07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Özelleştirmeye karşı çıkan işçilerin direnişi sürüyor. Adana’daki yürüyüşe polis müdahale etti, 4 kişi yaralandı 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Tekel emekçisi yılmıyor Polis, Adana’daki eylemde göstericilere sert müdahale etti. Bilimin ‘Katli’ Hükümetin türbanı üniversiteye yerleştirme girişimi, basit bir “giyim özgürlüğü” sorunu değildir. Ondan çok fazla bir şeydir. Eğer gerçekleşirse türban girişimi; eğitim, siyaset, kültür, eşitlik, ahlak ve özellikle de bilim ve sanat gibi çağdaş toplumsal yapının ana dayanaklarını ya da köşe taşlarını köklü bir biçimde ve de “olumsuz” yönde değiştirecektir. Her biri önemli olmakla birlikte gerçekten büyük ve kalıcı yıkım ise bilim alanında yaşanacaktır. İlk sonuç, bugünlerde yaşandığı gibi, üniversitelerin, bilim alanının felç edilmesidir. Türkiye üniversiteleri, tam yarım asır önce, 1957’de siyasal çatışma ortamına sürüklendi. Bunu on yıl sonra 1968’lerde başlayan çok yoğunluklu bir çatışma ortamı izledi. 12 Eylül karanlığı, çatışmaların üstünü örttü; görünmelerini engelledi. Ancak, her faşizan anlayış gibi, 12 Eylül de üniversiteleri tek kalıba sokmayı başardı; başarılı olmasını üniversiteleri yok etmede aradı ve buldu. Son 1520 yıl boyunca siyasal çatışma anlamında oldukça sessiz olan ve düşünsel yeşerme geçiren üniversiteler, türbanla yeni bir çatışma ortamına sürükleniyor. On binlerce bilim insanı, bunun birkaç katı bilim insanı olmayı amaçlayan insan, çalışma alanlarındaki yenilikleri izlemeye, özümsemeye, yeniden düşünmeye ve bilimsel araştırmaya ayıracakları zamanı, kaçınılmaz olarak türbana ayırıyor. Daha da olumsuzu, karşı karşıya geliyor. Düşünce, kesintiye uğruyor; araştırma unutuluyor. Olumsuzluk, daha uzun dönemde, toplumun bilimden uzaklaşmasıdır. Bilimden uzaklaşma, iç içe geçen süreçlerden oluşuyor. Süreçlerin çekirdeğinde ülkedeki bilimsel üretimin giderek azalması bulunmaktadır. Bu uygulamanın yerleşmesiyle oluşacak ortamda, üniversiteler ve kamu araştırma kurumları bilimsel araştırma yapmaz; yapamaz. Türbanın girdiği yerden bilim çıkar gider. Çünkü bilimselliğin temeli olan özgür ve eleştirel düşünce gider; kadın erkek eşitliği erir; kadının bilimsel üretime katkısı neredeyse sıfırlanır; araştırma konuları, 21. yüzyılın değil, yüzyıllar öncesinin olgularından seçilir. Gerçeği, “yenide değil”, “eskide” aramak giderek egemen olur; birikimli biçimde kendini besler. Çağdaş bilimin ve bilimsel gelişmenin beslendiği ana kaynaklar kurur. İkinci halka, merkezi ve yerel yönetimlerin işleyişinin bilimsellikten “daha da” uzaklaşmasıdır. “Daha da” diyorum, çünkü AKP iktidarında kamu yönetimi adım adım bilimsellikten uzaklaşıyor. Yönetimin bilimsellikten uzaklaşmasının bir göstergesi, yönetim kadrolarının, “niteliği ve becerisi yetersiz” yandaşlara, salt yandaş oldukları için verilmesidir. Kamuda işe almada ve yükselmelerde, aynı işi yapacak çok daha donanımlı kişiler, yandaş olmadıkları için dışlanıyor; bunların hakkı yeniliyor. Bu yapılanmanın bir sonucu olarak kamuda alınan kararların bilimsel verilere dayandırılması gereksinimi duyulmuyor. Bilimsel nesnellikten uzaklaşma kaçınılmaz olarak, yeni olumsuzluklar, giderek iç çatışma ortamları yaratıyor. Üçüncü ve çok önemli bir nokta daha var. “AKP mantığı”, Batı’nın ürettiği teknolojiyi satın alır; makine, bilgisayar kullanımını yaygınlaştırır. Giderek bunların yerli üretimi de önemsenebilir. Bu noktada bir sorun çıkmaz. Sorun, AKP anlayışının, dışarıdan satın alınan teknolojiyi üreten “bilimsel altyapıdan” ülkenin bilim dünyasını uzaklaştırmasıdır. Bugünün ileri teknolojilerini doğuran düşünce ve kurumsal yapıların tarihsel evrimi, bunların şimdiki durumu ve hangi