03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 NİSAN 2008 PAZARTESİ 4 HABERLER Devlet Bakanı Çiçek, yurttaşların kamu hizmetine katılmasının anayasal hak olduğunu söyledi 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK ‘Torpil’e ilginç yanıt Bakan Cemil Çiçek. ANKARA (ANKA) Devlet Bakanı Cemil Çiçek, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, oğlu ve gelininin işe alınırken hangi sınava girdiğine ilişkin sorusuna ilginç bir yanıt verdi. Çiçek, “Kişilerin bakan yakını olmaları anayasa ve yasalardan doğan vatandaşlık haklarını kullanmalarına mani teşkil etmez” verdi. Bakan Çiçek, CHP Milletvekili İnce’nin “oğlu Çağrı Çiçek’in 1999 yılında TBMM’de işe başlarken TBMM tarafından açılan herhangi bir sınava girip girmediğine, gelini Seda Çiçek’in ise Türk Akreditasyon Kurumu’nda ne zaman işe başladığına” ilişkin soru önergesini yanıtladı. CHP’li İnce, Çiçek’in oğlu Çağrı Çiçek’in Yeni Para Babaları... Newsweek dergisinin 14 Nisan 2008 tarihli sayısı çok ilginç bilgiler veriyor. Kapağında ‘Süpersınıf’ adı verilen, dünyayı yeniden biçimlendiren ‘Küresel Seçkinler’in küçük fotoğrafları var. Sayfanın sağ altında tanıdık bir yüz görüyorum: Recep Tayyip Erdoğan. Demek ki Türkiye’den biri de var, ‘Küresel Seçkinler’ arasında. ‘SuperclassSüpersınıf’, yeni bir terim. Yazarımız Ergin Yıldızoğlu da gazetemizde konuyu işleyen bir yazı yazdı (9 Nisan 2008 tarihli Cumhuriyet). Aynı gün yazarımız Özlem Yüzak da bir başka açıdan global tarım ürünleri fiyatlarındaki artışları yazıyordu. Küresel ekonomi yeni ve kapsamlı bir krize gidiyor. Türkiye, bütünüyle dünya sistemine hiç koşulsuz eklemlenmeye çalıştığı için de bu krizden elbette çok etkilenecektir. Dergide yer alan bir yazıda David Rothkop, para piyasalarının yüzde 95’ini kontrol eden 14 büyük firmanın bulunduğunu açıklıyor. Bu 14 firmayı içeren 50 büyük yapılanma 500 trilyon doları yönetiyor. Bu 14 firma için yazar, ‘GodfatherBaba’ terimini aynı adlı filme gönderme yaparak kullanıyor. İşte, dünyada geri kalan politikacılar, finansla uğraşanlar, televizyoncular, gazeteciler bu ‘Yeni Para Babaları’nın emrinde hizmet görenlerdir. Bütün ‘özgürlük’, ‘demokrasi’, ‘bireysellik’, ‘insan hakları’, ‘yeni uygarlık’ bağırtıları çağırtıları bu düzenin sürüp gitmesi içindir. Bu eşitsizliği arttıran, emeği geçmiş yüzyıllara göre çok daha fazla sömüren, insanları açlığa mahkum eden ‘Yeni Emperyalizm’in yöneticileri olan ‘Yeni Para Babaları’ rahatça daha çok kazansın diye oynanıyor bu oyun. Avrupa’nın da ne yazık ki bütünleşmeye çalıştığı, övüp durduğu sistem budur. O Avrupa ki, geçmiş yüzyıllarda insan uygarlığının temellerini atmıştır, insanlığa ‘ÖzgürlükEşitlikKardeşlik’ ilkelerini armağan etmiştir. İşte şimdi Irak’ta görüyoruz ‘özgürlüğüeşitliğikardeşliği’! Söyledikleri özgürlük, ‘Para Babalarının Soyma Özgürlüğü’dür. Söyledikleri demokrasi, ‘uyutulanuyuşturulan kitlelerin çaresiz desteği’dir. Söyledikleri bireysellik, ‘sosyal sorumluluğu reddeden bencillik’tir. Söyledikleri ‘insan hakları’, ‘işlerine gelen grupları ayaklandırma’ girişimidir. Söyledikleri ‘yeni uygarlık’, emperyalist sömürünün sürüp gitmesinin adıdır. Şimdi neler oluyor? İnsanları açlıktan kurtaracak pirincin, buğdayın, mısırın fiyatı alabildiğine artınca bu sistemin acımasız yandaşları panikliyor, ‘devlet desteği’ni ağızlarına alıyorlar. Hani devlet küçülecekti, ortadan kalkacaktı? Hani serbest piyasa ekonomisi bildiği gibi yapmalıydı? Denizin sonu görününce işler değişiyor mu? Henüz belli olmaz. Daha tezgâhlanacak ne numaraları vardır ‘Yeni Para Babaları’nın ve onların akıl hocalarının. Bunları da göreceğiz. Eleştirel akıl, insanın sorgulaması, düşünmesi, değerlendirmesi, anlaması için gereklidir. Dogmaya karşı çıkan bilim, insanın yeni ufuklar kazanması için çalışmıştır. Elbette dünyayı paranın değil, insanın yönettiği günler gelecektir. Dünyayı dogmaların değil, insan aklının yönettiği günler gelecektir. Satılık olmayan akıllar bunları görecek, bunları yazacaktır. Kiralık olmayan kalemler hiçbir zaman dünyadan eksik olmayacaktır. Bunu biliyoruz, bilmeye devam edeceğiz... [email protected] [email protected] www.erdalatabek.com ? Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, “Kişilerin bakan yakını olmaları anayasa ve yasalardan doğan vatandaşlık haklarını kullanmalarına mani teşkil etmez” dedi. TBMM’den Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na geçtiği yönündeki iddiaları da önergesinde gündeme getirirken “Milletin çocukları KPSS kitapları üzerinde dirsek çürütürken, sınavda ter dökerken bazı ayrıcalıklı çocukların ayrıcalıklı kurumlarda, ayrıcalıklı yöntemlerle işe başlamaları, anayasanın 10. maddesi ile bağdaşmakta mıdır” diye sordu. Bakan Cemil Çiçek ise CHP’li İnce’nin “torpil”le ilgili sorusuna şu karşılığı verdi: “Her Türk vatandaşının vatandaşlıktan doğan hak ve yükümlülükleri anayasa, yasa ve yönetmeliklerle belirlenmiştir. Kişiler bu genel hükümler kapsamında kamu ya da özel toplumsal süreçlerde haklarını kullanma ve inisiyatif alma özgürlüğüne sahiptir. Kamu hizmetlerine katılmak da bu hak kapsamında yer alır. Kişilerin bakan yakını olmaları anayasa ve yasalardan doğan vatandaşlık haklarını kullanmalarına mani teşkil etmez. Kamuda her tasarrufun hukuk sistemi içerisinde teşekkül ettiği, istihdam da dahil bütün iş ve eylemlerin anayasa, yasa ve yönetmelikler çerçevesinde gerçekleştiği bilinen bir husustur. Soru önergesinde adı geçen kişiler o döneme ait yürürlükteki mevzuat çerçevesinde işe başlamışlardır.” İnce: Çiçek’e başvurun İnce, Çiçek’in oğlu ve geliniyle ilgili verdiği bu yanıtı eleştirerek “Sayın Cemil Çiçek, soru önergesinde oğlu ile gelininin ‘vatandaşlık hakkını’ kullanarak işe girdikleri, kurum ve pozisyon değiştirdiklerini ifade etmiş. Sayın Çiçek’e göre ‘kişilerin bakan yakını olmaları anayasa ve yasalardan doğan vatandaşlık haklarını’ kullanmalarına mani teşkil etmezmiş. Vatandaşlarımızı ‘vatandaşlık haklarını’ kullanmaları için Çiçek’e müracaat etmeye davet ediyorum” dedi. “Savaşlara dikkat çekmek ve barış mesajları vermek amacıyla gelinlikle İtalya’nın Milano kentinden 8 Mart’ta otostopla yola çıkan ‘Pippa Bacca’ adıyla tanınan 33 yaşındaki İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualino di Marineo, önceki gece Kocaeli’nin Gebze ilçesinin Tavşanlı köyü Ballıkayalar mevkisindeki ormanlık alanda ölü bulundu.” Gazetelerdeki haberin özeti bu. Onun yaşamına kıyan bir Türk. Adının baş harfleri M.K. Hukuk gereği mahkum oluncaya kadar ona zanlı diyeceğiz. Bu zanlı ne yapmış: Gelinlikle barış için otostop çeken İtalyan şarkıcıyı arabasına almış, tecavüz etmiş ve boğarak öldürmüş. “Pippa Baca” bir kadın arkadaşıyla çıkmış yola. Hep otostop yaparak Balkanlar’ı aşmış, Türkiye’ye gelmiş. Gebze civarına gelince de katilin eline düşmüş. Kim bilir hangi saflıkla ve iyi niyetle elini kaldırmıştı? Katil ise Barışçı İtalyan Sanatçı ve Katili… ellerini ovuşturuyordu. Bir kadın bulmuştu. Önce ona tecavüz etmeyi düşünmüştür. Bir erkek açlığıyla onun üzerine atılma heyecanı onu bu vahşi cinayete doğru yönlendirmiştir. Bu cinayetle ilgili gazetelerde çıkan haberlere bakıyorum, bizim gazeteler bir Türk’ün onu öldürmesine çok üzülmüşler. Tabii ki üzüldük. “Bizi rezil ettin” diyor bazı başlıklar katil için. Aslında rezil olan ne diye de sormak gerekir. Rezil olan bir yönüyle baktığımız zaman erkek egemen kültür. Erkekler dünyanın hemen her yerinde kadınlara bir mal, faydalanılacak bir cinsel obje olarak bakıyorlar, öyle yetiştiriliyorlar. Acaba, arabasıyla giden bir kadın yolda otostop çeken bir erkeğe rastlasa ne düşünür? Yolda rastladığı bir erkeği arabasına alan kaç kadın ona tecavüz etmeyi aklına getirir? Bu saldırganlığın ve şiddetin arkasında köklü bir erkek sorunu olduğunu görmeliyiz. Toplumsal kültür, medyaya yansıyan cinsellik anlayışı da bu erkek saldırganlığını körüklüyor. Bu nedenle bu saldırganlığa milli demek yerine cinsel demek daha doğru olur. Tabii her ülkenin gelişmişlik düzeyine uygun olarak erkek saldırganlığı da artıyor veya azalıyor. Bu nedenle geri ülkelerde kadına yönelik şiddet daha yaygın ve daha ağır oluyor. Bu açıdan baktığımız zaman bu, ülke adına da utanılacak bir durum söz konusudur. ??? İtalyan sanatçıya saldıran, önce tecavüz edip sonra öldüren katil belli ki suç işlemeye eğilimli bir karaktere de sahip. Dünyanın her yerinde bu tür insanlara rastlanabilir. Bu nedenle öldürülen İtalyan sanatçının kız kardeşi ve nişanlısı da bu olay nedeniyle Türkleri suçlamanın haksızlık olacağını ifade etmişler. Ama yine de biz üzülüyoruz ve utanıyoruz. Bence utanmanın bir mahzuru yok. Ancak, utanmakla kalmamalı, kadınlara yönelik erkek saldırganlığını da bu vesileyle bir kez daha sorgulamalıyız. ??? Son günlerde iki “namus cinayeti” filmi izledim. Biri Zülfü Livaneli’nin romanından uyarlanan “Mutluluk” filmi. Diğeri Handan İpekçi’nin “Saklı Yüzler” filmi. Her iki film de kadınların peşine bir ölüm kâbusu olarak düşen erkekleri anlatıyor. Her iki film de ülke mizin yaşadığı bir toplumsal drama dikkat çekiyor. Bu toplumsal dramın da ana aktörleri erkekler değil mi? Birinde aileden birinin tecavüzüne uğrayan kadın öldürülmek isteniyor, diğerinde ise kaçtığı erkek tarafından terk edilen kız ölümden kaçmaya çalışıyor. Gebze’nin bir köyünde öldürülüp bir çalı dibine atılan İtalyan kadın sanatçının vahşi ölümünden tabii ki öncelikle o vahşi adam sorumlu. Sonra sırasıyla erkek egemen kültür ve ülkemizde saldırganlığı kışkırtan ortam sorumlu. İtalyan sanatçının vahşi bir cinayete kurban gitmesi, bir insanlık, bir kadınlık dramı… Bu cinayetten ülkemiz adına utanıyoruz. Erkekler adına utanıyoruz. Gelin saflığıyla, barış için yollara düşen Pippa Bacca’nın ışıklar içinde yatmasını diliyoruz… Onu sevgiyle, hüzünle uğurluyoruz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle