06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT 2008 PERŞEMBE 6 HABERLER Tepeden tırnağa kapalı anaokul çağındaki çocuklar Kuran okuyup ilahiler söylüyor PERŞEMBE ORHAN BURSALI Bildiriden etkilendi teslim oldu İstanbul Haber Servisi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dağıttığı bildirilerden etkilenerek İstanbul’da güvenlik güçlerine teslim olan bir terör örgütü üyesi, TCK’nin etkin pişmanlık hükmünden yararlandırılarak ailesinin yanına gönderildi. Kandil Dağı’nda bulunan terör örgütü PKK/KongraGel’e ait kamplarda bomba yapımı konusunda eğitim alan bir kişi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dağıttığı “Karar ver, örgütten ayrıl. En yakın askeri birlik, jandarma veya polis karakoluna git. Sevgiyle karşılanacaksın’’, “Teslim ol’’ ve “Elimizi tutmanız yeterli’’ yazılı bildirilerden etkilenerek 8 yıl kaldığı örgütten kaçtı. İsmi açıklanmayan kişinin verdiği bilgiler sonucu, Diyarbakır, Muş ve Bingöl’deki çeşitli mağaralarda arama yapıldı. Mağaralara gizlenen 14 kilogram C4 tipi patlayıcı madde, 1 adet roketatar ve çok sayıda muhimmat ele geçirildi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne çıkarılan bu kişi, savcılıktaki ifadesinde PKK/KongraGel’in çeşitli kamplarında yer aldığını belirterek pişman olduğunu söyledi. Ömür boyu hapiste kalacağı korkusuyla 8 yıl teslim olmadığını ancak atılan bildirileri okuduktan sonra örgütten kaçtığını söyleyen bu kişinin çok sayıda teröristin kod ismi ile gerçek isimlerini savcılığa ilettiği öğrenildi. Miniklere türban GÜRSU KUNT ANTALYA Henüz anasınıfı yaşındaki kız öğrencilerin, topuklarına kadar uzun elbiseleri, başlarında türbanlarıyla sahneye çıkıp Kuran okuduğu, safsatalarla dolu dini bilgiler verdiği, ilahiler, namaz sureleri, hadisler okuduğu CD görüntüsü, Antalya’nın modern yüzünün AKP hükümetiyle birlikte nasıl değiştiğini bir kez daha belgeledi. CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kumbul döneminde, bölge halkının eğitim gereksinimlerine yanıt vermesi için kurulan Semt Evi’nde çekilen çağdışı görüntüler, kentin bugün geldiği noktayı gösteriyor. Yenimahalle’deki Semt Evi’ni, 15 Haziran 2006’da AKP’li Büyükşehir Belediyesi’nden kiralayan Hicret Vakfı’nın etkinliğinde, bir velinin çektiği görüntüler, tüyler ürpertiyor. 45 yaşlarında kız çocukları, bir yandan kendilerine ezberletilen sözde dini bilgileri anlatıyor, diğer yan15 Haziran 2006’da bir velinin çektiği CD’de türbanlı 45 yaşlarındaki kız çocukların belediyeye ait Semt Evi’nin sahnesine çıkıp kuran ve ilahiler okuduğu görülüyor. dan da Kuran okuyup ilahiler söylüyor. Çocukların konuşmaları arasında “Yeryüzünde müzik dinleyenlerin cennetteki ağaç yapraklarından çıkan müziği duyamayacağı” gibi safsataların yanı sıra, aynı doğrultudaki şiirler de yer alıyor. Program kapsamında tek tip kıyafet giydirilen 20’ye yakın çocuğun hep bir ağızdan seslendirdiği şu dizeler ise dikkat çekiyor: “Müslümanım doğruyum, Allahımın kuluyum. Bu vatanın öz evladıyım. Sübyan mektebinin bülbülüyüm. Ahrette cennet gülüyüm. Çekilin yoldan Osmanlı geliyor sağdan. Hicret ettik anadan, babadan. Kucak açtı bize Yaradan.” Görüntülerde küçük kız çocuğunun “Tekbir” diye bağırmasının ardından, diğer çocuklar da “Allahuekber” diye 3 kez karşılık veriyor. Allah’ın 99 ismini de ezbere sayan çocuklar, bunu bilenlerin cennete gideceğini belirterek şöyle diyorlar: “Kuran şefaat edecektir. Ve şefaati kabul edilmiştir. Her kim Kuran’ı ezber yaparsa Kuran onu cennete atar. Her kim Kuran’ı arkasına atarsa Kuran da onu ateşe atar.” 40 hadis ezberleyenin cennete gideceğini anlatan çocuklar, Arapça ve Türkçe ezberletilen hadisleri de söylüyor. Yere oturmuş ezbere Kuran okuyan kız çocuklarının hemen arkasında Atatürk fotoğrafı, Türk bayrağı yer alıyor, sahnenin yanlarında ise Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kendi logosunu taşıyan afişler bulunuyor. İS TA NB UL Kaba Tehditler Başbakan öfkeli. Günde birkaç kez laf yetiştiriyor. Hem medyaya hem CHP ve Baykal’a. “Durmadan Konuşan Adam”. Beyninde süzgeç yok; dilini tutamıyor. Başbakan, ülkeyi dincileştirmede o kadar gözü kara ki, “beyaz çarşaf” giyerek siyasete soyunduğunu söylüyor! Yani idamlık giysisi! Normal bir politikacı böyle şey söyler mi? Bu ülkeye hizmet etmeniz için oraya seçildiniz! Demek ki hizmetin ötesinde, ülkeyi temelden değiştirecek planlar uygulamadasınız ki, idama bile gitse “Yola Devam” diyorsunuz! Tahammülünüzün böyle anlarda sıfırın bile altına düştüğünü biliyoruz. 411 parmakla anayasa değişikliklerini geçirdiniz! Parlamentoda çoğunluğunuz olabilir, ama bu ülkenin yarısından fazlası sizinle aynı görüşte değil! Bugün üniversiteden kaldırmak istediğiniz yasağın, orada kalmayacağını ve yarın ilkokula ve bütün devlet dairelerine kadar genişleyeceğini düşünüyor çoğunluk! Siz, üniversitelere serbestlik getirmiyorsunuz, tüm ülkede kadınların başlarının türbanlanmasının yolunu açıyorsunuz! Eğer, “Hayır açmıyorum” diyorsanız, “o halde, yaptığınız değişikliğe ‘ilkokul ve lisede türban takılmaz, türbanlılar devlet hizmetine giremezler’ biçiminde bir ekleme yapın” önerisine de sırtınızı çeviriyorsunuz! Bu sırt çevirmeniz de gayet normal. Çünkü “türbanlı kadın = Müslüman kadın = namuslu kadın” biçiminde bir denkleminiz var beyninizde! Hepiniz kafayı kadın ile bozmuş durumundasınız! Kadınların da bizler gibi doğal ve normal dolaşabileceğine, olabileceğine, eşitlik isteyebileceğine kafanız basmıyor! Ama bu ülkenin yarısı sizler gibi düşünmüyor! Eminim, size oy verenlerin de en az yarısı öyle düşünmüyor! ??? Güç sizde! Yasaları değiştiriyorsunuz! Sizin düşüncelerinize karşı olanların elindeki tek olanak muhalefet etmektir! Bu da, yasaların verdiği bir demokratik haktır! Ama muhalefeti görünce köpürüyorsunuz! Neden demokrasiye tahammülünüz yok!? Neden pek çok medya sizin dibinizden ayrılmazken, bazı medyanın da türban politikanız yüzünden Türkiye’nin geleceği açısından büyük kaygılar duyması sizi çileden çıkarıyor! Ve hemen onları “çıkarlar peşinde” olmakla suçluyorsunuz! Hani “çoğulcu”, farklı görüşleri dile getiren bir toplumdan yanaydınız? Koru adıyla tanınan yazarınızın “Sadece bir medya grubuna sahip değil Aydın Doğan, hemen her alanda ekonomik çıkarları var. Bu akılla yola devam ederlerse yalnızca medyadaki itibarları elden gitmiş olmayacak...” biçimindeki, gazeteci namusundan yoksun kokan tehditlerine siz mi işaret verdiniz, yoksa, Padişah Gözdesi, sizin düşüncelerinize empatik yaklaşma başarısı mı gösterdi? ??? Hiddetli ve şiddetli Başbakan! Siz yapıyorsunuz, değiştiriyorsunuz, dönüştürüyorsunuz... Bizler de sadece veya alt tarafı konuşuyoruz ve karşı çıkıyoruz! “Yapmak” ile “konuşmak” ve “eleştirmek” arasında bir denge olabilir mi? Sadece konuşmamız asabınızı bozuyor, neden? Acaba bunun nedenini merak etmez, kişiliğinize, ideolojinize bir bakmaz mısınız? Yoksa zaten bunu biliyor musunuz?! Karşınızda sütliman bir deniz, suskun bir Türkiye görmek istiyorsunuz! Ne hoş! Diyorsunuz ki, “Meclis’te kalkan 411 el neden kaos olsun?” 550 el de kalkmış olsa, ülkede kaos yaratacak yasalara imza atabilir! Yasal çoğunluğun ülkede kaos yaratma olasılığı daha çoktur! Çünkü bir dengesizlik hali vardır; büyük çoğunluk sahibi oldukları için, her şeyi hakları olarak görürler; sınırsız bir azgınlık hali peydahlarlar; çoğunluk diktası kurabilirler! Şiddet ve hiddetiniz türbandan kaynaklanmıyor; alt tarafı üniversiteye gidemeyen kızların sadece yüzde 1’inin sorunu, der geçer ve ülkeyi germezsiniz... Şiddet ve hiddetinizin nedeni daha derinlerde! Laik, demokratik bir hukuk devletine olan kininizde! Sayın Başbakan, siyaset yapabilmek için de mutlaka geçmişe bakın! Çünkü iyi siyaset yapabilmenin temel öğretileri, bütün dersleri geçmişte yatıyor! Öncelikle öğrenmeniz gereken, Meclis’in ve yüzde yüz çoğunluğa bile dayansa iktidarların da üzerinde, bir hukukun, anayasanın var olduğunu kabul etmenizdir! Yani Meclis’ten ve hükümetten büyük, hukuk, yasalar ve demokrasi var! Tabii, “demokratik hukuk devleti” tanımları, anayasada var olduğu sürece! Önce Meclis = Anayasadır denklemini yasalaştırmanız gerekmektedir! YABANCI DİPLOMATLAR TARTIŞTI Avrupa’da türban tedirginliği BAHADIR SELİM DİLEK (NURPERİ DEĞİRMENCİ) BO D RU M Öğretim üyeleri ve öğrenciler türbana karşı çıktılar 3 AYRI SORUŞTURMA Leyla Zana ifade verdi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Kapatılan DEP’in eski milletvekili Leyla Zana, hakkında başlatılan 3 ayrı soruşturma nedeniyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifade verdi. Leyla Zana hakkında 22 Temmuz seçimleri öncesinde Diyarbakır’ın Silvan ve Bingöl’ün Genç ilçelerinde bağımsız “Bin Umut” adaylarına destek mitinglerinde yaptığı Kürtçe konuşmalarda “halkı din ve mezhep farkı gözeterek ayrımcılığa sürüklediği” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Zana’nın Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Birleşik Sol İskandinav Yeşil Sol Konfederal Grubu’nun ev sahipliğinde düzenlenen “AB, Türkiye ve Kürtler” adlı konferansta da Abdullah Öcalan’dan “Kürt halk önderi” diye söz etmesi de soruşturma konusu oldu. Soruşturma kapsamında Leyla Zana dün avukatı Cabbar Leygara’yla birlikte Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na giderek ifade verdi. Zana’nın mitingde Kürtçe konuşma yaptığını kabul ettiği ancak polis tarafından yapılan kaset çözümlerinin bilinçli olarak çarpıtıldığı ve kendisine ait olmayan ifadelerin kayıtlara eklendiğini ileri sürdüğü öğrenildi. Zana, ifadesinin ardından avukatıyla birlikte adliyeden ayrıldı. Yasadışı bildiri bulundurmak iddiasıyla gözaltına alınan DTP Batman İl Başkanı Özcan Erdem ile Merkez İlçe Başkanı Cemalettin Padir de tutuklandı. ANKARA Türban tartışmalarındaki tansiyon giderek yükselirken Avrupa ülkelerini de “kelebek etkisi” korkusu sardı. Bir ülkede yaşanan bir gelişmenin, komşu ülkeler, siyasal, kültürel, toplumsal açıdan ilişki içinde olunan yakın coğrafyaya farklı boyutlarda, çok daha güçlü ve yoğun yansıması anlamına gelen kelebek etkisinin AB üyesi ülkelerin Ankara’daki diplomatlarının rutin olarak çeşitli düzeylerde düzenledikleri toplantıların konusu haline geldi. AB’li diplomatlarının son dönemki konu başlıklarını ise ağırlıklı olarak iç sorunlar oluşturmaya başladı. Edinilen bilgilere göre toplantılarda “Türkiye’deki üniversitelerde türbanın serbest bırakılması cemaat bağlantıları aracılığı ile Avrupa’da Türklere ve Türklerin içinde bulunduğu İslamcı gruplara nasıl yansır” sorusunun yanıtı arandı. Almanya, Fransa, Hollanda ve Belçika’daki Türk toplumunun 3 milyon kişiyi aşması ve Avrupa Milli Görüş Teşkilatı’nın bu nüfus üzerinde önemli bir tabanın bulunması, AB üyesi ülkelerin diplomatlarındaki tedirginliği arttırdı. Yapılan değerlendirmelerde, “Türkiye üniversitelerinde türbanın serbest bırakılması, Avrupa’daki radikalleşme eğiliminde olan İslamcı yapılanmalara önemli ölçüde cesaret verir. Bir süreden bu yana belirginleşen radikal eğilimler çok daha fazla güçlenir” görüşü öne çıktı. Dini simgelerin kullanılmasının yasak olduğu Fransa’daki Müslüman toplumunun Türkiye’deki gelişmelerden cesaret alarak yeni taleplerle gelmesi kaygısı en üst noktaya çıktı. Bir başka tartışma konusu ise Bulgaristan’daki Türk azınlık oldu. Özellikle son dönemde Türkiye ile yakın ilişkiye bağlı olarak Bulgaristan’da türban takan Türklerin giderek artmakta olduğu belirtilirken AKP’nin anayasal ve yasal düzenlemelerinin Bulgaristan’da nasıl yankı bulacağı ise merak konusu oldu. Tepkiler büyüyor Haber Merkezi Türbanın üniversitede serbest bırakılmasını öngören anayasa değişikliğinin ardından tepkiler sürüyor. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) düzenlenen iki ayrı gösteride türban ile kadının köleleştirilmek istendiği vurgulandı. Öğrenci Kollektifi üyesi öğrenciler, İTÜ’nün Maslak Yerleşkesi’ndeki yemekhanede türbanı anlatan tiyatro gösterisi yaptı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın bir kukla ile canlandırıldığı oyunda, türbanın “ABD tarafından siyasal İslamın parçası olarak Türkiye’ye dayatıldığı” anlatıldı. Öğrenciler daha sonra, “İTÜ haykır, AKP’ye hayır”, “Tayyip’in imamı Fethullah”, “Üniversite ayağa, AKP’yi durdurmaya” sloganlarını atarak üniversite giriş kapısına kadar yürüdüler. Yurtsever Cepheli öğrenciler ise yaptıkları açıklamada, “Emperyalizm destekli bir karşıdevrimin simgesi olan türban ‘Özgürlükler’ alanında değerlendirilemez” dediler. Ankara Üniversitesi (AÜ) Cebeci Kampusu’nda toplanan bir grup öğrenci türban düzenlemesi ile YÖK’ü protesto ederek üniversitelerde “demokratik” ortamın oluşturulmasını istediler. Bodrum Kalesi önünde toplanan Türkiye Komünist Partisi ve Yurtsever Cephe üyesi 30 kişi türban düzenlemesine tepki gösterdi. Protestoculardan bazıları kale surlarına “AKP’yi istemiyoruz” yazılı pankart astı. Grup, ABD bayrağı ve kara çarşafı simgeleyen siyah bir bez yaktılar. Çukurova Üniversitesi’nde ise tepkilere karşın yerleşke içerisine giren türbanlı öğrencilerin dersliklere kadar yine türbanlarıyla girdiği gözlendi. Gaziantep Üniversitesi’nde de yasa onaylanmadan türbanlı öğrenciler kampusa girebildi. ‘Özgürlüğün değil ortaçağın simgesi’ M ersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampusu’ndaki Atatürk Anıtı önünde toplanan bir grup öğretim üyesi saygı duruşunda bulundu. Prof. Dr. Nükhet Adıyeke, “Mersin Üniversitesi öğretim elemanları olarak, türbanı bir özgürlük sembolü değil, karanlık ortaçağın, kadını aşağılamanın, kadını mahkum etmenin simgesi, bir baskı aracı olarak gördüğümüzü ve iktidarın üniversitede türbana yönelik yasal düzenleme dayatmasının karşısında olduğumuzu duyururuz” dedi. Öğretim üyelerinin eylemi sırasında bir grup öğrenci de pankart açarak hem türbanın serbest bırakılmasını hem de öğretim üyelerini protesto etti. Öğrenciler, akademisyenlerin eylem yapmakta geç kaldığını ifade etti. (ABİDİN YAĞMUR ) (Fotoğraf: ALİ AÇAR) obursali?cumhuriyet.com.tr ULUSAL PLATFORMLAR GÜÇBİRLİĞİ ÜNİVERSİTE KONSEYLERİ DERNEĞİ: NAİLE NİNEDEN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A CEVAP Türban esaret getirecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD), türbana karşı yürüttükleri kampanyada 6 bin imzayı geçerken türban serbestisinin resmen yürürlüğe girmemesine karşın bazı üniversitelerde delinmesine tepki gösterdi. ÜDK’nin yaptığı yazılı açıklamada, “Türbanı siyasal bir amacın aracı olarak kullananların bu kadar aceleci davranmaları aslında doğal olmuştur. Artık AKP iktidarı ve MHP sayesinde bir fiili durum yaratılmıştır. Herkes, bizzat AKP iktidarının öncülüğünde, tüm gerici örgütlerin ve tarikatların hızlı davranmaya devam edeceklerini bilmelidir. Türbanı başka adımlar, başka fiili durumlar takip edecektir. Türban düzenlemesinden özgürlük değil esaret gelecektir. Kadının sokağa çıkmak, okula gitmek, kısacası sosyal yaşama katılmak için örtünmek zorunda bırakılması, bu yönde baskı görmesi, kadının tutsaklaşmasıdır. Toplumsal yaşamın dine göre düzenlenmek istenmesi, insanlığın tüm aydınlanma mücadelesine karşı büyük bir meydan okumadır.” ÜKD’nin açıklamasında, üniversitede türbana karşı çıkmanın inanca yasak getirmeyi istemek olmadığı belirtilerek “İnsanlarımızın inanç özgürlüğü elbette olmalıdır, ancak dünya işlerini akla değil inanca göre düzenlemeyi istemek özgürlükçülük değil gericiliktir” denildi. “İslamcı bir Türkiye’nin, Ortadoğu’da yeni bir ABD mandası” yapılmak istendiği ifade edilerek “AKP’yi ve AKP’nin üniversitesini istemiyoruz! Gericiliğe izin vermeyeceğiz” vurgusu yapıldı. ‘Kendi irademle açtım’ ABİDİN YAĞMUR MERSİN Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, hafta sonunda yapılan Sıhhiye mitinginde başının zorla açtırıldığını iddia ettiği Arslanköylü Naile Aksay (76) “Ben başımı kendi irademle açtım. Bir ana olarak öğüt veriyorum. Başbakan, Menderes’i unutmasın” diye konuştu. Sivil toplum örgütlerinin hafta sonunda düzenlediği mitinge katılan Aksay, gazeteci Tuncay Özkan tarafından kürsüye çağrılmış ve başörtüsünü çıkarmıştı. Dinci basın “Yaşlı kadını provokasyona alet ettiler” şeklinde başlıklar atarken, Başbakan da olayı “... onun başından başörtüsünü çekip çıkartmayı hangi insani anlayışla bağdaştırıyorsunuz?” sözleriyle değerlendirmişti. Mersin merkeze bağlı Arslanköy beldesinde yaşayan Aksay, bu gelişmeler üzerine Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında “Başbakan saptırmasın. Ben kendi inancımla, Atatürk’e olan inancımla başörtümü çıkardım. Benim başımdaki başörtüsü, onlarınki türban. Benim başörtümle uğraşmasın. Tuncay’ı suçlamasın, ben başımı kendim açtım. Bunlar dini istismar ediyorlar. Bir ana olarak öğüt veriyorum. Başbakan, Menderes’i unutmasın. Milleti rahat bıraksın. Türkiye’yi bu türbandan kurtarsın.” ‘Türban ilköğretimde dayatmalar getirir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ulusal Platformlar Güçbirliği (UPG), “Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasının, kaçınılmaz bir şekilde ortaöğretim, hatta ilköğretim kurumlarında ve sonrasında kamusal alanlarda da aynı dayatmaları gündeme getireceğini” belirtti. Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu Dönem Başkanı Sema Kendirci, UPG bileşenleri adına Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, türban ile ilgili anayasa değişikliğinin henüz bu safhada bile toplumda büyük bir gerilim yarattığını söyledi. Doğrudan doğruya laikliği ve dolayısıyla Cumhuriyet rejimini hedef aldığını belirttiği girişimin, toplumda ayrışmalara yol açacak çok tehlikeli gelişmelere neden olacağını vurgulayan Kendirci, “Cumhuriyet tarihinin en zorlu dönemini yaşıyoruz. Toplumda adeta ‘inananlar ve inanmayanlar’ veya ‘laiklerantilaikler’ gibi ayrışmayı yaratan bir zemin oluşturulmuş bulunmaktadır” dedi. Kendirci, “türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasının kaçınılmaz bir şekilde ortaöğretim, hatta ilköğretim kurumlarında ve sonrasında kamusal alanlarda da aynı dayatmaları gündeme getireceğine”dikkat çekti. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle