05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 2008 PAZAR 4 HABERLER Hüseyin Üzmez’in 14 yaşındaki B.Ç. adlı bir kıza tecavüz ettiği öne sürüldü 28 yıl sonra yeniden gömüldü ? BODRUM (Cumhuriyet) Muğla’nın Milas ilçesinde, 1977 yılında geçirdiği trafik kazası nedeniyle 73 yaşında yaşamını yitiren Huriye Arıcı’nın, ölümünden 3 yıl sonra otopsiye gönderilen kemiklerinin, eskiden adliye olarak kullanılan Milas Kaymakamlık Binası’nın bodrumunda 28 yıl boyunca unutulduğu ortaya çıktı. Arıcı’nın kemikleri, binada tadilat yapan işçiler tarafından bulundu. Olayı gazetecilerden öğrenen Arıcı ailesi, annelerine ait olan kemiklerini savcılıktan teslim alarak yeniden mezarlığa gömdü. DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN GS FB Derbisi Sevgili, İnsan neden taraftarı olmak için filanca takımı değil de feşmekâncayı seçer? Bunun ölçütünü söylemek pek kolay olmasa gerek. Tabii sözünü ettiğim, semt ve kent takımları değil. Orada seçim kolay. Herkes kendi semtinin, kentinin takımına yandaş olur. Benim söylediğim Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi taraftar kitlesi yurt düzeyine yayılmış spor kulüpleri. Burada da babaların, ağabeylerin, amcaların, sevilen bir arkadaşın etkisinden söz etmek mümkün ama aile, özellikle baba etkisi bazen ters tepebiliyor. Takım seçme konusunda şimdiye kadar duyduğum en ilginç ölçüt, rahmetli Ali Ulvi’nin anlattığıdır. Büyük çizgi ustamız, ömrünün son yıllarında Galatasaray maçlarını kaçırmaz ve stadyumda her karşılaştığımızda yakınırdı: Yahu şimdiye kadar aklım neredeymiş, ne büyük keyifmiş bu!.. Nasıl Galatasaraylı olduğunu da şöyle anlatmıştı: Ben küçükken, Duvardibi’nde oturuyorduk. Bir gün sokakta arkadaşlardan biri sordu, “sen hangi takımı tutuyorsun?” diye. Ben de bilmiyorum ona sordum: Nedir o?... Takımlar vardır, herkes birini tutar. Hangi takımlar, dedim, o da yanıtladı: İşte Galatasaray var, Fener var. Ben bunların hiçbirini bilmiyorum. Ama o zamanlar sokaklar havagazı ile çalışan fenerlerle aydınlatılırdı, “fener” deyince aklıma o kırık dökük pestenkerani şeyler geldi, pek tutmadım, “herhalde öbürü daha mal matah bir şey olmalı” diye düşündüm, tereddüt etmeden, “Galatasaray” dedim. Lafın burasında kahkahayı patlatmıştı: İşte böyle.., bizim mahalledeki havagazı feneri yüzünden Galatasaraylı oldum. ??? Benim seçimlerim daha rasyoneldi. Çocukluğumda Kadıköy’de oturuyordum; bütün Kadıköylü çocuklar gibi, ben de doğal olarak Fenerbahçeli idim. Ama ilkokul birinci sınıftan yatılı olarak Galatasaray Lisesi’ne yazdırıldım. Bu kez de doğal olarak Galatasaraylı oldum. Bunda “döneklik” diye kınanacak bir yön yok herhalde. Zaten çoğu kişinin tersine, ben bu konuda tercih değiştirmeyi döneklik olarak kabul etmem. Eninde sonunda bir keyif ve zevk konusudur, daha doğrusu olmalıdır, taraftarlık... Yoksa insan, tuttuğu takımın, sporun dışında ya da kendisinin onda var olduğuna inandığı nitelikler, işlevler dışında başka misyonlar yüklendiğini görünce neden hâlâ onu desteklemeye devam etsin ki?... Ben, mezunu olduğum okulun 12 edebiyat sınıfında 1905 yılında kurulan spor kulübünün, kaynağı olduğu kurumdan aldığı bazı ilkeleri ve nitelikleri taşıdığına inanırım. Aynı şey Fenerbahçe ve Beşiktaş için de geçerlidir. Bunların çoğu gerçektir, belki bir kısmı da söylencedir ama öyle de olsa insanlar onun çevresinde kenetlenip, onları benliklerinin birer parçası haline getirirler. ??? Galatasaraylılık kadar hoş olan bir şey de dünyada eşi az bulunur olan GalatasarayFenerbahçe rekabetidir. Her Galatasaraylının en büyük rakibi Fener’dir. Dikkatini çekmek isterim! Rakibi dedim, düşmanı değil. Bugün yine bir GalatasarayFenerbahçe derbisi oynanacak. Üstelik bu kez yenen taraf öbürünü büyük olasılıkla şampiyonluk yarışında saf dışı bırakacak. Gönlüm “Cimbom”dan yana, aklım ise Fenerbahçe’ye daha fazla şans tanıyor. Her neyse, sonunda bir futbol maçı dostça rekabet, kim kazanırsa kazansın bence o kadar da önemli değil. Yensek de yenilsek de yine Galatasaraylıyım. Ama bence asıl önemlisi, Galatasaray kulübünün onda var olduğuna inandığım (ya da vehmettiğim, fazla değişmiyor) değerlerini korumayı sürdürmesi, kendisine can veren ilkeleri bir yana bırakarak, kendisine yabancı olan başka herhangi bir kuruluşun tramplen tahtasına dönüşmemesi, işlevini yürütürken, bağlı olduğu tek cemaatin Galatasaray camiası olması. O olmadı mı, iş kötü... O zaman bu yaştan sonra ya iyot gibi açıkta kalacağız ya da yeni sevdalar peşine düşeceğiz demektir... Vakit yazarı tutuklandı ? B.Ç’nin ailesinin Hüseyin Üzmez’in Mudanya’daki yazlığında temizlik işlerinde çalıştığı öğrenildi. Üzmez’in B.Ç’nin annesi L.Ç’ye “Kızını imam nikâhıma alacağım” diyerek B.Ç. ile ilişkiye girdiği iddia edildi. BURSA (Cumhuriyet) Anadolu’da Vakit gazetesinin yazarı 77 yaşındaki Hüseyin Üzmez, 14 yaşındaki B.Ç adlı kıza tecavüz ettiği gerekçesiyle Mudanya’da tutuklandı. B.Ç’nin annesi L.Ç de “cinsel istismara yardım” suçlamasıyla tutukladı. Mudanya’da önceki gece yarısı operasyon düzenleyen polis, Üzmez’i 14 yaşındaki B.Ç. adlı kız çocuğu ile cinsel ilişkiye girdiği iddiasıyla gözaltına aldı. B.Ç’nin annesi L.Ç’yi de gözaltına alan polisin, operasyonu B.Ç’nin babasının şikâyetiyle başlattığı bildirildi. Ç. ailesinin, Üzmez’in Mudanya’daki yazlığının temizlik işlerinde çalıştığı öğrenildi. Üzmez’in anne L.Ç’ye, “Kızını imam nikâhıma alacağım” diyerek B.Ç. ile cinsel ilişkiye girdiği ileri sürüldü. Adliyeye sevk edilen Üzmez ve L.Ç. tutuklandı.Üzmez, adliyeden ayrılırken gazetecilerin sorularını, “Sizinle daha sonra hesaplaşacağım” diyerek yanıtladı. B.Ç. devlet koruması altına alındı. Üzmez’in adı ilk kez lise öğrencisiyken 22 Kasım 1952’de dönemin Vatan Gazetesi Sahibi ve Başyazarı Ahmet Emin Yalman’ı “Allah düşmanı” diyerek 6 el ateş edip ağır yaralamasıyla duyuldu. Yakalanınca 10 yıl hapis yatan Üzmez, 5 yıl önce kendisinden 50 yaş küçük Ayşe Yılmaz’la evlendi. Hafızlık yapan Yılmaz’ın ailesi bu evliliğe karşı çıktı. Baba Mustafa Yılmaz, evlilik haberlerinin gazetelerde çıkmasının ardından, evliliğe razı olduklarını öne sürerek “Peygamber Efendimiz de Ayşe Anamız 9 yaşındayken evlenmişti. Kızımın evlenmesine ilk zamanlar karşıydım ama sonradan normal karşıladım” demişti. Üzmez’in, 72 yaşındayken evlendiği 22 yaşındaki Ayşe Yılmaz’a İstanbul’dan bir ev ve o dönemde son model bir araba aldığı iddia edilmişti. Bir üniversiteli kızla yaşadığı aşkı anlattığı “Can Pazarı” adlı bir romanı bulunan Hüseyin Üzmez’in adı Aczmendi tarikatı lideri Müslüm Gündüz’ün Fadime Şahin ile basıldığı evin sahibi olarak da gündeme gelmiş, Üzmez, “Ben o evi Müslümanlara tahsis etmiştim” demişti. asirmen?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle