09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 MART 2008 PERŞEMBE 2 “Biliniz ki, Türk ulusu, ne vakit yükselmek için bir adım atmak istemişse, bu adımların önünde daima öncü olarak ulusal amacı gerçekleştiren kendi kahraman çocuklarından kurulu ordusunu görmüştür... Bunun içindir ki, Türk ulusu tehlikelere karşı elinde kılıç yürümeye hazır bulunan kahraman çocuklarına derin bir güven beslemiştir. Ve bu güveni daima besleyecektir. Bundan sonra da Türk ulusunun yüce ülküsünün gerçekleşmesi için kahraman evlatları hep önde gidecektir” (Atatürk, 21 Şubat 1931). ??? Ne güzel bir oyun oynandı! Kutlamak gerekir usta oyuncuları.. Ne yapıp ettiler, askeri gündelik siyaset karmaşasına bulaştırdılar... Atatürk’ün, devrimlerin, Çumhuriyetin, çağdaşlığın, uygarlığın en güçlü kalesini yıpratmak, yozlaştırmak, giderek etkisiz kılmak... Başardılar mı?.. Atatürk’ün ordusu ile Atatürk’ün kurduğu partisini karşı karşıya ge OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Öyle Bir Oyun ki! tirmek başarısını gösteren kim? Önce kişiliğinden uzaklaşmış CHP’nin bir türlü değişmeyen başkanı!.. Ve çevresindeki küçük bir dostlar topluluğu!.. ??? Altı yıldır durmaksızın gerilere doğru bir gidiş, bir itiliş var. İstenen, şeriat koşullarına, yani ilkelliklere dönmek... Bu çirkinlik batağına kavuşmak için tüm çabalarını harcayanlar ortada. Başörtüsü, türban, kadınlara bol çocuk doğurtmak, toplumu bölmek, yabancıların istediği her şeyi yerine getirmek, yurdun, ulusun değerlerini ona buna sunmak, kendilerine de yarar sağlamak.. Türkiye Cumhuriyeti’nin bekçisi, koruyucusu, sürdürücüsü kimdi, kimlerdi? Buna aklı başında olan her yurttaş şu yanıtı verir: Türk askeri, sonra da Atatürk’ün kurduğu parti... Bugün ne oldu? Atatürk’ün askeri ile partisi karşı karşıya!.. Öte yandan AKP hükümeti olup biteni gülerek, sevinerek izlemekte... Geçen gün Kartaca yıkılmadan hiçbir şey düzelmez, hiçbir şey iyiye, güzele, doğruya gitmez diye yazdım. Kartaca, yani bugünkü AKP iktidarı!.. Altı yedi yılda gerçekleştirilen kötülükleri bir anda silip atmak, yani masayı temizlemek, Latinlerin dediği gibi, “Tabula Rasa”... Evet, bugünkü yönetimi, Cumhuriyete karşı tutumlarını dirençle sürdüren bir iktidarı, tüm yaptıkları ettikleriyle silmek. Sevinçlerinden zıpladıklarını görür gibiyim; oh ne güzel, Atatürk’ün askeri ile Atatürk’ün bir zamanların en güçlü partisini birbirine düşürdük diye!.. CHP’nin görevi bu iktidarı en kısa yoldan değiştirmektir. Askerle uğraşmak değil!.. Sözümüzü Tutmalıyız!.. Kaan OZONER ir ülke düşünün ki, ekonomik göstergeleri bozulmuş; işsizlik giderek artıyor, çalışanlar karınlarını doyurmakta bile zorluk çekiyorlar... Halk her geçen gün biraz daha fakirleşirken iktidar sahipleri ülkenin değerlerini özelleştirme adı altında yabancılara satıyorlar... Bir ülke düşünün ki, ulusal değerlere karşı çıkan insanlar, başbakan danışmanı unvanıyla ülke yönetiminde söz sahibi oluyorlar... Bir ülke düşünün ki, emperyalizme karşı savaş verilerek kurulmuş bir cumhuriyet, yobazlığa karşı korunamıyor... Her köşede vatan kurtarılırken köşelerden meydanlara çıkılamıyor... Toplantılarda, vatan tartışmalar içinde kayboluyor... Aydınlar halk içine inerek gerçekleri gösteremiyor... PENCERE Tansel Çölaşan’ın Saptaması Doğrudur... Devrim.. İnkılap.. İhtilal.. İncelikli farklarıyla iç içe geçmiş bu üç sözcük toplum yaşamında köklü bir değişikliği vurgular... Denir ki: “ Sosyal devrimler tarihin lokomotifleridir...” Ne var ki tutucu ve dinci çoğu kişi bugün devrim sözcüğünden nefret ediyor... Neden?.. Çünkü Atatürk devrimi saltanatı ve hilafeti kaldırdı, şeriatçı Osmanlı devletinden laik Cumhuriyete dönüştük... Ya 27 Mayıs?.. Bir askeri darbe mi?.. Devrim mi?.. Konu son günlerde yine alevlendi; çünkü Danıştay Başsavcısı 27 Mayıs’ı “devrim” diye niteledi... ? Atatürk devrimi gerçekleşmeseydi, Türkiye başta Medeni Kanun olmak üzere tüm hukukunu çağdaşlaştırıp laikleşmeseydi, bugün liberali, muhafazakârı, enteli menteli hiç kimse Avrupa Birliği’ne üyeliği ağzına alamazdı... 1923 Devrimi Türkiye’nin çağdaş devletler arasına girmesini sağlayan bir inkılaptır... ? Peki, 27 Mayıs askeri darbe mi?.. Başlangıçta öyleydi... Ancak bir devrim halk ayaklanmasıyla da başlayabilir; askeri müdahale, gençlik eylemi, emperyalizme direniş, işçi başkaldırısıyla da uç verebilir... Devrimin ölçütü nedir?.. ? 14 Mayıs 1950’de seçimle iktidara geçen Demokrat Parti 10 yıl içinde ne yaptı?.. Anayasayı “Teşkilatı Esasiye Kanunu” yaptı... Demokrasi, özgürlük, eşitlik alanında hiçbir şey yapmadı... 27 Mayıs askeri müdahalesi bir darbeyle yönetime geçti; 1961 Anayasası’nı yaparak geri çekildi... Neler yazdı açtığı anayasal sayfaya?.. Sosyal devlet.. Anayasa Mahkemesi.. Yüksek Hâkimler Kurulu.. Üniversite özerkliği.. Sendikal haklar.. Toplusözleşme düzeni.. Yargı bağımsızlığı.. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı.. Tabii yargıç ilkesi... Sosyal güvenlik hakkı.. Ve bu köşeye sığmayacak çapta bir hukuk değişimiyle 27 Mayıs müdahalesi devrime dönüştü... Danıştay Başsavcısı Sayın Tansel Çölaşan’ın 27 Mayıs’ı “devrim” diye nitelendirmesi hem bilimseldir, hem hukuksaldır... ? Üstelik Çölaşan’ın nitelemesi özünde anayasaldır... Çünkü bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ilkeleri ve içeriği açısından, (12 Eylül’de ne kadar hırpalansa da) 27 Mayıs anayasasının hukuk temellerini ve koşullarını içermektedir... 27 Mayıs, meşruiyetini yitirmiş bir siyasal iktidara karşı askeri müdahaleyle başlamış, tam bir “milli demokratik devrim”e dönüşmüştür... Bilimsel gözle 27 Mayıs öncesi ve sonrası anayasal hukukuna bakıldığında, bir başka türlü değerlendirme olanaksızdır. B Eğer bu vatanı seviyorsak, gerçekleri halkın görmesi için neden çaba göstermiyoruz?.. Bu vatan için gözlerini kırpmadan yaşamlarını feda eden, kanları ve canları ile Cumhuriyeti kuran kahramanların bizleri kurtarmasını mı bekliyoruz?.. Atatürk yeniden mi gelsin!.. Çağdaş ve modern Cumhuriyeti kuranlara, bizi bugünlere kavuşturanlara hiç mi borcumuz yok?.. Kişiyi öldüren yaşama gözlerini yummak değil; unutulmaktır... Bizler bu vatan için mücadele verenleri unutmamalı, onları unutturmamalıyız... Ulusları ulus yapan budur... Bize sağlanmış olan özgürlük ortamını korumalıyız... Cumhuriyeti kuranlara karşı borcumuza sadık kalmalıyız... Atatürk’e vermiş olduğumuz sözü tutmalıyız... CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle