02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 NİSAN 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Aygün, orta ölçekli yapsat müteahhitlerinin haksız rekabet nedeniyle krizin eşiğine geldiğini kaydetti 5 ‘Enternasyonal’ TBMM Kürsüsünde TBMM Genel Kurulu’nda sosyal güvenlik tasarısı görüşmeleri sırasında kürsüye çıkan ÖDP Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, sendikaların, meslek örgütlerinin TBMM’ye sokulmamasına tepki gösterdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mehmed Akif Ersoy’dan şiir okumayı çok sevdiğine dikkat çeken Uras, şairin “Tükürün maskeli vicdanına asrın” dizelerini anımsattı: “O vicdan ‘Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ değildir. (..)Yine o Akif ‘Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem’ diyor. Yani emperyalizmi kastediyor. Dolayısıyla, Akif’i okurken çok dikkat etmek gerekli. Oyunun kurallarına tabi mi olacağız IMF’ninoyunbozan mı olacağız? Devrimcilik oyunbozan olmaktır. (...) Şimdi, sıktığınız ele methiye düzeceksiniz, bükemediğiniz ellere söveceksiniz. Bu, doğru değildir. Orhan Veli bir zaman demiş: ‘Sol elim, acemi elim, zavallı elim.’ Bu sol el giderek güçleniyor. Bu yasayı kökten ve esastan reddetmeniz gerekiyor. Ufuk Uras Sendikalarımız, o beğenmediğiniz, gördüğünüzde uykularınızın kaçtığı, kâbus gördüğünüz sendikalarımız, meslek örgütlerimiz yan yana geliyor .O yüzden, sendikaların, meslek örgütlerinin sesine, soluğuna kulak vermek gerekiyor. Ne diyor tarihten gelen ses? ‘Tanrı, paşa, bey, ağa, sultan, bizleri nasıl kurtarır? Bizleri kurtaracak olan kendi kollarımızdır.’ IMF’ye, Dünya Bankası’na değil kendi örgütlü gücümüze güvenmemiz gerek.” Uras, böylece Eugène Pottier tarafından yazılıp Pierre Degeyter tarafından 1888 yılında bestelenen “Enternasyonal” marşından birkaç dizeyi de adını anmadankonuşması arasına sıkıştırarak TBMM kürsüsüne taşımış oldu... ATO, TOKİ’ye dava açma hazırlığında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, ekonominin lokomotifi olan orta ölçekli yapsat müteahhitlerinin, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ) haksız rekabeti nedeniyle krizin eşiğine geldiğini kaydetti. Aygün, ATO Yönetim Kurulu’nun TOKİ’nin haksız rekabetine karşı dava açma kararı aldığını bildirdi. Aygün, haksız rekabet nedeniyle birçok firmanın battığını veya çareyi yurtdışına kaçmakta bulduğunu belirtti. Çok sayıda inşaat şirketinin borç batağına düştüğünü vurgulayan Aygün, “TOKİ’nin haksız rekabeti nedeniyle tefecilerin ve çetelerin tuzağına düştük. Bu bir imdat çığlığıdır. Sesimizi duyan yok mu?” diye sordu. ‘Sırtını devlete dayamış’ Aygün, TOKİ’nin belediyelere vergi harcı ve benzeri ödemeler yapmadığını, yapı denetim bedeli ödemediğini, müteahhitler yüzde 50 ile arsa alırken TOKİ’nin en değerli yerleşim yerlerinde yüzde 2030 veya çok uzun vadeli arsa aldığını, 20 yıl vadeli Sinan Aygün. banka kredisi kullanabildiğini vurguladı. Aygün, “TOKİ sırtını devlete dayamış, müteahhitlik sektörünü hallaç pamuğu gibi atıyor” dedi. ATO Başkanı Sinan Aygün, “TOKİ’ye verilen olanaklar verilirse, orta ölçekli müteahhitlerin TOKİ’den yüzde 10 daha ucuza konut yapacaklarını taahhüt ediyoruz” dedi. Aygün, kontrol mekanizması olarak düşünülen yapı denetim firmalarının belediyeler ile müteahhitler arasında evrak takibi yaptıklarını belirtti. DP GENEL BAŞKANI SÜLEYMAN SOYLU AKP’nin tohumu 1991’de atıldı ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, “DYPSHP koalisyonu yerine, DYP ve ANAP koalisyonu olsaydı, AKP olmazdı” dedi. Eskişehir’de gezetecilerle bir araya gelen Soylu, AKP’nin tohumlarının 1991 yılındaki DYPSHP koalisyonu döneminde atıldığını belirterek “Bu ülkede ne yapıldıysa, merkez sağ hükümetler döneminde yapılmıştır. 1991’de DYPSHP koalisyonu mecburen yapıldı. Bu koalisyon yerine DYPANAP koalisyonu yapılsaydı, bugünkü iktidar Türkiye’ye gelmezdi” diye konuştu. Koç’un ‘koçu’ Mao oldu! CHP genel başkan aday adaylarından, Samsun Milletvekili Haluk Koç altı aydır Anadolu’yu adım adım dolaşıyor. “Koç’un koçuyum” diyen İstanbul Milletvekili Ali Topuz da İstanbul ve Ankara’da çalışmalarını sürdürüyor. Bir partili geçen günlerde Topuz’a “Hayrola Maocu mu oldunuz? Ne bu Anadolu gezileri? Kırlardan şehirleri mi kuşatmaya çalışıyorsunuz?” diye takıldı. Topuz, hemen karşılık verdi: “Ne demek Maocu?.. Ben olsam olsam Mao olurum!..” Kurultay öncesinde CHP’li muhalifler arasında bir espri daha yaygınlaşıyor. Sözüm ona; kurultayda yönetime destek verenler bir tüzük değişikliği önerisi vermeye hazırlanıyormuş. Bu öneri şöyleymiş: “Deniz Baykal CHP’nin genel başkanı, Önder Sav genel sekreteridir. Bu hüküm değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez.” Kurultayın ikinci günü yapılacak Parti Meclisi seçimleri için de ekipler arasında yoğun bir “çizme” kulisi yürütülüyor. Kuliste bir milletvekili, “CHP delegesi yazarçizerdir” diyerek delegelerinin bazı özelliklerine vurgu yaptı!.. Bir toplum âdeti: Bahşiş Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Özak ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı’nın bir süre önce tapu müdürlüklerindeki rüşvet operasyonunun ardından yaptığı açıklamalar tartışmalara neden olmuştu. Özak, “Rüşvetle bahşişi birbirine karıştırmamak lazım” demiş, Adlı da “Vatandaş ev alma mutluluğuyla bahşiş veriyor. Vatandaşın verdiği 1520 YTL bahşiş, rüşvet olarak yansıtılıyor” diyerek tartışmaları alevlendirmişti. Özak, daha sonra “rüşvete de bahşişe de karşıyım” demiş, ancak tartışmaları durduramamıştı. CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, verdiği soru önergesinde Özak’a “Haksız olarak alınıp verilen para, kaç YTL olduğunda rüşvet kapsamına girecektir? Devlet memurlarının fedakârlığının karşılığının bahşiş yerine maaş düzenlemesi ile verilmesi daha doğru bir yaklaşım değil midir.” sorularını yöneltti. Faruk Özak, söz konusu açıklamalarda rüşveti ya da bahşişi yasallaştırıcı, meşrulaştırıcı ve kamuoyunu yanlış yönlendirici hiçbir tarafın bulunmadığını savunurken toplumdaki âdet ve alışkanlıklara dikkat çekti: “Tapu ve Kadastro Genel Müdürü’nün ‘bahşiş’ tabirini kullanırken, memurun aldığı bu paraların ‘rüşvet’ veya suç olmadığını iddia etmek için değil, vatandaş tarafından verilen bu tür paraların vatandaşlarca ‘bahşiş’ olarak görülmesidir. Yani, toplumca kabul görmüş birtakım âdetlerin ve günlük hayatta olağan görülen şekliyle, alışılagelen alışkanlıkların kamuda sıkıntılara yol açtığını vurgulamasıdır.” Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle