29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2008 PAZAR 6 HABERLER ÜAK Başkanı Akaydın, laiklik konusundaki tavırlarının değişmeyeceğini söyledi PAZAR ORHAN BURSALI Rektörler duruşlarında kararlı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP ve MHP’nin üniversitelerde türbanı serbest bırakma girişimine sert bir bildiriyle karşı çıkan üniversiteler, kararlı duruşlarını bundan sonra da sürdürecek. Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, “Gücümüzün yettiği kadar kendi toplumsal sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Laiklik bizim için çok önemli” dedi. ODTÜ’de önceki gün yaptığı olağanüstü toplantının ardından türbanın serbest bırakılması durumunda “Türkiye Cumhuriyeti’nin din devletine dönüşe Tarihsel Çıkışma Celal Şengör, kendisini YÖK üyeliğine aday gösteren Üniversitelerarası Kurul üyelerine hitaben tarihsel önemde bir mektup yayımladı. Bu mektup bilimsel tutum, bilimsel düşünce, bilimsel düşüncenin olaylara nesnel yaklaşımı konusunda bir belgedir. Şu türban tartışmalarında yazılıp çizilenlerin pek çoğunu sel götürecek, ama bu mektup kalacak! Celal özetle diyor ki: “Bunu.. uygarlığa karşı yöneltilmiş saldırıların fütursuzca geliştiği bir ortamda cesaret ve haysiyetle yaptınız. Bu saldırıların en son örneği Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin ortaklaşa başlattıkları üniversitelerde türban serbestisi atağıdır... Bizim açımızdan, üniversitelere dinî bir sembolün girmesinin hukuk cephesinin, kamuoyunda öne çıkartıldığı kadar belirleyici olduğunu sanmıyorum, çünkü hukuk nihayet aksiyomatik bir sistemdir. Baştan kabul edilen aksiyomlara bağlıdır. Bu açıdan hukukun rölativist bir temeli vardır ve bu temel onu bazı durumlarda pek tehlikeli bir tahakküm aracı yapabilir. Bunun en meşhur misalleri... pek çok insanın en fecî şartlarda katledilmesine, toplumların sefâlet ve felâketine neden olmuştur.” Devamla: “...üniversitede dinin ‘şakırdatılması’, bizzat üniversite kavramıyla çelişir... Din, belirli dogmalar çevresinde kurulmuştur ve yanılmaz olduğu iddia edilen bir veya birkaç tanrının vahiyleri olan dogmalarından vazgeçemez. Bilim ise sürekli olarak gerçeği arayan ve gerçekle bağdaşmayan hiçbir şeyi kabul etmeyen bir düşünce sistemidir. Bilim, bitmeyen bir denemeyanılma süreci içerisinde daima yanlışları eleyerek hakikate asimtotik olarak yaklaşır. Ancak hepinizin bildiği gibi, tek bir ters veri, en ihtişamlı teoriyi çöpe atmaya yeterlidir... Bugün artık ne dünyanın yedi günde yaratıldığına.. ne de Havva ile Âdem masalına inanmak mümkündür. ‘Üniversitede yasak olmaz’ diyenlerin, üniversitede yanlışlığı isbat edilmiş fikirlerin artık kullanılamayacağını ve öğretilmeye devam edilmelerine izin verilemeyeceğini anlamış olması gerekir. Bu nedenle coğrafya derslerinde düz bir dünya veya fizik derslerinde Aristo fiziği öğretmeye kalkan hocalara izin verilemez...” “...üniversite tüm dogmatik inanç sistemlerini işlevine temel yapmayı reddeder. Onları bilimsel olarak inceler, ancak temsilcilerini üyeleri olarak kabul etmez... büyük felsefeci Lord Bertrand Russell’ın dediği gibi, insanlığın gerçekten bildiği, fakat bilimin bulmuş olmadığı hiçbir şey yoktur. Bir başka deyişle, bilim dışında insanlığın hiçbir bilgi kaynağı yoktur... Türban yasağının kaldırılmasını temelde yalnızca bu nedenle kabul etmemiz mümkün değildir. Bu konuda ne karşımıza çıkarılacak hukuk sistemleri ne de dünyadan gösterilecek örnekler bizi ikna edebilir... Aklı ve eleştiriyi kabul etmeyen hiçbir sistemi üniversite kapısından içeri alamayız.” “İcab ederse, ülke yöneticileri akıllarını başlarına alana kadar o kapıları kapatırız. Bu bizim tarihsel geleneklerimizden gelen hakkımız ve hem insanlığa hem de öğrencilerimize karşı görevimizdir...” (Tam metin cumaya CBT’de) ??? Celal Şengör, bu mektubun ilk örneğini üç hafta önce, adaylığı henüz ilk ortaya atıldığında yazmıştı. O sırada adaylık önerisine sıcak bakmıyordu. Üniversitesi İTÜ de! Şimdi YÖK adayı ve İTÜ tam destek arkasında! Adaylığı, Cumhurbaşkanlığı makamının önünde, onay bekliyor!? Aslında Celal bu mektupla, YÖK üyeliğine önerdikleri adayın, güncel durum konusundaki tutumunu açıklıyor ve onlara “İşte böyle düşüncedeki bir insanı seçtiniz” diyordu! Şüphesiz, kurul üyeleri kimi ve neden seçtiklerini biliyorlardı! Celal Şengör’ün mektubu ilk Radikal gazetesi yöneticisinin köşesinde kamuoyuna açıklandı! Tabii ki “kötülenerek”! En çok da Celal’in “gerekirse...kapıları kapatırız” sözleri battı! Bir üniversitenin ülkedeki çok önemli bir gelişmeyi protesto amacıyla kapılarını kapatabileceği, şüphesiz herkesin kafasının basabileceği bir durum değildir! İtalya’da Papa’ya açılış konuşması yaptırtmayan ve onu üniversiteye sokmayan geçen ayki büyük isyanı anımsayan var mı! Siyaset, iktidarlar, çıkardıkları yasalar falan filan, hepsi gelip geçicidir! Uygarlığımızın üzerinde yükseldiği, dayandığı tek bir nesnel temel var: Bilimsel düşünce ve ürettiği bilimsel bilgi! (Sanat ve insan bilimleri, diğer fil ayakları) Üniversite, ezelden geleceğe, insanlığın taşıyıcısıdır. Gücünü de buradan alır! Kendisini “başkalaştırma” çabalarına da isyan eder, temsilcilerine kapılarını da kapatır... Bilim düşmanlarının başarıları hep geçici nitelikte olmaya mahkumdur... Sonuçta eleştirel akıl, üniversitenin burçlarında bayrağını sallandırır. ??? AKP yalakası bir başka gazete yazarı da, Celal’in mektubundaki düşüncelere edecek tek lafı olamayacağı için, kendisinin siyasi görüşlerine ve askere bakışına ilişkin görüşlerini kalemine dolamaya ve Celal’in ne berbat bir insan olduğunu göstermeye çalışıyor! Celal’in siyasi düşüncelerini paylaşmayabilirsiniz, ama mektubunda savunduğu bilime ilişkin görüşlerinin yanlışlığını, siyasi görüşlerini sergileyerek göstermeye çalışırsanız (üçkâğıtçı cinsinden) zavallı duruma düşersiniz! Eserler ve siyasi görüşler farklı olabilir! Celal’in, ayrıca, siyasi görüşlerine dayanarak elde ettiği tek bir bilim (edebiyat!) madalyası da yoktur! Celal’i dünya bilimine sorunuz! Alacağınız toplu yanıt karşısında kızaracak yüzünüz bile olduğunu düşünmüyorum! Türkiye ne yazık ki aydın namusunu yitireli bu duruma düştü! ? ODTÜ’de önceki gün yaptığı olağanüstü toplantının ardından türbanın serbest bırakılması durumunda “Türkiye Cumhuriyeti’nin din devletine dönüşeceğini” vurgulayan Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Akaydın gelecek dönemde üniversiteleri bekleyen bir başka tehlikenin imam hatiplere katsayı kolaylığı sağlanması olduğunu söyledi. ceğini” vurgulayan ÜAK, bu duruşunu koruyacak. ÜAK Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, gelecek dönemde üniversiteleri bekleyen bir başka tehlikenin imam hatiplere katsayı kolaylığı sağlanması olduğunu söyledi. Akaydın, bu konuda da gerekli tepkiyi vereceklerini belirtti. Rektörler olarak önümüzdeki dönem için bir eylem planı oluşturmadıklarını anlatan Akaydın, “Bu biraz da sivil topluma düşer. Sivil toplum tarafından yapılan eylemler laik Cumhuriyeti koruma refleksiyle yapılıyorsa biz en azından duygusal olarak bunun arkasında oluruz. Çünkü laiklik bizim için çok önemli” dedi. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, “Yasalar çerçevesinde bu düzenlemelerin yasalaşmaması için elimizden geldiğince yetkilileri bilgilendirmeye, kaygılarımızı dile getirmeye devam edeceğiz” dedi. Önümüzdeki dönemde sergilenecek tepkiler konusunda net bir görüşün ortaya çıkmadığını anlatan Ural Akbulut, “Çeşitli fikirler geliyor, içimizden belli bir grubun temsilci olarak Meclis’e gitmesi, Anıtkabir ziyareti gibi öneriler var. Bunların hepsi ni değerlendireceğiz” diye konuştu. ‘Mükemmel bir duruş’ Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz de ÜAK bildirisi ile ilgili olarak “Sayın rektörler gayet mükemmel bir duruş sergilediler. Bundan daha iyisi olmaz, gayet vakur, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete yakışan bir duruş oldu” dedi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın rektörlere yönelik tehditlerine de değinen Gürüz, “YÖK Başkanlığı için gerekli niteliklerin hiçbirini taşıdığına inanmıyorum. Olacağı budur” dedi. Prof. Dr. Mustafa Akaydın. ABD’deki dernekler: Öldürülenler unutulmasın Anadolu Üniversitesi’nin eski rektörü Prof. Engin Ataç, ‘Oruç tutmadığı için öldürülen öğrencileri unutmamak gerekir. Türban karşılığı burs verme gündeme gelebilir’ dedi CAN HACIOĞLU Başbakan anayasal suç işliyor İstanbul Haber Servisi ABD’deki beş Türk derneğinin kadın yönetici ve üyeleri ortak açıklama yaparak, AKP iktidarının üniversitelerde türbanı serbest bırakma girişimine kesinlikle karşı olduklarını bildirdi. Türk Amerikan Dernekleri Birliği, Türk Amerikan DerneğiDistrict Of Columbia, Amerika Atatürk Derneği, Washington Türk Kadınlar Derneği ve Kaliforniya Türk Amerikan Derneği tarafından yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasal suç işlediğini ifade edilerek, yüksek yargı organlarının anayasal suç işleyenleri cezalandırması istendi. Köy Enstitülerine sahip çıkan kuruluşlar da iktidarın laik devleti din devletine dönüştürme çabası içinde olduğuna dikkat çekti. Köy Ensitüleri’ni Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği ile Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı tarafından yapılan ortak açıklamada, “Türban tartışmaları, laik devletin bugüne kadar aldığı yaraları derinleştirecek ve rejimi tehdit eder noktaya getirecektir. Laik devleti savunan her birey ve kurum bu gidişata şiddetle karşı durmalıdır” denildi. ESKİŞEHİR YÖK üyesi, Anadolu Üniversitesi’nin eski rektörü Prof. Dr. Engin Ataç, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasıyla birlikte başı açık öğrencilerin baskıyla karşılacağı uyarısında bulunarak “Oruç tutmadığı için öldürülen öğrencileri unutmamak gerekir. Türban karşılığı burs verme gündeme gelebilir” dedi. Anadolu Üniversitesi’nde iki dönem rektörlük yapan ve daha sonra eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından YÖK üyeliğine atanan Prof. Dr. Engin Ataç, türbanla ilgili tasarının Meclis’ten geçmesi halinde “çene altında bağlama” uygulamasını kimin kontrol ede ceğini sordu. Bu kontrol sırasında çatışma çıkmayacağının garantisi olmadığını ifade eden Ataç, “Türbanlı öğrencilerin çok büyük bir bölümünün bir siyasal kimliği ifade ettiğini ve agresif olduğunu biliyoruz. Üniversitedeki öğrenciler arasında sıkıntı yaşanmayacağını kimse söyleyemez. Eğer diğer öğrenciler de taraf olursa üniversitelerde kaos hâkim olacaktır. Üniversite yönetimleri kendi işleriyle mi uğraşacak, yoksa üniversitenin içindeki cepheleşmelerle mi?” diye konuştu. ‘Çarşaf ve cüppeliler de girer’ Yasa değişikliğinin ardından çarşaflılar ve cüppelilerin de üniversiteye girmeye çalışacağını vurgulayan Ataç, her üniversite yönetiminin olay lara farklı yaklaşabileceğini söyledi. Ataç, yasayı tam uygulamak isteyen üniversitelerde sorun yaşanacağını belirterek “Esnek tutan üniversitelerde ise başka sorunlar olacaktır. Öğrenciler arasında ‘mahalle baskısı’ denilen ‘toplumsal baskı’ artacaktır. Küpe takan, saçı uzun olduğu için dayak yiyen ve oruç tutmadığı için öldürülen öğrencilerin olduğunun unutulmaması gerekir” dedi. Türbanlıların üniversiteye girmesiyle birlikte, tarikat ve cemaatlerin öğrencilere türban takmaları karşılığında vereceği bursların yoğunlaşacağına dikkat çeken Ataç, “Uygulanmayacak kanunları, kuralları koymanın anlamı yoktur. ‘Özgürlükler’ adı altında demokrasiyi yıkmanıza kimse izin vermez” diye konuştu. ‘Sessizliğini’ bozdu Beyoğlu’ndaki İstanbul Barosu’nda dün düzenlenen basın toplantısında konuşan İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, “Türban bir simgenin kamu yönetiminde ayrıcalık talebidir” dedi. Arınç ‘çağdaş giyimi’ hedef aldı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Uzun süredir sessizliğini koruyan eski TBMM Başkanı ve AKP Manisa Milletvekili Bülent Arınç üniversitelerdeki “çağdaş giyimi” hedef aldı. Manisa Belediyesi Kültür Sitesi Lale Salonu’nda yapılan AKP Manisa İl Gençlik Kolları Olağan Genel Kurul toplantısında konuşan Arınç, üniversitelerde türban sorunu nedeniyle binlerce ailenin mağdur olduğunu ileri sürdü. Türbanla üniversiteye girilemediğini anlatan Arınç’ın, “Onlar bu kıyafetle giremezken çok sevgili arkadaşları hangi kıyafetlerle üniversitelere giriyorlarsa onları da hepiniz biliyorsunuz’’ ifadelerini kullanması dikkat çekti. ‘Tarafsızlık etkilenir’ Türban yanlısı eylem Haber Merkezi AKP hükümetinin türbanın üniversitelerde serbest bırakılması girişimleri yurdun dört bir yanında on binlerce kişi tarafından protesto edilirken bazı İslamcı dernekler, türbanın her yerde serbest kalması istemiyle eylem yaptılar. Başkent Kadın Platformu, MazlumDer, Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu ve bazı sivil toplum örgütleri mensuplarının yer aldığı eyleme katılanlar Ankara Sıhhiye’deki Abdi İpekçi Parkı’nda toplandılar. Başörtülü bir grup kadının “Bu modeller uygun mu’’ diye sorarak başlarına kesekâğıdı geçirdiği gözlendi. Eylemi, bazı yabancı basın kuruluşlarının temsilcileri de izledi. İstanbul’da Saraçhane Parkı’nda toplanan bir grup çeşitli dövizler açtı. MazlumDer İstanbul Şube Başkanı Ramazan Beyhan, türban konusunda tepki gösteren üniversite rektörlerini kınadıklarını söyledi. İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu, AKP ve MHP’nin, üniversitelere türbanlı girişin önünü açan anayasa değişikliği girişimine karşı eleştirilerini sürdürdü. İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, anayasa değişikliğinin “rejim bunalımı doğuracağı kuşkusu” içinde olduklarını ifade ederek “Bu değişiklikler yürürlüğe girerse şeriatın kestiği parmak acıyacaktır” dedi. Beyoğlu’ndaki İstanbul Barosu’nda dün düzenlenen basın toplantısında konuşan Kolcuoğlu, anayasal değişikliklerin üniversitelerdeki öğrenim özgürlüğü olarak ifade edilen boyutunun buzdağının görünen kısmı olduğunu vurgulayarak “Türban bir simgenin kamu yönetiminde ayrıcalık talebidir” dedi. Türbanın üniversitelerde serbest hale getirilmesinin sadece üniversitelerle sınırlı kalamayacağını da belirten Kolcuoğlu, “Bugün hukuk fakültelerine türbanıyla giren bir öğrenci hukukçu olduğunda da bu ayrıcalığını korumak isteyecektir. Biz giydiğimiz cüppelerimizle tarafsız ve bağımsız hukuku temsil ediyoruz. Başında türbanı olan bir hâkimin türbansız avukatla karşılaştığında tarafsız olmasını beklemek mümkün değildir. Bu yargının tarafsızlığını ortadan kaldıracak bir gelişmedir” diye konuştu. mut bir siyasal proje olarak algılanıp zaman ve zemini özel olarak biçimlendirilerek gündeme getirilmiştir” diye konuştu. Değişikliğin türbansızlar açısından getireceği sonuçlara işaret eden Kolcuoğlu, “mahalle baskısı”nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin asıl ilgi alanında olacağı uyarısında bulundu. Değişikliğin, demokrasi ve laiklik ilkesinde yara açacağı, toplumda derin bir ayrımcılığın temelini atacağı, dinsel kuralları uygulamaya koymuş olacağı, üniversitelerin bilim ve özerkliğine gölge düşüreceği, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını etkileyeceği şeklindeki öngörülerini maddeler halinde sıralayan Kolcuoğlu, “Bu değişiklikler yürürlüğe girerse artık şeriatın kestiği parmak acıyacaktır” dedi. ‘Rektörler suç işler’ Üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasına ilişkin düzenlemenin, “2025 yıldan beri çekilen bu mağduriyeti” gidereceğini anlatan Arınç, yasayı uygulamayan rektörlerin suç işleyeceğini belirterek “Viyana üniversitelerinde başının örtüsüyle okuyup mezun olan kızlarımıza mezuniyet törenlerinde mezuniyet belgelerini oranın rektörleri veriyor’’ dedi. Arınç, “222A” parolasıyla Anıtkabir ve yurdun çeşitli yerlerinde düzenlenen laikliğe destek mitinglerini de eleştirerek benzer parolaların Adnan Menderes döneminde de “555K” olarak dile getirildiğini anlattı. Bülent Arınç, Menderes’e karşı darbe girişiminde bulunanların “insan içine çıkamadıklarını” öne sürdü. ‘Ayrımcılığın temeli atılır’ İnsanların ibadetlerini istediği şekilde yapması için bütün olanakların fazlasıyla tanındığını kaydeden Kolcuoğlu, “Bu değişiklik so obursali?cumhuriyet.com.tr Meclis’e türban mesaisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKPMHP ittifakının hazırladığı ve anayasanın 10 ve 42. maddelerinde değişiklik yapılarak üniversitelerde türban serbestisinin yolunu açan anayasa değişikliği önerisi bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek oylanacak. Anayasa değişikliği önerisinin ilk tur oylaması çarşamba, ikinci tur oylaması ise 9 Şubat cumartesi günü yapılacak. Anayasa değişikliği görüşmeleri nedeniyle, AKP ve MHP yönetimi, milletvekillerine “tam katılım” talimatı verdi. AKP ve MHP, gerekli sayısal çoğunluğa çok rahat ulaşmasına karşın düzenlemenin “ezici çoğunluk”la kabul edilmesini sağlamak için ağır hastalık dışında bütün mazeret izinlerini kaldırdı. DTP grubunun da oylamaya katılıp öneriye destek vermesi bekleniyor. Bardakoğlu: Çarşaf dini bir gereklilik değildir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, “Şalvar ve çarşaf dini bir gereklilik değildir’’ dedi. Bardakoğlu, CNN Türk’te katıldığı bir programda, soruları yanıtladı. Türkiye laikliğini kurum olarak önemsediklerini vurgulayan Bardakoğlu, “21. yüzyılda Türkiye laikliği çok olumlu meyveler verecektir. Yeter ki laikliği uygularken, laikliği anlarken, onu dinin karşıtı ve din dışı bir ideoloji haline getirmeye lim’’ dedi. “Müslümanların dini tecrübesinde kadınların başörtüsü dini gereklilik olarak görülegelmiştir. Bu tartışılmayacak kadar açık bir veridir’’ diyen Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şalvar ve çarşaf dini bir gereklilik değildir. Din sadece kadınların yüzleri hariç elleri hariç örtünmesiyle ilgili genel prensip koymuştur. Artık bundan sonrası insanların estetik duygularıyla, şehirleşebilmeleriyle, kültürleriyle alakalı.’’ CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle