28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 24 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Türkiye’den sorumlu bankacı intihar etmiş. Başka ne yapsın! Doktor İşlem Avni Kurtuldu: “Dünya Bankası’na göre Türkiye’de fakir insan sayısı artacakmış. Yoksullaştırma işlemi tamam, sadakaya devam!” Uçkur M. Ali Kılınç: “Hüseyin Üzmez’in uçkur davası da Ergenekon davasıyla birleştirilecek mi?” YağmurDeniz - Deniz Baykal, CHP’de tek adam olmuş... “Baykallı saltanatı!” KEŞKE, diyesi geliyor insanın; keşke, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ yobazlar tarafında başı kesilerek öldürülen asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı anma gününde “Anısı önünde saygı ile eğiliyoruz” gibisinden düz bir mesaj yayımlamakla yetinseydi. Keşke, “Atatürkçü düşünce sistemini ve laikliği yıpratmak isteyen anlayışa karşı mücadelenin bir vatandaşlık borcu olduğunu” söylemeseydi. Neden derseniz... Bir kere laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği yüksek yargı kararı ile tescillenmiş bir iktidar tarafından yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. İkincisi, İslamcı iktidarı eleştirenlerin, Atatürkçülüğü savunanların, laiklikten yana çıkanların “iktidarı devirmek için terör örgütü kurmakla” suçlanıp yargılandığı günlerden geçiyoruz. Eğer bir vatandaşlık borcu söz konusu ise gırtlağa kadar borca batmış durumdayız. İşte, İlhan Selçuk’un Cumhuriyet devrimlerini anlattığı Uludağ Üniversitesi’ndeki konferansta yaptığı konuşmanın “suç” sayılarak Ergenekon Terör Örgütü Davası’nın iddianamesine girmesi. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz üstlendiği görevin sorumluluğunu yerine getirmeli ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un “Kubilay mesajı”nı da dikkatle soruşturmalıdır! Keşke, konusuna tekrar dönersek... Başbuğ mesajında, laikliğin yıpratılmasının büyük sorunlara yol açacağından söz ediyor. Kubilay’ın başını kesenleri “rahmetle” ananlar ülke yönetiminde çeşitli görevler almış; iktidardaki parti laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuş; Dışişleri Bakanlığı’nda bile büyükelçilerin atanmasında tarikat-cemaat ölçüleri esas alınmaya başlanmışken keşke Başbuğ, laikliğin yıpratılması halinde yol açılabilecek o büyük sorunların ne olduğunu da açıklasaydı. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin nereden nereye savrulmakta olduğuna bakarsak ve Hilmi Özkök’ün “hoca” olarak tanımlandığı Genelkurmay Başkanlığı dönemini milat alırsak... “Mülkiye”den sonraki aşamanın “Harbiye” olmadığını kim söyleyebilir! İlker Başbuğ mesajında Atatürkçü düşünce sistemini ve laikliği yıpratmak isteyenlere karşı vatandaşlık borcumuzu nasıl ödememiz gerektiğini keşke anlatabilseydi de Devrim Şehidi Kubilay’ın kemikleri sızlamasaydı! Keşke PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Kadınlar ve Yerel Yönetimler 29 Mart 2009 günü yapılacak yerel seçimler yak- laştıkça politikacılar alanlarda, salonlarda, televiz- yon ekranlarında daha sık görünür oldular. Ortada parti liderleri, çevrelerinde de liderin dikkatini çek- mek, gözüne girmek, hoşa gitmek için türlü cam- bazlıklar yapan aday adayı kalabalığı. Bu görüntüle- rin bir de ortak özelliği var; bu kalabalıkların tümü ne- redeyse yalnızca erkeklerden oluşuyor. İçlerinden kimilerini mercek altına alıp izliyorum, içim kararıyor. Bunlar seçilecekler, seçildikten sonra da başkan ya da meclis üyesi olarak beldelerini, ilçelerini, kent- lerini daha yaşanır duruma getirecekler, kendilerini seçen ya da seçmeyen hemşerilerinin yaşamlarını daha güzel, daha rahat, daha uygar kılmak için ça- lışacaklar. Kaldırımlar düzenlenecek, kanalizasyonlar yenile- necek, caddeler, yollar, alanlar çiçeklenecek, ağaç- lanacak. Çöpler her gün aynı saatte toplanacak, her yer tertemiz olacak. Çocuk yuvaları açılacak, o yuvalarda, çalışan an- nelerin çocukları eğitimli bakıcıların gözetiminde do- ğanın renklerini öğrenecekler. Kaldırımlar düzenlenirken çocuk arabaları, teker- lekli sandalyeli engelliler göz ardı edilmeyecek; tra- fik lambaları sesli sinyal düzeneğiyle geliştirilecek. Yurttaş evleri açılacak; bu evlerde okuma yazma bilmeyenler okuma yazma öğrenecekler, mesleksiz işçiler terzilik, marangozluk, aşçılık, kaynakçılık ve daha birçok meslek öğrenerek “altın bilezik” sahibi olacaklar. O beldenin, ilçenin, kentin evlerinin dört duvarına hapsolmuş yaşlıları için buluşma evleri açılacak; ya- şamlarının sonbaharını yaşayan insanlar o evlerde film izleyecekler, aralarında söyleşecekler, tavla, okey, kâğıt oynayacaklar. Okumak isteyenler için bir kitaplık kurulacak, okuma odasında günlük gazete- ler de olacak. Bir kültür evi açılacak; burada gençler müzik, ti- yatro, resim kurslarına gidecekler; konserler, tiyatro gösterileri, resim sergileri düzenlenecek. Toplu taşıma araçları engelliler için, yaşlılar için “kullanılamaz” olmaktan çıkarılacak. O beldeyi, o ilçeyi, o kenti çirkinleştiren görüntü kir- liliğine karşı önlemler alınacak; hayatı dayanılmaz kı- lan gürültü kirliliğine son verilecek. Çirkin yapılaşmaya izin verilmeyecek. Ve daha birçok şey… Tüm bunları yukarıda sözünü ettiğim erkek kala- balığını oluşturan o adamlar mı yapacaklar? Doğal ki yapamayacaklar; eğer yapsalardı belde- lerimiz, ilçelerimiz, kentlerimiz şimdi olduğu gibi in- sanın içini burkan çirkin görüntüler sergilerler miydi? Erkekler, hele bir de sağcı iseler ne yazık ki ancak bu kadarını yapabiliyorlar. Ne var ki erkek hırsı, hiç- bir liderin aklına yerel yönetimleri kadın yöneticilerle zenginleştirerek daha yaratıcı, daha üretken bir du- ruma getirmek gelmiyor. 2004 yerel seçimleri itibarıyla bugün ülkemizin 81 ilinden yalnızca birinde bir kadın belediye başkanı var. 3 bin 225 belediyede kadın belediye başkanla- rının sayısı 18. 34 bin 477 belediye meclisi üyesinden 799’u, 3 bin 208 il genel meclisi üyesinden de 56’sı kadın. Belediye meclisi üyeliğini örnek olarak alacak olur- sak, 2000 yılı itibarıyla yüzde olarak kadın üye oranı İsveç’te 47, Danimarka’da 30, Almanya’da 31, İs- panya’da 29, İngiltere’de 27, Hollanda’da yüzde 26, Fransa’da 26, Avusturya’da 27, Belçika’da 21, Por- tekiz’de 12 ve İtalya’da 10’dur. Toplumun ve bireylerin günlük yaşam koşullarına ilişkin kararların alındığı yerel meclislerde kadınların varlığı o ülkenin eriştiği uygarlık düzeyinin gösterge- si olduğu gibi çağdışı cinsel ayrımcılığın kanıtıdır da. Kadınının yeteneklerine güvenemeyen toplumlar zavallı, geri toplumlardır. Yol yakınken bir şeyler yapmak gerekmiyor mu? dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com “Atatürk ilke ve devrimle- rinin yozlaştırıldığı, anayasa- mızın temel niteliklerinin, ülke bütünlüğünün tartışmaya açıl- dığı bugünlerde, Cumhuriyetin savunulmasından yana olan tüm partilerin, coşkulu Cum- huriyet mitinglerini gerçek- leştirmiş olan halkımızın da en büyük isteği olan bu ‘işbirliği çağrõmõz’ı duymalarını istiyo- ruz. Demokratik, laik, sosyal, hu- kuk devletini savunan partile- rimizin, yerel seçimlerde, alı- namayacak oylar peşinde koş- maktansa, alabilecekleri oy- ları en yükseğe çıkaracak ni- telikte, ilkeli, programlı, va- tansever adaylar belirlemesini istiyoruz...” Bu çağrõyõ, yaklaşõk 120 de- mokratik oluşumun bir araya geldiği “Ulusal Sivil Top- lum Kuruluşları Birliği” (USTKB) 19 Aralõk’taki basõn toplantõsõnda yap- tõ. Ne var ki Cum- huriyet gazetesi ile bazõ internet site- leri dõşõnda medya “duymadı”! Dur- madan “sivil top- lum”dan bahseden kesimlerin de ilgi- siz kaldõğõ çağrõda, “özlenen birliktelik” için İstanbul adayõ olarak da bendenizin adõ anõldõ... Bu nedenle USTKB’ye teşek- kür ederken, “ulusal güvence- miz” olan cumhuriyet kazanõm- larõnõ sahiplenerek belediyelerde görev almak isteyenlerin, “solda birliğin aday adayları” olma- larõnõ diliyorum. Tarihsel uyarı Türkiye’nin tüm dünya halk- larõna ilham olmuş devrimlerine yürekten bağlõ adaylarõmõz, par- tilerinin bu birlikteliğe katõlma- larõ için çaba göstermelidirler. Kentlerimizdeki binyõllara dayalõ kültür ve uygarlõk birikimleri- mizi, “sömürgeci küreselleş- me”ye karşõ “kimlikli du- ruş”umuzun temel dayanaklarõ sayanlar, çağdaş ve demokratik Türkiye’nin yüz akõ sivil ku- rumlarõmõzõn bu “tarihsel çağ- rı”sõna destek vermelidir. Özellikle “kentsel değer- ler”in, aynõ zamanda toplumsal yaşam, çağdaş hak ve özgür- lükler, çevrenin korunmasõ, kül- türel gelişme ve demokratikleş- me açõsõndan taşõdõğõ önem gö- zetilerek, bunlarõn “pazarlan- ması” yerine yaşatõlarak gelişti- rilmesine olan gereksinmemiz, aynõ birlikteliği “yaşamsal” kõl- maktadõr... Bu nedenlerle, DSP’nin İs- tanbul adaylõğõ teklifini ancak “solda birliğin sağlanması”yla anlamlõ bulduğumu yinelerken, USTKB’nin güç veren çağrõsõna da aynõ özlemdeki tüm adaylarõn katõlmalarõnõ diliyorum. Cumhuriyetin aydõnlõk yarõn- larõ için belediyelerde görev is- teyen tüm adaylar, partilerinizin USTKB kararõnõ gözetmelerini sağlayõnõz. Sadece soldaki par- tilerin değil, “solun ortak aday adayları” olarak bu yaşamsal birlikteliğin oluşmasõna tarihsel katkõnõzla destek olunuz... USTKB üyeleri İşte bu çağrõyõ yapan USTKB üyeleri: Atatürk Vakfõ, Atatürkçü Dü- şünce Derneği Şişli ve Kadõköy Şubeleri, Avukatlar Dayanõşma ve Hukuk Araştõr- malarõ Vakfõ, Ba- sõn Mensuplarõ Derneği, Bizim Ül- ke Derneği, Cum- huriyet Kadõnlarõ Derneği İstanbul Şubesi, Demokra- tik Dayanõşma Derneği, Deniz Yõldõzõ Eğitim, Kül- tür ve Dayanõşma Derneği, F.Nigh- tingale Hemşirelik Y.O. Mezunlarõ Derneği, İst. CU- MOK, İst. Eğitim- ciler Derneği, İst. Ekslibris Aka- demisi Derneği, İst. Kadõn Ku- ruluşlarõ Birliği (36 Kadõn Ku- ruluşu), İst. Barosu Kadõn Ko- misyonu, İst. Mülkiyeliler Vakfõ, İst. Yardõmseverler Derneği, İtal- yan Liseliler Derneği, İTÜ Me- zunlar Derneği, İÜ Mezunlar Derneği, İÜ Öğretim Üyeleri Derneği, Jeofizik Kurumu, Ka- dõköy Platformu (32 Dernek), Kadõn Araştõrmalarõ Derneği, Kadõn ve Siyaset Derneği, Kõb- rõs Türk Kültür Derneği, Mem- leket Sevdalõlarõ Derneği, Sertel Gazetecilik Vakfõ, S.O.S. Çevre Gönüllüleri Platformu, Sürekli Gelişim Derneği, Taç-Der, TE- MA Vakfõ, Toplumsal Saydamlõk Hareketi Derneği, Truva Folklor Araştõrmalarõ Derneği, T.He- kimleri Dostluk ve Dayanõşma Derneği, T. Soroptimist Kulüp- leri Federasyonu, T. Üniversiteli Kadõnlar Derneği, Türk Kadõn- lar Birliği İst. Şubesi, Türk Ka- dõnlar Birliği Şişli Şubesi, Tür- kiye Gençlik Birliği, Tüm Öğre- tim Üyeleri Derneği, Umut Ço- cuklarõ Derneği, Ulu Önderin Öğrencileri Derneği, Ulusal Sİ- AD, Uluslararasõ Lions Kulüpleri Birliği, Uluslararasõ Plastik Sa- natlar Derneği, Yeniden Kuvayi Milliye Hareketi Derneği, Yurt- sever Hareket Yurttaşlõk Hareketi Derneği ve 68’liler Vakfõ... Aydıncı ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Sivil Çağrı Kazım Çiloğlu: “ “İliştirilmiş bir aydın, iliştirilmiş bir aydına, ‘Bre iliştirilmiş aydın gel beraber bir özür dileyelim’ demiş!” Ahmet Önen: “Savcılıktan sonra doktorluğa soyunan RTE, Başbakanlık yapmaya zaman bulamıyor!” Tuvalet kâğıdı olarak ABD doları DÜNYAYI saran ekonomik krizin ABD tarafından planlanıp uygulandığını öne süren ve doları tuvalet kağıdına benzeten Amerikalı yazar Matthias Gang’tan alıntılar yapıyor Bülent Esinoğlu: “Gang, ‘altın standardından çıkılması ve değişim aracı olarak dolarının kullanılması Amerikan emperyalizmini kurmuştur’ diyor. Dünyada ticaret arttıkça dolaşan tuvalet kâğıdı miktarı da artmıştır. Basılan her kâğıt Amerika’nın borcudur. Krizden önce dünya trilyonlarca dolar tuvalet kâğıdının üzerinde yüzüyordu. Gang soruyor: Krizden önce var olan tuvalet kâğıtlarına ne oldu? Yanıtı şöyle: Dünyada değişim aracı olarak kullanılan dolarların yüzde 70’i sanaldı, yani elektronik araçlarda yüklü idi; Amerikan Merkez Bankası onların bir kısmını sildi. Silince nakit sıkıntısı çıktı. Bu da kredi krizini yarattı. Şimdi Amerikan Merkez Bankası piyasaya 8.5 trilyon dolar pompaladı, isteyene borç veriyor. Ülkeler sıraya girdi. Biz de bu ülkelerden biriyiz. Eğer durum böyleyse, Gang’a göre bu tuzağa düşmeyen tek ülke Çin’dir. Bu arada kriz içinde olan veya batan bir ülkenin parasının değeri nasıl oluyor da artıyor? Bu soruya henüz doyurucu bir cevap verilemedi. Gang’ın dediği doğru ise, Amerika dünyayı bir kez daha dolandırmıştır!” SESSİZ SEDASIZ (!) ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com HARBİ SEMİH POROY 24 Aralık USTKB’nin amblemi.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Trabzon’un Düzköy ilçe- sinde bir yay- la. 2/ Kasta- monu’nun bir ilçesi... “Ap- tal, bön” anla- mõnda argo sözcük. 3/ Un- van... Eski Mõ- sõr’da güneş tanrõsõ... Para- mõzõ simgeleyen harfler. 4/ Tahta üze- rindeki pürüzleri gi- dermekte kullanõlan çelik araç. 5/ Bar- tõn'õn bir ilçesi... Tokyo kentinin eski adõ. 6/ İslam inancõ- na göre, ölüleri me- zarõnda sorguya çe- kecek olan iki me- lekten biri. 7/ Özbekistan’õn plaka imi... Artvin’in eski adõ. 8/ Eskiden kökboya bitkisinden, bugün ise bireşim yoluyla elde edilen kõrmõzõ boyar- madde. 9/ İki takõm arasõnda top ve sopayla ge- niş bir çim alanda oynanan oyun... Bir nota. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Diyarbakõr ilinde bir dizi mağaranõn ortak adõ. 2/ Göçebelerin konak yeri... Büyük boydaki kertenkelelerin derilerinin sepilenmesiyle elde edi- len deri. 3/ Bir cins ince ve sõk dokunmuş patis- ka... Adlarõ sõfat yapan bir yapõm eki. 4/ Hay- vanlara vurulan damga... Terlemekten ya da sõ- caktan vücutta görülen küçük pembe kabartõlar. 5/ Kaba bir mizah anlayõşõna dayanan oyun tü- rü... Bir ilimiz. 6/ Tanrõtanõmaz... Saniyede bir jul- lük iş yapan bir motorun güç birimi. 7/ İlave... Baht ve talihin kötüye gitmesi, düşkünlük. 8/ Ki- şinin yaşamadõğõ geçmişe duyduğu özlem... Af- rika’da bir õrmak. 9/ Güreşte bir oyun... Telli çal- gõlarõ seslendirmekte kullanõlan araç. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 P İ L A T E S G A D A V E T M İ Ş A V A K K U Z M İ N İ K A S İ Ş O N U R T N E S S R A C A A L A H A M İ Ş E L M A D A Ğ O K A N A N E T 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com İLAN İZMİR 13. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Esas No : 2008/1288 Davalõ : MİRYEM ŞEN Davacõlar Armağan Pamuk, Mebuse Pamuk, Necmiye Pamuk vekilleri tarafõndan aleyhinize açõlan İpotek (İpoteğin Kaldõrõlmasõ (Fekki) davasõnõn yapõlan yetkisizlik tensip zaptõnda; Karşõyaka 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/430 E. - 2008/1497 K. numaralõ yetkisizlik ile mahkememize gelen dava dosyasõn- da adõnõza ilanen tebligat yapõldõğõ için mahkememiz tensip ara kararõ ile duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma Günü: 15.01.2009 günü saat: 09.45’te duruşmada bizzat hazõr bulunmanõz, veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, ak- si takdirde H.U.M.K.’nun 3156 sayõlõ yasa ile değişik 213/2 maddesi uyarõnca yargõlamaya yokluğunuzda devam olunacağõ hususu, da- va dilekçesi ve duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 17.12.2008 Basõn: 68315
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle