06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT 2008 PERŞEMBE 4 HABERLER Erdoğan, yine CHP ve medyaya yüklendi, eleştirilere karşı sert tavrını sürdüreceğini söyledi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Yüzde Doksan Çoğunluk Olsa Ne Yazar ki?.. AKP ve önderi Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002’den bu yana dirençle gerçekleştirmeye çalıştıkları ve büyük ölçüde de yol aldıkları, ülkemizi bir İslam cumhuriyetine çevirme amaçlı sivil darbelerinin önemli aşamalarından biri olan türban uygulaması konusunda, yazılıp söylenmeyen ne kaldı?.. Demokrasinin niteliğini değiştirmeyi amaçlayan sivil darbenin yöneticileri, eylemlerini toplumun bir kesimine demokrasi olarak sunmaya ve böylelikle kafaları bulandırmaya çalışıyorlar, doğrusu demokrasi kültürü kıt olan bir toplumda kimi zaman belirli çevrelerde başarı da elde ediyorlar. Başbakan Erdoğan, türban kaosu ile ilgili son demeçlerinde ise bu konuda kendi görüşü etrafında çoğunluk oluştuğunu ileri sürerek demokratik bir kavram olan “çoğunluk” algılamasına sarılıyor. Çoğunluğun, demokrasilerde hele hele ilk aşamalarında çok önemli bir rol oynadığı, insanları azınlık tahakkümünden kurtardığı yadsınamaz bir gerçek. İktidarın hanedandan veya oligarşiden halk çoğunluğunun eline geçmesi, milli iradenin egemenliği, insanlık tarihinde kuşkusuz önemli bir adım. Sandık demokrasinin onsuz olmazı ve en önemli öğesi. ??? Yalnız o noktada takılıp kalmak, çağdışına düşmekten başka bir anlam taşımaz. Yine milli iradenin tecelli etmesi için sandığı odak alır çağdaş demokrasi ama, o çoğunluğun iradesini temsil edenlerin ellerine geçen erki, evrensel insan hakları, demokrasinin temel kurum ve kuralları doğrultusunda kullanılmasını da zorunlu kılar; bu sınırlar dışına taşılmasını engellemek üzere belirli denetim kurumları oluşturur, bunların hepsini de temel uzlaşma metni olan anayasalar içine alır. Demokrasilerde, egemenliği halk adına kullanan kuruluşlar arasında bir hiyerarşi (ast üst sıralaması) yoktur ve olamaz da. Çağdaş demokrasilerde, egemenliği kullanan yalnızca parlamento da değildir. Çağdaş demokrasinin ölçütü, seçilenlerin erki kullanırken, demokrasinin kuralları içinde kalmaları, çoğunluk ya da azınlık diktası kurmamaya özen göstermeleridir. Burada sıkça yinelenmiş olan bir deyişle, demokrasi, milli iradenin kimsenin hakkını çiğnemeden, çoğulculuğun kurumlarını tasfiye etmeden kullanılmasına denir. Bu durumda demokrasi, milli iradeye dayandığını söyleyenlerin her şeye kadir oldukları değil olmadıkları rejimdir. ??? Bir demokraside, herhangi bir uygulama eğer çoğulculuğun güvencelerini çiğniyor, çoğunluk diktası oluşturmaya yöneliyorsa, çevresinde yüzde 70 80 hatta yüzde 90’lık bir çoğunluk da elde etmiş olsa kıymeti yok. Salt çoğunluğa bile sahip olmadan çoğunluk diktası ile demokrasiyi birbirine karıştıran Tayyip Bey’in ya da yandaşlarının daha iyi anlamaları için bir örnek vereyim. Çağdaş bir demokraside, ramazan ayında oruç tutmayanların devlet hizmetinde istihdamlarını yasaklayan bir yasanın parlamentonun yüzde 90 çoğunluğuyla kabul edilmesi, onunla da yetinilmeyip, bunun halkoyuna sunulması ve yüzde 95 oranında kabul edilmesi halinde bile, yapılan iş demokratik değildir, arkasındaki çoğunluk da bu girişimi demokratik kılmaya yetmeyecektir. Çoğunluğun demokrasi istememesi veya demokrasiye karşı olması, bu talebi demokratik kılmaz. Ama şimdi rahatlıkla diyebilirsiniz ki; Sen böyle söylüyorsun, bizde henüz böyle bir yasa yok ama, böyle bir uygulama var, ona ne diyorsun? Size haksız olduğunuzu söyleyemem. Biz yarım yamalak demokrasimizi gerçek çağdaş çoğulcu bir rejime ulaştırma kavgasını veriyoruz, Tayyip Bey’in ise neyin savaşımı içinde olduğunu hep birlikte görüyoruz. ‘Uysal koyun değiliz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve medyaya yönelik meydan okumasını sürdürürken, gazetelerde yer alan kadın fotoğraflarını gündeme getirdi. Erdoğan, “Bu toplumun ahlak değerleriyle ters düşen çırılçıplak kadın resimlerini basıyorsunuz. İlavelerinizde her şey tamamıyla ortada. Bugüne kadar hükümet olarak bir şey yaptık mı?” dedi. Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısında basına ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a yönelik sert açıklamalarını sürdürdü. İktidara yönelik farklı yaklaşımlara karşı cevapsız kalmayacaklarını belirten Erdoğan, kendilerine güvenen ve inanan bir kitle olduğunu, o sessiz yığınların yıllar yılı beklediklerini, tercüman olarak kendilerini iktidara taşıdıklarını söyledi. Erdoğan, “Onların diline tercüman ol ? İktidara yönelik farklı yaklaşımlara cevapsız kalmayacaklarını söyleyerek tehditlerini sürdüren Başbakan Erdoğan, “Gazetelerinin başköşelerinde bu toplumun ahlak değerlerine tamamen ters düşen çırılçıplak kadın resimlerini siz basıyorsunuz. Bugüne kadar ne yapıldı, hangi müdahale yapıldı” dedi. Öfkenin de bir hitabet sanatı olduğunu söyleyerek önceki günkü konuşmasını savunan Erdoğan, “Kusura bakmasınlar, yumuşak başlıysak uysal koyun değiliz” diye konuştu. mak da bizim görevimiz” dedi. Toplumun her kesimini samimiyetle kucakladıklarını, her soruna aynı duyarlılıkla yaklaştıklarını ileri süren Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde halkın hangi katmanlarının kendilerinden olumsuz bir yaklaşım gördüğünü sordu. Erdoğan, “Acaba onların yaşam tarzlarına yönelik olarak biz hangi olumsuz yaklaşımı ortaya koyduk? Bunu bize ispatlayabilirler mi?” dedi. Baykal’ın laiklikle yatıp laiklikle kalktığını kaydeden Erdoğan, CHP liderinin “laiklik laiklik” diyerek bu ülkede laikliği yozlaştırdığını ileri sürdü. Laikliğin toplumun tüm katmanlarına, inanç gruplarına eşit mesafede olmak anlamına geldiğini belirten Erdoğan, ilkelerinde başı örtülübaşı açık diye bir ayrım olmadığını, olamayacağını savundu. Medya gruplarıyla aynı düşünmediklerini kaydeden Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi: “Bizi çarşafa sokacaklar, diyorlar. Yani insaf. Affedersiniz, gazetelerinin başköşelerinde bu toplumun ahlak değerlerine tamamen ters düşen çırılçıplak kadın resimlerini siz basıyorsunuz. İlavelerinizde her şey tamamıyla ortada. Bugüne kadar ne yapıldı, hangi müdahale yapıldı, yasama ve yürütme olarak. Bizim yaptığımız veya yapacağımız herhangi bir şey mi var? Yaptık mı, hayır. O zaman nedir bu feryat? Ne haliniz varsa görün. Halk zaten sizi nereye getirecekse getirir. Daha ne istiyorsunuz? Yoksa gazetelerinizi toptan biz mi satın alacağız?” Medyanın “başı açık olanların geleceği garanti altında olmaz gibi safsatalarına asla uymayın” diyen Erdoğan, bu tuzağa halkın düşmeyeceğini söyledi. Batı basınıyla ilgili haberlerin büyük çoğunluğunun yalan olduğunu ileri süren Erdoğan, medyanın kafaları bulandırmaktan başka bir der dinin olmadığını belirtti. Öfkeli olduğu yönünde eleştiriler bulunduğuna işaret eden Erdoğan, “Öfke de bir hitabet sanatıdır. Çünkü ben zulmü alkışlayamam, zalimi de asla sevemem. Kusura bakmasınlar, yumuşak başlıysak uysal koyun değiliz. Biz karşımızdakilere saygı gösterirken karşımızdakilerin de bize saygı göstermeleri gerekir” dedi. Medyanın çıkar hesaplarının bozulmaması için bu yaygaraları kopardığı görüşünü yineleyen Erdoğan, “Biz sizi niye eleştiriyoruz? Bizi eleştirdiğin için değil; sen 411 eli bu ülkede kaos eli olarak gösterirsen bu eleştiriyi alırsın. Ama siz maalesef kaosun tarafı oldunuz, hâlâ da olmaya devam ediyorsunuz. Siz halkımın oraya seçip gönderdiği bu ellere kaos eli diyemezsiniz, bu saygısızlığı, hakareti yapamazsınız” dedi. CHP’Lİ KILIÇDAROĞLU: İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN İktidarın beyni türbanla örtülü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “AKP’nin her vatandaşın teminatı olduğu” sözlerine tepki göstererek “Tarikatların ve cemaatlerin, kendileri için teminat olarak gördükleri kişi, vatandaşın teminatı olamaz” dedi. CHP Genel Sekreteri Önder Sav da Erdoğan’ın CHP’yi hedef alan sözleriyle ilgili olarak“Kendi hesabını veremeyenler CHP’ye dil uzatamazlar. Kabadayılık, külhanbeylik CHP’ye sökmez” açıklamasını yaptı. Kılıçdaroğlu, DİSK’e bağlı Dev Sağlıkİş Sendikası Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve beraberindeki heyeti dün TBMM’de kabul etti. Çerkezoğlu, yaklaşık 100 bin sağlık çalışanının, taşeron şirket aracılığıyla çalıştırıldığını, sağlıkta taşeronlaşma olamayacağını, insanın ihale edilemeyeceğini söyledi ve bu amaçla topladıkları 5 bin imzayı da TBMM’ye ilettiklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Size ve işçi arkadaşlara önerim olacak: Eğer bu işçiler türbanlı eylem yaparsa, türban takarlarsa başta Başbakan olmak üzere, AKP yöneticilerinin ‘acaba burada hangi sorun var’ diye dikkatini çekecektir” dedi. Erdoğan’ın, partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşmaya dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Bizim ilkelerimizde başı örtülü, başı açık diye bir ayrım yoktur, olamaz, diyor. Devlet bürokrasisinde eşi türbanlı olmayan bir bürokratın yükselme şansı var mı? Böyle kaç bürokrat var? Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarında şube müdürü ve üstü görevlerde çalışan bürokratları, eşleriyle yemeğe çağırsın. Bu yemekli toplantı eşleriyle olursa, Türkiye’de ayrımcılığın, bürokraside hangi boyutlara ulaştığını daha net göreceğiz.” Tuzla tersanelerinde ölen işçi sayısının 20’ye ulaştığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ne yapıyor? İstanbul’daki patlamada kayıtdışı çalışan işçiler ne oldu? En büyük denetim ordusunu elinde bulunduran bu bakanlık, nereyi, nasıl denetliyor? Niçin kamuoyuna açıklamıyor? Açıklayamazlar, çünkü beyni türbanla örtülü olanlar hayatın gerçeğini bilemezler” açıklamasını yaptı. Uyarılar Bakan Şahin’i kızdırdı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, “Laikliğe aykırı davranan partiler kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirler” diyen Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’na “Hangi sıfatla bunu söylüyor? Sıfatı nedir kendilerinin” diyerek tepki gösterdi. Şahin, “Cumhurbaşkanı kaygıları giderecek ek düzenlemeler yapılması için anayasa değişikliklerini iade etmeli” biçimindeki yorumlara katılıp katılmadığının sorulması üzerine de, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın işine karışmak bizim görevimiz değil, kendi takdiridir” değerlendirmesini yaptı. Gül: AB süreci canlandırılmalı [email protected] ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı olmasından önce yaklaşık 4.5 yıl başında bulunduğu Dışişleri Bakanlığı ile AB Genel Sekreterliği’ni (ABGS) ziyaret etti. Gül, ABGS’yi ziyaretinde yaptığı konuşmada, AB yolunda hükümeti Meclis’i ve siyasi partileri reform sürecini canlandırmaya davet etti. Türkiye’nin başkalarını ikna etmek ya da tatmin etmek için değil halkını mutlu etmek için reformlar yaptığını söyleyen Gül, “Bazı üyelerin politikaları bizi alıkoymamalı. Gerektiğinde fasılları kendimiz açıp kapamalıyız” dedi. CHP ‘gereken’ yanıtı verecek CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında Erdoğan’ın CHP’yi hedef alan sözlerine “gereken” yanıtın verilmesi kararı alındı. CHP’li Sav, Erdoğan’ın “laikliği korumak kendisine kalmış gibi bir eda içinde” olduğunu vurgulayarak “Sakın bizi başkasıyla karıştırmasın, kendisini tedavisi gayri kabil bir hastalığa yakalanmış görüyoruz. Bu da, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma hastalığı. Bu hastalıktan kurtulsun diye dua etmekten başka yapacak bir şey yok” dedi. Erdoğan’ın “Öfke hitabet sanatıdır” sözlerine de Sav, “Sayın Başbakan herhalde sanatın ne anlama geldiğini bilmiyor. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Sayın Başbakan da bu öfkesinden sonra zararla oturacaktır, o takıyye ustalığı da zarardan kendisini kurtaramayacaktır” diye tepki gösterdi. Gazeteci örgütlerinin Erdoğan’ın sözlerine tepkileri sürüyor asirmen?cumhuriyet.com.tr ‘Ciğerinizle, böbreğinizle değil aklınızla, mantığınızla konuşun’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türban konusunda Türkiye’de sanal kutuplaşma yarattığı gerekçesi ile medyaya yüklenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ardından diğer gazeteci örgütlerinden de tepki geldi. Gazeteci örgütlerinin yaptığı açıklamalar şöyle: Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Yönetim Kurulu: Tıpkı Sayın Başbakan’ın ifade ettiği gibi, “Demokrasi tek tip ve tek sesli olmak mıdır? Herkes aynı düşünmek zorunda mıdır?” O halde yapılan yorum ve eleştirilere, devlet adamlığı olgunluğuyla yaklaşılmalı ve tahammül gösterilmelidir. TOBB Medya ve İletişim Sektörü Meclis Başkanı Vahap Munyar: Türkiye’de yaşayan hiç kimsenin gerilimden çıkarı olamaz. Sayın Başbakan’ın daha temkinli sözler söylemesini bekliyoruz. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin: Demokrasi dersi verme çabası içinde olanların, önce kendilerinin demokrasiye inanması lazımdır. Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay: Sayın Başbakan bu hırçınlığına gerekçe olarak, “Ben ciğerimle konuşuyorum” diyor. Sayın Başbakan ciğerinizle, böbreğinizle değil, aklınızla, mantığınızla konuşun. RadyoTV Gazetecileri Derneği Başkanı Metin Özkan: Son dönemde AKP iktidarının medya ile çok fazla ticari ilişkiler içinde olması ister istemez karşılıklı gerginliklere neden olmuştur. Ancak gelinen nokta ne olursa olsun haber özgürlüğü, basın özgürlüğü ve insan hakları diyorsak, medyaya saygı duyulması gerekiyor. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Faruk Balıkçı: Başbakan medya üzerine oynayarak güven kazanmaya çalışıyor. Erdoğan, türban tartışmalarıyla ilgili grup konuşmasında şu mesajları vermişti: “Türkiye’de bir kaos ve tutarsızlık varsa o da bu başlıkları atanların kafasındadır. Derdiniz başka. Açık söyleyeyim, aslında çıkarlarınızı tehlikede görüyorsunuz, yoksa laikliği değil. Bu manşetler yalnızca çıkar kavganızı örtmek için bir maske. Tıpkı bazı protesto gösterilerinde Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ün, Bolşevik Lenin’e meşruiyet kazandırmak için istismar edilmesi gibi, siz de laiklik üzerinden kendi çıkar kavganıza meşruiyet kazandırmanın peşindesiniz.” Atatürk’ün emriyle kurulmuştu Likör Fabrikası rezidans oluyor İstanbul Haber Servisi Atatürk’ün emriyle kurulan Mecidiyeköy’deki Likör Fabrikası arazisine, rezidans ve alışveriş merkezi yapılacak. Plan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Planlama Müdürlüğü’nün İmar Yönetmeliği’ne aykırı davranıldığı uyarısında bulunmasına karşın İBB Meclisi’nde kabul edildi. İBB Meclisi’nin dün yapılan oturumunda TOKİ’ye devredilen Tekel Likör ve Konyak Fabrikası arazisine ilişkin plan değişikliği teklifi görüşüldü. İBB Meclisi CHP grubunun muhalefet şerhi koyduğu plan tadilatı, oyçokluğu ile kabul edildi. Değişiklik sonucu, araziye “iş merkezi”, “rezidans” ve “çok katlı alışveriş merkezi” yapılabilecek. Tadilata göre 23 bin 711 metrekarelik araziye 142 bin 271 metrekare inşaat izni verildi. ‘İmam hatip geriyor’ ? Haber Merkezi Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Celal Beysel, 14 Şubat’ta toplanacak YÖK Genel Kurulu öncesinde, ele alınabilecek katsayı uygulaması ile ilgili bir açıklama yaptı. Beysel, önce imam hatip liselerinin din görevlisi yetiştirme fonksiyonu ile sınırlı özel bir statüye kavuşturulmasını, ardından da katsayıların değiştirilerek meslek eğitiminin önünün açılmasını önerdi. Beysel, “Statü değişikliği yapılmadan katsayılarla oynamak, bugünlerde türban nedeniyle toplumun çeşitli kesimlerinde yaşanan gerilimi gereksiz bir şekilde daha da tırmandırabilir” dedi. CHP’li Öymen, Başbakan’ın yandaşlarını militanlığa davet ettiğini vurguladı Yükseklik sınırı serbest bırakıldı “Özel Koşullu Ticaret Alanı” haline getirilen arazide, yapılacak yeni inşaatın yükseklik sınırı ise serbest bırakıldı. Yeni yapılacak inşaatın arazinin neresine ve nasıl yapılacağı konusunda kesin bir bilginin bulunmadığına dikkat çekilen raporda, tescilli Tekel Likör Fabrikası’nın yanı sıra çok sayıdaki ağacın durumu hakkında İstanbul 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’na bilgi verilmediği de belirtildi. Plan değişikliğiyle TOKİ’ye ayrıcalıklı imar hakkı tanındığı ve İmar Yönetmeliği’ne aykırı davranıldığı uyarısında bulunan İBB Planlama Müdürlüğü, plan değişikliğine ilişkin Ulaşım Daire Başkanlığı ve Deprem Zemin İnceleme Müdürlüğü başta olmak üzere yetkili hiçbir kurumun da görüşü alınmadı. ‘Rejime cihat açtılar’ ANKARA (ANKA) CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Biz bu yola çıkarken, daha önce demokrasiye inananların yaptığını yaptık, beyaz çarşaflarla yola çıktık” sözlerinin arkasında “rejim değiştirme” amacı yattığını öne sürdü. Öymen şunları söyledi: “Gizli projesi olmayanların çarşafla ortaya çıkmasına gerek var mı? Hangi açık proje, hangi demokratik ülkede ölümüne bir çalışmayı gerektirir. Son derece tehlikeli, toplumu gerici bir söylemdir. Bu kendi yandaşlarını militanlığa davet eden bir söylemdir. Herhalde kendisini tek başına kastetmiyor. Biz diyerek, kendi arkasındaki kitleyi de kastediyor. Türkiye’de onun önderliğindeki bir kitle ölümü göze alarak çok büyük değişiklikler yapacak. Bunun manası bu. Bu Türkiye’de toplumsal barışı bozacak, hukuku karşısına alan bir girişimdir. Belli ki bunların rejimden çok ciddi rahatsızlığı var. Hedefledikleri Türkiye’yi belki bir İslam devleti kurma amaçlarını, rejimin engellediğini düşünüyorlar. Özellikle Anayasa Mahkemesi kararlarının engellediğini düşünüyorlar. Buna karşı bir cihat açmış gözüküyorlar.” Demokratik ülkelerde başbakanların bu tarz konuşmalar yapmış olmasının alışılmış bir şey olmadığını ifade eden Öymen, “Demokrasilerde hükümetlerin anayasa çerçevesinde istedikleri icraatı yapmaları için çarşaf giymeleri gerekmiyor. Çarşaf giymekten kastettiği ‘kefeni elimize aldık, öyle yola çıktık’ diyor. Bu, sizin rejimi değiştirmek istediğiniz işaretidir” dedi. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle