Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2008 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Gelip Durduğumuz
Noktada...
20 Aralık günü, gazetelerde, Türkiye’de din, mu-
hafazakârlık ve toplumsal baskı arasındaki ilişki-
yi ortaya koyan, önemli, yeni bir araştırma ya-
yımlandı. “Türkiye’de Farklı Olmak: Din ve Mu-
hafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” başlıklı
araştırma, Açık Toplum Enstitüsü ile Boğaziçi Üni-
versitesi Bilimsel Araştırmalar Projesi’nin deste-
ği ile, Anadolu’nun 12 ilinde ve 401 kişiyle konu-
şularak yapılmış bir çalışmanın sonuçları. Araş-
tırmayı da, Prof. Dr. Binnaz Toprak başkanlığında
bir ekip gerçekleştirmiş.
Yani bilimsel bir eser; vardığı sonuçlar da ger-
çekleri yansıtıyor ve alabildiğine ürkütücü.
Her bakımdan üstünde durmak şart!
Cumhuriyet, laikliğiyle en başta vicdan özgür-
lüğünü getirmiştir. Bundan tedirgin olanlar ise, la-
ik düzene düşman olanlardır. Çok partili rejim, bu
düşmanlığı ortaya dökmüştür. Nitekim, 1999’a ka-
dar yapılan anketlerde, İslamcı çevreler “laik” ke-
simin kendilerini baskı altında tuttuğundan şikâ-
yetçiydiler.
Şu son anket, rollerin değiştiğini ortaya koy-
muştur: Artık muhafazakâr - Sünni Türk - ço-
ğunluk, Anadolu’da kendinden olmayanları bas-
kı altına almış durumdadır. Araştırmayı okuyun-
ca şu sonuç meydandadır: Sorun, bir “kutuplaş-
ma”yı çoktan aşmıştır. İslami/İslamcı muhafaza-
kârların “ötekileştirdiklerine” karşı, kimi yerde
şiddete varan bir baskı, bir dışlama, bir aşağıla-
ma söz konusu.
Buna bakıp ülkenizin geleceğinden kaygılanmaz
olabilir misiniz?
Kimdir bu dışlanıp aşağılananlar?
Bu “ötekileştirilenler”, başta Aleviler olmak
üzere, Kürtler, kadınlar, gençler (özellikle üniver-
site gençliği), Romanlar, gayrimüslimler, kendisini
“laik” olarak tanımlayanlar ve alkollü içki kulla-
nanlar...
Binnaz Toprak’ın, Bahçeşehir Üniversitesi’nde
araştırmasını tanıtırken şu söyledikleri de önem-
li: Gittikleri Anadolu kentlerinde CHP ve Atatürkçü
Düşünce Derneği lokalleri, Kürt ya da Alevi ol-
dukları için dayak yiyen, kulağına küpe taktı di-
ye ya da renkli tişört giydikleri için dövülen, aşa-
ğılanan gençler için birer “sığınma evi” işlevi gö-
rüyorlarmış...
Anlamlı değil mi?
“Ötekileştirme”nin tarafları değişmiştir.
Ama neyle? Kimlerin eylemiyle?
Araştırma şöyle tanıtıyor: Farklı kimlikte olan-
lara karşı uygulanan baskı ve ayrımcılık, Anado-
lu kentlerinde “AKP tarafından atanmış kadrola-
rın icraatları ve cemaatlerin faaliyetleriyle” yaratı-
lıyor. Böylece, olan bitenin kökeninde, “AKP
kadrolaşması” var; söz konusu olan da, “mahal-
le”nin devlet eliyle uyguladığı bir “İslamileştirme”dir.
Neler var bu kadroların eylemlerinde?
AKP’yle başlayan kadroların uyguladığı içki ya-
saklarıdır; devlet dairelerindeki cuma namazı
baskısı, ramazandaki oruç baskısıdır; okullarda
dinci telkin ve propagandalardır; bir de, yeni icat
edilen “Kutlu Doğum Haftası”dır.
Gidilen her yerde, anketçilerin karşısına çıkan
da, Fethullah Gülen cemaati oluyormuş...
Metnin sonunda, Türkiye’nin geleceğini etkile-
yecek şu tespit yer alıyor: “Bu sınırlı çalışmada or-
taya çıkan mevcut tabloyla Türkiye’nin ne Avru-
pa Birliği’ne üyeliğinin gerçekleşmesi, ne de öz-
gürlükçü bir demokrasiye sahip olması mümkün
gözüküyor”.
Prof. Binnaz Toprak ve ekibi, bilime yakışır ve
dürüst bir çalışma yapmıştır. İnsanlarımızı ay-
dınlatmada onun büyük rolü olacaktır. Bu araş-
tırmayla, tarihimizde bir sayfa kapanıp yeni bir say-
fa açılacaktır sanırız.
Gelip durduğumuz noktada, bütün bu tespitler
şaşırtıcı da olmadı. Yıllar önce, bu tehlikeyi haber
veren aydınlar görüldü. AKP, büyük bir aldatıcı idi;
şimdi, bütün numaralarıyla ortada. Tüm oyunla-
ra başvurarak öyle bir rejim kurmuştur ki, halktan
da taban bulmuştur. Bu rejimin adı mı? Melih
Aşık’ın adlandırmasına katılarak söyleyelim: Tar-
tışmasız bir “İslamcı faşizm”dir bu.
Ardından gerinip, bir hak-tu bizden de...
DTP’lilerin Kuzey Irak gezisi, Barza-
niler’in “PKK ile savaşmayız” biçimin-
deki açıklamalarının ardından Peş-
mergeler, PKK konusunda iyice ara-
buluculuğa soyundu. Devletleşme ça-
balarında örgütün artık ayaklarına do-
laşmasını istemeyen Kürtler, faaliyet-
lerini bu yüzden yoğunlaştırıyor. Peki,
Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, “di-
yalog” ve “ateşkes” derken PKK’ye öz-
gürlük mü istiyor?..
Aslında Kuzey Irak’taki bölgesel yö-
netimin başkanı Mesud Barzani’nin
ekim ayının sonunda Washington’a
yaptığı ziyaretin ardından Peş-
mergelerin PKK konusundaki dip-
lomatik temaslarının yoğunlaşa-
cağı anlaşılmıştı. PKK’nin son dö-
nemde Murat Karayılan ve Cemil
Bayık aracılığıyla ısrarla dile getir-
diği “diyalog” çağrılarının ardından
ise DTP’lilerin girişimleri artmıştı.
Son olarak geçtiğimiz hafta Kuzey
Irak’ı ziyaret eden DTP heyeti,
Mesud ve Neçirvan Barzani’den
PKK sorununun çözümü konusunda
daha aktif olmalarını istemişlerdi. Bar-
zaniler ise örgütle savaşmayacakları-
nı açıkça ilan etmişlerdi.
Kuzey Irak Kürtleri’nin PKK konu-
sundaki tutumunu en net biçimde
şüphesiz Celal Talabani bir kez daha
açıklamış oldu. Talabani, CNN Türk’e
yaptığı açıklamada, “Kürtler silahları alıp
da dağlarda PKK ile mücadele etmeyi
planlamıyor. Silahlı mücadele devrinin
geride kaldığını düşünüyoruz. Artık di-
yalog ve diplomasi zamanı. Türki-
ye’deki Kürtler de şunu anlamalı. So-
runun çözümü PKK’nin yöntemiyle
değil, DTP’nin yöntemiyle olur. Benim,
Barzani’nin ve diğer siyasilerin temel
amacı da dağlarda bulunanları, silah bı-
rakıp siyasi diyalog için ikna etmektir”
demişti.
Uyarının şifreleri!..
Talabani bu açıklamalarıyla aynı an-
da Türkiye’ye, DTP’lilere, PKK’li-
lere ve yandaşlarına önemli me-
sajlar verdi. Açıklamalara bakı-
lırsa, Türkiye’nin PKK’ye yöne-
lik kapsamlı bir operasyonuna
Peşmergeler kesinlikle destek
vermeyecek. Irak Devlet Baş-
kanı, terör örgütüne de açıkça
“silah bırak, şiddetten uzak dur”
çağrısı yapmış oldu. Güneydo-
ğu’daki siyasi çevreler ise Talabani’den
“PKK’nin eylemlerini desteklemeyin”
uyarısını aldı. KYB liderinin son mesa-
jı da DTP’yeydi. Bu mesaj “PKK’nin po-
litikalarından uzak durun, Türk siyase-
tinin kurallarına göre oynayın” anlamı ta-
şıyordu.
Özetle PKK konusunda oldum olası
Türkiye’yi oyalamaktan ileri gitmeyen
Talabani son açıklamalarıyla kararlı
olduğunu göstermeye çalıştı. Ancak
sözlerindeki vurgulamalar, PKK’nin si-
vil yaşama ve legal siyasete entegras-
yonunun sağlanması anlamına da ge-
liyor!.. Daha açıkçası Talabani, PKK’li-
lerin koşulsuz afla DTP üzerinden mu-
hatap kabul edilmesini istiyor!
Talabani’nin mesajları ilgili merkez-
lerde yankı bulsa da, yanıt alması çok
uzun zaman alacak. Çünkü Türkiye,
PKK’nin çevresindeki çemberin iyice
daraltılması, örgütün lojistiğinin tama-
men kesilmesi ve Kuzey Irak içlerindeki
faaliyetlerinin kesinlikle durdu-
rulmasını bekliyor. Türkiye’nin
ABD üzerinden de ısrarla dayat-
tığı bu talep açıkça, “PKK’yi Ku-
zey Irak’tan atın” anlamına geli-
yor. Ancak Türkiye’nin bu isteği,
ABD ve Irak’la yürütülen ve son
aşamaya getirilen örgütün aske-
ri, siyasi, sosyal ve ekonomik açı-
dan kıskaca alınması planını ki-
litliyor!
Çözüme kurşun sıkmak!..
Talabani’nin mesajının diğer üç mu-
hatabına gelince... Iraklı liderler ara-
buluculuk faaliyetlerinin, DTP, Kürtler
ve PKK’nin üç kritik talebiyle çıkmaza
gireceğini biliyor. “Kürtçe’nin resmi dil
olarak Anayasa’ya girmesi, Kürt kimli-
ğinin kabul edilmesi” ve daha da önem-
lisi “Öcalan’ın serbest bırakılması”nı is-
teyen bu çevreler, Talabani ve Barza-
ni’nin arabuluculuk çabalarını boşa çı-
karıyor!..
Peki, sınır ötesi operasyonların ya-
rattığı ağır tahribat ve yılgınlık nedeniyle
büyük erozyon yaşayan örgüt, çözüm
faaliyetlerinin neresinde duruyor?..
Şüphesiz bilinçli yaratılan bir kısır dön-
gü bu sorunun yanıtını oluşturuyor! PKK
son üç yıldır, “Öcalansız çözüm çö-
zümsüzlüktür” diyerek ısrarla İmralı’yı
işaret ediyor ve elebaşlarının muhatap
alınmasını istiyor! Örgüt bu amaçla
“edi besse” (yeter artık) sloganını kul-
lanarak kitleleri sokağa döküyor,
Öcalan’a baskı uygulandığı id-
diasıyla şiddeti arttırmaya çalışı-
yor. Yani hedefe ulaşabilmek için
şiddeti yöntem olarak kullanma-
ya devam edeceğini gösteriyor!
Ya Öcalan?... O ise tüm bu ya-
şananlar içinde çıkmazları derin-
leştiriyor ve çıkışı kendi lehine
odaklıyor!.. Örneğin 19 Aralık’ta
avukatlarına, “Bazı planlar tartışı-
lıyor. İhtiyatlı yaklaşmak gerek. Bizi dı-
şarıda bırakan, dikkate almayan bir
çözümün şansı sıfırdır” diyor... Örgüt de
sanki bu sözlerden mesaj almışçasına
Irak Başbakanı Nuri El Maliki Anka-
ra’da temaslarda bulunurken Cizre’de
3 askeri şehit ediyor!..
Güneydoğu’da çözüm aranan sorun,
çözüm yoluna kurşun sıkıyor! Peki, “di-
yalog” çabalarını nafile kılanlar neye ve
kime hizmet ediyor?..
mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Peşmergenin Nafile Çabaları!.. TESEV ve Siyasallaşmanın Tüzüğü!..
PKK’nin siyasallaştırılması ve
Peşmergelerin bu uğurdaki gi-
rişimlerinin arttığı bir dönemde,
TESEV adlı kuruluşun yayımla-
dığı “Kürt Sorununun Çözümü-
ne Dair Bir Yol Haritası” adlı ra-
porda aktarılan kimi talep ve
saptamalar çok tanıdık geli-
yor!..
TESEV’in raporunda bulunan
Kürtçe’nin resmi dil olması ta-
lebini PKK yıllardır gündemde
tutuyor. DTP’li başkan Abdul-
lah Demirtaş’ın görevden alın-
masıyla sonuçlanan Diyarba-
kır Sur Belediyesi’nin “Kürtçe
Belediyecilik” projesi de bu ta-
lebi dile getiren eylemlerdendi!..
Raporda yer alan “hakikatle-
ri araştırma komisyonu kurulsun”
şeklindeki öneriyi de terör ör-
gütü gündeme getirmişti. Ör-
gütün Kandil Dağı’ndaki so-
rumlusu Murat Karayılan ile
Abdullah Öcalan, daha önce
Güney Afrika’da denenen bu
komisyonun bir benzerinin ku-
rulmasını önermişti. Örneğin
Öcalan, 28 Kasım’daki avukat
görüşmelerinde, “Çözüm için
önerimi sunuyorum. Hakikatle-
ri araştırma ve uzlaşı komisyo-
nu kurulabilir. Bu komisyon, ba-
ğımsız ve adilce çalışmalarını yü-
rütmelidir. Ancak içinde dene-
yimli sivil, asker, bürokrat ola-
bilir” demişti.
TESEV’in okullarda okutulan
“Türküm, doğruyum” şeklinde-
ki andın kaldırılması talebi de
Necmettin Erbakan’ın sonunu
getiren Bingöl konuşmasını
anımsattı. Erbakan 1994’teki
yerel seçimlerden önce, “Tür-
küm doğruyum çalışkanım’. Sen
bunu söyleyince öbür taraftan
da Kürt kökenli bir Müslüman
evladı, ben de Kürdüm, daha
doğruyum, daha çalışkanım’
deme hakkını kazandı” diye ko-
nuşunca Diyarbakır DGM’de
“halkı kin ve düşmanlığa tahrik”
suçundan 1 yıl ağır hapis ce-
zasına çarptırılmıştı!
PKK’nin önce kendi yönetici-
leri sonra da sivil toplum kuru-
luşları aracılığıyla gündemde
tuttuğu bu tür talepler, TE-
SEV’in raporuna kapsamlı bi-
çimde yansıtılmış! Adeta bir
“tüzük” şeklindeki bu rapor,
hem PKK’nin siyasallaşma ça-
balarındaki hedeflerini hem de
bu uğurda neler yapılması ge-
rektiğini çarpıcı biçimde göste-
riyor!
Celal Talabani Nuri El Maliki
TBB de Kılıç’a
karşı çıktı
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye Barolar Birliği
(TBB), Anayasa
Mahkemesi Başkanõ
Haşim Kõlõç’a tepki
göstererek, “Anayasa
Mahkemesi kararõ ile
başlatõlan hukuki
tartõşmalarda gelinen
noktanõn
değerlendirilmesinin
anayasa ihlaline kadar
götürüldüğü başkanlõk
açõklamasõnda belirtilen
görüşlere katõlmõyoruz”
görüşünü kaydetti.
İlk kademeler
AİHM’yi bekliyor
İZMİR (Cumhuriyet)
- Kapatõlan 147 ilk
kademe belediyesinin
gözü Avrupa İnsan Haklarõ
Mahkemesi’nde (AİHM).
Bu yerleşimler arasõnda
bulunan ve yaklaşõk 700
belediye adõna AİHM’ye
toplu başvuru yapan
İzmir’in Menemen ilçesine
bağlõ Seyrek Belediye
Başkanõ Nurgül Uçar,
“Danõştay kararõnõn
ardõndan AİHM’deki
davamõzõ kazanmõş
gözüyle bakõyorum.
Danõştay, CHP’nin iptal
başvurusunu reddeden
Anayasa Mahkemesi’ne en
güzel yanõtõ verdi” dedi.
Anavatan’dan
“şaibe” yorumu
ANKARA (AA) -
Anavatan Partisi Genel
Başkanõ Salih Uzun,
“Hukukun ve
demokrasinin garantisi
olan bu kurumlardaki
(yargõ organlarõ) fikir
ayrõlõklarõnõn, seçimleri
daha da şaibeli ve içinden
çõkõlmaz hale getirdiğini”
söyledi. Uzun, yaptõğõ
yazõlõ açõklamada, yerel
seçimler öncesinde
seçimleri her yönüyle
organize etmekle yükümlü
kurumlarõn kendi
aralarõndaki görüş
ayrõlõklarõnõn geldiği
boyutun kaygõ verici
olduğunu belirtti.
Kaplan:
Randevu iptal
ANKARA (ANKA) -
Meclis Genel Kurulu’nda
oğlunun gemi almasõnõ
gündeme getiren DTP
Şõrnak Milletvekili Hasip
Kaplan’a “Gelirsin özel
anlatõrõm” diyen Başbakan
Tayyip Erdoğan, dün saat
17.00’de yapacağõ
görüşmeyi işlerinin
yoğunluğu gerekçesiyle
pazartesi gününe erteledi.
“Görüşmenin bütçe
sonrasõna bõrakõlmasõndan
dolayõ, bir anlamõnõn
kalmadõğõnõ” ifade eden
Kaplan, randevu talebini
iptal ettiğini söyledi.
9. Cumhurbaşkanõ, “mükerrer oy varsa, geçmiş seçimler de şaibe altõna girer” dedi
Demirel:Bulaubaliliktir
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman De-
mirel, 6 milyon yeni seçmen tartõş-
masõnõ değerlendirirken, “Eğer mü-
kerrer oy varsa, kullanılırsa o za-
man seçime fesat karıştırılmış olur.
Böylelikle geçmişteki seçimler de
şaibe altına girer. Bu zamana kadar
kayıt edilmemişler, deniliyor. Bu
doğru değildir, laubaliliktir” dedi.
Demirel, eski bakanlardan Ali
Naili Erdem başkanlõğõndaki De-
mok-ratlar Kulübü heyetini kabul et-
ti. Kabulde Erdem, Demokratlar
Kulübü’nün çalõşmalarõ hakkõnda
bilgi verdi. Ali Nail Erdem, kulübün
dernek statüsünde olduğunu, aktif si-
yasetin içinde yer almadõğõnõ belir-
terek, kültürel ve sosyal faaliyet
gösterdiklerini aktardõ.
Yerel seçimlerle ilgili 6 milyon
yeni seçmen tartõşmasõna değinen
Demirel, “Eğer mükerrer oy varsa,
kullanılırsa o zaman seçime fesat
karıştırılmış olur. Böylelikle geç-
mişteki seçimler de şaibe altına gi-
rer. Bu zamana kadar kayıt edil-
memişler, deniliyor. Bu doğru de-
ğildir, laubaliliktir. Nüfusumuz bel-
li, bunu yapamıyoruz demek ayıp.
Doğru dürüst nüfus sayımı yapa-
mamışsanız, o da bir başka ayıptır.
Kaç kişi olduğumuzu bilmiyor mu-
yuz?” değerlendirmesini yaptõ. Bü-
rokrasideki zayõflõğa dikkat çeken
Demirel, sözlerini şöyle tamamladõ:
“Bu olayların arkasında yeterli ve
ehil adam yokluğu var. Bizde adam
yetişmiyor mu? Elbette işini bilen
adamlarımız vardı. İlki 27 Mayıs
geldi, kim ne derse desin, yetişmiş
insanları saf dışı etti, daha sonra 12
Eylül geldi, kalanları kökünden
biçti. Herhangi bir siyasi isnatta bu-
lunmuyorsun ama biçiyor, yok edi-
yorsun” dedi.
6 Şubat’a kadar dava açan belediye seçime girebilecek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Anayasa Mahkemesi ile
Danõştay arasõnda görüş farklõlõğõ
ortaya çõkmasõna karşõn Yüksek
Seçim Kurulu’nun (YSK)
kapatõlan belediyelerin dava
açmalarõ durumunda seçime
katõlabilecekleri yönündeki kararõ
geçerliliğini koruyor. Haklarõnda
kapatma kararõ çõkan belde
belediyelerinin seçimlere
katõlabilmeleri için 6 Şubat 2009
tarihine kadar dava açmalarõ ve
dava açtõklarõna dair belgeyi
YSK’ye ulaştõrmalarõ gerekiyor.
Yüksek yargõ organlarõnõn karşõ
karşõya gelmesine neden olan konu
şöyle gelişmişti: AKP hükümeti,
nüfusu iki binin altõna düşen belde
belediyelerinin kapatõlmasõna
ilişkin yasa çõkarmõştõ. Yasanõn
iptali istemiyle açõlan davada
Anayasa Mahkemesi, kõsmi iptal
kararõ verdi. Mahkemenin kararõna
göre de yasanõn yayõmlandõğõ 22
Mart’tan itibaren 60 gün içinde
dava açmõş olan belediyelerin
kapatõlmamasõ sonucu ortaya çõktõ.
Kapatõlan Giresun’un Bulancak
İlçesi’ne bağlõ Kovanlõk
Belediyesi, yasanõn uygulanmasõna
ilişkin genelgenin iptali istemiyle
Danõştay’a dava açtõ. Danõştay
iptal kararõ verirken nüfus sayõm
sonuçlarõ Resmi Gazete’de
yayõmlanmadõğõ için dava açma
süresinin Anayasa Mahkemesi’nin
gerekçesinin yayõmlandõğõ 6
Aralõk’tan itibaren başlatõlmasõ
kararlaştõrõlmõş oldu. Buna göre de
6 Şubat’a kadar kapatõlan belde
belediyelerinin tümünün dava
açmasõnõn önü açõldõ.
S E Ç M E N K Ü T Ü K L E R İ
DSP de dava açtı
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - DSP
Eskişehir Milletvekili
Tayfun İçli, Yüksek
Seçim Kurulu’nun
(YSK), seçmen kütük-
lerinin, Nüfus ve Va-
tandaşlõk İşleri’nin be-
lirlediği listeye göre
oluşturulmasõnõ içeren
güncelleştirme genel-
gesi ve YSK ile Nüfus
ve Vatandaşlõk İşleri
Genel Müdürlüğü ara-
sõnda imzalanan 5 Ey-
lül 2008 tarihli proto-
kolün iptali ve yürüt-
mesinin durdurulmasõ
istemiyle Danõştay’da
dava açtõ.
İçli, dava dilekçesin-
de, Danõştay’dan, seç-
men kütüklerinin adres
kayõt sistemindeki bil-
giler esas alõnarak be-
lirlenmesine olanak ta-
nõyan 4597 sayõlõ yasa-
nõn iki maddesinin iptali
için Anayasa Mahke-
mesi’ne başvurmasõnõ
istedi. Danõştay önünde
açõklama yapan İçli,
YSK’nin seçmen sayõ-
sõndaki artõşla ilgili yap-
tõğõ açõklamadan tat-
min olmadõğõnõ belirte-
rek, bu nedenle dava
açtõğõnõ söyledi. YSK
kararlarõna karşõ yargõ
yolunun kapalõ oldu-
ğunu, ancak YSK’nin
genelgelerinin iptali
amacõyla yargõya baş-
vurulabildiğini ifade
eden İçli, yargõnõn gö-
rev alanõna girmesine
karşõn, seçmen kütük-
lerinin, Adrese Dayalõ
Nüfus Kayõt Sistemi
kayõtlarõ esas alõnarak
oluşturulduğunu, bu dü-
zenlemenin anayasa ve
yasalara aykõrõ olduğu-
nu belirtti.
Çankaya Belediye Başkanõ Prof. Dr. Muzaffer Eryõlmaz:
Partim kabul ederse adayõm
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Çankaya Belediye Başkanõ
Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz,
partisinin hakkõndaki kasetlere
ilişkin cumhuriyet başsavcõlõğõna
başvurmasõ kararõnõ saygõ ile kar-
şõladõğõnõ belirterek, “Partiye kır-
gın değilim desem yalan söyle-
rim. Çünkü üzüldüm” dedi.
“İyi, dürüst ve sorumlu bir par-
tiliyim ve öbür tarafa da CHP’li
olarak gitmek isterim” diyen
Eryõlmaz, partinin de kabul etmesi
durumunda Çankaya Belediye
Başkanlõğõ’na yeniden aday ol-
duğunu söyledi.
Eryõlmaz, belediyede düzenle-
diği basõn toplantõsõnda, en büyük
özleminin, gerçeklerin tüm ay-
rõntõlarõ ve çõplaklõğõyla ortaya
çõkmasõ olduğunu belirtti. Dinci
televizyon kanallarõnda günde-
me getirilen ve belediyesindeki
rüşvet iddialarõnõ konu alan kase-
tin montaj olduğuna ilişkin iki
mahkemenin atadõğõ bilirkişi ra-
porlarõ ve mahkemelerin bu kaseti
yayõmlayan Kanal 7’ye ve başka
kanallara yönelik tekzip kararla-
rõnõn mevcut olduğunu bildiren Er-
yõlmaz, bu olaylar ortaya çõkar çõk-
maz bizzat kendisinin cumhuriyet
başsavcõlõğõna başvurduğunu be-
lirtti. Eryõlmaz, iddialarõ belgele-
riyle çürüttüklerini söyledi.
CHP’li olmanõn kendisine kõ-
vanç verdiğini belirten Eryõlmaz,
CHP Genel Başkanlõğõ’nõn ken-
disine inandõğõnõ ve güvendiğini
ancak en ufak bir şüphenin dahi
kalmamasõ ve konunun aydõnlan-
masõ için cumhuriyet savcõlõğõna
başvurulduğunu söyledi. Kaset-
lerde kesinlikle, “Muzaffer Er-
yılmaz yolsuzluk yapıyor” şek-
linde bir unsur bulunmadõğõnõ sa-
vunan Eryõlmaz, “Yolsuzluk yap-
madım, yaptırmam da. Parti-
mizin belediyemizle ilgili aldığı
kararı saygı ile karşılıyorum.
Bilgi almak haklarıdır. Benim
aklanmam partili bir belediye
başkanının aklanmasıdır. Par-
tiye kırgın değilim desem yalan
söylerim. Çünkü üzüldüm” de-
di. Belediyenin 3 aydõr 21 müfet-
tiş ve 4 savcõ tarafõndan kapsam-
lõ olarak, her şey didik didik edi-
lip tekrar tekrar incelenip araştõ-
rõldõğõnõ iddia eden Eryõlmaz, hü-
kümetin, Çankaya Belediyesi’ne
karşõ anlaşõlmaz derecede baskõ
yaptõğõnõ vurguladõ.
Demirel, eski bakanlardan Erdem başkanlığındaki Demokratlar Kulübü heyetini kabul etti. (NECATİ SAVAŞ)
Yeni seçmen tartõşmasõna
değinen Demirel, “Eğer
mükerrer oy varsa,
kullanõlõrsa o zaman
seçime fesat karõştõrõlmõş
olur” diye konuştu.
Eryılmaz: Kırgın değilim.