd., No:58, Tarsus Mersin adresinde bulunmaktadır. Parsel üzerinde 1 adet mesken ve 1 adet depo+idari bina mevcuttur. DEPO ve ATÖLYE: 18x12,10=217,80 m2 taban alanlı, basit atölye tarzında olup, demir profil taşıyıcı kolonlar ve demir profil çatı üzeri çinko kaplıdır. Üç cephesinin cephe kaplaması saç profildendir. Kat yüksekliği 7 metredir. Yer döşemesi kısmen beton kısmen sıkıştırılmış toprak zemindir. Elektrik ve suyu vardır. Hızar atölyesi ve odun depolaması faaliyeti göstermektedir. Atölye içerisinde iki katlı idari bina vardır. Taban alanı 3.80x6=22,80 m2 dir. Betonarme karkas yapı sıvalı boyalı, doğramalar ahşap boyalıdır. Zemin Kat; iki odaçay ocağı, birinci kat açıktan çıkılan merdivenli olup, 1 odawc duş beraberdir. Yer döşemesi karodur. Islak hacimler seramik kaplı olup, yeni yapıdır. TEK KATLI EV: Avlulu yığma kargir yapı biriket duvarlıdır. Basit düz çatılı üzeri çinko kaplıdır. İki odamutfakwcbanyo, dışarıda avluda olup dış cephe sıvasız, iç cephe sıvalı badanalıdır. Doğraması ahşap üzeri boyasızdır. Tavan sunta kaplı yer beton şaplıdır. Basit mutfak, ıslak hacimler sıvalıdır. 36,90+4,14=41,04 m2 toplam inşaat alanlıdır. Mesken olarak kullanılmaktadır. Meskeni diğer hissedar Ali EROL kullanmaktadır. Elektrik ve su aboneliği Ali EROL adınadır. Ulaşım sorunu bulunmamaktadır, her türlü altyapı (yol, su, elektrik vb.) hizmetlerinden yararlanır durumdadır. Söz konusu gayrimenkulun 257/384 hissesi 67.396,00.YTL muhammen bedel üzerinden satılarak paraya çevrilecektir. SATIŞ ŞARTLARI:1 Satış 26/05/2008 Pazartesi günü saat 14.30’dan 14.40’a kadar, Tarsus Hükümet Konağı içerisinde bulunan, Tarsus 1. İcra Müdürlüğü odasında; açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartiyle 05/06/2008 Perşembe günü, aynı yer ve saatte ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilmemişse, gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere, artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen bedelinin %40’ını bulması ve satış isteyeninin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaşma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. %18 KDV alıcıya aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı belgelerle (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan, tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın tahsil olunacak, bu fark, varsa önce teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başka bilgi almak isteyenlerin 2007/269 e. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilân olunur. 24.03.2008 (İİK.m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık germektedir. (Basın: 18512) Tüketici güveni dibe vurdu ? Ekonomi Servisi GFK Türkiye’nin araştırmasına göre, Şubat 2008’de 79.7 olan Tüketici Güven Endeksi, mart ayında bir önceki aya göre 7.5 puan (yüzde 9.4) gerileyerek 72.2 düzeyine indi. Mart ayında gelecek 12 ay için hanenin maddi durumu bir önceki aya göre 8.2 puan (yüzde 8.4) gerileyerek 97.3’ten 89.1’e, genel ekonomik durum 11.4 puan (yüzde 11.1) gerileyerek 102.4’ten 91’e indi. Öte yandan işsizlik oranı 68.1’den 64’e, tasarruf eğilimi de 51’den 44’e düştü. Türkiye içinde yaşanan siyasi gelişmeler ve global pazardaki ekonomik gelişmeler tüketici güveninin azalmasında rol oynayan unsurlar olarak öne çıktı. Mart ayında endeks Almanya, Fransa ve İngiltere’de de düşerken bu ülkeler içinde Türkiye, 2008 başından bu yana tüketici güveni en fazla azalan ülke oldu. T.C. TİRE İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYA NO: 2007/263 TAL. Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: Taşınmazların tamamı İsmail ELMAS adına kayıtlı olup, 1 Tire İlçesi, Dere Mah., Zincirli Cad. Mevkii, 108 pafta, 151 ada, 59 parsel sayılı, tapu kaydında cinsi avlulu kargir ev vasfında olup, imar planı içerisinde elektrik ve suyu olan ve tüm belediye hizmetlerinden yararlanan, üzerindeki zemin artı bir katlı ev fazla bakımlı olmayan ancak oturulabilir durumda olan bu taşınmazın değeri bina ile birlikte 18.550,00 YTL’dir. 2 Tire İlçesi, Dere Mah., Türkocağı Mevkii, 107 pafta, 233 ada, 22 parsel sayılı tapu kaydında cinsi avlulu kargir ev vasfında olup; imar planı içerisinde elektrik ve suyu olan ve tüm belediye hizmetlerinden yararlanan üzerindeki bir katlı ev üzeri çatılı fazla bakımı olmayan ekonomik ömrünü tamamlamış eski bir ev olduğundan ekonomik değeri olmadığı ve arsa olarak incelendiğinde değeri 6.763.40 YTL’dir. 3 Tire İlçesi, Bahariye Mah., Ayşekadınyayla mevkii, 123 pafta, 5 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydında cinsi zeytinlik vasfında belediye hudutları içerisinde ancak mücavir alan dışarısında, kadastro yoluna cepheli olup, yolun patika ve bakımsız olması ile ulaşım zordur, taşınmazlar birbirine bitişik olup üzerlerinde fazla bakımlı olmayan 4050 yaşlarında zeytin ağaçları mevcut olup, değeri 2.112.00 YTL’dir. 4 Tire İlçesi, Bahariye Mah., Ayşekadınyayla mevkii, 123 pafta, 6 parsel sayılı taşınmaz 5 parsel sayılı taşınmazla aynı özelliklere sahip olup değeri 5.757,00 YTL’dir. Satış Şartları: 1. Satış 30.05.2008 gün saat: 1. taşınmaz 13.3013.40 2. taşınmaz 13.4513.55 3. taşınmaz 14.0014.10 4. taşınmaz 14.1514.25 ‘e kadar Tire İcra Müdürlüğünde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 09.06.2008 günü aynı saatlerde kadar ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2. Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 20’si nisbetince pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (+) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6. Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/263 TAL. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 27.03.2008 (+) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 18267 Yoksulun enflasyonu yüzde 11’i geçti ? Ekonomi Servisi DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası tarafından yapılan araştırmada, “yılın ilk 3 ayındaki enflasyonun en yoksul yüzde 20’lik kesim için yüzde 4.65, en zengin yüzde 20’lik kesim için yüzde 3.05 olarak gerçekleştiği’’ bildirildi. Araştırmaya göre, yılın ilk 3 ayında ise enflasyon en yoksul yüzde 20’lik kesim için yüzde 4.65, en zengin yüzde 20’lik kesim için yüzde 3.05 oldu. Yıllık enflasyon ise en yoksul kesimde yüzde 11.30, en zengin kesimde ise yüzde 9.31 olarak gerçekleşti. Araştırmada kira, ekmek ve toplu taşıma fiyatları üzerinden, harcama kalıbı ağırlıkları da dikkate alınarak hazırlanan temel harcama endeksininse yıllık yüzde 18 oranında artış gösterdiği kaydedildi. TÜİK’in son açıkladığı rakamlara göre TÜFE, yılın ilk 3 ayında 3.09; yıllık ise yüzde 9.15 artmıştı. C MY B C MY B