06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2008 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI dishab?cumhuriyet.com.tr Yeni kuşaklara açılmak! Haziran Federal seçimlerinde 10 Flaman Sosyalistleri SP.A kaybedince başkan Johan Vande Lanotte istifa etti. 21 Ekim’de yapılan kongrede Caroline Gennez, partinin sol kanadından yüzde 33.6 oy alan Erik de Bruyn’a karşı yüzde 66.4 ile kazanarak 32 yaşında partinin ilk kadın başkanı oldu. Geçen günlerde hükümeti topa tutan Gennez, “Bu hükümet yönetmiyor, sadece rol yapıyor, yönetiyormuş gibi yapıyor” diyerek hükümeti halkın sorunlarıyla ilgilenmeye çağırdı. Sosyalizm evrensel ama Belçika’da iki sosyalist parti var ve bazen sanki “bölgeci partiler” olarak görülüyorlar. Flaman Sosyalistleri SP.A daha açılımcı ve biraz liberal, Frankofon Sosyalistleri PS ise geleneksel bir sosyalist parti olarak algılanıyor. Bu durumu Gennez’e açıyorum. “Enternasyonal sosyalizm konusunda PS ile aynı şekilde düşünüyoruz ama herkes kendi yöntemiyle amaçlara ulaşmaya çalışıyor. Evet biz başka bir partiyiz. Bu doğru. Ülkenin güneyinde ve kuzeyinde başka gerçekler var. PS yüzde 30’luk büyük bir parti. SP.A sadece yüzde 16’lık bir parti. Yaklaşımlarımızda da farklılıklar var. PS daha çok bir kurulu düzen (establishment) partisi, bölgenin göbeğinde ve Valon Bölgesi’nin patronu. Biz ise gitgide kurulu düzen karşıtı (antiestablishment) bir parti konumuna gelmek zorundayız. Flaman bölgesi zenginleşiyor ve biz ilerici düşüncelerin açık bir şekilde siyasete yansımasını sağlamak durumundayız” diye açıklıyor konuyu. Gennez’e “Şimdi işiniz zor mu? Hedefleriniz çok büyük. 2009 seçimlerinde partiyi toparlamak, 2011 yılında tekrardan atağa geçirmek istiyorsunuz. ‘Yeni kuşak sosyalistler’den bahsediyorsunuz. Yeni insanlara nasıl ulaşacaksınız? ‘Daha derinlikli bir vizyon, daha iyi bir örgütlenme ve daha keskin bir profil’ diyorsunuz, ‘daha keskin bir profil’den neyi kastediyorsunuz?” diye B R Ü K S E L sorduğumda aldığım yanıt ferahlatıcıydı: “Kesinlikle partiyi tepeden tırnağa yeniden inşa ERDİNÇ UTKU etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Seçimi kaybettik. 20 yıldır iktidardaydık. Uzlaşma iyi bir şey ama profilini ve kimliğini kaybediyorsun. İçeriğe çalışmalı ve çok net bir şekilde savunduklarımızı anlatmalıyız. Bunu iki şekilde yapmalıyız. Bir siyasi parti olarak, özellikle de değişim isteyen bir parti olarak insanların karşılaştıkları somut sorunlara çok somut çözümler önermeliyiz. Son aylarda çok sık karşılaştığım soru ‘Hayat pahalandı, sosyalistler bu konuda ne yapacaklar’ sorusu oluyor. Enerjide tavan (maksimum) fiyat uygulaması başlatılmasını istiyoruz. Bu konuda yasa tasarımız var. Sağlık hizmetleri konusunda ise hastane masrafları sigortası çok pahalılaştı. Bu kaldırılıp sağlık hizmetleri, dayanışma sisteminin içine alınabilir. Somut yanıtlar verilmeli ve aynı zamanda sosyalistler insanlara hayal vermeli, insanlar için pozitif projeniz, gelecek projeniz olmalı. Bu bizim farkımız. Sağ partiler her zaman geriye bakıyorlar, ‘geçmiş daha iyiydi’ diyorlar. Hiçbir zaman geriye dönemezsiniz. İnsanları geleceğe taşımalısınız. Tabii ki arkanıza da bakacaksınız ama bunu herkesin birlikte olupolmadığını görmek için yapmalısınız. İkinci olarak partimizi bir örgüt olarak yapı ve ağ anlamında yeniden güçlendirmek için tartışma, görüş alışverişini ve fikirlerin çarpışması yoluyla herkesin partiye ilgisini çekmek ve katılımını sağlamak, herkesin düşüncesini rahatça açıklayabildiği görüşlerin rahatça söylenebildiği bir ortam yaratarak ‘yeni kuşak sosyalistler’i oluşturmalıyız. Yeni kuşak derken yaşı kastetmiyorum. Çünkü biz gençler parti yönetimimizde oldukça etkiliyiz. Gençlerden değil, partideki insanların çeşitliliğinden bahsediyorum.” Bizim Türkiyemizdekilerin henüz yeni kuşaklara açılmak gibi bir derdi yok. Onlar hâlâ kuşak çatışması ile uğraşıyorlar. [email protected] Dumanı tüten inkâr politikaları D emokrat, dürüst ve şeffaf ülkeler olarak tanınan Danimarka ve Finlandiya ile ilgili biri dumanı üstünde taptaze, biri tarihi iki olay: ABD’nin terörist suçlamasıyla Guantanamo Hapishanesi’ne götürdüğü kişilerin yakalanmasında Avrupa ülkelerinden yardım aldığı ve hava ulaşımı için birçok ülkenin hava sahasını hatta havaalanını kullandığı söyleniyor ama Avrupalılar bu iddiaları reddediyor. İddiaları reddeden ülkelerden biri de Danimarka. Yanlış hesap Bağdat’tan döner misali, Danimarka’daki TV kanallarından DR1, Guantanamo’ya giden uçağın Danimarka sınırları içinde özerk yönetime sahip Grönland’a indiğini açıkladı. Dahası uçak personelinin CIA bağlantılarını, kaldıkları oteli, yemek faturalarını hatta sahte isimleriyle, gerçek isimlerini ortaya çıkarıverdi. ABD, iddiaları kabul etmiyor. Tabii Danimarka hükümeti de öteden beri ayaklanmış 27 Ocak sürdürdüğü inkârcı tavrından STOCKHOLM sosyalistler 1918’de Helsinki’de iktidarı ele geri adım atmıyor. Oysa TV geçirmiş, başkentin güneyinde kalan kanalının haberi çok net bilgiler sanayi bölgelerinde de kontrolü içeriyor. Örneğin, 2000’li yılların sağlamıştı ama iktidarı kaptıranlar da başında uçağın N379P hemen örgütlenmeyi başarmıştı. Bu numarasıyla kayıtlı olduğu, dönemi inceleyen kitaplarda Danimarka hava sahasını 14 kez OSMAN İKİZ sosyalistler kızıllar, iktidardan kullandığı gibi bilgiler yer alıyor uzaklaştırılanlardan ise beyazlar haberde. Danimarka hükümeti olarak tanımlanıyor. Birinci Dünya iddiaları tabii ki kabul etmiyor; çünkü Savaşı’nın sonuna rastlayan Finlandiya Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’na Devrimi, Almanya’nın müdahalesiyle göre, CIA’nın operasyonları ve esirlere başarısızlığa uğradı. Finlandiya’ya giren 10 yapılan muamele hukuk dışı. Ama aynı bin kişilik Alman ordusu beyazlarla birlikte Avrupa Parlamentosu, 1245 uçuşun Avrupa kızılları katlederek 15 Mayıs 1918’de ülkelerinin sessiz onayıyla gerçekleştirilmiş Helsinki’yi geri aldı. Devrim bastırıldıktan olduğunu da kabul ediyor. Yani kendi sonra eski hükümet ve parlamento tekrar kurallarını çiğneyip suç işleyenler belli ama göreve başladı. Ne var ki 200 üyeli ortada suçlu yok. parlamentoda 92 sosyal demokrat 90 yıl önce bugünlerde Finlandiya’da kanlı milletvekilinden sadece biri içeriye alındı. bir iç savaş sürmekteydi. Sovyet Diğerlerinin bir bölümü idam edildi, bazıları Devrimi’nden esinlenen Finlandiyalı hapse atıldı, kaçabilen de kaçtı. Hükümetin ilk işi ülke düzeyinde 144 özel mahkeme kurmak oldu. 80 bin kişi toplama kamplarına alındı. Bunlardan yüzlercesi idam edildi. 