geleceğe yöneldiğinin, önce hükümet olarak sonra da toplum olarak, bilincinde olmak çok önemlidir. Ülkemizde eğitim altyapısının ve bunun üzerinde yükselecek bilimsel gelişmelerin, doğa bilimlerinde, temel bilimlerde, tıpta, sosyal bilimlerde elde edilecek bilimsel üretimin, nitelik ve nicelik olarak, zaman içinde ilerleyebilmesi bu bilinçlenmeye bağlıdır. Sürüklenilen süreçte bu bilinçlenme gelişemeyecek, tersine giderek gerileyecektir. Bilinmelidir ki, Batı’da bilimin gelişmesi bilim alanının dinin etki alanından “tamamıyla” çıkarılmasının bir sonucudur. Kuşkusuz, bilim ve dinin kesişme ya da ortaklaşa yararlandıkları alanlar olabilir. Ancak bunlar düşünce düzleminde olur. Simgelerde, yaşam tarzında, davranışlarda bir dinselleşme kaçınılmaz olarak bilimin alanını daraltır. Bilimsel gelişmenin beslendiği kimi ana damarların yadsınmasına evrim kuramı örneğinde olduğu gibi neden olur. Bunu, sürecin niteliği gereği, diğer reddiyeler izler. Bu gidişe, karanlığa doğru yuvarlanmak da diyebilirsiniz. Bir kez yuvarlanmaya başladınız mı bunun nasıl sonlanacağını uçurumun eğimi ve aşağısının durumu belirler. Onlar da bilinmiyor!.. [email protected] ADANA / İSTANUL (Cumhuriyet) Tekel işçilerinin sigara fabrikalarında başlatmış olduğu eylemlere destek amacıyla Adana’da düzenlenen yürüyüş sırasında polis işçilere müdahale etti. CHP’li Bayram Meral ve Tacidar Seyhan’ın da katıldığı yürüyüş sırasında yaşanan gerginlik ve polis müdahalesi sırasında 2’si bayan 4 işçi yaralandı. Ortamın çok gerilmesine yol açan müdahaleyi işçiler, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganlarıyla protesto etti. Tekel özelleştirilmesine karşı aralarında KESK, DİSK, TMMOB, Adana Tabip Odası’nın da bulunduğu çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün başkan, yönetici ve üyeleri ile tekel işçileri Türkİş Bölge Temsilciliği önünde toplandı. CHP’li Meral ve Seyhan’ın da aralarında bulunduğu yüz lerce kişi Tekel Adana Sigara Fabrikası’na doğru yürüyüşe geçti. Türk bayrağı ve Atatürk posterleri taşıyan, sık sık AKP’yi yuhalayan göstericiler, “AKP’nin imamı kaça sattın vatanı”, “Tekel Ata’nın emanetidir”, “Tekel halkındır satılamaz”, “Kahrolsun IMF kahrolsun AKP, kahrolsun Amerika” şeklinde slogan attı. D400 Karayolu’nu trafiğe kapattıkları gerekçesiyle eylemcileri uyaran güvenlik güçleriyle eylemciler arasında ilk gerginlik Seyhan Belediyesi önünde yaşandı. Yaşanan ilk gerginliği eski Türkİş Başkanı ve CHP’li Bayram Meral yatıştırdı. Yürüyüşçülerin Adana Sanayi Odası’na yaklaştığı sırada eylemcileri bu kez kordona alan çevik kuvvet polisleriyle eylemciler arasında arbede yaşandı. Cop kullanarak eylemcile re müdahale eden polislerin oldukça sert bir tutum takınması tepkilere neden oldu. Polislerin müdahalesiyle çok sayıda eylemci ve Tekel işcisi darbe alırken 2’si kadın 4 işçinin yaralandığı görüldü. Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ ‘Patronları içeri almayacağız’ Tekel işçileri dün İstanbul’da Cevizli Tekel Fabrikası’nın önünde Tekel ihalesini protesto etti. Tek Gıdaİş 2 No’lu Şube Başkanı Yunus Durdu, Tekel ihalesine en yüksek teklif veren firmanın patronları gezmeye geldiklerinde içeriye almayacaklarını, direneceklerini söyledi. Türkiye genelinde 6 fabrikanın İzmir’e taşınmasına da karşı çıkacaklarını ifade eden Durdu, 14 Mart tarihinde CHP’li milletvekillerinin Cevizli Tekel’e destek ziyaretinde bulunacağını söyledi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Türk Silahlı Kuvvetleri, 21 Şubat’ta Kuzey Irak’a girerken dünyada, Türkiye’de bir sürü soruya yol açmıştı. Sorular yeterli cevaplar bulamadan TSK, 29 Şubat’ta aniden Irak’tan çıkmaya başladığını açıkladı. Türkiye ve ABD yönetimlerine yakın yorumcular, Kuzey Irak operasyonunun ABD’nin onayı ve desteğiyle yapıldığını düşünüyorlardı. Örneğin, Wall Street Journal’a göre, çıkma işlemi, ABD, Türkiye üzerindeki baskıyı arttırdıktan bir gün sonra başlamıştı. Türkiye’nin ekonomi politiğini, içinde bulunduğu ittifaklar sistemini, “siyasi sınıfını”, jeopolitiğini düşününce, bu yorumların, hükümetin ve Genelkurmay’ın iddialarının aksine, büyük ölçüde gerçeği yansıttığı söylenebilir. O zaman da aklıma üç soru geliyor ister istemez. Birincisi, PKK ile mücadele asimetrik savaş paradigmasına ait. Türkiye, neden geniş çaplı (finansal ve insan maliyeti yüksek), düzenli güçlerle, ağır silahlarla vb. savaşmayı, adeta “sinek” ezmek için “balyoz” kullanmayı seçiyor? İkincisi, ABD, hatta AB’nin lider ülkeleri, Türkiye’nin bu operasyonunun, hem de bu biçimiyle yapılmasına neden onay, hatta destek verdiler? Üçüncüsü, Türkiye bu operasyonu ABD onayıyla yaparken ABD’nin kısa ve uzun dönemli amaçlarından, bu onayın gerektiği kadar sürdürüleceğinden, en kritik aşamada geri çekilmeye zorlanmayacağından nasıl emin olabilirdi? [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com müz gibi (“Güvenilen dağlara kar yağıyor”, Cumhuriyet 03.10.2007), bu desteği düşünmeden ilerlemeye başladı. Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti, Irak Kürt Yönetimi’yle kıyaslanamaz (Mr. Gates deniyor olsa bile Oktay Ekşi, Hürriyet, 02/03). Ancak “ekolojik egemenlik” açısından bakınca, Türkiye’nin ABD karşısında, ekonomik, siyasi, askeri alanlardan kolaylıkla istikrarsızlaştırılabilecek bir yapıda olduğu görülebilir. Buna karşılık Türkiye’nin ABD’ye bölgede verebileceği zarar, bu aşamada çok sınırlıdır; pazarlık gücü zayıftır. Nasıl, 1998/1999 IMF programı bu gücü bir ekonomik siyasi krizden geçerek iyice aşındırdıysa, Kuzey Irak operasyonunun da, en azından, ekonomik yükü, beklenmedik geri çekilmenin psikolojik etkileri açısından benzer bir potansiyele sahip olduğunu, Türkiye’nin ABD karşısındaki göreli otonomisini, orduya olan toplumsal güveni sarsarak, tümden yok edebileceğini de düşünmek gerekir. Böylece, iradesi dışında kimi “ağır” senaryolara sürüklenebileceğini de... Şu iki senaryo son günlerde çokça konuşuluyordu. Birincisi, ABDİsrailTürkiye ekseni üzerinden İran’a yönelik bir saldırının platformu, olası bir misillemeyi emecek bir tampon olma işlevi. İkincisi, ABD’nin Kuzey Irak’ta büyük bir üs projesi olmamasından hareketle, çekilme halinde burada oluşacak stratejik boşluğu, İran ve Rusya’ya karşı doldurma görevi. Bu senaryoların ikisi de Kürtleri ortada bırakırken, Türkiye Cumhuriyeti’ni de düşman bir coğrafyada uzun süreli bir çatışma ortamına kilitlemek anlamına geliyor... Tam bu noktada Soros’un “En iyi ihraç malınız ordunuzdur” saptamasını da anmakta yarar olabilir. Bu koşullarda içerde nasıl bir siyasi rejimin şekillenmek zorunda kalacağını da sanırım ayrıca vurgulamak gerekmiyor. Kuzey Irak Operasyonu Üzerine Spekülatif Düşünceler dan öte bir etki yaratmaya yönelik olduğunu da düşünebiliriz. Bu etkiyi bir taraftan Türkiye’nin jeopolitiği üzerinden, diğer taraftan AKP hükümetinin, şu sıralarda gerçek dışişleri bakanı (ve fazlası) gibi davranan, Batı’da da öyle algılanan Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik derinlik” tezinin, “YeniOsmanlı düzeni” eğiliminin ışığında irdelemeye çalışabiliriz. Türkiye’nin jeopolitiği açısından Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti oluşumu stratejik bir tehlike, İran’ın nükleer silahlara sahip olma eğilimini, bölgesel dengeleri bozacak bir gelişme. Türkiye, Doğu’yu Batı’ya bağlayan bir petrol ve gaz hatları platformu olmayı, böylece hem Batı açısından stratejik önemini arttırmayı, hem de enerji jeopolitiği içinde bir kaldıraç elde etmeyi amaçlıyor. Gerek Karadeniz jeopolitiği, gerekse de enerji güvenliği bağlamında Rusya’ya karşıt bir duruşu benimsiyor. Başbakan’ın, kendini BOP’un eşbaşkanı olarak gördüğünü de biliyoruz. Bunu salt ABD’yle yakın ilişkilerine bağlamak eksik, indirgemeci bir çözümleme olur. Burada AKP’nin, siyasal İslamın içindeki etkin çevrelerin (örneğin Fethullah Gülen akımının) kendilerince, “tarihsel bir sapmayı” düzeltme anlayışı da önemli bir rol oynuyor. Gülen akımına göre Cumhuriyet ve laiklik, Batıcı ulusalcılık (ulusal proje), Osmanlı’nın kültürel (şeriata dayalı monarşi) bir ulusalcılığa evrimleşmesinin önünü kesen bir “seçkinler cuntasının” ürünüdür, bir “sapmadır”. Şimdi tarih yeniden kendi mecrasına dönmektedir. AKP yanlısı yazarların Fransız Aydınlanması geleneği, “Yurtta sulh cihanda sulh” prensibinin ilk savunucusu Robespierre’e nefretinin, buna karşılık, Anglosakson düşüncesine yakınlığının nedenlerinden biri de, Cumhuriyetçiliği değil, bir monarşinin emperyalist dış politika geleneğini kendi projelerine çok daha uygun bulmalarıdır. Bu proje “Pax Otomana” tezini, bölgede “güç yansıtma” arzusunu içermekte, Türkiye jeopolitiğiyle de kimi noktalarda layabilme kapasitesine bağlı olarak geçerliliklerini koruyabilirler. Aksi takdirde, anlaşmaların, verilen sözlerin garantisi olmayacaktır. Hele söz konusu olan ABD gibi, uluslararası ilişkilerde, “ekolojik hâkimiyeti” (karşısındaki güçlerin sistemlerine, onların kendi sistemi üzerinde yapabilecekleri etkiden daha büyük etki yapabilme kapasitesi Bob Jessop) olan bir güç ise. Örneğin, Kuzey Irak Kürtleri, bu bağlamda öğretici bir örnek oluşturuyor. ABD yönetiminin Saddam’a, Saddam devrildikten sonra isyancılara karşı Kürtlerin desteğine gereksinimi vardı. Bu nedenle Kürtler nihayet bağımsız bir devlete sahip olma şansını yakaladıklarını düşündüler. Ancak bölge jeopolitiğinde İran, enerji jeopolitiğinde Rusya yükselmeye, ABD’nin planlarını tehdit etmeye başlayınca, Türkiye’nin önemi arttı. Aynı anda, ABD strateji uzmanları Kürtleri uyarmaya (Örneğin, M. Rubin, AEI, Ocak 2008), Kürt yönetimi açısından da hava değişmeye başlamıştı; ABD karşısında bir yaptırım uygulayacak gücü yoktu, ekonomik açıdan hem ABD’ye hem de Türkiye’ye bağımlıydı. ABD’nin ise Kürt yönetimine olan gereksinimi Türkiye’ye ve Irak’taki SünniŞii Araplara olan gereksiniminin gerisinde kalmaya başlıyordu. Bir örnek de liberal entelijensiya ve Türkiye’deki Kürtlerin AKP’ye verdiği desteğe ilişkin. AKP ikinci döneminde, bu iki kesime karşı “ekolojik egemenlik” kazanmaya başladığının ayırdına varınca, bizim de öngördüğü ‘Yükselen hegemon...’ Birinci soru, operasyonun amacının “PKK’nin likidasyonunu” aştığını düşündürüyor. Dahası PKK, gerektiğinde savaşmamayı seçerek bölgenin sivil nüfusu içinde eriyebilecek, daha sonra yeniden ortaya çıkabilecek bir yapılanmaya, yerel desteğe sahip. Genelkurmay’ın bu gerçeği çok iyi bildiğini varsayabiliriz. Öyleyse, operasyonun bölgede PKK’nin vurulmasın kesişmektedir. Bu zeminde Irak’a geniş çaplı girişi kısmen açıklamaya yardımcı olacak teorikstratejik bir çerçeve sanırım oluşturulabilir. Ama apar topar çıkışı açıklamak zor. ‘... mu diyordunuz?’ Devletlerarası ilişkilerde, dostluk, “samimiyet” gibi kavramlar yalnızca söylem düzeyinde anlam taşırlar; gerçekteyse, egemenlik ve bağımlılık ilişkileri geçerlidir. Dostluk, hatta yazılı anlaşmalar temelinde alınan güvenceler, ancak karşılıklı yaptırım uygu DOSYA NO: 2007/13 Satış Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 Sakarya ili, Hendek ilçesi, Hacıkışla köyünde, tapunun 194 parselinde kayıtlı, 5270.00 m2 miktarındaki, cinsi: tarla yazılı olan imarsız taşınmaz, 31.620,00 YTL değerle, aşağıda belirtilen gün ve saatte, belirtilen yerde saat 14.00’te ihale olunacaktır. Satış Şartları: 1 Satış 18/04/2008 günü, saat 14.00’ten 14.10’a kadar, Hendek Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü’nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 28/04/2008 günü, Hendek Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü’nde saat 14.00’te ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklıların ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok arttırana ihale olunur. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere mehil verilebilir.Tellaliye resmi damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır, aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp, daha sonra ihlale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi, ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderacatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/13 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 10411 HENDEK SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI MALATYA l. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Talimat no: 2007/150 satış Satılmasına karar verilen gayri menkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: Malatya Merkez, Saray Mahallesi, tapunun 1 ada, 202 parseline kayıtlı, 454,00 metrekare arsa paylı, Malatya Merkez Çöşnük mahallesi, Mehmet Uyruk caddesi, Ademoğulu Apt no 7/2 de bulunan taşınmaz, bodrum+zemin+ 6 normal katlı betonarme, kaloriferli 3 oda, 3 balkon antre, lavabo, banyo ve mutfaktan oluşmaktadır, binanın 3.katında bulunmakta olup, imar planı içersinde 2. sınıf meskendir. Taşınmazın değeri bilirkişi tarafından 114,000,00 YTL takdir edilmiştir Satış Şartları: 1 Satış 22/04/2008 Salı günü, saat 11.0011.10 arasında, Malatya l. İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamı ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taahhüdü saklı, kalmak şartıyla 02/05/2008 Cuma günü, aynı yerde aynı saatte ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırımda da rüçhanlı alacakların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartı ile en çok arttırana ihale olunur. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanlı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. %18 KDV Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler, satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla, diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile (on beş) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan, tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasıridaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi, ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/150 tal sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 13.02.2008 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 10190) MARMARA EREĞLİSİ İCRA İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2007/229 Tal. Satılmasına karar verilen taşınmazların cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: Tekirdağ İli, Marmara Ereğlisi ilçesi, Kargaburun Mevkiinde kâin, tapunun 7326 parsel sayılı, 3275 m2 miktarındaki 5 dükkân, 30 adet kargir dubleks ev ve bahçesinde 25/800 arsa paylı Zemin Kat (21) no.lu dubleks meskenin tamamı Taşınmazların İmar Durumu: Dosyada mevcut Marmara Ereğlisi Belediyesi, Fen İşleri Amirliği’nin 12.11.2007 tarihli İmar Durumu yazısı ve ekli krokisi dosyada mevcuttur. Taşınmazların Evsafı: Satışa konu taşınmaz Başaran Tatil Sitesi’ndedir. Site her türlü alt ve üst yapıya sahiptir. Belediye hizmetlerinden faydalanmaktadır. Sosyal tesisleri, havuzu mevcut olan sitenin, bahçe düzenlemesi de güzel görünümlüdür. Site ana asfalta 20 mt., denize ise 300 mt. mesafededir. Satışa konu taşınmaz yaklaşık 75 m2’dir. İnşaat alanı 75.00 m2’dir. Taşınmazların Kıymeti: Bilirkişi raporuna göre; satışa konu taşınmaza 61.640,63YTL kıymet takdir edilmiş ve kesinleşmiştir. Satış Şartları: 1. Satışa konu taşınmazın 1. satışı 15/04/2008 tarihinde, saat: 14.00’ten 14.10’a kadar, Marmara Ereğlisi İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla; taşınmaz 25/04/2008 tarihinde, aynı yer ve saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da tahmin edilen değerin %40’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile en çok artırana ihalesi yapılacaktır. 2. Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhal veya verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar. İhale damga pulu, KDV, tapu alım harcı ve masrafları alıcıya aittir. Tellaliye, tapu satım harcı ve birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4. Satış bedeli, hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse, İcra ve iflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve diğer zararlar ile temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri müteselsilen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/229 Tal. sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüz’e başvurmaları ilan olunur. (İİK.m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 10953) 2007/3056 ESAS. SATILMASINA KARAR VERİLEN GAYRİMENKULÜN CİNSİ, KIYMETİ, ADEDİ EVSAFI: Çerkezköy İlçesi, Kapaklı 178 Ada, 2 Parsel, Kat mülkiyeti, 1/48 Arsa, Pay/Payda, Dört Blok/kat. 26 Bağımsız Böl. Mesken Bağ. B.Cinsi taşınmaz. Değeri: 55.000,00 YTL Satış saati: 14.3014.40 İmar Durumu: Ayrık nizam toplu konut bölgesinde, Kaks: 2.40 Maxh:24.50 m.imar durumludur. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış 07.04.2008 günü, Saat 14.30’dan 14.40’a kadar, Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nde açık artırma sureti ile yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz ise en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 17.04.2008 günü, aynı saatte ve aynı yerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranının taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanlı olan alacaklarının toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pay akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. %18 oranında KATMA DEĞER VERGİSİ, İhale damga pulu, Tapu alım harcı alıcıya aittir. Tapu satım harcı ve birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılar ile diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın, dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebileceği dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneğinin gönderilebileceği. 6 Satışa iştirak edenlerin, 2007/3056 Esas sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 15.02.2008 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. İlgililere tebligat çıkartılmış olup, tebliğ edilememesi halinde, Gazete ilanı tebliğ yerine geçerlidir. (Basın: 10799) ÇERKEZKÖY İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI Kadınlar, eşit olana dek pozitif ayrımcılık istedi İstanbul Haber Servisi Kadınlar İçin Sosyal Haklar Platformu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Yasa Tasarısı’nı protesto ederek kadınlara, erkeklerle eşit olana dek pozitif ayrımcılık yapılmasını istedi. AKP İl binasının önünde toplanan kadınlar, “Kadınların tasarıya itirazları var”, “Eşitliğe kadar pozitif ayrımcılık”, “Kadınlar için yıpranma payı”, “AKP elini emeğimden çek” sloganları attılar. “Kadınları, babaya, kocaya mahkum eden Sosyal Güvensizlik Yasası’na itirazımız var” pankartı açan grup adına basın açıklamasını yapan Ceren Öztürk, yasanın tüm emekçilere ve ezilenlere sosyal güvensizlik ve sağlıksızlık getirdiğini belirtti. (Fotoğraf: MEHLİKA AKGÜN) CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle