05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 NİSAN 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Bilim ve meslek dünyamız, ‘imar terörü’ne dönüşen uygulamalara dikkat çekti ODAK NOKTASI AHMET CEMAL ‘Kentsel Dönüşüm’ manifestosu “UCUBE” DENİLEREK YIKILIYOR! “İ kan’ elki de liği anımsattığı için önceleri pek benimsenmeyen sözcüğü, son yıllarda kıymete bindi. olan her şeyin sinden daha iyi olacağını savunanların, geçmişten k yerine, tümüyle gelenleri yi yeğlefarklı bir yönde melerine de adeta oluverdi. O kadar ki artık dönüşümü savunmalık; bunun nın ya dönüşmemesini isteyensayıldığı bir dönemden lerin ise geçiyoruz. ün soBöylesi bir nucunda ise tarihten gelen değerlerin yaşatılarak korunmasını ler savunurken uygarlık birikimlerimizi ve kimlik kaynaklarımızı yok ederek nin öncülüğünü lar üstlenmiş durumda. de Örneğin Sulukule’deki eski ve bakımsız, ama kendi yle gerçekleşmiş bin yıllık Roman yerolarak tanımlayan leşmesini Başbakan, aynı semtin ve kişiliksiz ne dönüşmemesi için direnenler hakkında bakın ne söylüyor: (20 Mart 2008basın) dönemine ait ve OsSultan manlı döneminin ilk toplu konut örneği olan Beşiktaş’taki Akaret Evleri’nin otele si törenindeki bu konuşmasından, sonra ise kimse şunu bile anımsatmıyor: nı tartışmanın biya saygısızlık olduğunun, le dahası iktidarın sorgulanması anlamına geldiği için de anlamına geldiğinin söylen(ebil)diği bir dönemde, özgürlüğü türbanla sınırlayanlara karşı kültür ve bilim dünyamızın sı değil midir? Böylesi bir bildiriyle gerçek aydın sorumluluklarını da yerine getiren uzman ve düşünürlerimiz, bakın daha neleri vurguluyorlar: Haldun Dormen, Köy Enstitüleri ve Cehaletin Kökeni Yılların tiyatro sanatçısı ve hocası , sözünü hiç dolandırmadan, her zamanki saydamlığı ile söyleyivermiş: Gençlerde genel kültür diye bir şey kalmadı; bunun en büyük nedeni, Köy Enstitüleri’nin kapanmış olması. İşte bu kadar. Yalın mı yalın, anlaşılması kolay mı kolay bir gerçek. Çünkü nedensonuç ilişkisi, her türlü tartışmayı ve yorumu gereksiz kılacak kadar açık. 1940 yılında açılan Köy Enstitüleri’nin 1946’dan başlanarak, çok partili rejimin beraberinde getirdiği “siyasi mülahazalarla” önce kösteklenmesi, Demokrat Parti’nin iktidara gelişinden sonra da, ellili yılların hemen başında kapatılması, zaman içersinde Halkevleri’nin, Tercüme Bürosu’nun ve Tercüme Mecmuası’nın da sonunu ’in getirir. Bu girişimler, yeni Cumhuriyet için öngördüğü Aydınlanma Hareketi’nin ya da Türk Aydınlanması’nın yerle bir edilmesiyle eşanlamlıdır. Hemen belirtelim ki, bugün ülkemizde sadece gençlerin değil, fakat kimileri köşe yazarı da olan nice “yetişkin” ve “deneyimli” aydınlarımızın(!) da demokrasiyi savunurken sadece parmak hesabına saplanıp kalmaları veya laiklik olmaksızın demokrasinin olabileceği inancının bataklığında debelenmeleri gibi hazin bir durum da, temel nedenini doğrudan Türk Aydınlanması’na karşı girişilen bu cehalet darbesinde veya suikastında bulmaktadır. Sayın Haldun Dormen, öğrencilerine ilk derste “ ’u tanıyan var mı?” diye sorduğunda, 20 kişilik sınıftan 3 kişinin parmağını kaldırdığını söylüyor. Konservatuvarların tiyatro bölümlerinde çok özür dilerim, artık tercih edilen adlarıyla ‘Oyunculuk Anabilim Dalları’nda! ders verdiğim yıllarda, benim sayısal açıdan Haldun Dormen kadar şanslı çıkmadığım çok oldu. Ayrıca, jüri üyesi olarak katıldığım ‘Oyunculuk Anabilim Dalı’ giriş sınavlarından birinde, Muhsin Ertuğrul’u sorduğum bir adaydan şu cevabı almıştım: “Sanırım Harbiye’de özel tiyatro işletiyor!” Bu cevabı ilk kez yazdığımda beni telefonla arayan sevgili , kendi giriş sınavlarında da aynı soruya aynı cevabı aldıklarını söylemişti. Bu arada, geçmiş yıllarda bu olayı anlattığım gençlerden bazılarının şöyle bir itirazda bulundukları da oldu: “Hocam, o adaylar tiyatro öğrenimine daha yeni başlayacaklar, Muhsin Ertuğrul’u henüz bilmiyor olamazlar mı?” Burada durumu aydınlatmak için biraz şu “cahil” kelimesinin üstünde durmak gerekiyor. Bilgisiz, toy, deneyimsiz gibi karşılıkları bulunan “cahil”in sözlüklerde iki türü var. Bunlardan birincisi, “câhili munsif”, yani bilmediğini açıkça söyleyen, bilgisizliğini itiraf eden, bundan ötürü de insaflı, yani “munsif” sayılan cahil. İkincisi ise “câhili anud”, yani inatçı, yanlış bildiğinin doğruluğunda direnen, inatçı cahil. Bu, cahilin daha kötü olan türü; başka deyişle, Muhsin Ertuğrul’u bilmeden de tiyatroya aday olunabileceğini kabul eden bir cehalet türü! Haldun Dormen, aynı konuşmasında şöyle diyor: “Bir rol için istediğiniz kadar oyuncu var. Tek bir şikâyetim var. Genel kültür diye bir şey kalmadı...” Sayın Haldun Dormen, çok, ama çok haklı. Fakat öte yandan, genel kültür diye bir şey nasıl kalsın ki? Hadi diyelim Köy Enstitüleri’ni siyasi iktidar kapattı. Peki, zamanın akışı içersinde Tiyatro Bölümlerini ‘Oyunculuk Anabilim Dalı’na çeviren, böylece de tiyatro eğitimi için başvuran adaylara daha eğitimlerinin eşiğinde tiyatro eşittir oyunculuk fikrini aşılayan zihniyet de siyasi iktidarlardan mı kaynaklandı? Bugünün tiyatro, yani(!) ‘oyunculuk’ eğitimi görmekte olan gençlerinin önemli bir bölümü, sanat tarihi, tiyatro tarihi, tiyatro edebiyatı, dramaturgi bilmeden tiyatroyu bilebileceklerine vahiyler yoluyla mı inandılar? Oyunculuk Anabilim Dalı’nın giriş sınavı niteliğindeki ‘yetenek sınavı’nda genel kültür sorularına verilen cevapların yüzdelerinin çoğunlukla yerlerde sürünmesinin, Haldun Dormen’in yakındığı duruma hiç mi katkısı yok? Olsun. Ya da daha doğrusu: Genel kültür diye bir şey, varsın olmasın! Olmasın ki, tiyatrocu olmak için gelen gençlerimiz sadece ‘oyuncu’ olsunlar, böylece de gelecekte ‘büyükler’ tarafından hep ‘oynatılabilsinler’! B ‘FAŞİZAN’ ŞEHİRCİLİK Benzer şekilde, Tarlabaşı’nda da sözde tarihi dokuyu koruma adına özgün Beyoğlu binalarının içlerini boşaltan, sadece cephelerinin adeta tiyatro dekoru gibi saklandığı, ruhsuz ve özensiz bir sözde kültür turizmi projesi de uydurmasıyla uygulanmak isteniyor. Gelecekte belki de adı verilecek bu içtensiz koruma projesinin de tıpkı Sulukule gibi adına savunulması, sadece adına değil, hani şu dur denilen adına bile yüz kızartıcı bir durum değil midir? iktidar ve ki yandaş uzmanları, kentsel dönüşümün en acımasız örneklerini bile işte böylesine söylemlerle savunurlarken yüzlerce mimar, şehirci, mühendis, arkeolog, tarihçi, toplum bilimci, akademisyen, sanatçı, araşi tırmacı ve sahiplenen aydınımız, geçenlerde ortak imzalı bir bildiri yayımlayarak çıkar ortaklığının bu acımasız kentsel dönüşüm furyasına karşı kampanyası başlattılar... diye başlayan 19 Şubat 2008 tarihli bildirge, hemen tüm meslek kuruluşlarının internet sitelerinde haftalardır yer almasına rağmen, ne medya bunun farkında ne de şu pek demokrat ve toplumsal hakları savunan yazarlarımız, yorumcularımız, siyaset uzmanlarımız... Oysa aynı bildirgenin önemli vurgulamaları arasında, in, öncelikle, gerçekleştirildiği belirtilerek deniyor ki: ‘AYDINLATMA’ BİLDİRGESİ ‘ucube’ runması çabaları’ ‘ahlaksız’ ‘ko Bu saptamalar, Türkiye’deki demokrasiyi yle özdeş görenlere karşı verilen derslerdir. Hatta geçenlerde Çorum’da yapılan Tarihi Kentler Birliği toplantısında yaşandığı gibi, bilim ve uygarlık dışı bir Bu denli bir imar ve şehircilik anlayışı, acaba hangi demokratik ülkede var, nasıl bir demokratikleşme sürecinin ürünüdür? Yerel yönetim seçimlerine bir yıldan az bir süre kala, bütün bu değerlendirmelerin tarafından bilinmesi ve yorumlanması gerekmiyor mu? Başta muhalefet partileri ile lığın kavgasını veren sivil toplum kuruluşlarının, en önemlisi de temel sorumluluğu toplumsal aydınlanmaya katkı olan medyanın, yine bu saptamaları ulusal bilince taşımaları bir görev değil midir? Nitekim aynı bildirge, kentsel dönüşüm uygulamalarının, sadece demokrasi ve insan hakları açısından değil, bilim, kültür ve uygarlık kazanımlarımızın açısından da ülkenin üzerinde yarattığına dikkat çekiyor. Okumak isteyenler için de haftalardır meslek odalarının internet sitelerinde larını bekliyor. 10 Nisan 1928’in 80. Yılı 80 yıl önce bugün, Anayasamızın 2. maddesindeki: “Devletin dini İslamdır” ifadesi çıkarıldı. 80 yıl önce bugün, Anayasamızın 26. maddesindeki Meclis’in sorumluluğu içinde yer alan: “Şeriat kurallarının yürütülmesi” görevi kaldırıldı. 80 yıldan bu yana cumhuriyetimiz, “Laik Türkiye Cumhuriyeti” olarak dünya ülkeleri arasında yerini almıştır. Bir buçuk milyarlık “İslam Dünyası”nda “tek”tir. Bu yüzden çıkarlarını tehlikede gören dış güçlerin ve içimizdekilerin ilk hedefleri hep “laiklik” olmuştur ve olmaktadır. “Laiklik” soluk aldığımız tek “düzen”dir. Bütün varlığımızla koruyalım. İstanbul Kız Lisesi Mezun ve Mensupları Derneği Yönetim Kurulu adına Başkan Birnur Özümert KONFERANS “UYGUR KARIZLARINA YOLCULUK” Özgün Orta Asya halk müziği eşliğinde saydam gösteri Konuşmacı : Dursun ÖZDEN (Gezi yazarıŞair) Tarih: 10 Nisan 2008 Saat: 14.00 Yer : Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Konferans Salonu Düzenleyen: Sosyoloji Bölüm Başkanlığı ULUSAL EGEMENLİK BULUŞMASI “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.” Ülkenin Bütünlüğü Ulusun Birliği Hukukun Üstünlüğü İçin; Demokratik ve Laik Cumhuriyet, Sosyal Devlet İçin; Tam Bağımsız, Onurlu ve Güçlü TÜRKİYE için BEN DEĞİL BİZ! TÜM MEMLEKET SEVDALILARINI ÇAĞIRIYORUZ… TARİH: 12 NİSAN 2008 SAAT 11:00 YER: ANKARA TANDOĞAN MEYDANI Gidiş Dönüş Ücreti : 25 Ytl MEMLEKET SEVDALILARI DERNEĞİ İrtibat Telefonları 0216 336 04 82 0534 483 12 17 0506 728 43 53 ÇAĞDAŞ ANAYASA GÖRSEL SUNUM ve KONFERANS 11 Nisan 2008 Saat: 11.00 12.30 Açılış: Nazan Moroğlu İKKB Koordinatörü Görsel Sunum: Anayasa Taslağı Konferans: Prof. Dr. Süheyl BATUM Bahçeşehir Ü. Hukuk F. Öğretim Üyesi Yer: Yunus Emre Kültür Merkezi Turhan Tuzcu Salonu Ataköy 9. Kısım, Atrium yanı Düzenleyen : Çağdaş Anayasa Platformu T.C. MANİSA 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI ESAS NO: 2007/2913 Bir borçtan dolayı hacizli bulanın 45UA0064 plaka sayılı vasıta satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın Manisa Kuşlubahçe Mah., Okul Cad. No:17 Dadaş Oto Kurtarma ve Yeddi Emin Deposu adresinde 02/05/2008 günü, saat: 10.00 10.05 yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %60’ına istekli bulunmadığı takdirde 07/05/2008 günü, aynı yer ve saatte 2. artırmanın yapılarak satılacağı; Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden %18 oranında K.D.V.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği; gideri verildiği takdirde, şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla, Dairemize başvurmaları ilân olunur. Takdir Edilen Değeri Lira Kuruş Adedi Cinsi 75.000 00 1 45UA0064 plaka nolu, Man Marka 2001 model, Çilek kırmızı renkli, 19.423. FLT.4X2 Yataklı çekici. Motor No:3769620120Bl83, Şasi No: WMAT322ZZlM316563, Çizik, kırık, çarpık yok. Hasar yok. (İİK.m.114/1, 114/3) *: Bu örnek, bu yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. (Basın: 19158) T.C. BAKIRKÖY 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN DÜZELTME İLANI Bir borçtan dolayı ipotekli ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu taşınmazın yapılacak açık artırması için, İİK. m.114 gereği, 31.03.2008 tarihli CUMHURİYET gazetesinin 18. sahifesinde yayınlanan satış ilanında, “satış şartları“ başlığı altındaki “2. nolu taşınmaz: 20/240 arsa paylı, 5.kat (13) bağımsız bölüm numaralı, 10 kapı nolu meskenin tamamının l. satışı 13.05.2008 tarihinde, saat 10.00’dan 10.15’e kadar” olan kısım, aşağıdaki şekilde düzeltilmiştir: “2. nolu taşınmaz: 20/240 arsa paylı 5. kat (13) bağımsız bölüm numaralı, 10 kapı nolu meskenin tamamının l.satışı 13.05.2008 tarihinde, saat 10.20’den 10.35’e kadar” İİK.m. 126/1 uyarınca ilan olunur. (Basın: Tashih) T.C. ESKİŞEHİR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 2006/393 Davacı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili AV. PINAR KÖKSAL tarafından, davalılar SÜLEYMAN HASAN UZUNKOL vârisleri GÜLER UZUNKOL, GÜLSEHER UZUNKOL, HEDİYE GÜRELİ, ERDOĞAN UZUNKOL, HAYRULLAH UZUNKOL aleyhine açılan, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının sonunda, Davacı Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili mahkememizce, yukarda belirtilen esas ve karar sayı ile verilen kararı, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmazların, ayrı ayrı incelenmesi neticesi, aradaki farklılıkları üstün ve eksik yönlerinin tek tek tespit edilmeden, bu nitelik ve farklılıkların taşınmazın değerine etkilerinin araştırılmadan ve kamulaştırma sonucu, taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmeden karar verildiğinden bahisle, mahkememiz kararını temyiz etmiş, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi Başkanlığı mahkememiz kararını 4.3.2008 tarihli ilam ile ONAMIŞ olduğundan, onama ilamının tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen, DAVALI HAYRULLAH UZUNKOL’A HMUK’nun 377. maddesi gereğince ilanen tebliğ olunur. 24.3.2008 (Basın: 19205) Dosya No: 2007/1909 Tal. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle