06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ŞUBAT 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK , 7 METALDE ALTI İŞYERİNDE SÖZLEŞME Birleşik Metalİş ile MESS arasında anlaşma sağlandı. Yapılan anlaşmayla altı işyerinde 2 bin işçi toplusözleşme düzenine geçti. Birleşik Metalİş ile MESS arasında 2007 yılının ortalarından itibaren sürdürülen ve 6 işyerini kapsayan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşma ile sonuçlandı. Toplu iş sözleşmesi imzalanan işyerleriyle bağlı oldukları şubeler şöyle: Başöz Enerji (Anadolu Şube), Doruk Ev Gereçleri, Süsler Soba, Öznur Isı Gereçleri (Eskişehir Şube), Standart Depo ve Raf Sistemleri (Kocaeli Şube), Grammer Koltuk Sistemleri (Bursa Şube). Bu işyerlerinden Standart Depo işyeri dışında kalan işyerlerinde ilk kez toplu iş sözleşmesi imzalanıyor. TEKEL İŞÇİSİ ANKARA YOLCUSU Tekel Sigara İşletmeleri’nde çalışan Tek Gıdaİş üyesi işçiler, Tekel Sigara için son teklif verme günü olan 18 Şubat’ta aileleriyle birlikte Özelleştirme İdaresi Başkanlığı önünde olacak. İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Samsun, Tokat, Bitlis, Malatya gibi illerde bir süredir çeşitli eylem ve etkinlikler gerçekleştiren sendika üyeleri, bu kez Ankara’ya gelerek özelleştirmeye yönelik tepkilerini birlikte dile getirecekler. Geçici teminat tutarı 30 milyon dolar olarak belirlenen ihaleyle, İstanbul, Adana, Ballıca, Bitlis, Malatya ve Tokat sigara fabrikalarının özelleştirilmesi öngörülüyor. YÖRSAN’DA ULUSLARARASI DAYANIŞMA Türkİş’e bağlı Tek Gıdaİş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan Yörsan işçileriyle uluslararası dayanışma her geçen gün genişliyor. Son olarak, Yörsan işvereni, Uluslararası Gıda, Tarım, Otel, Lokanta, Hazır Yemek, Tütün ve Bağlantılı İşçiler Sendikası (IUF) ile 120 ülkeden 336 sendika üyelerince protesto edildi. İşletmede yaşanan işçi kıyımı, IUF’nin web sitesinde yayım Yunanistan’da genel grev Yunanistan’da tüm kamu ve özel sektör çalışanlarının, hükümetin, çeşitli meslek kuruluşlarının oluşturduğu 155 emeklilik fonunu, yeni bir yasal düzenlemeyle 5 fonun çatısı altında toplamayı hedefleyen sosyal güvenlik reformu yapma girişimini protesto etmek amacıyla başlattığı 24 saatlik genel grev, ülkede yaşamı felç etti. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ile Yunanistan Kamu Çalışanları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla yapılan greve, şehir içi ve şehirler arası otobüs, tren, metro, troleybüs, tramvay şoförlerinin katılması nedeniyle özellikle büyük kentlerde ulaşım zaman zaman durma noktasına geldi. Sivil havayolu taşımacılığı çalışanlarının da greve katılmalarıyla iç ve dış hat uçuşlarında seferler iptal edildi, ayrıca Ege adalarıyla anakara arasında feribot seferlerinin yapılmaması nedeniyle ulaşım durdu. Kamu bankaları, elektrik ve su işleri daireleriyle PTT çalışanlarının eyleme katılması, hizmetlerde aksaklıklar yaşanmasına yol açtı. Yunanistan genelinde devlet hastanelerinde grev süresince yalnızca güvenlik ve acil yardım birimleri görev yaptı. Eczanelerin de kepenk indirdiği grevde, doktorlar özel muayenehanelerini de açmadılar. Öte yandan Yunanistan’da basın yayın organları çalışanlarının da katıldığı grev nedeniyle basın toplantıları ve benzeri etkinlikler iptal edilirken kamu ve özel televizyon kanalları, radyo istasyonları ve haber ajansları haber yayınlarını durdurdu. landı ve tüm IUF üyelerinin mail adreslerine postalanarak Yörsan işverenine protesto mektubu gönderilmesi için çağrı yapıldı. 20 yılı aşkın bir süredir heder edilen çalışanların parasının sadaka şeklinde ödenmesi bile gerçekleştirilemiyor KEY’de hayal kırıklığı sürüyor Üzerinde aylarca konuşulduktan sonra hâlâ somut bir adımın atılamadığı Konut Edindirme Yardımı (KEY) konusunda belirsizlikler bir türlü bitmiyor. Yıllarca kimsenin aklına gelmeyen, ancak AKP’nin bir seçim yatırımı olarak gündeme getirdiği KEY’de, sıra ödemeye gelince aksilikler birbirini kovalamaya başladı. Önce kimlerin alacağının belirlenmesi için çalışma başlatıldı, sonra Hazine bunun için üç ay zaman istedi. İstenen bu zaman şubat sonu sona eriyor. Ancak hâlâ kimlere ödeme yapılacağı, kaç kişiye ne kadar ödeme yapılacağı bilinemiyor. Hatta ödeme yapılan çalışanların kimlik numaralarına ulaşılamadığı ileri sürülüyor. Uzmanlar, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) arşiv bilgileri üzerinden ? Hükümetin hesaplarına göre 34 milyon çalışana 200550 YTL olarak paraların planlanan ödemelerin, yıllık mevduat faiziyle bile yaklaşık 5.500 YTL olması gerektiği hesaplanıyor. yapılan çalışmada nasıl olur da TC numaralarıyla eşleştirme yapılamadığını sorgularken ödeme yapılacak çalışan sayısı ve ödeme miktarları da çelişki yaratıyor. Resmi verilere göre KEY’de hak sahibi sayısı 5.6 milyona ulaşırken, kesintinin ya pıldığı dönemde çalışmış 1.5 milyon kişinin kimlik numaralarının bulunamadığı belirtiliyor. Bu kişilerin de tespit edilmesi halinde para dağıtılacakların sayısının 7 milyonu geçeceği dile getiriliyor. AKP hükümetinin ödemeyi planladığı miktar ise yaklaşık ortalama 500 YTL. Kristalİş Sendikası tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise çalışanların alması gereken miktar yaklaşık 5 bin YTL. KEY fonunda toplanan paranın nemalandırılması görevi Emlak Bankası’na verilmişti. Yasa ve yönetlik hükümlerine karşın bankanın uyguladığı faiz oranları komik kalmış, banka kapatıldıktan sonra da kesintileri enflasyondan koruyacak bir nemalandırma yapılmamıştı. DAVA AÇILABİLİR Daha önce de başka fiyaskoların yaşandığını, buna en büyük örneğin MEYAK olduğunu hatırlatan Kristalİş Sendikası eğitim araştırma uzmanı Aziz Çelik, dava açılabileceğine dikkat çekti. “KEY hesaplarının tasfiyesini öngören yasa bir sadaka karşılığında KEY fiyaskosunun örtbas edilmesi ve çalışanların birikimine devletçe el konulması girişimidir. Yasaya karşı mutlaka hukuk yoluna başvurulmalı. Yasanın öngördüğü nemalandırma yöntemi çalışanları zarara uğratacağı için anayasaya aykırıdır” diyen Çelik, ayrıca kişisel KEY miktarlarının belli olmasının ardından bu tutarlara karşı bireysel iptal davaları açılabileceğini ve bu yolla nemalandırmanın yeniden yapılmasının istenebileceğini söyledi. Bu noktada sendikalara da görev düştüğünü, ancak sendikaların şimdiye kadar sessiz kalmalarının çok da anlaşılır olmadığını belirten Çelik, sendikaların hiç olmazsa uygulama aşamasında etkin olması ve nemalandırmanın yeniden yapılması için hukuksal mücadele vermeleri gerektiğini sözlerine ekledi. ‘İnsan ihaleyle çalıştırılmaz’ DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (DevSağlıkİş) yaklaşık 2 aydır yürüttükleri “İnsan ihaleyle çalıştırılmaz, sağlıkta taşeron olmaz” kampanyası çerçevesinde topladıkları imzaları dün Meclis’e verdi. TBMM önünde bir basın açıklaması yapan DevSağlıkİş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, açılan davalar sonucu oluşan yargı kararlarına ve yasalarda engelleyici hükümler bulunmasına rağmen sağlık hizmetinin çeşitli isimler altında taşeron şirketler eliyle istihdam edilen sağlık çalışanları tarafından hayata geçirildiğini ifade etti. Bu statüde çalışanların kamu hastanelerindeki oranının yüzde 60’lara ulaştığına dikkat çekerek taşeron çalıştırma biçiminin tümüyle ortadan kaldırılması için bir imza kampanyası düzenlediklerini anlatan Çerkezoğlu, taleplerini şöyle sıraladı: “Anayasada sağlık hizmetinin kamusal bir hizmet olarak tanımlanarak güvence altına alınması, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesine; ‘Sağlık hizmeti veren kamuya bağlı kurum ve kuruluşlarda asıl işverenalt işveren ilişkisi kurulamaz’ ibaresinin eklenmesi.” Açıklamanın ardından toplanan 5 bin imza metnini Meclis’e götüren DevSağlıkİş heyeti TBMM’de grubu bulunan siyasi parti temsilcilerini ziyaret ederek sağlık hizmetlerinde taşeron uygulamasının kaldırılmasına yönelik hazırladıkları yasa değişikliği önerisini içeren bir dosyayı parti temsilcilerine sundu. GÖRÜŞ Dr. ATİLLA ÖZSEVER İstanbul’daki 13. genel kurula 17 sendikaya bağlı 400 delege katılacak Kıdem Tazminatında Tehlike Çanları Hükümet, istihdam paketini resmen açıklamamakla birlikte içeriği aşağı yukarı belli oldu. Pakette işçiler için hayati öneme sahip kıdem tazminatı konusu da var. İşten çıkarılan işçilere her yıl için 30 günlük kıdem tazminatı ödenmesi yerine işsizlik sigortasının biraz daha geliştirilerek kıdem tazminatının tamamen kaldırılması ya da bir fon kurulması öngörülüyor. İlk alternatifte halen net asgari ücret tutarında olan işsizlik ödeneği tavanının brüt asgari ücretin iki katına kadar arttırılması düşünülüyor. Brüt asgari ücret, 2008’in ilk altı ayı için 608, ikinci altı ayı içinse 638 YTL’dir. Bu durumda kıdem tazminatı yerine verilecek olan işsizlik ödeneğinin tavanı, ilk yarıyıl için 1.216 YTL, ikinci yarıyıl içinse 1.276 YTL olacak. Oysa mevcut durumda kıdem tazminatı tavanı ilk yarıyıl için 2.088 YTL, ikinci yarıyıl içinse 2.123 YTL’dir. Bu öneriden işçinin kazançlı çıkması mümkün değil. İşsizlik ödeneğinden yararlanma süresi arttırılsa bile bu miktar, bugünkü kıdem tazminatı ödentisini karşılamaz. Ayrıca bu alternatifte işsizlik sigortasındaki işveren payının yüzde 2’den yüzde 5 6’ya arttırılması gerektiği belirtiliyor ki, bunun da kabulü zor gözüküyor. İkinci alternatif olarak Kıdem Tazminatı Fonu’nun kurulması durumunda, işçiye sadece emekliliğinde ödeme yapılması öngörülüyor ki, bu da kabulü zor bir öneri. Yine bu alternatifte, fondaki yüzde 3’lük işveren payının SSK ve işsizlik fonundaki işveren katkısından takviyelerle yüzde 7’e çıkarılması öneriliyor ki, işverenler de buna karşı çıkıyor. İşverenler esas itibarıyla her yıla 15 günlük bir kıdem tazminatı ödenmesinden yana. 72 yıllık yasal bir hak olan kıdem tazminatı, işçi için hayati bir öneme sahip. İşten çıkarıldığında ailesini belli bir süre geçindirebilmek için toplu bir para. Hangi alternatif olursa olsun bu hakkından vazgeçmesi, son tutunacağı dalı da ortadan kaldıracak. Türkİş’in 1995 yılı genel kurulunda, “kıdem tazminatı hakkına dokunulması halinde üretimden gelen gücün kullanılması” yönünde bir kararı var. Genel grevi ifade eden bu karar, takip eden genel kurullarda da yenilendi. 2003 genel kurulunda da yenilendikten sonra en son yapılan 2007 genel kurulunda, nedense tekrar alınmadı. Bir genel kurul kararı, bir sonrakine kadar geçerlidir. Tüzük hükmü olmadığı için sadece o genel kurul dönemini kapsar, o nedenle her dönem için yenilenmesi gerekir. Eğer işçinin kıdem tazminatı hakkına dokunurlarsa bakalım Türkİş’in yeni yönetimi bu işin içinden nasıl çıkacak? Maltepe Üniversitesi [email protected] DİSK’ten ‘ayağa kalk’ çağrısı evrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 13. Genel Kurulu, 1518 Şubat’ta yapılacak. Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ITUC) ile Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (ETUC) bağlı 40’ı aşkın yabancı konuk da genel kurulu izlemek üzere Türkiye’ye geliyor. DİSK, genel kurula hazırlanırken başta kendi örgütleri olmak üzere emek dünyasına ‘ayağa kalk’ çağrısında bulunuyor. 1 2 Şubat 2008 tarihlerinde yapılan Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı sonrası hazırlanan, örgüt içinde tartışılan ve sendikalar arası oluşturulan kararlar komisyonunun çalışmasını yürüttüğü “13. Genel Kurul Yönlendirici Temel Belgesi” genel kurulda son şeklini alarak örgütsel karar haline getirilecek. Yönlendirici Temel Belge’de DİSK “Ayağa Kalk Çağrısı” yapıyor. Belgede şu başlıklara da yer veriliyor: DİSK, işçi sınıfının ulusal ve uluslararası mücadele birliğine olan inancıyla, küresel sermayenin ve onun yerli işbirlikçilerinin emek ve demokrasi karşıtı tüm eylemlerinin karşısında dimdik ayakta kalmayı başardı.Sadece temsil ettiği işçilerin değil, bütün emekçilerin ve halkın daha iyi yaşama, daha özgür, daha bağımsız ve daha demokratik bir ülke yaratma özlemlerinin sözcüsü oldu. D ‘Kadınlar her yerde...’ D İSK, emek toplantılarının ikincisinde Türkiye’de kadın ve sendikalar konusunu ele aldı. Kadınların daha çok örgütlenmesi ve sendika yönetimlerinde yer alabilmeleri için izlenmesi gereken politikalar şu şekilde özetlendi: ? Sendikalar “Kadının yeri evidir”, “Sendika erkek işidir”, “Ev işi, bakım kadının doğal görevidir” gibi cinsiyetçi işbölümüne dayalı yargıları sorgulamalı ve dönüştürecek politikalar izlemeli. ? Sendikal faaliyet erkek deneyimi olmaktan çıkartılmalı. ? Sendikalar erkek egemen yapılarını kırmak için bir dizi olumlu ayrımcılık ya da fırsat eşitliği politikaları geliştirmeli: Kadınların eşit temsiliyetini sağlamak üzere işe giriş, atama, tayin, ücret ve ek ödeme, yükseltilme, emeklilik, sosyal haklar gibi taleplerini toplusözleşmelere dahil etmeli. ? Kadınerkek eşitliğini sağlamaya yönelik üye profillerini kadın/erkek ayrımında güncelleştirmeli, bütçeli, kalıcı nitelikte komite/bürolar kurmalı, tüm kurullarda, temsil ve danışma mekanizmalarında kota uygulanmalı. ? Kadınerkek eşitliği ve sınıfsal/cinsiyetçi bakış açısı, sendikal eğitim programlarının temel unsuru haline getirilmeli ve bu konuda düzenlenecek kampanyalarla ulusal/uluslararası sendikal hareket ve feminist hareketle dayanışmaya gidilmeli. İşçiler medyada yer almak istiyor Toplumsal Araştırması ve Eğitim Merkezi (TAREM) tarafından gerçekleştirilen saha araştırmasında özellikle sendikalı işçilerin medyayı güvenilir bulmadığı ortaya çıktı. TAREM’in yaptığı, “İşçilerin iletişim araçlarıyla ilişkisi” konulu saha araştırmasının ön sonuçları İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen uluslararası katılımlı sempozyum ile açıklandı. TAREM tarafından kasımaralık tarihleri arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Gaziantep ve Diyarbakır gibi 10 ilde yüz yüze görüşülerek yapılan anketler; metal, petrokimya, tekstil ve gıda gibi çeşitli işkollarında gerçekleştirildi. Araştırmada görüşülen 1001 işçinin yüzde 60’ını sendikalı işçiler oluşturuyor. Araştırmada ortaya çıkan sonuçlarda işçilerin büyük bir bölümü (yüzde 79.6), kendi sorunlarını yansıtan gazete ve televizyonların olmadığını düşünüyor. Araştırmaya göre işçiden yana haber yapan gazetelerin oranı çok düşük (yüzde 20.4). İşçi sorunlarına yer veren gazete sıralamasında ise ilk sırayı Evrensel oluşturuyor. Evrensel’i sırasıyla Cumhuriyet, Radikal ve Gündem izliyor. Sosyal Güvenlik yasa tasarısına getirilen eleştiriler konusunda geri adım atmıyor Hükümet hak kaybında ısrarlı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hükümeti, emeklilik yaşının 65’e çıkarılması, aylık bağlama oranının yüzde 2’ye düşürülmesi, prim gün sayısının 7 binden 9 bine çıkarılması, basın çalışanlarının yıpranma payının kaldırılmasında geri adım atmıyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bu hükümler aynen korunurken, banka sandıklarının Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) devredilmesi benimsendi. TBMM Plan ve Bütçe Alt Komisyonu, sosyal güvenlik yasa tasarısına ilişkin çalışmalarını tamamladı. Tasarıda, yürürlük tarihi 1 Haziran 2008’e ertelenen 5510 sayılı Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Güvenlik Yasası’nın yürürlük tarihi Ağustos 2008 olarak belirlendi. Eski milletvekillerine, herhangi bir işte sigortalı olarak çalışmadıkları ve gelir veya aylık bağlanmadığı sürece 30 bin gösterge rakamı üzerinden aylık 1500 YTL tutarında temsil tazminatı ödenmesine ilişkin hüküm tasarı metninden çıkarıldı. Asgari ücretin üçte biri tutarındaki emzirme yardımının, çoğul doğumlarda her bir çocuk için ayrı ayrı verilmesinin kararlaştırıldığı tasarıda, emzirme ödeneğinden yararlanabilmek için son 300 gün içinde en az 120 gün sigorta primi ödenmiş olması öngörüldü. Tasarıya göre ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli çalışanlar, asgari ücretin altında kazanç olsa da sigortalı olma hakkı tanınacak. Tega’da grevci işçiye silahlı saldırı Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde Tega Mühendislik işyerinde, 7 Şubat 2008 tarihinde greve çıkan işçilere, grevin 3. gününde Tega işvereni dışarıdan 20 işçi getirerek grevi kırmaya yönelik bir saldırı başlattığı belirtildi. DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası’ndan yapılan açıklamaya göre, özel güvenlik gövlilerinin saldırısı üzerine iki işçi yaralandı, grevdeki 46 işçi de tüm gün jandarma tarafından gözaltında tutuldu. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle