03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MART 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baykal, hukukçuları hedef alan açıklamaları kınadı, ‘Sorun takıyyeci siyasetçilerde’ dedi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Hukuk oya göre işlemez’ Özdemir’den TRT sorusu ? ANKARA (ANKA) TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in uygulamaları Meclis gündemine taşındı. CHP Sıvas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede “Şahin göreve geldikten sonra, iktidara yakın ve İslamcı olarak bilinen bazı gazete yazarlarına, TRT tarafından program yaptırıldığı bilinmektedir. Bunlardan, Zaman yazarı Mümtazer Türköne, Zaman ve Yeni Şafak yazarı Tamer Korkmaz, Taraf yazarı Önder Aytaç ile TRT arasında imzalanan sözleşmeler var mıdır? Ne kadar ücret ödenmesi öngörülmüştür” diye sordu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP yöneticilerinin kapatma davasından sonra hukukçuları hedef alan açıklamalar yapmasını kınarken; “Sorun hukuk değil, takıyyeci siyasetçi sorunu. Bu kriz, dinle siyaseti ayrı kılmayı hedef alan temel anlayışın Türkiye’yi yönetenler tarafından sindirilmemiş olmasından kaynaklanan bir krizdir” dedi. Baykal, ayrıca “Siyaset sübap, hukuk sübap. Siyaset işlemeyince hukuk var, hukuk işlemeyince ne var? Teslim alacağız, diyor bazıları. Tavsiye etmeyiz” uyarısında bulundu. Baykal, grup toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye’nin gündeminde sosyal güvenlik, terör ve ekonomik sorunların olması gerektiğini, ancak gündemin çok hızlı aktığını, bunları yeterince konuşamadıklarını vurguladı. “Halktan önemli bir destek almış bir partinin kapatılması talebini haklı kılacak gerekçelerle yetkili başsavcı tarafından dava açılmış olmasını demokrasinin tökezCHP lideri Deniz Baykal, grup toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye’nin gündeminde sosyal güvenlik, terör ve ekonomik sorunların olması gerektiğini ancak bunları konuşamadıklarını söyledi. AKP’nin “Hukuku kendimize göre yaparız” tavrını eleştiren Baykal, “Siyasetçinin zaaflarını kapatacak bir anayasa ya da yasa mümkün değildir” diye konuştu. (Fotoğraf: AA) Belçika’da Demokrasi... Halkımız “demokrasi”yi nasıl algılar, bu ülkenin okumuş yazmışları “demokrasi” denilince ne yapar? Televizyonlardaki bilim insanlarını, sözde aydınları, yazarları, gazetecileri izliyorsunuz sanırım... İş dönüp dolaştı “Ergenekon Çetesi”ne dayandı. Tayyip Bey, sapına kadar solcu Ertuğrul Günay TV ekranlarında açık açık şöyle diyorlar: “Çetelerin üzerine gidilince bizim üzerimize gidildi.” 12 Eylül yasalarının geçerli olduğu, lider sultasının sürdüğü, yüzde 10 barajının bulunduğu bir ülkede Yargıtay Başsavcısı görevini yapınca yer yerinden oynuyor... Yoksulluğun ve yolsuzluğun egemen olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz!.. Milli Eğitim, polis örgütü tarikat şeyhlerinin müritlerine teslim edilirken gözlerini kapayıp susanlar, Cumhuriyet rejimini korumak adına görevini yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’yı neredeyse “vatan haini” ilan edecek... Abdurrahman Yalçınkaya’nın laik, demokratik Cumhuriyetin tehdit altında olduğunu düşünmesi, yaşanan olayları belgeleyip dava açması suç mudur? AKP yüzde 47 oy almış... Alır!.. AKP’nin sanki dokunulmazlığı ve kutsallığı var... Ne diyorlar: “AKP asla kapatılamaz! Halk iradesine karşı sivil darbe!” Abdurrahman Yalçınkaya bir savcı ve görevi kamu hukukunu korumak!.. AKP’nin kapatılmasını istiyor Yalçınkaya. Kararı Anayasa Mahkemesi verecek. O zaman AKP’deki bu telaş niye? AKP neden ortalığı ayağa kaldırıyor? Dinci medya neden kelle istiyor? Yanıt verin bakalım!.. ??? Liberal tosuncuklar, Soros’un çocukları, tarikat müritleri, dinciler birlikte tempo tutuyorlar: “AKP kapatılamaz!” Zinayı günah sayan düşünce bugün iktidarda... Tren kazasını “Allahın işi” diye değerlendiren düşünce bugün Türkiye’yi yönetiyor... Hrant Dink cinayetine göz yuman yapılanma bugün devletin en duyarlı kurumunun başında... AİHM’nin “sıkmabaş” kararına “Bu işi ulemaya sorun” diyen de Tayyip Bey!.. Böylesine taş gibi katı bir ideolojinin demokrat ve özgürlükçü olması düşünülebilir mi? Şimdi burada bir nokta koyuyorum ve Belçika’ya geçiyorum... Belçika’da aşırı sağcı Vlaams Blok son seçimlerde üçüncü parti olarak çıkmasına karşın kapatılmadı mı? Partinin kapatılma gerekçesi şuydu: “Toplumda ırk ayrımı yapıp halkı ırkçı ayrımcılığa itmek...” Peki AKP ne yaptı bugüne dek? “Toplumu dindar olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayırdı...” Geçelim!.. Belçika’da Filip Dewinter’in lideri olduğu Vlaams Blok adlı partinin kapatılma davası Yargıtay’da görüldü. Parti kapatılınca devlet fonundan yardım alamıyor. Başkan Dewinter atağa geçti. En güçlü olduğu Avers kentinde parti tüzüğünden ırkçı söylemleri çıkarttı. Tüzükte daha önce seçmenlerle ilgili şu görüş yer alıyordu: “Avrupa dışından gelen göçmenler ülkelerine geri gönderilmelidir.” Avers kentindeki toplantıda ırkçı söylem şöyle değiştirildi: “Yabancılar Belçika yasalarına ve kültürüne uymak zorundadır...” Belçika’da demokrasi böyle işliyor... Vlaams Blok Partisi kapatıldıktan sonra, adı Vlaams Belang olarak değiştirildi... Vlaams Belang ırkçı bir parti. Her an yeniden kapatılabilir. Irkçı söylemleri ve yabancı düşmanlığı sürüyor partinin. ??? Liman kenti Antwepen’de yüzde 34’e varan oyu var Vlaams Belang’ın ama orada yerel seçimlerde yüzde 18 oy alan Sosyalist başkan yönetiyor kenti. Avrupalı politikacılar burunlarının dibindeki gelişmeleri neden görmüyorlar? AİHM’nin “sıkmabaş” kararına “bu işe ulema karışır” diyen Tayyip Bey, salt bu sözüyle anayasanın laiklik ilkesini çiğniyor mu, çiğnemiyor mu? Böylesine katı bir İslam ideolojisi Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük getirebilir mi? TCY’nin 301. maddesi bu kafalarla değiştirilebilir mi? Yanıt bekliyorum!.. ? AKP’ye kapatma davası açılmasıyla başlayan sürecin bir hukuk krizi değil, dinle siyaseti ayrı kılmayı hedef alan temel anlayışın Türkiye’yi yönetenler tarafından sindirilmemiş olmasından kaynaklanan bir kriz olduğunu belirten Baykal, “Siyaset sübap, hukuk sübap. Siyaset işlemeyince hukuk var, hukuk işlemeyince ne var? Teslimiyet var. Tutsak alacağız, diyor bazıları. Tavsiye etmeyiz” uyarısında bulundu. lemesi” olarak nitelendiren Baykal, “Bir parti kapatılmasının, siyasi hak yasağının ne demek olduğunu bilen insanlarız. Üstelik CHP’nin kapatılması için ne bir iddianame, ne bir yargı süreci, ne de makul herhangi bir gerekçe yoktu. 5 kişinin takdirleriyle partimiz kapatıldı” dedi. İddianamenin “hukukun kuralları ile siyasetin ortaya koyduğu sonucun birbiriyle çatışır durumda olduğunu” gösterdiğini kaydeden Baykal, şunları söyledi: “Bu çelişki hukukla milli irade çelişkisi değildir, kimse çarpıtmasın. Ülkeyi yöneten kadronun siyasi uygulamalarıyla, anayasanın, hukukun talepleri arasında bir çelişki ortaya çıkmıştır. Bir başsavcının kişisel kaprisi ile bir demokrasi sorunu yaratması mümkün olur mu? Keşke öyle olsa, hep beraber o zaman o savcının hakkından gelmenin yolunu buluruz, demokrasi sorunu olmaz. 4. kez bu olayla karşı karşıyayız. Bir tarafında anayasamızın talepleri var, öbür tarafında bir partinin zihniyeti, faaliyetleri var, bu ikisi çatışıyor birbiriyle. ‘Madem bir çatışma var, ülkeyi korumanın yolu hukuku o siyasi kadroya uydurmaktır’ diye çözüm arıyor bazı çevreler... Olayı siyasi polemik düzeyinde meydan okuma, şantaj yapma, haddini bildirme, gerekirse ölümle tehdit etme söylemiyle geçiştirmeye çalışıyorlar. Pek çok kişi ‘demokrasi’ diye diye bu temeli tahrip ediyor farkında değiller.” Baykal, “Yüzde 46.5’i alınca laf söz dinlemez hale, her şeyi dayatmayla götürürüm duygusu içine girdiler. Bu noktada hukuk harekete geçme gereğini duymuştur. Siyaset görevini yaptı işlemedi, eğer hukukun görevini yapmasını engellersek sanmayın ki sorun çözülmüş olacak. Siyaset sübap, hukuk sübap. Siyaset işlemeyince hukuk var, hukuk işlemeyince ne var? Teslimiyet var. Tutsak alacağız, diyor bazıları. Tavsiye etmeyiz” uyarısında bulundu. Baykal, “Hukuku kendimize göre yaparız” yaklaşımını da eleştirirken “Siyasetçinin zaaflarını kapatacak bir anayasa ya da yasa mümkün değildir. Hukuku işlemez hale getirerek, kendinize göre hukuk imal ederek ülkeyi rahata kavuşturamazsınız” dedi. “Yüzde 46 oy almış bir parti kapatılır mı?” yaklaşımına da tepki gösteren CHP lideri, “Hukuk oy düzeyine göre işler ya da işlemez diye bir ayrım mı yapacağız? Zengin katile, güçlü olana hukuk işlemeyecek mi?” diye sordu. DTP ile yanıt verdi Baykal, DTP’nin kapatılması istemiyle açılan davaya yönelik olarak, Erdoğan’ın, “Yargıya intikal etmiş bir konuda konuşmak yanlış olur’’, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın, “Türkiye bir hukuk devletidir. Herkes hukuka güvensin”, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, “Siyasilerin, kendilerini, davranış biçimlerini kontrol etmelerinin yararı vardır”, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in de, “Hizmet için seçilenler, kavga, gerginlik çıkması için olaylara adeta çanak tutuyorlar. Partinin kapatılmasını en çok siyasiler istiyor. Yoksa bu kadar ahmakça politika gütmezlerdi” açıklamalarında bulunduğunu anımsatarak Erdoğan’ın şimdi yargıya hakaret ettiği söyledi. Baykal, “DTP’lilerin kendilerini, davranış biçimlerini denetlemelerinde yarar var da AKP yönetiminin, kendisini, davranış biçimini denetlemesinde yarar yok mu? Hukuk, oy düzeyine göre işler ya da işlemez diye ayırım mı yapacağız. AKP’ye çevirerek okuyalım: ‘Hizmet için seçilenler, kavga, gerginlik çıkması için olaylara adeta çanak tutuyorlar’ Yanlış mı? AKP için düşünün ‘Partinin kapatılmasını en çok siyasiler istiyor’ diyor. ‘Yüzde 50,70 oy alırız, bereket ekiyoruz tarlamıza’ diyenler... Samimi olmamız lazım” dedi. Baykal, sözlerini “Meclis Başkanı, 23 Nisan’da çocuklara ne söyleyeceğim, diyor. ‘Bu memlekette hukuk işler’ diyeceksin. DTP için, ‘Türkiye hukuk devletidir, herkes müsterih olsun’ diyorsun. AKP’ye dava açılınca niye Türkiye müsterih olmayacak” sürdürdü. Törene geciken DTP’liye azar ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’da 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi nedeniyle yapılan törene geç gelen Diyarbakır Belediye Başkanvekili DTP’li İhsan Uğur’a, Vali Hüseyin Avni Mutlu ile 2’nci Hava Kuvvet Komutanı Korgeneral Rasim Arslan tepki gösterdi. Mutlu’nun, gecikme nedenini sorması üzerine Uğur, “Saatim durmuş” dedi. Bunun üzerine