15 bine yakını açlık, susuzluk ve bulaşıcı hastalıklardan kamplarda öldü. Geriye kalanların da seçme, seçilme de dahil olmak üzere vatandaşlık hakları ellerinden alındı. Bu dönemin en ilginç yanı iç savaş sırasında olanlarla ilgili, hükümet, parlamento ve ordu arşivlerinde tek bir satırlık bile bir belge bulunmaması. Daha sonra yazılanlar da kulaktan kulağa aktarılan bilgilere dayanıyor. Son yıllarda yayımlanan sadece bu dönemi ele alan incelemelerde iç savaş sırasında ve daha sonra kurulan mahkemelerin yasalara tamamen aykırı olduğu, on binlerce suçsuz kişinin öldürüldüğü belirtiliyor. Finlandiya Devleti de kurşuna dizilen on binlerce kişinin masum olduğunu resmen kabullenmeye hâlâ yanaşmıyor. Kayıp şehir Atina A da geçiyorum. Omonya’ya slında o gece Atina geldiğimde durum merkezine inmeye değişiyor. Burada işler çok hevesli değildim ama daha ciddi, daha tehlikeli. Yunanlı dostumun ısrarlı Meydanın hemen girişinde davetini kıramayıp icabet uyuşturucu satıcılarının ettim. Davetin nedeni hedefi oluyorum. “Esrar, belli! Eski hasır eroin, kokain ve her sandalyeler ve üzeri kâğıt türlü hap bulunduğunu” örtülerle kaplı masada uzo söyleyen satıcıların rahat muhabbeti. Buluşma tavırları dikkatimi çekiyor. noktamız olan Atina’nın Etrafta bitkin ve perişan ikinci büyük meydanı halde onlarca genç “Omonya”ya erken inip dolaşıyor. Bunlar biraz ortalığı gezmek uyuşturucu müptelaları. istedim. Uzun zamandır Gencecik vücutlar, daha bu bölgeye gece yeni serpilmiş fidanlar, bu gelmiyordum. Yunanistan iğrenç batağa parlamentosunun saplanmışlar. bulunduğu “Sintagma” Onları da geçip merkezin Meydanı’ndan yürüyüşe tam göbeğinde yer alan çıktığımda dükkânlar metro istasyonunun kapanmaya başlamıştı. üstündeki beton bloklara Yaklaşık bir kilometrelik oturuyorum. Üç dakika yolumu uzatabilmek için geçmeden etrafım yeni arka sokaklara yöneldim. satıcılar tarafından Atina balık ve et sarılıyor. Bir “vuruşluk” pazarlarının bulunduğu eroin adamına göre beş ünlü “Athinas” Avro’dan başlıyor. Yeni Caddesi’ni arka başlayanlara ucuz, eskilere sokaklardan geçerken bu güzel şehrin nasıl bu kadar insafsız fiyatlar bitik ve rezil hale geldiğini çekilirmiş. “Hap konusunda anlaşırız. anlamakta gecikmedim. Esrarın çok çeşidi var. Bitmiş, yıkılmış, çökmüş, Yaprak veya pişmiş, her şeyi ile rezilliklere hangisini istersen teslim olmuş bir şehir buluruz” diyerek haline gelmiş güzelim ısrarlarını sürdürüyorlar. Atina. Daha ilk sokaktan Rus mafyasının girmemle beraber önümü kesen her kontrolünde cinsten(!) sokak olan Atina’daki ATİNA tiplerine sigara bar ve dağıtmaya diskolarda başlıyorum. İkinci leblebi sokakta önümü çekirdek gibi “muhabbet hap ve tellalları” uyuşturucu MURAT İLEM kesiyor. dağıtıldığını Konuşmalarına (alıştırmak bakılırsa büyük olasılıkla için) duymuştum ama Arnavut mafyasına sokak pazarlarının bu çalışıyorlar. Hangi kadar boyut kazandığını ülkeden hangi tipte kadın düşünmemiştim. istersem ucuz fiyatla Yerimi değiştirip ortalığı bulabileceklerini söyleyip izlemeye devam peşime takılıyorlar. Oralı ediyorum. İki kız olmadan yürüyüşüme karşımdaki çimenliğe devam ediyorum. Atina gelip yığılıyorlar. Bir Belediyesi’nin tam arka sokak ötede devletin sokağında bu defa önümü (müptelalara) AIDS ya da siyah kadınlar kesiyor. başka hastalıkların Afrika’nın belki de en bulaşmasını önleyebilmek güzel dilberleri Atina için dağıttığı şırıngadan Belediyesi’nin hemen almışlar. Şırınga bedava arkasını mesken tutmuşlar. ancak onun içini nasıl Yakama yapışıp adeta uyuşturucu ile yalvarıyorlar. Etrafları dolduracaklarını onların erketecileriyle tartışıyorlar. Taş çatlasa dolu. Tabii ki onlar da 1820 yaşlarındalar. İçim Afrikalı. Yaşları 1520 parçalanıyor. “Keşke arasında değişen kızların randevum için evden “fiyatı” 15 Avro’dan erken çıkmasaydım. başlıyor, 30 Avro’ya kadar Keşke Atina merkezi ile çıkıyor. Havanın soğuk uzaklığı bir kilometre olmasına aldırmadan olan Omonya’ya vücutlarını satıp yürüyerek gelmeseydim” karınlarını doyurmaya diye içimden geçiyor. Üst çalışıyorlar. lambaları yanar halde Yola devam ediyorum. İki meydanın etrafından sokak sonra bu defa kaçak dolanarak Atina sigara satıcılarının hedefi merkezine yönelen polis oluyorum. Bu sektörün tek arabası dikkatimi çekiyor. hâkimi “Pontuslular”. Beş metre önlerinde Rusya’dan geldikleri olanlar polislerin de günden itibaren kaçak umurunda değil. Zaten içki, sigara piyasası kimin umurunda ki? tamamen onların elinde ve Adına “Atina” denen bu milyonlarca Avro’luk kayıp şehirde, gecenin pazarı kontrol ediyorlar. karanlığına karışıp biz de İki paket sigara alıp onları kayboluyoruz. Almanya’da karnaval coşkusu lmanya’nın Düsseldorf şehrinde 4 ŞuA bat Pazartesi günü gerçekleşen geleneksel Pembe Pazartesi karnavalına milyonlarca kişi katıldı. Usame Bin Ladin’in maketinin kanla dolu bir küvette banyo yaptığı karnavalda, Amerika Birleşik Devleti başkan aday adayları Hillary Clinton ve Barack Obama’nın da maketleri yer aldı. Karnaval, önceleri batı ve güney Almanya’daki Katolik bölgelerinde kutlanırken şimdi tüm Almanya’da kutlanıyor. (Fotoğraflar: AFP/AP) Çin’e otostopla gelin... Ş u sıralar Çin’e gelmeyi düşünüyorsanız, uçak yerine otostopu tercih edin. Çin’de geçen haftalarda uçaklarla ilgili iki ciddi vaka yaşandı. İki vakayla ilgili çokça komplo teorileri üretilebilirdi. Ancak ne yabancı ne de Çin basını bunların üzerinde durdu. Halbuki çok ucuz atlatılan ciddi vakalardı. (Ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olunca tahmin edeceğiniz gibi insanın olaylara bakışı da ister istemez farklı oluyor.) İlk olay ABD’den Çin’e gelen uçakta oldu. 11 Ocak’ta Pekin’e inen ABD’nin United Airlines’ın bir uçağında fareler bulundu. 8 farenin kimisi ölü, kimisi canlıydı ve 4’ü erkek, 4’ü de dişiydi (hani yuva yapar, aile bile kurabilirlermiş demek ki). Çinliler farelerin 35 türe yakın ölümcül virüs taşıyabildiğini açıklayarak “Farelerin uçağın kablolarını yemesi durumunda ciddi sorunlar da olabilirdi” dediler. Ve eklediler: “Uçakta bu denli çok sayıda fare bulunması çok nadir görülür.” Diğer olay ise Pekin’den Hindistan gezisine bu Londra’ya giden British havaalanından o gün Airways’in (BA) uçağında başlayacaktı, hatta bu yaşandı. BA’nın uçağı nedenle uçağı Pekin’e 1 Londra’daki Heathrow saat gecikmeli uçtu. Zaten Havaalanı’na zorunlu iniş uçağı da olay yerinden yaptı. Ölü yok, 19 kişi 1000 metre uzakta yan yaralandı. Uçağın yerdeki gelip yatıyormuş. son durumu ise savaştan Sonrasında 200’den fazla çıkmış gibi. uçuş ertelendi. Öyle böyle Bir uzman, uçağın inerken değil, dünyanın en güvenilir 200 metrelik bir sapma ve sağlam şirketlerinden durumunda çevre binalara biri olan BA’nın hem de ve araba parkına Pekin’den gelen uçakta ve vurabileceğini ve büyük bir hem de İngiliz facianın eşiğinden Başbakanı’nın dönüldüğünü Pekin’e uçuşuna söyledi. Bu PEKİN bir saat kala bu kazanın “ucuz” facia yaşanacaktı. atlatılmasında Haliyle en çok pilotun başarısına üzülecek(!) olan bolca vurgu Bush, hemen taze yapıldı ve alkışlar aldı... LEVENT ULUÇER İngiliz Başbakanı’yla birUçak çarpsaydı, iki ülkeye daha bizler ne komplo hareketlenmelere girişir teorileri okuyup duyacaktık miydi? Daha önce bir ve Allah bilir sonrasında da Asya’dan ve bir kim bilir neler yaşanacaktı? Ortadoğu’dan yani Eğer bunlar yaşansaydı ve Afganistan ve Irak’tan bunları o zaman yazsaydım sonra, şimdi de mesela yine kuru kalabalıkta yitip bir Pakistan ve arkasından gidecekti. Şimdi fare İran mı olurdu? Komplo olayını da ekleyerek bu çok teorileri üretiyoruz yaucuz atlatılmış olan olayları Facialar olsaydı buna bir Türk vatandaşı olarak “2’nci 11 Eylül” olayı haliyle es geçemiyorum! denilmez miydi? Beri (Tesadüfe bakın ki) yandan ölenler arasında İngiltere Başbakanı Çinlilerden de olacaktı. Gordon Brown da Çin ve Bundan dolayı da Pekin yönetimi, Çin’e de yapılmış gibi görüntüleneceğinden ötürü İran’a ve Pakistan’a yönelik bir hareketlenmeyi onaylarmış gibi görünür müydü? Ancak her iki ülke Çin için stratejik ülkeler. Hele ki enerji açığını kapayan bir ülke olarak İran’a olası bir kımıldamaya Çin tahammül edebilir mi? Bakmayın siz zamanında ABD’nin Irak’ı işgaline tüm dünyayla birlikte Çin’in de sessiz kalışına. Çin o ara nereden çıktığı belli olmayan SARS ile uğraşıyordu! Şimdi her iki olayda da araştırmalar sürdürülüyor. Hatta El Kaide bağlantısına bile bakılıyor! Brown ile Pekin’e gelenler, burada BA uçağının yakıtını kimlerin doldurduğunu araştırmışlar. Pasifik boyunca bu doldurma işlerini yapanların bazıları Pakistanlıymış vs. Çin’de böyle bizdeki gibi basın yok. Ne komplo teorileri nedir biliyorlar ne de benim gibi böyle şeyleri yazan gazetecileri, ne de basan gazeteleri var? Ne sıkıcı!.. [email protected] CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle