16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr İhracatla övünen AKP’ye Koç’tan uyarı: Hükümet hadiselerin arkasında değil önünde gitmeli 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER İthalat görmezden geliniyor ? Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç değerlendirmesinde “İhraç ürünlerindeki katma değer mutlaka arttırılmalı. Sıfırdan yatırım yapacak ve istihdam sağlayacak yabancı sermaye teşvik edilmeli” dedi. Rahmi Koç Ekonomi Servisi Koç Holding Yönetim Kurulu Şeref Başkanı ve Arçelik’in Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, “İhracatımız 107 milyar dolar oldu diye övünüyoruz. Fakat bunun için 170 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz. Dolayısıyla ihraç ürünlerindeki katma değerin mutlaka arttırılması gereklidir. Hükümetimizin hadiselerin arkasından değil, önünden gitmesi ve gerekli kararları süratli bir şekilde alması kaçınılmazdır” dedi. Arçelik, Türkiye’nin dört bir yanından gelen 1500 yetkili satıcısı ve 600’ün üzerindeki yetkili servisi, “Arçelik Yetkili Satıcılar ve Servis Toplantısı”nda bir araya geldi. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantıya ilişkin Arçelik’ten yapılan açıklamada, toplantıya Rahmi Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ve Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik Genel Müdürü Aka Gündüz Özdemir’in ev sahipliği yaptığı, eski Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’nin de konuk konuşmacı olarak katıldığı belirtildi. Açıklamada, toplantıda yapılan konuşmalara da yer verildi. Koç, Türkiye’ye sıfırdan yatırım yapacak ve istihdam sağlayacak yabancı sermayenin teşvik edilmesi gerektiğini belirterek bunun için gerekli hukuki ve bürokratik düzenlemelerin süratle hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Mustafa Koç, konsolide cirolarının yüzde 12 artışla 38.8 milyar dolara, faaliyet kârının yüzde 40 artışla 2.9 milyar dolara yükseldiğini aktarırken, Aka Gündüz Özdemir ise holding cirosunun yüzde 15’inin dayanıklı tüketim faaliyetinden geldiğini belirtti. İnsan Ucuz, Ekmek Pahalı Dün sabah birçok kanalda birden birkaç saatlik haber gündemini tararken tokat gibi çarpan kimi görüntüler, Nâzım Hikmet’in bir dizesinden kötü bir uyarlama yapmama neden oldu; “Evet, insan emeği, canı ucuz, ekmek parası kazanmak çok pahalıdır bu memlekette..” İlk can yakan görüntüler, ne zamandır özelleştirmelere karşı direniş yapan Tekel işçilerine ilişkindi. Özelleştirilecek fabrikaların kentlerinde gerçekleştirilen bir dizi direniş sonuç vermeyince, özelleştirme ile kendilerini sokakta, işsiz bulacaklarını gören işçiler, daha önceki özelleştirmelerde geçerli olan başka kamu işletmelerine yatay geçiş hakkı kazanabilmek adına soluğu Ankara’da aldılar. Erdoğan hükümetinden bir karar çıkartabilmek umudu ile de protesto eylemi yapıyorlardı. Ankara’nın ayazında, kar kıyamette, akşam saatlerinin eklenen soğuğunda hiç akıllarına gelmeyen bir polis şiddetine hedef oldular. Dağılın emrinin ardından hortumla sıkılan şiddetli su, işçileri yere yıkıyordu. Görüntüde öne çıkan bir işçi ayağa kalkmaya çalışıyor, bir daha, bir daha yere düşüyordu. Sonunda arkadaşları kaldırabilmek için yanına koştular, onlar da yuvarlandılar. O ayazda soğuk suyu yiyenlerin çaresizlikleri, çığlıkları kulak tırmalıyordu.. Besbelli çok çaresiz, çok onuru kırılmış, basınçlı suyun odağındaki işçi, bir süre sonra, çaresizliğin öfkesinin tam yansıması olarak, başını, ellerini asfalta vurup vurup, hıçkırıklarla ağlamaya, bağırmaya koyuldu.. Sabah yayınında görüntüdeki işçiye telefonla ulaştılar. Böylece özel öyküsünü de dinlemiş olduk. Eyleme Samsun’dan gelmiş 11 yıllık Tekel işçisiydi. 5 çocuğu vardı. Ayda 1250 lirayı bulan sözleşmeli, fazla mesaili ücreti ile ev taksidi için de borçlanmıştı. İşsiz kalacaktı. Ne zaman, bırakınız toplusözleşmeli bir işi, sigortalı iş bulabilirdi ki? Asgari ücretli, 300400 milyonluk kayıtsız bir iş bulabilme en yüksek olasılıktı. 5 çocuğun ekmeği, üstüne taksit borçlarının altından nasıl kalkacaktı? ??? Bütçe, ithalatihracat dengesi açıklarında rekorlar kırarken, Cumhuriyetten bu yana yaratılmış kamu değerlerini yağma düzeni içinde satmayı şiar edinmiş, kırdığı rekorlarla övünen Erdoğan hükümetleri, özelleştirmelerin işçi hakları için olmazsa olmaz hukukunu bile ayaklar altına aldılar. İşletmelerin hemen hemen her satışındaki şaibeler, en kârlı işletmelerin satışının kamu zararı bedelleri bir yana, hani satılan işletmelerin işçilerini en asgari ölçeklerde koruyacak önlemler? İşletmelerin çalışan işçileri sokağa atamaması yükümlülüğü için satış sözleşmelerinde sağlam hükümlerin olması unutuldu. İşçiler önceden işten atılıp işletmeler, işçi tazminat yükü olmaksızın satın alanlara armağan ediliyor. Daha önceki dönemlerde geçerli olan işçinin başka kamu işletmelerine yerleştirilmesi ilkesi de rafa kalktı.. AKP iktidarı sosyal devlet yükümlülükleri ile değil, aşirettarikat sarmalında sadaka düzeni ile nasılsa ayakta durmayı, oy toplamayı şiar edinmiş bulunuyor.. ??? İki işçinin daha iş cinayetinde öldüğü Tuzla’dan verilen haberlere, yapılmış sınırlı da olsa röportajlara gelince... Taşeronlar elinde, en ucuz ücretlerle, kayıt dışı, en ilkel koşullardaki işçi barakalarında barınarak çalıştırılan işçilerin bire bir öykülerinin dramına hiç girmeyeceğim.. Köşe yazısında boyutlarını, ekmek parası için köleliği seçmiş işçilerin çaresizliklerini duyumsatmaya olanak yok.. Sadece dünya örneklerinde, iş kazalarına da çok açık, kalifiye, teknik eleman gerekli tersanecilikte köle işçiliğinin bu boyutlarına çok sık rastlanamayacağının altını çizmek istiyorum. Bizde de 12 Eylül öncesinde tersane işçileri sendikalı, toplu pazarlık düzeni içinde hem anlamlı ücretlerle hem de işçi sağlığı ve iş güvenliğinin geçerli olduğu koşullarda çalıştırılırlardı. Ne raslantıdır ki.. 12 Eylül’ün yasaklı anayasal ve sendikal yasal düzenlemelerinin ilk kölelik düzenine geçiş garabetleri Tuzla tersanelerinde yaşandı. Sendikalı işçilikten kölelik düzeninde çalıştırmaya dönüşün en çarpıcı örnekleri Tuzla tersanesi işyerlerinde görüldü. Abartmayayım ama, onlarla değil, yüzlerle sayılacak haber, röportaj yaptığımı anımsıyorum. Aynı geminin üretiminde sayısız taşeron şirket aracılığı ile, daha önce kamu tersanelerinde sendikalı, örgütlü, sözleşmeli gelenekle çalışan işçiler haklarını istedikçe, aralıksız işten atıldılar.. Sendikaların kazandıkları davalar havalarda kaldı, sendikalı işçiler temizlendi. İşte bu günlere gelindi.. Şimdilerde AKP liderlerinin kıymetli çocuklarının da içinde oldukları, mafyalaşmış patronaj ilişkilerinde işler hepten sarpa sarmış durumda. Dünyanın her yerinden en modern yatlar, gemiler için alınan siparişlerde çalıştırılan işçiler, en ucuz emek, en güvenliksiz koşullarda çalıştırılırlarsa, iş cinayetlerinin önü nasıl alınabilir ki? İktidar erki, ideolojik çıkar ittifakları içinde oldukları patronajlardan yasa dışı çalıştırmaların hesabını sorabilir mi ki?.. [email protected] 1 8 AY TA K S İ T Türkiye’deki sahte malların pazarı Azerbaycan’ın milli gelirine eşit Vergi borçlarına ‘uzlaşma’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İhtilaflı vergi borçlarının uzlaşma yoluna gidilerek 18 ayda, 18 eşit taksitle tahsilini öngören tasarı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu tasarıyı, “Bal gibi af yasasıdır. Maliyeye karşı davayı kazanan biri zaten buraya gelmez. Davayı kaybeden en büyüklerinden başlayarak bu firmaları sayın bakan saysın” dedi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da eleştirilere karşılık “Bu kanun herkese çıkarılıyor. Bu af değil, yargıda sürünen vatandaşa kolaylık” dedi. Düzenlemeler şöyle: 1 Ocak 2004 ile 31 Aralık 2007 tarihleri arasında tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisinin gecikme zammından vazgeçiliyor. Bankalara da davalarından vazgeçmeleri koşuluyla uzlaşma olanağı getiriliyor. Hazine’nin özel mülkiyetinde olan veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin, 1 Temmuz 2007 tarihinden önce ödenmemiş olan ecrimisil alacaklarının yeniden tespit edilmesi öngörülüyor. 10 milyar dolarlık ‘kaçak’ PETROL VE DOLAR ELELE ? Varil fiyatı 100 doları geçti, YTL bir günde yüzde 2’ye yakın değer kaybetti. Ekonomi Servisi Petrol fiyatlarındaki yükseliş ve ABD’de beklentilerin üzerinde gelen enflasyon verileri, uluslararası piyasaları hareketlendirdi. Borsalar düştü, dolar başta olmak üzere dövizde ise yükseliş hâkim. ABD ham petrolünün varil fiyatı Asya borsasında 100 doları gördükten sonra dün 99 dolara gerilerken, fiyatlarının yükselmesinde, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) mart ayı toplantısında ‘üretim miktarında kısıntıya gitme’ olasılığının belirmesi etkili oldu. Rekor petrol fiyatı, Asya’nın ardından Avrupa borsalarında da satışları arttırdı. Güne satışlarla başlayan İMKB’de Ulusal 100 Endeksi 372 puan kayıpla 45 bin 877 puara düştü. Hisse senetleri ortalama yüzde 0.8 değer kaybetti. Dolar ise günlük yüzde 1.5’i bulan artışla 1.22 YTL’ye dayandı. Genel grev ve siyasi karışıklıklar yaşayan Nepal’de, akaryakıt sıkıntısı gittikçe büyüyor. Başkent Katmandu’da yakıt almak isteyen otomobil ve motorsikletler benzin istasyonları önünde uzun kuyruklar oluşturdu. ? Marka Koruma Grubu’nun hazırlattığı rapora göre, Türkiye’de sahte ve kaçak ürün ticareti 2001’e göre 4 kat arttı. Ekonomi Servisi Marka Koruma Grubu tarafından Hacettepe Üniversitesi’ne hazırlatılan “Sahte ve Kaçak Ticari Malların Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri’’ raporunda, Türkiye genelinde “sahte ve kaçak ticaret” hacminin 2001’e göre 4 kat artarak 10 milyar doları aştığı saptandı. Bu rakam Azerbaycan’ın yıllık GSMH’si ile neredeyse aynı, Makedonya’nın GSMH’sinin de hemen hemen iki katına karşılık geliyor. Raporda, Marka Koruma Grubu’nun temsil ettiği sektörlerdeki vergi kaybının 1 milyar dolar olduğu dikkate alındığında, ülke ekonomisinin vergi kaybının da 5 milyar doları bulduğu hesaplandı. AB gümrük kayıtlarına göre sahte malların en çok geldiği kaynak ülkeler Çin, Tayland, Hong Kong ve Malezya olarak tespit edildi. Raporda Türkiye’nin, AB gümrüklerinde yakalanan sahte, kaçak mal girişinde en çok rolü olan ülkeler arasında üçüncü sırada yer aldığı iddia edildi. Yasa gündemde, Cargill savunmada Anadolu Cam Rusya’da büyüyor Ekonomi Servisi Anadolu Cam Sanayii AŞ, Rusya’da cam ambalaj şirketi satın aldığını açıkladı. Şişe Cam’ın iştiraki olan Anadolu Cam’dan yapılan açıklamada, Rusya’nın Leningradskaya bölgesi, Kirishi şehrinde bulunan yılda 95 bin ton kapasiteli “Oao Kirishsky Stekolny Zavod” cam ambalaj şirketinin hisselerinin tamamı için önceki gün bir satın alım sözleşmesi imzaladığı bildirildi. Rusya’da 3 ayrı tesisi olan Anadolu Cam’ın, yeni alınan tesis ve Novosibirsk şehrinde, yatırımına başlanan ancak 2009 yılında devreye alınacak fabrika ile birlikte kapasitesinin yıllık 1 milyon 600 bin tona, çalışan sayısının da yaklaşık 4 bin kişiye erişeceği belirtiliyor. Ekonomi Servisi Ülke toprağını korumaya yönelik Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Bursa idare mahkemeleri kararlarını geçersiz kılan ve bu niteliği ile hukuka aykırı olduğu ileri sürülen yasa teklifi, Cargill yararları doğrultusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda kabul edildi. Gelişmeler üzerine TEMA Vakfı ile Ziraat Mühendisleri Odaları ortak bir açıklama yaparak, milletvekillerini yasa teklifine hayır demeye, kamuoyu ve medyayı konuya duyarlı davranmaya çağırdı. Söz konusu yasa teklifi, “tarım arazisinde izinsiz gerçekleştirilmiş yatırımlara hukuksallık kazandırmak ama ? Cargill’in tesisine yarayan yasa önerisinin Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda kabul edilmesiyle tartışma büyüdü. cıyla” bir yıllık yeni bir af süresi getiriyor. Öte yandan şirketin geçen yılki faaliyetlerini değerlendiren ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cargill Yönetim Kurulu Başkanı Murat Tarakçıoğlu, söz konusu yasanın ‘Cargill Yasası’ olarak lanse edilmesinden üzüntü duyduklarını, aynı durumda olan 20 bine yakın işletme olduğunu dile getirerek “Ama bu yasaya ihtiyaç var, mutlaka çıkmalı” dedi. Cargill Yönetim Kurulu Başkanı Tarakçıoğlu CİROSU 480 MİLYON YTL Cargill, 2000’de faaliyete başlayan Bursa Orhangazi fabrikası tarım arazisi üzerine kurulduğu için birkaç kez üretime ara vermek zorunda kalsa da, 100 milyon dolarlık yatırımının geri dönüşünü çoktan aldı. ABD’li dev, Türkiye’de faaliyetlerine 1960’larda başlamış, ilk yatırımını 1989’da Kurtköy’de nişasta ve tatlandırıcı tesisi ile gerçekleştirmişti. Murat Tarakçıoğlu, Cargill’in Türkiye’de bugüne kadar yaptığı yatırımların toplamını 300 milyon dolar olarak açıkladı. Mayıs 2007’de biten mali yılda şirket 480 milyon YTL yaptı. Gıda faaliyetlerinden 300 milyon dolar civarında ciro elde eden şirkette 300 kişi çalışıyor. Dünyadaki Cargill’lerde de 20 Türk yönetici görev alıyor. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle