26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 26 ARALIK 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 Kemal Öncü: “Seçim yaklaştıkça kişi başına milli sadaka miktarı artıyor!” Erdoğan: “Kriz psikolojik...” Durum patalojik! Suzan Yıldız: “RTE’nin doktoru olursan birinci sıradan rektör adayı gösterilirsin, Tuncay Özkan’ın doktoru olursan Ergenekon’a sanık yapılırsın.” Teşne Nail Muzaç: “Kaderlerini RTE’nin seçeceği Merve Kavakçı benzerlerine bağlayan kaderciler, her şeye teşne midirler?” Plaza Nezahat Özbek: “Yeşil alanları yakıp cami yapanlar yakılan camilerin yerine de plaza yapsınlar!” YağmurDeniz Köksal Toptan Meclis’te ne iş yapar! GEÇENLERDE Parlamenter Danışmanları Derneği diye bir dernekten söz etmiştik. Adres olarak TBMM’yi gösteren; Başbakanlığın manevi ve BM fonlarının maddi desteği ile “sivil toplum” projeleri yürütüp, İbrahim Tutar adındaki genel sekreterinin de sivil toplum örgütü yöneticilerine “milletvekilinin yanında konuşmak sizin haddiniz değildir” dediği bir dernekti bu. Bendenizi, AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu’nun TBMM’deki sekreteri aradı ve İbrahim Tutar’ın görüşeceğini söyledi. “Görüşsün” dedik; Tutar “Öyle değildi de, şöyleydi” diye başladı derneğini anlatmaya. Lafını kesip “Devletin, milletvekiline verdiği telefondan, bir gazeteciyi arayıp dernek işlerinizi anlatmak doğru mu; benim paramla benimle konuşuyorsunuz” deyince “Haklısınız” demek zorunda kaldı Tutar. Neyse; dernek yönetimi olarak istişarede bulunmuşlar, bendenize yazılı bir açıklama göndermeye karar vermişler; “Gönderin” dedik. Az sonra bir faks geldi. Dernek amblemli kâğıdın üstünde faksın çekildiği adres yazıyordu: TBMM E Blok Divan. Anladık ki, Parlamenter Danışmanları Derneği, babalarının çiftliği gibi kullanıyor Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olanaklarını. Meclis Başkanı Köksal Toptan’ı kutlamak gerek! - Anayasa Mahkemesi Başkanı, RTE’yi desteklemiş... “Erken seçim yapmış!” ESTİRİLEN “değişim” rüzgârı ile başkanlık seçimini kazanan Barack Obama ile ABD’nin “tekelci kapitalizm”in bayraktarlığından ve bu öncülüğünün doğal gereği olarak “savaş makinesi” olmaktan cayacağı yorumlarının yapıldığını anımsatarak söze giriyor Ceyhun Balcı: “Böylesi iyimser yorumları yapanlar ya ABD’yi anlamamışlardı ya da anladıkları halde kamuoyu yanıltıcılığı o gün için kolay ve şirin görünen işti. Birilerinin savladığının tersine öncülü George W. Bush giderayak topallasa da Obama’nın daha işbaşına gelmeden onu ‘sollamış’ olduğunu söylersek yanılmış olmayız! Irak’tan çıkma tasarımının Afganistan’da kalabalıklaşma kararı ile gölgelenmiş olduğunu görmüş olmalıyız. Yine, geçen dönemin önemli özelliği olan ‘savaşçılık’ anlayışının da gerektikçe yaşatılacağını ve dara düştükçe canlandırılacağını söyleyebiliriz! Bush’un savunma bakanı Obama’ya da hizmet vereceğine göre bellidir ki; Obama geçmiş dönemin en çok tepki gören bu alanında Bush’un izinden ayrılmaya niyetli değildir! Dünyaya da yansıyan ekonomik çöküş sürecinin önde gelen uygulayıcıları özeleştiri vermek bir yana Obama döneminde de dümenci başı olmayı sürdüreceklerine göre bir diğer önemli alan olan ekonomide de umutlu olmak için bir neden yoktur ortalıkta! Bir başka önemli karar da bilim kurullarında köklü değişiklikler yapıldığı günlere rastlaması bakımından önemsenmelidir. Her ne kadar simgesel gibi görünse de, ABD başkanlarının göreve başlama törenlerinde yer alan din adamının ‘evrim karşıtlığı’ ile sivrilmiş oluşu ve basında kendisi ile ilgili olarak yer alan ilk bilgilerin de bu özelliğe göndermede bulunması göz ardı edilebilecek gibi değildir. Bu birkaç örnek, daha ant içmeden Obama’nın ‘topallayan’ Bush’u solladığının göstergeleri olarak belleklerimizdeki yerini almıştır. Çünkü iyi irdelendiğinde görülecektir ki, ABD’de geçen yüzyılın başından bu yana giderek tırmandırılan ve iki kutuplu sürecin sonlanmasıyla daha da azgınlaşıp, saldırganlaşan emperyalist yaklaşım, bugün Obama’ya yarın ise bir başkasına bırakılacak kadar basit ve vazgeçilesi bir tasarım değildir!” Obamalık BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Tapınak Şövalyesi “Tapınak Şövalyeleri”nin yönettiği bir operas- yon... Arkasında “Nüfus Casusları” var. Bunlar yurt- dışından gelen “etki ajanlarıyla” birlikte, Türkiye’de çok büyük bir operasyona giriştiler. Bu operas- yonla amaçlanan; ordu, polis, yargı, din, basın ve siyaset dünyasını etkisizleştirmek ve “ılımlı İslam” konseptini Türkiye’ye yerleştirmektir. Bunun için en etkili “Nüfus Casusu” olan Tuncay Güney kul- lanılmıştır. Ne oldu? Kavramlar çok mu tanıdık geldi? Ne- reden? Kimden? Bir bilmecem var dostlar. Haydi, sor sor. Irak’tan sonra, İran’dan önce yenir. Acaba nedir nedir? AKP ile Bush anlaşmasından sonra. Ta- mam, şimdi buldum: Ergenekon… Ergenekon… Ergenekon… İyi de “Tapınak Şövalyeleri”, “Nüfus Casusları” dikkat -nüfuz- değil, “etki ajanları”... Nereden çık- tı bunlar?... Evet, bunlar; müthiş İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ile meşhur olan söylemler. Daha ortalık- ta ne “Fethullah’ın F” si ne de “Fehmi’nin F” si var. Ama aynı kavramların yazılı dokümanları, kim- de çıkmış? Tuncay Güney’de! Şimdi Ergenekon dosyalarından 2001’de Tun- cay Güney’in ev aramasında ele geçirilenleri okuyorum: - Tapınak Şövalyeleri - Nüfus Casusları - Etki ajanları ve diğer dokümanlar Kimin kimden etkilendiğini, Tantan ve Tuncay Güney açıklayacak. Uzun süren polis istihbarat ta- kibinden sonra, Sadettin Tantan İçişleri Bakanı, onun istihbarat kökenli dehşet cengiz polis mü- dürü Kazım Abanoz İstanbul emniyet müdürü. En iyi onlar tanıyor Tuncay Güney’i ve ne an- latacağını en iyi onlar biliyor. Güney’i polis istihbarat, onların zamanında bülbül yapıp kafese koydu. Ama Sadettin Tantan sus pus! Niye? Ben ne Tuncay Güney tanırım ne de Veli Küçük. Ama Tantan ve Abanoz’un tanı- dıkları değil mi? Tantan’a bir kötü haberim var. Ağasının da adı- nı Tuncay Güney’in anlattıklarının arasına katmıştır. Kim mi: Korkut Özal. O mu iyi senarist, yoksa onun yetiştirdiği ve şu an Ankara’da ve İstanbul’da çok iyi senaryo yazdığını sanan haytalar mı? Gö- receğiz. Şimdi aklıma takılan soruya yanıt arıyorum. Gü- ney’den çıkan belgeler nasıl oluyor da Colombo tarzı pardösüsünün yakaları yukarı kalkık, saçla- rı Al Capone usulü ortadan ikiye ayrık pehlivan ve Ermeni vakfı sever, Tantan’ın söylemleriyle ay- nı oluyor? Hem ikisi de aynı hatayla “Nüfuz Ca- suslarına” ısrarla “nüfus” diyor ve yazıyor. Hayret! Karanlıkta göz kırpmayı sevenler, üzerlerine ışık tutulunca tarla tavşanına dönerler. Ergenekon yar- gılamaları o ışık olacak. Kimse bundan kaçamaz. Tantan konuşmak zorundadır. “Strateji” diye bir dergide yayımlanan “Erge- nekon”, “Lobi”, “Türkiye-C FR gizli hükümet or- taya çıktı”, “Bilderberg” yazıları tam 10 yıl sonra; Ergenekon davasının çok gizli belgeleri oldu. Dergiyi kim çıkarttı? Tuncay Güney. Bu yazıla- rı kim denetledi? Polis, savcı. Siyasi sorumlu: İç- işleri Bakanı Sadettin Tantan. Onlara ne oldu? Suya kaçtı. Sonra ne oldu? İnek içti. İnek ne ol- du? Dağa kaçtı. Dağ ne oldu? Altın arama ruh- satıyla işletmeye açıldı. Çalınan tenekeleri duyuyor musunuz? Boş te- nekeleri. Çanlar gibi. Tan….Tan…..Tan…..Tiki….Tan…Tiki…..Ti- ki….Tiki…..Tan tan tan… [email protected]/Faks: 02126727171 MERİÇ VELİDEDEOĞLU ABD’nin Irak’ı işgaliyle bu ül- kede yaşananlar, insanlık “dı- şı” uygulamalar dünya bası- nında geç de olsa yer aldı, alı- yor. Bir buçuk milyona varan ölü (bir tür soykırım!); yüz binlerce sakat; göçe zorlanan on bin- lerce aile; yüz binlerce yetim; genel bir tinsel bunalım ve onur kırıklığı; ülkenin bölünüp, parçalanması; ekonomik ya- pının çökmesi; açlık; (az da ol- sa var olan) laiklikten koyu şeriata dönüş v.ö’ler, yazıldı, çi- zildi, gösterildi ve sürüyor. Ne var ki, ABD ve başta İn- giltere olmak üzere, ortakları- nın yaptığı “kültür kırım”dan ar- tık “hiç” söz edilmiyor. Unu- tuldu. Bizim “özürcüler” de, kom- şudaki bu olup bitene yan gözle bile bakmıyor... Oysa, başta Bağdat Ulusal Müzesi olmak üzere tarihsel, kültürel belgelerin sergilendiği her yer “yağma” edildi işgalde. Müzelerin uğradığı bu yıkımı bir “fil” değil, ancak aç bir “goril” yapabilirdi. Tüm vitrinler tuzla buz edilip, dolaplar kırılıp “yükte hafif pa- hada ağır” tarihsel belgeler kapış kapış edildi; paraya dö- nüştürülmek üzere. Tarihte “ilk” uygarlık sayılan “Mezopotamya uygarlığı”nın yaratıcısı Sumerlilerin, binlerce yıl öncesinden bize bıraktıkla- rı çiviyazılı belgeler, yani “kil” tabletler, yağma sırasında par- çalandı, ufalandı. Sağlam kalanlar da ABD ve İngiliz erlerince -belki subay- larınca da- Kuveyt, Ürdün sı- nırında satıldı. Uygarlık tarihine karşı işlenen bu korkunç ve “utanç” duyu- lacak “suçu” yeniden anımsa- mam, ilk Sumerologlarımız- dan Dr. Muazzez İlmiye Çığ’ın geçen hafta yaptığı konuşma- yı dinlemem ve Sumer tablet- lerinin “bizim için” önemini an- lamama neden oldu. 33 yıl çiviyazılı tabletler (74 bin) üzerinde çalışan ve 68 yıldır her biri Sumerolojide bi- rer kilometre taşı olan yapıtlar veren Sayın Çığ, bunlara bir ye- nisini daha ekledi. Sumerliler ile Türkler ara- sındaki derin bağlantının, ça- kışmanın aydınlatılmasının 21. yy’da aldığı yolu ve sonuca ne denli yaklaşıldığını büyük bir coşkuyla vurguladı konuşma- sında, 94 yaşındaki “genç” Sumerolog. Sumerce’de yeni saptanan Türkçe sözcüklere örnekler veriyordu: Adda-ata; ana-ana; ikki-iki; kagaraşa-kargaşa; kap- Kagak-Kapkacak; iri-diri; diri- canlı ve daha yüzlercesi. Dünyaca ünlü Sumerolog Samuel Noah Kramer: “Su- merlilerin, Türklerle bağlantılı bir ‘halk’ olduğu fikri, Atatürk za- manında geçerliydi” dedikten sonra: “Böyle olabileceği hiç de hakikatten uzak değildir!” diye yazmış, 1990’da Çığ’a gön- derdiği mektupta. (1) Yüzyıllar boyunca, Batı’da Türklerin ilkel ve “uygarlık” düşmanı olduğu söylenerek aşağılandığı, “suç”landığı bili- nir. En son olarak, Sevr’i imza- laması için Osmanlı Devleti’ne gönderdikleri “buyruk”ta, son 20 yılda Ermenilerin topluca öl- dürüldüğünü, insanlığı ve uy- garlığı bu saldırılardan koru- mak, Türkleri de yeni bir “suç” işlemekten kurtarmak ama- cıyla bu anlaşmayı hazırladık- larını belirtirler. (2) Bu buyruğa, İstanbul “bası- nı”nın büyük bölümü, “aydın” yazarları yürekten katılırlar. “Türki sütürk” dedikleri azgın Türk suçludur. Tüm Türkler “suçlu”dur... Bunları bilen ve “işbirlikçi” aydınların ihanetine tanık olan Atatürk, Türklerin “uygarlığa” karşı ağır “suç”lar işleyen bir halk olmadığını, olamayacağı- nı belirtir. Tam aksine, ilk uygarlığı ya- ratan Sumerlilerle derin bağ- lantıları bulunduğunu, öyle ki, adeta Sumerlilerin Türk olabi- leceğini 1930’ların bulgularına dayanarak, ileri sürer. Kendini “suçlu” gören bir ulus olamayacağımızı, bunun içimizdeki “işbirlikçiler”in, hal- kımıza vurduğu “damga” ol- duğunu, söküp atmamız ge- rektiğini, dahası bu “dam- ga”cıların hep “var” olacağını Söylev’de (Nutuk) birkaç kez dile getirir. S. N. Kramer’in Türklerle Sumerlilerin arasındaki köklü bağlantıdan söz ettiği 1990’lar- dan günümüze, bu doğrultuda çok yol alındığını belirtiyor Su- merolog Çığ. Kuşkusuz bu yolun döşen- mesinde kendisinin büyük pa- yı var. Ara vermediği çalışmaları, halkımıza vurdukları “suçlu” damgasını, “özür dileme” adı altında yürütenlere, bir bakıma yanıt niteliğinde. (1) M. İ. Çığ; “Sumerlilerde Tufan, Tufan’da Türkler” Kay- nak Yay. 2008. (2) S. L. Meray, O. Olcay; Os- manlı İmparatorluğu’nun Çöküş Belgeleri, 1977. Artış SESSİZ SEDASIZ (!) Irak, Sumer ve M. İ. Çığ [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr 26 Aralık OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kökeni ilk- çağa dayan- makla birlikte özellikle 19. ve 20. yüzyõl- larda Batõ’da dinsel düşün- ceyi etkilemiş olan mistik eğilimli felse- fe. 2/ Atõn bir tür hõzlõ yürü- yüşü... Çõplak top- rak. 3/ Gökyüzü. 4/ Doğu Anadolu’da bir dağ ve geçit... Eski dilde su... İlkel benlik. 5/ Sevgide üstün tutulan... Bir elektrik devresinde- ki akõmõ, başka bir devreden geçen akõmdaki değişik- likler aracõlõğõyla denetleyen aygõt. 6/ Radyum ele- mentinin simgesi... Kalay oksit katõlarak do- nuklaştõrõlmõş ya da kemik tozu katõlarak yarõ do- nuk hale getirilmiş cama verilen ad. 7/ Bir nes- neye zorunlu olarak bağlõ olmayan ve onun özünde bulunmayan nitelik... Bir soru sözü. 8/ Hammadde işlenerek yapõlan her tür mal. 9/ So- yundan gelinen kimse... Mantõk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tel haline getirilmiş altõn ya da gümüşü işle- yerek yapõlan kuyumculuk işleri. 2/ Hayat arka- daşõ... Özgün çizim, harita, plan gibi şeylerin fo- toğraf tekniğiyle çoğaltõlmasõ yöntemi. 3/ Afri- ka’da yaşayan, bacaklarõ beyaz çizgili bir hayvan... Kinaye. 4/ Kalõn su buğusu... Deride sinirler bo- yunca birtakõm ağrõlõ fiskelerin dökülmesiyle be- liren hastalõk. 5/ Kötü bir durumdan kurtuluş... “Siyah İnci” de denilen ünlü Brezilyalõ futbol- cu. 6/ İçinde küçük taneler bulunan ve vurmalõ çalgõ olarak kullanõlan boş kabak. 7/ Kaz Dağõ’nõn antik dönemlerdeki adõ... Toprağõn nemi... Bir cet- vel türü. 8/ Boyacõlõkta kullanõlan zehirli bir mad- de. 9/ Sulak yer... Bir düşünce yazõsõ türü. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A E R O F O B İ V A T A B A R I İ S K E L E İ Ş O T L A Z A I F A S K H U Ğ O T A M A K M A B Ü K E O Y A N İ K A İ Z A M O T O M A T İ K 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com Doktorlar (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com T.C. ADIYAMAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2008/479 KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: ADIYAMAN MERKEZ HOCAÖMER MAHALLESİ ADA NO: 108 PARSEL NO: 20 YÜZÖLÇÜMÜ: 89,00 m2 MALİKİN ADI VE SOYADI: MUSTAFA KEMAL KÖYLÜ KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: ADIYAMAN BELEDİYE BAŞKANLIĞI Kamulaştõrmayõ yapan davacõ idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarõda yazõlõ taşõnmazõn kamulaştõrma bedelinin tespiti ve tescili için davacõ ida- re tarafõndan mahkememizin 2008/479 Esas sayõsõnda dava açõlmõştõr. 4650 sayõlõ yasanõn 7. maddesi ile değişik 2942 Sayõlõ Kamulaştõrma Yasasõ’nõn 10. maddesinin 4. bendi uyarõnca 30 günlük yasal sürede kamulaş- tõrma işlemine karşõ idari yargõda ve maddi hatalara karşõ adli yargõda iptal veya düzeltme davasõ açmanõz halinde dava açtõğõnõz ve yürütmenin dur- durulmasõ kararõ aldõğõnõzõ belgelendirmediğiniz takdirde kamulaştõrma işlemi kesinleşecek ve mahkememizce tespit edilecek kamulaştõrma bedeli üze- rinden taşõnmazõn kamulaştõrma yapan idare adõna tescil edileceği, kamulaştõrma bedelinin adõnõza TC Ziraat Bankasõ Adõyaman Şubesi’ne yatõrõlaca- ğõ, konuya ve taşõnmaz malõn değerine ilişkin tüm savunma ve delillerinizi işbu ilan tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememize yazõlõ olarak bildirmeniz ilan olunur. 13/11/2008 Basõn: 64108 T.C. GEBZE 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLAN Esas No: 2008/344 Davacõnõn kanõtlanan davasõnõn KABULÜ ile Erzurum-Oltu (1550) Bahçe- likõşla köyü Cilt: 12, Hane: 28, 42 birey sõra numarasõnda 17686991850 vatan- daşlõk numaralõ İbrahim ve Zülfiye’den olma, 01.03.1971 d.lu, Ednan DE- MİRTAŞ’õn adõndaki E harfinin iptali ile Adnan DEMİRTAŞ olarak kayõt ve tashihine karar verildiği hususu İLAN OLUNUR. Basõn: 69317
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle