Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MELTEM YILMAZ
Boğaziçi Üniversitesi ile Açõk Toplum
Enstitüsü’nün, Prof. Dr. Binnaz Toprak’õn
proje sorumluluğunda hazõrladõğõ “Türki-
ye’de Farklı Olmak” başlõklõ raporu değer-
lendiren uzmanlar, raporun Türkiye’deki ku-
tuplaşmanõn alarmõ olduğunu belirttiler. Uz-
manlar, cemaatlerin Anadolu’ya bu derece hâ-
kim olmasõnõn Türkiye’deki sosyal devlet ya-
põsõnõn çökmesinden kaynaklandõğõ, ancak
Bush iktidarõnõn son bulmasõyla birlikte õlõm-
lõ İslam projesinin de kapanacağõ, bu durum-
da raporda belirtildiği türden “farklı olana”
baskõ yapan yapõlarõn yüzde 60’õnõn kaybo-
lacağõ görüşünü kaydettiler.
Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararasõ İlişkiler
Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Kö-
ni, “Türkiye’de Farklı Olmak” başlõklõ ra-
porda ortaya çõkan gerçeklerin AKP iktidarõyla
meydana gelen bir yapõ olduğunu söyledi. Kö-
ni, “AKP’nin ikinci dönem kalacağını gör-
düğümüzde iktidar kültürünün topluma
yansıyacağını da tahmin ediyorduk. Bu
araştırmanın verileri bilinen gerçeklerdi.
Türkiye’de laikler, kadınlar, gençler; kı-
sacası farklı olan herkes üzerinde giderek
artan bir baskı var” dedi. AKP’nin iktidarda
kalmasõ durumunda bahsi geçen verilerin
daha yerleşmiş bir hal alacağõnõ, ancak siya-
set biliminde 10 senelik döngüler olduğunu ve
o devrelerde bu yapõlarõn değişeceğini kay-
deden Köni, “İktidar değiştiğinde bu yapı-
ların yüzde 60’ı kaybolacaktır. Ilımlı İslam
projesi Amerika’da 80’lerde yaratılmıştır
ki bu sistemin Bush’un çökmesiyle sona ere-
ceğini düşünüyoruz. Şimdi Türkiye için de
değişim başlayacaktır” diye konuştu.
Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Narlı, Ana-
dolu kentlerinde bağnaz muhafazakârlaşma ek-
seninde bir değişim yaşandõğõnõ araştõrma so-
rularõnõ yanõtlayan deneklerin vurguladõğõna
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Pabucumuz dama atıldı!
Giriştiğimiz iş, öngörümüzden zorsa ne deriz?
Pabuç pahalı!
Değme üçkâğıtçılara bile kazık atabilecek ye-
tenekteki kişi, Türkçemize göre, şeytana pabucu
ters giydirecek güçtedir!
Uzun sözün kısası, yukarıdaki deyimlerin tümü
5 yıldır Irak’ta yaşanıyor. Bush yönetiminin 20 Mart
2003’te başlattığı kanlı işgalden sonra yaşanan-
larda pabucun her türlüsü vardı; bir tek “pabush”
yoktu!
Anadolu’da sonu “ç” ile biten sözcükler yu-
muşatılarak söylenir. Pabuç yerine pek çok yer-
de “pabuş” kullanılır.
Türkçemizin o güzelim eşanlamlılığına, çokan-
lamlılığına bir de “pabush” eklenmiş oldu!
Iraklı gazeteci Muntazır el Zeydi bir haftadır
dünya gündeminin bir numaralı ismi. Irak’taki Ame-
rikan yönetimine veda etmek için Bağdat’a gelen
Bush’un, gazetecilerin karşısına çıktığında tanış-
tığı ayakkabılar, binlerce sayfalık yazıdan çok da-
ha iyi dile getirdi gerçeği.
Bush, olaydan birkaç gün sonra verdiği de-
meçte, bu tür şeylerin demokrasilerde olağan ol-
duğunu anlattı, ekledi:
“Gazeteciye çok sert davranılmasın. Bu, kendini
ifade etmenin ilginç ve değişik bir yoluydu...”
Bush, böyle söyleyedursun, El Zeydi’den gelen
haberler şöyle:
Kemikleri kırılıncaya kadar dövüldü. El ve ka-
burga kemiklerinde kırık var. İç kanama oluştu.
Olaydan sonra sorgu için nereye götürüldüğü açık-
lanmadı. Yabancı devlet başkanlarına hakaretten
yargılanacak...
Bu bilgiler ışığında durum şu:
El Zeydi dünyada övüldü ama ülkesinde dö-
vüldü.
Irak’ta 5 yıldır süren iç kanamaya bir de El Zey-
di’nin kanaması eklenmiş oldu.
Yargılanma biçimi bizce çok yanlış. Bush, Irak
için yabancı devlet başkanı değil ki, bu madde-
den yargılansın!
El Zeydi’nin kemiklerinin bir an önce kayna-
masını dileyelim...
14 Aralık dünya ayakkabı gününün hemen er-
tesinde 5 kıtada; pabush oyunlarının üretilmesi,
ABD’nin icat etmesi gereken silahların arasına
“ayakkabısavarların” da eklenmesi, şu gerçeği bir
kez daha ortaya koydu:
Bir kişiyi ya da durumu gülünç hale getirmek ka-
dar ciddi bir eleştiri yoktur!
Girişte, pabuçlu deyimleri sıralarken “pabuç ka-
dar dili var”ı sözlük anlamı gereği olumsuzladık
ama şöyle bir deyim de üretebiliriz:
Pabuç kadar yüreği var!
Ne olursa olsun, Iraklı gazeteci bütün dünyaya
şunu gösterdi:
Halktan büyük güç yoktur!
Ne kadar güçlü silahlarınız olursa olsun, ne ka-
dar etkili yönetim oluşturursanız oluşturun, halkın
gerçek anlamda desteğini alamamışsanız, bu güç-
lerinizin tümünü halkla çarpın, sıfır çıkar!
Arap dünyasında başka bir nedenle, başka bir
kişi için üretilmiş olan fıkrayı El Zeydi’ye uyarla-
yalım:
Bağdat’ın yeni açılan büyük alışveriş yerlerin-
den birinde bir kadın hızla tuvalete yönelmiş. Yan-
lışlıkla erkekler tuvaletine girince bir görevli kapıda
tutmuş uyarmış; “Yanlış girdiniz, burası erkekler
tuvaleti.”
Kadın sormuş:
“İçeride El Zeydi mi var?”- Yoo bunu nereden
çıkardınız?
“Arap dünyasında başka erkek yok ki!”
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Geçmiş yıllarda Meclis’teki çoğunluğa dayanan
bütçelerin kabul göreceği bilinirdi; lakin görüşme-
ler ilk gününden son güne kadar büyük ilgi ile izle-
nirdi.
Özellikle 1946’da çok partili düzene geçildikten
sonra hükümet icraatı ve her bakanlığın bütçesi üze-
rinde hararetli görüşmeler, tartışmalar yapılırdı.
Ya bugün?
Bugün bütçe görüşmelerinin ilk günü Başbakan’la
muhalefet liderlerinin konuşmaları ilgi çekiyor.
Daha sonra müzakereye açılan bakanlık bütçe-
leri görüşülüyor mu, görüşülüyor ise neler önerili-
yor, eleştiriliyor... Meclis Genel Kurulu’nda bir
avuç “dinleyici” milletvekili ile kürsüde konuşandan
başka ne bilen var ne de ilgilenen...
Yazılı veya görsel medyada -kavga da çıkmaz ise-
bütçe görüşmelerinden söz eden tek satıra rastla-
nıyor mu? Hayır!
Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülürken Çanka-
ya’daki AKP’liden önceki Cumhurbaşkanı Sayın Ah-
met Necdet Sezer zamanındaki giderleri bir buçuk,
iki misli katlamasının hesabı sorulup sorulmadı-
ğından...
...Başbakanlık bütçesi görüşülürken RTE’nin re-
jim, kişisel veya çevresiyle ilgili “tasarrufları” sor-
gulandığından haberiniz var mı? Hayır!
Oysa bu yıl da bütçe görüşmelerinde kamuoyu-
na yansımayan ilginç kimi konuşmalar yapılıyor.
17 Aralık günü Anayasa Mahkemesi bütçesi gö-
rüşüldü.
CHP Manisa Milletvekili değerli hukuk adamı Şa-
hin Mengü bir konuşma yaptı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın
“tarafsızlığını yitirdiğini ve bu nedenle görevinden
ayrılması gerektiğini” söyledi.
Giderek sorunlaşan, yüksek yargıyı yakından il-
gilendiren önemli bir konu böylece TBMM tuta-
naklarında geniş, kapsamlı biçimde yer alıyor...
Şahin Mengü, Kılıç’ın bilinen geçmişini, bir hu-
kukçu olmadığını, -Turgut Özal döneminde- Yük-
sek Mahkeme’ye yasal yollar zorlanarak üye ya-
pıldığını anlattı.
Hukuksal bir garabetin altını çizerek; “Haşim Kı-
lıç’ın tahsili muhasebe ilmi ile sınırlıdır. Dünyanın hiç-
bir yerinde muhasebe eğitimi almış bir insanın Ana-
yasa Mahkemesi üyeliği / başkanlığı yapması söz ko-
nusu olamaz” dedi.
Haşim Kılıç’ın maskesini indirdi. Hukuk devleti ol-
makla övünen Cumhuriyetin temel taşı laikliğe ay-
kırı bir kişinin Yüksek Mahkeme başkanlığını hâlâ
işgal etmesindeki anlamsızlığı, kabul edilemez du-
rumu Meclis tutanaklarına şu ifadelerle geçirdi:
“...Kılıç bu göreve bir misyon yüklenerek seçilmiştir.
Bu misyon; devleti kuranların devletin temel değe-
ri kabul ettikleri laikliğe karşı mücadele etmek,
dünya görüşüne uzak siyasal partilere elinden gel-
diğince -haklarındaki raportör raporlarını basına sız-
dırmak gibi- zarar vermeye çalışmak, yakın gör-
düklerine ise evrensel hukuk kurallarını hiçe saya-
rak destek vermektir...”
Soru üzerine “evet ben laikim” diyemeyen Kılıç,
gizlemeye çalıştığı amacına varmak için bütün
önemli davaların raportörlüğünü “laikliği milliyetçi-
lik ile beraber Türk siyasal yaşamının temel iki so-
runu olarak gören” kişiye... Osman Can’a vermekte
herhangi bir sakınca görmedi.
Mengü, bu ülkede laikliğin bir iktidar, o iktidara
koşut (Haşim Kılıç gibi) dünya görüşü olanlarla na-
sıl lime lime edildiğini saptayan somut bir örneği tu-
tanaklara geçirdi.
Altına imza atılacak bir konuşmaydı.
Dinci bir iktidar, laikliğe karşı bir Anayasa Mah-
kemesi Başkanı ile yargı alanında nereye geldiği-
mizi ve nereye götürülmek istenildiğini değerlendiren,
yorumlayan bir konuşmaydı.
Mengü, önemli, tarihsel bir görevi yerine getirdi.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
IŞIL ÖZGENTÜRK
Bir Davayı Ölesiye Sevmek
operasyonlarõ sõrasõnda sokaklara dö-
külmediğimiz, ölüm orucuna yatan ço-
cuklarõmõzõn çaresizliğini hissedip onlarla
birlikte ölüm orucuna yatmadõğõmõz için
hepimizin payõ var.. bizim birilerinden
özür dilememiz gerekiyorsa, bu, ölüm
oruçlarõnda hayatõnõ kaybeden ve sayõlarõ
yüzleri bulan çocuklarõmõzdan dilediği-
miz bir özür olmalõ...
Yönetmen Özcan Alper ve onunla
birlikte bu filmi kotarmak için çalõşan bü-
tün dostlarõnõn bu vakitsiz ve çaresiz
ölümlere tanõklõk ettiklerini düşünüyorum.
Bunlarõ bire bir yaşadõlar ve artõk zama-
nõdõr dediler.. artõk bir şeylerin hesabõnõn
sorulma zamanõdõr. Yüzlerce ölüm ve
yüzlerce yarõ sakat gencin bu durumda ol-
masõ devletin de bir ayõbõdõr ve her dakika
olur olmaz bize demokrasi dersi veren Ba-
tõlõ dostlarõmõzõn da bir ayõbõ.. En çok da
bizim ayõbõmõz...
Sonbahar için başka ne söyleyebilirim,
bu müthiş politik filimde tek bir slogan
yok, tek bir işkence sahnesi yok.. ama Yu-
suf’un dolaştõğõ dağ başlarõnõn her daim
bulutlu olduğu o muhteşem coğrafya
adeta bir hapishane gibi. Ve Karadeniz her
daim dalgalõ.. ama hayat çok sakin akõ-
yor.
Yönetmen Özcan Alper’in son derece
az konuşmalõ bu filminde, neredeyse
her şey insanõn kulağõna bir şey fõsõldõyor.
Örneğin Yusuf’un tahliyesi sõrasõnda
doktorun penceresinde gördüğü bir kar-
ga adeta onu takip ediyor; anne, evinde
açõk havada yattõğõ sedirin başõna geliyor
ve Yusuf sõk sõk onun sesiyle uyanõyor.
Bu karga bir kara ölüm gibi. Ve Kara-
deniz’in hiç durmayan yağmuru ve ge-
nellikle karamsar atmosferi bize hep
kahramanõmõzõn bir süre sonra öleceği-
ni hatõrlatõyor ve adeta bir infazõ izler gi-
bi oluyorsunuz...
Yönetmenin ilk uzun filminde, içerik-
le ilgili böylesine başarõlõ bir anlatõm kur-
masõ gerçekten övülesi bir durum. Bu film
sanki başka türlü anlatõlamaz. Özellikle
Gürcü kõzõyla Yusuf’un seviştiği o sah-
ne unutulur gibi değil. Her şey o kadar in-
sana ait ki, kederden kahroluyorsunuz.
On gün önce Rusya’daydõm. En son
1989’da gittiğim Moskova’da neler de-
ğişmiş kavramaya çalõştõm; değişenlerin
yanõnda değişmeyen tek şey, o uçsuz bu-
caksõz topraklarda her zaman var olan
muhteşem bir vicdani sorgulama ve hü-
zündü. Çevremde gördüğüm pek çok Rus,
romanlardan fõrlamõş gibiydi ve şunu öğ-
rendim: Rusya’da romantizm asla yok ol-
mayacak, tõpkõ Hopa’da ve Türkiye’de
yok olmadõğõ gibi.
Şimdi bize, özverili bir ortak çalõşma-
nõn gerçekleşen hayali “Sonbahar” fil-
mine gitmek düşüyor. En çok da kendi-
mizle yüzleşmek için. Büyük laflarõ bir
yana bõrakõp önce yakõn tarihimizle yüz-
leşelim, bence bu bize iyi gelecektir.
isilozgenturk gmail.com
Baştarafı Arka Sayfada
Anadolu’da cemaat egemen
İstanbul Haber Servisi - Boğaziçi Üni-
versitesi ile Açõk Toplum Enstitüsü’nün ha-
zõrladõğõ “Türkiye’de Farklı Olmak”
başlõklõ raporun sonuç bölümünde Türki-
ye’yi anlamak isteyen herkese Anado-
lu’yu görmesi salõk verildi. Türkiye’de si-
yasal seçkinler arasõnda mutabakat sağ-
lanmamõş olmasõnõn, sorunlarõn çözümü-
nü güçleştirdiğine vurgu yapõldõ.
Raporun sonuç bildirgesinde siyasal
seçkinler arasõnda mutabakat sağlanama-
masõnõn sonucu ortaya çõkan politikayla, te-
mel ilkelerde konsensüs sağlamak ve ülke
sorunlarõna ortak çözümler aramak yerine
karşõ tarafõ suçladõğõ, politik yaşamõn bu tür
anlayõşlara mahkûm edilmesinin Türkiye’yi
adeta “kilitlediği” ifade edildi. Raporda,
kendi yandaşlarõna devletin imkânlarõnõ su-
nan iktidarlar yerine her kesime eşit me-
safede duran şeffaf bir yönetim anlayõşõnõ
sağlayacak yapõsal değişimlere gidilmesi,
farklõ kimliklerin karşõ karşõya kaldõklarõ ay-
rõmcõlõk ve baskõnõn ortadan kalkmasõ için
bir yandan eğitim, diğer yandan siyasi pro-
jeler kanalõyla ayrõmcõlõğa karşõ mücade-
le edilmesi gereğinin altõ çiziliyor.
İstanbul Haber Servisi - Küresel ekono-
mik kriz, işsizlik, ABD’nin Ortadoğu politika-
larõna karşõ bini aşkõn lise ve üniversite öğren-
cisi, dün Kadõköy İskele Meydanõ’nda “Em-
peryalizme Karşı Bağımsızlık Yürüyüşü”
adlõ mitingi gerçekleştirdiler.
Yurt genelinde tüm lise ve üniversite öğren-
cilerinin katõlõmõyla gerçekleştirilen etkinliğe
birçok üniversiteden öğrenci topluluklarõ, öğ-
renci temsilcileri ve meslek odalarõnõn gençlik
komisyonlarõ katõldõ. Kadõköy’deki Tepe Nati-
lius Alõşveriş Merkezi önünden saat 13.30 top-
lanan bini aşkõn öğrenci, şiddetli yağmur ve
soğuğa karşõn Kadõköy İskelesi’ne doğru yü-
rüyüşe geçti. Mitingte “İş bizim, bilim bizim,
gelecek bizim, kahrolsun emperyalizm”,
“Kapitalizmle kalmaz bu dünya, dünyada
gençlik ayakta”, “Demokratik lise, bağımsız
Türkiye”, “Yaşasın tam bağımsız, demo-
kratik Türkiye” pankart ve dövizleri açõldõ.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Tayyip Erdoğan,
kriz ile ilgili “Henüz ölüm sinyal-
leri vermeyen hastaya siz kalkıp
da ölümü hatırlatan bir doktor
gördünüz mü? Ben de ülkemin
doktoruyum” demesine karşõn ge-
rekli önlemleri almamakta diretiyor.
AKP hükümeti, krize ilişkin çok az
sayõda işletmenin faydalanabildiği
küçük miktarlõ kredi ve kayõt dõşõ pa-
ralarõn ekonomiye katõlmasõna iliş-
kin tartõşmalõ yasa hariç, iç piyasa-
yõ canlandõracak, üretime geçişi
sağlayacak ve finansman ihtiyacõnõ
karşõlayacak önlemleri hâlâ almadõ.
Erdoğan, önceki gün İs-
tanbul’da Dõş Ekonomik
İlişkiler Kurulu (DEİK) Ola-
ğan Genel Kurulu’nda “Hü-
kümetimizin krize karşı
önlem almadığına ilişkin
eleştiriler, son derece mes-
netsiz ve gerçeklerle bağ-
daşmayan iddialardır. He-
nüz ölüm sinyalleri ver-
meyen bir hastaya siz kal-
kıp da ölümü hatırlatan ya
da kefenini hazırlayan bir
doktor gördünüz mü? Psi-
kolojik olarak tedavi et-
menin doktorlukta en
önemli bir adım olduğunu
biliyoruz. Ben de ülkemin
doktoruyum” demesine karşõn, iş
dünyasõ, sendikalar ve sivil toplum
örgütleri krize ilişkin alõnmasõ ge-
reken çok sayõda önlemin alõnma-
dõğõnõ vurguluyor. DİSK Başkanõ
Süleyman Çelebi, Genişletilmiş
Başkanlar Kurulu toplantõsõnda
kriz için hükümet tarafõndan eko-
nomik, sosyal ve siyasal hiçbir ön-
lem alõnmadõğõnõ ifade ederken,
CHP “Hükümetin krizi anlama-
dığını” belirtmiş, TÜSİAD Başkanõ
Arzuhan Yalçındağ da alõnmasõ
düşünülen önlemlerle ilgili olarak
“Daha fazla gecikmeden bir an
önce yapılmalı. Alınan kısmi ön-
lemlerin kamuoyuna sunumu da
ekonomik aktörlere güven verme
konusunda zayıf kalmıştır” diye
konuşmuştu.
Sendikalar ve sivil toplum ör-
gütleri, alõnmasõ gereken önlemle-
ri şöyle sõralõyor:
?Çalõşan ve emeklilere yapõlacak
ücret artõşlarõ ile iç talebin canlan-
dõrõlmasõ.
? İç talebin arttõrõlmasõ için ver-
gi dilimlerinin yeniden düzenlen-
mesi.
? Yerli üretimin tüketilmesi için
kampanya başlatõlmasõ.
? Çok az sayõda çiftçi ve KO-
Bİ’nin faydalanabildiği ko-
lay kredi uygulamasõnõn
yaygõnlaştõrõlmasõ.
? Benzin, elektrik, doğal-
gazda indirim yapõlmasõ.
? Devletin özellikle ener-
ji gibi altyapõ yatõrõmlarõna
doğrudan girerek maliyetleri
düşürmesi.
? İstihdam artõşõnõn sağ-
lanmasõ için kamuda boş
kadrolarõn doldurulmasõ.
? Daha etkin bir vergi ve
istihdam denetimi yapõlma-
sõ.
? KDV başta olmak üze-
re vergide indirime gidil-
mesi.
İstanbul Haber Servisi - Marmara Üniversitesi
Senatosu, 1915 olaylarõyla ilgili bir grup yazar
ve akademisyen tarafõndan yürütülen “Özür
Diliyoruz” kampanyasõna tepki gösterdi.
Senatodan yapõlan açõklamada, “Osmanlı
topraklarında yaşandığı ileri sürülen olay-
larla ilgili olarak son günlerde ülkemizde-
ki bazı kişilerce, ‘Ermenilerden Özür Dili-
yorum’ adlı bir kampanya başlatıldığını
esefle izlemekteyiz” denilerek, şunlar kayde-
dildi: “Kuşkusuz, tarihte yaşanan olaylar
sonucunda zorunlu olarak ortaya çıkan
tehcirin olumsuz sonuçlarından sadece
Türk milletinin sorumlu tutulması ve bu-
nun soykırım olarak nitelendirilmesi tari-
hi gerçeklerle örtüşmemektedir. Bu ne-
denle, kimilerince konunun sürekli ve tek
yönlü olarak gündeme getirilme çabalarını
iyi niyetle bağdaşan bir tutum olarak gör-
müyoruz. Marmara Üniversitesi Senatosu
olarak, özür dileme girişimini haksız, in-
safsız ve maksadı meçhul bir hareket ola-
rak değerlendiriyor ve şiddetle kınıyoruz.”
Köksal: Kafa karışıklığı yaratır
TBMM Başkanõ Köksal Toptan, özür di-
leme kampanyasõnõ değerlendirerek “Bu
kampanyayı doğru bulmuyorum. Bir kafa
karışıklığına neden olur” diye konuştu. Bu
arada kampanyaya karşõ, 60 emekli büyükel-
çinin yayõmladõğõ karşõ bildiriye ise aralarõn-
da emekli ve görevdeki büyükelçi ve diplo-
mat 34 kişi daha destek verdi.
Emperyalizmekarşõbağõmsõzlõkyürüyüşü
MarmaraÜniversitesi
Senatosu’ndankınama
Hükümetten krize önlem yok
İş dünyasõnõn istekleri
İş dünyasının alınmasını istediği önlemler de
şöyle:
IMF ile bir anlaşma yapılması.
IMF kredilerinin cari işlemler açığı ve özel
sektör borçlanmaları için kullanılması.
Merkez Bankası’nın firmalara doğrudan
uzun vadeli krediler verebilmesi.
KOBİ’lere kredi desteği için banka kredi
faizlerinin bir kısmını devletin karşılaması.
Eski araçların hurdaya ayrılarak yeni araç
alınması halinde ÖTV indirimi getirilmesi.
Banka ve sigorta muameleleri vergisinin
kaldırılması.
dikkati çekerek, “Bu değişimde
en önemli noktalardan birinci-
si kadınların ötekileştirmeden
daha fazla ve daha olumsuz et-
kilenmesidir. İkincisi, bağnaz
bir muhafazakârlığın katı kon-
vansiyonel ahlak ilkelerine sıkı
sıkıya bağladığı insanların yal-
nızca diğer insanları yargıla-
makla kalmadığı, aynı zaman-
da onların yaşam tarzına mü-
dahale ettiği de ortaya çıkmış-
tır. Diğer insanların hayatları-
na müdahalenin iktidarla eko-
nomik paylaşımdan daha fazla
pay almak adına kullanıldığını
düşünüyorum” dedi. “Öteki”
üzerindeki “gizil” baskõnõn yal-
nõzca Anadolu kentlerinde değil,
büyük şehirler ve özellikle varoş
mahallelerde de yaşandõğõnõ söy-
leyen Narlõ, Gülen ve benzeri
cemaat yapõlarõnõn, toplum tara-
fõndan sempati görmesinin temel
nedeninin, devletin özellikle eği-
tim ve sosyal dayanõşma alanõn-
da çökmesi olduğunu kaydetti.
Sosyoloji Derneği Başkanõ
Prof. Dr. Birsen Gökçe, muha-
fazakârlaşmanõn yalnõzca Ana-
dolu’da değil, büyük şehirler de
dahil olmak üzere Türkiye’nin her
yerinde artarak bir baskõ unsuru
haline dönüştüğünü kaydetti.
Toplumdaki kişi ve gruplarõn,
kendilerini yöneten siyasi erk ile
egemen güçlerin “farkında ol-
madan” etkisi altõna girdiğini be-
lirten Gökçe, “Bu durum, Tür-
kiye’nin sosyal yapısındaki de-
ğişimlerle bağlantılı bir olgu-
dur” diye konuştu.
‘ÖZÜR DİLİYORUZ’ KAMPANYASI
SAYFA 21 ARALIK 2008 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul Y 11
Edirne B 7
Kocaeli Y 11
Çanakkale Y 11
İzmir Y 13
Manisa Y 12
Aydın Y 13
Denizli Y 11
Zonguldak Y 10
Sinop Y 8
Samsun Y 15
Trabzon B 14
Giresun Y 12
Ankara Y 6
Eskişehir KY 5
Konya KY 7
Sıvas KY 0
Antalya Y 16
Adana Y 17
Mersin Y 17
Diyarbakır Y 7
Şanlıurfa Y 9
Mardin Y 10
Siirt Y 8
Hakkâri KY 2
Van KY 6
Kars B - 4
Oslo K 4
Helsinki K 4
Stockholm KY 5
Londra PB 9
Amsterdam Y 9
Brüksel Y 10
Paris Y 9
Bonn Y 8
Münih Y 7
Berlin Y 8
Budapeşte Y 6
Madrid PB 16
Viyana KY 5
Belgrad Y 5
Soyfa Y 7
Roma PB 15
Atina Y 13
Zürih KY 5
Moskova B - 2
Aşkabat PB 6
Astana B - 8
Taşkent B 0
Bakû B 6
Bişkek K 1
Tiflis B 2
Kahire 4 21
Şam PB 19
Yurt geneli parçalı
çok bulutlu, Doğu
Karadeniz, Doğu
Anadolu’nun kuzey-
doğusu ile Edirne ve
Kırklareli çevreleri dı-
şında tüm yurt ya-
ğışlı geçecek. Hava
sıcaklığı yarın tüm
yurtta 2 ila 4 derece
azalacak.
Uzmanlar, sosyal devlet yapõsõnõn çökmesiyle ortaya çõkan sonuca dikkat çekti
SİYASİLERE ‘KİLİTLİYORSUNUZ’ MESAJI
Lise ve üniversite öğrencileri Kadıköy’de bir araya geldiler. (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE)
İç piyasa canlandõrõlmadõ, finansman ihtiyacõ karşõlanmadõ