Korgeneral Arslan’ın “Onların saatleri başka şeyler için çalışıyor. Bu tür programlarda duruyor” dediği duyuldu. Uğur, gazetecilere valiliğin program saatinin kendilerine yanlış verildiğini söyledi. Vekil davaları Yargıtay’da ? İstanbul Haber Servisi DTP milletvekilleri Aysel Tuğluk ile Ayla Akat Ata’nın da aralarında bulunduğu bazı sanıkların “terör örgütü PKK’ye üye olmak”, “yasadışı örgütün propagandasını yapmak’’ ve “görevi kötüye kullanmak’’ suçlarına ilişkin yargılandıkları 10 ayrı dosya, birleştirme talebiyle İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Talebi kabul etmeyen mahkeme, dosyaların Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine karar verdi. A HMET TÜRK’TEN ERDOĞAN’A TEPKİ Ö DP GENEL BAŞKANI UFUK URAS ‘Sadece kendine mi demokratsın? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, AKP’nin, DTP hakkında açılan kapatma davasına karşı çıkmak bir yana destek verdiğini belirterek “Sen sadece kendine mi Müslümansın? Sen sadece kendine mi demokratsın?” diye sordu. Partisinin grup toplantısında konuşan Ahmet Türk, Kürt sorununa demokratik çözüm için DTP’nin randevu talebi karşısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın randevu vermeyerek kendisini “gülünç duruma düşürdüğünü” söyledi. AKP hakkında açılan kapatma davasını “demokrasi ayıbı” olarak gördüklerini belirten Türk, şiddete başvurmamak kaydıyla, bütün siyasi partilerin görüşlerini özgürce ifade edebilmelerinin yolunun açılması gerektiğini söyledi. Konuşmasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin parti kapatmayı zorlaştıran anayasa değişikliği önerisinde DTP’yi kapsam dışı tutacak formülünü de eleştiren Türk, “Bu resmen zümre siyasetini oluşturma anlayışıdır. Tehlikeli bir anlayıştır bu. Bu anlayışın sahiplerine diyoruz ki, bu demokrasi bir gün size de lazım olacak. Bunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın” dedi. DTP’nin aylardır hukuki ve fiziksel linç girişimi ile karşı karşıya olduğunu savunan Türk, “Hepimize gayri ihtiyari olarak insaf dedirten bir yaklaşım. Şimdi buradan sormak istiyorum: Sen sadece ‘kendine mi Müslümansın?’ Sen sadece kendine mi demokratsın?” görüşünü dile getirdi. ‘AKP’yi sandıkta alt etmenin yolunu bulalım’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖDP Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, “AKP’yi, toplumdaki muhafazakârlaşmayı, devlet içindeki kadrolaşmayı durduracak yolu mahkemelerde, kışlalarda değil; meydanlarda, sandıklarda alt etmenin yolunu bulalım’’ dedi. TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “bugüne dek iktidara gelen hiçbir partinin, özgür, eşit, adil, saydam ve herkes için demokratik bir siyasal zemin oluşturmak için kapsamlı bir temizliğe girişmediğini, iktidarların daima, ‘yama’ ya da ‘kapkaç’ türü değişiklikler yaptığını” kaydeden Uras, “AKP’ye açılan davayı doğru bulmuyoruz, bu kesin. Ama daha bir süre önce bu partinin bazı mensuplarının, DTP’nin kapatılması yönünde savcılara yaptıkları çağrılar unutulabilir mi?” dedi. Uras, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anamuhalefet partisinden kapatma iddianamesine yükselen alkış sesleri ve övgüler, demokrasi tarihinden alınmış derslerin bir yana bırakıldığının ya da unutulduğunun en açık ve hazin işaretidir. Türkiye’de parti kapatmaları destekleyenler, toplumsal sorunları değil, demokrasinin mezar kazıcısı rolüne soyundu. Parti kapatılarak, özgürlük ve demokrasi feda edilerek laiklik ve Cumhuriyet korunamaz, olsa olsa demokrasi tahrip edilir. Demokrasilerde seçimle işbaşına gelmiş iktidarların yaptığı hatalardan dolayı, hesabı sandıkta seçmene vermeleri esastır.’’ Müdahillik talebi ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmirli avukat Noyan Özkan, Yargıtay Başsavcılığı’nın AKP aleyhine açtığı davaya, “demokratik ve laik hukuk devletini savunan yurttaş” sıfatıyla katılma başvurusunda bulundu. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na dilekçe veren Özkan, başvurusunda, “AKP’nin laiklik ilkesini yozlaştıran icraatlarından zarar görmem nedeniyle davada müdahil olmak istiyorum” ifadesine yer verdi. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 Hukukçular, iddianamede siyasetçi olduğu dönemdeki eylemleri nedeniyle yer aldığına dikkat çekti Yargılanacak olan AKP’li Gül ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin, kapatma davası iddianamesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de yer verilmesinin iddianamenin reddini gerektirdiği yönündeki görüşüne hukukçular karşı çıkıyor. Hukukçular, Gül’ün Cumhurbaşkanı sıfatı ile değil siyasetçi olduğu dönemdeki eylemleri nedeniyle iddianamede yer aldığına dikkat çektiler. Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Abdullah Gül’ün iddianamede Cumhurbaşkanı olmadığı dönemdeki davranışları nedeniyle yer aldığını vurgulayarak, “Cumhurbaşkanı vatana ihanet suçu söz konusu değilse yargılanamaz, ama bu hiç yargılanmayacağı anlamına gelmez. Cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra böyle bir suçu varsa yargılanabilir, tıpkı milletvekilleri gibi” dedi. Başsavcının “Geçmişte parti sorumlusu olarak sorumludur. Böyle bir suç işlemiştir geçmişte. Yani suçlamayı ben yaparım, dokunulmazlığı varsa ona mahkeme karar verir” diye düşündüğünü belirten Soysal, “Savcı bir milletvekilinin dokunulmazlığı konusunda, dokunulmazlığı var diye dava açmamazlık etmiyor. Dava açıyor, fakat mahkeme dokunulmazlık nedeniyle davayı dönem sonuna bırakıyor” değerlendirmesini yaptı. Prof. Dr. Ülkü Azrak, yapılanın bir ceza soruşturması olmadığına işaret ederek “Bu sadece siyasi faaliyetten men gibi bir yaptırım. Cumhurbaşkanının sorumluluğu vatana ihanet dışında yok. Cumhurbaşkanı olarak değil ama eski yaptığı eylemleri iddianamede yer almıştır. Çünkü siyasi sorumsuzluğu Cumhurbaşkanı sıfatı taşıdığı bu dönem içindir. Oysa Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık yaptı” diye konuştu. Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, dava içeriğinden konuşmanın doğru olmayacağını be Sarıgül’ün avukatı CHP’de kaldı ? ANKARA (AA) Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de avukatlığını yapan Murat Hazinedar, CHP’den ihracına ilişkin Yüksek Disiplin Kurulu işleminin iptali istemiyle açtığı davayı kazandı. Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın dünkü duruşmasında yargıç Yaşar Eren, Yüksek Disiplin Kurulu işleminin iptaline karar verildiğini açıkladı. C MY B C MY B ‘Yasal engel yok’ lirterek, Abdullah Gül’ün durumunu teorik olarak şöyle değerlendirdi: “Bu bir siyasi parti kapatma davası, ceza davası değil. Kendine özgü bir davadır. Kim olursa olsun, siyasi parti üyeliği dönemindeki eylemleri, daha sonra partiden ayrılsa bile, o partiyi sorumlu kılar. Cumhurbaşkanı olduktan sonra, partiyle aynı çizgide söylemleri olabilir; onu konu edemezsiniz. Ama partili olduğu dönemdeki eylemlerini dava konusu etmekte hiçbir yasal engel söz konusu değil.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle