Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
23 ARALIK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Parti Anayasasına
Oldubitti
CHP, pazar günü gerçekleştirdiği günübirlik bir
“olağanüstü kurultay”dan sonra, yeni bir progra-
ma ve tüzüğe sahip.
Ancak, her ikisi de yenilenen program ve tüzükte
nelerin bulunduğu ve hangi hükümlerle görüşle-
rin artık geçerli olmadığı hakkında, 14. kurultaya
katılan 1200 dolayındaki delegenin hemen tü-
münün görüş sahibi olmadığı, sadece Baykal’ın
genel başkan olarak yaptığı açış konuşmasında
verdiği bilgilerle yetinmek zorunda oıldukları an-
laşıldı. Delegeler, 359 sayfalık bir kitapçıkta top-
lanmış olan program taslağını ve yine yeni tüzük
taslağını, ancak pazar sabahı kendilerine ayrılan
sandalyelerin üstünde görebilmişlerdi.
Partinin önceki genel başkanı Altan Öymen, ye-
ni program taslağının görüşülmesinin oldubittiye
getirilmesinin sakıncalarını, tek parti dönemindeki
program kurultaylarından örnekler vererek an-
latmakla yetinmedi. Ana muhalefet partisinin, uy-
gulayıp savunduğu bu tür görüşme yöntemi ile
parlamentodaki yasa görüşmeleri ile karşı karşı-
ya kalındığı zaman, iktidarı eleştiremeyeceğini de
hatırlattı.
Öymen, Öymen’e karşı...
Ancak, Baykal ve arkadaşları yeni program ile
tüzük üstündeki görüşmeleri, bir ekspres hızı ile
başlayıp sona erdirmekte öylesine kararlıydılar ki,
Program Komisyonu’na başkanlık görevini de üst-
lenmiş olan Genel Başkan Yardımcısı Onur Öy-
men, o komisyonda yapılan önerilerden kendi-
lerince de benimsenenlerin kabul edilecek metinde
yer alacağını söyleyebiliyordu!..
Bereket diplomat Onur Öymen’in kuzeni poli-
tikacı Altan Öymen, partilerin kongre görüşme-
lerinde TBMM İçtüzüğü’nün hükümlerine uyulması
gerektiğini hatırlatarak, bu hukuk dışılığı önlemeye
çalıştı. Ama, o 354 sayfalık program taslağının üs-
tünde çalıştığı varsayılan 14. kurultayın Program
Komisyonu üyelerinin önerileri oylanıp yeniden ya-
zılmadığı için, 85 yıllık tarihinde ilk kez bir CHP ku-
rultayında, partinin anayasası demek olan prog-
ramı böylesine laubali bir yöntemle ele alınmış ol-
du.
CHP’nin 59 yıllık üyesi Altan Öymen, partinin
1947 yılında gerçekleştirilen program kurultayına,
dönemin yönetiminin getirdiği önerilerin iki haftaya
yakın bir sürede görüşüldüğünü söylüyor. Pazar
günkü kurultay, partinin programının yanı sıra tü-
züğünü de, genel merkezin yetkileri ve çalışma
yöntemi açısından baştan aşağıya değiştirmek için
toplanan kurultayın çalışması için sadece on
saatlik bir zaman dilimi ayrılmış olmasının yanı sı-
ra delegelere sunulan metinlerin ancak o sabah
baskından çıkmış olması özel bir hesabın sonu-
cu mu?
Koç’un eleştirileri
Samsun milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç,
program ve tüzük değişikliklerinin yerel seçimler
öncesinde kısa bir takvime sıkıştırılmasının oldukça
anlamlı olduğu görüşünde. Pazar günü kendisi-
ne tanınan on dakikalık konuşma süresi içinde gö-
rüşlerini açıklarken, “yerel seçimlerde aday be-
lirleme yönteminin merkez yoklaması ile yapılacağı
baskısı altında, delegelerin siyasi beklentileri ile vic-
danları arasında karar vermeye zorlanacaklarını”
söyledi ve ekledi:
“...Dönemin özellikleri ve duyarlıkları dikkate alın-
dığında bu toplantıda demokratik bir tartışma or-
tamının oluşturulamayacağı, tercihlerin özgürce ifa-
de edilemeyeceği, örgüt iradesinin serbestçe
ortaya konulamayacağı bilinen bir gerçektir.. Çok
kısa bir süre önce elimize geçen bu taslağın, top-
lumda demokratik kitle örgütlerinde, sendikalar-
da, meslek odalarında, medyada, üniversitelerde,
haydi bunları da bırakın TBMM CHP Grubu’nda
bile tartışmaya açılmadığını biliyorum.”
‘Kendimizi aldatacağız...’
“Birazdan ellerimizi kaldırarak, önerileri onayla-
yıp görünürde kendimizi aldatan bir rahatlıkla, böl-
gelerimize ve görevlerimize döneceğiz. Ta ki bir
seçim sonrası, ‘Neden böyle oldu?’ feryatlarımı-
zın yükseleceği günlere kadar, kendimizi, yine par-
timizi kuşatan gerçeklerden uzak tutmaya çalışa-
cağız.”
“Sosyal demokrat bir parti yarım günde, deği-
şen dünya ve ülke gerçekleri çerçevesinde ken-
disine yeni bir program hedefi koyamaz. Bunu ya-
parsa da, inandırıcı olmaz... Toplumda hedef
kitlelerle buluşamaz. Partimizin dışındaki siyaset
mimarlarını heveslendirir, cesaretlendirir.”
Baykal’ın hiç de Koç gibi düşünmediği ve ka-
ramsar olmadığı, Samsun milletvekilinin konuş-
ması sırasında oturduğu yerden kısa atışma sal-
voları yapmasının yanı sıra kürsüden söyledikle-
ri de kanıtlıyor.
CHP Genel Başkanı, eski kurultaylarda sergi-
lenen çekişmelerin yerini partinin başarısını amaç-
layan birlik ve beraberliğin aldığı görüşünde olduğu
için hem mutlu, sanıyorum hem de yerel seçim-
ler için umutlu.
Umarım haklı çıkar...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
ENTERNET / MEHMET SUCU
Kamu hizmetlerini elektronik ortama
taşıması amacıyla kurulan e-devlet ka-
pısı sonunda açıldı. Ancak e-devlet ka-
pısı biraz gıcırtılı açılıyor. Ya da öyle ko-
lay kolay açılmıyor. Her ne kadar
Başbakan Erdoğan törende yaptığı
konuşmada, bilgi toplumuna dönü-
şümün yolunu açan e-devlet kapısı
projesinin öncelikli hedefinin, bürok-
rasinin asgariye indirilmesi olduğunu
belirtse de durum biraz bunun tersi gi-
bi duruyor.
TÜRKSAT AŞ Genel Müdürü Dal-
bay 21 kamu kurumunun hizmetinin
elektronik ortamda sunulduğunu, hiz-
met almak isteyenlerin 3 farklı şifrey-
le e-devlet kapısından girebilecekle-
rini belirtiyor. Dalbay, “HYPERLINK
“http://www.btnet.com.tr/wps/por-
tal/kamu/e-devlet/www.turkiye.gov.
tr”www.turkiye.gov.tr‘’ adresinde yer
alan “Devlet”, “İş” ve “Vatandaş” bö-
lümlerinden herkesin bilgi edinebile-
ceğini, hizmet alımı için vatandaşların
e-devlet kapısı şifresi, elektronik im-
za veya mobil elektronik imzayla sis-
temden faydalanabileceklerini söylü-
yor.
TÜRKSAT AŞ Genel Müdürü’nün
bahsettiği işlemler şöyle yapılıyor.
Uygulama için, dileyen vatandaşlar
son bir kez PTT bürolarına gidip ken-
dileri için özel olarak üretilecek şifre-
lerini aldıktan sonra bilgisayar başına
geçerek işlemlerini gerçekleştirebili-
yorlar. e-devlet’in kapısından içeri
girmek için son bir kez daha kapı ön-
lerinde kuyruk beklemek istemeyen-
ler ise diğer servis sağlayıcıların sun-
dukları elektronik imza seçeneklerin-
den faydalanabiliyorlar. Yani bu ku-
rumlara para vererek e-imza almala-
rı gerekiyor. Yurttaşlar, HYPERLINK
“http://www.turkiye.gov.tr”www.tur-
kiye.gov.tr adresine girdikleri zaman
giriş yöntemi olarak mobil imzayı
seçmeleri durumunda TC Kimlik nu-
maraları ve cep telefonu numaraları-
nı giriyorlar.Taahhütnameyi okuyup
ekrandaki “İMZALA” tuşuna basan
vatandaş, elektronik olarak imzala-
nacak belgeler imzalanmak üzere
GSM şebekesi üzerinden SIM kartı-
na gönderiliyor.İmzalama talebi SIM
kartına gelen kullanıcılar, telefon ek-
ranında otomatik olarak açılan bir ek-
randa imzalanacak işleme ait açıkla-
ma metnini görecek. Onaylamak için
“tamam” seçeneği seçilmesi gereki-
yor.İşlemi tamamlamak için mobil
imza şifresi girilecek, şifre doğru gi-
rildiğinde cep telefonuna “Size ulaşan
imzalama talebini imzaladınız ve geri
gönderdiniz. İmza attığınız işleminize,
kaldığınız yerden devam edebilirsiniz”
şeklinde bir mesaj gelecek ve hiz-
metlerden yararlanmaya anında baş-
layabiliyorsunuz.
Hani sanki insana vergi dairesine git-
sen işini daha çabuk halledebilirsin gi-
bi geliyor. Diğer yandan ise izlenme-
yi kolaylaştırıcı ne kadar işlem varsa
onu yaptırıyorlar gibi geliyor.
Tüm bunları bir yana bırakalım. e-
devlet kapısının açılışı için hükümet he-
men her yere ilanlar verdi duyurular as-
tı. Gazetelere, dergilere, televizyonla-
ra, radyolara ilanlar verildi. Bilboard-
lara afişler yapıştırıldı. İşte bu hükü-
mete en yakışır davranış da burada
kendini gösterdi. Bu afişlerden bir
tanesi Türkiye haritası şeklinde bir bil-
gisayar klavyesi içeriyor. Ama klav-
yenin fotoğrafında bir tuhaflık var.
Klavye Türk klavyesi değil. Türkçe
için üretilmiş bir F klavye değil. Q klav-
ye. Anlaşılan o ki hükümet kendi ge-
nelgesini göz ardı etmiş. Devlet dai-
relerinde ve okullarda F klavye kulla-
nılacak sözünü unutmuş milletin gö-
zünün içine baka baka Q klavyeleri
yerleştirmiş. Sanki Computer yerine
bilgisayar diyen bu ulusun kendi üret-
tiği klavye yokmuş gibi. Çok ama
çok ayıp. Büyük olasılıkla ilanı yapan
arkadaş konuya dikkat etmemiştir. Fa-
kat bu ilana onay veren bakanı müs-
teşarı hükümeti ve bunun önünde
Bismillah diye açılış yapan Başbakan’ı
kınamak gerekiyor.
mehmet@cumhuriyet.com.tr
e-devlet Kapısında Yabancı Klavye
Tuzla’da ikinci can kaybı
İstanbul Haber Servisi - DİSK’e bağlõ
Limter-İş Sendikasõ yaptõğõ yazõlõ açõklamada,
Tuzla tersaneler bölgesinde iş kazalarõnõn devam
ettiğini belirterek kan parasõ yerine adelet
isteğinde bulundu. Limter-İş Sendikasõ’ndan
yapõlan açõklamada Anadolu Deniz İnşa
Kõzaklarõ (ADİK) Tersanesi’nde 18 Aralõk günü
taşeron firmanõn Prodica gemisinde yaptõğõ
tamir sõrasõnda meydana gelen patlamada Erdal
İnceyol’un ölümünün ardõndan ağõr yalanan
Hõzõr Akbulut’un da yaşamõnõ yitirdiği
belirtilerek “21. yüzyõlda patlamalara karşõ
tedbirler bu kadar gelişmişken, iki
arkadaşõmõzõn ölmesini yetkililer nereye
bağlayacaklar. İnsanca yaşam koşullarõ için
mücadele eden sendika yöneticilerine onlarca
dava açõlõrken patronlara neden dava açõlmõyor.
Biz işçileri ölüme reva görenlerin
cezalandõrõlmasõnõ istiyoruz” denildi.
HATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnõn 30. duruşmasõnda
savunma yapan tutuklu sanõk gazeteci-
yazar Vedat Yenerer, soruşturma savcõ-
larõnõn “terör estirdiklerini” belirterek,
“Bu bir intikam operasyonudur. Göz-
altına alınmayacağına emin olan kimse
yoktur. Savcı Zekeriya Öz, hızını ala-
mamış, öz teyze oğlunu bile kendisine
kızdığı için gözaltına aldırmıştır. Ya-
kında sıra babasına gelirse şaşırma-
mak gerekir” diye konuştu.
Yenerer, yazdõğõ bir eleştiri yazõsõyla il-
gili olarak Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’õn hakkõnda açtõğõ iki davanõn bi-
rinin reddedildiğini, diğerinin ise Yargõtay
aşamasõnda olduğunu anlattõ. Yenerer
“Başıma ne geldiyse bu süreçten sonra
geldi. Bu bir ‘intikam’ operasyonudur.
Tuncay Özkan’ın tutuklanması, Mustafa
Balbay’ın gözaltına alınması, nasıl bir in-
tikam operasyonu yürütüldüğünü gös-
teriyor” diye konuştu.
Yenerer, işyerinde yapõlan aramada dün-
yanõn değişik savaş bölgelerinden getirdi-
ği ve içine çiçek koyduğu dekor amaçlõ top,
havan ve bomba kovanlarõna, polislerin “al-
tın bulmuş” gibi sevinerek el koydukla-
rõnõ belirtti. Yenerer, kriminoloji rapo-
runda evinde bulunan 1873’te Avusturya
Macaristan İmparatorluğu döneminde ya-
põlan Wendl marka tüfeği Irak’tan 75 do-
lara aldõğõnõ söyledi.
Evine gelen cemaat bağlantõlõ polislerin
PKK yöneticileri ile olan fotoğraflarõnõ al-
dõklarõnõ ancak Çeçenlerin efsanevi lider-
leri Şamil Basayev, Aslan Mashadov ile
Grozni’de çekilen fotoğraflarõnõ almadõk-
larõnõ ifade eden Yenerer “Dünyanın en
kanlı örgütlerinden Hamas’ın lideri
Şeyh Ahmet Yasin ile Gazze’de çekilmiş
bu fotoğrafı, Başbakan Erdoğan’ın di-
zinin dibine oturduğu ortaçağ zihniye-
tindeki Gülbeddin Hikmekyar gibi Afgan-
Taliban liderleri ile olan fotoğraflarımı
nedense almamıştır” dedi.
Bu fotoğraflarõnõ mahkemeye sunan
Yenerer, PKK’nin liderleri ile Zeli, Kan-
dil, Zap, Hakurk, Batufa ve Haftanin gibi
kamplarda pek çok kez röportaj yaptõğõnõ
anlattõ. Son kitabõnda bunlarõ anlattõğõnõ
söyleyen Yenerer, şöyle devam etti: “Sav-
cılar fotoğrafları gerekçe gösterip beni
tutuklattılar ancak TSK operasyonları
sonrasında PKK karargâhı Kandil Da-
ğı’na giden Taraf gazetesi yazarı Yase-
min Çongar, TSK’yi protesto eden ‘Kal-
bim Kandil’de kaldõ’ diye bir yazı yazdı.
Ben 10 aydır tutukluyum.”
Veli Küçük ile tanõşõklõğõnõn tamamen
gazeteci-emekli asker ilişkisi olduğunu
söyleyen Yenerer, Küçük’ü bayramlarda,
kandillerde ve yõlbaşõnda her tanõdõğõ ge-
nerali aradõğõ gibi aradõğõnõ ifade etti.
Yenerer, “Ben Veli Küçük’ü sabıkasız,
sicili temiz, terör uzmanı emekli bir ge-
neral olarak tanıyorum. Sevgi ve saygı
çerçevesinde bir ilişkimiz oldu. 3-5 kez
bir araya geldik. Hepsi de gazetecilik ve
hal hatır sormadır. Kitabımla ilgili bil-
gi danışma olarak görüşmüşümdür.
Hiçbir ortak işimiz yok. Başka hiçbir or-
tamda bir araya gelmedik. Küçük’ten ta-
limat almadım.
Son 5 yõlda birkaç kez yüz yüze geldik”
dedi. Yenerer, “Siyasi dedikodular nasıl
olur da suç delili olur? Bir parti lideri-
ne muhalif olmak diye bir suç TCK’de
yok. Bugün Veli Küçük Türkiye’nin en
medyatik ve düşünceleri merak edilen
isimlerindendir. Demeç vermez. Çok
az gazeteci ile görüşür. En büyük sı-
kıntısı, söylediğinin çarpıtılmasıdır. Bil-
diğim kadarıyla bin kadar dava açmış-
tır, ki bu bir rekordur” dedi.
Danõştay saldõrõsõna ‘Dinci saldõrõ
değil, Ergenekon tertibi’ yorumu
İstanbul Haber Servisi -
Dinci Anadolu’da Vakit ga-
zetesi, Danõştay baskõnõ te-
tikçisi Alparslan Arslan’õn,
“azmettirici” olduğunu öne
sürdüğü Salih Kunter’e yaz-
dõğõ mektubu “Danıştay şif-
releri bu mektupta” başlõ-
ğõyla yayõmladõ. Arslan’õn
mektupta yer alan “İlk far-
kettiğim tamamen pisliğe
ve günahlara bulaşmış ol-
duğum” sözlerinden yola çõ-
kan gazete, haberde Danõştay
saldõrõsõnõn dini duygularla
gerçekleştirilen bir saldõrõ de-
ğil, Ergenekon örgütüyle bağ-
lantõlõ planlõ bir eylem oldu-
ğunu öne sürdü.
Anadolu’da Vakit gazetesi,
Danõştay saldõrõsõndan 127
gün sonra, tetikçi Arslan’õn,
azmettiricisi olduğunu öne
sürdüğü Salih Kunter’e yaz-
dõğõ mektubu yayõmladõ. Ars-
lan, kendisinin ek ifadesi ne-
deniyle “örgüt lideri olmak”
suçundan yargõlanan Kun-
ter’e yazdõğõ mektupta şu ifa-
delere yer verdi:
“Şu an kısa süre içerisin-
de yaşadıklarımı anlam-
landırmaya ve idrak etme-
ye çalışıyorum. Rabbim id-
rak etmeyi nasip eder in-
şallah. İlk farkettiğim ho-
cam, tamamen pisliğe ve
günahlara bulaşmış oldu-
ğum ve ağır hasta oldu-
ğum. Rabbim şifa eder in-
şallah. Hakkını helal et ho-
cam. Hiçbir zaman ödeye-
meyeceğim hakkını ne olur
helal et hocam. Cehalet ku-
yusunun dibindeymişim
meğerse. Pislik çok hocam.
Kendimi bazen bırakıyo-
rum hocam. Bazen sinir
krizlerine giriyorum. Riya
dersen hâlâ var. Bütün pis-
likler mevcut gibi. Ama
Rabbim inşallah arınmayı
nasip eder. Şok hâlâ sürü-
yor. Normalleşemedim.”
17 Mayõs 2006’da Danõştay
2. Dairesi’ne gerçekleştiri-
len saldõrõnõn ardõndan ya-
kalan Arslan, ilk ifadesinde
Salih Kunter’den bahsetme-
miş, daha sonra Sincan F Ti-
pi Cezaevi’nde bulunduğu
süre içinde verdiği ek ifade-
sinde, “Benim tarikat bağ-
lantım var. Salih Kunter’in
camideki vaazlarından et-
kilendim” demişti. Arslan’õn
ifadesinin ardõndan Kunter
gözaltõna alõnmõş, örgüt lide-
ri olmak suçundan yargõlan-
mõş ve beraat etmişti.
Anadolu’da Vakit
gazetesi, Danõştay
saldõrõsõndan 127 gün
sonra, tetikçi Arslan’õn,
azmettiricisi olduğunu
öne sürdüğü Salih
Kunter’e yazdõğõ
mektubu yayõmladõ.
H U K U K Ç U L A R
‘Birleşme
süreci
uzatacak’
HÜLYA KESKİN / MELTEM YILMAZ
Danõştay ve Ergenekon davalarõnõn birleştirilme-
sini değerlendiren hukukçular, “davaların birleşti-
rilmesinin Ergenekon davasının sonuçlanma sü-
recini uzatıp, hak ihlallerini arttırabileceğini,
davanın zamanaşımından düşme ihtimaline da-
hi yol açabileceğini” belirttiler.
Bayraktar: Birleştirme anlaşılamaz
Galatasaray Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Huku-
ku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Köksal
Bayraktar “Bu durumda Ankara
Ağır Ceza Mahkemesi önce Erge-
nekon ile Danıştay saldırısı ile
Cumhuriyet’e saldırı arasında bir
bağlantı olup olmadığına karar
verecek ve ona göre birleştirme
yoluna gidecektir. Ancak görünen
o ki, birleştirme kararı henüz baş-
lamış olan Ergenekon davasının sü-
recin, bir hayli uzatacak. Çünkü
şimdi sırada ikinci bir iddianame var. Eğer An-
kara, birleştirmeyi kabul ederse ya da o yönde ka-
rar verirse İstanbul’daki mahkemenin birleştir-
meyi uygun görüp görmemesi de söz konusu. Uy-
gun görmezse tüm dosya bu kez Yargıtay’a gi-
decek ve süreç çok uzayacak” dedi.
Yargõlanmasõ sona ermiş bir olayla başlamamõş ola-
yõ birleştirmenin “anlaşılamaz” olduğunu ifade
eden Bayraktar, Ergenekon davasõnõn 12 Mart ile 12
Eylül olaylarõna ilişkin davalarda olduğu gibi za-
manaşõmõna uğrayabileceğine dikkat çekti. Bay-
raktar, “Bu davalarda Türkiye’nin nice evladı, ni-
ce entelektüeller var. Tutuklu insanlar ne olacak?
Tutuklu kişilerin hak ve hürriyetleri ne şekilde ga-
ranti edilecek?” ifadesini kullandõ.
Şen: Medyatikleşmesinden kaynaklandı
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bil-
giler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Ersan Şen, “Bu karar, Ergene-
kon davasının medyatikleşmesin-
den kaynaklanmıştır. Davaların
birleştirilmesi birçok açıdan karı-
şıklığa yol açacağı gibi, davanın sü-
resini uzatarak tutukluların hak ve
hürriyetlerinin ihlal edilmesine ne-
den olacaktır” dedi. Birleştirme ka-
rararõnõ veren Yargõtay 4. Ceza Dai-
resi’nin aynõ zamanda Mart 2007’de
Fethullah Gülen’in beraat kararõnõ
onayan daire olmasõ yönünde bir soru üzerine bunun
“tesadüf” olduğunu kaydeden Şen, “Sahip oldu-
ğumuz en değerli kavram adalettir. Türkiye’de-
ki hukukçuların, yargıçaların adil olduğuna ina-
nıyor ve inanmak istiyorum” dedi.
Durakoğlu: Dava sıradanlaştırıldı
Eski İstanbul Barosu Başkan Yar-
dõmcõsõ Avukat Mehmet Durakoğ-
lu ise Danõştay saldõrõsõ davasõnõn Er-
genekon davasõ ile birleştirilmesinden
“endişe duyduğunu” belirterek, bu
şekilde Ergenekon davasõnõn “içinden
çıkılamaz” hale geldiğini savundu.
Durakoğlu, şunlarõ söyledi: “Erge-
nekon’a her geçen gün yeni un-
surların eklemlenmesinin ne ölçü-
de bilinçle yapıldığı konusunda en-
dişeler taşıyorum. Bu belki doğru
bir karar ancak Ergenekon’un
hangi noktaya varacağını kestirmek hayli güçle-
şiyor. Ergenekon sıradanlaştırılmak isteniyor-
duysa, işte bu şekilde sıradanlaştırıldı.”
Ergenekon davasõnõn 30. duruşmasõnda savunma yapan gazeteci-yazar Yenerer, suçsuz olduğunu söyledi
‘Bu bir intikam operasyonu’
‘SAVCILARIN PEŞİNİ
BIRAKMAYACAĞIM’
Evinde yapõlan aramada ele geçirilen iki gazeteciye ait müs-
tehcen görüntülerin bulunduğu kasetle ilgili köşe yazõsõ yaz-
dõğõnõ anlatan Yenerer, kesinlikle şantaj amacõnõn bulun-
madõğõnõ, bu isimleri savcõlarõn deşifre ettiğini belirtti. Sa-
hibi olduğu “internet ajans.com” isimli site tarafõndan Ve-
li Küçük, Sevgi Erenerol ve Emin Gürses’e “Yõlõn Kuvvacõ-
sõ” ödülü verildiğini, bu törenin halka açõk yapõldõğõnõ an-
latan Yenerer, “2004-2005-2006’da aralarõnda KKTC Cum-
hurbaşkanõ Rauf Denktaş, Van Yüzüncü Yõl Üniversitesi Rek-
törü Prof. Dr. Yücel Aşkõn, Prof. Dr. Nur Serter ve Onur Öy-
men gibi çok sayõda saygõn insana plaket verdik” dedi.
Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten savcõlarõn 5 yõla kal-
maz kaçacağõ yönünde Ö.P. isimli kişi ile yaptõğõ telefon
görüşmelerinin de suç olarak sayõldõğõnõ belirten Vedat
Yenerer, “Savcõlarõn kaçacağõ yönündeki öngörümde
yanõlmõşõm. Van savcõsõ, açõlan davalardan sonra ABD’ye
hocasõnõn yanõna kaçtõ. Orada bahçõvanlõk yapõyor. Bu sav-
cõlar kaçamayacaklar. Yaklaşõk olarak 10 aydõr mesnet-
siz, gerçek dõşõ iddialarla beni hapis yatõrdõlar. Kaça-
mayacaklar, çünkü olarõn peşini ben kendi namõma bõ-
rakmayacağõm. Her türlü davayõ açacağõm. Hukuk mü-
cadelem sõrtlarõndaki ceketi alana kadar sürecek” dedi.Vedat Yenerer.