22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ŞUBAT 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eski Başkan Yardımcısı Gümüşeli’den, Bakan Çelik’in çalışma yöntemine sert eleştiri 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Talim Terbiye’de yıkım FIRAT KOZOK Kitaplar... Fuat Balkan kimdir? 1887 yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimden sonra 13 Ekim 1906’da Edirne Lisesi’nde beden eğitimi öğretmenliği yaptı. 22 Kasım 1909’da Tıp Fakültesi’nde dahiliye subaylığı yaptı. 15 Ağustos 1915 ile 23 Ağustos 1923 yılları arasında Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Altıncı ve yedinci dönemlerde Edirne, sekizinci dönemde Kocaeli Milletvekili seçildi. Fuat Balkan, üç kez Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanlığı’nda bulundu. BJK’nin “1” nolu kurucu üyesidir. Hüseyin Gürer’in “Gürer Yayınevi” tarihe ışık tutan kitaplar yayımlıyor. Kitapların çoğunu oğlu Turgut Gürer yayıma hazırlıyor. “Komitacı” kitabını da Turgut hazırlamış yayına. Geçen hafta Alpay Kabacalı’nın yayıma hazırladığı “Portreler” kitabını okudum. Gürer Yayınları’ndan çıkan “Aydınlanma Bilgesi İlhan Selçuk” adını taşıyan kitap, en çok satan kitaplar listesine girmişti. Kısa sürede ikinci baskısını yapmıştı. Yıllar bir ırmak gibi akıp geçiyordu... Alpay’ın hazırladığı kitapta, İlhan Selçuk’un arkadaşları, dostları neler yazmışlardı baştan sona okudum... Ne diyordu 23 Mayıs 1967’de Yaşar Kemal: “İlhan Selçuk arkadaşım... Var olma ya da yok olma kavgasında en güzel kavgayı verenlerdensin...” İlhan Selçuk, Cumhuriyet’teki günlük yazılarında alçakgönüllü bir mizah yaratıcılığının yanı sıra değişik yaştan keşiflerini ustaca anlatır... İlhan Ağabeyin köşe yazıları aynı zamanda bir deneme yazısıdır... ??? Turgut Gürer, Fuat Balkan’ın yaşamöyküsünü çok güzel derleyip yayıma hazırlamış. Fuat Balkan, Türkiye’nin ilk komitacısıdır. 19081923 yıllarında çok önemli gizli görevlerde bulunmuş. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Mekadonya’da komitacılık yapmış, Kurtuluş Savaşı sırasında gizlice Yunanistan topraklarına girmiştir. Fuat Balkan’ın komitacılık örgütünün amacı neydi? Batı Trakya’da ezilen Türk halkını korumak ve Yunanlıları yıldırmak... Güneşli bir günün ortasında yeni gelen kitapları karıştırıyorum... Can Yayınları’ndan çıkan şiir kitapları masamın üzerinde duruyor... Yannis Ritsos’un “Bir Mayıs Günü Bırakıp Gittin”, Robert Desnos’un “Hayır Aşk Ölmedi”, “Divan Şiirinden Beyitler”, Anna Ahmatova’nın “Yaban Balı Özgürlük Kokar”, Furuğ’un “Yeryüzü Ayetleri”, Erdal Alova’nın “Antikçağ Anadolu Şiir Antolojisi”, Paul Auster’in “Duvar Yazısı”, Lorca’nın “Ne Garip Federico Adında Olmak”, Sappho’nun “Nedir Genel Deli Gönlümü Çelen”, Pablo Neruda’nın “Kuruntular Kitabı” başta belirttiğim gibi Can Yayınları’ndan çıktı. Güneşli bir sabah kitapları anlatıyorum işte... Benim duygularım şiirle çoğalır hep... Kimi anlar aklıma gelir... Alpay Kabacalı’nın “Aydınlanma Bilgesi İlhan Selçuk” kitabı 40 yılı aşkın bir dostluğu, kardeşliği beynimin ve yüreğimin içine yerleştirdi... Belki de babamı çok genç yaşta yitirmenin verdiği duygu beni uçurumların yamacına taşırken bir tek kişi “dur yapma” dedi... O İlhan Selçuk’tu... ??? Yazılarımda mantığım ve duygularım kimi zaman kapışır! İlle de biri öne geçecektir!.. Onları zaptetmekte zorlanırım!.. Kimi kez öfkelendim, kimi kez sakinleştim... Her neyse!.. İlhan Selçuk aydınlanma devrimine baş koymuş bir yazar. Tümcelerini bir damıtımdan geçirip, özdeyişsel bir anlatımla okurun beynine yerleştiriyor... İlhan Selçuk hem bir köşe yazarı hem de bir bilgedir. Bugün benim Cumhuriyet’e girişimin 42. yılı... Son 16 yıldır İlhan Selçuk bana Cumhuriyet’te katlandığı için de bilge üstü bir bilgedir... HÖC’den ABD protestosu ? ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC) üyeleri, Amerika’yı TürkAmerikan Derneği önünde yaptıkları eylemle protesto etti. Amerikan bayrağını yakan göstericiler, “Ortak düşman Amerika’dır” sloganları attı. Kent merkezindeki TürkAmerikan Derneği önünde toplanan HÖC üyeleri, dünyada yaşanan sorunların ve çatışmaların nedeni olarak gösterdikleri ABD’yi, Amerikan bayrağını yakıp, “Katil Amerika Ortadoğu’dan def ol”, “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi” sloganlarıyla protesto etti. Güvenlik güçlerinin yoğun önlem aldığı gözlenen eylem öncesinde, TürkAmerikan Derneği’ne yöneticiler tarafından Türk bayrağı asıldığı görüldü. ANKARA Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından göreve getirilen ancak bir süre sonra Talim Terbiye Kurulu (TTK) Başkan Yardımcılığı’ndan istifa ederek üniversitesine dönen Prof. Dr. Ali İlker Gümüşeli, kurulun yapısını ve bakanın çalışma yöntemini sert bir dille eleştirdi. “Bugüne kadar birçok devlet kurumunda çalıştım ama, Talim ve Terbiye’de geçirdiğim 1 yılım, kirlilik nasıl yaratılır bunu çok iyi gösterdi” diyen Gümüşeli, kurulda görev yapan üst düzey bürokratların çoğunun bakanın “eşi, dostu, hem ? TTK Başkan Yardımcılığı’ndan bir süre önce istifa eden Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İlker Gümüşeli, “Devletin birçok kurumunda çalıştım, ama Talim ve Terbiye’de geçirdiğim 1 yılım, kirlilik nasıl yaratılır, bunu çok iyi gösterdi’’ dedi. Bakanlıktaki üst düzey bürokratların çoğunun Çelik’in eşi dostu, hemşerisi olduğunu belirten Gümüşeli, herkesi kucaklayacak bir eğitim için TTK’nin özerk olması gerektiğini savundu. şerisi” olduğunu söyledi. TTK Başkan Yardımcılığı’ndan bir süre önce istifa eden Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İlker Gümüşeli’nin Cumhuriyet’e anlattıkları, milli eğitimin beyni olan TTK’de AKP ile birlikte gelen yıkımı tüm netliğiyle gözler önüne serdi. Kurulun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için yapısının mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Gümüşeli şöyle devam etti: “Bakanın yakını, eşi dostu, arkadaşı, siyasi iktidara yakın olanlardan oluşan bir grup olmasın; Türkiye’yi kucaklayacak, bilimsel açıdan bakabilecek, niteliği yüksek insanlardan oluşsun. Tarafsız bir kurul oluşturmak gerekiyor. Çünkü milli eğitim diyoruz, şu, bu görüşün bakanlığı demiyoruz.” Kurulun bugünkü yapısının yalnızca bakanın iradesine bağlı olarak oluşturulduğunu vurgulayan Gümüşeli, “Sadece iktidardaki partinin görüşlerine göre oluşturulan kurulun alacağı kararlar da kuşkusuz o doğrultuda oluşacaktır. Bu çok tehlikelidir. Ülkenin bunca önemli sorunu MERKEZİ SINAV YÖK’ten akademik geleneğe darbe ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelere verilen akademik kadro izinlerini iptal eden YÖK, araştırma görevlisi, uzman, okutman ve öğretim görevlisi alımlarını da merkezi sınav sistemiyle yapmaya karar verdi. Üniversiteler bu kapsama giren akademik personel alımlarını durdurdu. Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMOD) Genel Başkanı ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, “Bilim adamlığı birkaç saatlik sınavla ölçülebilecek bir özellik ifade etmez. Bilim adamında bulunması gereken nitelikler karakter, kişilik, zekâ, araştırma yeteneği ve bu gibi sayısız unsurlarla bütünlenir” dedi. Kayıp üsteğmen için girişim ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Şırnak’taki operasyon sırasında kaybolan Tabip Üsteğmen Fatih Uluğ’un eşi Feray Uluğ’un CHP’li komisyon üyesi Ahmet Ersin’e eşinin bulunması için yaptığı başvuru üzerine, devreye girme kararı aldı. Komisyon toplantısında Başkan Zafer Üskül’ün Jandarma Genel Komutanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunarak bilgi istemesi kararlaştırıldı. Komisyon ayrıca Cizre’de 15 yaşındaki Yahya Menekşe adlı çocuğun panzerle ezilerek öldürüldüğü ve DTP Batman Milletvekili Bengi Yıldız ile Batman Belediye Başkanı’nın dövüldüğü iddialarının da incelenmesini kararlaştırdı. İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü öğrencileri AKP hükümetinin türban düzenlemesine tepki gösterdi. (OZAN YAYMAN) varken TTK’yi tartışma konusu olmaktan kurtarmak için üye yapısının gözden geçirilmesi, üyelerin belirlenmesinde uygulanacak ortak bir standart belirlemek gerekiyor” diye konuştu. Bakan Çelik’in kurul üyelerini göreve getirme ve görevden alma konusunda tamamen keyfi hareket ettiğini ifade eden Gümüşeli, “Siz insanlara istediğim zaman atarım, istediğim zaman alırım derseniz, hiç kimse görüşünü rahat bir şekilde ortaya koyamaz” dedi. İstifa etme gerekçelerinden birinin de bakanın çalışma yöntemi olduğunu söyleyen Gümüşeli, “Ben, İrfan Bey’e yapılanlara isyan ettim ve ayrıldım” diye konuştu. Kurulda görev yaptığı sırada, görevli olduğu bir komisyonun başkanlığından alındığını, alma işleminden iki ay sonra “tesadüfen” öğrendiğini belirten Gümüşeli, “Bunun bir şekli vardır, gerekçesi vardır, en azından ‘Sen başarısız oldun’ dersiniz, alırsınız. Ama bu yapılmadı” dedi. Kurulda üyelerin yetki, sorumluluk ve görev sürelerinin de mutlaka yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Gümüşeli şunları kaydetti: “Şunu vurgulamakta yarar var: Hiç kimseyle bireysel bir sıkıntım yok. Ancak, biraz objektif düşünürsek, orada gerçekten hangi alanlarda uzmanların olması gerektiği var, bunun dışında yapılan görevlendirmeleri hiç doğru bulmuyorum. Kurul üyelerinin görev süreleri sınırlı olmalı, akademik yeterlilikleri olan insanlara öncelik verilmeli.” ‘Karanlığa, türbana, şeriata geçit yok’ Haber Merkezi Üniversitelerde AKP ve MHP’nin türbanı serbest bırakma girişimine tepkiler sürüyor. Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi’nde, dün öğrenciler tarafından “üniversitelerde karanlığa hayır yürüyüşü” gerçekleştirildi. Öğrenciler, ilk olarak Edebiyat Fakültesi A kapısı önünde bir araya geldi. Kapının girişine “Ülkemizi, üniversitemizi AKP’ye teslim etmeyeceğiz” yazılı pankart asan öğrenciler, üzerinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ABD bayrağından türban takmış gösteren karikatür ve “Üniversitelerimizde AKP karanlığına hayır! AKP’yi istemiyoruz” yazısının yer aldığı pankart açtı. Edebiyat Fakültesi önünden alkışlar ve ıslıklar eşliğinde yürüyüşe geçen öğrenciler, protestoları süresince, “Tayyip’in türbanı, Amerikan bayrağı; AKP’yi istemiyoruz; Karanlığa, türbana, şeriata geçit yok; AKP’nin imamı, kaça sattın vatanı; Tayyip türbanı Bahçeli’ye tak; Tayyip Amerika’ya, Fethullah’ın yanına; Fethullah def ol, üniversiteler bizimdir; Tayyip’i alana, Yusuf Ziya bedava; Üniversiteler bizimdir, liboşa, yobaza bırakmayız” sloganları attı. Ardından rektörlük binasına doğru yürüyüşe geçen öğrenciler, rektörlüğün önüne geldiğinde, grubu temsilen 2 öğrenci yönetimle görüşmeye gitti. Görüşmenin ardından açıklama yapan gençlerse Hacettepe Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Feyzullah Zeren ile bir araya geldiklerini söyledi. Üniversitelerinde türbanlı öğrencilere serbestlik tanınmasından rahatsızlık duyduklarını Zeren’e aktardıklarını belirten öğrenciler, “Biz de türbana, gericiliğe, AKP’ye karşıyız. Eyleminizi destekliyoruz” karşılığını aldıklarını ifade etti. İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü öğrencilerinden oluşan yaklaşık 2 bin kişi kent merkezinde, “AKP’nin türbanı, Amerikan bayrağı” sloganıyla yürüyüş yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’nden Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne yürüyen öğrenciler yol boyunca çevrede bulunan yurttaşlardan da büyük alkış aldılar. Marmara Üniversitesi (MÜ) öğrencileri, üniversitenin Haydarpaşa Yerleşkesi’nde düzenledikleri basın açıklamasıyla 2 Mart’ta Kadıköy’de yapılacak olan “AKP’yi istemiyoruz” mitingine ve 26 Şubat Salı günü MÜ Göztepe Kampusu’nda gerçekleştirilecek “AKP karanlığına hayır” eylemine çağrı yaptılar. “AKP’yi istemiyoruz”, “Tayyip’in türbanı Amerikan bayrağı” sloganları atan öğrenciler “Tayyip türbanı Bahçeli’ye tak”, “İşbirlikçi AKP” dövizleri taşıdılar. ‘1 yılda kirliliği gördüm’ Kurulun kitap incelemekle değil, inceleme standartlarını belirlemekle görevli olması gerektiğine de işaret eden Prof. Dr. Gümüşeli, “Gelen kitaba bir grup 80 puan veriyor, öbür grup 50 diyor. Neye göre? ‘Bana göre...’ Sen kimsin? Bana göreleri önleyecek şekilde standartlar koymalıyız. Bu sadece bugünün eseri de değil” görüşünü dile getirdi. Kitap inceleme süreçlerinde ciddi sıkıntılar yaşandığını anlatan Gümüşeli, kurulun yapısıyla ilgili gelinen noktanın ne denli içler acısı olduğunu da şöyle ifade etti. “Bir sene çalıştım, ama çok şey öğrendim. Kamunun birçok yerinde çalıştım, çeşitli sektörlerde çalıştım, ama Talim Terbiye’deki 1 yılım bana kirlilik nasıl yaratılır, nasıl kurulur çok şey öğretti. Oraya merceği tutmak gerekiyor, çok iyi incelemek gerekiyor. Yoksa aşağıda gerçekten çok temiz insanlar var. Kurulun da çok büyük çoğunluğu temiz. Dürüst, vatanını seven insanlar var. Ama böyle belirsizlikten birkaç kişinin yararlanması bütün kurumu zan altında bırakıyor. Atatürk’ün kurduğu kurumun yaptığı iyi işlerin de görülmesini engelliyor.” Ustaçırak ilişkisi bitecek Edinilen bilgilere göre, merkezi sınav sisteminin yaşama geçirilmesiyle araştırma görevlisi, uzman, okutman ve öğretim görevlisi olarak akademik yaşama adım atmak isteyenler, görev yapmak istedikleri üniversitelere ilişkin bir tercih listesi hazırlayacak. Yapılan sınavların ardından öğrenci hangi üniversitenin puanını tutturursa orada göreve başlayacak. Ancak bu adım, yükseköğretim camiasında akademik bir gelenek olan ustaçırak ilişkisini de bitirecek. Lisanstan itibaren başarılı öğrencileri seçen, ilerleyen yıllarda da bu öğrencileri asistanları olarak akademik yaşama sokan öğretim üyelerinin bu hakları ellerinden alınacak. Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMOD) Genel Başkanı ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, belirli bilim ortamlarında, yaklaşım ve uyum birliği içerisinde olan insanların, ortak çalışma olanağına kavuşmalarının zarar değil, yarar getireceğini belirterek “Dünyanın bütün önemli üniversitelerinde, önemli bilimsel atılımlara yuva oluşturmuş birimler, birbirleriyle uyum içindeki bilim adamlarının birlikteliği sayesinde ivme kazanmıştır. Üniversitelere eleman alımında üniversiteler düzeyindeki tercihlerin birtakım sübjektif unsurlarla zedeleneceğini iddia edenler, aynı sakıncaların merkezden yapılacak belirlemelerde ortaya çıkmayacağını nasıl güvence altına alacaklardır?” dedi. ‘Parti tüzüğü gibi anayasa yapılmaz’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, AKP’nin parti tüzüğü yapar gibi anayasa dayattığını söyledi. Birleşik Kamu İş Görenleri Sendikaları Konfederasyonu Yürütme Kurulu Sözcüsü Yüksel Adıbelli ve beraberindeki heyetle bir araya gelen Sezer, Türkiye’deki çalışma hayatı ve AKP’nin hazırladığı anayasa konularına değindi. Türkiye’de gerekli gereksiz konuların tartışılır hale geldiğini ifade eden Sezer, türban nedeniyle eğitim alamayan kızların oranının yüzde 1 olduğunu, bu sorunun da sistem sorunu haline getirildiğini söyledi. Mahkeme türban düzenlemesinde şekil denetimini aşacağının işaretini verdi hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 Liman satışına geçit yok ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Limanİş Sendikası’nın açtığı davayla ilgili ilk incelemesini tamamlayan Danıştay 13. Dairesi, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) aralarında limanlar da olmak üzere bazı taşınmazlarının satışının yürütmesini durdurdu. Satışa ilişkin ihaleye olanak sağlayan 5335 sayılı Yasa’nın 32. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yokluk en ağır yaptırım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin türbana serbestlik sağlamaya yönelik anayasa değişikliğine ilişkin olası davada iptal yerine “yokluğuna” karar vermesi yasamaya yönelik en ağır yaptırım olacak. Anayasa Mahkemesi’nin, halkoylamasına ilişkin yasadan cumhurbaşkanı seçimine ilişkin düzenlemeleri çıkaran yasanın iptal isteminin reddine ilişkin gerekçesinde esas ve şekil denetimi dışında “yokluk” yoluna da işaret etmesi türban düzenlemesinin iptal olasılığını güçlendirdi. Böylece, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün olası onayının ardından Anayasa Mahkemesi’ne taşınacak anayasa değişikliği için yüksek mahkemenin yalnızca şekilsel denetim yapacağı tezi ortadan kalkmış oldu. Yüksek mahkeme kararıyla anayasa değişikliklerinde “en ağır hukuka aykırılık” durumunda şekil denetimini aşarak kapsamlı irdelemeye gireceğine işaret etti. Mahkemenin bu vurgusu aynı zamanda TBMM’nin bir anayasa değişikliğini yapma yetkisinin olup olmadığını tartışabileceği anlamını taşırken kurucu meclis dışındaki parlamentonun istediği her türlü anayasa değişikliğini yapamayacağı anlamına da geliyor. Emsal niteliği taşıyan kararda mahkeme, TBMM’nin de faaliyetinde bir sınır olduğunu vurguladı. Yüksek mahkemenin önüne gelecek davada türbana ilişkin anayasa değişikliklerini “yokluk” olarak nitelendirmesi durumunda ise yasamaya yönelik en ağır yaptırımı uygulamış olacak. Olası bir yokluk kararının dayanağını ise anayasadaki “kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisinin” kullanılmış olması oluşturacak. Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerine ilişkin yalnızca şekil denetimi yapabiliyor. Ancak AKP’nin anayasa değişikliğinin “Cumhuriyetin temel niteliklerine” ilişkin maddeyi etkilediğinin kabul edilmesi durumunda yüksek mahkemenin yapacağı denetim isim olarak “esas” diye nitelendirilmese de sonucu itibarıyla bu içerikte olacak. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle