24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2008 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Gelip Durduğumuz Noktada... 20 Aralık günü, gazetelerde, Türkiye’de din, mu- hafazakârlık ve toplumsal baskı arasındaki ilişki- yi ortaya koyan, önemli, yeni bir araştırma ya- yımlandı. “Türkiye’de Farklı Olmak: Din ve Mu- hafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” başlıklı araştırma, Açık Toplum Enstitüsü ile Boğaziçi Üni- versitesi Bilimsel Araştırmalar Projesi’nin deste- ği ile, Anadolu’nun 12 ilinde ve 401 kişiyle konu- şularak yapılmış bir çalışmanın sonuçları. Araş- tırmayı da, Prof. Dr. Binnaz Toprak başkanlığında bir ekip gerçekleştirmiş. Yani bilimsel bir eser; vardığı sonuçlar da ger- çekleri yansıtıyor ve alabildiğine ürkütücü. Her bakımdan üstünde durmak şart! Cumhuriyet, laikliğiyle en başta vicdan özgür- lüğünü getirmiştir. Bundan tedirgin olanlar ise, la- ik düzene düşman olanlardır. Çok partili rejim, bu düşmanlığı ortaya dökmüştür. Nitekim, 1999’a ka- dar yapılan anketlerde, İslamcı çevreler “laik” ke- simin kendilerini baskı altında tuttuğundan şikâ- yetçiydiler. Şu son anket, rollerin değiştiğini ortaya koy- muştur: Artık muhafazakâr - Sünni Türk - ço- ğunluk, Anadolu’da kendinden olmayanları bas- kı altına almış durumdadır. Araştırmayı okuyun- ca şu sonuç meydandadır: Sorun, bir “kutuplaş- ma”yı çoktan aşmıştır. İslami/İslamcı muhafaza- kârların “ötekileştirdiklerine” karşı, kimi yerde şiddete varan bir baskı, bir dışlama, bir aşağıla- ma söz konusu. Buna bakıp ülkenizin geleceğinden kaygılanmaz olabilir misiniz? Kimdir bu dışlanıp aşağılananlar? Bu “ötekileştirilenler”, başta Aleviler olmak üzere, Kürtler, kadınlar, gençler (özellikle üniver- site gençliği), Romanlar, gayrimüslimler, kendisini “laik” olarak tanımlayanlar ve alkollü içki kulla- nanlar... Binnaz Toprak’ın, Bahçeşehir Üniversitesi’nde araştırmasını tanıtırken şu söyledikleri de önem- li: Gittikleri Anadolu kentlerinde CHP ve Atatürkçü Düşünce Derneği lokalleri, Kürt ya da Alevi ol- dukları için dayak yiyen, kulağına küpe taktı di- ye ya da renkli tişört giydikleri için dövülen, aşa- ğılanan gençler için birer “sığınma evi” işlevi gö- rüyorlarmış... Anlamlı değil mi? “Ötekileştirme”nin tarafları değişmiştir. Ama neyle? Kimlerin eylemiyle? Araştırma şöyle tanıtıyor: Farklı kimlikte olan- lara karşı uygulanan baskı ve ayrımcılık, Anado- lu kentlerinde “AKP tarafından atanmış kadrola- rın icraatları ve cemaatlerin faaliyetleriyle” yaratı- lıyor. Böylece, olan bitenin kökeninde, “AKP kadrolaşması” var; söz konusu olan da, “mahal- le”nin devlet eliyle uyguladığı bir “İslamileştirme”dir. Neler var bu kadroların eylemlerinde? AKP’yle başlayan kadroların uyguladığı içki ya- saklarıdır; devlet dairelerindeki cuma namazı baskısı, ramazandaki oruç baskısıdır; okullarda dinci telkin ve propagandalardır; bir de, yeni icat edilen “Kutlu Doğum Haftası”dır. Gidilen her yerde, anketçilerin karşısına çıkan da, Fethullah Gülen cemaati oluyormuş... Metnin sonunda, Türkiye’nin geleceğini etkile- yecek şu tespit yer alıyor: “Bu sınırlı çalışmada or- taya çıkan mevcut tabloyla Türkiye’nin ne Avru- pa Birliği’ne üyeliğinin gerçekleşmesi, ne de öz- gürlükçü bir demokrasiye sahip olması mümkün gözüküyor”. Prof. Binnaz Toprak ve ekibi, bilime yakışır ve dürüst bir çalışma yapmıştır. İnsanlarımızı ay- dınlatmada onun büyük rolü olacaktır. Bu araş- tırmayla, tarihimizde bir sayfa kapanıp yeni bir say- fa açılacaktır sanırız. Gelip durduğumuz noktada, bütün bu tespitler şaşırtıcı da olmadı. Yıllar önce, bu tehlikeyi haber veren aydınlar görüldü. AKP, büyük bir aldatıcı idi; şimdi, bütün numaralarıyla ortada. Tüm oyunla- ra başvurarak öyle bir rejim kurmuştur ki, halktan da taban bulmuştur. Bu rejimin adı mı? Melih Aşık’ın adlandırmasına katılarak söyleyelim: Tar- tışmasız bir “İslamcı faşizm”dir bu. Ardından gerinip, bir hak-tu bizden de... DTP’lilerin Kuzey Irak gezisi, Barza- niler’in “PKK ile savaşmayız” biçimin- deki açıklamalarının ardından Peş- mergeler, PKK konusunda iyice ara- buluculuğa soyundu. Devletleşme ça- balarında örgütün artık ayaklarına do- laşmasını istemeyen Kürtler, faaliyet- lerini bu yüzden yoğunlaştırıyor. Peki, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, “di- yalog” ve “ateşkes” derken PKK’ye öz- gürlük mü istiyor?.. Aslında Kuzey Irak’taki bölgesel yö- netimin başkanı Mesud Barzani’nin ekim ayının sonunda Washington’a yaptığı ziyaretin ardından Peş- mergelerin PKK konusundaki dip- lomatik temaslarının yoğunlaşa- cağı anlaşılmıştı. PKK’nin son dö- nemde Murat Karayılan ve Cemil Bayık aracılığıyla ısrarla dile getir- diği “diyalog” çağrılarının ardından ise DTP’lilerin girişimleri artmıştı. Son olarak geçtiğimiz hafta Kuzey Irak’ı ziyaret eden DTP heyeti, Mesud ve Neçirvan Barzani’den PKK sorununun çözümü konusunda daha aktif olmalarını istemişlerdi. Bar- zaniler ise örgütle savaşmayacakları- nı açıkça ilan etmişlerdi. Kuzey Irak Kürtleri’nin PKK konu- sundaki tutumunu en net biçimde şüphesiz Celal Talabani bir kez daha açıklamış oldu. Talabani, CNN Türk’e yaptığı açıklamada, “Kürtler silahları alıp da dağlarda PKK ile mücadele etmeyi planlamıyor. Silahlı mücadele devrinin geride kaldığını düşünüyoruz. Artık di- yalog ve diplomasi zamanı. Türki- ye’deki Kürtler de şunu anlamalı. So- runun çözümü PKK’nin yöntemiyle değil, DTP’nin yöntemiyle olur. Benim, Barzani’nin ve diğer siyasilerin temel amacı da dağlarda bulunanları, silah bı- rakıp siyasi diyalog için ikna etmektir” demişti. Uyarının şifreleri!.. Talabani bu açıklamalarıyla aynı an- da Türkiye’ye, DTP’lilere, PKK’li- lere ve yandaşlarına önemli me- sajlar verdi. Açıklamalara bakı- lırsa, Türkiye’nin PKK’ye yöne- lik kapsamlı bir operasyonuna Peşmergeler kesinlikle destek vermeyecek. Irak Devlet Baş- kanı, terör örgütüne de açıkça “silah bırak, şiddetten uzak dur” çağrısı yapmış oldu. Güneydo- ğu’daki siyasi çevreler ise Talabani’den “PKK’nin eylemlerini desteklemeyin” uyarısını aldı. KYB liderinin son mesa- jı da DTP’yeydi. Bu mesaj “PKK’nin po- litikalarından uzak durun, Türk siyase- tinin kurallarına göre oynayın” anlamı ta- şıyordu. Özetle PKK konusunda oldum olası Türkiye’yi oyalamaktan ileri gitmeyen Talabani son açıklamalarıyla kararlı olduğunu göstermeye çalıştı. Ancak sözlerindeki vurgulamalar, PKK’nin si- vil yaşama ve legal siyasete entegras- yonunun sağlanması anlamına da ge- liyor!.. Daha açıkçası Talabani, PKK’li- lerin koşulsuz afla DTP üzerinden mu- hatap kabul edilmesini istiyor! Talabani’nin mesajları ilgili merkez- lerde yankı bulsa da, yanıt alması çok uzun zaman alacak. Çünkü Türkiye, PKK’nin çevresindeki çemberin iyice daraltılması, örgütün lojistiğinin tama- men kesilmesi ve Kuzey Irak içlerindeki faaliyetlerinin kesinlikle durdu- rulmasını bekliyor. Türkiye’nin ABD üzerinden de ısrarla dayat- tığı bu talep açıkça, “PKK’yi Ku- zey Irak’tan atın” anlamına geli- yor. Ancak Türkiye’nin bu isteği, ABD ve Irak’la yürütülen ve son aşamaya getirilen örgütün aske- ri, siyasi, sosyal ve ekonomik açı- dan kıskaca alınması planını ki- litliyor! Çözüme kurşun sıkmak!.. Talabani’nin mesajının diğer üç mu- hatabına gelince... Iraklı liderler ara- buluculuk faaliyetlerinin, DTP, Kürtler ve PKK’nin üç kritik talebiyle çıkmaza gireceğini biliyor. “Kürtçe’nin resmi dil olarak Anayasa’ya girmesi, Kürt kimli- ğinin kabul edilmesi” ve daha da önem- lisi “Öcalan’ın serbest bırakılması”nı is- teyen bu çevreler, Talabani ve Barza- ni’nin arabuluculuk çabalarını boşa çı- karıyor!.. Peki, sınır ötesi operasyonların ya- rattığı ağır tahribat ve yılgınlık nedeniyle büyük erozyon yaşayan örgüt, çözüm faaliyetlerinin neresinde duruyor?.. Şüphesiz bilinçli yaratılan bir kısır dön- gü bu sorunun yanıtını oluşturuyor! PKK son üç yıldır, “Öcalansız çözüm çö- zümsüzlüktür” diyerek ısrarla İmralı’yı işaret ediyor ve elebaşlarının muhatap alınmasını istiyor! Örgüt bu amaçla “edi besse” (yeter artık) sloganını kul- lanarak kitleleri sokağa döküyor, Öcalan’a baskı uygulandığı id- diasıyla şiddeti arttırmaya çalışı- yor. Yani hedefe ulaşabilmek için şiddeti yöntem olarak kullanma- ya devam edeceğini gösteriyor! Ya Öcalan?... O ise tüm bu ya- şananlar içinde çıkmazları derin- leştiriyor ve çıkışı kendi lehine odaklıyor!.. Örneğin 19 Aralık’ta avukatlarına, “Bazı planlar tartışı- lıyor. İhtiyatlı yaklaşmak gerek. Bizi dı- şarıda bırakan, dikkate almayan bir çözümün şansı sıfırdır” diyor... Örgüt de sanki bu sözlerden mesaj almışçasına Irak Başbakanı Nuri El Maliki Anka- ra’da temaslarda bulunurken Cizre’de 3 askeri şehit ediyor!.. Güneydoğu’da çözüm aranan sorun, çözüm yoluna kurşun sıkıyor! Peki, “di- yalog” çabalarını nafile kılanlar neye ve kime hizmet ediyor?.. mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Peşmergenin Nafile Çabaları!.. TESEV ve Siyasallaşmanın Tüzüğü!.. PKK’nin siyasallaştırılması ve Peşmergelerin bu uğurdaki gi- rişimlerinin arttığı bir dönemde, TESEV adlı kuruluşun yayımla- dığı “Kürt Sorununun Çözümü- ne Dair Bir Yol Haritası” adlı ra- porda aktarılan kimi talep ve saptamalar çok tanıdık geli- yor!.. TESEV’in raporunda bulunan Kürtçe’nin resmi dil olması ta- lebini PKK yıllardır gündemde tutuyor. DTP’li başkan Abdul- lah Demirtaş’ın görevden alın- masıyla sonuçlanan Diyarba- kır Sur Belediyesi’nin “Kürtçe Belediyecilik” projesi de bu ta- lebi dile getiren eylemlerdendi!.. Raporda yer alan “hakikatle- ri araştırma komisyonu kurulsun” şeklindeki öneriyi de terör ör- gütü gündeme getirmişti. Ör- gütün Kandil Dağı’ndaki so- rumlusu Murat Karayılan ile Abdullah Öcalan, daha önce Güney Afrika’da denenen bu komisyonun bir benzerinin ku- rulmasını önermişti. Örneğin Öcalan, 28 Kasım’daki avukat görüşmelerinde, “Çözüm için önerimi sunuyorum. Hakikatle- ri araştırma ve uzlaşı komisyo- nu kurulabilir. Bu komisyon, ba- ğımsız ve adilce çalışmalarını yü- rütmelidir. Ancak içinde dene- yimli sivil, asker, bürokrat ola- bilir” demişti. TESEV’in okullarda okutulan “Türküm, doğruyum” şeklinde- ki andın kaldırılması talebi de Necmettin Erbakan’ın sonunu getiren Bingöl konuşmasını anımsattı. Erbakan 1994’teki yerel seçimlerden önce, “Tür- küm doğruyum çalışkanım’. Sen bunu söyleyince öbür taraftan da Kürt kökenli bir Müslüman evladı, ben de Kürdüm, daha doğruyum, daha çalışkanım’ deme hakkını kazandı” diye ko- nuşunca Diyarbakır DGM’de “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan 1 yıl ağır hapis ce- zasına çarptırılmıştı! PKK’nin önce kendi yönetici- leri sonra da sivil toplum kuru- luşları aracılığıyla gündemde tuttuğu bu tür talepler, TE- SEV’in raporuna kapsamlı bi- çimde yansıtılmış! Adeta bir “tüzük” şeklindeki bu rapor, hem PKK’nin siyasallaşma ça- balarındaki hedeflerini hem de bu uğurda neler yapılması ge- rektiğini çarpıcı biçimde göste- riyor! Celal Talabani Nuri El Maliki TBB de Kılıç’a karşı çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Barolar Birliği (TBB), Anayasa Mahkemesi Başkanõ Haşim Kõlõç’a tepki göstererek, “Anayasa Mahkemesi kararõ ile başlatõlan hukuki tartõşmalarda gelinen noktanõn değerlendirilmesinin anayasa ihlaline kadar götürüldüğü başkanlõk açõklamasõnda belirtilen görüşlere katõlmõyoruz” görüşünü kaydetti. İlk kademeler AİHM’yi bekliyor İZMİR (Cumhuriyet) - Kapatõlan 147 ilk kademe belediyesinin gözü Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’nde (AİHM). Bu yerleşimler arasõnda bulunan ve yaklaşõk 700 belediye adõna AİHM’ye toplu başvuru yapan İzmir’in Menemen ilçesine bağlõ Seyrek Belediye Başkanõ Nurgül Uçar, “Danõştay kararõnõn ardõndan AİHM’deki davamõzõ kazanmõş gözüyle bakõyorum. Danõştay, CHP’nin iptal başvurusunu reddeden Anayasa Mahkemesi’ne en güzel yanõtõ verdi” dedi. Anavatan’dan “şaibe” yorumu ANKARA (AA) - Anavatan Partisi Genel Başkanõ Salih Uzun, “Hukukun ve demokrasinin garantisi olan bu kurumlardaki (yargõ organlarõ) fikir ayrõlõklarõnõn, seçimleri daha da şaibeli ve içinden çõkõlmaz hale getirdiğini” söyledi. Uzun, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, yerel seçimler öncesinde seçimleri her yönüyle organize etmekle yükümlü kurumlarõn kendi aralarõndaki görüş ayrõlõklarõnõn geldiği boyutun kaygõ verici olduğunu belirtti. Kaplan: Randevu iptal ANKARA (ANKA) - Meclis Genel Kurulu’nda oğlunun gemi almasõnõ gündeme getiren DTP Şõrnak Milletvekili Hasip Kaplan’a “Gelirsin özel anlatõrõm” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan, dün saat 17.00’de yapacağõ görüşmeyi işlerinin yoğunluğu gerekçesiyle pazartesi gününe erteledi. “Görüşmenin bütçe sonrasõna bõrakõlmasõndan dolayõ, bir anlamõnõn kalmadõğõnõ” ifade eden Kaplan, randevu talebini iptal ettiğini söyledi. 9. Cumhurbaşkanõ, “mükerrer oy varsa, geçmiş seçimler de şaibe altõna girer” dedi Demirel:Bulaubaliliktir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman De- mirel, 6 milyon yeni seçmen tartõş- masõnõ değerlendirirken, “Eğer mü- kerrer oy varsa, kullanılırsa o za- man seçime fesat karıştırılmış olur. Böylelikle geçmişteki seçimler de şaibe altına girer. Bu zamana kadar kayıt edilmemişler, deniliyor. Bu doğru değildir, laubaliliktir” dedi. Demirel, eski bakanlardan Ali Naili Erdem başkanlõğõndaki De- mok-ratlar Kulübü heyetini kabul et- ti. Kabulde Erdem, Demokratlar Kulübü’nün çalõşmalarõ hakkõnda bilgi verdi. Ali Nail Erdem, kulübün dernek statüsünde olduğunu, aktif si- yasetin içinde yer almadõğõnõ belir- terek, kültürel ve sosyal faaliyet gösterdiklerini aktardõ. Yerel seçimlerle ilgili 6 milyon yeni seçmen tartõşmasõna değinen Demirel, “Eğer mükerrer oy varsa, kullanılırsa o zaman seçime fesat karıştırılmış olur. Böylelikle geç- mişteki seçimler de şaibe altına gi- rer. Bu zamana kadar kayıt edil- memişler, deniliyor. Bu doğru de- ğildir, laubaliliktir. Nüfusumuz bel- li, bunu yapamıyoruz demek ayıp. Doğru dürüst nüfus sayımı yapa- mamışsanız, o da bir başka ayıptır. Kaç kişi olduğumuzu bilmiyor mu- yuz?” değerlendirmesini yaptõ. Bü- rokrasideki zayõflõğa dikkat çeken Demirel, sözlerini şöyle tamamladõ: “Bu olayların arkasında yeterli ve ehil adam yokluğu var. Bizde adam yetişmiyor mu? Elbette işini bilen adamlarımız vardı. İlki 27 Mayıs geldi, kim ne derse desin, yetişmiş insanları saf dışı etti, daha sonra 12 Eylül geldi, kalanları kökünden biçti. Herhangi bir siyasi isnatta bu- lunmuyorsun ama biçiyor, yok edi- yorsun” dedi. 6 Şubat’a kadar dava açan belediye seçime girebilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi ile Danõştay arasõnda görüş farklõlõğõ ortaya çõkmasõna karşõn Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kapatõlan belediyelerin dava açmalarõ durumunda seçime katõlabilecekleri yönündeki kararõ geçerliliğini koruyor. Haklarõnda kapatma kararõ çõkan belde belediyelerinin seçimlere katõlabilmeleri için 6 Şubat 2009 tarihine kadar dava açmalarõ ve dava açtõklarõna dair belgeyi YSK’ye ulaştõrmalarõ gerekiyor. Yüksek yargõ organlarõnõn karşõ karşõya gelmesine neden olan konu şöyle gelişmişti: AKP hükümeti, nüfusu iki binin altõna düşen belde belediyelerinin kapatõlmasõna ilişkin yasa çõkarmõştõ. Yasanõn iptali istemiyle açõlan davada Anayasa Mahkemesi, kõsmi iptal kararõ verdi. Mahkemenin kararõna göre de yasanõn yayõmlandõğõ 22 Mart’tan itibaren 60 gün içinde dava açmõş olan belediyelerin kapatõlmamasõ sonucu ortaya çõktõ. Kapatõlan Giresun’un Bulancak İlçesi’ne bağlõ Kovanlõk Belediyesi, yasanõn uygulanmasõna ilişkin genelgenin iptali istemiyle Danõştay’a dava açtõ. Danõştay iptal kararõ verirken nüfus sayõm sonuçlarõ Resmi Gazete’de yayõmlanmadõğõ için dava açma süresinin Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesinin yayõmlandõğõ 6 Aralõk’tan itibaren başlatõlmasõ kararlaştõrõlmõş oldu. Buna göre de 6 Şubat’a kadar kapatõlan belde belediyelerinin tümünün dava açmasõnõn önü açõldõ. S E Ç M E N K Ü T Ü K L E R İ DSP de dava açtı ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - DSP Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), seçmen kütük- lerinin, Nüfus ve Va- tandaşlõk İşleri’nin be- lirlediği listeye göre oluşturulmasõnõ içeren güncelleştirme genel- gesi ve YSK ile Nüfus ve Vatandaşlõk İşleri Genel Müdürlüğü ara- sõnda imzalanan 5 Ey- lül 2008 tarihli proto- kolün iptali ve yürüt- mesinin durdurulmasõ istemiyle Danõştay’da dava açtõ. İçli, dava dilekçesin- de, Danõştay’dan, seç- men kütüklerinin adres kayõt sistemindeki bil- giler esas alõnarak be- lirlenmesine olanak ta- nõyan 4597 sayõlõ yasa- nõn iki maddesinin iptali için Anayasa Mahke- mesi’ne başvurmasõnõ istedi. Danõştay önünde açõklama yapan İçli, YSK’nin seçmen sayõ- sõndaki artõşla ilgili yap- tõğõ açõklamadan tat- min olmadõğõnõ belirte- rek, bu nedenle dava açtõğõnõ söyledi. YSK kararlarõna karşõ yargõ yolunun kapalõ oldu- ğunu, ancak YSK’nin genelgelerinin iptali amacõyla yargõya baş- vurulabildiğini ifade eden İçli, yargõnõn gö- rev alanõna girmesine karşõn, seçmen kütük- lerinin, Adrese Dayalõ Nüfus Kayõt Sistemi kayõtlarõ esas alõnarak oluşturulduğunu, bu dü- zenlemenin anayasa ve yasalara aykõrõ olduğu- nu belirtti. Çankaya Belediye Başkanõ Prof. Dr. Muzaffer Eryõlmaz: Partim kabul ederse adayõm ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Çankaya Belediye Başkanõ Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz, partisinin hakkõndaki kasetlere ilişkin cumhuriyet başsavcõlõğõna başvurmasõ kararõnõ saygõ ile kar- şõladõğõnõ belirterek, “Partiye kır- gın değilim desem yalan söyle- rim. Çünkü üzüldüm” dedi. “İyi, dürüst ve sorumlu bir par- tiliyim ve öbür tarafa da CHP’li olarak gitmek isterim” diyen Eryõlmaz, partinin de kabul etmesi durumunda Çankaya Belediye Başkanlõğõ’na yeniden aday ol- duğunu söyledi. Eryõlmaz, belediyede düzenle- diği basõn toplantõsõnda, en büyük özleminin, gerçeklerin tüm ay- rõntõlarõ ve çõplaklõğõyla ortaya çõkmasõ olduğunu belirtti. Dinci televizyon kanallarõnda günde- me getirilen ve belediyesindeki rüşvet iddialarõnõ konu alan kase- tin montaj olduğuna ilişkin iki mahkemenin atadõğõ bilirkişi ra- porlarõ ve mahkemelerin bu kaseti yayõmlayan Kanal 7’ye ve başka kanallara yönelik tekzip kararla- rõnõn mevcut olduğunu bildiren Er- yõlmaz, bu olaylar ortaya çõkar çõk- maz bizzat kendisinin cumhuriyet başsavcõlõğõna başvurduğunu be- lirtti. Eryõlmaz, iddialarõ belgele- riyle çürüttüklerini söyledi. CHP’li olmanõn kendisine kõ- vanç verdiğini belirten Eryõlmaz, CHP Genel Başkanlõğõ’nõn ken- disine inandõğõnõ ve güvendiğini ancak en ufak bir şüphenin dahi kalmamasõ ve konunun aydõnlan- masõ için cumhuriyet savcõlõğõna başvurulduğunu söyledi. Kaset- lerde kesinlikle, “Muzaffer Er- yılmaz yolsuzluk yapıyor” şek- linde bir unsur bulunmadõğõnõ sa- vunan Eryõlmaz, “Yolsuzluk yap- madım, yaptırmam da. Parti- mizin belediyemizle ilgili aldığı kararı saygı ile karşılıyorum. Bilgi almak haklarıdır. Benim aklanmam partili bir belediye başkanının aklanmasıdır. Par- tiye kırgın değilim desem yalan söylerim. Çünkü üzüldüm” de- di. Belediyenin 3 aydõr 21 müfet- tiş ve 4 savcõ tarafõndan kapsam- lõ olarak, her şey didik didik edi- lip tekrar tekrar incelenip araştõ- rõldõğõnõ iddia eden Eryõlmaz, hü- kümetin, Çankaya Belediyesi’ne karşõ anlaşõlmaz derecede baskõ yaptõğõnõ vurguladõ. Demirel, eski bakanlardan Erdem başkanlığındaki Demokratlar Kulübü heyetini kabul etti. (NECATİ SAVAŞ) Yeni seçmen tartõşmasõna değinen Demirel, “Eğer mükerrer oy varsa, kullanõlõrsa o zaman seçime fesat karõştõrõlmõş olur” diye konuştu. Eryılmaz: Kırgın değilim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle