03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MART 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Hacivat ve Karagöz’e sahip çıkmak, düşlerin, hayallerin, oyunların tarihine sahip çıkmaktır 15 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Gözden kaçan oyuncaklar Televizyon muhabiri sordu: “Yunanlılar Hacivat ve Karagöz’e sahip çıkıyorlar, patentini almak üzereler. Ne diyorsunuz?”... Aklıma, Gülhane Parkı’ndaki “Havuzlu Bahçe” geldi... Orada, kukla kahramanımız İbiş’in, Hacivat ve Karagöz’ün oynatıldığı tarihi bir sahne vardı. Ne yazık ki, yeni düzenleme sırasında yıkıldı, önünde yıllarca nice çocuğun gülüp eğlendiği tarihi sahne!.. Bursa’daki Karagöz Evi’nin hüzünlü sonunu anımsadım sonra, kapı dışarı edilen hayalilerin kırılan hayallerini!.. Yunanlılar Hacivat ve Karagöz’e sahip çıkıyormuş... Eee! Sen öz evladını sokağa atarsan birileri sahiplenir elbette!.. Gölge oyunu figürleri Kadını Türbana, Demokrasiyi Dona Dolamak... Zihniyeti bu denli açık seçik gösteren başka bir hikâye olamaz. Önce Melih Aşık yazdı. Sonra Deniz Som köşesinde yer verdi. Ama o kadar anlamlı ki, kimsenin gözünden kaçmasın, aklınızdan çıkmasın diye bin kez tekrarlamak istiyorum… AKP Milletvekili Osman Yağmurdereli kadın hakları, demokrasi, türban, tüm sorunlarımızı çözüverdi: Genç kızların evleninceye dek anne baba isteğine boyun eğdiklerini belirtip, evlilik sonrasına da açıklık getirdi: “Kocası derse ki ‘Hayır hanım.. açılacaksın’; açacaktır.. ‘Yok.. böyle kalacaksın’; kalacaktır.” (Bundan sonrası daha da önemli:) “Yani ülkede demokrasi varsa.. kimse kimsenin giydiğine, kıyafetine karışmayacaktır.” İşte bu kadar! Anladınız mı!!! ??? Yine AKP’li Cüneyd Zapsu’nun “Türbanını çıkar demek, sokaktaki bir kadına donunu çıkar demekten farksızdır’’ gibi bağışlanamayacak, rezil bir laf etmesi bir zihniyeti ortaya koyuyor! Ah bu laf üzerine ne komiklikler üretilir, ne dalga geçilebilir! Ama inanın gülmek hiç içimden gelmiyor. Çünkü bu ve benzeri sözlerle ortaya konan mantık, kafa yapısı, yıllardır karşı durduğum, mücadele ettiğim bir zihniyeti ortaya koyuyor: Yani erkeğin ve erkek egemen toplumun, “namus’’ ve “ahlak” anlayışını kadının bedeni üzerinden yürütmesi! Yani heriflerin, kadınlar üzerinden siyaset yapması! Şimdi anlıyor musunuz saygıdeğer “liberal”(!) hanımefendiler ve beyefendiler! AKP’nin türban ısrarı gerisinde “namus” ve “ahlak” kaygısı yattığını artık görebiliyor musunuz? Kadının türbanında da donunda da tasarruf hakkının erkeklerde olduğunu görebiliyor musunuz! Kadını örterken, kafasını türbanlayıp, bedenini çarşaflarken bu heriflerin aklı fikri kendi namuslarını, ailenin, mahallenin, toplumun, ülkenin “namus” ve “ahlakını” korumak! Kadını kapatarak bunları koruduğuna inanıyor! Hâlâ kadınları “demokrasi” gereği örttüklerine inanıyor musunuz???? Son birkaç yılda kadın istihdamı yüzde 10 gerileyip yüzde 25’e inmiş… Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı’nda, kadınların kimi hakları gasp edilmiş… Kamuda kadın temsil oranı yüzde 0 ile 7 arasında; yerel yönetimlerde yüzde 0 ile yüzde 2 arasındaymış.. kimin umurunda… Ve bu rezillikler 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Haftası’nda oluyor! ??? İki gün önce PEN’in Duygu Asena Ödülü’nü kaldırmasını kınadığımı yazmıştım. Sağduyu egemen geldi, yanlıştan geri dönüldü. Yönetim Kurulu’nun ödülü sürdürme kararı almasını sevinçle karşıladım. Unutmayın, yarın akşam, Akatlar Kültür Merkezi’nde “Ustalara Saygı” gecesinde Duygu Asena’yla birlikte olacağız… Sizi bilmem ama ben, bir haftadır Tan Oral’ın çizgilerine hasretim. (Kimileri bizi kardeş ya da karıkoca sanır. Yanlış. Soyadımızın aynı olmasına karşın hiçbir akrabalık ilişkimiz yoktur!) Bir süre önce “Yüzyüze” kitabı yayımlandığında bu köşede şöyle yazmıştım: “Çizgide düşünce ve duyarlılık... Bunlardan biri eksik oldu mu, ne yapsanız nafile, gülümsemez, somurtur çizgi. Tan Oral, 30 yıldır her sabah Cumhuriyet’in arka sayfasında, birkaç çizgiyle, gülünecek ve ağlanacak halimizi gözler önüne sererken, onun çizgilerinde düşüncenin mi, yoksa duyarlığın mı ağır bastığını keşfetmeye çalışırım. Ancak bir türlü karar veremem.. çünkü bu ikisi onda ayrılmaz bir bütün olup çıkmıştır.” Şimdi en çok o bütünlüğü özlüyorum. Ve bu özlemimi siz okurlarla paylaşmadan edemiyorum! [email protected] kin, en zengin örneklerinden biri olduğunun belgesi olarak kabul edin lütfen... Tıpkı, San Gayer’in şu yorumu gibi: “Bu müzeyi ziyaret etmekten büyük keyif aldım. Vitrin tasarımları mükemmel. Her köşede kişisel bir dokunuşun izi var. Her Türk vatandaşının gurur duyması gereken bir yer. Çok zengin bir müze. Kesinlikle bugüne kadar gördüğüm en güzel oyuncak müzelerinden bir tanesi.” “Shalev” imzasıyla bir ziyaretçimiz de şunları yazmış: “Harika bir sunum. Nefis bir ortam yaratmışsınız. Projeniz için sizi kutlamak istiyorum. Bizler İsrail’den geldik. Ben dünyanın birçok ülkesindeki oyuncak müzesini gezdim. Ama burası muhteşem bir yer.” Tarihe sahip çıkmak Durdurma talebine rağmen Muhsin Ertuğrul Sahnesi bu kez yıkılıyor Kültür Servisi 40 sanatçının Danıştay’a açtığı “Yürütmeyi Durdurma Talebi”ne rağmen Harbiye Kongre Vadisi Projesi’ne önceki gün başlanıldı. İhalesini Sembol İnşaat ile Taca İnşaat Ortak Girişimi’nin aldığı proje kapsamında Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yerine inşa edilecek olan Harbiye Kongre Merkezi için iş makineleri çalışmaya başladı. Yıkımda görevlilerden edinilen bilgiye göre 30 Mart 2008 tarihinden itibaren Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi boşaltılıp yıkımına başlanacak. Araç trafiği yeraltına alınacak Uğur Çelikkol, şunları yazmış Oyuncak Müzesi’nin ziyaretçi defterine: “Bursa’dan Karagöz Turizm Seyahat Acentesi olarak bugün 3. ziyaretimizi gerçekleştirdik. Adımız geleneksel gölge oyunumuz Karagöz’den gelmekte, ailece bu sanatı yaşatmaya çalışan bir grup insanın kurduğu acenteyiz. Karagöz gölge oyunu figürlerini burada görmekten dolayı çok memnun olduk.” İstanbul Oyuncak Müzesi’nde sergilenen Hacivat ve Karagöz figürleri, sevgili hocamız Prof. Kenan Akyüz’ün koleksiyonudur. Müzemizde sergilenen gölge oyunu figürleri, ülkemizdeki en eski örnekler olup, Sultan Abdülmecit ve II. Abdülhamit dönemlerini kapsamaktadır. Müzemizi gezen ziyaretçiler arasında Türk yapımı oyuncakların azlığını söyleyenlerin sayısı az olsa da, bu konuya yine de açıklık getirmek isterim: Müzenin ilk katı Türk oyuncaklarına ayrılmıştır. Bu katta, Nekur, Alasya, Gürel, Fatoş gibi oyuncak sanayimizin seçkin firmalarının ürettiği eserler, bez bebek, tahta araba, tel araba gibi el yapımı oyuncak örnekleri, Hacivat ve Karagöz figürleri, plastik oyuncaklar, bakkalda, bayram yerlerinde satılan oyuncaklar, sakızlardan çıkan oyuncaklar sergileniyor. Ayrıca, yine giriş katımızda son örnekleri 1950’li yıllarda görülen tarihi Eyüp oyuncakçısı canlandırılmıştır ki, bu bölümde tarihi oyuncaklarımızın son derece ender bulunan seçkin örnekleri vardır. İtfaiye odasında Türk yapımı örnekler, Kızılderili odasında Türk yapımı Kızılderili oyuncakları dikkatli ziyaretçilerimizin gözünden kaçmamaktadır. Tıpkı, oyuncak uçakların, gemilerin, ambulansların, trenlerin, askerlerin, uzay araçlarının sergilendiği odalarda Tür kiye’de üretilen örneklerin sergilendiği gibi... Bunun fark edilmemesinin iki nedeni vardır: İlki, ziyaretçilerimizin dikkatsizliği ve müze gezme alışkanlığının olmaması. İkincisi ise, ülkemizde üretilen oyuncakların dünyadaki örnekleri arasında genellikle zayıf ve ilgi çekici olmamasıdır. Bu nedenle, “Türk Malı” oyuncaklar akılda kalıcı olmuyor ne yazık ki... İstanbul Oyuncak Müzesi’nde yalnızca ülkemizde üretilen neredeyse tüm oyuncaklar değil, o oyuncakların üretildiği kalıplardan örnekler de sergilenmektedir!.. Paul Pascal ve Brenda Pascal müzemizi ziyaret ettiler ve deftere şunu yazdılar: “Dünyanın en iyi müzelerinden bir tanesi. Biz 1934 yılından beri oyuncak koleksiyonculuğu yapıyoruz. ABD Oyuncak Koleksiyoncuları Birliği üyesiyiz.” Bu alıntıyı, müzemizin dünyadaki örnekleri arasında en seç Bugüne kadar köşemde, oyuncak müzesinin ziyaretçi defterine yazılanları sizlerle paylaştım. Bu yazımda ilk kez yabancı konuklarımızın düşüncelerine ağırlık veriyorum. Bunlar arasında Roz Weitzman’ın bir ayrıcalığı var. Kanada’da yaşayan Bayan Weitzman, bir oyuncak tarihçisi ve özellikle bebek evleri ve minyatürler konusunda uzman. İşte düşünceleri: “Müzenizi ziyaret etmekten çok büyük keyif aldım. Eski oyuncak minyatür koleksiyoncusu olarak 18. ve 19. yüzyıllardan kalan Alman ve İngiliz minyatürler, bebek evleri beni adeta büyüledi. Müzenizdeki bu zengin birikim, minyatür oyuncakların tarihi hakkında bilgi sahibi olmayan ziyaretçilerinizin gözünden kaçabilir.” Hacivat ve Karagöz’e sahip çıkmak, düşlerin, hayallerin, oyunların tarihine sahip çıkmaktır. Tarihe sahip çıkmak da ancak ve ancak müzecilik anlayışının beyinlerde, yüreklerde gelişmesiyle olasıdır. 207 milyon YTL ’ye mal olacak proje, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi Rumeli Salonu, Hilton Convention Center ve Gümüş Caddesi, Harbiye Orduevi ve Askeri Müze ile Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu ve Taşkışla Caddesi arasında kalan ve Büyükşehir Belediyesi’nin sahibi olduğu Şişli’deki 17 bin metrekarelik alanı kapsıyor. Toplam inşaat alanı 83 bin 695 metrekare olacak proje kapsamında, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu yıkılarak yerine Lütfi Kırdar Kongre Binası ile uyumlu ve bu yükseklikte yeni bir tiyatro inşa edilecek. Taşkışla Caddesi’nin bir bölümü yeraltına alınarak var olan yol yayalaştırılacak. Araç trafiği Lütfi Kırdar Rumeli Salonu ön kısmından başlayarak yeraltına alınacak. Araçlar, Hilton Convention Center hizasından yüzeye çıkacak. Sadece acil durumlar için bir servis yolu bağlantısı yapılacak. ÇATALCA İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDEN MENKÜLUN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2007/1900 Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırma 20 Mart 2008 Perşembe günü saat 13.40’da Atatürk San. Sitesi B blok no. 8 Çatalca Akıcı İnk. Jet ve Laser Tek.San.ve Tic.Koli.Şti.adresinde yapılacak ve o günün kıymetlerinin % 60’’ına istekli bulunmadığı takdirde 25/03/2008 günü aynı yer ve saatte ikinci Artırma yapılarak satılacağı. Şu Kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklıların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden % 18 oranında K.D.V. nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği, masrafı verildiği taktirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 25.02.2008 Muhammen Kıymeti Lira kuruş: 20.000,00 YTL Adedi: 1 CinsiMahiyeti ve önemli nitelikleri: Gemiciler Endüksiyon Makinesi (Seri no: 312632684) Basın: 11345 CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle