23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ŞUBAT 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr AP 11 ABD’de 3 eyaleti daha alan Obama, ilk kez Clinton’dan daha fazla delege sayısına ulaştı Obama yine silip süpürdü ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON ABD başkanlık seçimlerinde yarışan Demokrat Parti aday adayı Illinois Senatörü Barack Obama, Virginia, Maryland ve başkent Washington DC’de yapılan önseçimlerde rakibi Hillary Clinton karşısında büyük zafer elde ederek ilk kez toplam delege sayısında öne geçti. Cumhuriyetçi Parti’den yüzü gülen taraf ise yine John McCain oldu. “Süper Salı” önseçimlerinin düzenlendiği 5 Şubat’tan bu yana 8 farklı eyalette art arda birinci gelmeyi başaran Obama, şimdiye kadar toplam 22 eyalette ve Virgin Adaları’nda zafer kazandı. AP haber ajansına göre, Obama’yı destekleyen delege sayısı 1223’e ulaşırken Clinton’ın delege sayısı 1198’de kaldı. Demokrat Parti’den başkan adayı olabilmek için toplam 796’sı “süper delege” olmak üzere 4049 delegenin 2025’ini kazanmak gerekiyor. Ancak önseçimlerde önemli bir etkisi bulunan “süper delege” sayısında Clinton’ın hâlâ Obama’ya karşı üstün olduğuna dikkat çekiliyor. İstedikleri yönde oy kullanabilen söz konusu süper delegeler, ana hatlarıyla Demokrat Partili Kongre üyeleri, valiler ve parti yöneticilerinden oluşuyor. Washington’a kadar durmak yok! Potomac Nehri’nin Virginia ve Maryland eyaletleriyle Washington DC’den geçmesinden dolayı “Potomac önseçimleri” adı verilen bu üç yerdeki oylamaların tamamında Obama galip gelen isim oldu. Obama, Washington DC’de seçmenlerinden yüzde 75 oranında oy alırken Clinton’a destek yüzde 24’ü geçmedi. Obama, Maryland eyaletinde yüzde 62, Virginia’da ise yüzde 64 oranında oy topladı. Obama’nın gençler, bağımsızlar ve siyah seçmenlerin yanı sıra beyaz erkek seçmenlerden de büyük destek aldığı gözlendi. Önseçimler sonrası destekçilerine hitap eden Obama, “Bu hareket Washington’da değişim olana kadar durmayacak. Bu akşam yola çıktık” dedi. Teksas’taki önseçim kampanyasına başlayan Clinton ise yaptığı konuşmada yenilgisine değinmeyerek geriye değil ileriye baktığını söyledi ve “Ben denendim, hazırım, haydi bunu gerçekleştirelim” dedi. Kampanyasında mali ve yönetim zorlukları yaşayan Clinton’ın küçük eyaletleri bırakarak delege sayısını arttırabileceği, 4 Mart’ta önseçimlerin yapılacağı Teksas ve Ohio’ya yoğunlaşacağı belirtiliyor. Rudd’un konuşması için binlerce kişi başkente akın etti. Clinton’ın kampanya ekibi dağılıyor Clinton seçim kampanyasını yürüten ekibiyle de ciddi sorunlar yaşıyor. Bağışların azalması nedeniyle kampanyasına kendi cebinden 5 milyon dolar ödeyen Clinton, Obama’nın hafta sonundaki zaferinin ardından kampanya direktörünü görevden almıştı. Önceki gün de seçim kampanyasının direktör yardımcısı istifa etti. Önseçimlerin bundan sonraki ayaklarında Clinton’a yeni oluşturulan bir kampanya ekibi eşlik edecek. Demokrat Parti önseçimlerinin 19 Şubat’ta Hawaii ve Wisconsin’de yapılması planlanıyor. Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen adayı John McCain ise Maryland, Virginia ve Washington’da yapılan önseçimlerde rakipleri karşısında önemli bir zafer elde etti. Washington’da yüzde 68, Maryland’de yüzde 55 ve Virginia’da yüzde 50 oy alan McCain’in başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti adayı olması bekleniyor. Eski vaiz Mike Huckabee, McCain karşısında hafta sonu elde ettiği başarıya bu sefer ulaşamadı. McCain’in 821, Huckabee’nin ise 241 delegesi bulunuyor. Huckabee, delege sayısı bakımından geride olmasına karşın yarıştan çekilmeye niyetli değil. Cumhuriyetçi parti adayı olabilmek için 1191 delegeye ulaşmak gerekiyor. Gözlemciler, McCain’in muhafazakârları cezbetmede hâlâ pek başarılı olamadığını belirtiyor. Beyaz Saray yarışı için Evanjeliklerin oylarının belirleyici olacağına dikkat çekiliyor. Kimi yorumlarda, Cumhuriyetçilerin güçlü adayı McCain’i yeterince muhafazakâr bulmayan Evanjelik seçmenlerin bir kısmının Demokrat adaylara yönelebileceği yorumları yapılıyor. Seçim kampanyalarında yaptıkları konuşmalarda Demokrat adaylar gerek Obama gerekse Clinton, Hıristiyan inançlarına vurgu yapmışlardı. Avustralya Başbakanı sözünü tuttu ‘Anneler, babalar kardeşler, özür diliyoruz... ’ Dış Haberler Servisi Avustralya Parlamentosu, 200 yıllık sömürgecilik dönemi ve sonrasında uygulanan asimilasyon politikaları nedeniyle tüm Avustralyalılar adına ülkenin yerli halkı Aborijinlerden resmen özür diledi. 1970’li yıllara kadar uygulanan asimilasyon politikaları sonucu ailelerinden zorla koparılan ve “çalınmış kuşak” olarak adlandırılan Aborijinlerden özür dilenmesini öngören önerge, Aborijin liderleri ve siyasi partiler arasında yapılan uzun görüşmelerin ardından dün parlamentoda yapılan ve oldukça duygusal geçen oylamada oybirliğiyle kabul edildi. Oylamanın ardından önergeyi okuyan Başbakan Kevin Rudd, Aborijinleri “insanlık tarihinin yaşayan en eski kültürü” olarak nitelendirdi ve “Avustralya’da birbiri ardına gelen hükümetlerin, aileleri ve toplumları parçalayan yasa ve politikaları nedeniyle annelerden, babalardan ve kardeşlerden özür diliyoruz” diye konuştu. Rudd, geçmişteki yanlış politikalar sonucu birçok açıdan geri kalmış olan yerli halkın hayat standartlarını iyileştirmek için çalışacaklarını belirtti, ancak tazminat talepleri konusunda herhangi bir açıklama yapmadı. üper Salı’ önseçimlerinin yapıldığı 5 Şubat’tan bu yana 8 eyalette art arda birinci gelen Obama, toplam 22 eyalette ve Virgin Adaları’nda zafer kazandı. Obama’yı destekleyen delege sayısı 1223’e ulaşırken Clinton’ın delege sayısı 1198’de kaldı. Demokrat Parti’den başkan adayı olabilmek için toplam 796’sı “süper delege” olmak üzere 4049 delegenin 2025’ini kazanmak gerekiyor. Ancak “süper delege” sayısında Hillary Clinton hâlâ üstün (Fotoğraf:AP) ‘S Saygı duruşu Rudd’un konuşmasının ardından milletvekilleri, Aborijinler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Konuşma için binlerce Aborijin Canberra’ya akın ederken çok sayıda Avustralyalı canlı yayımlanan konuşmayı büyük meydanlara yerleştirilen dev ekranlardan izledi. 1910’dan 1970’lere kadar annesi ya da babası Aborijin olan yüz bine yakın çocuk, “Aborijinlerin yok olmaya mahkum bir ırk olduğunu ve çocukları kurtarmak için ailelerinden ayırmak gerektiğini” öngören yasalar kapsamında ailelerinden zorla koparılmıştı. 1967’de yapılan referandum sonrasında oy verme ve özel mülkiyet hakkı gibi hakları kazanabilen Aborijinler, hâlâ ülkenin en e yoksul kesimini oluştuyor. Bazı Aborijin liderleri tazminatta ısrarlı. Rudd, seçim kampanyası sırasında Aborijinlerden resmen özür dileyeceklerini belirtmişti. HASTANE YÖNETİCİSİ TUTUKLANDI El Kaide zihinsel engellileri kullanıyor Dış Haberler Servisi Irak’ın başkenti Bağdat’taki bir akıl ve ruh hastalıkları hastanesinin yöneticisinin, akıl sağlığı yerinde olmayan kadınların yaptığı intihar saldırılarıyla ilgili olarak gözaltına alındığı açıklandı. Amerikan ordusu sözcülerinden Gregory Smith, koalisyon güçlerinin, vekâleten hastane müdürlüğünü yürüten kişiyi görevi başında gözaltına aldığını ve El Reşad Hastanesi’nde arama yaptıklarını bildirdi. Kaide’ye bilgi verdiğinden şüphelenildiğini söyledi. Hastane yöneticisinin 1 Şubat’taki bombalı saldırılarla ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alındığını belirten Smith, bu kişinin El Reşad Hastanesi’yle diğer hastanelerdeki hastalar hakkında El Kaide’ye bilgi verip vermediğini belirlemek için sorgulandığını bildirdi. Ay başında meydana gelen, hayvan pazarlarındaki iki intihar saldırısının, üzerlerine bomba yerleştirilerek uzaktan kumandayla patlatılan akıl sağlığı yerinde olmayan iki kadın tarafından yapıldığı açıklanmıştı. Saldırılarda 99 kişi ölmüştü. Karikatür krizi alevlendi Dış Haberler Servisi Danimarka’da Hz. Muhammet’e hakaret içerdiği öne sürülen karikatürleri çizenlerden birine yönelik saldırı planının ortaya çıkarılmasının ardından, ülkedeki 17 gazetenin iki sene önce İslam dünyasında büyük tepki yaratan karikatürleri yeniden yayımlamasıyla “karikatür krizi” tekrar alevlendi. Aarhus kentinde önceki gün düzenlenen baskında, 2005 yılında tartışmalı 12 karikatürü ilk defa yayımlayan JyllandsPosten gazetesi çizeri Kurt Westergaard’a saldırı planlayan 2 Tunuslu ve Fas kökenli bir Danimarka vatandaşı tutuklanmıştı. Olayın ardından aralarında ülkenin en büyük üç gazetesinin de bulunduğu 17 gazete, olayı protesto etmek amacıyla Westergaard’ın Hz Muhammet’i bombaya benzeyen bir türban takmış olarak gösteren karikatürünü yeniden yayımladı. İsveç, Hollanda ve İspanya’daki üç gazete de karikatürleri yayımlayarak Danimarka gazetelerine destek verdi. Çizer Kurt Westergaard’a saldırı planını protesto için ülkedeki 17 gazete ile İsveç, Hollanda ve İspanya’da 3 gazete karikatürleri bastı... Danimarka’daki Müslüman toplumun liderleri karikatürlerin yeniden basılmasını kınadı. JyllandsPosten’in “karikatür provokasyonuna” sempati duymamalarına rağmen dayanışma amacıyla karikatürü yayımladıklarını bildiren sol eğilimli Politiken gazetesi, cinayet planının sadece Westergaard’a değil, Danimarka’nın demokratik kültürüne de bir saldırı olduğunu vurguladı. istediğini konuşma ve çizme hakkı verdiğini” kaydetti. Danimarka’daki Müslüman toplumun bazı liderleri ise karikatürlerin yeniden yayımlanmasını kınadı. Danimarka’da iki yıl önceki protesto gösterilerine öncülük eden İslami İnanç Cemiyeti grubunun lideri Mustafa Chendid, örgütün parlamento önünde gösteri yapmayı planladığını söyledi. Chendid, insanları sakinleştirmeye çalıştıklarını ve diyaloğa açık olduklarını kaydetti. İlk olarak 2005’in eylül ayında yayımlanan karikatürler, İslam dünyasında protesto gösterilerine yol açmıştı. ‘FÜZELERİN HEDEFİ OLURSUNUZ’ Putin Kiev’i uyardı DENİZ BERKTAY Gerekçe ifade özgürlüğü Karikatürleri daha önce yayımlamayan muhafazakâr görüşlü Berlingske Tidende gazetesi de karikatüriste yönelik tehditlerin “kabul edilemez” olduğunu ve “ifade özgürlüğünün Örgüte bilgi veriyordu Smith, adı açıklanmayan bu kişinin akıl sağlığı yerinde olmayan hastalar hakkında El KİEV Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın NATO’ya girmesi ve bu ülkede NATO üslerinin kurulması durumunda, Kiev’in Rus füzelerinin hedefi haline gelebileceğini söyledi. Putin, Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko ile ikili görüşmesi sonrasında basına yapılan açıklamada, NATO’ya üye olup olmamanın Ukrayna’nın iç işi olduğunu, fakat Rusya’nın Doğu Avrupa’da Rusya’ya yakın yerlerde yeni NATO üsleri kurulmasına seyirci kalamayacağını ve bu durumda uygun şekilde karşılıkta bulunacağını söyledi. Putin, “Böyle bir durumda Ukrayna, Rus füzelerinin hedefi haline gelebilecektir, ki bunu değil söylemek, düşünmek bile korkunçtur” dedi. Yuşçenko ise kendilerinin NATO’ya üye olmak istemelerinin herhangi bir üçüncü ülkeyi hedef almadığını söylemekle yetindi. Putin’in Aşkı ütün liderler gibi Putin ’in de özel hayatı merak ediliyor. Eşi Lyudmila ve iki kızı ile ilgili ayrıntılar pek bilinmiyor. Rusya Başkanı, 8 yıldır ailesini ve özel hayatını büyük bir özenle gizliyor. Tam da görevi bırakmaya hazırlanırken Putin’in özel hayatıyla ilgili bir film çıktı ortaya. Adı da “Öpücük”. Filmin 14 Şubat Sevgililer Günü’nden başlayarak sadece DVD olarak izlenebileceği duyuruluyor. Sinemalarda gösterilmiyor. Neden? Bilinmiyor. Film aslında beş yıl önce çekilmiş. Bu zamana kadar gizli kalmış. Neden? O da bilinmiyor. Yapımcılar ve oyuncular, filmin Putin’le ilgili olduğunu asla itiraf etmiyor. “Belki benzerlikler vardır” diyorlar. “Size öyle gelmiş” diyorlar. PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY aksay@rusya.ru B Ama kimse aptal değil. Filmdeki kahraman, genç bir KGB ajanı. Âşık oluyor, evleniyor, iki kızı oluyor. Zamanla devlet başkanlığına kadar yükseliyor. Başrol oyuncusu Putin’e benziyor. Afişte arkadan çekilmiş fotoğraf ise sanki “hık demiş onun burnundan düşmüş”. Yapımcılar, “Siyasete çekmeyin, bu sadece bir aşk öyküsüdür” diye geçiştiriyorlar. E, varsın aşk öyküsü olsun. Putin’in aşkının öyküsü olamaz mı yani? Onun özel hayatı yok mu? Öpücük ona bu kadar yabancı mı? İki kızını leylekler mi getirdi? Bu utangaç komedinin mutlaka akıllı bir Rusça açıklaması vardır. Ama önemli olan bu değil. Önemli olan, halkın büyük adamların küçük sırlarına gösterdiği ilgi. Ve Rusya’da “yaklaşma yanarsın” denilen bir alanda, yani henüz iktidarda olan bir liderin aşk hayatıyla ilgili hassas bir konuya girme bakımından ilk kez bir deneme yapılıyor olması. Eski Sevgili ayır, Dünya Sevgililer Günü’nün H önemini anlatmayacağım size. Roma’da 3. yüzyılda hain İmparator Claudius’un zavallı Aziz Valentinus’u öldürtmesinden hiç bahsetmeyeceğim. Sevgiliye alınması gereken hediyelerden söz etmek niyetinde de değilim kesinlikle. Aragon’dan şiirler de okumayacağım. Ben yalnızca bugünün fark edilmeyen mahsun gölgesine işaret edeceğim. Sevgililer günü, aşk, mutluluk derken, varlıklarını nankörce unuttuğumuz birilerini hatırlatacağım: Eski sevgilileri. Bizi hatalarımızla seven, bazen değiştirmeye çalışan, çoğu kez bu hatalara yenilerini eklememize aracılık eden, birlikte olmaktan heyecan duyduğumuz, bize kendimizi daha iyi tanıtan, kapris yaptığımız, kaprisini çektiğimiz, kıskandığımız, bizi kıskanan, kavga ettiğimiz, özlediğimiz, kendisine döndüğümüz, bize tekrar kucak açan veya artık kabul etmeyen, isteyerek veya istemeden geride bıraktığımız eski sevgililerimizi. Yıllar önce “uygarca” ayrılıp kendisiyle “arkadaş” kaldığımız güzel ve şakacı bir kadının bana gönderdiği ve yaşı geçmiş bütün bekârlara yönelik iğneli, hatta çuvaldızlı bir anonim “sevgililer günü kutlaması” mektubunu sizlerle paylaşmak istiyorum. yalnızca Aşkta sadık olanlar aşkın kın aş r; irle bil i rin uçarı yönle fasızdırlar. trajedilerini bilenlerse ve Oscar Wilde Bu arada camları temizlemek gerektiğini düşüneceksin. Sonra tatil günlerinin geçmek bilmediğini tekrarlayacaksın kendine. Kızının doğum günü olduğunu hatırlayarak telefona sarılacaksın. Doğum gününün bir ay önce olduğunu hatırlayıp duracaksın. Televizyonu açacaksın. Uzun süre ekrandakinin film mi, haber mi, reklam mı olduğunu anlamaya çalışacaksın. “Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız” yazısını görünce bu çabandan vazgeçeceksin. Acıktığını hatırlayacaksın. Hâlâ hislerinin seni uyardığı üzerine keyifle felsefe yapacaksın. Işığı kapatacaksın. Yatağa gireceksin. Soyunmadığını fark edeceksin. Bir haftadır aynı giysilerle dolaştığın aklına gelecek. İlk aşkın canlanacak gözünde. Ama yüzünü tam çıkaramayacaksın. Küçükken ne olmak istediğini hatırlayacaksın. Doğum gününün yaklaştığını düşüneceksin. “Erkekler ağlamaz” sözü yankılanacak kulaklarında. Bir Öneri D Bekâr erkeğin bir günü Gazı açıp tavayı koyacaksın. İki adet yumurta alacaksın. Birini yere düşüreceksin. Pencerenin önüne gidip bir sigara tellendirerek gençliğini hatırlayacaksın. Bu arada ekmek almayı unuttuğunu da hatırlayacaksın. Bunları düşünmeyi bırakıp tavaya sarılacaksın. Elin yanacak. Küfür edeceksin. Son yumurtayı bir kenara bırakıp makarna paketine sarılacaksın. Üniversite Sınavı Putin’in kızı üniversiteye girecekti. Seçme sınavına katılım çok yoğundu: Tek bir öğrenci için 60 üniversite yarıştı. Sonra yumurtalı döşemeyi temizlemeye kalkıp bir bez arayacaksın. Bez bulamayınca gazete kullanmaya karar vereceksin. Kullanmak istediğin gazetedeki bir ilana takılacak gözün. Orada tanışmak isteyen bir kadının adını okuyacaksın. Sonra gazetenin geçen yıldan kalma olduğunu görüp sinirleneceksin. Odaya geçip kız arkadaşının telefonunu çevireceksin. Tam onu bir restorana davet etmeye hazırlanırken kendi kendine “değer mi?” diye sorup vazgeçeceksin. Ekmek almak için bakkala gideceksin. Dönerken yolda köpeğiyle gezen güzel bir sarışın göreceksin. Köpeğin hoşuna gideceksin. Sarışının hoşuna gitmeyeceksin. Sıkıntını dağıtmak için sinemaya gideceksin. Filmin ortasında makarnayı ateşte unuttuğunu düşünerek telaşla eve döneceksin. Ocağı yakmadığını göreceksin. Yemek tarifi kitabının yardımıyla başarısız bir deney daha yapacaksın. ünkü Sabah’ta bir haber vardı. Mimar Rus kız arkadaşı ile Taksim’de bir otelde yer ayırtan finans uzmanı Mehmet Alan’ın rezervasyonu “Davetliniz Rus” denilerek iptal edilmiş. O da “Evleneceğim kişiye nasıl Nataşa muamelesi yaparsınız?” diye şikâyetçi olmuş. Gazetede son 5 yılda en az 60 bin, belki de 200 bin Rus kadının Türk erkeklerle evlendiği yazıyor. “Nataşa denmesi kişilik haklarına aykırılık sebebiyle manevi tazminat nedenidir” deniyor. “Nataşa edebiyatı”nın yaygınlaşmasının baş sorumlularından biri medyadır. Bazı gazetelerin yayın yönetmenleri bile hâlâ kullanır bu kelimeyi. Onca evlilik ve TürkRus çocuk varken artık bu sorunu çözmek farz olmuştur. Alınacak önlemlerden biri, medya kurumlarının “Nataşa edebiyatı”ndan vazgeçtiklerini açıklamaları, yani kamuya açık özür dilemeleridir. CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle